5605-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, evlenen bir kimseyi şöyle tebrik ederdi: "Allah sana (evliliği) mübarek kılsın, üzerine bereket indirsin, ikinizin arasını hayırda birleştirsin."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 37, (2130); Tirmizi, Nikah 7, (1091).
Konu: Ölüm
5608-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kim hanımına temas etmek isteyince: "Allah'ın adıyla! Allahım, bizi şeytandan uzak tut ve şeytanı da bize vereceğin nasipten uzak tut!" dese, sonra da Allah bu temastan onlara bir evlad nasip etse, şeytan ona ebediyen zarar vermez."
Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Nikah 116, (1434); Ebu Davud, Nikah 46, (2161); Tirmizi, Nikah 8, (1092).
Konu: Ölüm
5614-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam şiğar nikahını yasakladı. Bu, kişinin kızını veya kızkardeşini, karşılığında kızını veya kız kardeşini almak üzere bir erkeğe vermesi, aralarında mehir ödemeyi kaldırmalarıdır."
Kaynak: Buhari, Nikah 28, Hiyel 3; Müslim, Nikah 57, (1415); Muvatta, Nikah 24, (2, 535); Ebu Davud, Nikah 15, (2074); Tirmizi, Nikah 29, (1124); Nesai, Nikah 60, 61, (6, 111, 112).
Konu: Ölüm
5615-) Urve rahimehullah anlatıyor: "Hz. Aişe radıyallahu anha bana anlattı ki: Cahiliye devrinde dört çeşit nikah mevcuttu: Bunlardan biri, bugün (dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikahtır: Kişi, kişiden kızını veya velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir. Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: Kişi, hanımı hayızdan temizlenince: "Falancaya git, ondan hamilelik talep et" der ve hanımını ona gönderirdi. -Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı. O adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla zevciyat muamelelerine başlardı. Bu nikah çeşidine asaletli bir evlat elde etmek için başvurulurdu. İşte bu nikaha nikahu'l-istibza denirdi. Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: On kişiden az bir grup toplanır, bir kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu. Kadın hamile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı. Hiçbiri bu davete icabet etmekten kaçınamaz, kadının yanına gelirdi. Kadın onlara: "Hadisenizi hatırlamış olmalısınız. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan, çocuk senindir" der, çocuğu bunlardan dilediğine nisbet ederdi. Adamın buna itiraz etmeye hakkı yoktu. Diğer dördüncü nikah çeşidi şöyleydi: Çok sayıda insan toplanıp bir kadının yanına girerlerdi. Kadın gelenlerden hiçbirine itiraz edemezdi. Bu kadınlar fahişe idi. Kapılarının üzerine bayraklar dikerlerdi. Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kaifler çağırırlardı. Kaifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu söylerse nesebini ona dahil ederlerdi. Çocuk da ona nisbet edilir, onun çocuğu diye çağrılırdı. O kimse bunu reddedemezdi. Muhammed aleyhissalatu vesselam hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikahlarını yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikahı bıraktı."
Kaynak: Buhari, Nikah 36; Ebu Davud, Talak 33, (3272).
Konu: Ölüm
5616-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: Hangi kadın velisinin izni olmaksızın nikahlanırsa onun nikahı batıldır!" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Devamla: "Eğer kocası zifaf yaptıysa, kadının fercinden helal addetmiş olması sebebiyle mehir kadınındır. Eğer (veliler) ihtilafa düşerlerse, sultan, velisi olmayanların velisidir"
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 20, (2083); Tirmizi, Nikah 14, (1102).
Konu: Ölüm
5617-) Yine Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Musa radıyallahu anh'tan gelen bir rivayette: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Velisiz nikah yoktur!" demiştir."
Kaynak: Tirmizi, Nikah 14, (1101); Ebu Davud, Nikah 20, (2085).
Konu: Ölüm
5618-) Hz. Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hangi kadını, (seviyesi eşit) iki veli (iki ayrı şahsa) nikahlamışsa, kadın o iki veliden önce davranana aittir. Kim iki kişiye bir şey satmışsa, o satılan şey birinci kimseye aittir."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 22, (2088); Tirmizi, Nikah 19, (1110); Nesai , Büyü' 96, (7, 314).
Konu: Ölüm
5619-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hangi köle, efendilerinin izni olmadan evlenirse zanidir."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 17, (2078); Tirmizi, Nikah 20, (1111, 1112).
Konu: Ölüm
5620-) Hz. İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Dul nefsine velisinden ehaktır. Bakireden nefsi hususunda izin alınır, onun izni sükütudur."
Kaynak: Müslim, Nikah 66, (1421); Muvatta, Nikah 4, (2, 524); Tirmizi, Nikah 12, (1108); Ebu Davud, Nikah 26, (2098); Nesai, Nikah 31, 32, (6, 84).
Konu: Ölüm
5621-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden nikahlanamaz, bakire de izni sorulmadan nikahlanamaz" buyurmuşlardır. Ashabı sordu: "Ey Allah'ın Resülü! Onun izni nasıl olur?" "Sükut etmesiyle!" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Nikah 41, Hiyel 3; Müslim, Nikah 64, (1419); Tirmizi, Nikah 17, 18, (1107, 1109); Ebu Davud, Nikah 24, (2092, 2093); Nesai, Nikah 33, (6, 85).
Konu: Ölüm
5622-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bakire bir kız, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek, kendisi istemediği halde, babasının evlendirdiğini söyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam, (bu nikahı) kabul edip etmemede kızı muhayyer bıraktı."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 25, (2096).
Konu: Ölüm
5624-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kızları hakkında kadınlarla istişare edin!"
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 24, (2095).
Konu: Ölüm
5626-) Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Ebu Hind, Resûlullah'ı bıngıldak kısmından hacamat etmişti. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Beni Beyaza, Ebu Hind'i evlendirin, onunla evlenin!" buyurdu ve şunu ilave etti: "Eğer tedavi için başvurduğunuz şeylerin birinde hayır varsa bu hacamattır:
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 27, (2102).
Konu: Ölüm
5628-) Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Ebu Huzeyfe İbnu Utbe İbni Rebi'a İbni Abdi Şems radıyallahu anh -ki bu zat Bedir gazvesine katılmıştı- Salim'i evlat edinmiş ve kardeşinin kızı Hind Bintu'I-Velid İbni Utbe İbni Rebi'a ile evlendirmişti. Salim ise, ensardan bir kadının azadlısı idi: Nitekim, Resûlullah aleyhissalatu vesselam da Zeyd radıyallahu anh'ı evlat edinmişti. Cahiliye devrinde kim bir adamı evlat edinirse, halk bu adamı evlat edinen kimseye nisbet ederek çağırırdı. O, ayrıca yeni babasına varis de olurdu. Bu tatbikat Rab Teala'nın şu kavl-i şerifleri nazil oluncaya kadar devam etti. (Mealen): "Onları kendi babalarına nisbet edin. Allah katında doğru olanı budur. Eğer babalarının kim oI duğunu biliyorsanız, zaten onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. (Ahzab 5)
Kaynak: Buhari, Nikah 15, Megazi 11; Nesai, Nikah 8, (6, 63-64); Ebu Davud, Nikah 10, (2061).
Konu: Ölüm
5629-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Celde ile cezalandırılmış zani kimse ancak kendisi gibi biriyle evlen(ebil)ir."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 5, (2052).
Konu: Ölüm
5634-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ebu'l-Ku'ays'ın kardeşi Eflah, örtünmeyi emreden ayet indikten sonra yanıma girmek için izin istedi. Ben: "Allah'a yemin olsun, Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan izin istemedikçe ben ona girme izni vermeyeceğim! Çünkü onun kardeşi Ebu'l-Ku'ays beni emziren kimse değildir, beni Ebu'I-Ku'ays'ın hanımı emzirdi!" dedim. Derken yanıma Aleyhissalatu vesselam girdiler. "Ey Allah'ın Resulü dedim, Ebu'l-Ku'ays'ın kardeşi EfIah yanıma girmek için izin istedi. Ben sizden sormadıkça izin vermekten imtina ettim!" dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Amcana izin vermekten seni alıkoyan sebep ne?" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resülü! dedim. Beni emziren erkek değil. Beni onun hanımı emzirdi" dedim. Resûlullah yine: "Sen onun girmesine izin ver. Zira o senin amcandır, Allah iyiliğini versin" buyurdular. (Urve devamla derki:) İşte bu sebeple Hz. Ayşe radıyallahu anha: "Neseb sebebiyle haram kıldıklarınızı emme sebebiyle de haram kılın!" derdi."
Kaynak: Buhari, Humus 4, Şehadat 7, Nikah 20; Müslim, Rada' 2, (1444); Muvatta, Rada' 2, (2, 601,602); Tirmizi, Rada' 1, (1147); Ebu Davud, Nikah 7, (2055); Nesai, Nikah49, (6, 99).
Konu: Ölüm
5636-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Yanımda oturan bir erkek olduğu halde, Resulullah aleyhissalatu vesselam odama girdi. Bu hal, ona bir hayli ağır geldi (ve rengi değişti), öfkesini yüzünden okudum. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resûlü! Bu benim süt kardeşimdir!" dedim.. "Siz kadınlar süt kardeşlerinizi iyi düşünün! Çünkü süt kardeşliği, açlıktan dolayı hasıl olur!" buyurdular. "
Kaynak: Buhari, Nikah 21, Şehadat 1; Müslim, Rada' 32, (1455); Ebu Davud, Nikah 9, (2058); Nesai, Nikah 51, (6, 102).
Konu: Ölüm
5637-) Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir veya iki emme ile (süt kardeşliği) haramlığı hasıl olmaz."
Kaynak: Müslim, Rada' 17, (1450); Tirmizi, Rada' 3, (1150); Ebu Davud, Nikah 19, (2063); Nesai, Nikah 51, (6, 201).
Konu: Ölüm
5639-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Kur'an olarak inenler meyanında "Ma'lüm on emme ile haram sabit olıur" ayeti de vardı. Sonra (Rab Teala) onları, malum beş emme ile neshetti. Bu (beş emme) ayetleri, Kur'an'ın okunan ayetleri arasında iken Aleyhissalatu vesselam vefat etti."
Kaynak: Müslim, Rada' 24, (1452); Muvatta, Rada' 17, (2, 608); Ebu Davud, Nikah 11, (2062); Tirmizi, Rada' 3, (1150); Nesai, Nikah 51, (6,100).
Konu: Ölüm
5642-) Yahya İbnu Sa'id anlatıyor: "Bir adam gelerek Ebu Musa radıyallahu anh hazretlerine şöyle bir soru sordu: "Ben hanımımın memesinden bir miktar süt emdim ve bu mideme kadar ulaştı. (Hanım bana haram mı oldu?)" Ebu Musa: "Ben hanımının sana haram olmasından başka bir şey görmüyorum!" dedi. İbnu Mes'ud da vardı. Araya girip: "Adama verdiğin fetvaya bak!" dedi. O da: "Pekiyi, sen ne diyorsun?" dedi. İbnu Mes'ud: "İki yaş içerisinde olan emme için haram vardır!" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Musa radıyallahu anh: "Şu alim, aranızda olduğu müddetçe bana bir şey sormayın!" dedi."
Kaynak: Muvatta, Rada' 14, (2, 607); Ebu Davud, Nikah 213, (2059, 2060).
Konu: Ölüm
5644-) Ukbe İbnu'l-Haris radıyallahu anh'ın anlattığına göre, "Ukbe, Ebu İhab İbnu Aziz'in kızı (Ümmü Yahya) ile evlenmişti. Kendisine (siyah) bir kadın gelerek: "Ben Ukbe'yi ve onun evlendiği kızı emzirmiştim!" dedi. Ukbe kadına: "Ben senin onu (gerçekten emzirdiğini bilmiyorum. Bana (daha önce) söylemedin de!" dedi. (Ebu İhab ailesine gidip sordu. Onlar bilmediklerini söylediler. Ukbe bunun üzerine) bineğine atlayarak Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı görmek üzere Medine'ye gitti. Aleyhissalatu vesselam: "(Süt kardeşi olduğunuz) söylendikten sonra nasıl beraberliğiniz devam eder? (Onu derhal bırak!)" buyurdular. Ukbe hemen hanımından ayrıldı. Kadın da bir başka koca ile nikah yaptı."
Kaynak: Buhari, Şehadad 4, 13, 14, İlm 26, Büyü' 3, Nikah 23; Tirmizi, Rada' 4, (1151 ); Ebu Davud, Akdiye 18, (3603, 3604); Nesai, Nikah 57, (6,109).
Konu: Ölüm
5646-) Haccac İbnu Haccac, babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, benden emmenin üzerinde kalan hakkını giderecek olan şey (kefaret) nedir?" "Erkek veya kadın bir köle (azadı)dır!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 12, (2064); Tirmizi, Rada' 6, (1153); Nesai, Nikah 56, (6, 108).
Konu: Ölüm
5647-) İbnu Ahbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "ResûIullah aleyhissalatu vesselam hala ile teyzenin teyze ile teyzenin veya hala ile halanın aynı adamın nikahında birleştirilmesini mekruh addetti." Bir rivayette: "(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) kadının halası veya teyzesi üzerine nikahlanmasını yasakladı" denmiştir.
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 13, (2067); Tirmizi, Nikah 30, (1125).
Konu: Ölüm
5649-) Altı kitapta da Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan şu hadis kaydedilmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadının halası üzerine, kadının teyzesi üzerine nikahlanmasını yasakladı." Ravi devamla dedi ki: "Biz, kadının babasının teyzesini de aynı makamda görürüz."
Kaynak: Buhari, Nikah 27; Müslim, Nikah 37, (1408); Muvatta, Nikah 20, (2, 532); Ebu Davud, Nikah 13, (2065, 2066); Tirmizi, Nikah 30, (1126); Nesai, Nikah 47-48, (6, 96-98).
Konu: Ölüm
5650-) Dahhak İbnu Firuz babasından naklen diyor ki: "Ey Allah'ın Resülü, dedim. Ben müslüman olduğum zaman nikahımda iki kızkardeş vardı, (ne yapayım?)" "Onlardan dilediğin birini boşa!" emrettiler."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 25, (2243); Tirmizi, Nikah 34, (1129).
Konu: Ölüm
5652-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bir adam hanımını üç talakla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temasdan önce boşadı. (Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti.) Resûlullah aleyhisalatu vesselam'a bu hususta soruldu: "Hayır! İkincisi kadının balcığından tatmadıkça önceki tadamaz!" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Libas 6, Şehadat 3, Talak 4, 7, 37, Edeb 68; Müslim, Nikah 115, (1433); Muvatta. Nikah 18, (2, 531); Ebu Davud, Talak 49, (2309);Tirmizi, Nikah 26, (1118); Nesai, Talak 9, 10, (6, 146, 147).
Konu: Ölüm
5656-) Hz. Ali, Hz. Cabir ve Hz. İbnu Mes'ud radıyallahu anhüm, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın "hulle yapana da hulle yaptırana da lanet ettiğini" anlattılar."
Kaynak: Tirmizi, Nikah 27, (1119,1120); Ebu Davud, Nikah 16, (2076, 2077); Nesai, Talak 13, (6,149).
Konu: Ölüm
5658-) Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın minberde şöyle söylediğini işittim: "Beni Hişam İbnu'l-Muşre ailesi, kızlarını Ati İbnu Ebi Talib'le eşlendirmek için benden izin istiyor. Ben izin vermedim, vermiyorum ve vermeyeceğim! Ancak, Ebu Talib'in oğlu kızımı boşayıp, kızlarını almak isterse o başka! Şunu iyi bilin, Fatıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer. Ona eziyet olan bana da eziyet olur."
Kaynak: Buhari, Fezailu'l-Ashab 16, 12, 29, Cum'a 29, Humus 5, Nikah 109, Talak 13; Müslim, Fezailu's-Sahabe 96, (2449); Ebu Davud, Nikah 13, (2071); Tirmizi, Menakıb, (3866).
Konu: Ölüm
5663-) Yine İbnu'l-Müseyyeb, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın ashabından, Nadre İbnu'l-Ektem denen ensardan bir zattan naklen kaydettiğine göre, demiştir ki: "Ben bakire bildiğim bir kadınla evlendim, gerdeğe girince hamile olduğunu gördüm. (Durumu Resûlullah'a arzettiğim vakit) Aleyhissalatu vesselam: "Fercinden istifaden sebebiyle mehir onundur, çocuk da sana köledir" buyurdu ve aramızı ayırdı. İlaveten: "Çocuğu doğurunca had uygulayın!" emretti."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 38, (2131, 2132).
Konu: Ölüm
5665-) Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüm anlatıyor: "Bir adam önce kendisi müslüman olup geldi; sonra da hanımı müslüman olup geldi. Kocası: "Ey Allah 'ın Resulü! Hanımım da benimle birlikte müslüman olmuştu!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, hanımını kendisine iade etti."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 23, (2238); Tirmizi, Nikah 43, (1144).
Konu: Ölüm
5666-) Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın müslüman oldu ve (yeni bir erkekle) evlendi. Bunun üzerine (eski) kocası Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey AIlah'ın Resulü! Ben de müslüman olmuştum. Hanımım müslüman olduğumu da biliyor" dedi. Aleyhissalatu vesselam, kadını ikinci kocasından ayırıp eski kocasına iade etti."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 23, (2239); İbnu Mace, Nikah 60 (2008).
Konu: Ölüm
5667-) Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kızı Zeyneb'i, Ebu'l-As İbnu'r-Rebi'e, altı yıl sonra eski nikahı ile geri verdi, (ne nikah, ne mehir) hiçbir şeyi yenilemedi."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 24, (2240); Tirmizi, Nikah 43, (1143).
Konu: Ölüm
5672-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa Kıyamet günü (vücudunun) yarısı düşük olarak gelir." Diğer bir rivayette "Bir tarafı eğri (mefluç) olarak" denmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 39, (2133); Tirmizi, Nikah 42, (1141); Nesai, İşretü'n-Nisa 2, (63).
Konu: Ölüm
5673-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam gece taksiminde adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allahım! Bu taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme!" Benim muktedir olmadığım" dediği şeyle kalbi kastederdi."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 39, (2134); Tirmizi, Nikah 42, (1140); Nesai, İşretu'n-Nisa 2, (7, 64)
Konu: Ölüm
5675-) Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hastalandığı zaman kadınlarını çağırdı, yanında toplandık. "Ben sizleri teker teker dolaşacak durumda değilim. Uygun görürseniz Aişe'nin yanında kalmama müsaade edin, orada kalayım" buyurdular. Kadınlar da kendisine izin verdiler."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 39. (2137).
Konu: Ölüm
5678-) Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bakire, dul üzerine nikahlanırsa, bakirenin yanında yedi gün kalınması, sonra taksimat yapılarak sıraya konması; dul nikahlandığı zaman, yanında üç gün kalıp sonra taksimat yapılıp sıraya konması sünnettendir."
Kaynak: Buhari, Nikah 100, 101; MüsIim,Rada' 44, (1461); Muvatta, Rada`15, (2, 530); Ebu Davud, Nikah 35; (2124); Tirmizi, Nikah 41, ( 1139).
Konu: Ölüm
5679-) Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Safiyye radıyallahu anha'yı aldığı zaman yanında üç gece ikamet etti. Safiyye dul idi."
Kaynak: Ebu Davud. Nikah 35. (2123).
Konu: Ölüm
5680-) Ebu Bekr İbnu Abdirrahman, Ümmü Seleme radıyallahu anha'dan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam benimle evlendiği zaman, yanımda üç gün ikamet etti ve dedi ki: "Sana ehlinden bir tahkir sözkonusu değil. Dilersen senin yanında yedi gün ikamet ederim. Ancak seninle yedi gün kalırsam diğer hanımlarımın yanında da yedi gün kalırım."
Kaynak: Müslim, Rada' 41, (1460); Muvatta, Nikah 14, (2, 529); Ebu Davud, Nikah 35; (2122).
Konu: Ölüm
5681-) Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Beni'I-Müstalik gazvesine çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: "Aramızda Resûllullah aleyhissalatu vesselam varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk. "Hayır! buyurdular. Bunu yapmamanız gerekir. Kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutIaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."
Kaynak: Buhari, Nikah 96, Buyü' 109, Itk 13, Megazi 32, Kader 4, Tevhid 18; Müslim, Nikah 125, (1438); Muvatta, Talak 95; Ebu Davud, Nikah 49, (2171); Tirmizi, Nikah 40, (1138); Nesai, Nikah 55, (6,107).
Konu: Ölüm
5682-) Esma Bintu Yezid İbnu's-Seken radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Çocuklarınızı gizlice öIdürmeyin. Çünkü gayl, biniciye atının üzerinde ulaşır ve atından aşağı atar" dediğini işittim."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 16, (3881); İbnu Mace, Nikah 61, (2012).
Konu: Ölüm
5686-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Hanımım değen eli reddetmiyor!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Onu uzaklaştır!" emretti. Adam: "Nefsimin ona takılmasından korkuyorum" deyince: "Öyleyse ondan faidelen!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 4, (2049); Nesai, Nikah 12, (6, 67).
Konu: Ölüm
5687-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadın kadına bir örtünün altında mübaşeret etmemelidir, onu tutup kocasına vasfeder de adam görmüş gibi olur."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 44, (2150); Tirmizi, Edeb 38, (2793); Buhari, Nikah 118).
Konu: Ölüm
5691-) Said İbnu'I-Haris anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'yı şöyle söyler işittim: "Siz nezretmekten yasaklanmadınız mı? Resûlullah aleyhissalatu vesselam demişti ki: "Nezir; olacak bir şeyi ne öne alır ne de geriye bıraktırır. Ancak onunla cimriden mal çıkarılmış olur."
Kaynak: Buhari, Kader 6, Eyman 26; Müslim, Nezr 3, (1639); Ebu Davud, Eyman 26, (3287); Nesai, Eyman 24, (7, 15,16).
Konu: Nezir
5692-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Nezir, ademoğluna, Allah'ın kendisine takdir etmediği hiçbir şeyi yakınlaştırmaz. Ancak nezir, kadere muvafık olur. Nezir sayesinde, cimrinin kendi arzusu ile çıkarmak istemediği, cimriden çıkarılır."
Kaynak: Buhari, Kader 6, Eyman 26; Müslim, Eyman 7, (1640); Ebu Davud; Eyman 26, (3288); Tirmizi, Nüzûr 10, (1538); Nesai, Eyman 25, (7,16).
Konu: Nezir
5693-) Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söydediğini işittim: "Kim Allah'a itaat etmeye nezrederse hemen itaat etsin. Kim de Allah'a isyan etmeye nezrederse, sakın isyan etmesin."
Kaynak: Buhari, Eyman 28; Muvatta, Nüzür 8, (2, 476); Ebu Davud, Eyman 22, (3289); Tirmizi, Nüzûr 2; (1526); Nesai, Eyman 28, (7,17); İbnu Mace, Kefarat 16, (2126).
Konu: Nezir
5695-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Fetih günü bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlü dedi. Ben aziz ve celil olan Allah'a nezirde bulundum ve dedim ki: "Eğer Mekke'nin fethini sana müyesser ederse, Beytu'I Makdis'te iki rek'at namaz kılacağım." Resûlullah aleyhissalatu vesselam adama: "Sen şurada kıl!" cevabında bulundu. Adam talebini tekrar etti: "Sen şurada kıl!" buyurdu. Adam bir kere daha tekrar edince: "Öyleyse sen bilirsin" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 24, (3305).
Konu: Nezir
5697-) İbnu Abbas radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah aleyhissaIatu vesselam hutbe verirken, güneşte ayakta duran bir adam gördü. Bunun niye orada durduğunu sordu. "Bu Ebu İsrail'dir, güneşte durarak oruç tutmaya, yiyip içmemeye, gölgede oturmamaya ve konuşmamaya nezretmiştir!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Ona söyleyin; gölgelensin ve konuşsun, ancak orucunu tamamlasın" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Eyman 31, Muvatta, Eyman 6, (2, 475); Ebu Davud, Eyman 23, (3300).
Konu: Nezir
5698-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Babam) Ömer radıyallahu anh (bir gün) dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben cahiliye devrinde bir gün itikaf yapmayı nezretmiştim. -Bir rivayette Mescid-i Haram'da bir gece denmiştir.- (Bunu ifa etmem gerekir mi?)" Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Nezrini yerine getir!" buyurdular."
Kaynak: Buhari, İ'tikaf 5, 15, 16, Humus 19, Megazi 54, Eyman 29; Müslim, Eyman 27, (1656); Ebu Davud, Eyman 32, (3325); Tirmizi, Eyman 11, (1539); Nesai, Eyman 36, (7, 21, 22).
Konu: Nezir
5699-) Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Kızkardeşim, Beytullah'a yalın ayak yürüyerek gitmeye nezretmişti. Bu hususta Resûlullah'a sormamı talep etti. Ben de sordum. Aleyhissalatu vesselam: "Yürüsün ve binsin!" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Cezau's-Sayd 27; Müslim, Nezr 11, (1644); Ebu Davud, Eyman 23, (3293, 3294, 3299); Nesai, Eyman 3, (7, 19).
Konu: Nezir
5701-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ukbe'nin kız kardeşi, yürüyerek hacc yapmaya nezretmişti. Ukbe onun bu işi yaya olarak yapamayacağını Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söyledi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah, kızkardeşinin yayan yürümesinden müstağnidir. Binsin ve bir deve kurban etsin!" buyurdular." Bir rivayette: "Allah, kızkardeşinin Beytullah'a yayan yürümesi sebebiyle bir şey yapacak değildir" buyrulmuştur.
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 23, (3295, 3296, 3297).
Konu: Nezir
5702-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, iki oğlunun omuzlarına ardılmış olarak yürümekte olan bir ihtiyar görmüştü. "Bunun derdi ne de böyle yürüyor" diye sordu. "Yürümeye nezretmiş!" dediler. "Şurası muhakkak ki, Allah bu biçarenin kendine eziyet etmesinden müstağnidir" buyurdular ve hayvanına binmesini emrettiler."
Kaynak: Buhari, Eyman 31, Sayd 27; Müslim, Nüzûr 9, (1642); Ebu Davud, Eyman 23, (3301); Tirmizi, Nüzûr 9, (1537); Nesai, Eyman 42, (7, 30).
Konu: Nezir
5705-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Bir kadın (gelerek): "Ey Allah'ın Resûlü! Ben senin yanıbaşında def çalmaya nezrettim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Nezrini yerine getir!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 27, (3315).
Konu: Nezir
5707-) Sabit İbnu'd-Dahhak radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ben şu şu yerde bir kurban kesmeye nezrettim!" dedi. Zikrettiği yer cahiliye insanlarının kurban kestikleri bir yerdi. Aleyhissalatu vesselam: "Orada, kendisine ibadet edilen cahiliye putlarından biri var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır!" deyince: "Pekiyi orada, onların bayramlarından bir bayram kutlanıyor mu?" diye sordu. Onlar yine "hayır!" deyince: "Öyleyse nezrini yerine getir!" emrettiler."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 27, (3313).
Konu: Nezir
5708-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ma'siyette (günah şeylerde) nezir yoktur. Bunun kefareti de yemin kefaretidir."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 23, (3292); Tirmizi, Nüzûr 1, (1524); Nesai, Eyman 41, (7, 26).
Konu: Nezir
5709-) İbnu Amr İbnu'I-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ancak, kendisiyle Allah Teala hazretlerinin rızası talep edilen şeylerde nezir vardır. Sıla-ı rahmı koparma üzerine de yemin yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 15, (3273, 3274).
Konu: Nezir
5710-) İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdullar ki: "Ne bir masiyette ne de insanoğlunun malik olmadığı bir şeyde nezir yoktur."
Kaynak: Nesai, Eyman 14, (7, 28); Müslim, Nezr 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316).
Konu: Nezir
5713-) Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurmuştur ki: "Nezir keffareti, başka bir şey zikredilmemişse yemin keffaretidir."
Kaynak: Müslim, Nüzûr 13, (1645); Ebu Davud, Eyman 31, (3323); Tirmizi, Nüzür 4, (1528).
Konu: Nezir
5715-) Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resülüne ise, onun hicreti Allah ve Resülünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikahlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir."
Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Vahy 1, Itk 6, Menakıbu'l-Ensar 45, Nikah 5, Eyman 23, Hiyel 1; Müslim, İmaret 155, (1907); Ebu Davud, Talak 11, (2201); Tirmizi, Fedailu'I-Cihad 16, (1647); Nesai, Taharet 60, (1, 59, 60).
Konu: Niyet
5718-) Temimu'd-Dari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!" demişti. Biz sorduk: "Ey Allah'ın Resûlü! Kimin için hayırhah olmaktır?" "Allah için, Allah'ın kitabı için, Resûlü için ve müslümanların imamları ve hepsi için!" buyurdular."
Kaynak: Müslim, İman 95, (55); Ebu Davud, Edeb 67, (4944); Nesai, Bey'at 31, (7, 156).
Konu: Diğer
5719-) Kime ilme müstenid olmayan bir fetva verilmişse, bunun günahı ona fetva verene aittir. Kim, bir kardeşine, gerçeğin başka olduğunu bile bile, farklı bir irşadda bulunursa ona ihanet etmiş olur."
Kaynak: Ebu Davud, İlm 8, (3657).
Konu: Diğer
5720-) Ümmü Seleme ve Ebu Hureyre radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müsteşar mü'temendir."
Kaynak: Tirmizi, Edeb 57, (2823, 2824), Zühd 39, (2370); Ebu Davud, Edeb 123, (5128); İbnu Mace, Edeb 37, (3745).
Konu: Diğer
5721-) Abbad İbnu Temim'in amcasından naklettiğine göre, "Amcası, Resûlullah aleyhissalatu vesselamı mescidde, ayaklarından birini diğerinin üzerine koymuş vaziyette sırtüstü yatarken görmüştür." İmam Malik şu ziyadeyi kaydetmiştir: "İbnu'I Müseyyeb'ten bana ulaştığına göre Hz. Ömer ve Osman radıyallahu anhüma da böyle yaparlardı."
Kaynak: Buhari, Salat 85, İsti'zan 44; Müslim, Libas 75, (2100); Muvatta, Kasru's-salat 87, (1, 173); Ebu Davud, Edeb 36, (4866); Tirmizi, Edeb 19, (2766); Nesai, Mesacid 28, (2, 50).
Konu: Uyuma ve Uyanma
5722-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz sırtüstü uzanıp, sonra da ayak ayak üstüne atmasın."
Kaynak: Müslim, Libas 74, (2099); Ebu Davud, Edeb 36, (4865); Tirmizi, Edeb 20, (2767, 2768).
Konu: Uyuma ve Uyanma
5725-) Ümmü Seleme ailesinden biri rivayet etmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yatağı, insanın kabrine konduğu şekildeydi, mescid de baş tarafındaydı."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 106, (5044).
Konu: Uyuma ve Uyanma
5726-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam geceleyin kalktı, kazayı hacette bulundu. Yani bevletti. Arkadan ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra, tekrar uyudu."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 105, (5043).
Konu: Uyuma ve Uyanma
5729-) İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hiyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husûmet edince haddi aşar."
Kaynak: Buhari, İman 24, Mezalim 17, Cizye 17; Müslim, İman 106, (58); Ebu Davud, sünnet 16, (4688); Tirmizi, İman 14, (2634); Nesai, İman 20, (8, 116).
Konu: Nifak
5734-) Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 22, (3905).
Konu: Diğer
5735-) Zeyd İbnu Halid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hudeybiye'de, bize, geceleyin yağan yağmurun peşinden sabah namazı kıldırmıştı. Namazı bitince cemaatın önüne geçti ve: "Rabbiniz ne dedi biliyor musunuz?" buyurdu. Cemaat: "Allah ve Resûlü bilir!" dediler. "Allah Teala Hazretleri: "Kullarımdan bir kısmı bana mü'min, bir kısmı da kafir olarak sabahladı. "Allah'ın fazlı ve rahmmetiyle bize yağmur yağdırdı" diyen bana mü'min, yıldızları da inkar edici olarak sabahladı.Kim de: "Falanca falanca yıldız sayesinde bize yağmur yağdırıldı" dediyse o da bana kafir, yıldıza mü'min olarak sabaha erdi" dedi!" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Ezan 156, İstiska 28, Meğazi 35, Tevhid 35; Müslim, İman 125, (71); Muvatta, İstiska 4, (1, 192); Ebu Davud, Tıbb 22, (3906); Nesai, İstiska 16, (3, 165).
Konu: Diğer
5745-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, hediyeyi kabul eder, ona karşılıkta bulunurdu."
Kaynak: Buhari, Hibe 11; Ebu Davud, Buyû' 87, (3536); Tirmizi, Birr 34, (1954).
Konu: Hediye
5748-) İyaz İbnu Himar radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir hediyede bulunmuştum. Bana: "Müslüman mı oldun?" diye sordu. "Hayır! dedim. "Ben müşriklerin hediyesini almaktan menolundum!" buyurdular (ve hediyemi almadılar)."
Kaynak: Ebu Davud, Harac 35, (3057); Tirmizi, Siyer 24, (1577).
Konu: Hediye
5749-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a genç bir deve hediye etti. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona mukabil altı genç deve verdi. Bedevi, memnun kalmadı. Bu hal, Aleyhissalatu vesselam'a ulaştı. Allah'a hamd ü senadan sonra: "Falan kimse bana bir deve hediye etti. Ben ona mukabil altı deve verdim. Buna rağmen memnun olmamış. (Allah'a) yemin olsun, (Şu günden sonra muhacirler), Kureyşliler, Ensariler, Sakitliler veya Devsliler dışında kimseden hediye almamaya azmettim" buyurdular."
Kaynak: Tirmizi, Menakıb, (3940, 3941); Ebu Davud, Buyü' 82, (3537); Nesai, Umra 5, (6, 280).
Konu: Hediye
5750-) Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir kimse için şefaatçi olur, o da bu şefaatine karşı bir hediyede bulunursa hediyeyi kabul ettiği taktirde, riba kapılarından büyük bir kapıya girmiş olur."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 84, (3541).
Konu: Hediye
5751-) Ubade İbnu's-Samit radıyallahu aanh anlatıyor: "Ben ehl-i Suffa'dan birkısım insanlara yazı ve Kur'an'ı öğretmiştim. Onlardan bir adam bana bir yay hediye etti. Ben de: "(Bu yay) benim için (büyük) bir mal değil, onunla Allah yolunda atış yaparım, gidip Resûlullah Aleyhissalatu vesselam'a soracağım" dedim. Gidip sordum: "Ey Allah 'ın Resûlü! dedim. Kendilerine yazı ve Kur'an öğrettiğim kimselerden biri bana bir yay hediye etti. Bu benim için bir mal da değil. Ben onunla Allah yolunda atış yaparım!" dedim. Aleyhissalatu vesselam bana: "Eğer ateşten bir takı takınmayı seversen kabul et!" diye cevap verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 37, (3417).
Konu: Hediye
5753-) Bir rivayette: "Atiyye veya hibesinden dönen, kusmuğuna dönen köpek, gibidir" denmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 83, (3539); Tirmizi, Büyü' 52, (1299); Nesai, Hibe 2, (6, 265); İbnu Mace, Hibe 2, (2377).
Konu: Hibe
5754-) Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma'dan merfu olarak şu hadis kaydedilmiştir: "Kusmuğuna rücü eden köpek gibi hibesinden dönen kimsenin kötü örneği bize yakışmaz."
Kaynak: Buhari, Hibe 14, 30, Hiyel 14; Müslim, Hibat 5, (1622); Ebu Davud, Büyü' 83, (3538); Tirmizi, Büyü' 62, (1298); Nesai, Hibe 2, (6, 265).
Konu: Hibe
5755-) Nu'man İbnu Beşir radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre, "babası onu (Nu'man'ı) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a getirmiş ve: "Ey Allah'ın Resülü! Ben bu oğluma bir köle bağışladım! (Sen bu bağışıma şahid ol!" demiştir. Aleyhissalatu vesselam: "Her çocuğuna böyle bir bağışta bulundun mu?" diye sormuş, babası "hayır!" deyince: "Öyleyse bağışından dön!" emretmiştir."
Kaynak: Buhari, Hibe 2, 11, Şehadat 9; Müslim, Hibat 9, (1623); Muvatta, Akdiye 39, (2, 751); Ebu Davud, Büyü' 85, (3542, 3543, 3544, 3545); Tirmizi, Ahkam 30, (1367); Nesai, Nahl 1, (6, 558-261).
Konu: Hibe
5757-) Bir başka rivayette de şöyle gelmiştir: "Kocasının nikahında olduğu müddetçe, bir kadına malından hibede bulunması caiz degildir."
Kaynak: Ebu Davud, Büyu' 86, (3546, 3547).
Konu: Hibe
5758-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hakkında vasiyet edebileceği bir malı bulunan müslüman kimsenin, vasiyeti yanında yazılı olmaksızın iki gece geçirmeye hakkı yoktur."
Kaynak: Buhari, Vesaya 1; Müslim, Vasiyyet 4, ( 1627); Muvatta, Vasiyyet 1, (2, 761 ); Ebu Davud, Vesaya 1, (2863); Tirmizi, Cenaiz 5, (974); Nesai, Vesaya 1, (6, 238, 239).
Konu: Vasiyet
5759-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma: "Ölen mal bırakmışsa ebeveyn ve akrabalarına vasiyette bulunsun.." (Bakara 180) ayeti hakkında demiştir ki : "Miras ayeti neshedinceye kadar vasiyet bu şekilde vacib idi."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 5, (2869).
Konu: Vasiyet
5760-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "Hangi sadaka efdaldir?" diye sorulmuştu: "Sağlıklı ve fakirlikten korkup, zenginliğe ümit bağladığın, mala karşı cimri olduğun halde tasadduk etmen! Bu şekilde tasadduku, can boğazına gelip de falana şu kadar, feşmekana bu kadar diyeceğin zamana kadar devam ettir. O sırada (yaptığın tasaddukun sana bir faydası yoktur, çünkü malın, artık) zaten birilerinin olmuştur."
Kaynak: Buhari, Vesaya 7, Zekat 11; Müslim, Zekat 92, (1032); Ebu Davud, Vesaya 3, (2865); Nesai, Vesaya 1, (6, 237).
Konu: Vasiyet
5761-) Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda haccı senesinde, bende şiddet peyda eden bir ağrı sebebiyle yatmakta olduğum hastalıgım için bana geçmiş olsun ziyaretine geldi. "Ey Allah'ın Resûlü dedim. Gördüğünüz gibi ağrım çok şiddetlendi. Ben mal mülk sahibi bir kimseyim. Bana varis olacak tek kızımdan başka kimsem yok. Malımın üçte ikisini tasadduk etmek istiyorum!" dedim. Hemen "Hayır, olmaz!" buyurdular. "Yarısı?" dedim. Yine "olmaz!" buyurdular. "Üçte biri? dedim. "Üçte birini mi? Üçte bir de çok. Senin varislerini zenginler olarak bırakman, halka ihtiyaçlarını açan fakirler olarak bırakmandan daha hayırlıdır. Sen aziz ve celil olan Allah'ın rızasını arayarak her ne harcarsan, -hatta bu, hanımının ağzına koyduğun bir lokma bile olsa- mutlaka onun sebebiyle mükafaatlanacaksın" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resülü dedim. Ben arkadaşlarımdan sonra burada kalacak mıyım?" dedim. "Eğer geri kalır, kendisiyle Allah'ın rızasını düşündüğün bir amel yapacak olursan bu ameller sebebiyle mutlaka derecen artacak, merteben yükselecektir. şunu da söyleyeyim. Sen daha yaşayacaksın. Öyle ki Allah seninle birkısım kavimlere hayır ulaştıracak, diğer birkısımlarına da şer" buyurdular. Resulullah aleyhissalatu vesselam sonra, şöyle dua ettiler: "Allahım! Ashabının hicretini tamama erdir. Onları gerisin geri (başarısızlıkla) çevirme!" Ve sözlerini (Hicret evi olan) Mekke'de ölmüş olan Sa'd İbnu Havle hakkında sarfettikleri "Lakin zavallı, Sa'd İbnu Havle'dir!" mersiyesiyle tamamladılar."
Kaynak: Buhari, Cenaiz 37, Vesaya 2, 3, Fezailu'l-Ashab 49, Megazi 77, Nafakat 1, Marza 13,16, 43, Feraiz 6; Müslim, Vesaya 5, (1628); Muvatta 4, (2, 763); Tirmizi 6, (975); Ebu Davud, Vesaya 2, (2864); Nesai, Vesaya 3, (6, 241, 243).
Konu: Vasiyet
5765-) Amr İbnu şu'ayb an ebihi an ceddihi anlatıyor: "As İbnu Vail es-Sehmi (kendi adına) yüz kölenin azad edilmesini vasiyet etti. Oğlu Hişam, ona bedel, elli tanesini azad etti. Oğlu Amr da ona bedel geri kalan elliyi azad etmek istedi ve: "Hele Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir sorayım!" dedi, ona gelip: "Ey Allah'ın Resûlü! Babam, kendi adına, yüz köle azad edilmesini vasiyet etmişti. Hişam onun adına elli köle azad etti! Benim üzerime de elli tanesi kaldı. Onun adına ben azad edebilir miyim?" dedim. Aleyhissalatu vesselam, bana: "Eğer o müslüman idiyse, ona bedel azad etseniz veya ona bedel sadaka verseniz veya ona bedel hacc yapıverseniz bu ona ulaşırdı" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 16, (2883).
Konu: Vasiyet
5766-) Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ey Ebu Zerr! Ben seni zayıf bir kimse görüyorum. Ben kendim için sevdiğimi senin için de aynen severim. Öyleyse iki kişi üzerine emir olmayasın, yetim malına da velilik yapmayasın."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6, 255).
Konu: Vasiyet
5767-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Bir adam Aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ben fakirim, hiçbir şeyim yok, üstelik bir de yetimim var!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Yetimin malından ye! Ancak bunu yaparken ne israfa kaç, ne aceleci ol, ne de kendine mal et" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 8, (2872); Nesai, Vesaya 11, (6, 256).
Konu: Vasiyet
5768-) Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan iki şey öğrendim: "İhtilamdan sonra yetimlik kalmaz, geceye kadar gün boyu sessiz durmak yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 9, (2873).
Konu: Vasiyet
5771-) Hakim İbnu Hizam radıyallahu anh'ın anlattığına göre, "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kendisine bir dinar vererek kurbanlık bir koç almaya gönderdi. Çarşıdan bir dinara bir kurbanlık satın aldı. Ancak onu (beriye gelince) iki dinara sattı. Geri dönüp bir dinara bir koç satın aldı. Böylece Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir dinar ve bir koçla geldi. Resûlullah dinarı tasadduk etti. Hakim'e de bu ticaretinde mübarek kılması için Allah'a dua etti."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 28, (3386); Tirmizi, Büyu' 34, (1257).
Konu: Diğer
5772-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh Hayber'de (ganimetten) bir arazi sahibi oldu. (Bunu tasadduk etmesini emreden bir rüyayı üst üste üç gün görmesi üzerine) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek." "Ey Allah'ın Resülü! Ben Hayber'de bir tarlaya sahip oldum. Şimdiye kadar yanımda böylesine değerli bir arazim hiç olmadı. Bu tarla için bana ne emir buyurursunuz?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Dilersen onun aslını (Allah için) hapset ve (gelirini) tasaddut et!" buyurdular. Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahu anh araziyi tasadduk etti ve aslının satılamayacağını ve satın alınamayacağını, varis olunamayacağını, hibe edilemeyeceğini söyledi. Ravi der ki: "Ömer bu araziyi fakirlere, akrabalara, kölelere, Allah yolunda harcamalara ve yolculara bağışladı. -Bir rivayette misafirlere de denmiştir.- Onun işlerini üzerine alanın ondan maruf üzere yemesinde veya bir dostuna yedirmesinde bir beis yoktur, yeter ki, malı kendine sermaye yapmasın."
Kaynak: Buhari, Şurüt 19, Vesaya 28, İman 33; Müslim, Vasiyyet 15, (1632); Ebu Davud, Vesaya 13, (2878); Tirmizi, Ahkam 36, (1375); Nesai, Ahbas 1, (6, 230); İbnu Mace, Sadakat 4, (2396).
Konu: Diğer
5773-) Yahya İbnu Sa'id anlatıyor: "Abdülhamid İbnu Abdillah (İbni Abdillah) İbni Ömer İbni'I-Hattab radıyallahu anhüm, Hz. Ömer'in sadaka (kıldığı arazinin vakfiyesini) bana istinsah ediverdi. Şöyle yazılıydı: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Bu, Allah'ın kulu Ömer'in Semş (nam arazi) hakkında yazdığı (vakfiyename)dır." Burada (Ravi Yahya İbnu Sa'id) Hz. Ömer'le ilgili haberinde Nafi'in İbnu Ömer'den naklettiğinin benzerini anlattı ve: "Bir malı kendinin kılmaksızın" dedi. Yine o Vakfiyanemede şu da vardı: "(Mütevellinin ihtiyacından sonra) onun mahsulünden her ne artarsa, bu, (sayılan diğer ödeme mahallerindeh başka) dilenciler ve yoksullar içindir." Devamla der ki: "Kıssayı aynen nakletti ve dedi ki: "Semğ'in velisi dilerse, oranın mahsulünden ödeyerek köle satın alıp, arazinin işlenmesinde kullanır. Bunu Mu'aykib yazdı. Abdullah İbnu'l Erkam şahid oldu." Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Allah'ın kulu mü'minlerin emiri Ömer'in vasiyetidir. Eğer ona (Ömer'e) bir şey olursa (yani Ömer ölürse); Semş, Sırma İbnu'I Ekva', ve orada(ki işleri yürütmek üzere) bulunan köle, Hayber'de bulunan yüz hisse ve orada bulunan köle, Vadi(l-Kura) da Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın bana taam olarak verdiği yüz (vask)ın idaresi; yaşadığı müddetçe Hafsa'ya aittir (Hafsa'dan) sonra onun idaresi, Hafsa'nın ailesinden re'y sahibi birine aittir, o şartla ki bu emval satılmaz; satın alınmaz. (Mütevelli, ihtiyaçtan artan mahsulü) dilenci, muhtaç ve akrabalardan münasib gördüklerine infak eder." (Bu vakfın idaresini üzerine alan mütevellinin) bundan yemesinde, yedirmesinde veya o paradan köle satın almasında bir mahzur yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Vesaya 13, (2879).
Konu: Diğer
5774-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yemin teklif ettiği bir kimseye şöyle söyledi: "Haydi! Kendinden başka ilah olmayan Allah'a kasem ederek o kimsenin yani iddia sahibinin sende hiçbir şeyi olmadığına yemin et!"
Kaynak: Ebu Davud, Akdiye 24, (3620).
Konu: Yemin
5775-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yaptığı yeminlerin çoğu şöyleydi: "Kalpleri çeviren zata yemin olsun, hayır!"
Kaynak: Buhari, Eyman 3, Kader 14, Tevhid 11; Muvatta, Nuzûr 14; Ebu Davud, Eyman 16, (3263); Tirmizi, Nüzûr 12, (1540);Nesai, Eyman 2, (7, 2, 3).
Konu: Yemin
5776-) Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yeminde mübalağa edince: "Hayır! Ebu'l-Kasım'ın nefsini elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki..." derdi."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 12, (3264); İbnu Mace, Kefarat 1, (2090).
Konu: Yemin
5777-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Yemin ettiği zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yemini: "Hayır! Allah'a istiğfar ederim ki..."şeklindeydi."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 12, (3265).
Konu: Yemin
5779-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissaIatu vesselam, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın, babasını zikrederek yemin ettiğini işitmişti: "Allah Teala hazretleri, sizleri babanızı zikrederek yemin etmekten nehyetti. Öyleyse kim yemin edecekse Allah'a yemin etsin veya sussun" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Eyman 4; Müslim, Eyman 1, (1646); Ebu Davud, Eyman 5, (3250); Tirmizi, Eyman 8, (1534); Nesai, Eyman 5, (7, 4, 5).
Konu: Yemin
5780-) Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim yemin eder ve "... İslam'dan beri olayım!" derse, eğer sözünde yalancı ise, dediği gibi olur, yalancı değil de gerçeği söylemişse İslam'a salim olarak dönemeyecektir."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 9, (3258); Nesai, Eyman 8. (7,6).
Konu: Yemin
5781-) Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim emanetle yemin ederse bizden degildir!"
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 6, (3253).
Konu: Yemin
5783-) Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim yemin eder ve "... İslam'dan beri olayım!" derse, eğer sözünde yalancı ise, dediği gibi olur, yalancı değil de gerçeği söylemişse İslam'a salim olarak dönemeyecektir."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 9, (3258); Nesai, Eyman 8. (7,6).
Konu: Yemin
5784-) İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 1, (3242).
Konu: Yemin
5785-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Kim müslüman bir kimsenin malı hakkında yalan yere yemin ederse, (Kıyamet günü) Allah'la karşılaştığında O'nu kendisine karşı gadablanmış bulur!" buyurdular. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam bu sözlerini tasdik eden ayetleri Allah Teala'nın kitabından okudular: "(Ahir zaman peygamberine iman hususunda) Allah'a verdikleri ahdi ve ettikleri yemini, az bir dünya malı karşılığında değiştirenlere gelince, onların ahirette hiçbir nasibi yoktur. Kıyamet gününde Allah onlara ne bir hitapta bulunur, ne rahmetiyle nazar eder ve ne de onları temize çıkarır. Onların hakkı pek acı bir azabtır" (Al-i İmran 77).
Kaynak: Buhari, Eyman 17; Müslim, İman 234, (138); Ebu Davud, Eyman 2, (3243); Tirmizi, Tefsir, Âl-i İmran, (2999).
Konu: Yemin
5787-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şu minberimin yanında kim günaha sebep olan bir yemin ederse, hatta bu, yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa, mutlaka cehennemdeki yerini hazırlamış olur."
Kaynak: Muvatta, Akdiye 10, (2, 727);. Ebu Davud, Eyman 3, (3246); İbnu Mace, Ahkam 9, (2325).
Konu: Yemin