İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Ebu Davud Hadisleri - Sayfa 16


3145-)  Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri, biz müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme-içme günleridir."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 49, (2419); Tirmizi; Savm 59, (773); Nesai, Menasik 195; (5, 252); Tirmizi, hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

Konu:  Oruç


3147-)  Sıla İbnu Züfer anlatıyor: "Biz, Şabandan mı, Ramazandan mı olduğu şüphe edilen günde Ammar (radıyallahu anh)'ın yanında idik. Bize kızartılmış bir koyun getirildi. Cemaatten biri: "Ben oruçluyum'' diyerek geri çekildi. Ammar: "Kim bugün oruç tutarsa, muhakkak olarak Ebu'I Kasım aleyhissalatu vesselam'a isyan etmiştir" dedi".

Kaynak:  Ebu Davud, Savm, 10, (2334); Tirmizi, Savm 3, (686); Nesai, Savm 37, (4, 153); İbnu Mace, Sıyam 3, (1645).

Konu:  Oruç


3149-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şaban ayı yarılandı mı artık oruç tutmayın."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 12, (2337); Tirmizi, Savm 38, (738).

Konu:  Oruç


3150-)  Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kimse, ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamasın. Eğer bir kimse, önceden oruç tutmakta idiyse, orucunu tutsun.''

Kaynak:  Buhari, Savm 14; Müslim, Savm 21, (1082); Ebu Davud, Savm 11, (2335); Tirmizi, Savm 2, (684); Nesai, Savm 31, 32 (4, 149).

Konu:  Oruç


3151-)  Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Arefe günü Arafat'da oruç tutmayı yasakladı.''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 63, (2440).

Konu:  Oruç


3153-)  Müslim'in bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Cum'a gecesini, diğer geceler arasında gece namazına tahsis etmeyin, cum'a gününü de diğer günler arasında oruç günü olarak tayin etmeyin, ancak birinizin tutmakta olduğu oruç arasına denk gelirse o hariç."

Kaynak:  Buhari, Savm 63; Müslim, Sıyam 147, 148; Ebu Davud, Savm 50, (2420); Tirmizi, Savm 42, (743).

Konu:  Oruç


3154-)  Abdullah İbnu Büsr es-Sülemi, kızkardeşi es-Samma (radıyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cumartesi günü oruç tutmayın, ancak Allah'ın size farzettiği şeyde o gün oruç tutarsınız. Biriniz yiyecek nev'inden bir şey bulamaz da sadece üzüm (asması) kabuğu veya bir ağaç çöpü bulacak olsa onu ağzında çiğnesin (ve yine de cumartesi günü oruçlu olmasın).''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 51, (2421); Tirmizi, Savm 43, (744); İbnu Mace, Sıyam 38, (1726); Ebu Davud hadisin mensuh olduğunu söylemiştir. Tirmizi de hasen demiştir.

Konu:  Oruç


3156-)  Amr İbnu'I-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.''

Kaynak:  Müslim, Sıyam 46, (1096); Ebu Davud, Savm 15, (2343); Tirmizi, Savm 17, (709); Nesai, Savm 27, (4, 146).

Konu:  Oruç


3160-)  Talk İbnu Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fecr-i kazib size mani olmasın, fecr-i sadık karşınıza çıkıncaya kadar yiyin için.''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 17, (2348); Tirmizi, Savm 15, (705).

Konu:  Oruç


3161-)  Buhari ve Müslim'in İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan rivayetlerine göre, ResuluIlah, fecr-i sadık'ı tarif ederken: "0, enlemesine görülen aydınlıktır, uzunlamasına görülen değil" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Ezan 13, Talak 24, Haberu'I-Vahid 1; Müslim, Sıyam 40, (1093); Ebu Davud; Savm 17, (2347); Nesai, Savm 30, (4, 148).

Konu:  Oruç


3162-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz ezanı işitince (yiyip-içtiği) kap elinde ise, ihtiyacını görünceye kadar onu bırakmasın.''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 18, (2350).

Konu:  Oruç


3163-)  Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır."

Kaynak:  Buhari, Savm 43; Müslim, Sıyam 51, (1100); Ebu Davud, Savm 19, (2351); Tirmizi, Savm 12, (698).

Konu:  Oruç


3167-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılmazdan önce biçkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eger taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su yudumlardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 22, (2556); Tirmizi, Savm 10, (694).

Konu:  Oruç


3168-)  Mu'az İbnu Zühre anlatıyor: "Bana ulaştı ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam, iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: "Allahümme leke sumtü ve ala rızkıke eftartü. (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)"

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 22, (2358).

Konu:  Oruç


3169-)  Mervan İbnu Salim, Hz. İbnu Ömer radıyallahu anhüma'den naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam orucunu açınca şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teala sevap kesinleşti." "Rezin, duanın baş kısmına "Elhamdülillah" kelimesini ziyade etti.''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 22, (2357).

Konu:  Oruç


3171-)  Ebu Bekr İbnu Abdirrahman'ın anlattığına göre, babası, Mervan'a Hz. Aişe ve Ümmü Seleme (radıyallahu anhüma)'nin kendisine şunu haber verdiklerini söylemiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan ayında, rüya sebebiyle olmaksızın cünüb olarak fecir vaktine ulaştığı olurdu da, kalkıp yıkanır ve orucunu tutardı."

Kaynak:  Buhari, Savm 22, 25; Müslim, Sıyam 76, (1109); Muvatta, Sıyam 12, (1, 291); Ebu Davud, Savm 36, (2388, 2389); Tirmizi, Savm 63, (779); Nesai, Taharet 123, (1, 108).

Konu:  Oruç


3172-)  Amir. İbnu Rebi'a (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, oruçlu iken misvaklandığını sayamayacağım kadar çok gördüm."

Kaynak:  Buhari, Savm 27; Ebu Davud, Savm 26, (2364); Tirmizi, Savm 29, (725); (Buhari'nin rivayeti muallaktır).

Konu:  Oruç


3174-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah. (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur."

Kaynak:  Buhari, Savm 8, Edeb 51; Ebu Davud, Savm 25, (2326); Tirmizi, Savm 16, (707).

Konu:  Oruç


3175-)  Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz yemeğe davet: edilince, oruçlu ise: "Ben oruçluyum" desin."

Kaynak:  Müslim, Sıyam 159, (1150); Ebu Davud, Savm 76, (2461); Tirmizi, Savm 64, (780; 781); İbnu Mace, Sıyam 47, (1750).

Konu:  Oruç


3178-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın." Ebu Davud'un rivayetinde, "Ramazan dışmda" ziyadesi vardır.

Kaynak:  Buhari, Nikah 84; 86; Müslim, Zekat 84, (1026);. Ebu Davud, Savm 74, (2485); Tirmizi, Savm 65, (782);

Konu:  Oruç


3181-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı. "Nesi var?" diye sordu. "Oruçlu biri!'' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Seferde oruç birr (Allah'ı memnun edecek dindarlık) değildir!" buyurdular.'' Bir rivayette: "Seferde oruç birr'den değildir" denmiştir."

Kaynak:  Buhari, Savm 36, Müslim, Sıyam 92, (1115); Ebu Davud, Savm 43, (2407); Nesai, Savm 48 (4, 176).

Konu:  Oruç


3182-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Hamza İbnu Amr el Eslemi (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisi idi. Resulullah şöyle cevap verdiler: "Dilersen tut, dilersen tutma."

Kaynak:  Buhari, Savm 33; Müslim, Sıyam 103, (1, 121); Muvatta, Siyam 24, (1, 295); Tirmizi, Savm 19, (711); Ebu Davud, Savm 42, (2402); Nesai, Savm 56, (4, 185).

Konu:  Oruç


3183-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz, oruçluyu kınıyordu."

Kaynak:  Buhari, Savm 37, Müslim, Sıyam 98, (1118); Muvatta, 23, (1, 295); Ebu Davud, Savm 42, (2405).

Konu:  Oruç


3184-)  Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz çok şiddetli sıcak bir mevsimde, Ramazan ayında Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte sefere çıktık. Hararetin şiddetinden herkes elini başına koyuyordu. Aramızda oıuçlu olarak sadece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile İbnu Ravaha vardı.''

Kaynak:  Buhari, Savm 35; Müslim, Savm 108, (1122); Ebu Davud, Savm 44, (2409).

Konu:  Oruç


3186-)  Abudullah İbnu Ka'b İbni Malikoğullarından ismi Enes İbnu Malik olan bir adamdan anlatıldığına göre, demiştir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, yolcudan namazın yarısını kaldırdı, oruca da yeme hususunda ruhsat tanıdı. Ayrıca çocuk emziren ve hamile kadınlara, çocukları hususunda endişe ettikleri takdirde, orucu yeme ruhsatı tanıdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 43, (2408); Tirmizi, Savm 21, (715); Nesai, Savm 51, (4, 180-182), 62, (4,190); İbnu Mace, Sıyam 12, (1668).

Konu:  Oruç


3189-)  Mansür el Kelbi anlatıyor: "Dıhye İbnu Halife (radıyallahu anh), Ramazan'da Dımeşk'e bağlı köylerden (Mizze adındaki) birinden çıkıp Fustat'tan Akabe köyüne olan mesafe kadar bir yol aldı. Bu mesafe üç millik bir uzakİıktı. Dıhye ve beraberindekilerden bir kısmı (o gün) orucu yediler. Bir kısmı ise orucu yemeyi uygun görmediler. Dıhye, köyüne dönünce; "Vallahi bugün, vuküa geleceği lıiç aklımdan geçmeyen bir hadise ile karşılaştım: Bir kısım kimseler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ve ashabı'nın sünnetini beğenmediler" dedi. Bunu, o gün orucu açmayanlar için söylemişti. Dıhye (radıyallahu anh) bu hayıflanmasını şöyle noktaladı: "Allahım beni yanına al!''

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 46, (2413).

Konu:  Oruç


3190-)  Ubeyd İbnu Cübeyr rahimehullah anlatıyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından olan Ebu Basra el-Gıfari (radıyallahu anh) ile Fustat'tan yola çıkan bir gemide Ramazan'da beraberdik. (İskenderiye'ye gitmek istiyordu. Ebu Basra ve beraberindekiler) gemiye çıkarıldı. (Daha evleri tamamen geçmemişti ki sofra emretti.) Sabah yemeği getirildi. Bana da: "Yaklaş (beraber yiyelim!)" dedi. Ben: "Evleri hala görmüyor musun?" dedim. Bana: "Yoksa sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetinden hoşlanmıyor musun?" dedi. Bunun üzerine o yedi, ben de yedim."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 45, (2412).

Konu:  Oruç


3191-)  Seleme İbnu'l- Muhabbak (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sefer sırasında Ramazan'a erer ve beraberinde kendisini karnını doyuracak yere götürecek bir bineği varsa nerede olursa olsun orucunu tutsun."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 44, (2410, 2411).

Konu:  Oruç


3194-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Üzerimde Ramazan orucu bulunurdu da ben onları ancak Şaban ayında kaza edebilirdim. Bu, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın mevkii sebebiyle idi."

Kaynak:  Buhari, Savm 40; Müslim, sıyam 151, (1146); Muvatta, Sıyam 54, (1, 308); Ebu Davud, Savm 40, (2399); Tirmizi, Savm 66, (783); Nesai, Savm 64, (4, 191).

Konu:  Oruç


3195-)  Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi ona bedel tutar."

Kaynak:  Buhari, Savm 42; Müslim, Sıyam 153, (1174); Ebu Davud, Savm 41, (2400).

Konu:  Oruç


3196-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Annem vefat etti, üzerinde de nezir orucu borcu var, kendisine bedel oruç tutabilir miyim?" dedi. Resulullah: "Annen üzerinde borç olsaydı da sen ödeyiverseydin, bu borç onun yerine ödenmiş olur muydu?" diye sordu. Kadın: "Evet!" deyince, Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse annene bedel oruç tut!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Savm 42; Müslim, Savm 156, (1148); Ebu Davud, Eyman 25, (3307, 3308); Tirmizi, Savm 22, (716).

Konu:  Oruç


3198-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben ve Hafsa oruçlu idik. Bize yiyecek hediye edildi. Ondan yedik. Resulullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Hafsa (cür'ette) babası gibiydi, sözde benden evvel davranıp: "Ey Allah'ın Resulü, biz, Aişe ve ben nafile oruca niyet etmiş, bu niyetle sabaha kavuşmuştuk. Bize bir yemek hediye edildi. Biz de ondan yedik" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Bunun yerine bir başka gün kaza orucu tutun!" buyurdu."

Kaynak:  Muvatta, Sıyam 50, (1, 306); Ebu Davud, Savm 73, (2457); Tirmizi, Savm 36, (735).

Konu:  Oruç


3199-)  Esma Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah zamanında bulutlu bir günde orucumuzu açtık. Sonra güneş doğdu. Hişam'a: "Kaza emredildi mi?" diye soruldu. "Kazasız olur mu?" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Savm 46; Ebu Davud, Savm 23, (2359).

Konu:  Oruç


3201-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ramazan ayında, hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez."

Kaynak:  Buhari, Savm 29; Tirmizi, Savm 27, (723); Ebu Davud, Savm 38, (2396).

Konu:  Oruç


3202-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, helak oldum" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Seni helak eden şey nedir?" diye sorunca: "Oruçlu iken hanımıma temas ettim" dedi. Bunun üzerine Resulullah'la aralarında şu konuşma geçti: "Azad edecek bir köle bulabilir misin?" "Hayır!" "Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?" "Hayır!" "Altmış fakiri doyurabilir misin?" "Hayır!" "Öyleyse otur!" Biz bu minval üzere beklerken, Aleyhissalatu vesselam'a içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi. "Soru sahibi nerede?" diyerek adamı aradı. Adam: "Benim! Buradayım!" deyince, Aleyhissalatu vesselam: "Şu sepeti al, tasadduk et!" dedi. Adam: "Benden fakirine mi? Allah'a yemin ediyorum, Medine'nin şu iki kayalığı arasında benden fakiri yok!" cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah güldüler ve: "Öyleyse bunu ehline yedir!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Savm 29, 31, Hibe 20, Nafahat 13, Edeb 68, 95, Kefaretu'l- Eyman 3, 4, Hudud 26; Müslim, Sıyam 81, (1111); Muvatta, Sıyam 28, (1, 296, 297); Ebu Davud, Savm 37, (2390, 2391, 2392, 2393); Tirmizi, Savm 28, (724).

Konu:  Oruç


3207-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: "Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): "Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzaklaşınca, kadına: "Bu Resulullah idi!'' dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalatu vesselamın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu."

Kaynak:  Buhari; Cenaiz 43; 7, 32, Ahkam 11; Müslim, Cenaiz 14, (626); Ebu Davud, Cenaiz 27, (3124); Tirmizi, Cenaiz 13, (987); Nesai; Cenaiz 22, (4, 22).

Konu:  Sabır


3208-)  Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı şunları söylerken işittim: "Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnna lillahi ve inna ileyhi raci'ün, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha. "Biz Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver'' derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir." Ümm-ü Seleme der ki: "Ebu Seleme (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslüman var? Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ilk hicret eden hane, onun hanesiydi'' dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana Hatib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah'ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)'' diye cevap verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kız çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim'' buyurdular.''

Kaynak:  MüsIim, Cenaiz 3, (918); Muvatta; Cenaiz 42, (1, 236); Ebu Davud, Cenaiz 22, (3119); Tirmizi, Da'avat 88; (3506).

Konu:  Sabır


3214-)  Habbab İbnu'l-Eret (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ka'be'nin gölgesinde‚ bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikayette bulunduk: "Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?'' dedik. Şu cevabı verdi: "Sizden. önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindimi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."

Kaynak:  Buhari, Menakıbu'l- Ensar 29, Menakıb 25, İkrah 1; Ebu Davud, Cihad 107, (2649); Nesai, Zinet 98, (8, 204).

Konu:  Sabır


3215-)  Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol'' diye rica etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam); adamı geri çevirirken: "Selamımı söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır, veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli vardır. Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı düşünsün!''

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 33, Marza 9, Kader 4, Eyman 9, Tevhid 2, 25; Müslim, Cenaiz 11, (923); Ebu Davud, Cenaiz 28, (3125); Nesai, Cenaiz 22, (4, 21, 22).

Konu:  Sabır


3222-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sıdk insanı birr'e (Allah'ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın indinde sıddik (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sorunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir."

Kaynak:  Buhari, Edeb 69; Müslim, Birr 102, 103, (2606, 2607); Muvatta, Kelam 16, (2, 989); Ebu Davud, Edeb 88, (4989); Tirmizi, Birr 46, (1972).

Konu:  Diğer


3228-)  Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bana hicretten haber ver!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Vah sana! O ağır bir iştir. Senin develerin var mı?" dedi. adam, "Evet!" deyince: "Zekatlarını veriyor musun?" diye sordu. Adam yine "Evet!" deyince: "öyleyse sen o uzaklarda kal ve çalış, zira Allah senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Zekat 36, Edeb 95; Müslim, İmaret 87, (1865); Ebu Davud, Cihad 1, (2477); Nesai, Bey'a 11, (7, 144).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3239-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minberde, sadakadan ve dilenmeye tevessül etmemekten bahsettiği sırada: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır!'' buyurdu. "Üstteki'' infak eden "alttaki'' de dilenen demektir.''

Kaynak:  Buhari, Zekat 18; MüsIim, Zekat 94. (103 3 ); Muvatta, Sadaka 8, (2, 998) ; Ebu Davud, Zekat 28, (1648); Nesai, Zekat 52, (5, 61).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3242-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir gün: "Ey Allah'ın Resülü! dendi, hangi sadaka daha üstündür?'' "Fakirin cömertliğidir. Sen bakımıyla mükellef olduklarından başla."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 40, (1677).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3243-)  Said İbnu'l Müseyyeb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Sa'd İbnu Ubade (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordu: "Senin hoşuna giden sadaka hangisidir?'' "Su!'' cevabını verdi.''

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 41, (1679-1680).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3245-)  Ebu Davud'daki bir rivayette: "Dilenci için bir hak vardır, at üzerinde de gelse bile" buyurmuştur.''

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 33, (1665).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3247-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hurma mahsülünden her on vask miktara, fakirler için, bir salkım hurmanın mescide asılmasını emretti.''

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 32, (1662).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3248-)  Avf İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), birgün elinde asası olduğu halde çıktı. Adamın biri çürüklü bir hurma salkımı asmış idi. Aleyhissalatu vesselam salkıma değneğini dürtüyor ve: "Bu sadakanın sahibi, keşke bundan daha iyisini tasadduk etmek isteseydi. Bu sadakanın sahibi, Kıyamet günü çürük hurma yiyecek" diyordu.

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 16 (l608): Nesai, Zekat 27, (5, 43, 44)

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3251-)  "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadakanın en hayırlısı zenginlik halinde verilendir. Nafakasını vermek zorunda olduklarından başla.'' Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün sadaka (nafaka) vermeyi emretmişti. Bir adam: "Ey Allah'ın Resülü, dedi yanımda bir dinarım var!'' "Onu kendine tasadduk et (kendi nafakan için harca)!'' buyurdu. Adam: "Yanımda bir dinar daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Onu da çocuklarına tasadduk et" buyurdular. Adam tekrar: "Bir başka dinarım daha var(sa)?'' deyince: "Onu da zevcene tasadduk et" emrettiler. Adam bu sefer: "Başka bir dinarım daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Onu da hizmetçine tasadduk et!" deyince, adam tekrar atıldı: "Bir başka dinarım daha var(sa)?'' Aleyhissalatu vesselam: "Onun nereye verileceğini sen daha iyi bilirsin'' cevabını verdi.''

Kaynak:  Buhari, Zekat 18; Nafakat 2; Ebu Davud, Zekat 39, (1676); Nesai, Zekat, 53, (5,62). Ebu Davud, Zekat 45, (1691); Nesai, Zekat 54, (5, 62).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3253-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Adamın biri yumurta büyüklüğünde bir altın getirip: "Ey Allah'ın Resülü, şunu bir madende ele geçirdim, bunu alın, tasadduk ediyorum! Bundan başka birşeyim de yok'' dedi. Aleyhissalatu vesselam (memnuniyetsizliğini ifade için ondan yüzünü çevirdi. Sonra adam Resûlullah'ın sağ tarafından yaklaşıp aynı şeyleri söyledi. Efendimiz yine adamdan yüzünü çevirdi. Adam bu sefer sol tarafından yaklaştı, aynı şeyleri söyledi. Resulullah yine adamdan yüzünü çevirdi, sonra adam arka cihetinden yine yaklaşıp önceki sözlerini aynen tekrar etti. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldı ve adama attı. Eğer değseydi canını yakacaktı. Buyurdular ki: "Biriniz bütün sahib olduğu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum" diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı zenginlikten sonrakidir.''

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 39, (1673).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3254-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eğer kadın, evin yiyeceğinden zarar vermeyecek şekilde infak ederse, kadın infak ettiği için, erkek de kazandığı için sevaba kavuşurlar, malı koruyan vekil harc için de aynı şekilde sevab vardır. Bunlardan birinin sevabı diğerinin sevabından hiçbir şey noksanlaştırmaz."

Kaynak:  Buhari, Zekat 26, 17, 25, Büyü' 12; Müslim, Zekat 80, (1024); Ebu Davud, Zekat 44, (1685); Tirmizi, Zekat 34, (671, 672); Nesai, Zekat 57, (5, 65).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3257-)  Bir rivayette şöyle buyurmuştur: "Koca, kadının ismetine (nikahına) sahipse, kadının kendi malında da tasarrufu caiz olmaz.''

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 86, (3546, 3547); Nesai, Zekat 58, (5, 65, 66).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3259-)  Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Allah yolunda bir at tasadduk etmiş idim. Ona sahip olan kişi, hayvanın bakımını ihmal etti. Bunun üzerine atı satın almak istedim. Biraz ucuza satar diye düşünüyordum. Önce Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir sorayım dedim. "Sakın ha! buyurdu, ne onu satın al ne de sadakana dön, hatta onu sana bir dirheme verse bile. Zira sadakasına dönen, kustuğuna dönen gibidir!.'' buyurdular.'' Muvatta'nın bir rivayetinde şu ziyade vardır: ". . . (Sadakasına dönen) kusmuğuna dönen köpek gibidir."

Kaynak:  Buhari, Zekat 59, Yesaya 31, Cihad 119, 137; Müslim, Hibat 3, (1621); Muvatta, Zekat 50, (1, 282); Ebu Davud, Zekat 9, (1793); Tirmizi, Zekat 23, (668); Nesai, Zekat 100, (5, 108, 109).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3260-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince, adam: "Benim bir meyveliğim var. Sizi şahid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum!" dedi."

Kaynak:  Buhari, Vesaya 15, 20, 26, Ebu Davud, Vesaya 15 (2882); Tirmizi, Zekat 33, (669); Nesai, Vesaya 8, (6, 252, 253).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3261-)  Sa'd İbnu Übade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?'' "Su!" buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve: "Bu kuyu Sa'd'ın annesi için" dedi."

Kaynak:  (Ebu Davud, Zekat 42, (1679, 1680, 1681); Nesai, Vesaya 9, (6, 254, 255).

Konu:  Sadaka ve Nafaka


3265-)  Meymune radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan izin almadan bir cariye azad ettim. Resulullah'ın benimle kalma günü gelip, beraber olduğumuz zaman: "Ey Allah'ın Resülü, cariyemi azad ettim, farkettlnlz mi?'' dedim. "(Sahi mi söylüyorsun), bunu yaptın mı?'' dedi. Ben, "Evet!'' deyince: "Keşke onu dayılarına verseydin, senin için daha hayırlı olacaktı!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Hibe 15; Müslim, Zekat 44, (999); Ebu Davud, Zekat 45 (1690).

Konu:  Diğer


3271-)  Bir başka rivayette: "Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lanetler" denmiştir.

Kaynak:  Buhari, Nikah 85, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikah 120 - 122 (1436); Ebu Davud, Nikah 41, (2141).

Konu:  Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakkı


3273-)  Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 43, (2147).

Konu:  Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakkı


3274-)  Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Safvan İbnu Muattal (radıyallahu anh)'ın hanımı, yanında Safvan da bulunduğu bir anda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!'' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvan'a sordu. Safvan: "Ey Allah'ın Resülü! "Namaz kıldığım zaman dövüyor '' sözüne gelince, o zaman (bir rekatte uzun) iki sûre okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım'' dedi. Resulullah kadına: "İnsanlara tek surenin okunması yeterlidir '' buyurdu. Safvan devam etti: "Oruç tuttuğum zaman bozduruyor '' sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Bir kadın kocasının izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!'' buyurdular. Safvan devamla: "Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz'' diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Safvan, uyanınca namazını kıl!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Savm 74, (2459).

Konu:  Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakkı


3275-)  Ebu'I - Verd İbnu Sümame anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın kızı Fatıma (radıyallahu anha)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?'' "Evet, bahsedin!'' dedim. Bunun üzerine: "Fatıma radıyallahu anha değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Rasûlüllah'a bir kısım köleler getirilmişti.. Fatıma 'ya: "Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhisselatu vesselam'ın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Resulullah Fatıma'ya gelerek: "Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fatıma süküt edip cevap vermedi. Ben araya girip: "Ben anlatayım Ey Allah'ın Resülü!'' dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah: "Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, aileyin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzüç kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.." buyurdular. Fatıma (radıyallahu anha): "Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi."

Kaynak:  Buhari, Fedailul Ashab 9, Humus 6, Nafakat 6, 7, Da'avat 11; Müslim, 80, (2727); Tirmizi, Da'avat 24, (3405); Ebu Davud, Harac 20, (2988, 2989), Edeb 109, (5062, 5063).

Konu:  Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakkı


3278-)  Hakim İbnu Mu'aviye babası Mu'aviye (radıyallahu anh)'den anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?'' "Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbih etmemen, evin içi hariç onu terk etmemen."

Kaynak:  (Ebu Davud, Nikah 42, (2142, 2143, 2144).

Konu:  Kadınlar


3281-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: "Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu. "Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 16, (4679). Bu, Sahiheyn'de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır. Müslim, İman 132, (79); Buhari Hayz 6; İbnu Mace, Fiten 19, (4003).

Konu:  Diğer


3284-)  Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca bir-biriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir."

Kaynak:  Müslim, Nikah 123, (1437); Ebu Davud, Edeb 37, (4870).

Konu:  Diğer


3286-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vessalam buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müsiümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.

Kaynak:  Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).

Konu:  Sohbet


3287-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: "Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek." Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: "Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).

Konu:  Sohbet


3288-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu: vesselam buyurdular ki: "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun."

Kaynak:  Buhari, Marda 4, Cihad 171, Nikah 71, Ahkam 23; Ebu Davud, Cenaiz 11, (3105).

Konu:  Sohbet


3290-)  Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Sakın yollara oturmayın!" buyurmuştu. "Ya Resulullah dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz. " "Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin!" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resülü, onun hakkı nedir?" diye sordular. "Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!" dedi." Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: "Yardım isteyen mazlüma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.''

Kaynak:  Buhari, İstizan 2, Mezalim 22 ; Müslim, Libas 114, (2121); Ebu Davud, Edeb 13, (4815).

Konu:  Sohbet


3291-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi kanuşmasınlar, bu, öbürünü üzer." Bu manada bir rivayet İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan gelmiştir. Hadisi Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi kaydetmişlerdir.

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 45; Müslim, Selam 36, (2183); Muvatta, Kelam 13, (2, 988, 989); Ebu Davud, Edeb 29, (4852).

Konu:  Sohbet


3293-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Birgün Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi, elinde de bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık. "Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!'' buyurdu.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 165, (5230).

Konu:  Sohbet


3294-)  Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: "Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e: "Otur, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim'' dedi.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 165, (5229); Tirmizi, Edeb 13, (2756).

Konu:  Sohbet


3295-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.'' Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), oraya oturmazdı."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 31, Cum'a 20; Müslim, Selam 27, (2177); Tirmizi, Edeb 9, (2750, 2751); Ebu Davud, Edeb 18, (4828).

Konu:  Sohbet


3297-)  Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 16, (4825); Tirmizi, İsti'zan 29, (2753).

Konu:  Sohbet


3298-)  Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz." Tirmizi'nin rivayetinde: "İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz" şeklinde gelmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 24, (4844, 4845); Tirmizi, Edeb 11, (2753)

Konu:  Sohbet


3299-)  Ebu Sa'idi'l-Hurdi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 14, (4820).

Konu:  Sohbet


3300-)  Ebu Miclez anlatıyor: "Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radıyallahu anh) dedi ki: "Halkanın ortasına oturan, Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın diliyle lanetlenmiştir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 17, (4826); Tirmizi, Edeb 12, (2754).

Konu:  Sohbet


3301-)  Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: "Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?'' buyurdu.''

Kaynak:  Müslim, Salat 119, (430); Ebu Davud, Edeb 16, (4823).

Konu:  Sohbet


3302-)  Amr İbnu 'ş-Şerid, babasından (radıyaIlahu anh) anlatıyor: "Ben oturduğum sırada, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: "Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun?'' dediler.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 26, (4848).

Konu:  Sohbet


3303-)  Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece Ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 30, (4854).

Konu:  Sohbet


3304-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 15, (4821).

Konu:  Sohbet


3305-)  Kays, babasından naklediyor: "(Bir seferinde mescide) gelmişti ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah aleyhissalatu vessalam, kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 15, (4822).

Konu:  Sohbet


3307-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 37, (4869).

Konu:  Sohbet


3309-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefsim yed-i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!"

Kaynak:  Müslim, İman 93, (54); Ebu Davud, Edeb 142, (5193); Tirmizi, İsti'zan 1, (2589).

Konu:  Sohbet


3311-)  Mikdam İbnu Madikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 122, (5124); Tirmizi, Zühd 54, (2393).

Konu:  Sohbet


3312-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki): "Ey Allah'ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum." "Pekiyi kendisine haber verdin mi?" diye Aleyhissalatu vesselam sordu. "Hayır!" deyince, "Ona haber ver!" dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: "Seni Allah için seviyorum!" dedi. Adam da: "Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!" diye mukabelede bulundu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 122, (5125).

Konu:  Sohbet


3318-)  Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir."

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 3, (4599).

Konu:  Sohbet


3319-)  Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler." Orada bulunanlar sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!" "Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: "Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler" (Yunus 62).

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 78, (3527).

Konu:  Sohbet


3322-)  Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Kişi sevdiğiyle beraberdir" denmiştir.

Kaynak:  Buhari, Edeb 96; Müslim, Birr 165, (2640); Ebu Davud, Edeb 122, (5126); Tirmizi, Zühd 50, (2388).

Konu:  Sohbet


3323-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar."

Kaynak:  Buhari, Enbiya 2; Müslim, Birr 159, (2638); Ebu Davud, Edeb 19, (4834).

Konu:  Sohbet


3324-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter." Rezin bir rivayette şunu ilave etti: "Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sırat'ta sabit kılar."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 46, (4893); Tirmizi, Hudud 3, (1426); Buhari, Mezalim 3, İkrah 7; Müslim, Birr 58, (2580).

Konu:  Sohbet


3325-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz."

Kaynak:  Müslim, Zikr 38, (2699); Ebu Davud, Edeb 68, (4946); Tirmizi, Hudud 3, (1425), Birr 19, (1931); Kıraat 3, (2946).

Konu:  Sohbet


3327-)  Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'e: "Sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!" dediği ulaştı mı?" diye sordum. Şu cevabı verdi: "Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı." Ebu Davud'un rivayetinde: "Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı" şeklindedir.

Kaynak:  Buhari, Edeb 67, Kefalet 2, İ'tisam 16; Müslim, Fedailu's-Sahabe 204, (2529); Ebu Davud, Feraiz 17, (2926).

Konu:  Sohbet


3330-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve: "Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!" derdi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 37, salat 88, Mezalim 5; Müslim, Birr 145, (2627); Ebu Davud, Edeb 126, (5131); Tirmizi, İlim 14, (2674); Nesai, Zekat 65, (5, 78).

Konu:  Sohbet


3331-)  Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şu hususlar da Allah'ı büyüklemenin birer şubesidir: -Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak. -İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak. -Adil olan iktidar sahibine ikram."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 23, (4843).

Konu:  Sohbet


3334-)  Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, "Kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir. Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun" buyurmuştu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 23, (4842).

Konu:  Sohbet


3335-)  Rıb'i İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: "Girebilir miyim?" diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: "Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: "Esselamün aleyküm, girebilir miyim?" demesini söyle!" buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): "Esselamü aleyküm, girebilir miyim?" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da adama izin verdi, o da girdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 137, (5177, 5178, 5179).

Konu:  Sohbet


3336-)  Kays İbnu Sa'd İbni Ubade radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: "Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O: "Bırak, bize çokça selam okusun!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: "Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: "Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve: "Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyordum" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp: "Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!" diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana: "Ey Kays, Resulullah'a refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: "Benimle sen de bin!" dedi, ben imtina edince: "Ya binersin, ya dönersin!" buyurdular. Ben de geri döndüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 138, (5185).

Konu:  Sohbet


3337-)  Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: "Gir!" buyurdu. Ben: "Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?" dedim. "Tam olarak gir!" dedi. Ben de girdim." (Ravi) der ki: "Tam olarak mı gireyim?" diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 92, (5000, 5001); Buhari, Cizye 15; İbnu Mace, Fiten 25, (4042).

Konu:  Sohbet


3338-)  Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: "Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!" derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 138, (5186).

Konu:  Sohbet


3340-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Göz içeri girdi mi artık izin yok." Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: "İzin istemek görme sebebiyledir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 136, (5173).

Konu:  Sohbet


3341-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur)."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 140, (5189-5190).

Konu:  Sohbet

<<İlk <Önceki 12 13 14 15 [16] 17 18 19 20 Sonraki> Son>>

 


İletişim