İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Müslim Hadisleri - Sayfa 8


2133-)  Hz. AIi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bana altın yüzük takmayı, kıssi elbise giymeyi, rükü ve secdede Kur'an okumayı, sarıya boyanmış elbise giymeyi yasakladı." Tirmizi ve Nesai'nin rivayetlerinde şu ziyade var: "...kızıl meysereyi ve el-ciayı da yasakladı." Cia, Mısır'da arpadan veya buğdaydan yapılan bir şaraptır." Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Ali: "Bunları size de yasakladı demiyorum" der.

Kaynak:  Müslim, Libas 31, (2078); Muvatta, 28, (1, 80); Ebu Davud, Libas 11, (4044, 4045, 4046, 4050), Hatim 4, (4225); Tirmizi, Salat 195, (264); Nesai, 97, (2,188), Zinet 43, 44, 45, 96, 122, (8,165,169, 203, 219).

Konu:  Zinet


2134-)  Hz. Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah bize yedi şeyi yasakladı: Altın yüzükler altın ve gümüş kaplar, ipekli eyer yaygıları, ipekli kıssi kumaşlar, istibrak denen kalın ipekli kumaşlar, ibrişim kumaşlar ve ipek kumaşlar."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 8, Cenaiz 2, Mezalim 5, Nikah 71, Eşribe 28, Marza 4, Libas 28, 36, 45, Edeb 124, Eyman 9; Müslim 3, (2066); Tirmizi, Edeb 45, (2810); Nesai, Zinet 92, (8, 201).

Konu:  Zinet


2139-)  Abbad İbnu Temim anlatıyor: "Ebu Beşir el-Ensari (radıyallahu anh) kendisine bildirmiştir ki, Ebu Beşir bir seferde Resüllullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdi. Efendimiz, o sırada tellalına emrederek şu hususu ilan ettirdi: "Hiçbir devenin boynunda kirişten mamul bir gerdanlık veya (herhangi) bir gerdanlık kalmasın, mutlaka kesilsin!" Malik: "Zannederim bu yasak, nazar değmesine (karşı develerin boynuna asılan şeyler) için verilmiş olmalı demiştir."

Kaynak:  Buhari, Cihad 139; Müslim, Libas 105, (2115); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 39, (2, 937); Ebu Davud, Cihad 49, (5552).

Konu:  Zinet


2140-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu resimleri yapanlar var ya, -bir rivayette: "Şu resimlerin sahipleri var ya! Kıyamet günü azab olunacaklar. Onlara: "Şu yaptıklarınızı diriltin" denir."

Kaynak:  Buhari, Libas 89, Tevhid 56, Müslim, Libas 103, (2018); Nesai, Zinet 114:, (8, 215).

Konu:  Zinet


2141-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden dönmüştü. (O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Resûlullah perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti. "Ey Aişe! buyurdular, bil ki, Kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklid edenlerdir." Hz. Aişe rivayetine devamla dedi ki: "Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptık."

Kaynak:  Buhari, Libas 91, 95; Müslim, Libas 87, (2105); Muvatta, İsti'zan 8, (2, 966, 967); Nesai, Zinet 112, 113, (8, 213); İbnu Mace, Libas 45, (3653).

Konu:  Zinet


2142-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın anlattığına göre: "Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamım, şu resimleri yaptım. Bana bu hususta fetva ver!" dedi. İbnu Abbas adama: "Bana yaklaş!" emretti, adam yaklaşınca: "Bana daha da yaklaş!" dedi. Adam yaklaştı. İbnu Abbas elini başının üzerine koydu ve: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim. Şöyle diyordu: "Bütün tasvirciler ateştedir. Allah ressamın yaptığı her bir resim için bir nefis koyar ve bu ona cehennemde azab verir." İbnu Abbas devamla adama dedi ki: "İlla da resim yapacaksan ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap."

Kaynak:  Buhari, Büyü 104; Müslim, Libas 99, (2110); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 214).

Konu:  Zinet


2144-)  Ebû Talha el-Ensari (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler, içerisinde köpek ve timsaller bulunan eve girmezler.

Kaynak:  Buhari, Libas 92, 88, Bedü'l-Halk 6, 14, Megazi 11; Müslim, Libas 102, (2606); Ebu Davud, Libas 48, (4155); Tirmizi, Edeb 44, (2805); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 213); İbnu Mace, Libas 44, (3649).

Konu:  Sehavet ve Kerem


2146-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cibril (aleyhisselam) geldi ve: "Dün sana gelmiştim (ama yanına girmedim)." Girmeyişimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardı, kapının üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin başlarının koparılmasını emret ki ağaç şekline dönsün. Örtüden ayak altına atılacak iki minder yapılmasını, köpeğin de dışarı çıkarılmasını söyle!" Bu söylenenler yapıldı."

Kaynak:  Müslim, Libas 102 (2112); Ebu Davud, Libas 48, (4158); Tirmizi, Edeb 44, (2807); Nesai, Zinet 113, (8, 216). Bu rivayet Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnine mutabıktır.

Konu:  Sehavet ve Kerem


2150-)  Yine Ebu Hüreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir hadis-i kudside, Allah Teala hazretlerinin şöyle söylediğini haber verdi: "Sen infak et, ben de sana infak edeyim." Efendimiz devamla dedi ki: "Allah'ın eli (yedullah) doludur. Gece ve gündüz (boyu yapılan) arkası kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatın yaratılaşından beri Allah'ın infak ettiklerini düşünün! Bunlar, O'nun elindekinden hiçbir şey eksiltmemiştir. O'nun Arş'ı suyun üzerindeydi. Elinde mizan da var, alçaltır, yükseltir."

Kaynak:  Buhari, Tevhid 22, 35, Tefsir, Hüd 2, Nafakat 1; Müslim, Zekat 37, (993); Tirmizi, Tefsir, (3048).

Konu:  Yolculuk


2154-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hiçbir şey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yıl mallarını, ürünlerinin yarısını onlara vermek, bunlar da çalışma ve bakım işlerini üzerlerine almak şartıyla anlaştılar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmalığı Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hayberlilerle savaşıp orayı fethettikten sonra muhacirler, bağlarını ensar'a iade ettiler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da zikri geçen hurmalığı Enes'in annesine iade etti."

Kaynak:  Buhari, Hibe 35; Müslim, Cihad 70, (1771).

Konu:  Yolculuk


2161-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Münbit yerde sefer yaptığınız zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Çorak yerde sefer yaptığınız zaman da orada yürümeyi hızlandırın, ilikleri kurumasın. Mola verdiğiniz zaman yoldan sakının çünkü orası geceleyin haşeratın sığınağıdır." Ebu Davud'da "hissesini verin" dendikten sonra "mutad mola yerlerini (konaklamadan yürüyüp) geçmeyin" ibaresini ilave etmiştir.

Kaynak:  Müslim, İmaret 178, (1926); Tirmizi, Edeb 75, (2862); Ebu Davud, Cihad 63, (2529).

Konu:  Yolculuk


2163-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yolculuk sırasında geceleyin uyumak üzere konaklayınca sağı üzerine yatardı. Sabah vaktine yakın konaklamış ise, (yastık yerine) kolunu diker, başını avucunun içine koyardı."

Kaynak:  Müslim, Mesacid 313, (683).

Konu:  Yolculuk


2166-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin yanında fazla hayvan varsa, onu hayvanı olmayana versin. Kimin de fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin." Resûlullah, bazı mal çeşitlerini bu suretle saymaya devam etti. Öyle ki, bizden hiç kimsenin (yol sırasında) herhangi bir fazlalıkta hakkı olmadığı düşünvesine vardık."

Kaynak:  Müslim, Lukata 18, (1728); Ebu Davud, Zekat 32, (1663).

Konu:  Arkadaş


2169-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helal değildir."

Kaynak:  Buhari, Taksiru's-Salat 4; Müslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, İsti'zan 37, (2, 979); Ebu Davud, Menasik 2, (1723-1725); Tirmizi, Rada 15, (1170).

Konu:  Kadınlar


2170-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!" Bunun üzerine bir adam kalkarak: "Ey Allah'ın Resülü, kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!" diye emretti."

Kaynak:  Buhari, Cezau's-Sayd 26, Cihad 140, 181, Nikah 111; Müslim, Hacc 424, (1341).

Konu:  Kadınlar


2171-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "MeIekIer, içinde köpek ve çan bulunan kafileye arkadaşlık etmezler." Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Çan şeytanın mizmarları (çalgıları)dır." Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "MeIekIer, içerisinde kaplan derisi bulunan kafileye refakat etmez" buyurmuştur.

Kaynak:  Müslim, Libas 103, (2113, 2114); Ebu Davud, Cihad (2555, 2556); Tirmizi, Cihad 25, (1703).

Konu:  Yolculuk


2172-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yolculuk azabtan bir parçadır, herbirinizin yiyeceğine, içeceğine, uykusuna mani olur. Öyleyse işini bitiren ailesirıe dönmede acele etsin.

Kaynak:  Buhari, Umre 19, Cihad 136, Etime 30; Müslim, İmaret 179, (1927); Muvatta, İsti'zan 39, (2, 980).

Konu:  Yolculuk


2173-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir."

Kaynak:  Buhari, Nikah 120, Umre 16; Müslim, İmaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) İsti'zan 19, (2713).

Konu:  Yolculuk


2176-)  Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir gazveden -veya bir seferden- döndüğü vakit Medine'ye gece ulaşacak olsa girmez, sabahı beklerdi. Sabahtan önce ulaşacak olsa yine girmez, sabah vaktini beklerdi. Derdi ki: "Biraz mühlet tanıyın da kokusunu sürünmemiş olan taransın, kocası gurbette olan usturasını kullansın."

Kaynak:  Buhari, Nikah 120, Umre 16; Müslim, İmaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) İsti'zan 19, (2713).

Konu:  Yolculuk


2187-)  Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), antrenmanlı atı el-Hafya'dan Seniyyetu'l-Veda'ya kadar koşturdu. Antrenmanlı olmayanı da Seniyyetü'l-Veda'dan Beni Zürayk Mescidi'ne kadar koşturdu."

Kaynak:  Buhari, Salat 41, Cihad 56, 57, 58, İ'tisam 16, Müslim. İmaret 95, (1870); Muvatta, Cihad 45, (2, 467, 468); Ebu Davud, Cihad 67, (2575), Tirmizi, Cihad 22, (1699); Nesai, Hayl 13, (6, 226).

Konu:  Müsabaka


2190-)  Fukaym el-Lahmi anlatıyor: "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh)'e dedim ki: "Sen yaşlanmış bir ihtiyar olduğun halde bu iki hedef arasında gidip geliyorsun, artık bu sana meşakkat veriyor olmalı." Bana şu cevabı verdi: "Eğer Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan işittiğim bir söz olmasaydı kendimi bu sıkıntıya atmazdım. Efendimizin şöyle söylediğini işittim: "Kim atıcılık öğrenir ve sonra brakırsa o bizden değildir - ueya: asi olmuştur."

Kaynak:  Müslim, İmaret 169, (1919),

Konu:  Müsabaka


2197-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şikal attan hoşlanmazdı. Bu, atın ön sağ ve arka sol ayağında veya ön sol, arka sağ ayağında (çaprazlama) seki bulunmasıdır. Ancak şikal için şöyle diyen de olmuştur: "Atın üç ayağının sekili, birinin sekisiz olmasıdır veya üçünün sekisiz, birinin sekili olmasıdır, şikal sadece arka ayakta olur. Şu da söylenmiştir: "Şikal, beyazlı alaca ihtilafının çaprazlama olmasıdır."

Kaynak:  Müslim, İmaret 102, (1875); Ebu Davud, Cihad 46, (2547); Tirmizi, Cihad 21, (1698); Nesai, Hayl 4, (6, 219).

Konu:  Müsabaka


2198-)  Urve İbnu'l-Ca'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Atın alnına hayır bağlanmıştır: "Bu hayır), sevap ve ganimettir. Bu hal kıyamete kadar bakidir."

Kaynak:  Buhari, Cihad, 43, 44, Humus 8; Müslim, İmaret 98, (1873); Tirmizi, Cihad 19, (1694); Nesai, Hayl 7, (6, 222).

Konu:  Müsabaka


2200-)  Hz. Cerir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı atın alnındaki tüyleri parmaklarıyla bükerken gördüm. Büküyor ve şöyle diyordu: "Atın alnına Kıyamet gününe kadar hayır bağlanmıştır. Bu hayır sevap ve ganimettir."

Kaynak:  Müslim, İmaret 97, (1872); Nesai, Hayl 7, (6, 221).

Konu:  Müsabaka


2206-)  Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zira, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helak etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın)."

Kaynak:  Buhari, İ'tisam 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizi, İlm 17, (2681); Nesai, Hacc 1, (5,110).

Konu:  Sual


2207-)  Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslümanlar içinde, müslümanlara karşı en büyük cürüm işleyen kimse odur ki, haram kılınmamış olan bir şey hakkında soru sorar da bu suali sebebiyle o şey haram kılınıverir."

Kaynak:  Buhari, İ'tisam 3; Müslim, Fedail 132, (2358); Ebu Davud, Sünnet 7, (4610).

Konu:  Sual


2208-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhisssalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar sizlere ilimden sormaya devam ederken şunu demeye kadar gelirler: "Anladık, AIIah herşeyin yaratıcısıdır, pekiyi AIIah'ın yaratıcısı kimdir?" Ebu Hüreyre, bir adamın elini tutarak ilave etti: "Allah ve Resülü doğru söyledi. Bana bunu iki kişi sordu; bu, üçüncüsüdür."

Kaynak:  Buhari, Bed'ü-l-Halk 11; Müslim, İman 232, (135); Ebu Davud, Sünnet 19, (4721, 4722).

Konu:  Sual


2213-)  Safiyye Bintu Ebi Ubeyd, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevce-i paklerinden naklen anlatıyor: "Resülulah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir arrafa (kahine) gelir, birşeyler sorar ve söylediklerine de (inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul edilmez."

Kaynak:  Müslim, Selam 125, (2230).

Konu:  Sihir ve Kehanet


2214-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (yahudiler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: "Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?" "Hangi hususta Ey Allah'ın Resülü?" dedim. "İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: "Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. Öbürü: "Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu: "Kim büyüledi?" Diğeri: "Lebid İbnu'l-Asam adındaki Beni Züreykli bir yahudi" diye cevap verdi. Öbürü: "Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı: "Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri: "Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı: "Zervan kuyusunda!" cevabını verdi." Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Ashabından bir grupla birlikte (radıyallahu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: "Ey Aişe! AIIah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu iIe sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki şeytanların başIarı gibiydi!" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resülü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum. "Hayır" dedi ve ilave etti: "Bana gelince, Allah bana afiyet Iütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!" Resûlullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"

Kaynak:  Buhari, Tıbb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Müslim, Selam 43, (2189).

Konu:  Sihir ve Kehanet


2216-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a zemzemden sundum, ayakta olduğu halde içti." Bir rivayette: "Resûlullah Beytullah'ın yanında iken su istedi, ben ona bir kova getirdim" denmiştir. Bir diğer rivayette şu ziyade gelmiştir: "İkrime o gün (Resûlullah'ın) deve üzerinde olduğu hususunda yemin etti."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 16, Hacc 76; Müslim, Eşribe 120, (2027); Tirmizi, Eşribe 12, (1883); Nesai, Hacc 165, (5, 237).

Konu:  İçecekler


2220-)  Hz. Enes (radıyallahu anh): "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta içmeyi yasakladı" demişti. Kendisine: "Ya yemek? (Bu husustaki hüküm nedir)" diye soruldu. "Bu daha şiddetle yasaktır!" dedi veya şöyle dedi. "Bu daha şerli, daha kötü!"

Kaynak:  Müslim, Eşribe 113. (2024); Tirmizi, Eşribe 11, (1880); Ebu Davud, Eşribe 13, (3717).

Konu:  İçecekler


2221-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Sizden kimse sakın ayakta içmesin. Kim unutarak içerse hemen kussun."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 116, (2026).

Konu:  İçecekler


2224-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) su kaplarının ağzından içmek için ağızlarının dışa kıvrılmalarını yasakladı."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 23, Müslim, Eşribe 111, (2Q23); Ebu Davud, Eşribe 15, (3720); Tirmizi, Eşribe 17, (1891).

Konu:  İçecekler


2226-)  Hz. Enes'ten Nesai dışındaki imamların rivayetine göre: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), suyu üç solukta içerdi." Müslim ve Tirmizi'nin rivayetlerinde şu ziyade var: "Resûlullah (üç solukta içer, böyle içmenin) daha doyurucu, (hastalıklara karşı) daha koruyucu ve daha afiyetli olduğunu söylerdi."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 26; Müslim, Eşribe 121, (2028); Tirmizi, Eşribe 13, (1885); Ebu Davud, Eşribe 19, (3727).

Konu:  İçecekler


2227-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz su içerken su kabına nefes etmesin."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 25, Vudü 18, 19; Müslim, Taharet 64, (267); Eşribe 121, (267); Tirmizi, Eşribe 16, (1890); Nesai, Taharet 42, (1, 43, 44).

Konu:  İçecekler


2229-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bardak süt getirilmişti. İçerisine su katıldı. Önce kendisi içti. Solunda Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) vardı, sağında da bir bedevi. Sütten artan kısmı bedeviye verdi ve: "(Öncelik hakkı) sağındır, sonra da onun sağı(ndan devam etsin)!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Hibe 4, Eşribe 14, 18; Müslim, Eşribe 124, (2029); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 17, (2, 926); Tirmizi, Eşribe 19, (1894); Ebu Davud, Eşribe 19, (3726).

Konu:  İçecekler


2230-)  Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir içecek getirilmişti. Ondan, önce kendisi içti. Sağında bir oğlan, solunda da yaşlılar vardı. Oğlana: "Bardağı şu yaşlılara vermem için bana izin verir misin?" dedi. Oğlan da: "Ey Allah'ın Resülü, Allah'a yemin olsun bana sizden gelecek nasibime başkasını asla tercih edemem!" diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bardağn onun eline koydu." Rezin şunu ilave etti: "Zikri geçen oğlan el-Fadl İbnu Abbas idi."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 19; Müslim, Eşribe 127, (2030).

Konu:  İçecekler


2232-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kapların ağızlarını örtün, dağarcık (ve tulukların) ağzını bağlayın." Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade var: "Zira yılda bir gece vardır ki onda veba yağar. Şayet ağzı açık kaba veya bağsız dağarcığa rastlarsa bu vebadan ona mutlaka iner." el-Leys dedi ki: "Bizim yanımızdaki acemler bundan kanun-u evvel ayında sakınırlar."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 22, Bed'ü'l-Halk 11,14, İsti'zan 49, 50; Müslim, Eşribe 96-99, (2012-2014); Ebu Davud, Eşribe 22, (3731-3734).

Konu:  İçecekler


2237-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarhoşluk veren her içki haramdır."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2238-)  Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bal şerbetinden sunulmuştu: "Sarhoşluk veren her içki haramdır!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2239-)  Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette (Resûlullah'a açıklaması şöyledir): "Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (hüp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır." Tirmizi de gelen bir diğer rivayette "tek yudumu haramdır" diye gelmiştir.

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2240-)  Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'a "Ey Allah'ın Resülü, dedim, Yemen'de yapmakta olduğumuz şu iki şarap hakkında bize fetva ver: Bit'; bu baldandır, şiddetleninceye kadar nebiz yapılır. İkincisi mizr'dir, bu mısırdan ve arpadan yapılır, bu da şiddetleninceye kadar nebiz yapılır." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ben her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Megazi 60, Cihad 164, Edeb 80, Ahkam 22, Müslim, Cihad 7, (1733), Eşribe 70; Ebu Davud, Eşribe 5, (3684); Nesai, Eşribe 23, 24, (8, 298, 299).

Konu:  İçecekler


2243-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhoş edici hamrdır. Ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde, ölürse, ahirette şarab içemez."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, (2003); Muvatta, Eşribe 11, (2, 846); Ebu Davud, Eşribe 5, (3679); Tirmizi, Eşribe 1, (1862); Nesai, Eşribe 22, 46, (8, 296, 297, 318).

Konu:  İçecekler


2244-)  Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Ömer (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın minberinde şu açıklamayı yaptı: "Emma ba'd, Ey insanlar! Hamr'ın haram olduğu hükmü inmiştir. Bilesiniz ki hamr (günümüzde ve çevremizde) beş şeyden yapılmaktadır: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, aklı örten (her) şeydir."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 2, 5; Teysir, Maide 10; Müslim, Tefsir 32, (3032); Nesai, Eşribe 20, (8, 295); Ebu Davud, Eşribe 1, (3669); Tirmizi, Eşribe 8, (1873).

Konu:  İçecekler


2245-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Allah, sarhoş ediciyi içen kimseye tinetu'l-habal içirmeye ahdetmiştir." "Tinetu'l-Habal nedir?" diye sorulunca: "Cehennemliklerin (vücudlarından, çıkan) terleridir!" diye cevap verdi.

Kaynak:  Müslim, Eşribe 72, (2002); Nesai, Eşribe 49, (8, 327).

Konu:  İçecekler


2250-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hamr şu iki ağaçtandır: Hurma ve asma."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 13, (1985); Tirmizi, Eşribe 8, (1876); Ebu Davud, Eşribe 4, (3678); Nesai, Eşribe 19, (8, 294).

Konu:  İçecekler


2252-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, hamrı mevzubahis etmektedir. Muhtemelen onun hakkında bir emir indirecektir. Şu halde, kimin yanında hamr varsa, onu satsın ve ondan istifade etsin." Aradan çok geçmedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şunu söyledi: "Allah Teala Hazretleri hamrı haram kılmıştır. Öyle ise, bu ayet kendisine ulaşan herkes, yanında hamr olduğu takdirde, onu ne satın alsın, ne satsın, ne de ondan istifade etsin." Bu emirden sonra halk, hamr olarak evinde ne varsa Medine sokakIarına götürüp döktüler."

Kaynak:  Müslim, Musakat 67, (1578).

Konu:  İçecekler


2253-)  Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma) babasından naklen anlatıyor: "Bedir savaşı ganimetinden hisseme düşen yaşlı bir devem vardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da humus'dan (o gün) bana yaşlı bir deve daha verdi. Develerim, Ensar'dan bir zatın hücresinde ıhmış dururken (yanlarına) geldim. Bir de ne göreyim, develerimin hörgüçleri kesilmiş, böğürleri oyulmuş, ciğerleri de sökülmüştü. Bu manzarayı görünce kendimi tutamayıp, ağladım. "Bunu kim yaptı?" diye sordum. "Hamza yaptı. Şu anda, falanca evde, Ensardan birinin içki meclisindedir. Şarkıcı cariye ona şarkı okumuş, şarkısında şunları söylemişti" dediler: "Ey Hamza! şişman yaşlı develere dikkat et, Onlar avluda bağlıdırlar, Bıçağı onların sinesine vur, Pirzola veya benzerini çabuk yap!" Bu şarkı üzerinde Hamza (radıyallahu anh) fırlayıp, kılıcı kapıp develerin hörgüçlerini kesmiş, karınlarını yarmış, ciğerlerini sökmüş." Hz. Ali (radıyallahu anh) devamla şunları söyledi: "Ben hemen gidip Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın huzuruna çıktım. Yanında Zeyd İbnu Harise vardı. Beni görünce, başımdan geçenleri yüzümden okudu. "Neyin var?" diye sordu. Ben: "Ey Allah'ın Resülü! Bugünkü gibi (dehşetli bir manzara) görmedim. Hamza iki deveme saldırıp hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini yarmış. Hemencecik şurada, bir içki meclisinde!" dedim. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ridasını istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasına düştük. Hamza'nın bulunduğu eve kadar geldi. İzin istedi, buyur ettiler. Girince bir içki meclisiyle karşılaştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) fiilinden dolayı Hamza'yı ayıplamaya başladı. Hamza sarhoştu, gözleri kızarmıştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a baktı, sonra nazar edip aşağıdan dizlerine kadar süzdü, tekrar ayağından başlayıp beline kadar süzdü, sonra tekrar bakışlarıyla süzerek yüzüne kadar geldi ve: "Siz benim babamın kölelerinden başka bir şey misiniz?" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun sarhoş olduğunu anladı. Hemen izinin üstüne geri döndü, çıkıp gitti. Peşinden biz de çıktık. Bu vak'a hamr'ın haram edilmesinden önce idi."

Kaynak:  Buhari, Hums 1, Büyü 28, Şirb 13, Meğazi 11, Libas 7; Müslim, Eşribe 2, (1979); Ebu Davud, Harac 20, (2986). Bu kaynakların hiçbirinde şiir tam olarak mevcut değildir, birinci beytin sadece yarısı mevcuttur.

Konu:  İçecekler


2258-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) için kuru üzümden şıra kurulunca, o gün, ertesi gün ve daha sonraki gün yani üçüncü günün akşamına kadar onu içerdi. Sonra, kalanının hizmetçilere içirilmesini veya dökülmesini emrederdi."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 79, (2004); Ebu Davud, Eşribe 10, (3713); Nesai, Eşribe 56, (8, 333).

Konu:  İçecekler


2259-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kuru üzümle hurmanın, taze hurma ile hurmanın karıştırılmalarını yasakladı ve dedi ki: "Kuru üzümle hurmayı, koruk hurma ile olgun hurmayı karıştırarak birlikte nebiz kurmayın."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 11, Müslim, Eşribe 16, (1286); Ebu Davud, Eşribe 8, (3703); Tirmizi, Eşribe 9, (1877); Nesai, Eşribe 8, (8, 290).

Konu:  İçecekler


2260-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çağala hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayın. Olgun hurma ile kuru üzümden de beraber nebiz yapmayın. Herbirinden ayrı ayrı nebiz yapın."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 25, (1988); Muvatta, Eşribe 7, (2, 844); Ebu Davud, Eşribe 8, (3704); Nesai, Eşribe 6, (8, 289); Buhari, Eşribe 11.

Konu:  İçecekler


2261-)  Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çağala hurma ile olmuş hurmanın karıştırılıp (nebiz yapılmasını) sonra da bunun içilmesini yasakladı. Şarap haram edildiği zaman (Arapların) içeceklerinin tamamını nerdeyse bu teşlkil ediyordu."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 8, (1981); Nesai, Eşribe 13, (8, 291, 292).

Konu:  İçecekler


2268-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), çömlekte, kabak ve ziftli kaplarda yapılan nebizi(n içilmesini) yasakladı."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 48, (1997); Muvatta, Eşribe 5, (2, 843); Ebu Davud, Eşribe 7, (3690, 3691); Tirmizi, Eşribe 4, (1868, 1869); Nesai, Eşribe 28, 33, 36, (8, 303, 306, 308).

Konu:  İçecekler


2269-)  Müslim'in bir rivayetinde şöyle denmiştir: "(Resûlullah) hantemi yasakladı, bu (topraktan mamul her çeşit) küptür. Dübba'yı yasakladı. Bu su kabağıdır. müzeffet'i yasakladı, bu ziftlenmiş kaptır. Nakr'i yasakladı, bu kabuğu soyulup, içi oyulmuş hurma ağacıdır. Efendimiz, şırayı tuluklarda kurmamızı emretti."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 57, (1997).

Konu:  İçecekler


2270-)  Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben size kapları yasaklamış, sadece deri kaplardan (nebiz) içmenizi söylemiştim. Artık her kaptan içebilirsiniz, yeter ki, sarhoş edici içmeyin."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 64, 65, 66; Ebu Davud, Eşribe 7, (3698); Tirmizi, Eşribe 6, (1870); Nesai, Eşribe 40, 48.

Konu:  İçecekler


2271-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hamr'dan sirke yapmayı yasakladı."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 11, (1983); Tirmizi, Büyü 59, (1294).

Konu:  İçecekler


2272-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Miraca çıkarıldığım gece bana iki kadeh getiriIdi, birinde şarap diğerinde de süt vardı. Ben sütü aldım. Melek: "Seni fıtrata irşad eden Allah'a hamd olsun. Eğer şarabı alsaydın ümmetin azmıştı" dedi."

Kaynak:  Nesai, Eşribe 41, (8, 312); Buhari, Eşribe 1; Müslim, İman 272, (168).

Konu:  İçecekler


2280-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır." el-Hudri den Müslim'in kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yürümekte iken karşısına şiir inşad eden bir şair çıktı. Efendimiz: "Şeytanı tutun" veya "Şeytanı yakalayın" diye emretti.

Kaynak:  Buhari, Edeb, 92; Müslim, Şiir 7, (2257); Ebu Davud, Edeb 95, (5009); Tirmizi, Edeb 71, (2855).

Konu:  Şiir


2282-)  Amr İbnu'ş-Şerrid, babasından (Şerrid'den naklen radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir gün ben Resûlullah'ın bineğinin arkasına binmiştim. Bir ara bana: "Hafızanda Ümeyye İbnu Ebi's-Salt'ın şiirinden birşeyler var mı?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince: "Söyle!" dedi. Ben kendisine bir beyt okudum. O yine: "Devam et!" dedi. Ben bir beyt daha okudum. O yine, "Söyle!" emretti. Böylece kendisine yüz beyit okudum."

Kaynak:  Müslim, Şiir 1, (2255).

Konu:  Şiir


2285-)  Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın (kafilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle) canlı tutan bir kölesi vardı, adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma -veya şişeleri sevkederken ağır ol- dedi. Şişe ile zayıf kadınları kastediyordu."

Kaynak:  Buhari, Edeb 90, 95, 111, 116; Müslim, Fezail 70, (2323).

Konu:  Şiir


2287-)  Hz. Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Kureyza günü, (şairi) Hassan İbnu Sabit'e: "Müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!" dedi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 91, Bed'u'l-Halk 6, Megazi 30; Müslim, Fezailu's-Sahabe 153, (2486).

Konu:  Şiir


2288-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Hassan İbnu Sabit, (Mekkeli) müşrikleri hicvetmek için Hz. Peygamber (aleyhissalatu vessellam)'den izin istedi. Aleyhissalatu vesselam: "Benim nesebimi nasıl hariç tutacaksın?" dedi. Hassan (radıyallahu anh): "Senin (nesebini) sade yağdan kıI çeker gibi, onlardan çekip çıkaracağım!" Cevabını verdi." Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "(Hassan) dedi ki: "Şerefin en yükseği Al-i Haşim'den Bintu Mahzumoğullarındandır. Senin baban ise köledir."

Kaynak:  Buhari, Edeb 91, Menakıb 16, Megazi 33; Müslim, Fedailu's-Sahabe 156-157, (2489-2490).

Konu:  Şiir


2289-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: "Hassan onları -yani müşrikleri- hicvetti, hem şifa verdi, hem de şifa buldu." Hassan (radıyallahu anh) buyurdu ki: "Sen Muhammed'i hicvettin, ben de onun adına cevap veriyorum. Bu işimde Allah katında mükafaat vardır. Sen Muhammed'i nezih, müttaki, ResüIuIIah vefakar, ahlaklı olduğu halde hicvettin. Sen O'na derik olmadığın halde O'nu hiciv mi ediyorsun? İkinizden hangisi kötü ise iyi olana feda olsun. Muhakkak ki, babam, babası ve ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için muhafızdır. Kızcağızımı kaybedeyim, şayet siz atlarımızı Keda'nın etrafını toz duman etmiş göremezsiniz. O atlar, üzerinize gemlerini çekerek gelirken, Sırtlarında ince mızraklar vardır. Atlarımız pek hızlı koşarlarken, Kadınlar başörtüleriyle tozlarını alırlar. Şayet bizden yüz çevirirseniz umre yaparız, Fetih geldi mi; perde kalkar. Aksi takdirde öyle bir günün kavgasını bekleyin ki, O günde AIIah dilediğini aziz kılacaktır. AIIah der ki: "Ben bir kul gönderdim, O hakkı söyler, kendisinde hiçbir gizlilik yoktur." AIIah der ki: "Ben bir ordu hazırladım, Bu ordum emeli cihad olan Ensardır." Biz (Ensariler)e her gün Kureyş'ten Ya sövmek, ya kavga, ya da hiciv vardır Öyle ise, sizden kim ResüIuIIah'ı hicveder, Veya över veya yardım ederse bizce birdir. AIIah'ın Resülü Cibril aramızdadır. Rühu'I-Kudüs'ün bir dengi yoktur."

Kaynak:  Müslim, Fezailu's-Sahabe 157, (2490).

Konu:  Şiir


2290-)  Ebu Hüreyre anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir şairin söylediği en doğru söz Lebid'in söylediği şu sözdür: "Haberiniz olsun, Allah'tan başka her şey batıldır. Ümeyye İbnu Ebi's-Salt müslüman olayazdı."

Kaynak:  Buhari, Edeb 90, Menakıbu'l-Ensar 20, Rikak 29; Müslim, Şiir 3, (2256); Tirmizi, Edeb 70, (2853).

Konu:  Şiir


2292-)  Cündeb İbnu AbdiIIah (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber olduğumuz bir anda kendilerine bir taş isabet etti, kaydı ve parmağı kanadı. Bunun üzerine: "(Parmağım ne sızlarsın?) Sen ancak kanayan bir parmak değil misin? (Bu kazaya da, boşa değil) Allah yolunda uğradın" buyurdu."

Kaynak:  Buhara, Edeb 90, Cihad 9; Müslim, Cihad 112, (1796).

Konu:  Şiir


2293-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işittim: "Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?" "Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!" Aleyhissalatu vesselam: "İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 6; Müslim, Mesacid 282, (666); Tirmizi, Emsal 5, (2872); Nesai, Salat 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).

Konu:  Namaz


2295-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resülü, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!" dedi, Resûlullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam yine sükut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: "Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?" buyurdu. O: "Evet ey Allah'ın Resülü!" dedi. Efendimiz: "Sonra da bizimle namaz kıldın mı?" diye sordu. Adam: "Evet ey Allah'ın Resülü!" deyince, Efendimiz: "Öyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Hudüd 27, Müslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765); Ebu Davud, Hudüd 9, (4381).

Konu:  Namaz


2296-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanında idim. Bir adam huzuruna gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, dedi, ben bir hadd (suçu) işledim, cezasını tatbik et!" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) adama (birşey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Resûlullah'la birlikte o da namaz kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazını tamamlayınca, adam yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resülü! dedi, ben hadd (çeşidine giren bir suç) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et!" Efendimiz: "Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi?" diye sordu. Adam: "Evet!" dedi. Efendimiz: "Öyleyse git. Zira Allah, senin günahını affetti" veya -hadd'ini affetti" dedi."

Kaynak:  Buhari, Hudud 17; Müslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765), Hudüd 24, (1696).

Konu:  Namaz


2303-)  Rebi'a İbnu Ka'b el-Eslemi anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana: "Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Ben: "Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedim. Bana: "Veya bundan başka birşey?" dedi. Ben: "Hayır, sadece bunu istiyorum!" dedim. "Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol!" buyurdu."

Kaynak:  Müslim, Salat 226, (489); Ebu Davud, Salat 312, (1320).

Konu:  Namaz


2304-)  Ma'dan İbnu Ebi Talha el-Ya'meri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın azadlısı Sevban (radıyallahu anh)'a rastladım. Kendisine: "Bana bir amel söyle de onu yapayım. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun" dedim. -Veya şöyle demişti: "Dedim ki: "..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir."- Sevban sükut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sükut etti. Ben üçüncü sefer sordum. Sonunda dedi ki: "Aynı şeyleri ben de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti: Çokça secde yapman gerekir. Zira sen secde ettikçe, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle günahını döker." Ma'dan der ki: "Sonra Ebu'd-Derda'ya geldim. Aynı şeyi ona da sordum. O da Sevban'ın bana söylediğinin aynısını söyledi."

Kaynak:  Müslim, Salat 225, 226, (488, 489). Nesai, Tatbik 81; Tirmizi, Salat 169, (388); İbnu Mace, İkamet 201, (1422-1424).

Konu:  Namaz


2305-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?" "AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. " Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!" buyurdu." Bu rivayeti, Müslim ve Tirmizi, Kitabu'I-İman'da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler.

Kaynak:  Müslim, İman,10, (12); Tirmizi, Zekat 2, (619); Nesai, Salat 4, (1, 228, 229) Bu metin Nesai'dekidir.

Konu:  Namaz


2306-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Mi'rac'a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi: "Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir lüftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır."

Kaynak:  Buhari, Bed'ül-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 259, (162); Tirmizi, Salat 159, (213); Nesai, Salat 1, (1, 217-223).

Konu:  Namaz


2307-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dört, seferde iki, korku halinde de dört rek'at olarak farz kılmıştır."

Kaynak:  Müslim, Salat 5, (687); Ebu Davud, Salat 287, (1247); Nesai, Taksir 1, (3,118,119).

Konu:  Namaz


2308-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu."

Kaynak:  Buhari, Salat 1, Taksiru's-Salat 5, Menakıbu'l-Ensar 47; Müslim, Salatu'-Müsafari.n 2, (685); Muvatta, Kasru's-Salat 8, (1,146; Ebu Davud, Salat 270, (1198); Nesai, Salat 3, (1, 225).

Konu:  Namaz


2314-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) beni Uhud savaşı sırasında teftiş etti. O zaman ondört yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi. Hendek savaşı sırasında da beni gördü, o zaman ben onbeş yaşında idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi." Nafi' der ki: "Ben Ömer İbnu Abdilaziz'e uğradım, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayı anlattım. Bana: "Bu (onbeş yaş) çocukla büyüğü ayıran hududdur" buyurdu. Valilerine yazarak, onbeş yaşına basanları mükellef addetmelerini, daha küçükleri aile efradından saymalarını emretti."

Kaynak:  Buhari, Şehadat 18, Megazi 29, Müslim, İmaret 91, (1868); Tirmizi, Cihad 31, (1711); Ebu Davud, Hudud 17, (4406, 4407); Nesai, Talak 20, (6,155).

Konu:  Namaz


2315-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur."

Kaynak:  Buhari, Mevakitu's-Salat 37; Müslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11, (442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).

Konu:  Namaz


2316-)  Buhari ve Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zira Allah Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur: "Beni anmak için namaz kıl!" (Ta-ha 14).

Kaynak:  Buhari, Mevakitu's-Salat 37; Müslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11, (442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).

Konu:  Namaz


2317-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları: "Ey Allah'ın Resülü! Bize mola verseniz!" diye talepte bulundular. Efendimiz: "Namaz vaktine uyuya kalmanızdan korkuyorum" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Bilal: "Ben sizi uyandırırım!" dedi. Böylece Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilal de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı. Güneşin doğmasıyla Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) uyandı ve: "Ey BiIaI! Sözün ne oldu?" diye seslendi ve Hz. Bilal: "Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi" diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam: "AIIah Teala Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gönderir. Ey BiIaI! Halka namaz için ezan oku" buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2318-)  Bu hadis Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Güneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir müddet yürüdüler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hz. Bilal (radıyallahu anh) ezan okudu. Sabahın iki rekatlik (sünnet) namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: "Namazımızda ihmalkarlık ettik" diye yakınıyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Uyurken (vaki olan namaz kaçması) ihmal sayılmaz, ihmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete düşer kaçırırsa, hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mütad vaktinde kılınır" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294- 298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2319-)  Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Namaz(ın kaçmış olmasın)dan korkarak kalktık, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ağır olun, ağır olun, bunda bir taksiriniz yok!" buyurdu. Güneş yükselince de: "Sizden kim sabahın iki rekat sünnetini (mütad olarak) kılıyor idiyse yine kılsın" dedi. Bu emir üzerine kılan da, kılmayan da kalkıp sünnetini kıldı. Sonra Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaz için kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz kalktı ve bize namaz kıldırdı. Namaz bitince: "Haberiniz olsun, AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazımızdan, dünyevi işlerimizden herhangi biri alıkoymuş değildir. Ancak ruhlarımız AIlahu Teala'nın kabza-i tasarrufundadır, dilediği zaman onu salar. Sizden kim sabah namazına, sabahleyin mütad vaktinde kavuşursa, sabah namazıyla birlikte bir mislini de kaza etsin!" dedi."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2320-)  Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Şunu bilin ki, uykuda ihmal sözkonusu değildir. İhmal lyani taksir), diğer bir namazın vakti girinceye kadar namazını kılmayan için mevzubahistir."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2321-)  Müslim'in Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Güneş doğuncaya kadar uyanmadı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Herkes bineğinin başından tutsun (ve burayı terketsin). Zira burası bize şeytanın musallat olduğu bir yerdir!" dedi. Biz de emri yerine getirdik."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294- 298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2322-)  Ebu Davud'un Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Size gaflet gelen bu yeri değiştirin!" buyurdu.

Kaynak:  Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435 - 441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106).

Konu:  Namaz


2325-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine küfretmeye başladı ve bu meyanda: "Ey Allah'ın Resülü dedi, güneş batmak üzereyken ikindi namazını (güç bela) kılabildim." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Vallahi ikindiyi ben kılamadım!" dedi. Beraberce kalkıp Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 36, 38, Ezan 26, Salatu'l-Havf 4, Megazi 29; Müslim, Mesacid 209, (631); Tirmizi, Salat 132, (180); Nesai, Sehv 105, (3, 84, 85).

Konu:  Namaz


2329-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işitmiştir "Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır." Tirmizinin metni şöyledir: "Küfürle iman arasında namazın terki vardır."

Kaynak:  Müslim, İman 134, (82); Ebu Davud, Sünnet 15, (4678); Tirmizi, İman 9, (2622). Metin Müslim'in metnidir.

Konu:  Namaz


2333-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İkindi namazını kaçıran bir insanın (uğradığı zarar yönünden durumu), malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 14; Müslim, Mesacid 200, (626); Muvatta, Vukütu's-Salat 21, (1,11,12); Ebu Davud, Salat 5, (414, 415); Tirmizi, Salat 128, (175); Nesai, Salat 17, (1, 238).

Konu:  Namaz


2336-)  Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: "İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır" buyurdu.

Kaynak:  Müslim, Mesacid 178, (614); Ebu Davud, Salat 2, (395); Nesai, Muvakit 15, (1, 260, 261). Metin Müslim'e aittir.

Konu:  Namaz


2338-)  Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona: "Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl!"buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilal'e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kamet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kamet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kamet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kamet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kamet okudu. İkinci gün olunca, Bilal'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: "Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi: "Benim ey Allah'ın Resülü!" dedi. "Namazlarınızın vakti dedi, gördüğünüz (iki vakit) arasındadır."

Kaynak:  Müslim, Mesacid 176, 177, (613); Tirmizi, Salat 115, (152); Nesai, Mevakit 12, (1, 258).

Konu:  Namaz


2342-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval anıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır."

Kaynak:  Tirmizi, Salat 114, (151); Müslim, Mevakit 6, (1, 249, 250).

Konu:  Namaz


2347-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Öğlenin (başlama) vakti, güneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin gölgesi kendi uzunluğunda olduğu müddetçe öğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikçe. İkindi vakti ise güneş sararmadıkça devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı müddetçe devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sökmesinden) başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Güneş doğdu mu namazdan vazgeç. Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar."

Kaynak:  Müslim, Mesacid,173, (612); Ebu Davud, Salat 2, (396); Nesai, Mevakit 15, (1, 260).

Konu:  Namaz


2348-)  Ebü'l-Minhal Seyyar İbnu Selame (rahimehullah) anlatıyor: "Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi (radıyallahu anh)'nin yanına girdik. Babam ona: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) farz namazları nasıl kılardı?" diye sordu. Şu cevabı verdi: "Efendimiz sizin "el-Evvel" dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medine'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hala canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz ayet miktarınca Kur'an okurdu."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 11, 13, 39, Ezan 104; Müslim, Mesacid 237, (647); Ebu Davud, Salat 3, (398); Nesai, Mevakit 2, (1, 246), 20, (1, 265).

Konu:  Namaz


2352-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Mü'min kadınlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte sabah namazlarını, bürgülerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine dönerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 13, 27, Ezan 162,165; Müslim, Mesacid 231, (645); Muvatta, Vuküt 4, (1, 5); Ebu Davud, Salat 8, (423); Tirmizi, Salat 116, (153); Nesai, Mevakit 25, (1, 271).

Konu:  Namaz


2355-)  Habbab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak'a: "Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?" diye sordu. Öbürü: "Evet!" dedi. Ben: "Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?" diye sordum. O yine: "Evet!" dedi."

Kaynak:  Müslim, Mesacid 189, (619); Nesai, Mevakit 2, (1, 247).

Konu:  Namaz


2357-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı." Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "... (güneş) odamdan yükselmezden önce..."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 13, Humus 4; Müslim, Mesacid 169, (611); Ebu Davud, Salat 5, (407); Tirmizi, Salat 120, (159); Nesai, Mevakit 8, (1, 252).

Konu:  Namaz


2358-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş yüksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avali'ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hala güneş yüksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali'den bazıları Medine'ye dört mil uzaklıkta idi."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 13, İ'tisam 16; Müslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vuküt 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254).

Konu:  Namaz


2359-)  Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Es'ad İbnu Sehl İbnu Huneyf der ki: "Biz Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) ile öğleyi kıldık. Sonra çıkıp Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)'in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine:- "Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?" diye sordum. Bana: "Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia beraber kıldığımız namazdır" dedi.

Kaynak:  Buhari, Mevakit 13, İ'tisam 16; Müslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vuküt 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254).

Konu:  Namaz


2360-)  Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan çıkınca Efendimizin yanına Beni Seleme'den birisi geldi ve: "Ey Allah'ın Resülü! dedi. Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz." Efendimiz "Pekala!" deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henüz kesilmediğini gördük. Kestiler, parçaladırlar. Bir miktarını pişirdiler. Güneş batmadan o eti yedik."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 13, İ'tisam 16; Müslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vuküt 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254).

Konu:  Namaz


2361-)  Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneş batıp perdeye bürününce kılıyordu." Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneşin battığı vakitte, güneş (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kılıyordu."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 18; Müslim, Mesacid 216, (636); Ebu Davud, Salat 6, (417); Tirmizi, Salat 122, (164).

Konu:  Namaz


2362-)  Rafi İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz akşamı, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte kılınca, cemaatten ayrılıp (ok atışı yapanımız olurdu da) attığı okun düştüğü yerleri rahat görebilirdi."

Kaynak:  Buhari, Mevakit 18; Müslim, Mesacid 217, (637).

Konu:  Namaz

<<İlk <Önceki 4 5 6 7 [8] 9 10 11 12 Sonraki> Son>>

 


İletişim