1808-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), seferden dönerken, uğradığı her tümsekte üç kere tekbir getirir, arkadan da: "La ilahe iIlaIIahu vahdehu Ia şerike Ieh, Iehü'I-mülkü ve Iehü'I-hamdü ve hüve aIa külli şey'in kadir. (AIIah'tan başka ilah yoktur. O tekbir, ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'nadır. O herşeye kadirdir) dönüyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. AIIah va'dinde sadık oldu, kuluna yardım etti. (Hendek Harbi'nde) müttefik orduları tek başına helak etti" derdi.
Kaynak: Buhari, Daavat 52, Ömer 12, Cihad 133, 197, Megazi 29; Müslim, Hacc 428, (1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizi, Hacc 104, (950); Ebu Davud, Cihad 170, (2770).
Konu: Dua
1812-) Havle Bintu Hàkim (radıyallahu anh ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurmuşlardır ki: "Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez: "Eüzü bi-kelimatillahi't-tammat min şerri ma halaka. (Allah'ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının şerrinden AIlah'a sığınıyorum.)"
Kaynak: Müslim, 54, (2708); Muvatta, İsti'zan 34 (2, 978); Tirmizi, Daavat 41, (3433).
Konu: Dua
1814-) Hz. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) üzüntü sırasında şu duayı okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Kıymetli Arş'ın Rabbi, arzın Rabbi, Semavat'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur."
Kaynak: Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Müslim, Zikr 83, (2730); Tirmizi, Daavat 40, (8431); İbnu Mace, Dua 17, (3883).
Konu: Dua
1826-) Muaz İbnu Enes (radıyallahu anh) der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhakkak ki Allah, kulun bir şey yiyip hamdetmesinden veya bir şey içip hamdetmesinden razı olur."
Kaynak: Müslim, Zikr 89, (2734); Tirmizi, Et'ime 18, (1817).
Konu: Dua
1828-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kazayı hacet için helaya girdiği zaman şu duayı okurdu: "Allahümme inni eüzu bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahım, pislikten ve (cin ve şeytan gibi) kötü yaratıklardan sana sığınırm."
Kaynak: Buhari, Vudü 9, Da'avat 15; Müslim, Hayz 122, (375); Tirmizi, Taharet 4, (5); Ebu Davud Taharet 3, (4,5); Nesai, Taharet 18, (1, 20).
Konu: Dua
1835-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) rüzgar estiği zaman şu duayı okurdu: "AIIah'ım, senden bunun hayrını ve bunda olan (menfaatların da) hayrını ve bunun gönderiliş maksadındaki hayrı da istiyorum. Bunun şerrinden, bunda olanın şerrinden, burcunla gönderilen şeyin şerrinden de sana sığınıyorum."
Kaynak: Buhari, Bed'ül-Halk 5, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb, 68; Müslim, İstiska 14, (899); Tirmizi, Daavat 50, (3445).
Konu: Dua
1844-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken şunu söylerdi: "Allahım, dinimi doğru kıl, o benim işlerimin ismetidir. Dünyamı da doğru kıl, hayatım onda geçmektedir. Ahiretimi de doğru kıl, dönüşüm orayadır. Hayatı benim için her hayırda artma (vesilesi) kıl. Ölümü de her çeşit şerden (kurtularak) rahat(a kavuşma) kıl."
Kaynak: Müslim, Zikr 71, (2720).
Konu: Dua
1845-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'ın duasının çoğu: "Allahümme atina fi'd-dünya haseneten ve fi'l ahireti haseneten ve kına azabe'n-nar. (Allahım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azabından koru" idi."
Kaynak: Buhari, Daavat 55, Tefsir, Bakara 36; Müslim, Zikr 26, (2690; Ebu Davud, Salat 381, (1.519).
Konu: Dua
1848-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle istiaze ederlerdi: "Allah'ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım. Haya ve ölüm fitınesinden sana sığınırım."
Kaynak: Buhari, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Müslim, Zikr 52, (2706); Tirmizi, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davud, Salat 367, (1540, 1541); Hurüf 1, (3972); Nesai, İstiaze 6, (8, 257, 258).
Konu: Dua
1851-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Belanın ezmesinden, helakın gelmesinden, kötü kazadan, düşmanların şamatasından Allah'a istiaze edin."
Kaynak: Buhari, Kader 13, Daavat 28; Müslim, Zikr 53, (2707); Nesai, İstiaze 34, (8, 269, 270).
Konu: Dua
1856-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ölümünden önce şu duaları çok tekrar ederdi: "Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullahe ve etübu ileyh. (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, màğfiretini diler, günahlarıma tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Şu açıklamayı yaptı: "Ràbbim bana bildirdi ki, ben ümmetim hakkında bir alamet göreceğim. Ben onu görünce Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullahe ve etübu ileyh zikrini artırdım. Bu gördüğüm, İza cae nàsrullahi ve'l-fethu.. süresidir. "
Kaynak: Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan 123,139; Megazi 50; Müslim, Salat 220, (484).
Konu: Dua
1857-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sübhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu vallahu ekber (Allah'ı tesbih ederim, hamdler Allah'adır, Allah'tan, başka ilah yoktur. Allah en büyüktür) demem, bana, üzerine güneşin doğduğu şeyden (dünyadan) daha sevgilidir."
Kaynak: Müslim, Zikr 32, (2695); Tirmizi, Daavat 139, (3591).
Konu: Dua
1861-) el-Eğarru'l-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker. Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)."
Kaynak: Müslim, Zikr 41, (2702); Ebu Davud, Salat 361, (1515).
Konu: Dua
1862-) Yine Eğarru'l-Müzeni, Müslim'in bir rivayetinde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebarek ve Teala hazretlerine günde yüz kere tevbe ederim."
Kaynak: Müslim, Zikr 42, (2702).
Konu: Dua
1865-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim: "La ilahe illallahu vahdehu la-şerike leh, lehu'l mülkü ve lehu'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir" duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle azad etmiş gibi sevàb verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere "Sübhanallahi ve bihàmdihi" derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile."
Kaynak: Buhari, Daavat 54, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'an 20, (1, 209); Timizi, Daavat 61, (3464).
Konu: Dua
1867-) Resûlullah (aleyhissàlatu vesselam)'ın zevcelerinden Cüveyriyye (radıyallahu anha)'nin anlattığına göre, "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz bir gün sabah namazını kılınca, daha kendisi namazgahında iken, erkenden yanından çıkmış, gitmiş, kuşluktan sonra Cüveyriyye (aynı yerinde zikrederek) otururken geri gelmiş ve: "Bırakıp gittiğim halde duruyorsun (hiç yerinden kımıldamadın galiba?)" diye sormuştur. "Evet" cevabı üzerine şunu söylemiştir: "Ben senden ayrıldıktan sonra dört kelime(Iik bir dua)yı üç kere okudum. Eğer bunlardan hasıl olan sevab tartılacak olsa, senin burada sabahtan beri okuduğun duaların sevabının ağırlığına denk olur. O dua şudur: "Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkıhi ve rıda nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatihi. (Allah'ı mahlukatı sayısınca, nefsinin rızasınca, arşının ağırIığınca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanlıklardan tenzih) ederim."
Kaynak: Müslim, Zikr 79, (2726); Tirmizi, Daavat 117, (3550); Ebu Davud, Salat 359, (1503); Nesai, Sehv, 93, (4, 77).
Konu: Dua
1868-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif, terazide ağır, Rahman'ada sevgilidirler: Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahi'l-azim. (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, yüce Allahım seni tenzih ederim) kelimeleridir."
Kaynak: Buhari, Daavat 65, Eyman 19, Tevhid 58; Müslim, Zikr 31, (2694); Tirmizi, Daavat 61, (3463).
Konu: Dua
1870-) Ebu Mes'ud el Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Sa'd İbnu Ubade'nin meclisinde otururken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa'd: "Ey Allah'ın Resülü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz şu cevabı verdi: "Şöyle söyleyin: "AIIahümme salli aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammed, kema salleyte aIa İbrahime ve barik aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammedin kema barekte aIa aI-i İbrahime inneke hamidun mecid. (AIIah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kıI, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mübarek kıl. Tıpkı İbrahim'in alini mübarek kıldığın gibi." (ResuIullah ilaveten şunu söyledi): "Selam da bildiğiniz gibi olacak." Müslim,Salat 65, (405), Kasru's-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi,Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49, (3, 45, 46). Tirmizi dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh)'den gelen bir rivayet şöyle: "Ashab sordu: "Ey Allah'ın Resülü sana nasıl salat okuyalım?" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): Şöyle söyleyin, dedi: "AIIahümme salli aIa Muhammedin ve aIa ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte aIa İbrahime ve bàrik aIa Muhammedin ve aIaezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte aIa İbrahime inneke hamidun mecid. (AIIahım! Muhammed‚ zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Muhammed'i, zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye Iayıksın, Şerefi yücesin)." Kà'b İbnu Ucre'den gelen bir rivayet de şöyle: "Resûlullah (aleyhissaIatu vesselam) yanımıza gelmişti: "Ey Allah'ın Resülü, dedik, sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salat okuyacağız (bilmiyoruz)? " "Şöyle söyleyin! dedi: "AIIahümme salli aIa Muhammed'in ve ala aI-i Muhammedin kema salleyte aIa İbrahime inneke hamidun mecid. AIIahümme barik aIa Muhàmmedin ve aIa aI-i Muhammed, kema barekte aIa aIi İbrahime inneke hamidun mecid."
Kaynak: Buhari, Enbiya 8; Müslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru's-; Ebu Davut, Salat,183, (979); Nesai. Buhari, Daavat 33: Müslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesai, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20, (483).
Konu: Dua
1894-) Ebu Hüreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hüzeyl kabilesinden iki kadın birbirleriyle kavga ettiler. Biri diğerine bir taş atarak kadını da, karnındaki yavruyu da öldürdü. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hükme bağladı. Gurre kadın veya erkek bir köle demektir." Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade vardır: ".. veya katır veya ata hükmetti. Kadının diyetini akilesi üzerine hükmetti. Kadına çocukları ve onlarla birlikte olanlar varis oldular."
Kaynak: Buhari, Diyat 25, Tıbb 46, Feraiz 11; Müslim, Kasame 34, (1681); Muvatta, Ukül 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580); Nesai, Kasame 37, (8, 47, 48).
Konu: Diyet
1908-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geçiktirmesi zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabül etsin.)"
Kaynak: Buhari, İstikraz 12, Havalat 1, 2; Müslim, Müsakat 33, (1564); Muvatta, Büyü 84, (2, 674); Ebu Davud, Büyü 10, (3345); Tirmizi, Büyü 68, (1308); Nesai, Büyü 101, (7, 317).
Konu: Borç
1910-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kapıda yüksek sesle münakaşa edenlerin görültülerini işitti. Bunlardan biri, diğerinden borç indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasını istiyor. Öbürü de: "Vallahi yapmam!" diyordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarına gitti ve: "Hanginiz, hayır yapmamak üzere Allah adına yemin etti?" dedi. Birisi: "Benim ey Allah'ın Resülü! (Borç indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifıni kabul ettim)" dedi."
Kaynak: Buhari, Sulh 10; Müslim, Müsakat 19, (1557).
Konu: Borç
1911-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan bir tüccar vardı. Halka borç verirdi. BorçIuları arasında fakir görürse hizmetçilerine: "Onun borcundan vazgeçiverin, böylece AIIah'ın da bizim günahIarımızdan vazgeçeceğini umarız" derdi. Allah da onun günahlarından vazgeçti."
Kaynak: Buhari, Sulh 10; Müslim, Müsakaat 19, (1557); Nesai, Büyü 104, (7, 318).
Konu: Borç
1912-) Diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hiç hayır amelde bulunmadı. Ancak halka borç verir ve borcunu toplayan elçisine: "Kolay ödeyecekten (zenginden) al, zor ödeyecekten (fakirden) alma, vazgeç Ola ki Allah da bizim günahlarımızdan vazgeçer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun üzerine: "Haydi senin günahlarından vazgeçtim" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Büyü 18, Enbiya 50; Müslim, Müsakat 31, (1562); Nesai, Büyü 104, (7, 318).
Konu: Borç
1913-) Ebu Katade (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Ebu Katade, bir boçlusunu (para taleb etmek üzere) aramıştı. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adamı buldu. Ancak: "Dardayım" dedi. Bunun üzerine: "Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borçlu: "Vallahi" diye yemin etti. Ebu Katade: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın, "Kim Allah'ın kendisini kıyamet gününün sıkıntısından kurtarmasını isterse darda olana nefes aldırsın veya tamamen bağışlayıversin" dediğini işittim" dedi."
Kaynak: Müslim, Kasame 32, (1563).
Konu: Borç
1914-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamın (parası ödenmemiş) bir devesi vardı. Borcunu istemeye geldi. Bu sırada kaba sözler sarfetti, hatta Ashab'tan bazıları haddini bildirmek istedi. Ancak Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip: "Bırakın onu! Hak sahibinin konuşma hakkı vardır" buyurdu, sonra da: "Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradılarsa da bulamadılar. Fakat onunkinden daha değerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam ödedin, Allah da sana ödesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!" buyurdu."
Kaynak: Buhari, İstikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Müslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Büyü 75, (1316, 1317 Nesai Büyü 64, (7, 291)
Konu: Borç
1916-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. AIIahu Tealayı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradığınıza gelin!" diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah, -onları en iyi bilen olduğu halde- meleklere sorar: "Kullarım ne diyorlar?" "Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar. Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teala sormaya devam eder: "Onlar beni gördüler mi?" "Hayır!" derler. "Ya görselerdi ne yaparlardı?" "Eğer seni görselerdi ibadette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta'zim, çok daha fazla tesbihde bulunurlardı" derler. Allah tekrar sorar: "Onlar ne istiyorlar?" "Senden, derler, cennet istiyorlar." "Cenneti gördüler mi?" der. "Hayır ey Rabbimiz!" derler. "Yagörselerdi ne yaparlardı?" der. "Eğer görselerdi, derler, cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi." AIlah Teala sormaya devam eder: "Neden istiaze ediyorlar?" "Cehennemden istiaze ediyorlar" derler. "Onu gördüler mi ?" der. "Hàyır Rabbimiz, görmediler!" derler. "Yagörselerdi ne yaparlardı?" der. "Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı" derler. Bunun üzerini Rabb Teala şunu söyler: "Sizi şahid kılıyorum, onları affettim!" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sözüne devamla şunu anlattı: "Onlardan bir melek der ki: "Bunların arasında falanca günahkar kul dahi var. Bu onlardan değil. O başka bir maksadla uğramıştı, oturuverdi." Allah Teala.. "Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
Kaynak: Buhari, Daavat 66, Müslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Daavat 140, (3595).
Konu: Kitabuz-Zikr
1918-) Ebu Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: "Ben şehadet ederim ki Ebu Hüreyre ve Ebu Said (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğine şehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah'ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar."
Kaynak: Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavat 7, (3375).
Konu: Kitabuz-Zikr
1919-) Hz. Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir."
Kaynak: Buhari, Daavat 66; Müslim, Salatü'l-Müsafırin 211, (779).
Konu: Kitabuz-Zikr
1920-) Hz. Ebu Hüreyre'nin rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim."
Kaynak: Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavat 142, (3598).
Konu: Kitabuz-Zikr
1923-) Şeddad İbnu Evs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "AIIah Teala hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Kaynak: Müslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); İbnu Mace, Zebaih 3, (3170).
Konu: Hayvan Kesimleri
1932-) Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir seferde Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kaçtı. Peşine düştüler. Ama takipçileri yordu. Bir adam deveye bir ok gönderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Bu hayvanların kaçkınları var, tıpkı vahşi kaçkınlar gibi. Onlardan biri size galebe çalacak olursa, ona böyle davranın!" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resülü, biz yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda (hayvan kesecek) bir bıçağımız yok. (Hin-i hacette) kamışla keselim mi?" diye sordum. Bana: "Bolca kanı akıtılan ve üzerine Allah'ın ismi zikredilenin etini yeyiniz. Diş ve tırnak(la kesmek caiz) değildir. Size (bunun sebebini) söyleyeceğim; "Diş kemiktir, tırnak ise, Habeşlilerin bıçağıdır."
Kaynak: Buhari, Şirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Müslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).
Konu: Hayvan Kesimleri
1940-) Ebu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!" Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): "Yani (nail olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soru üzerine sükut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!.." diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. "Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: sözlerine şöyle devam etti: "Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince Güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça defi hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar. Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sahibi en iyi (İnsan)'dır. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şahidlik yapacaktır."
Kaynak: Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Müslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).
Konu: Zühd
1941-) Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." Müslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur."
Kaynak: Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mace, Fiten 19, (4000).
Konu: Zühd
1943-) Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "dünya, mü'mine hapishane, kafire cennettir."
Kaynak: Müslim, Zuhd 1, (2956); Tirmizi, Zuhd 16, (2325).
Konu: Zühd
1949-) İbnu Ömer (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Hicr'a uğradığı zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onların maruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vadiyi geçinceye kadar bu hal üzere devam etti."
Kaynak: Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Müslim, Zuhd 38-40, (2980).
Konu: Zühd
1950-) Buhari ve Müslim'de yine İbnu Ömer anlatıyor: "Halk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hicr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Salih'in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti."
Kaynak: Buhari, Enbiya 17; Müslim, Zuhd 40, (2981).
Konu: Zühd
1954-) Hz. Cerir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Kaynak: Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Müslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1956-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aIeyhissalatü vesselam) (bir gün), Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma)'yı öpmüş idi. Bu sırada yanında bulunan Akra' İbnu Habis, (sanki bunu tuhaf karşıladı ve:) "Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim" dedi. Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) ona bakıp: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu." Rezin ilave etti: "(Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) şunu da söyledi:"Allah siz(in kalbiniz)den merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?"
Kaynak: Buhari, Edeb 18, Müslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1957-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Allah celle şanühü mahlukatın olmasına hükmettiği zaman -Müslim'in rivayetinde: "Allah mahlükatı yarattığı zaman"- yanında bulunan, Arş'ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: "Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır." Buhari nin bir diğer rivayetinde: "Rahmetim gazabıma galebe çaldı" denmiştir. Buhari ve Müslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabımı geçti" denmiştir.
Kaynak: Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55, Bedi'ül'-Halk 1; Müslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Konu: Rahmet (Merhamet)
1958-) Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhisselatu vesselam) buyurdular ki: "Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksandokuz parçayı kendine ayırdı. Yer yüzüne geri kalan bir cüzü indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan mahlükatı arasında taksim etti.) Bu tek cüz(den nasibine düşen pay sebebiyledir ki mahlükat birbirlerine karşı merhametli davranır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır."
Kaynak: Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Müslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1959-) Selmanu'l-Farisi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "AIlah'ın yüz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlükat kendi aralarında birbirlerine merhamet gösterirler. Doksandokuz rahmet de Kıyamet günü içindir."
Kaynak: Müslim, Tevbe 20, (2753).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1960-) Yine Müslim'de gelen bir diğer rivayette Resûlullah (aleyhissalatü vesselam)]: "Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır."
Kaynak: Müslim, Tevbe 21, (2753).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1961-) Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam)'a bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), aleyhissalatu vesselam: "Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler: "Hayır!" diye cevap verince: "(Bilin ki), Allah'ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Edeb 18; Müslim, Tevbe 22, (2754).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1962-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: "Bu köpek de benim gibi susamış" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti." Resûlullah'ın yanındakilerden bazıları: "Ey Allah'ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Evet! Her "yaş ciğer" (sahibi) için bir ücret vardır" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Şirb 9, Vudü 33, Mezalim 23, Edeb 27; Müslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sıfatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1963-) Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfret olundu."
Kaynak: Müslim, Tevbe 155, (2245).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1964-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı."
Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1969-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı. Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti: "Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın."
Kaynak: Buhari, Cihad 152, Bed'ü'l-Halk 14; Müslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5265); Nesai, Sayd 38, (7, 210, 211).
Konu: Rahmet (Merhamet)
1970-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Rıfk bir şeye girdimi onu mutlaka tezyin eder, bir şeyden de çıkarıldı mı onu mutlaka kusurlu kılar."
Kaynak: Müslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808).
Konu: Diğer
1971-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) bir başka rivayette şunu söyler: "Kendisinde dikbaşlılık olan bir deveye bindim. (Hırçınlık etmeye başlayınca ileri-geri sürmeye başladım. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatü vesselam): "Rıfkla, tatlılıkla davran! diye müdahale etti..."
Kaynak: Müslim, Birr 79, (2594).
Konu: Diğer
1972-) Cerir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: "Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur."
Kaynak: Müslim, Birr 75, (2592).
Konu: Diğer
1973-) Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) herhangi bir işi için bir adam gönderse şu tembihte bulunurdu: "Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın."
Kaynak: Ebu Davud, Edep 20, (4835); Müslim, Cihad 6, (1737).
Konu: Diğer
1976-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir yahudiden, veresiye yiyecek satın aldı. Rehin olarak zırhını verdi."
Kaynak: Buhari, Rehn 2, 5, Büyü 14, 33, 88, Silm 5, 6, İstikraz 1, Cihad 89, Megazi 85; Müslim, Musakat 124, (1603); Nesai, Büyü 58, 87, (7, 288, 303).
Konu: Rehin
1977-) Sufeyyu'l-Esmai, Hz. Ebu Hureyre'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "kıyamet günü iIk çağrılacaklar, Kur'an-ı ezberleyen biri, Allah yolunda öldürülen biri ve bir de çok malı olan biridir. Allah Teala Hazretleri Kur'an okuyana: "Ben Resulüme inzal buyurduğum şeyi sana ögretmedim mi?" diye soracak. Adam: "Evet ya Rabbi!" diyecek. "Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala tekrar soracak. Adam: "Ben onu Gündüz ve gece boyunca okurdum" diyecek. AlIahu Teala Hazretleri: "Yalan söylüyorsun!" diyecek. Melekler de ona: "Yalan söylüyorsun!" diye çıkışacaklar. Allahu Teala Hazretleri ona: "Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da söylendi" der. Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teala Hazretleri: "Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtaç olmadın?" der. Zengin adam, "Evet ya Rabbi" der. "Sana verdiğimle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala sorar. Adam: "Sıla-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim" der. Allahu Teala Hazretleri: "Bilakis sen: "Falanca cömerttir" desinler diye bunu yaptın ve bu da denildi" der. Sonra Allah yolunda öldürülen getirilir. Allah Teala Hazretleri: "Niçin öldürüldün?" diye sorar. Adam: "Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de öldürülünceye kadar savaştım" der. Hakk Teala ona: "Yalan söylüyorsun!" der. Ona melekler de: "Yalan söylüyorsun!" diye çıkışırlar. Allah Teala Hazretleri ona tekrar: "Bilakis sen: "Falanca cesurdur" desinler diye düşündün ve bu da söylendi" buyurur. Sonra (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Hureyre'nin dizine vurup): "Ey Ebu Hureyre! Bu üç kimse, kıyamet günü, cehennemin, aleyhlerinde kabaracağı Allah'ın ilk üç mahlukudur!" dedi." Sufey der ki: "Ben Ebu Hureyre'den aldığım bu hadisi, Hz. Muaviye'ye haber verdim. Bunun üzerine: "Böylelerine bu muamele yapılırsa, İnsanların geri kalanlarına neler yapılır?" dedi ve Hz. Muaviye şiddetli bir ağlayışla ağlamaya başladı, Öyle ki helak olacağını zannettim. Derken bir müddet sonra kendine geldi, yüzündeki (gözyaşlarını) sildi. Ve şunları söyledi: "Allah ve Onun Resulü doğru söylediler: "Dünya hayatını ve onun zinetini isteyenlere, orada islediklerinin karşılığını tastamam veririz. Onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. İste ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır" (Hud 15-16).
Kaynak: Müslim, Imaret 152, (1905); Tirmizi, Zuhd 48, (2383); Nesai, Cihad 22, (6, 23, 24).
Konu: Riya
1981-) Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri diyor ki: "Ben ortakların şirkten en müstağni olanıyım. Kim bir amel yapar, buna benden başkasını da ortak kılarsa, onu ortağıyla başbaşa bırakırım."
Kaynak: Müslim, Zuhd 46, (2985).
Konu: Riya
1982-) Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den bir rivayete göre, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: "kıyamet gününde, Allah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da iki yüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır."
Kaynak: Buhari, Edeb 52; Müslim, Fedail 199, (2526); Muvatta, Kelam 21, (2, 991); Tirmizi, Birr 78, (2026); Ebu Davud, Edeb 39, (4872).
Konu: Riya
1984-) Ebu Vail anlatıyor: "Hz. Usame (radiyallahu anh)'yi işittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki bağırsakları dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdiği gibi dönderir. Derken, cehennem ahalisi etrafında toplanır ve: "Ey filan, sen dünyada iken (bize) ma'rufu emderip, münkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım" diye cevap verir."
Kaynak: Buhari, Bed'u'l-Halk 10, Fiten 17; Müslim, Zühd 51, (2989).
Konu: Zekat
1985-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Muaz (radıyallahu anh)'ı Yemen'e gönderdi. (Giderken) ona dedi ki: "Sen EhI-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin iIk şey AIIah'a ibadet olsun. AIIah'ı tanıdılar mı, kendilerine AIIah'ın zekatı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekatı aI. Zekat alırken halkın (nazarlarında) kıymetli olan mallarından sakın. Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira AIIah'la bu beddua arasında perde mevcut değildir.
Kaynak: Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Müslim, İman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55).
Konu: Zekat
1986-) Hz. Ebu Hüreyre ve Hz. Cabir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deve, sığır veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'ın hakkını eda etmeyen herkese Kıyamet günü, bu mallar, olduğundan daha çok ve mümkün olduğunca iri ve şişman olarak geleceklerdir. Adam, onlar için, düz ve geniş bir yere oturtulacak, hayvanlar bacakları ve tabanlarıyla onun üzerinden geçecekler. Geçiş sırasında boynuzlarıyla tosluyacaklar ve ayaklarıyla ezecekler. İçlerinde boynuzsuz veya boynuzu kırık biri bulunmayacak. Bu şekilde sonuncusu da onun üzerinden geçince, birincisi aynı geçişe tekrar başlayacak. Mahlükatın hesabı tamamlanıp hüküm verilinceye kadar bu haI devam edecek. Keza "kenz'‚ (hazine) sahip olup da ondaki (AIIah'ın) hakkını ödemeyen herkese, Kıyamet günü hazinesi, dazlak başlı bir yılan olarak gelecek, ağzını açıp peşine düşecektir. Yılan yaklaştıkça adam ondan kaçacak. Sonunda yılan ona: "Gizlediğin hazineni aI! Ben ondan müstağniyim!" diye bağırır. Adam, neticede yılandan kaçma çaresinin olmadığını anlayınca, elini ağzına sokar. Yılan da onu, aygırın (alafı) kemirmesi gibi kemiriverecek."
Kaynak: Buhari, Zekat 3, Tefsir, Âl-i İmran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Müslim, Zekat 26, (987); Muvatta, Cihad 3, (2, 444); Ebu Davud, Zekat 32, (1658,1659,1660); Nesai, Zekat 2, 6, (5,12-14).
Konu: Zekat
1988-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince, ondan sonra Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) halife seçildi. Bunun üzerine bedevilerden bir kısmı "irtidat" etti. (Hz. Ebu Bekir halife olarak onlarla savaşmaya karar verince) Hz. Ömer, "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "İnsanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savaşmaya emrolundum. Bunu söylediler mi, benden mallarını ve nefislerini korurlar. (İslam'ın) hakkı hariç artık hesapları da Allah'a kalmıştır!" demiş iken, sen nasıl insanlarla savaşırsın?" dedi. Hz. Ebu Bekir: "Allah'a yemin olsun, namazla zekatın arasını ayıranlarla savaşacağım. Zira zekat, malın hakkıdır. Vallahi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a vermekte oldukları bir oğlağı vermekten vazgeçseler, onu almak için onlarla savaşacağım" dedi. Hz. Ömer sonradan demiştir ki: "Allah'a yemin ederim, anladım ki, Hz. Ebu Bekir'in bu görüşü, Allah'ın savaş meselesinde ona ilhamından başka bir şey değildi. İyice anladım ki, bu karar hakmış."
Kaynak: Buhari, İ'tisam 2, Zekatı, İstitabe 3; Müslim, İman 32, (20); Muvatta, Zekat 30, (1, 269); Tirmizi, İman 1, (2610); Ebu Davud, Zekat 1, (1556); Nesai, Zekat 3, (5,14).
Konu: Zekat
2001-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden (zekat olarak) öşür (onda bir) alınır. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekat alınır."
Kaynak: Müslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).
Konu: Zekat
2005-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(ın sebep olduğu mağduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Maden (in sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Defineye humus (beşte bir nisbetinde zekat) vardır."
Kaynak: Buhari, Zekat 66, Şirb 3, Diyet 28, 39; Müslim, Hudüd 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, İmaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); İbnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).
Konu: Zekat
2009-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslüman üzerine, atı ve kölesi için zekat mükellefiyeti yoktur."
Kaynak: Buhari, Zekat 45, 46; Müslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).
Konu: Zekat
2019-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka-i fıtrı müslümanlardan büyük-küçük, kadın-erkek, her bir hür ve köle üzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kıldı."
Kaynak: Buhari, Zekat 70, 71, 73, 74, 76, 78; Müslim, Zekat 13, (984); Muvatta, Zekat 51, 53, 55, (1, 283); Tirmizi, Zekat, 35, (676); Ebu Davud, Zekat 19, (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Nesai, Zekat 30, 31, 32, 33, 34, 41, (5, 47); İbnu Mace Zekat 21, (1926).
Konu: Zekat
2021-) Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz sadaka-i fıtrı bir sa' yiyecek veya bir sa' arpa veya bir sa' hurma veya bir sa' ekıt (denen yoğurt kurusu) veya bir sa' kuru üzümden çıkarırdık."
Kaynak: Buhari, Zekat 72, 73, 75, 76; Müslim, Zekat 18, (985); Muvatta, Zekat 53, (1, 284); Tirmizi, Zekat 35, (673); Ebu Davud, Zekat 19, (1616, 1617, 1618); Nesai, Zekat 37, 38, 39, 42, 43, (5, 51); İbnu Mace, Zekat 21, (1829).
Konu: Zekat
2025-) Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zekat toplama işinde bir adam istihdam etti. -Bir rivayette "Beni Süleym'in zekatını toplama işinde" denmiştir- Adam vazifeden dönünce: "Bu size aittir, şu da bana hediye edilenler!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (öfkeyle) minbere çıkıp, Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şunları söyledi: "Emma ba'd, Ben sizden birini, Allah'ın bana tevdi ettiği bir işte istihdam ederim. Sonra o gelir: "Bu size aittir, şu da bana hediye edilenler!" der. Bu adama, babasının veya anasının evinde otursaydı da, eğer doğru sözlüyse hediyesi ayağına gelseydi ya! Vallahi sizden kim haksız bir şey alırsa mutlaka onu boynunda taşır olduğu halde Kıyamet günü Allah'la karşılacaktır. Eğer bu haksız aldığı şey deve ise böğürecek, sığırsa möleyecek, koyunsa meleyecek!" Sonra Resûlullah ellerini kaldırdı, o kadar ki koltuk altındaki beyazlık gözüktü: "Allah'ım tebliğ ettim mi?" dedi ve bu sözünü üç kere tekrar etti."
Kaynak: Buhari, Hiyel 15, Cum'a 29, Zekat 67, Hibe 17, Eyman 3, Ahkam 24, 41; Müslim, İmaret 26, (1832); Ebu Davud, İmaret 11, (2946).
Konu: Zekat
2030-) Abdullah İbnu Ebi Evfa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Babam ashabu'ş-şecereden idi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir kavm zekatlarını getirince şöyle dua buyururlardı: "Allah'ım Ebu Evfa'ya rahmet buyur" diye dua etti."
Kaynak: Buhari, Zekat 64, Meğazi 35, Daavat 19, 33; Müslim Zekat 176, (1078); Ebu Davud, Zekat 6,(1590); Nesai Zekat 13, (5,31).
Konu: Zekat
2031-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma) zekat hurmasından bir tanesini alıp, hemen ağzına attı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hişt, hişt at onu! Bilmiyor musun, biz zekat yemiyoruz!" -veya: "Bize zekat helal değildir!-" diye müdahale etti."
Kaynak: Buhari, Zekat 60, 57, Cihad 188; Müslim, Zekat 161, (1069).
Konu: Zekat
2032-) Yine Sahiheyn'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben bazan evime dönüyor, yatağımda veya odamda yere düşmüş bir hurma buluyorum. Onu yemek üzere kaldırdığım vakit, "bu, sadaka hurması olmasın?" diye aklıma geliyor, korkup (tekrar yere) atıyorum."
Kaynak: Buhari, Lukata 6; Müslim, Zekat 162,163, (1070); Ebu Davud, Zekat 29, (1651,1652).
Konu: Zekat
2033-) Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkında sorardı. Eğer "hediye olduğu" söylenirse ondan yerdi, "sadaka olduğu" söylenirse yemeyip Ashabına, "Siz yiyin!" derdi."
Kaynak: Buhari, Hibe 5; Müslim, Zekat 175, (1077); Tirmizi, Zekat 25, (656); Nesai, Zekat 98, (5, 107).
Konu: Zekat
2038-) İsmi Nüseybe olan Ümmü Atiyye (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bana bir koyun tasadduk edilmişti. Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ye bir miktar et gönderdim. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) o sırada Hz. Aişe'ye: "Yiyecek birşeyler var mı?" diye sormuş, Hz. Aişe (radıyallahu anha) de: "Hayır! Ancak, Nüseybe'nin şu (kendisine tasadduk edilen) koyundan gönderdiği bir miktar et var" cevabını vermiş. Resûlullah: "Getir onu, o koyun yerini bulmuş (bize hediye olarak gelen zekat olmaktan çıkmış)tır" demiş."
Kaynak: Buhari, Zekat 31, 62, Hibe 5; Müslim, Zekat 174, (1076).
Konu: Zekat
2039-) Yine Sahiheyn'de ve ayrıca Ebu Davud ve Nesai'de Hz. Enes (radıyallahu anh)'den rivayet edilen bir hadiste denmiştir ki: "Berire (radıyallahu anha)'ye tasadduk edilen bir etten Resûlullah'a ikram edilmişti. (Etin menşeini öğrenen Resûlullah: "Bu ona sadakadır, bize ise hediyedir" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Zekat 62, Hibe 5; Müslim, Zekat 170, (1074); Ebu Davud, Zekat 30, (1655).
Konu: Zekat
2045-) Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessselam) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, Al-i Muhammed'in rızkını belini doğrultacak kadar ver -Bir diğer rivayette- "yetecek kadar ver" buyurmuştur.
Kaynak: Buhari, Rikak 17; Müslim, Zekat 126, (1055); Tirmizi, Zühd 38, (2362).
Konu: Zühd-fakr
2048-) Ebu Abdirrahman el-Hubuli anlatıyor: "Bir adam Abdullah İbnu Amr (radiyallahu anh)'a sorarak dedi ki: "Biz muhacirlerin fakirlerinden değil miyiz?" Abdullah da ona sordu: "Kendisine sığındığın bir zevcen var mı?" Adam: "Evet" dedi. Abdullah: "Senin oturduğun bir meskenin var mı?" Adam: "Evet!" deyince Abdullah: "Sen zenginlerdensin!" dedi. Adam: "Benim bir de hizmetçim var!" diye ilave edince, Abdullah: "Öyleyse sen krallardansın!" dedi.
Kaynak: Müslim, Zühd 37, (2979).
Konu: Zühd-fakr
2050-) Usame İbnu Zeyd (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Miraç sırasında) cennetin kapısında durup içeri baktım. Oraya girenlerin büyük çoğunIuğunun miskinler olduğunu gördüm. Dünyadaki imkan sahiplerinin cehennemlikleri ateşe gitmeye emrolunmuşlardı, geri kalanlar da mahpus idiler. Cehennemin kapısında da durdum. Oraya girenlerin büyük çoğunluğu da kadınlardı."
Kaynak: Buhari, Rikak 51, Müslim, Zühd 93, (2736).
Konu: Zühd-fakr
2058-) Hz. Aişe (radiyallahu anha) anlatıyor: "Bazı aylar olurdu, hiç ateş yakmazdık, yiyip içtiğimiz sadece hurma ve su olurdu. Ancak, bize bir parçacık et getirilirse o hariç." Diğer bir rivayette: "Resulullah ölünceye kadar Muhammed (s.a.s.) ailesi buğday ekmeğini üst üste üç gün doyuncaya kadar yememiştir" denmiştir. Bir diğer rivayette: "Muhammed (aleyhisselam) bir günde iki sefer yedi ise, biri mutlaka hurma idi" denmiştir.
Kaynak: Buhari, Et'ime 23, Rikak 17; Müslim, Zühd 20-27, (2970-2973); Tirmizi, Zühd 38, (2357, 2358), 35, (2473).
Konu: Fakr
2060-) Numan İbnu Beşir (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Hz. Ömer (radiyallahu anh) insanların nail oldukları dünyalıktan söz etti ve dedi ki: "Gerçekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bütün gün açlıktan kıvrandığı halde, karnını doyurmaya adi hurma bile bulamadığını gördüm."
Kaynak: Müslim, Zühd 36, (2978).
Konu: Fakr
2064-) Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün (veya gece mutad olmayan bir saatte) mescide geldi. Orada Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) 'e rastladı. Onlara (bu saatte) niye geldiklerini sordu. "Bizi evden çıkaran açlıktır!" dediler. Resulullah da: "Beni de evde çıkaran açlıktan başka bir şey değil!" buyurdu. Hep beraber Ebu'I-Heysem İbnu'I Teyyihan'a gittiler. O, bunlar için arpadan ekmek yapılmasını emretti. Ekmek yapıldı. Sonra kalkıp bir koyun kesti. Yanlarında bir hurma ağacında asılı olan tatlı suyu indirdi. Derken yemek geldi, yediler ve o sudan içtiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "şu günün nimetinden (kıyamet günü) hesap sorulacak! Açlık sizi evinizden çıkardı. Bu nimetlere nail olduktan sonra dönüyorsunuz!" buyurdu."
Kaynak: Müslim, Esribe 140, (2038); Muvatta, Sifatu'n Nebi 28, (2, 932); Tirmizi, Zühd 39, (2370).
Konu: Fakr
2065-) Utbe İbnu Gazvan (radiyallahu anh) anlatıyor: "Gerçekten ben kendimi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte olan yedi kişiden yedincisi olarak göçmüşümdür. Huble yaprağından başka yiyeceğimiz yoktu. Öyle ki avurtlarımız yara oldu."
Kaynak: Müslim, Zühd 15, (2967).
Konu: Fakr
2068-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (İran Kisrasına göndermek için) bir mektub yazmıştı. Kendisine: "Onlar mühürlü olmayan mektubu okumazlar" denildi. Bunun üzerine gümüş bir mühür yaptırdı. Üzerine Muhammed Resûlullah cümlesini kazdırdı. Cemaate de: "Ben bir mühür yaptırdım. Üzerine Muhammed Resûlullah kazdırdım, kimse bunu yüzüğüne kazdırmasın" buyurdu." Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sağ (eli) ne gümüş bir yüzük taktı. Kaşı Habeşi idi. Karşı avucunun içine geliyordu."
Kaynak: Buhari, Libas 46, 50, 51, 54, 55; Müslim, Mesacid 222, (640); Ebu Davud, Hatim 1-2, (4214-4217, 4221); Tirmizi, İsti'zan 25, (2719), Libas 14-17, (1739-1748); Nesai; İbnu Mace, Libas 39, (3639), 41, (3645).
Konu: Zinet
2069-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine altından bir yüzük yaptırdı. Bunun üzerine halk da altın yüzükler yaptırdı. Bilahare aleyhissalatu vesselam minbere çıkıp oturdu, yüzüğü çıkardı ve: "Vallahi bunu ebediyen takmıyacağım!" dedi. Halk da yüzüklerini çıkarıp attılar." Bir rivayette şu ziyadeyi yaptı: "Yüzüğü sağ eline takmıştı. "Bir diğerinde de şu ziyade vardır: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) gümüşten bir mühür edindi, eline takmıştı. Sonra Hz. Ebu Bekir'in eline intikal etti, sonra Hz. Ömer'e, sonra da Hz. Osmana (radıyallahu anhüm)'a intikal etti. Eriş kuyusuna düşünceye kadar onun elinde kaldı. Üzerindeki yazı Muhammed Resûlullah idi."
Kaynak: Buhari, Libas 45, 46, 50, 53, Eyman 6, İ'tisam 4; Müslim, Libas 53, 55, (2091); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 37, (2, 936); Ebu Davud, Hatem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libas 16, (1741); Nesai, Zinet 43, 53, (8,165,178); İbnu Mace, Libas 40, (3642-3644).
Konu: Zinet
2071-) İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir adamın elinde altından bir yüzük gördü. Onu çıkarıp attı ve: "Biriniz tutup ateşten bir parçayı alıp eline koyuyor!" buyurdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) gidince adama: "Yüzüğünü al (başka sürette) ondan faydalan" dediler. O: "Hayır! Vallahi ebediyen almayacağım, onu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) attı" dedi."
Kaynak: Müslim, Libas 52, (2090).
Konu: Zinet
2074-) Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yüzüğümü şu parmağa koymamı yasakladı -ve eliyle orta ve ondan sonra gelen (şehadet) parmağına işaret etti- buyurdu."
Kaynak: Müslim, Libas 64, (2078); Tirmizi, Libas 44, (1787); Nesai, Zinet 53, (8, 177); Ebu Davud, Hatem 4, (4225).
Konu: Zinet
2086-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yahudiler ve hıristiyanlar (saçlarını) boyamazlar. Siz onlara muhalefet edin." Bu hadis Tirmizi'de "(Saçınızdaki) aklıkların rengini değiştirin, yahudilere benzemeyin!" şeklinde gelmiştir.
Kaynak: Buhari, Libas 67, Enbiya 50; Müslim, Libas 80, (2103); Ebu Davud, Tereccül 18, (4203); Nesai, Zinet 14, (8,137); Tirmizi, Libas 20, (1752).
Konu: Zinet
2088-) Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den rivayete göre, sakalını sufra denen sarı boya ile boyar ve derdi ki: "Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı gördüm, sakalını bununla boyamıştı, en çok sevdiği boya da bu idi. Bununla elbisesini boyadığı da olurdu." Buhari ve Müslim'de, Hz. Enes'ten gelen bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah hiç saçını boyamadı. Çünkü ondaki beyazlar çok azdı. Başındaki akları saymak istesem sayabilirdim. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) (saçlarını) kına ve ketem ile boyarlardı."
Kaynak: Ebu Davud, Libas 18, (4064), Tereccül 19, (4210); Nesai, Zinet 17, (8,140). Buhari, Libas 66, Menakıb 23; Müslim, Fedail 100-105, (2341); Ebu Davud, Tereccül 18, (4209); Nesai, Zinet 17, (8,140, 141).
Konu: Zinet
2093-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), erkeğin za'feran sürmesini yasakladı."
Kaynak: Buhari, Libas 33; Müslim, Libas 77, (2101); Ebu Davud, Tereccül 7, (4179); Tirmizi, Edeb 51, (2816); Nesai, Zinet 74, (8,189).
Konu: Zinet
2101-) Nafi' (rahimehullah) İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in şu sözünü nakleder: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kaza'ı (yani çocuğun başının bir kısmını traş etmek) yasakladı" deyince, "Kaza' nedir?" diye sordular. Şöyle açıkladı: "Kişi çocuğun başını traş eder, ancak şurada burada bazı yerleri kesmez, olduğu gibi bırakır." Ravi, bunu söylerken alnına ve başının iki yanına işaret etti."
Kaynak: Buhari, Libas 72; Müslim, Libas 113 (2120); Ebu Davud, Tereccül 14, (4193, 4194); Nesai, Zinet 5, (8,130); İbnu Mace, Libas 38, (3637).
Konu: Zinet
2104-) Hz. Esma (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Kızım çiçek hastalığına yakalandı ve saçları döküldü. Ben onu evlendirdim, iğreti saç takayım mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Allah takana da taktırana da lanet etmiştir?" diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Libas 83, 85; Müslim, Libas 115, (2122); Nesai, Zinet 71, (8,187,188).
Konu: Zinet
2105-) Humeyd İbnu Abdirrahman İbnu Avf tarafından rivayet edilen ve Kütüb-i Sitte'nin herbirinde yer alan bir rivayet de şöyle: "Hz. Muaviye (radıyallahu anh) hacc yaptı. O zaman minbere çıkarak halka bir hutbe irad etti. (Hutbe sırasında), koruma polisinin elinde bulunan bir tutam saçı alarak şunları söyledi: "Ey Medineliler! Alimleriniz nerede? Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, bu çeşit şeyleri yasaklamış ve şöyle demişti: "İsrailoğullarının kadınları ne zamanki bunu taktılar helak oldular."
Kaynak: Buhari, Libas 83, Enbiya 50; Müslim, Libas 122, (2127); Muvatta, Şa'ar 2, Ebüı Davud, Tereccül 5, (4167); Tirmizi, Edeb 32, (2782); Nesai, Zinet 21, (8,144-147), 68, 69, (8,186, 187); İbnu Mace, Nikah (1987).
Konu: Zinet
2106-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Ehl-i Kitap, saçlarını alınlarına döküyorlardı, müşrikler de ayırıyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (vahiyle) emir gelmeyen hususlarda Ehl-i Kitab'a muvafakatı severdi. Saçını alnı üzerinde o da serbest bıraktı. Sonra (ortadan) ayırarak (sağ ve sola) taradı."
Kaynak: Buhari, Libas 70; Müslim, Fedail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccül 10, (4188); Nesai, Zinet 62, (8,164).
Konu: Zinet
2107-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Saçtaki akları yolmayın. Zira bir kimse müslüman iken tek bir kıl bile ağarmış olsa, bu Kıyamet günü onun için mutlaka bir nur olur." Bir rivayette şöyle denmiştir: "Allah ona bu sebeble sevap yazdı, onun sebebiyle ondan günah affetti."
Kaynak: Ebu Davud, Tereccül 17, (4202); Tirmizi, Edeb 56, (2822); Nesai, Zinet 13, (8, 136); İbnu Mace, Edeb 25, (3721); Müslim, Fedail 100, (2341). Hadisin metni Ebu Davud'dan alınmadır.)
Konu: Zinet
2108-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bıyıkları kazıyın, sakalları serbest bırakın." Sahiheyn'in bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Şu ameller fıtrattandır: Kasık traşı, tırnakların kesilmesi, bıyıkların kesilmesi." Bir diğer rivayette: "Müşriklere muhalefet edin, sakallarınızı uzatın, bıyıklarınızı kesin" denir.
Kaynak: Buhari, Libas 64, 65; Müslim, Taharet 53, (259); Muvatta, Şa'ar 1, (2, 947); Ebu Davud, Tereccül 16, (4199); Tirmizi, Edeb 18, (2764); Nesai, Taharet 15, (1,16).
Konu: Zinet
2114-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime tib ikram edilirse onu reddetmesin. Çünkü, o güzel koku verir ve taşıması da kolaydır."
Kaynak: Müslim, Elfaz 20, (22 3); Ebu Davud, Tereccül 6, (4172); Nesai, Zinet 76, (8,189).
Konu: Zinet
2117-) Nafi' merhum anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) buhur yaktığı zaman saf öd ve kafürla karışık öd kullanır ve şunu söylerdi: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da böyle yapardı."
Kaynak: Müslim, Elfaz 21, (2254); Nesai, Zinet 38, (8,156).
Konu: Zinet
2121-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kendisine buhur değen kadın sakın bizimle yatsı namazına katılmasın.
Kaynak: Müslim, Salat 143, (444); Ebu Davud, Tereccül 7, (4175); Nesai, Zinet 87, (8, 154).
Konu: Zinet
2122-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fıtrat beştir: Sünnet olmak, etek traşı olmak, bıyığı kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altını yolmak."
Kaynak: Buhari, Libas 63, 64, İsti'zan 51; Müslim, taharet 39, (257); Muvatta, Sıfatu'n Nebiyy 3, (2, 921); Tirmizi, Edeb 14, (2757), Ebu Davud Tereccül 16, (4198); Nesai, Taharet 10,11, (1,14,15).
Konu: Zinet
2123-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkama, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikasu'l-ma yani istinca yapmak."
Kaynak: Müslim, 56 (261); Ebu Davud, Taharet 29, (53); Tirmizi, Edeb 14, (2758); Nesai, Zinet 1, (8,126,127).
Konu: Zinet
2124-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini, koltuk altının yolunup, eteğin traş edilmesini kırk gün aşmayacak şekilde vakitledi."
Kaynak: Müslim, Taharet 51, (258); Ebu Davud, Tereccül 16, (4200); Tirmizi, Edeb 15, (2759); Nesai, Taharet 13, 14, (1, 15, 16).
Konu: Zinet
2125-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İbrahim (aleyhisselam) Kaddüm nam -bazısı da şeddesiz olarak Kadüm demiştir- mevkide seksen yaşında olduğu halde sünnet oldu."
Kaynak: Buhari, İsti'zan, 51, Enbiya 8; Müslim, Fedail 151, (2370).
Konu: Zinet
2129-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "İğreti saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da AIIah lanet etsin!"
Kaynak: Buhari, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesai, Zinet 25, (8,148).
Konu: Zinet