İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Ebu Davud Hadisleri - Sayfa 17


3344-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Kapıyı çaldım. "Kim o?" buyurdular. "Benim!" dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: "Ben! Ben!" diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 17; Müslim, Adab 38, (2155); Ebu Davud, Edeb 139, (5187); Tirmizi, İsti'zan 18, (2713).

Konu:  Sohbet


3345-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim."

Kaynak:  Buhari, Diyat 23, 15, İsti'zan 11; Müslim, Adab 42, (2157); Ebu Davud, Edeb 136, (5171); Tirmizi, İsti'zan 17, (2709); Nesai, Kasame 44, (7, 60).

Konu:  Sohbet


3347-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)"

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 15, (2707); Ebu Davud, Edeb 150, (5208).

Konu:  Sohbet


3348-)  Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: "Safvan İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi. İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana: "Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!" buyurdu. Ben de öyle yaptım."

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 18, (2711); Ebu Davud, Edeb 137, (5176).

Konu:  Sohbet


3350-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah'a: "İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?" diye sorulmuştu. "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen" diye cevap verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 142, (5194).

Konu:  Sohbet


3351-)  Hz. Enes radıyallahu anh'in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. "RResûlullah aleyhissalatu vesselam böyle yapardı!"

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 14; Müslim, selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, İsti'zan 8, (2697).

Konu:  Sohbet


3352-)  Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi." Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Eliyle selamladı" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 148, (5204); Tirmizi, İsti'zan 9, (2698); Buhari, İsti'zan 15.

Konu:  Sohbet


3353-)  Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh'den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: "Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 152, (5210).

Konu:  Sohbet


3354-)  Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 144, (5197); Tirmizi, İsti'zan 6, (2695).

Konu:  Sohbet


3355-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 4, 5, 6; Müslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, İsti'zan 4, (2704, 2705).

Konu:  Sohbet


3357-)  İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve: "Esselamu aleyküm!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "On (sevap kazandı!)" dediler. Sonra birisi daha geldi. "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!" dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam: "Yirmi!" dediler. Sonra biri daha geldi ve: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu" dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer: "Otuz!" buyurdular.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 143, (5195); Tirmizi, İsti'zan 2, (2690).

Konu:  Sohbet


3358-)  Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır: "Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu." Resûlullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve: "Kırk (sevap)" deyip ilave etti: "Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 143, (5196).

Konu:  Sohbet


3359-)  Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Aleyke's-selam ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'ın Resulü!)" dedim. Bana hemen müdahale etti: "Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, "Esselamu aleyke" de! Sana mukabele eden de, "Ve aleykesselam!" der."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 28, (4048), Edeb 151, (5209); Tirmizi, İsti'zan 28, (2722, 2723).

Konu:  Sohbet


3360-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yahudiler size selam verince onlardan biri, "es-samu aleyküm" der, sen de ona, "Aleyke!" de."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 229; İstitabe 4; Müslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud, Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603).

Konu:  Sohbet


3361-)  Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu sözünü nakletmiştir: "Ehl-i Kitap size selam verince onlara "Ve aleyküm" diye cevap verin."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 22; Müslim, Selam 6, (2163); Ebu Davud, Edeb 149, (5207); Tirmizi, Tefsir, Mücadele, (3296).

Konu:  Sohbet


3362-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın."

Kaynak:  Müslim, Selam 13, (2167); Tirmizi, İsti'zan 12, (2701); Ebu Davud, Edeb 149, (5205).

Konu:  Sohbet


3363-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalatu vesselam, selamına mukabelede bulunmadı." Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: "Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: "Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım."

Kaynak:  Müslim, Hayz 115, (370), Ebu Davud, Taharet 8, 124, (16, 330, 331); Tirmizi, Taharet 67, (90); Nesai, Taharet 33, (1, 36).

Konu:  Sohbet


3365-)  Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir."

Kaynak:  Ebu Davud, edeb 153, (5211, 5212); Tirmizi, İsti'zan 31, (2729).

Konu:  Sohbet


3368-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani "yerhamukallah!" dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca: "Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi!" cevabını verdi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 127; Müslim, Zühd 53, (2991); Ebu Davud, Edeb 102, (5039); Tirmizi, Edeb 4, (2743).

Konu:  Sohbet


3370-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 100, (5036); Tirmizi, Edeb 5, (2745); İbnu Mace, Edeb 20, (3714).

Konu:  Sohbet


3371-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir."

Kaynak:  Buhari, Edeb 125, 128, Bed'ül-Halk 11; Müslim, Zühd 56, (2994); Ebu Davud, Edeb 97, (5028); Tirmizi, Salat 273, (370), Edeb 7, (2747, 2748).

Konu:  Sohbet


3372-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 98, (5029); Tirmizi, Edeb 6, (2746).

Konu:  Sohbet


3373-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukallah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: "Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin" derdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 101, (5038); Tirmizi, Edeb 3, (2740).

Konu:  Sohbet


3374-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098); Tirmizi, Cenaiz 2, (969); İbnu Mace, Cenaiz 2, (1442).

Konu:  Sohbet


3376-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 7, (3097).

Konu:  Sohbet


3378-)  Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 9, (3102).

Konu:  Sohbet


3379-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor. "Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)ti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 18, (2, 45).

Konu:  Sohbet


3380-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder v yanında şu duayı yedi kere okursa, Allah ona bu hastalığından mutlaka şifa verir: Es'elullahe'l-azime Rabbe'l-Arşi'l-azimi en yeşfike. (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan senin için şifa taleb ediyorum.)"

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 12, (3106); Tirmizi, Tıbb 32, (2084).

Konu:  Sohbet


3382-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerden bir çocuk Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hizmet ediyordu. bir gün hastalandı. Resulullah onun ziyaretine geldi. Baş ucunda oturdu ve: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk yanında durmakta olan babasına baktı. Babası da: "Ebu'l-Kasım'a itaat et!" emretti. Çocuk derhal müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam oradan ayrıldığı vakit şöyle diyordu: "Onu benim vesilemle ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 80, Marda 11; Ebu Davud, Cenaiz 5, (3095).

Konu:  Sohbet


3385-)  Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anhüma, İbnu'z-Zübeyr'in, kendisine şunları söylediğini anlatmıştır: "Hatırlar mısın, hani biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı karşılamıştık: Ben, sen ve İbnu Abbas!" Abdullah: "Evet hatırlıyorum," demiş ve ilave etmiştir: "Bizi bineğine almış, seni terketmişti."

Kaynak:  Buhari, Cihad 196; Müslim, Fedailu's-Sahabe 65, (2427); Ebu Davud, Cihad 60, (2566).

Konu:  Sohbet


3386-)  Hz. Muaz radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ufeyr denen merkebinin terkkisinde idim."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 53, (2559).

Konu:  Sohbet


3387-)  Ebu'l-Müleyh, bir adamdan naklen demiştir ki: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı. Ben, "Kör şeytan!" demiş bulundum. Bana: "Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve "kendi gücümle onu yere attım!" der. Fakat sen: "Bismillah!2 de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 85, (4982).

Konu:  Sohbet


3388-)  Abdullah İbnu Büreyde, babasından (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Beraberinde bir merkeb olan bir zat Hz. Peygamber'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bin!" dedi ve adam (kayarak, hayvanın) terkisine geçti. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır, hayvanın önüne binmeye sen benden daha çok hak sahibisin, hakkını bana bağışlarsan o başka!" buyurdu. Adam da: "Önü sana bağışladım!" dedi. Bunun üzerine hayvana bindi."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 65, (2572); Tirmizi, Edeb 25, (2774).

Konu:  Sohbet


3389-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hz. Cebrail aleyhisselam bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim."

Kaynak:  Buhari, Edeb 28; Müslim, Birr 140, (2624); Ebu Davud, Edeb 132, (5151); Tirmizi, Birr 28, (1943).

Konu:  Sohbet


3390-)  Amr İbni Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: "Ondan yahudi komşunuza hediye ettiniz mi?" diye sordu. "Hayır!" cevabını alınca: "Bundan ona da gönderin. Zira ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim" dediğini işittim" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 132, (5152); Tirmizi, Birr 28, (1944).

Konu:  Sohbet


3392-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:; "kim allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin."

Kaynak:  Buhari, Edeb 31, 85, Nikah 80, Rikak 23; Müslim, İman 74, (47); Ebu Davud, Edeb 132, (5154).

Konu:  Sohbet


3393-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "(Bir gün), ey Allah'ın Resulü! dedim, iki komşum var, hangisine (öncelikle) hediyede bulunayım?" "Sana kapı itibarıyla hangisi yakınsa ona!" cevabını verdi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 32, Şüf'a 3, Hibe 16; Ebu Davud, Edeb 132, (5155).

Konu:  Sohbet


3395-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse, duvarına, komşusunun kiriş saplamasına mani olmasın." Ebu Hüreyre'den hadisi rivayet eden zat der ki: "Ebu Hüreyre radıyallahu anh, sonra şunu ilave etti: "Görüyorum ki, bunu hoş karşılamadınız. Allah'a yemin olsun, onu omuzlarınız arasına uzatırım."

Kaynak:  Buhari, Mezalim 20; Müslim, Müsakat 36, (1609); Muvatta, Akdiye 32, (2, 745); Ebu Davud, Akdiye 1, (3634); Tirmizi, Akhak 18, (1353).

Konu:  Sohbet


3396-)  Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Ensar'dan bir zatın bahçesinde benim bodur bir hurma ağacım vardı. O zat ailesiyle beraberdi. Semüre, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sahibi rahatsız oluyordu. Kendisine o ağacı (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi taleb etti. Ama Semüre kabul etmedi. Bunun üzerine Ensari radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip durumu anlattı. Resûlullah Semüre'ye o ağacı satmasını taleb etti; fakat o kabül etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi teklif etti, o bunu da kabul etmedi. Resûlullah: "Ağacı ona bağışla!" dedi ve buna rağbet etmesi için "şöyle şöyle ecir var!'' buyurdu. Semüre yine, kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Sen muzır birisin!" dedi. Sonra Ensari zata dönüp: "Git, onun hurmasını sök!" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Akdiye 31, (3636).

Konu:  Sohbet


3397-)  Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizaya, husümete girerse Allah da onunla husumete girer.''

Kaynak:  Ebu Davud, Akdiye 31, (3635); Tirmizi, Birr 27, (1941); İbnu Mace, Ahkam 17, (2342).

Konu:  Sohbet


3398-)  Hz. Ebu Eyyüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki : Bir müslümana, kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam verendir."

Kaynak:  Buhari, Edeb 62, İsti'zan 9; Müslim, Birr 25, (2560); Muvatta, Hüsnü'l- Hulk 13, (2, 906, 907); Ebu Davud, Edeb 55, (4911); Tirmizi, Birr 21, (1933).

Konu:  Sohbet


3399-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Bir mü'minin diğer bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, ona kavuşup selam versin. Eğer o selama mukabele ederse ecirde her ikisi de ortaktır. Mukabele etmezse günah onda kalmıştır.'' Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehenneme girer.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 55, (4912, 4914).

Konu:  Sohbet


3400-)  Ebu Hıraş es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 55, (4915).

Konu:  Sohbet


3401-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celil olan Allah o gün, Allah'a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: "Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin."

Kaynak:  Müslim, Birr 36, (2565); Muvatta, Hüsnü'l- Hulk 17, (2, 908); Ebu Davud, Edeb 55, (4916); Tirmizi, Birr 76, (2024).

Konu:  Sohbet


3402-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Safiyye Bintu Huyeyy 'in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş'ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona: "Safiyye'ye bir deve ver!" buyurdu. Zeyneb: "Ben bu yahudi kızına deve mi verecek mişim?'' diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü.''

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 4, (4602).

Konu:  Sohbet


3404-)  Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir ayıp görür ve onu örterse, diri diri gömülmüş bir kızı ihya etmiş gibi olur.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 45 (4891).

Konu:  Sohbet


3406-)  Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: "İbnu Mes'ud radıyallahu anh'a (bir adam) getirilip: "Şu herif falancadır, sakalından şarap damlıyor'' denildi. Abdullah radıyallahu anh: "Ben tecessüsten men edildim. Lakin bize bir şey zahir olursa onu ele alırız!" cevabını verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 44, (4890).

Konu:  Sohbet


3408-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Aklında bir şeyler olan bir kadın vardı. Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını göreyim" dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, kadın da ihtiyacını arzetti."

Kaynak:  Müslim, Fedail 76, (2326); Ebu Davud, Edeb 13, (4818, 4819).

Konu:  Sohbet


3409-)  Hz. Cerir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ani bakıştan sordum. Bana: "Nazarını hemen çevir!'' buyurdu.''

Kaynak:  Müslim, Âdab 45, (2159); Ebu Davud, Nikah 44, (2159); Tirmizi, Edeb 29, (2777).

Konu:  Sohbet


3410-)  Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ali radıyallahu anh'a buyurdular ki: "Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 28, (2778); Ebu Davud, Nikah 44, (2149).

Konu:  Sohbet


3411-)  Hz. Enes radıyaIlahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Fatıma radıyallahu anha'ya, bir köle getirdi. Bunu ona hibe etmişti. Hz. Fatıma'nın üzerinde (çok uzun olmayan bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu. Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce: "Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir'' buyurdu.''

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 35, (4106).

Konu:  Sohbet


3412-)  Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımda idi. Evde de bir muhannes vardı. Bu muhannes, Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah İnu Ebi Ümeyye'ye: "Ey Abdullah, şayet yarın Allah Taif'in fethini müyesser kılarsa, ben sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. Çünkü o, gelirken dört, giderken sekizdir" der. Bu söz üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Böyleleri bir daha yanınıza girmesin" buyurdu. Bu sözüyle muhannesleri kasdetmişti. Bundan sonra onu, (evlerine girmekten) men ettiler.''

Kaynak:  Buhari Megazi 56, Nikah 113, Libas 62 ; Müslim, Selam 32, (2180); Muvatta, Vasiyyet 5, (2, 767); Ebu Davud, Edeb 61, (4929).

Konu:  Sohbet


3413-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenleri lanet etti ve: "Onları evlerinizden çıkarın!" şeklinde ferman buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Libas 62, Hudüd 33; Ebu Davud, Edeb 61, (4930); Tirmizi, Edeb 34, (2785, 2786).

Konu:  Sohbet


3414-)  Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında idim. Yanında Meymune Bintu'I-Haris radıyallahu anha da vardı. (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu. -Bu vak'a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize: "Ona karşı örtünün!'' emretti. Biz: "Ey Allah'ın resulü! O, ama ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?'' dedik. Bunun üzerine: "Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 37, (4112); Tirmizi, Edeb 29, (2779).

Konu:  Sohbet


3415-)  Ebu Üseyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mescidden çıkıyordu. Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara: "Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!" ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar nerdeyse duvara değecek şekilde yürürdü. Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisesinin duvara takıldığı olurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 180, (5272).

Konu:  Sohbet


3416-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin iki kadın arasında yürümesini yasakladı.''

Kaynak:  Ebu Davud Edeb 180, (5273).

Konu:  Sohbet


3419-)  Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: "Ey Ebu Zerr!" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, buyurun! Emrinizdeyim, canım sana feda olsun!" diye cevap verdim."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 162, (5226).

Konu:  Sohbet


3420-)  Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sadece mü'minle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 19, (4832); Tirmizi, Zühd 56, (2397).

Konu:  Sohbet


3421-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin."

Kaynak:  Ebu Davud, edeb 19, (4833); Tirmizi, Zühd 45, (2379).

Konu:  Sohbet


3422-)  Ebu'd-derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?" "Evet (Ey Allah'ın Resulü, söyleyin!)" dediler. "İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır." Tirmizi'de şu ziyade gelmiştir: "Ben saçı kazır demiyorum, velakin dini kazır (diyorum)."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 58, (4919); Tirmizi, Kıyamet 57, (2511).

Konu:  Sohbet


3424-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri bir meclis veya bir çarşıdan geçerken elinde ok bulunduğu takdirde, okun demir kısmını tutsun, onunla bir müslümanı yaralamasın." Ebu Musa radıyallahu anh derdi ki: "Biz vallahi, onları ölmezden önce birbirimize yönelttik."

Kaynak:  Buhari, Fiten 7, Salat 67; Müslim, Birr 124, (2615); Ebu Davud, Cihad 72, (2587).

Konu:  Sohbet


3425-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıplak olarak kılınç teati edilmesini yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 73, (2588); Tirmizi, Fiten 5, (2164).

Konu:  Sohbet


3426-)  Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, dedi. Sana nefsimi bağışlamaya geldim.'' Aleyhissalatu vesselam kadına şöyle bir nazar edip sonra tepeden tırnağa gözden geçirdi, bir de sabit baktı ve sonunda (hiçbir şey söylemeden) başını yere eğdi. Kadın, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın, hakkında hiç bir hükme varmadığını görünce oturdu. Derken bir adam doğrulup: "Ey Allah'ın Resülü! Sizin ona ihtiyacınız yoksa onu bana nikahlayın!'' dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Yanında (buna mehir olarak verecek) bir şeyler var mı?'' diye sordu. Adam: "Vallahi yok. Ey Allah'ın Resülü!'' deyince: "Ailene git, bir şeyler bulabilecek misin bir bak!'' dedi. Adam gitti ve az sonra geri geldi: "Hayır, vallahi ey Allah'ın Resulü hiç bir şey bulamadım!'' dedi. Resûlullah tekrar: "İyi bak, demirden bir yüzük de mi yok!'' buyurdu. Adam tekrar gidip yine geri geldi ve: "Hayır! Vallahi ya Resûlullah, demirden bir yüzük bile yok! Ancak işte şu izarım var, yarısı onun olsun'' dedi. Sehl der ki: "Adamın ridası yoktu'' Aleyhissalatu vesselam: "İzarın ne işe yarar? Onu sen giyecek olsan onun üzerinde bir şey olmayacak, şayet o giyecek olsa senin üzerinde bir şey kalmayacak!'' buyurdular. Bunun üzerine adam oturdu. Epey bir müddet oturduktan sonra, kalktı. Resulullah aleyhissalatu vesselam onun döndüğünü görünce, geri çağırılmasını söyledi. Adamı çağırdılar. "Kur'an'dan ne biliyorsun (hangi süreler ezberinde?)" diye sordu. Adam: "Şu şu süreleri biliyorum!'' diye bildiklerini saydı. "Yani sen bunları ezbere okuyor musun?" diye tekrar sordu. Adam: "Evet! '' deyince, Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Haydi git, ben kadını sana temlik ettim'' buyurdu.'' Bir rivayette: "Kur'an'dan bildiklerin(i öğretmen) mukabilinde onu sana nikahladım" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Nikah 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, Vekale 9, Fedailu'l-Kur 'an 21, 22, Libas 49; Müslim, Nikah 76, (1425); Muvatta, Nikah 8, (2, 526); Ebu Davud, Nikah 31, (2111); Tirmizi, Nikah 22, (1114); Nesai, Nikah 62, (6, 113).

Konu:  Mehr


3427-)  Ebu Davud da kaydedilen bir Ebu Hüreyre rivayetinde: "Kalk buna yirmi ayet öğret, o senin hanımındır" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud

Konu:  Mehr


3428-)  Yine Ebu Davud'un Cabir'den yaptığı bir diğer rivayette: "Resulallah: "Kim mehir olarak bir avuç kavud veya hurma verirse kadını kendine helal kılmış olur" buyurmuştur.

Kaynak:  Ebu Davud

Konu:  Mehr


3429-)  Abdullah İbnu Amir babasından naklediyor: "Beni Fezre'den bir kadın bir çift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bu evliliğe müsaade etti.''

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 30 - 31, (2110, 2112); Tirmizi, Nikah 21, (1113).

Konu:  Mehr


3432-)  Hz. Aişe radıyallahu anha 'ya: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımlarına verdiği mehir ne idi?'' diye sorulmuştu şu cevabı verdi: "Oniki okiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım okiyyedir. Bunun tamamı beşyüz dirhem eder."

Kaynak:  Müslim, Nikah 78 (1426); Ebu Davud, Nikah 29, (2105); Nesai, Nikah 66, (6, 116, 117).

Konu:  Mehr


3433-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatü vesselam, Safiyye radıyallahu anha'yı şad etti ve onun azadlığını mehri yaptı.''

Kaynak:  Buhari, Nikah 68, Büyü 108, Cihad 74; Müslim, Nikah 78, (1365); Ebu Davud, Nikah 6, (2054); Tirmizi, Nikah 23, (1115); Nesai, Nikah 64, (6, 114).

Konu:  Mehr


3434-)  Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh Medine'ye gelince Resulullah aleyhissalatu vesselam onu Sa'd İbnu Rebi el-Ensari ile kardeşledi. el-Ensari (zengin birisiydi ve) iki hanımı vardı. Abdurrahman'a malını ve ehlini yarı yarıya paylaşmayı teklif etti. Abdurrahman: "AIlah malını ve ehlini sana mubarek kılsın. Bana pazarı göster kafi!'' dedi. Pazara geldiler. O gün keş ve yağ alıp satmaktan bir miktar kazanç elde etti. Bir müddet sonra, Resulullah aleyhissalatu vesselam, onunla karşılaşınca, üzerinde sürünme maddesinin izlerini gürdü ve: "Hayırdır! Neler oldu Ey Abdurrahman?" diye sordu. "Ensari bir kadınla evlendim!" dedi. Resulullah: "İyi de kadına mehir olarak ne verdin?" buyurdu. Abdurrahman: "Bir nevat (beş dirhem) altın!" deyince. Aleyhissalatu vesselam: "Bir de ziyafet ver, bir tek koyunla da olsa!" ferman etti." Bir rivayette "...altın" kelimesinden sonra "Allah sana mübarek kılsın" ziyadesi vardır.

Kaynak:  Buhari, Nikah 7, 49, 54, 56, 68, Büyü 1, Kefalet 2, Edeb 67, Da'avat 53, Menakıbu'l-Ensar 3, 50; Müslim, Nikah 79, (1427); Muvatta, Nikah 47, (2, 545); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Ebu Davud, Nikah 30, (2109); Nesai, Nikah 67, (6, 119).

Konu:  Mehr


3435-)  Ümmü Habibe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, Ubeydullah İbnu Cahş'ın nikahı altında idi. Ubeydullah Habeşistan'da vefat etti. Necaşi rahimehullah, onu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a nikahladı. Ve Resulullah'a bedel, Ümmü Habibe'ye dörtbin dirhem mehir verdi. Sonra onu, Aleyhissalatu vesselam'a Şürahbil İbnu Hasene ile birlikte gönderdi ve (mehir miktarını) Resulullah'a mektupla bildirdi. Resulullah aynen kabul etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 29, (2107- 2108)

Konu:  Mehr


3437-)  Ravilerden biri, bu hadisin baş kısmına şu ilavede bulundu: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Nikahların en hayırlısı en kolayıdır."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 32, (2117).

Konu:  Mehr


3438-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın anlattığına göre ona, kocası ölen bir kadından soruldu, kocası ona mehir tesbit etmemiş, henüz kendisiyle gerdek de yapmamış. Kadına şu cevabı verdi: "Kadın mehrin tamamını alır (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras'a da iştirak eder. Ma'kıl İbnu Sinan söz alarak dedi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, Berva' Bintu Vaşık için bunun misli bir hüküm vermişti." Bu açıklamaya İbnu Mes'ud sevindi."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 32, (2114); Tirmizi, Nikah 44, (1145); İbnu Mace, Nikah 18, (1891); Nsai, Nikah 68, (6, 121).

Konu:  Mehr


3442-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ali, Fatıma radıyallahu anhüma'yı nikahlayınca, hemen gerdek yapmak istedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ise, mehir olarak bir şeyler verinceye kadar buna mani oldu. Hz. Ali radıyallahu anh: "Benim verecek bir şeyim yok!" demişti. Aleyhissalatu vesselam: "Ona zırhını ver!" buyurdu. Hz. Ali radıyallahu anh (bu maksadla) zırhını verdi, sonra da gerdek yaptı."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 36, (2125, 2126); Nesai, Nikah 76, (6, 129).

Konu:  Mehr


3443-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bana, kocası kadına bir şey vermezden önce kadını kocasına göndermemi emretti."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 36, (2128).

Konu:  Mehr


3444-)  Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yerine getirilmeye en ziyade layık olan şart, ferçleri helal kılmak üzere kabul ettiğiniz şartlardır."

Kaynak:  Buhari, Nikah 52, Şurüt 6; Müslim, Nikah 63, (1418); Ebu Davud, Nikah 63, (2139); Tirmizi, Nikah 31, (1127) ; Nesai, Nikah 42, (6, 92, 93).

Konu:  Mehr


3445-)  Adiyy İbnu Hatım radiyallahu anh anlatıyor: "(Bir Gün): "Ey Allah 'ın Resulu! Biz, şu köpeklerle avlanıyoruz. Bunlardan bize helal olanı hangisidir?" diye sormuştum, şu açıklamayı yaptı: "Muallem (terbiye edilmiş) köpeğini besmele çekerek gönderdin mi, senin için tuttuğunu ye. Ancak köpek kendisi yemeye kalkmışsa onu yeme. Zira bu durumda ben, avı köpeğin kendisi için yakalamış olmasından korkarım. Eğer senin gönderdiğin köpeklere başka bir köpek karıştı da (hangisinin yakaladığı belli değilse) yine yeme."

Kaynak:  Buhari, Büyü 3, Zebaih 1, 2, 3, 7, 8, 9, 10, Tevhid 13; Müslim, Sayd 1, (1929); Ebu Davud, Sayd 2, (2847-2851); Tirmizi, Sayd 1- 7, (1465-1471); Nesai, Sayd 1- 8, (7,179-183),19-23, (7,193-195).

Konu:  Av Konusu


3446-)  Ebu Salebe el-Huseni radiyallahu anh anlatıyor: (Bir gün Resulullah aleyhissalatu vesselam'a): "Ey Allah'ın Resulu! Biz Ehl-i Kitab'ın yaşadığı bir diyardayız. Onların kaplarından yiyebilir miyiz? Ve biz av memleketindeyiz; hem muallem (ögretilmiş) köpeğimle ve hem de yayımla avlanıyorum, muallem olmayan köpeğimle de avlandığım olur. Bunlardan hangisi benim için uygundur?" diye sordum. Buna şu cevabı verdi: "Ehl-i Kitapla ilgili sorundan başlayalım: "başka bir kap bulabilirseniz, onların kabından yemeyiniz. başka kap bulamazsanız, onları önce yıkayıp sonra içlerinden yemek yiyin. (Ava gelince), yayınla avladığın ve üzerine besmele çektiğin avını ye. Muallem köpeğinle avladığın ve üzerine besmele çekmiş bulunduğun avı da ye. Muallem olmayan köpeğinle avladığın hayvana yetişmiş, kesmiş isen onu da ye!"

Kaynak:  Buhari, Sayd 4,10,14; Müslim, Sayd 12-14, (1932); Ebu Davud, Sayd 2, (2850, 2855, 2856, 2857); Tirmizi, Sayd 1, (1464); Nesai, Sayd 4, (7,181).

Konu:  Av Konusu


3447-)  Yine Ebu Sa'lebe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Okunu attıktan sonra kaybetmiş olsan ve (üç gece) sonra (okun isabet ettiği ava) erişsen, bu av kokmadıkça onu yiyebilirsin."

Kaynak:  Müslim, Sayd 9, (1931); Ebu Davud, Sayd 4, (2861); Nesai, Sayd 20, (7, 193, 194); Buhari, Sayd 8.

Konu:  Av Konusu


3450-)  Abdullah İbnu Muğaffel radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam parmakla çakıl atmayı yasakladı ve: "O, avı öldürmez, düşmanı paralamaz; ancak göz patlatır, diş kırar!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Edeb 122, Tefsir, Feth 5, Zebaih 5; Müslim, Sayd 54, (1954); Ebu Davud, Edeb 178, (5270); Nesai, Kasame 37, (8, 47).

Konu:  Av Konusu


3452-)  Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi gazveye gönderdi. Biz üçyüz kişilik bir gruptuk, komutanımız da Ebu Ubeyde İbnu'l-Cerrah radiyallahu anh idi. Kureyş'in kervanını takip ediyorduk. Azığımız da bir dağarcık içine konmuş hurmadan ibaretti. Başka birşeyimiz yoktu. Ebu Ubeyde bundan bize (önce avuç avuç veriyordu, sonra) tane tane vermeye başladı. Kendisine: "Bununla nasıl idare ediyordunuz?'' diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Biz hurmayı adeta emiyorduk, bebeğin emmesi gibi. Sonra da üzerine su içiyorduk. Bu bize geceye kadar yetiyordu. Tükendiği zaman yokluk içinde kaldık. İki hafta sahilde ikamet ettik. Şiddetli açlık geçirdik. Öyle ki ağaç yaprakları yedik. Ordumuza yaprak ordusu dendi. (Bu esnada) deniz bize anber (balina) denen bir hayvan attı. Ebu Ubeyde radiyallahu anh buna önce, "meytedir (yani leştir, yenmesi haramdır)'' dedi. Sonra da: "hayır, meyte değildir, bizler Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın elçileriyiz, Allah için buradayız, üstelik muzdar durumdayız'' dedi. Ondan iki hafta boyu yedik. Yağından da süründük. Hatta vücudumuz kendine geldi, eski halini aldı. Ebu Ubeyde, hayvanın kaburgalarından bir kemik alıp yere dikti. Sonra en boylu şahsı ve en boylu deveyi aradı. Adam deveye bindirildi ve kaburganın altından geçti. Hayvanın göz cukurunun içine tam dört kişi oturdu. gözünden nice kulle yağ çıkardık. Etinden kendimize azık yaptık. Medine'ye gelince durumu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a anlattık. "Bu, Allah 'ın sizin için (denizden) çıkardığı bir rızıktır. Beraberinizde, etinden hala var mı?'' buyurdu. Biz de bir miktar gönderdik. O, bundan yedi.''

Kaynak:  Buhari, Sayd 12, şirket 1, Cihad 124, Megazi 64; Müslim, Sayd 17, (1935); Muvatta, Sifatu'n-Nebiyy 24, (2, 930); Ebu Davud, Et'ime 47, (3840); Tirmizi, Kiyamet 35, (2477); Nesai, Sayd 35, (7, 207, 209).

Konu:  Av Konusu


3453-)  Yine Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Denizin dışarı attığı veya yarısından çekildiği balığı yiyin. Denizin içinde ölmüş ve suyun üstüne çıkmış (tafi) balığı yemeyin.''

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 36, (3815).

Konu:  Av Konusu


3455-)  Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "sürü veya av veya ziraat köpeği dışında bir köpek besleyen kimsenin ecrinden her gün bir kırat eksilir."

Kaynak:  Buhari, Hars 3, Bed'u'l- Halk 14; Müslim, Musakat 58, (1579); Ebu Davud, Sayd 1, (2844); Tirmizi, Ahkam 4, (1490); Nesai, Sayd 14, (7, 188, 189).

Konu:  Av Konusu


3459-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı şu ayetleri okurken işittim. (Mealen): Hiç şüphesiz Allah size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" (Nisa 58). Bu sırada Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şahadet) parmağını da gözünün üzerine koyduğunu gördüm.''

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 19, (4728).

Konu:  Allah'ın Sıfatları


3460-)  Ebu Kerime radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir gece misafir olmak müslümanın hakkıdır. Kim, (bir ev sahibinin) avlusunda sabahlarsa, ağırlanma masrafı, (ev sahibi) üzerine bir borç olur. (Misafir) dilerse o hakkını alır, dilerse terkeder (almaz)."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 5, (3750).

Konu:  Misafirlik


3461-)  Bir başka rivayette (Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın) şöyle söylediği kaydedilmiştir: "Kim bir cemaate misafir olur ve fakat misafir, (ağırlanmaktan) mahrum kalırsa, -ona yardım, her müslüman üzerine hak (bir vazife) olması hasebiyle- bir gecelik (ağırlanma) masrafını o cemaatin ekininden ve malından alır."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 5, (3751).

Konu:  Misafirlik


3462-)  Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a dedim ki: "Siz, bizi (sefere) gönderiyorsunuz. Bir yere vardığımız zaman, ahalisi ihtiyaçlarımızı görmezlerse ne yapmalıyız?" (Resûlullah bize) Şu cevabı verdiler: Bir kavme inince, onlar misafire davranılması gereken muameleyi size de yaparlarsa ikramlarını kabül edin. Aksi takdirde, misafire yapmaları gereken ikram kadarını onlardan (zorla da olsa) alın."

Kaynak:  Buhari, Edeb 85, Mezalim 18; Müslim, Lukata 17, (1727); Ebu Davud, Et'ime 5, (3752); Tirmizi, Siyer 32, ( 1589).

Konu:  Misafirlik


3464-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır.''

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 5, (3749).

Konu:  Misafirlik


3465-)  Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah ve ahirete inanıyorsa, misafirine caize"sini ikram etsin!" Yanındakiler sordular: "Ey Allah'ın Resulü! Caizesi de nedir?" Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Bir gecesi ve gündüzüdür. Misafırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sahibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir." Tekrar sordular: "Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?" Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur."

Kaynak:  Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et'ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).

Konu:  Misafirlik


3466-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam, kendisine on dinar borcu olan kimsenin peşini bırakmadı. Ve hatta dedi ki: "Sen bunu bana ödeyinceye veya bir kefil gösterinceye kadar peşini bırakmıyacağım." Resûlullah aleyhissalatu vesselam o borcu üzerine aldı. Bunun üzerine adam, münasip olmayan bir tarzda Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a parayı getirdi. Resûlullah, borcu adam adına ödeyiverdi ve şunu söyledi: "Kefil, borçludur."

Kaynak:  Rezin tahric etmiştir. Ebu Davud, Büyü' 2, (3328); İbnu Mace, Sadakat 9, (2406).

Konu:  Borç


3467-)  Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor. "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Ey Allah'ın Resulu! Biz gemiye binip, beraberimizde az bir su alabiliyoruz. Abdestlerimizi bu su ile alsak susuz kalacağız. Deniz suyu ile abdest alabilir miyiz?" diye sordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Evet, denizin suyu temizdir, meytesi de helaldır" cevabını verdi."

Kaynak:  Muvatta, Taharet 12, (1, 22); Ebu Davud, Taharet 41, (83); Tirmizi, Taharet 52, (69); Nesai, Miyah 5, (1, 176).

Konu:  Temizlik


3468-)  Ebu Saidil-Hudri radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah 'ın Resulu! Biz senin için Buda'a kuyusundan su alıyoruz. Halbuki onun içerisine (ölmüş) köpeklerin leşleri, kadınların hayız bezleri, insan pislikleri atılıyor, (ne yapalım, su almaya devam edelim mi?)" diye sordular. Şu cevabı verdi: "Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez." Bu, Ebu Davud'un metnidir. Ebu Davud der ki: "Kuteybe İbnu Said'i işittim. Dedi ki: "Buda'a kuyusunun kayyimine derinliğini sordum. Suyun en çok olduğu durumda kasıklara kadar çıkar" dedi. "Azaldığı zaman?" dedim, "Avret mahallinin (dizinin) altına düşer" dedi. Ebu Davud der ki: "Buda'a kuyusunu ridam ile bizzat takdir ettim. Üzerine ridamı gerdim. Sonra ridamı ölçtüm. Kuyunun genişliği altı zira idi. Bahçenin kapısını bana açan kimseye: "kuyunun süre gelen yapısı hiç degiştirildi mi?" diye sordum. Bana "hayır!" dedi. Kuyunun içindeki suyun rengini değişmiş gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 34, (66); Tirmizi, Taharet 49, (66); Nesai, Miyah 2, (1, 174).

Konu:  Temizlik


3469-)  İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı dinledim. Kendisine çöl bir arazide bulunan bir sudan ve ona uğrayan hayvan ve vahşilerden soruluyordu. Şöyle cevap verdi: "Eğer su iki kulle miktarında olursa pislik taşımaz!"

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 33, (63, 64, 65); Tirmizi, Taharet 50, (67); Nesai, Miyah 3, (1, 175); İbnu Mace, Taharet 75, (517, 518).

Konu:  Temizlik


3470-)  Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyuruyorlar ki: "Sakın sizden kimse, durgun suya akıtmasın, bilahere onda yıkanır."

Kaynak:  Buhari, Vudu 68; Müslim, Taharet 95, (282); Ebu Davud, Taharet 36, (69, 70); Tirmizi, Taharet 51, (68); Nesai, Taharet 46, (1, 49), Gusl 1, (1, 197).

Konu:  Temizlik


3473-)  Humeyd el-Himyeri anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, Ebu Hureyre radiyallahu anh'ın yaptığı gibi dört yıl arkadaşlık yapmış bir zatın yanına geldim. Dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin artığıyla kadının gusletmesini veya kadının artığıyla erkeğin gusletmesini yasakladı." Bir rivayette şu cümleyi ziyade etti: "ikisi birden suya ellerini soksunlar!"

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 40, (81); Nesai, Taharet 147, (1, 130).

Konu:  Temizlik


3474-)  İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden biri bir tekne içerisinden su alarak yıkanmıştı. Aynı teknede yıkanmak veya abdest almak üzere Aleyhissalatu vesselam geldi. Zevcesi: "Ben cünübtüm!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Su cünüb olmaz!" buyurdular."

Kaynak:  Tirmizi, Taharet 48, (65); Ebu Davud, Taharet 35, (68); İbnu Mace, Taharet 33, (370, 371).

Konu:  Temizlik


3475-)  Ebu Cuhayfe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam öğle vakti yanımıza çıktı. Kendisine abdest suyu getirildi. Abdest aldı. Halk, onun abdest suyundan arta kalanı kapışmaya başladı. Bir parça alabilen, onu teberrüken vücuduna sürünuyor idi. Hiç alamayan, arkadaşının elindeki yaşlığa değmeye çalışıyordu."

Kaynak:  Buhari, Salat 17, Vudu 40, 93, 94, Ezan 18, 19, Libas 3, 42; Müslim, Salat 249-253 (503); Nesai, Taharet 103, (1, 87); Ebu Davud, Salat 102, (688).

Konu:  Temizlik


3477-)  Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Ben ve Resulullah aleyhissalatu vesselam tek bir kaptan su alarak cenabetten yıkanıyorduk ve ellerimiz kabın içine beraber girip çıkıyordu." Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "...Farak denen bir kaptan." Süfyan der ki: "Bir farak, dört sa' hacminde (bir ölçek) dir."

Kaynak:  Buhari, Gusl 2, 9; Müslim, Hayz 40, 45, (319, 321); Ebu Davud, Taharet 39, (77), 97, (237), 102, (257); Nesai, 130, 144, 145, 146, 148, Gusl 12, (1, 203).

Konu:  Temizlik


3478-)  İbnu Ömer radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zamanında erkekler ve kadınlar beraberce bir kaptan abdest alıyor idiler."

Kaynak:  Buhari, Vudu 43; Muvatta, Taharet 15, (1, 24); Ebu Davud, Taharet 39, (79, 80); Nesai, Taharet 52, (1, 57).

Konu:  Temizlik


3479-)  İbnu Mes'ud radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Cin gecesinde bana: "Kabında ne var?" diye sordular. Ben: "Nebiz!" dedim. "Güzel bir meyve, temiz bir sudur" buyurdular. Sonra da onunla abdest aldılar."

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 42, (84); Tirmizi, Taharet 65, (88).

Konu:  Abdest

<<İlk <Önceki 13 14 15 16 [17] 18 19 20 21 Sonraki> Son>>

 


İletişim