İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Ebu Davud Hadisleri - Sayfa 20


3843-)  Vahşi İbnu Harb an ebihi an ceddihi Vahşi İbnu Harb el-Habeşi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mace, Et'ime 17, (3286).

Konu:  Yiyecekler


3844-)  Ümmeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehu ve ahirehu" dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam güldü ve: "Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 16, (3786).

Konu:  Yiyecekler


3845-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avanelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değil!" der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 103, (2018); Ebu Davud, Et'ime 16, (3765).

Konu:  Yiyecekler


3846-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 106, (2020); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 5, (2, 922, 923); Ebu Davud, Et'ime 20, (3776); Tirmizi, Et'ime 9, (1801).

Konu:  Yiyecekler


3848-)  Ömer İbnu Ebi Seleme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana ikazda bulundu: "Evlat! Allah'ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!" Bundan sonra hep böyle yedim."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 2, 3, Müslim, Eşribe 108, (2022); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 32, (2, 934); Ebu Davud, Et'ime 20, (3777); Tirmizi, Et'ime 47, (1858).

Konu:  Yiyecekler


3850-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bereket yemeğin ortasına iner. Öyleyse kenarlardan yiyin, ortadan yemeyin."

Kaynak:  Tirmizi, Et'ime 12, (1806); Ebu Davud, Et'ime 18, (3772).

Konu:  Yiyecekler


3851-)  Ebu Davud'daki rivayet şöyledir: "Sizden biri, bir yemek yeyince yemek kabının üstünden yemesin, aşağısından yesin. Zira, bereket üstünden iner."

Kaynak:  Ebu Davud

Konu:  Yiyecekler


3852-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kişinin arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birlikte yemesini yasaklamıştır."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 44, Mezalim 14, Şirket 4; Müslim, Eşribe 151, (2045); Ebu Davud, Et'ime 44, (3834); Tirmizi, Et'ime 16, (1815).

Konu:  Yiyecekler


3853-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 21, (3778).

Konu:  Yiyecekler


3854-)  Ebu Cuhayfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 13; Tirmizi, Et'ime 28, (1831): Ebu Davud, Et'ime 17, (3769); İbnu Mace, Et'ime 6, (3262).

Konu:  Yiyecekler


3855-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı çömelir vaziyette durup hurma yerken gördüm."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 149, (2044); Ebu Davud, Et'ime, 17, (3771).

Konu:  Yiyecekler


3856-)  Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette: "Resûlullah'a bayat bir hurma getirilmişti. Kurtları çıkarmak için kontrol etmeye başladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 43, (3832, 3833).

Konu:  Yiyecekler


3857-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkça veya yalatmadıkça elini (mendile) silmesin."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 52; Müslim, Eşribe 129, (2031); Ebu Davud, Et'ime 52, (3847).

Konu:  Yiyecekler


3860-)  Hz. Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Tevrat'ta okudum; "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söyledim: "Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 12, (3761); Tirmizi, Et'ime 39, (1847).

Konu:  Yiyecekler


3861-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın."

Kaynak:  Tirmizi, Et'ime 48, (1861); Ebu Davud, Et'ime 54, (3852).

Konu:  Yiyecekler


3862-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir gün heladan çıkmıştı. Hemen kendisine bir yemek takdim edildi. (O da kabul buyurdu. Ashabtan bazısı:)" Size abdest suyu getirmeyelim mi?" dediler. Onlara: "Namaza kalkınca abdest almakla emrolundum!" cevabını verdi.."

Kaynak:  Müslim, Hayz 118, (374); Ebu Davud, Et'ime 11, (3760); Tirmizi, Et'ime 40, (1848); Nesai, Taharet 101, (1, 85).

Konu:  Yiyecekler


3869-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hiçbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi. (yemezdi)."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 21; Menakıb 23; Müslim, Eşribe 187, (2064); Ebu Davud, Et'ime 14, (3763); Tirmizi, Birr 84, (2032).

Konu:  Yiyecekler


3870-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).

Konu:  Yiyecekler


3871-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cüzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da: "Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye!" buyurdu." Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhüma da yaptılar ve aynı şeyleri söylediler."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 24, (3925); Tirmizi, Et'ime 19, (1818); İbnu Mace, Tıbb 44, (3542).

Konu:  Yiyecekler


3875-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Halid İbnu'l-Velid radıyallahu anh'ın bana bildirdiğine göre, Halid, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte, Resûlullah'ın zevceleri Meymûne radıyallahu anha'nın yanına girerler. -Meymuna hem onun ve hem de İbnu Abbas'ın teyzeleri idi. Meymûne'nin yanında kızartılmış bir keler görürler. Bunu, Necid'den, kız kardeşi Hufeyde Bintu'l-Haris getirmişti. Meymûne radıyallahu anha keleri Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın önüne sürdü. Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nadirdi. (Resûlullah aleyhissalatu vesselam kelere elini uzatmıştı ki.) orada hazır bulunan kadınlardan biri: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!" dedi. Bunun üzerine: "O kelerdir!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Halid radıyallahu anh: "Bu haram mıdır, ey Allah'ın Resulü?" dedi. Resûlullah: "Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!" buyurdular. Halid radıyallahu anh der ki: "Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 10, 14, Zebaih 33; Müslim, Sayd 43, 44, 45, (1945, 1946, 1948); Muvatta, İsti'zan 10, (2, 968); Ebu Davud, Et'ime 28, (3793, 3794), Eşribe 21, (37); Nesai, Sayd 26, (7, 198, 199).

Konu:  Yiyecekler


3877-)  Halid İbnu'l-Huveyris radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam bir tavşan avladı ve Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelip: "Ne dersiniz (bunun eti yenir mi?) diye sordu. Abdullah: "Tavşan Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a da (böyle avlanıp) getirilmişti. Ben de o sırada yanında oturuyordum. Ondan ne yedi ne de onun yenmesini yasakladı, tavşanın hayız gördüğüne inanıyordu" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 27, (3792).

Konu:  Yiyecekler


3878-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yürüdük ve Merri'z-Zahran'dan bir tavşan kaldırdık. Arkadaşlarımız peşinden koştular ve (sonunda yakalamaktan) aciz kaldılar. Bu sefer ben koştum, yetiştim ve yakaladım. Onu (babalığım) Ebu Talha radıyallahu anh'a getirdim. O, tavşanı keskin bir taşla kesti. Budunu benimle Resûlullah'a gönderdi. Resûlullah onu yedi." Enes'e: "Yedi mi, (gördün mü yediğini?)" diye sorulmuştu. Yani kabul etti" dedi."

Kaynak:  Buhari, sayad 32, 10, Hibe 5; Müslim, Sayd 53, (1953); Ebu Davud, Et'ime 27, (3791); Tirmizi, Et'ime 2, (1790); Nesai, Sayd 25, (7, 196).

Konu:  Yiyecekler


3880-)  Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Cabir radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sırtlandan sordum. Bana: "O, av (hayvanı)dır, ihramlı avlanacak olursa koç da aynı hükme dahil edilir."

Kaynak:  Tirmizi, Et'ime 4, (1792); Ebu Davud, Et'ime 32, (3801); Nesai, sayd 27, (7, 200).

Konu:  Yiyecekler


3882-)  Nemletü'l-Ensari anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya kirpiden sorulmuştu. (Cevaben) şu ayeti okudu. (Mealen): "(Ey Muhammed) de ki: "Bana vahyolunandan leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbim bağşlar ve merhamet eder" (En'am 146). Ancak, yanında bulunan bir yaşlı dedi ki: "Ben Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ı dinledim, demişti ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında kirpinin zikri geçmişti: "O habislerden bir habistir (eti) yenmez" buyurdular." Bunun üzerine İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Eğer bunu Resûlullah aleyhissalatu vesselam söyledi ise, bu (kirpinin hükmü), biz bilmesek de O'nun dediği gibidir" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 30, (3799).

Konu:  Yiyecekler


3883-)  Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte toy (denen kuş)un etini yedim."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 29, (3797); Tirmizi, Et'ime 26, (1829).

Konu:  Yiyecekler


3884-)  İbnu Ebi Evfa radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile beraber (altı veya yedi sefer) gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında Aleyhissalatu vesselam'la birlikte çekirge yedik."

Kaynak:  Buhari, sayd 13; Müslim, Sayd 52, (1952); Tirmizi Et'ime 22, (1822, 1823); Ebu Davud, Et'ime 35, (3812); Nesai, Sayd 37, (7, 210).

Konu:  Yiyecekler


3885-)  Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a çekirgeden sorulmuştu: "Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mace, Sayd 9, (3219).

Konu:  Yiyecekler


3888-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam pislik yiyen (cellale) deveye binmekten ve sütünü içmekten men etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 25, (3785, 3787); Tirmizi, Et'ime 24, (1825).

Konu:  Yiyecekler


3889-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam öldürülmek için hedef ittihaz edilmiş (ve mücesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellale denen) hayvanın yenilmesini, sütünün içilmesini ve su tuluğunun ağzından su içilmesini yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 25, (3786); Tirmizi, Et'ime 24, (1826); Nesai, Dahaya 44, (7, 240).

Konu:  Yiyecekler


3891-)  Hilkam İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la arkadaşlık yaptım, yeryüzündeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hiç işitmedim."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 30, (3798).

Konu:  Yiyecekler


3892-)  Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam beraberinde ailesi ve çocukları olduğu halde Harra'ya indi. Bir adam: "Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayıver" dedi. adam onu buldu ama sahibini bulamadı. Deve hastalandı. Adamın karısı: "Onu kes (de mundar ölmesin)" dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve öldü. Kadın bu sefer: "Derisini soy da etini, yağını kadid yapalım (güneşte kurutalım) ve yiyelim" dedi. Adam: "Hele, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir soralım (da söylediklerini sonra yapalım!)" dedi. Ona gelip sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Seni ondan müstağni kılacak bir zenginliğin var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır! yok" dedi. Resulullah da: "Öyleyse onu yiyin" buyurdu. Ravi der ki: "Sonra devenin sahibi geldi. Durum kendisine anlatıldı. "Deveyi kesmedin mi?" dedi. Adam: "Senden utandım!" cevabında bulundu."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 37, (3816).

Konu:  Yiyecekler


3893-)  El-Fucey' el-Amiri radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?" "Yiyeceğiniz ne (miktarda)dır" diye sordu. Biz: "Akşam ve sabah yiyoruz" diye cevap verdik." Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: "Ukbe bana bu ifadeyi açıkladı: "Bir bardak sabahleyin, bir bardak da akşam vakti demektir." Dedi ki: "Durum bu, babamın hayatına yemin olsun bu yetmez!" Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam mezhur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanıdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 37, (3817).

Konu:  Yiyecekler


3897-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sarımsak veya soğan yerse bizden uzak dursun -veya mescidimizden uzak dursun- evinde otursun." Bazan Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a içerisinde yeşil sebzeler bulunan tencere getirilirdi de onda koku bulur ve (ne olduğunu) sorardı. Kendisine sebze nev'inden ne olduğu haber verilince, tencereyi, beraberindeki arkadışlarından birini göstererek ona vermelerini söylerdi. Aleyhissalatu vesselam, onun yemekten çekindiğini görünce: "Sen bana bakma, ye! Zira ben senin gibi değilim, senin konuşmadığın (meleklerle) konuşuyorum" derdi."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 49, salat 160, İ'tisam 24; Müslim, Mesacid 73, (564); Ebu Davud, Et'ime 41, (3822); Tirmizi, Et'ime 13, (1807); Nesai, Mesacid 16, (2, 43).

Konu:  Yiyecekler


3898-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz çiğ olarak sarımsak yemekten yasaklandık."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 41, (3828); Tirmizi, Et'ime 14, (1809).

Konu:  Yiyecekler


3899-)  Ebu Ziyad Hıyar İbnu Seleme anlatıyor: " Hz. Aişe radıyallahu anha'ya soğan hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en son yediği yemekte soğan vardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 41, (3829).

Konu:  Yiyecekler


3900-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini saçıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar için yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Öyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın."

Kaynak:  Buhari, Lukata 8; Müslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, İsti'zan 17, (2, 971); Ebu Davud, Cihad 95, (2623).

Konu:  Yiyecekler


3901-)  Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir sürüye uğradığınızda, sahibi başında ise izin alsın, izin verirse süt sağıp içsin, sahibi orada yoksa, üç sefer seslensin, cevap verirse izin istesin, cevap vermezse sağsın ve içsin."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 93, (2619); Tirmizi, Büyü 60, (1296).

Konu:  Yiyecekler


3903-)  Rafi İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben (küçükken) Ensar'ın hurmalarını taşlıyordum. Beni yakalayıp Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a götürdüler. "Ey Rafi' niye başkasının hurmalarını taşlıyorsun?" dedi. "Açlık sebebiyle ey Allah'ın Resûlü!" dedim. "Taşlama, kendiliğinden (dibine) düşeni ye!" (deyip) başımı okşadı ve: "Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandırsın!" buyurdu."

Kaynak:  Tirmizi, Büyü 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); İbnu Mace, Ticarat 67, (2299).

Konu:  Yiyecekler


3904-)  Abbad İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun üzerine Medine bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam mal sahibine: "Cahilken öğretmedin, açken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri üzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); İbnu Mace, Ticarat 67, (2298).

Konu:  Yiyecekler


3905-)  Ebu Sa'lebe el-Huşeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam vahşi hayvanlardan kesici diş (köpek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı." Müslim, Ebu Davud ve Nesai, İbnu Abbas'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pençe sahibi kuşu da..."

Kaynak:  Buhari, Zebaih, 29; Müslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).

Konu:  Yiyecekler


3906-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Cahiliye halkı, bir çok şeyi (helal addedip) yiyor, birçoğunu da pis addederek yemiyordu. Allah Teala hazretleri Resûlünü gönderdi, kitabını indirdi, helalini helal, haramını da haram kıldı. Helal kıldığı helaldir, haram kıldığı da haramdır, sükut buyurduğu da aff (edilmiş)dir." İbnu Abbas, sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammad!) De ki: "Bana vahyolunanda, leş, akıatılmış kan, domuz eti, -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, -başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere-bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder" (En'am 145)

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 31, (3800).

Konu:  Yiyecekler


3907-)  Kabisa İbnu Hülb babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir adamın şöyle sorduğunu işittim: "Bazı yiyecekler var, onları yemekte zorluk çekiyor, (günah mıdır diye korkuyorum)?" Resûlullah aleyhissalatu vesselam da cevaben: "İçinde hiç bir şey sıkıntı olmasın, aksi halde hristiyanlara benzersin."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 24, (3784); Tirmizi, Siyer 16, (1565).

Konu:  Yiyecekler


3909-)  Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "...vahşilerden kesici dişi olan her bir hayvanın, ve pençesi olan her bir kuşun yenmesini yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 33, (3802); Buhari, Sayd 29, Tıbb 57; Müslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesai, Sayd 28, (7, 201).

Konu:  Yiyecekler


3911-)  Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Hayber fethi sırasında gazvede, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte ben de vardım. Bir grup yahudi, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, askerlerin ahırlarına hücum ederek (mallarını yağmalamalarından) şikayet ettiler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine (müslümanlara yönelerek): "(Olamaz!) anlaşma yapılan kimselerin malı onların izni olmadan helal değildir. Ayrıca size ehli eşekler, onların atları, katırları, vahşi hayvanlardan herbir kesici dişi olan, kuşlardan da herbir pençeleri olan haramdır!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 26, (3790), 33, Nesai, Sayd 30, (7, 202).

Konu:  Yiyecekler


3912-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ailesine katık sormuştu. "Yanımızda sirkeden başka bir şey yok!" dediler. Aleyhissalatu vesselam onu istedi ve gelince yemeye başladı. Hem yiyor, hem de: "Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katır! Sirke ne iyi katık!" diyordu."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 166, (2052); Ebu Davud, Et yeme 40, (3820, 3821); Tirmizi, Et yeme 35, (1843); Nesai, Eyman 21, (7, 14).

Konu:  Yiyecekler


3914-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir terzi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı onun adına hazırladığı bir yemeğe davet etti. Beraberinde ben de gittim. (Ev sahibi sofraya) arpa ekmeği, içerisinde kabak bulunan bir çorba ve kadid (kurutulmuş et) getirdi. Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın tabağın etrafından kabağı araştırdığını gördüm. O günden beri kabağı sevmeye devam ediyorum."

Kaynak:  Buhari, Et yeme 33, 4, 25, 35, 36, 37, 38, Büyü 30; Müslim, Eşribe 144, (2041); Muvatta, Nikah 51, (2, 546, 547); Ebu Davud, Et yeme 22, (3782); Tirmizi, Et yeme 42, (1850, 1851).

Konu:  Yiyecekler


3915-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Tebük'te Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hrıstiyanların yaptığı peynir (kalıbı) getirilmişti. Bir bıçak istedi. Besmele çekip kesti ve yedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 39, (3819).

Konu:  Yiyecekler


3916-)  Yusuf İbnu Abdillah İbni Selam radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir miktar arpa (ekmeği) aldı. Üzerine bir hurma koydu ve: "Bu şuna katıktır!" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 42, (3830).

Konu:  Yiyecekler


3917-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kavunu taze hurma ile yer ve: "Bunun hararetini şunun serinliğiyle, şunun serinliğini de bunun hararetiyle kırıyoruz!" buyurdu."

Kaynak:  Tirmizi, Et'ime 36, (1844); Ebu Davud, Et yeme 45, (3836).

Konu:  Yiyecekler


3918-)  Sahiheyn ve Ebu Davud'da, Abdullah İbnu Ca'fer radıyallahu anhüma'nın şöyle dediği gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı salatalıkla birlikte taze hurma yerken gördüm."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 39, 45, 47; Müslim, Eşribe 147, (2043); Ebu Davud, Et yeme 45, (3835); Tirmizi, Et yeme 37, (1845).

Konu:  Yiyecekler


3919-)  Ebu Davud, Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şunu kaydeder: "Annem, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la evleneceğim zaman beni şişmanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalık yedirinceye kadar arzu ettiği diğer şeylerden (ilaçlardan) hiçbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) güzel bir şişmanlık kazandım."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 20, (3903); İbnu Mace, Et yeme 37, (3324).

Konu:  Yiyecekler


3920-)  Büsr es-Sülemi'nin iki oğlu radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); İbnu Mace, Et yeme 43, (3334).

Konu:  Yiyecekler


3922-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en çok sevdiği yiyecek ekmekten yapılan tirid ve hays'dan yapılan tirid idi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 23, (3783).

Konu:  Yiyecekler


3925-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Koyunun ön budu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hoşuna giderdi. (Bir defasında) ön buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu görüşündeydi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hıbe 28; Müslim, Selam 45, (2190); İbnu Mace, Tıb 45, (3546).

Konu:  Yiyecekler


3929-)  Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: "Kim davet edildiği halde icabet etmezse, Allah ve Resulune isyan etmiş olur. Kim de, davetsiz olarak bir sofraya oturursa, hırsız olarak girer. Yağmacı olarak çıkar" denilmiştir.

Kaynak:  Buhari, Nikah 71, 74; Müslim, Nikah 103, (1429); Tirmizi, Nikah 11, (1098); Ebu Davud, Et yeme 1, (3736, 3737, 3738, 3739).

Konu:  Davet


3930-)  Humeyd İbnu Abdirrahman el-Himyeri'in ashabından bir kimseden naklettiğine göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuşlardır: "iki kişi birden davet ederse kapı itibariyle hangisi yakınsa ona icabet et. Çünkü kapısı daha yakın olan komşulukta daha yakındır. Bunlardan biri önce davet etmiş ise, önce davranana icabet et!"

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 9, (3756).

Konu:  Davet


3933-)  Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Abdurrahman İbnu Avf radiyallahu anh'ın elbisesinde bir sarılık görmüş idi. "Hayrola, bu da ne?" diye sordu. Abdurrahman: "Bir kadınla, bir nevat ağırlığında mehir ödeyerek, evlendim!" açıklamasını yaptı. Aleyhissalatu vesselam: "Allah (evliliği) sana mübarek etsin, ancak bir koyunla da olsa bir ziyafet ver!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Nikah 68, 69; Müslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et yeme 2, (3743); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Nesai, Nikah 67; Muvatta, Nikah 47.

Konu:  Davet


3934-)  Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Zeyneb Bintu'l-Cahs'in düğününde verdiği ziyafeti, diğer zevcelerinin hiç birinin düğününde vermemiştir. Bu düğünde bir koyun kesti." Bir rivayette şöyle der: "(Zeyneb'in düğününe gelenlere doyarak sofrayı terketmelerine kadar ekmek ve et yedirdi."

Kaynak:  Buhari, Nikah 68, 69; Müslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et yeme 2, (3743).

Konu:  Davet


3935-)  Yine Hz. Enes demiştir ki: "Safiyye Bintu Huyeyy'in nikahında Resulullah aleyhissalatu vesselam sevik ve hurma ile ziyafet verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Et yeme 2, (3744); Tirmizi, Nikah 10, (1095).

Konu:  Davet


3938-)  A'rac, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan naklen anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam diyordu ki: "En şerli yemek, sadece zenginlerin çagrılıp fakirlerin çağrılmadığı yemektir. Kim de davete icabet etmez, yemeğe gelmezse, Allah ve Resulune asi olmuştur." Bir diğer rivayette: "(Yemeğin kötüsü) gelene verilmeyen, ona gelmeyeceklerin davet edildiği yemektir" denilmiştir.

Kaynak:  Buhari, Nikah 72; Müslim, Nikah 107-110, (1432); Muvatta, Nikah 50, (2, 546); Ebu Davud, Et yeme 1, (3742).

Konu:  Davet


3939-)  Semure İbnu Cündeb radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her çocuk, akika kurbanı ile rehinelenmiştir. Bu kurban, (doğumunun) yedinci günü, onun adına kesilir. (O gün) saçı da traş edilir ve çocuğa isim de verilir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edahi 21, (2837, 2838); Tirmizi, Edahi 23, (1572); Nesai, Akika 5, (7, 166).

Konu:  Kurban


3941-)  Ümmü Kurz radiyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Oğlan çocuğu için birbirine denk iki kurban, kız çocuğu için bir kurban kesmek gerekir. (Kurbanlığın) erkek veya dişi olması farketmez."

Kaynak:  Ebu Davud, Edahi 21, (2834, 2835, 2836); Tirmizi, Edahi, 17, (1516); Nesai, Akika 3, (7, 165).

Konu:  Kurban


3943-)  İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için, akika olarak birer koyun kurban etti." Hadisin Nesai'deki vechinde: "...ikişer koyun kurban etti" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Edahi 21, (2841); Nesai, Akika 4, (7, 166).

Konu:  Kurban


3946-)  Nübeyse el-Huzeli radiyallahu anh anlatıyor: "Bir adam sordu: "Ey Allah'ın Resulu! Biz, cahiliye devrinde, Recep ayında atire kurbanı kesiyorduk. Şimdi ne yapmamızı emir buyurursunuz?" Resulullah şu cevabı verdi: "Hangi ayda olursa olsun, Allah için kesin ve Allah için hayır hasenatta bulunun, Allah için yedirip içirin." Yine sordular: "Cahiliye devrinde Fere' kurbanı kesiyorduk, şimdi ne yapmamızı emredersiniz?" Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki: "Kırda otlayan her bir sürü için bir fere' kurbanı vardır. Bu o yıl doğan ve hacılara yük taşıyacak güce gelinceye kadar diğerleriyle birlikte beslediğin bir hayvandır. O safhaya gelince kesip etini yolculara tasadduk edersin." Ebu Kılabe'ye dendi ki: "Bir fere' kurbanı gerektiren sürü ne miktar olmalıdır?" "Yüz (baş hayvan)" diye cevap verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edahi 20, (2830); Nesai, Fere' 7-8, (7, 169, 171).

Konu:  Kurban


3948-)  Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(İslam'da) fere' kurbanı da yok, atire kurbanı da yok."

Kaynak:  Buhari, Akika 4; Müslim, Edahi 32, (1976); Ebu Davud, Edahi 20, (2831, 2832); Tirmizi, Edahi 15, (1512); Nesai, Fere' 1, (7, 167).

Konu:  Kurban


3949-)  Ebu'd Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç vermiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 11, 3874.

Konu:  Tıp


3950-)  Ebu Hüreyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmaktadır: "Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir." Ebu Davud ve Tirmizi'de şu ziyade var: "Tek bir hastalığın ilacı yoktur" dedi. Kendisine: "O hangi hastalıktır?" diye soruldu da: "İhtiyarlık!" cevabını verdi."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 1, Ebu Davud, Tıbb 1, (3855); Tirmizi, Tıbb 2, (2039); İbnu Mace, Tıbb 1, (3436).

Konu:  Tıp


3954-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim tiryak içmem, temime (muska) katınmam, içimden gelen şiiri okumam aldırmazlık olur."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 10, (3869).

Konu:  Tıp


3958-)  Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim her sabah acve hurmasından yedi tane yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 52, 56, Et'ime 43; Müslim, Eşribe 154, (2047); Ebu Davud, Tıbb 12, (3875, 3876).

Konu:  Tıp


3964-)  Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: "Ben küçük bir oğlumla birlikte Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzuruna girdim. (O sırada boğazındaki hastalığı sebebiyle çocuğa (i'lak denen) tedavi uygulamıştım. "Çocuklarınızın boğaz hastalığını niye i'lak usulüyle (elle sıkarak) tedavi ediyorsunuz? Size şu ûd-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye ederim. Zira onda yedi türlü şifa vardır. Zatü'l-cenb'in ilacı ondadır. Boğaz hastalığına karşı burna damlatılır. Zatü'l-cenb'e karşı ağızdan verilir." Zühri merhum der ki: "(Resulullah) bize (ilacın fayda vereceği) iki şeyi açıkladı, ama beşini açıklamadı."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 10, 21, 26; Müslim, Selam 139, (1214); Ebu Davud, Tıbb 13, (3877).

Konu:  Tıp


3966-)  Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir sürmedanı vardı. Her gece şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çekerdi."

Kaynak:  Tirmizi, Libas 23, (1757); Tıbb 9, (2049); Nesai, Zinet 28, (8, 150); İbnu Mace, Tıbb 25, (3497); Ebu Davud, Libas 16, (4061).

Konu:  Tıp


3977-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamatı yapan doktora ücretini ödedi ve ayrıca burun damlası da kullandı."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 9; Müslim, Selam 76, (1202); Ebu Davud, Tıbb 8, (3867); Tirmizi, Tıbb 9, (2048).

Konu:  Tıp


3978-)  Ümmü'l-Münzir Bintu Kays radıyallahu anha anlatıyor: "Beraberinde Ali radıyallahu anh olduğu halde Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanıma girdi. Ali bu sırada (geçirdiği bir hastalığın) nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma çağlası) salkımları asılı idi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye başladı. Ali de yemek üzere kalktı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yönelerek: "Ağır ol, ağır ol! Sen daha nekahet dönemindesin!" dedi ve Ali bırakıncaya kadar tekrarladı." Ümmü'l-Münzir, anlatmaya devam ederek: "Ben arpa ve çöğender otundan yemek pişirip getirdim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana daha faydalı!"

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 2, (3856); Tirmizi, Tıbb 1, (2038).

Konu:  Tıp


3980-)  Vail İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: "Tarık İbnu Süveyd el-Cu'fi radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve: "Hayır! O, deva değil, derttir!" buyurdu."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 12, (1984); Ebu Davud, Tıbb 11, (3873); Tirmizi, Tıbb 8, (2047).

Konu:  Tıp


3981-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zehir ve benzeri her çeşit habis ilaçtan yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 11, (3870); Tirmizi, Tıbb 7, (2046).

Konu:  Tıp


3982-)  Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi radıyallahu anh anlatıyor: "Bir tabib gelerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ilaç yapımında kurbağayı kullanmaktan sordu. Resûlullah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 11, (3871); Nesai, Sayd 36, (7, 210).

Konu:  Tıp


3983-)  Ebu Keşbe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: "Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!" buyururdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 4, (3859); İbnu Mace, Tıbb 21, (3484).

Konu:  Tıp


3984-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasındaki damardan hacamat olurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 4, (3860); Tirmizi, Tıbb 12, (2052); İbnu Mace, Tıbb 21, (3483).

Konu:  Tıp


3988-)  Ebu Bekre radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bu muhterem sahabi, ailesini salı günü hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 5, (3862).

Konu:  Tıp


3989-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Sa'd İbnu Mu'az radıyallahu anh kolundaki (can) damarından isabet aldığı zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu elindeki uzunca bir demir çubukla bizzat dağladı. Ancak yarası tekrar şişti. Resûlullah da ikinci sefer dağladı."

Kaynak:  Müslim, Selam 75, (2208); Ebu Davud, Tıbb 7, (3866).

Konu:  Tıp


3991-)  İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi dağlama yapmaktan nehyetti. Ancak biz, (ona başvurmaya zorlayan) durumlarla karşılaştık. Birçok defalar dağlama yaptık. (Sünnete muhalefetimiz sebebiyle) rahatsızlığımızdan kurtuluş bulamadık."

Kaynak:  Tirmizi, Tıbb 10, (2050); Ebu Davud, Tıbb 7, (3865).

Konu:  Tıp


3993-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zehire karşı, göz değmesine karşı, nemle kurduna karşı rukye yapmamıza ruhsat tanıdı."

Kaynak:  Müslim, Selam 58, (2196); Ebu Davud, Tıbb 18, (3889); Tirmizi, Tıbb 15, (2057).

Konu:  Muskalar


3994-)  Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece göz değmesine veya zehire veya kesilmeyen kana karşı yapılır" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, 18, (3889).

Konu:  Muskalar


3995-)  Yine Ebu Davud'un Sehl İbnu Huneyf'ten yaptığı bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece nefse (insana değen gözden), veya zehire veya sokmaya karşı vardır."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 18, (3888).

Konu:  Muskalar


3998-)  Sabit İbnu Kays İbni Şemmas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ben hasta iken yanıma gelip şu duayı okudu: "Ey insanların Rabbi! Sabit İbni Kays İbni Şemmas'tan acıyı kaldır." Sonra (Medine'nin) Buthan (nam vadi)den toprak alarak bir kadehe koydu, üzerine su döküp nefes etti, sonra (su ile karışan bu toprağı) üstüme serpti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 18, (3885).

Konu:  Muskalar


4001-)  Ebu'd-Derda radıyallahu anh'ın anlattığına göre, kendisine bir adam gelerek idrar tutukluğuna yakalandığını söyledi. O da adama: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan şöyle söylediğini işittim" dedi: "Sizden kim hastalanırsa şu duayı okusun: "Rabbuna'llahu'llezi fi's-semai tekaddese ismüke, emrüke fi's-semai ve'l-ardı kema rahmetike fi's-semai fec'al rahmeteke fi'l-ardı. Vegfir lena hûbena ve hatayana. Ente Rabbu't-tayyıbin. Enzil rahmeten min rahmetike ve şifaen min şifaike ala haza'l vec'i fe yebreu. (Ey huzuru semavatı dolduran Rabbim! Senin ismin mukaddestir. Senin emrin arz ve semadadır, tıpkı Rahmetin semada olduğu gibi. Arza da rahmetinden gönder ve bizim günahlarımızı ve hatalarımızı affet. Sen (kötü söz ve fiillerden kaçınan) bütün iyi kimselerin Rabbisin. Bu ağrıya, Rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa indir, iyileşsin." (Ebu'd-Derda radıyallahu anh, adama) bu duayı okumasını emretti. O da okudu ve iyileşti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 19, (3892).

Konu:  Muskalar


4002-)  Osman İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: "Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri ma ecidu ve uhaziru." "Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teala hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım."

Kaynak:  Müslim, Selam 67-(2202); Muvatta, Ayn 9, (2, 942); Ebu Davud, Tıbb 19, (389); Tirmizi, Tıbb 29, (2081).

Konu:  Muskalar


4003-)  Hz. Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, (Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın çıkardığı askeri) bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Yanımıza bir cariye gelip: "Obamızın efendisi Selim'i bir zehirli soktu. Onunla meşgul olacak erkekler de şu anda yoklar. sizde rukye yapan biri var mı?" dedi. Bunun üzerine bizden rukye hususunda maharetini bilmediğimiz bir adam kalkıp onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyileşti. Kendisine otuz koyun verdiler. Bize sütünden içirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir miydin?" dedik. "Hayır, ben sadece Fatiha okuyarak rukye yaptım" dedi. Biz kendisine "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sormadan (bu verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, durumu ona söyledik. Aleyhissalatu vesselam "Fatiha'nın rukye olduğunu (tedavi maksadıyla okunacağını) sana kim söyledi? (verdikleri koyunları paylaşın, bana da bir hisse ayırın!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 39, 323, İcare 16, Fedailu'l-Kur'an 9; Müslim, selam 66, (2201); Ebu Davud, Tıbb 19, (3900); Tirmizi, Tıbb 20, (2064, 2065).

Konu:  Muskalar


4005-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temimelerde (muskalarda), tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." Bunu işiten bir kadın atılarak, (İbnu Mes'ud'a): "Böyle söylemeyin, benim gözüm ağrıyordu. Falan yahudiye gittim geldim. O bana rukye yaptı. Ağrım kesildi" dedi. Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh tereddüt etmeden, "Bu (ağrı) şeytanın işiydi, o eliyle dürtüyordu, sana rukye yapılınca vazgeçti. Bu durumda sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam gibi, şöyle söylemem kafidir: "İzhebi'l-bas Rabbe'n-nas eşfi ente'ş-Şafi, La şifae illa şifauke, şifaen la yuğadiru sakamen. (Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka bir şifa yoktur, hiçbir hastalığı terketmeyen bir şifa istiyorum."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 17, (3883).

Konu:  Muskalar


4006-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan nüşre hakkında sorulmuştu: "O şeytan işidir!" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 9, (3868).

Konu:  Muskalar


4010-)  Yahya İbnu Abdillah İbni Bahir anlatıyor: "Bana, Ferve İbnu Müseyk el-Muradi radıyallahu anh'ın şu sözünü dinleyen zat haber verdi: "Ey Allah'ın Resûlü! dedim, yanımızda Ebyen denen bir yer var. Burası bizim ekim yerimiz ve geçim kaynağımızdır. Ancak vebalı bir yerdir. (Bize ne yapmamızı tavsiye edersiniz)?" Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Orayı tamamen bırak. Zira hastalığa yaklaşmada helak var!"

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 24, (3923).

Konu:  Muskalar


4012-)  Sahiheyn ve Ebu Davud'da Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Göz değmesi haktır" dediği rivayet edilmiştir. Buhari dışındaki rivayetlerde: "Dövme yapmayı da yasakladı" ziyadesi vardır.

Kaynak:  Buhari, Tıbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Tıbb 15, (3879).

Konu:  Muskalar


4013-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Gözü değene (ain) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (main) yıkanırdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 15, (3880).

Konu:  Muskalar


4015-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma demiştir ki: "Bir erkek hanımına bir defada "Sen üç talakla boşsun!" dese, bu bir talak sayılır."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 10, (2197).

Konu:  Talak


4019-)  Abdullah İbnu Yezid İbni Rükane an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah'ın Resûlü, (vallahi) ben hanımımı kesinlikle boşadım." "Peki bununla ne kasdettin?" diye sordu. "Bir (talak) kastettim" dedim. Bunun üzerine: "Bununla bir kastettiğine dair Allah'a yemin eder misin?" dedi. Ben de: "Vallahi bununla sadece bir talak kastettim" dedim. Bunun üzerine: "O halde bu senin kastettiğin şekildedir!" buyurdu ve kadını ona geri verdi. O ise, hanımı ikinci kere Hz. Ömer radıyallahu anh zamanında, üçüncü kere de Hz. Osman radıyallahu anh zamanında boşadı."

Kaynak:  Tirmizi, Talak 2, (1177); Ebu Davud, Talak 10, (2196), 14, (2206, 2207, 2208).

Konu:  Talak


4027-)  Mesruk rahimehullah demiştir ki: "O beni ihtiyar ettikten sonra hanımımı bir veya yüz veya bin defa muhayyer kılmama aldırmam. Nitekim Hz. Aişe'ye sordum da bana: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi muhayyer bırakmıştı. (Hepimiz onu ihtiyar ettik.) Bu, talak mıydı?" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Talak 5; Müslim, Talak 25, 1477; Ebu Davud, Talak 12, (2203); Tirmizi, Talak 4, (1179); Nesai, Nikah 2, (6, 56).

Konu:  Talak


4028-)  Tavus rahimehullah anlatıyor: "Ebu's-Sahba (adında birisi) İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya (sık sık sualler sorardı). Bir defasında: "Bir kimsenin, hanımını duhülden (temastan) önce üç kere boşaması halinde, alimlerin bunu, bir talak addettiklerini bilmiyor musunuz?" dedi. İbnu Abbas radıyallahu anh şu cevabı verdi: "Elbette biliyorum. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Ebu Bekir devirlerinde ve Hz. Ömer radıyallahu anhüma'nın hilafetinin de ilk yıllarında, bir erkek hanımını, daha onunla temastan önce boşayacak olsa, bu bir tek talak addediliyordu. Hz. Ömer, insanların talaka düşkünlüklerini görünce: "Erkeklerin aleyhine olarak bu talaklara müsaade ediyorum" dedi."

Kaynak:  Müslim, Talak 17, (1472); Ebu Davud, Talak 10, (2199, 2200); Nesai, Talak 8, (6, 145).

Konu:  Talak


4029-)  Muhammed İbnu İyas İbnu'l-Bukeyr anlatıyor: "Bir adam karısını, temastan (gerdekten) önce üç talakla boşadı. Sonra da onunla nikahının devamını uygun gördü. Fetva sormaya gitti, ben de beraberinde idim. İbnu Abbas ve Ebu Hüreyre radıyallahu anhüm'ün yanlarına geldi. Onlar: "Senden başka bir erkekle evlenmedikçe o hanımla evlenmen mümkün değil!" dediler. Adam, "İyi ama ben onu bir talakla boşadım" dedi. İbnu Abbas radıyallahu anhüma: "sen, kendine ait fazlalığı elinden bırakmışsın!" buyurdu."

Kaynak:  Muvatta, Talak 37, 39, (2, 570, 571); Ebu Davud, Talak 10, (2198). Bu metin Muvatta'daki metindir.

Konu:  Talak


4031-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre, hanımını hayızlı iken boşamış, babası Hz. Ömer radıyallahu anh, durumu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sormuştur. Aleyhissalatu vesselam da: "Ona emret, hanımına dönsün. Kadın temizleninceye kadar yanında tutsun. Sonra tekrar hayz olup temizleninceye kadar beklesin. Kadın temizlenince boşamak dilerse, temastan önce boşasın. İşte bu, aziz ve celil olan Allah'ın (boşama hususunda) emir buyurduğu iddettir." Müslim'in bir rivayetinde: "...Ona söyle, hanımına dönsün, sonra onu temizken veya hamile iken boşasın" demiştir.

Kaynak:  Buhari, Talak 2, 3, 44, 45, Ahkam 13, Tefsir, Talak 1; Müslim, Talak 1, (1471); Muvatta, Talak 53, (2, 576); Ebu Davud, Talak 4, (2179-2185); Tirmizi, Talak 1, (1175); Nesai, Talak 1, 3, 4, (6, 137-141).

Konu:  Talak

<<İlk <Önceki 16 17 18 19 [20] 21 22 23 24 Sonraki> Son>>

 


İletişim