İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Ebu Davud Hadisleri - Sayfa 26


5354-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Muhabereyi terketmeyen, Allah ve Resülü ile savaş ilan etsin."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü' 34, (3406).

Konu:  Muzâraa


5355-)  Mutrıf İbnu Abdillah, babası radıyallahu anh'tan naklediyor: "Beni Amir heyetiyle Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gitmiştik. "Sen bizim efendimizsin!" diye hitap ettik. "Efendi, Allah'tır!" buyurdular. Biz: "Fazilette en ileride olanımız, mertlikte en başta gelenimizsin!" dedik. Bize: "Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı medihlerde) koşturmasın!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 10, (4806).

Konu:  Medh


5357-)  Hz. Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir başkasını medh u sena etmişti. "Yazık sana! Arkadaşının boynunu kestin" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Sonra da şu açıklamayı yaptılar: "Bir kimse kardeşini illa da övecekse bari: "Falancayı zannederim, ona Allah kafidir. Ben Allah'a karşı kimseyi tezkiye etmem (çünkü AIlah herkesi benden iyi bilir). -Ondan (böyle bir fazilet) biliyorsa- falanca şöyle şöyledir" desin."

Kaynak:  Buhari, Şehadat 16, Edeb 54, 95; Müslim, Zühd 65, (3000); Ebu Davud, Edeb 10, (4805).

Konu:  Medh


5360-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Beni bir deveye bindir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim!" dedi. Adam: "Ey Allah'ın Resülü, ben deve yavrusunu ne yapayım (ona binilmez ki!)" deyince Aleyhissalatu vesselam: "Acaba deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?" buyurdular."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 57, (1992); Ebu Davud, Edeb 92, (4998).

Konu:  Şakalaşma


5361-)  Yine Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın, kendisine: "Ey Zü'l-üzüneyn (iki kulaklı)!" diye hitab ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kasdettiğini rivayet etmiştir."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 57, (1993); Ebu Davud, Edeb 92, (2005).

Konu:  Şakalaşma


5362-)  Useyd İbnu Hudayr radıyallahu anh anlatıyor: "Ensardan mizahçı bir zat vardı. (Bir gün yine) konuşup yanındakileri güldürürken Resûlullah aleyhissalatu vesselam elindeki çubuğu (şaka yollu) adamın böğrüne dürttü. Bunun üzerine adam: "Ey Allah'ın Resülü (canımı yaktınız). Müsaade edin kısas yapayım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Haydi yap!" buyurdu. Adam: "Ama üzerinizde gömlek var, benim üzerimde yoktu (kısas tam olması için çıkarımalısınız)!" Adamın talebi üzerine, Aleyhissalatu vesselam gömleğini kaldı(rıp böğrünü aç)tı. Adam, Resûlullah'ı kucaklayıp böğrünü öpmeye başladı ve: "Ben bunu arzu etmiştim ey Allah'ın Resülü!" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 160, (5224).

Konu:  Şakalaşma


5363-)  Abdullah İbnu's-Saib İbni Yezid İbni's-Saib babası tarikiyle ceddi (Yezid İbnu's-Saib) radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse, ne şaka ne de ciddi olarak kardeşinin değneğini almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 93, (5003); Tirmizi, Fiten 3, (2161).

Konu:  Şakalaşma


5364-)  İbnu Ebi Leyla anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın ashabı radıyallahu anhüm ecmainin bize anlattıklarına göre, onlar bir sefer yürüyüşünde idiler. (Bir konaklama sırasında) içlerinden biri uyurken, arkadaşı gidip ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan zat (kaybettim diye) korkar. (Duruma muttali olan) Aleyhissalatu vesselam: "Bir müslümana, bir başka müslümanı korkutmak helal olmaz!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 93, (5004).

Konu:  Şakalaşma


5373-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı yıkamak istedikleri zaman: "Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resûlullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?" dediler. Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı. Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi. Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!" diye konuştu. Bunun üzerine kalkıp, kamisi üzerinde olduğu halde yıkadılar. Su, kamisin üzerinden dökülüyordu.. Aleyhissalatu vesselam'ın bedenini elleriyle değil, kamisiyle ovuyorlardı." Hz. Aişe sözlerine devamla dedi ki: "Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı kadınlarından başkası yıkamazdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 32, (3141).

Konu:  Ölüm


5374-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam üç Necrani kumaş içerisine kefenlendi: "İki parçalı bir hulle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamis." Amiru'ş-Sabi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbas şu ziyadede bulunur: "Aleyhissalatu vesselam'ı Hz. Ali, Fazl ve Üsame radıyallahu anhüm yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 34, (3153).

Konu:  Ölüm


5378-)  Kasım İbnu Muhammed rahimullah anlatıyor: "(Halam) Hz. Aişe radıyallahu anha'nın evine gidip yanına girdim ve: "Ey anneciğim! Bana Resûlullah aleyhissalatu vesselam ve iki arkadaşının kabirlerini(n örtüsünü) aç da bir göreyim!" dedim. Üç kabri de benim için açıverdi. Bunlar (yer seviyesinden ne) yukarıda ne de aşağıda idiler. Kırmızı arsanın kumlarıyla kumlanmış idi."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 72, (3220).

Konu:  Ölüm


5380-)  Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lailahe illallah demeyi telkin edin."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 1, 2, (916, 917); Tirmizi, Cenaiz 7, (976); Ebu Davud, Cenaiz 20, (3117); Nesai, Cenaiz 4, (4, 5).

Konu:  Ölüm


5381-)  Ma'kıl İbnu Yesar radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Ya-sin süresini okuyun."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 24, (3121); İbnu Mace, Cenaiz 4, (1448).

Konu:  Ölüm


5383-)  Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ebu Seleme radıyallahu anh'ın yanına girdi. Ebu Seleme'nin gözleri açık kalmıştı; onları kapattı. Sonra: "Ruh kabzedildi mi göz onu takip eder" buyurdu. Ehlinden bazıları feryad u figan koparmıştı. Aleyhissalatu vesselam: "Kendinize kötü temennide bulunmayın, hayır dua edin! Çünkü melekler, söylediklerinize amin derler!" buyurdu. Sonra ilave etti: "Allahım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur! Derecesini hidayete erenler arasında yükselt. Arkasında kalanlar arasında ona sen halef ol! Ey alemlerin Rabbi! Ona da bize de mağfiret buyur! Ona kabrini geniş kıl, orada ona nur ver!"

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 7, (920); Tirmizi, Cenaiz 7, (977); Ebu Davud, Cenaiz 19, 21, (3115, 3118); Nesai, Cenaiz 3, (4, 5).

Konu:  Ölüm


5386-)  Ubeyd İbnu Halid es-Sülemi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın ashabından birinden naklen anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ani ölüm, kafir için gadab-ı ilahi'nin bir yakalamasıdır, mü'min için de bir rahmettir."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 14, (3110).

Konu:  Ölüm


5387-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte demirci Ebu Seyf radıyallahu anh'ın yanına girdik. O, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi. Aleyhissalatu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı. Daha sonra yanına tekrar girdik. İbrahim can çekişiyordu. Bu manzara karşısında Aleyhissalatu vesselam'ın gözlerinden yaş boşandı. Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh: "Sen de mi (ağlıyorsun) ey Allah'ın Resülü?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!" buyurdu ve ağlamasına devam etti. Sonra şöyle söyledi: "Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün çeker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz. Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!"

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 44; Müslim, Fezail 62, (2315); Ebu Davud, Cenaiz 28, (3126).

Konu:  Ölüm


5391-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölmüş bulunan Osman İbnu Maz'ûn'u, gözlerinden yaşlar dökerek öptü."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 14, (989); Ebu Davud, Cenaiz 40, (3163); İbnu Mace, Cenaiz 7, (1456).

Konu:  Ölüm


5394-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a Zeyd İbnu Harise, Cafer İbnu Ebi Ta'lib ve Abdullah İbnu Ravaha radıyallahu anhüm'ün ölüm haberi gelince oturdu. (Halinden) üzüntülü olduğu belliydi. Ben kapı aralığından bakıyordum. Yanına bir adam geldi ve: "Cafer'in kadınları!" dedi ve onların ağladıklarını haber verdi. Aleyhissalatu vesselam derhal onları men etmesini emretti. Adam gitti ve sonra geri gelip: "Ben onları yasakladım, fakat onlar sözüme kulak asmadılar" dedi. Aleyhissalatu vesselam ikinci sefer emrederek kadınları bundan nehyetmesini söyledi. Ama o, kadınların yine kulak asmadıklarını haber verdi. Aleyhissalatu vesselam yine: "Yasakla onları!" buyurdu. Adam üçüncü sefer geri geldi ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Allah'a yemin olsun kadınlar bana -veya bize- galebe çaldılar" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ağızlarına toprak saç!" emretti."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 41, 46, Megazi 44, Müslim, Cenaiz 30, (935); Ebu Davud, Cenaiz 25, (3122); Nesai, Cenaiz 14, (4,15).

Konu:  Ölüm


5395-)  Cabir İbnu Atik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Abdullah İbnu Sabit'e geçmiş olsun ziyaretine gelmişti. Onu, (Allah'ın emri) galebe çalmış buldu. Ona seslendi. Fakat cevap alamadı. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam istirca'da bulundu "İnna lillahi ve inna ileyhi raci'ûn" dedi ve: "Biz (yaşamanı isteriz ama, Allah'ın emri) bize galebe çaldı ey Ebu'r-Rebi!" dedi. Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlamaya başladılar. İbnu Atik radıyallahu anh kadınları susturmaya başladı. Ancak Aleyhissalatu vesselam: "Bırak onları ağlasınlar! Vacip olduğu zaman tek ağlayan ağlamayacak" buyurdu. "Vacip olan da ne?" dediler. "Öldüğü zaman (demektir)" dedi. Bunun üzerine kızı: "Allah'a yemin olsun, elimden gelse şehid olmanı isterim. Çünkü sen (cihad için gerekli teçhizatı) hazırladın" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah onun ecrini niyetine göre verdi. Siz aranızda şehid olmayı ne zannedersiniz?" buyurdular. "Allah yolunda ölmek!" dediler. Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Öyleyse ümmetimin şehidleri cidden azdır. Bilesiniz: Taunda ölen şehittir, boğularak ölen şehittir, yeter ki seferi taatte olsun. Zatulcenb'ten ölen şehittir. İshalden ölen şehittir, yanarak ölen şehittir, yıkık altında ölen şehittir, çacuk karnında ölen kadın şehittir."

Kaynak:  Muvatta, Cenaiz 36, (1, 233, 234); Ebu Davud, Cenaiz 15, (3111); Nesai, Cenaiz 14, (4,13,14).

Konu:  Ölüm


5403-)  Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam matemci kadına da, onu dinleyene de lanet etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 20, (3128).

Konu:  Ölüm


5405-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam, Arafat'ta Resûlullah ile beraber dururken devesi onu (yere atıp) boynunu kırdı ve adam öldü. Aleyhissalatu vesselam: "Adamı su ve sidr ile gasledin, iki parça bezle kefenleyin, kefene tahnit yapmayın (koku sürmeyin).. Başını da örtmeyin. Allah onu Kıyamet günü telbiye ederek diriltecektir!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 20, 21, 22, Cezau's-Sayd 13, 20, 21; Müslim, Hacc 94, (1206); Ebu Davud, Cenaiz 84, (3238, 3239, 3240, 3241); Tirmizi, Hacc 105, (951); Nesai, Hacc 98, 99,100,101 (5,195-197).

Konu:  Ölüm


5406-)  Leyla Bintu Kaif es-Sakafiyye anlatıyor: "Ben Ümmü Külsûm Binti Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı yıkayan kadınlar arasında idim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da kapının yanında idi. Yanında Ümmü Külsüm'un kefeni vardı, bize parça parça veriyordu. İlk verdiği parça izar idi. Sonra gömleği(dır'), sonra başörtüsünü (hımar) sonra göğüs örtüsünü (milhafe) verdi. Ümmü Külsüm sonra bir başka giysinin içine konuldu."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 36, (3157).

Konu:  Ölüm


5407-)  Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Ölü, (Kıyamet günü), içinde öldüğü elbise ile diriltilecek" dediğini işittim."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 18, (3114).

Konu:  Ölüm


5408-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kefen(e fazla ödeme)de ileri gitmeyin. Çünkü çabuk çürütülür."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 35, (3154).

Konu:  Ölüm


5412-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah alehissalatu vesselam buyurdular ki: "Cenazeyi ne ses (matem), ne de ateşle takip etmeyin." Bir rivayette şu ziyade var: "Cenazenin önünde yürümeyin."

Kaynak:  Muvatta, Cenaiz 13, (1, 226); Ebu Davud, Cenaiz 46, (3171).

Konu:  Ölüm


5413-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı, Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir'i cenazenin önünde yürürlerken gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 49, (3179); Tirmizi, Cenaiz 26, (1007,1008); Nesai, Cenaiz 56, (4, 56).

Konu:  Ölüm


5415-)  Ümmü Atiyye radıyallahu anhüma anlatıyor: "Cenazeyi takipten (biz kadınlar) men edildik ama bunda çok şiddet gösterilmedi."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 30; Müslim, Cenaiz 235, (938); Ebu Davud, Cenaiz 44, (3167).

Konu:  Ölüm


5416-)  Muğire radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Binekli, cenazenin ardından yürür, yaya ise dilediği yerden. Çocuğa da namaz kılınır. Anne-babası için mağfiret ve rahmetle dua edilir."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 42, (1031); Nesai, Cenaiz 55, 56, (4, 55, 56); Ebu Davud, Cenaiz 49, (4180).

Konu:  Ölüm


5417-)  Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir cenazeye katılmıştı. Bir kısım binekliler gördü. "(Binerek cenaze teşyi etmekten) utanmıyor musunuz? Allah'ın melekleri yaya olsunlar da siz hayvanların sırtında olun (olacak şey değil)!" buyurdular."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 28, (1012); Ebu Davud, Cenaiz 48, (3177).

Konu:  Ölüm


5418-)  Hz. Cabir İbnu Semure radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ebu'd-Dahdah'ın cenazesini yayan takip etti. At sırtında geri döndü."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 89, (965); Tirmizi, Cenaiz 29, (1014); Ebu Davud, Cenaiz 48, (3178); Nesai, Cenaiz 95, (4, 85, 86).

Konu:  Ölüm


5419-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cenazede çabuk olun. Eğer salih biri ise, kendisine iyilik yapmış olursunuz. Böyle biri değilse, belayı bir an önce sırtınızdan atmış olursunuz."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 52; Müslim, Cenaiz 51, (944); Muvatta, Cenaiz 56, (1, 243); Ebu Davud, Cenaiz 50, (3181); Tirmizi, Cenaiz 30, (1015); Nesai, Cenaiz 44, (4, 42).

Konu:  Ölüm


5420-)  Ubadetu'bnu's-Samid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cenazeyi takip ettiği vakit, cenaze mezara konuncaya kadar oturmazdı. Bir yahudi alimi (bir gün) karşısına çıkıp: "Ey Muhammed biz de böyle yaparız!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Onlara muhalefet edin! Oturun!" emrettiler!"

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz, 47, (3176); Tirmizi, Cenaiz, 35, (1020).

Konu:  Ölüm


5421-)  Amir İbnu Rebi'a radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri bir cenazenin geçtiğini görürse, cenaze ile birlikte yürümese bile, cenazeyi geride bırakıncaya veya cenaze kendisini geride bırakıncaya veya cenaze onu geride bırakmadan, yere konuncaya kadar oturmasın."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 47, 48; Müslim, Cenaiz 74; (958); Ebu Davud, Cenaiz 47, (3172); Tirmizi, Cenaiz 51, (1042); Nesai, Cenaiz 45, (4, 44).

Konu:  Ölüm


5425-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Uhud şehidlerini (defin sırasında), her iki kişinin (cesedini) bir giysiye koyuyor, sonra da: "Kur'an'ı hangisi daha çok almıştı?" diye sorup, onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyordu. Sonra da: "Ben bunlara şahidim!" diyordu. Onları kanlarıyla defnetmelerini emretti. Onlara cenaze namazı kılmadı, onları yıkamadı da." (İbnu Deybe hadisin bir meselesi ile ilgili olarak şu açıklamayı yapar): "Derim ki: "İki kişinin, bir giysi içinde, derileri birbirlerine değecek şekilde birleştirilmeleri caiz değildir. Öyleyse bu "birleştirme" hadisesi, ikisinin arasına bir perde konduktan sonra gerçekleştirilmiş olacağına yahut o giysinin ikisi arasında bölünmüş olacağına hamledilir. Zahir mana da bunu gerektiriyor çünkü hadiste geçen "onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyordu" ibaresi bunu ifade eder. Her birinin müstakil veya aralarında bir perde olmadan birini öne almak mümkün değildir."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 73, 74, 75, 76, 79, Megazi 26; Ebu Davud, Cenaiz 31, (3138); Tirmizi, Cenaiz 46, (1036); Nesai, Cenaiz 61, (4, 62).

Konu:  Ölüm


5426-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Uhud günü, halam, kabristanımıza gömmek için babamı (Uhud'dan Medineye) getirmişti. O sırada Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın tellali şöyle nida etti: "Ölüleri yerlerine geri götürün!"

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 42, (3165); Tirmizi, Cihad 37, (1717); Nesai, Cenaiz 83, (4, 79).

Konu:  Ölüm


5427-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Uhud şehidlerinin üzerinden demir(den mamul silah, zırh gibi şeyler)in ve deri(den mamul kan bulaşmamış giyecek)lerin çıkarılmasını ve onların elbiseleri ve kanlarıyla gömülmelerini emretti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 31, (3134).

Konu:  Ölüm


5428-)  Husayn İbnu Vahvah radıyallahu anh anlatıyor: "Talha İbnu'I-Bera hastalandığı zaman, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona geçmiş olsun ziyaretine geldi. (Yakınlarına:) "Ben onda ölüm alametinin zuhurunu gördüm. (Ölümünü) -bana hemen haber verin ve acele davranın. Çünkü, müslüman bir kimsenin cesedinin ailesi içerisinde hapsedilmesi uygun değildir" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 38, (3159).

Konu:  Ölüm


5429-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir hutbe irad etti. Hutbesinde, ashabından, ölmüş, yetersiz bir kefene sarılıp, geceleyin defnedilmiş bir zatı zikretti. Sonra kişinin, mecbur kalmadıkça geceleyin gömülmesini yasakladı, ta ki üzerine namaz kılınsın. Ve dedi ki: "Biriniz kardeşini kefenledi mi, kefenini güzel yapsın!"

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 49, (943); Ebu Davud, Cenaiz 34, (3148); Nesai, Cenaiz 37, (4, 33).

Konu:  Ölüm


5432-)  Hz. İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Lahid bize, şakk bizden başkasına aittir."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 65, (3208); Tirmizi, Cenaiz 53, (1045); Nesai, Cenaiz 85, (4, 80).

Konu:  Ölüm


5433-)  Ebu'I-Heyyac el-Esedi anlatıyor: "Bana, Hz. Ali radıyallahu anh: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın beni göndermiş olduğu şeye ben de seni göndereyim mi?" diye sordu ve Resûlullah'ın kendisine: "Haydi git, kırıp dökmedik put, düzlemedik yüksek kabir bırakma!" dediğini anlattı."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 93, (969); Ebu Davud, Cenaiz 72, (3218); Nesai, Cenaiz 99, (4, 88, 89).

Konu:  Ölüm


5434-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kabrin kireçlenmesini, üzerine bina yapılmasını, üzerine oturulmasını, üzerine yazı yazılmasını ve ayakla basılmasını yasakladı."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 94, (970); Ebu Davud, Cenaiz 76, (3225, 3226); Tirmizi, Cenaiz 58, (1052); Nesai, Cenaiz 96, (4, 86, 88).

Konu:  Ölüm


5435-)  Muttalib İbnu Ebi Veda'a anlatıyor: "Osman İbnu Maz'ün öldüğü zaman, cenazesi Medine'den dışarı çıkarıldı ve gömüldü. Osman radıyallahu anh, muhacirlerden ölen kimse idi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir adama Osman için bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emretti. Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya güç yetiremedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bizzat gidip kollarını sıvadı. -Ravi der ki: "Sanki ben sıvadığı sırada Resûlullah'ın kollarının beyazlığını görür gibiyim."- Sonra kayayı getirip Osman'ın baş tarafına koydu ve: "Bununla, kardeşimin kabrini işaretliyorum, ailemden ölenleri bunun yanına gömeceğim" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 63, (3206).

Konu:  Ölüm


5437-)  Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölünün defnini tamamlayınca, kabri üzerinde durur ve: "Kardeşiniz için (Allah'tan) mağfiret talep edin, onun için (karşılaşacağı sorgulamada) metanet dileyin. Zira şimdi ona hesap sorulacak!" buyururdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 73, (3221).

Konu:  Ölüm


5442-)  Abdullah İbnu Amr İbni'I-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte bir ölü defnettik. Defin işi bitince Aleyhissalatu vesselam'la birlikte ölünün (çıktığı evin) kapısının hizasına kadar geldik. Orada gelmekte olan bir kadınla karşılaştık. Zannımca, Aleyhissalatu vesselam onu tanıdı. Bu, Hz. Fatıma radıyallahu anha idi. "Evden niye ayrıldın?" diye sordu. "Şu ölünün sahibine geldim. Ölülerine olan merhamet duygularımı onlara ifade ettim. (Allah rahmet etsin dedim) -veya ölüleri sebebiyle onlara taziyede (başsağlığı dileğinde) bulundum-" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Belki sen onlarla birlikte kabirlere kadar vardın!?" dedi. Hz. Fatıma: "Allah korusun! O hususta sizin zikrettiğiniz günahı işittim, (hiç kabre kadar, gider miyim!)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer onlarla kabirlere kadar gitmiş olsaydın..." diyerek ciddi bir tehditte bulundu. Ravilerden biri, "Küd "dan maksadın kabirler olduğunu zannederim" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 26, (3123); Nesai, Cenaiz 27, (4, 27).

Konu:  Ölüm


5443-)  Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim. Artık onları ziyaret edebilirsiniz. Çünkü onlar size ahireti hatırlatır."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 106, (977); Ebu Davud, Cenaiz 81, (3235); Tirmizi, Cenaiz 60, (1054); Nesai, Cenaiz 100, (4, 89).

Konu:  Ölüm


5444-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rabbimden anneme istiğfar talep etmek için izin istedim, fakat bana izin vermedi. Kabrini ziyaret etmem için izin istedim, buna izin verdi."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 105, (976); Ebu Davud, Cenaiz 81, (3234); Nesai, Cenaiz 108, (5, 90).

Konu:  Ölüm


5446-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir mezarlığa uğramıştı: "Selam üzerinize olsun ey mü'minler cemaatinin mahalle halkı! İnşaallah biz de sizlere kavuşacağız!" buyurdular." Müslim ve Nesai'de Büreyde'den gelen bir rivayette şu ziyade var: "Allah'tan bizim için de sizin için de afiyet dilerim."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 83, (3237).

Konu:  Ölüm


5447-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Birinizin bir kor üzerine oturup elbisesini oradan da bedenini yakması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmaktan daha hayırlıdır."

Kaynak:  Müslim, Cenaiz 96, (971); Ebu Davud, Cenaiz 77, (3228); Nesai, Cenaiz 105, (4, 95).

Konu:  Ölüm


5452-)  Abdullah İbnu Ca'fer anlatıyor: "Ca'fer'in ölüm haberi geldiği zaman, Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Ca'fer ailesi için yemek yapın! Çünkü onlara, onları meşgul eden (haber) geldi!" buyurdular."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 21, (998); Ebu Davud, Cenaiz 30, (3132).

Konu:  Ölüm


5453-)  Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle buyurdular: "Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir." (Hz. Aişe bu sözüyle) günah cihetiyle demek istemiştir."

Kaynak:  Muvatta, Cenaiz 45, (1, 238); Ebu Davud, Cenaiz 64, (3207).

Konu:  Ölüm


5459-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) iki kabre uğradı ve: "(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil" buyurdular. Sonra sözlerine şöyle devam ettiler: "Evet! Biri, nemimede (laf getirip götürmede) bulunurdu. Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdı." Aleyhissalatu vesselam sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti. Sonra da: "Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Vudû 55, 56, Cenaiz 82, 89, Edeb 46, 49; Müslim, Taharet 111, (292); Tirmizi, Taharet 53, (70); Ebu Davud, Taharet 11, (20,21); Nesai, Taharet 27, (1, 28-30).

Konu:  Ölüm


5464-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kul kabrine konulup, yakınları da ondan ayrılınca -ki o, geri dönenlerin ayak seslerini işitir- kendisine iki melek gelir. Onu oturtup: "Muhammed aleyhissalatu vesselam denen kimse hakkında ne diyordun?" diye sorarlar. Mü'min kimse bu soruya: "Şehadet ederim ki, O, Allah'ın kulu ve elçisidir!" diye cevap verir. Ona: "Cehennemdeki yerine bak! Allah orayı cennette bir mekana tebdil etti" denilir. (Adam bakar) her ikisini de görür. Allah da ona, kabrinden cennete bakan bir pencere açar. Eğer ölen kafir ve münafık ise (meleklerin sorusuna): "(Sorduğunuz zatı) bilmiyorum. Ben de herkesin söylediğini söylüyordum!" diye cevap verir. Kendisine: "Anlamadın ve uymadın!" denilir. Sonra kulaklarının arasına demirden bir sopa ile vurulur. (Sopanın acısıyla) öyle bir çığlık atar ki, onu (insan ve cinlerden ibaret olan) iki ağırlık dışında ona yakın olan bütün (kulak sahipleri) işitir."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 68, 87; Müslim, Cennet 70, (2870); Ebu Davud, Cenaiz 78, (3231); Nesai, Cenaiz 110, (4, 97, 98); Tirmizi, Cenaiz 70, (1071) -Ebu Hureyre'den-,

Konu:  Ölüm


5467-)  Yine Ebu Hureyre anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i cariye (bırakan), veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."

Kaynak:  Müslim, Vasıyyet 14, (1631); Ebu Davud, Vesaya 10, (2880); Tirmizi, Ahkam 36, (1376); Nesai, Vesaya 8, (6, 251).

Konu:  Ölüm


5469-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimin ücreti bana arzedilip gösterildi. Öyle ki mescidden çıkarılıp atılan bir çer-çöpün sevabını bile gördüm. Ümmetimin günahı da bana arzedi(lip gösteril)di. Kişiye Kur'an'dan kendine gelen sure veya ayeti unutmasından daha büyük bir günah görmedim."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 16, (461); Tirmizi, Fezailu'l-Kur'an 19, (2917).

Konu:  Mescidler


5470-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Medine'ye geldiği zaman, Medine'nin yüksek kısmında, kendilerine Beni Amr İbni Avf denen bir kabileye indi. Onların yanında ondört gece kaldı. Sonra Beni Neccar'a haber gönderdi. Onlar kılınçlarını kuşanmış olarak geldiler. Ben (şu anda) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı devesi üzerinde; Ebu Bekir de terkisinde, Beni Neccar'ın ileri gelenleri etraflarını sarmış olarak görür gibiyim. Aleyhissalatu vesselam, (yükünü) Ebu Eyyûb el-Ensari'nin evinin avlusuna indirdi. "Ey Beni Neccar! buyurdular, şu bahçenin iyatında pazarlık edelim!" buyurdu. Onlar: "Hayır! dediler. Vallahi biz senden onun bedelini istemiyoruz, Allah'tan istiyoruz !" Bu arsada hurma ağaçları, müşriklere ait kabirler ve bazı yıkıntılar vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam hurma ağaçlarının kesilmesini, müşrik kabirlerinin kaldırılmasını, harabelerin de düzlenip arazinin tesviyesini emretti. Hurma kütükleri mescidin kıble tarafına (direkler halinde) dizildiler, kapının iki yanı taşla örüldü. (Bu işaat devam ederken müslümanlar) şu beyti terennüm ediyorlardı, Resûlullah da onlara katılıyordu: "Ey Rabbimiz, ahiret hayrından başka hayır yok! Öyleyse muhacir ve ensara yardım et!"

Kaynak:  Buhari, Salat 48, Fezailu'l-Medine 1, Büyü' 41, Vesaya 27, 30, 34, Menakıbu'l-Ensar 46; Müslim, Mesacid 9, (524); Ebu Davud, Salat 12, (453, 454); Nesai, Mesacid 12, (2, 39).

Konu:  Mescidler


5471-)  Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Mescid, Resûlullah aleyhissalatu vesselam zamanında kerpiçten yapılmıştı. Tavanı hurma dallarıyla örtülmüştü. Direklerini hurma kütükleri teşkil ediyordu. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh buna (gerek tezyin ve gerekse tevsi yönüyle) hiç bir ilave getirmedi. Hz. Ömer radıyallahu anh, (enini boyunu) artırarak mescidi, Resûlullah devrindeki tarz üzere (kerpiç ve hurma dallarıyla) yeniden inşa etti. Onu esaslı şekilde Hz. Osman radıyallahu anh (hem tezyin hem tevsi yönleriyle) değiştirdi ve pek çok ilavelerde bulundu. Duvarlarını nakışlı taşlarla ve kireçle inşa etti. Direklerini de nakışlanmış taşlardan yaptı. Tavanını da (pek kıymetli olan) sac ağacından yaptı."

Kaynak:  Buhari, Salat 62; Ebu Davud, Salat 12, (451).

Konu:  Mescidler


5473-)  Ebu'l-Velid anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya Mescid(-i Nebevi)deki çakıldan sordum. Dedi ki: "Bir gece yağmura yakalanmıştık. Yerler hep ıslandı. Kişi giysisinin içinde çakıl taşı taşıdı ve onu altına yaydı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam namazı tamamlayınca: "Bu (yaptığınız) ne iyi!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 15, (458).

Konu:  Mescidler


5474-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Mesciddeki) çakıllar, kendilerini dışarı çıkaran kimsenin tekrar mescide koyması için Allah'a talebde bulunur."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 15, (459).

Konu:  Mescidler


5475-)  Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Minberle duvar arasında bir koyun geçecek kadar aralık vardı."

Kaynak:  Buhari, Salat 91, 95; Müslim, Salat 263, (509); Ebu Davud, Salat 222, (1082).

Konu:  Mescidler


5477-)  Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mescidde tükrük hatadır, onun kefareti, defnedilmesidir."

Kaynak:  Buhari, Salat 37; Müslim, Mesacid 55, (552); Ebu Davud, Salat 22, (474, 475, 476); Tirmizi, Salat 401, (572); Nesai, Mesacid 30, (2, 50, 51).

Konu:  Mescidler


5478-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Birinizin hanımı mescide gitmek için izin talep ederse ona mani olmasın (izin versin)" dediğini haber vermişti. Bilal İbnu Abdillah: "Allah'a yemin olsun, biz onlara mani olacağız!" dedi. Bunun üzerine Abdullah radıyallahu anh, ona yaklaşıp öyle hakaretamiz söz sarfetti ki, böylesini hiç işitmedim. Sonra şunu ekledi: "Ben sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan haber veriyorum; sen ise durmuş, "Vallahi mani olacağız" diyorsun!"

Kaynak:  Buhari, Cum'a 12, Ezan 162, 166, Nikah 116; Müslim, Salat 134, (442); Muvatta, Kıble 12, (1, 197); Ebu Davud, Salat 53, (566, 567, 568); Tirmizi, Salat 400, (570).

Konu:  Mescidler


5479-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadının odasındaki namazı holündeki namazından üstündür. Mahda'ındaki namazı ise odasındaki namazından üstündür."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 54, (570).

Konu:  Mescidler


5480-)  Nafi, İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bu kapıyı kadınlara ayırsak" buyurmuştu. Nafi der ki: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma, ölünceye kadar o kapıdan hiç girmedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 54, (571).

Konu:  Mescidler


5482-)  Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mescidde alış-veriş yapmayı, yitik ilan edilmesini, şiir okunmasını yasakladı. Keza cuma günü namazdan önce (ilim, vaaz) halkası teşkil edilmesini de yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 220, (1079); Tirmizi, Salat 240, (322); Nesai, Mesacid 22, 23, (2, 47, 48).

Konu:  Mescidler


5483-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bu evlerin yönünü mescidden çevirin. Zira ben, mescidi ne hayızlı kadına ne de cünüb kimseye helal kılmıyorum."

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 93, (232).

Konu:  Mescidler


5484-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz mescidde iken uyuklayacak olursa, bulunduğu yerden bir başka yere gidip orayı değiştirsin."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 239, (1119); Tirmizi, Salat 379, (526).

Konu:  Mescidler


5485-)  Ka'b İbnu Ucre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz mescide gidince orada ellerini kenetlemesin, çünkü o namazdadır."

Kaynak:  Ebu Davud, salat 57, (562); Tirmizi, Salat 284, (386).

Konu:  Mescidler


5486-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben mescidlerin yükseltilmesiyle emrolunmadım!" İbnu Abbas radıyallahu anh der ki: "Yemin olsun! Sizler mescidlerinizi yahudi ve hıristiyanlar gibi süsleyeceksiniz!"

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 12, (448); Buhari, Salat 62 (muallak olarak).

Konu:  Mescidler


5487-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mescidler hakkında övünme olmadan Kıyamet kopmaz."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 12, (449); Nesai, Mesacid 2, (2, 32).

Konu:  Mescidler


5502-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ehl-i Kitap saçlarını düz salınmaya bırakırlar, müşrikler de ayırırlardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ise, (vahiy yoluyla) emredilmediği hususlarda Ehl-i Kitaba uygun hareket etmekten hoşlanırdı. Bu sebeple saçını alnından serbest bıraktı. Bilahare (bütün müşrikler müslüman olduktan sonra) saçlarını (alnından) ayırdı."

Kaynak:  Buhari, Libas 70, Menakıb 23, Fezailu'l-Ashab 52; Müslim, Fezail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccül 10, (4188); İbnu Mace, Libas 36, (3632).

Konu:  Ölüm


5509-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam konuşurken (ağır ağır konuşurdu. Öyle ki) eğer biri çıkıp, kelimeleri saymak istese sayardı. O, sözü sizin gibi peş peşe getirmezdi."

Kaynak:  Buhari, Menakıb 23; Müslim, Fezailu's-Sahabe 19, (2493), Zühd 71; Tirmizi, Menakıb 20, (3643); Ebu Davud, İlm 7, (3654, 3655).

Konu:  Ölüm


5511-)  Abdullah İbnu Selam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, oturup konuştuğu zaman, (vahiy bekleyerek veya mele-i A'la'ya iştiyak duyarak) çok sık nazarını semaya çevirirdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 21, (4837).

Konu:  Ölüm


5514-)  Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam insanların en iyisi, en cömerdi ve en şecaatlisi idi. Nitekim bir gece, Medine halkı umumi bir korku yaşamıştı. Halk (korkunun kaynağı olan) sesin geldiği tarafa yöneldi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ise, herkesten önce o cihete gitmiş, haberi tahkik etmiş ve geri dönmüştü, onları yarı yolda karşıladı. Ebu Talha radıyallahu anh'ın çıplak atı üzerinde idi. Boynunda kılıncı asılıydı. Şöyle diyordu: "Korkulacak bir şey yok, korkulacak bir şey yok." Sonra, "Bu atı pek hızlı bulduk" dedi. Halbuki at, ağır yürürdü."

Kaynak:  Buhari, Cihad 46, 82; Müslim, Fezail 48, (2307); Ebu Davud, Edeb 87, (4988); Tirmizi, Cihad 14, (1685).

Konu:  Ölüm


5515-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam iki iş arasında muhayyer bırakılırsa, mutlaka en kolayını tercih ederdi. Yeter ki bu, günah olmasın. Eğer bir iş günah idiyse, günaha karşı insanın en uzak duranı idi. Aleyhissalatu vesselam kendisi için hiç intikam aramadı. Ama Allah'ın bir haramı ihlal edilince o zaman Allah için intikam alırdı."

Kaynak:  Buhari, Menakıb 23, Edeb 80, Hudud 10, 42; Müslim, Fezail 77, (2327); Muvatta, Husnü'l-Hulk 2, (2, 903); Ebu Davud, Edeb 5, (4785).

Konu:  Ölüm


5520-)  Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir taksimde bulunduğu bir sırada, bir adam gelerek üzerine eğildi. Aleyhissalatu vesselam da elindeki hurma dalını adama dürtüp yüzünden yaraladı. Sonra da: "Gel! Kısas yap!" buyurdu. Adam: "Affettim ey Allah'ın Resûlü!" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Diyat 15, (4536); Nesai, Kasame 20, (8, 32).

Konu:  Ölüm


5524-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Habeşistan'ın sahibi (kralı) Necaşi merhum'u işittim, demişti ki: "Ben şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resûlüdür. O, Hz. İsa aleyhisselam'ın geleceğini müjdelediği zattır. Eğer ben, şu saltanatın başında olmasaydım ve üzerimdeki insanlarla ilgili yük bulunmasaydı onun ayakkabılırını taşımak üzere yanına giderdim."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 62, (3205).

Konu:  Ölüm


5531-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, hacc mevsiminde vakfe mahallinde kendini hacılara arzediyor: "Beni kavmine götürecek bir kimse yok mu? Kureyş, Rabbimin kelamını tebliğ etmeme mani oldu" diyordu."

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 22, (4734); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 24, (2926).

Konu:  Ölüm


5539-)  Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri yeryüzünü benim için dürüp topladı, ben de doğusunu da batısını da gördüm. Ümmetimin mülkü, bana gösterilen yerlere kadar uzanacaktır. bana iki hazine verildi: Kırmızı ve beyaz hazineler. Ben Rabbimden, ümmetimi umumi bir kıtlıkla helak etmemesini, ümmetime kendi nefislerinden başka bir düşman musallat edip çoğunluğu helak etmelerine meydan vermemesini talep ettim. Rabbim Teala hazretleri bu isteklerime şöyle cevap verdiler: "Ey Muhammed! Bir hüküm verdim mi artık o geri alınmaz. ben senin ümmetine "Onları umumi bir kıtlıkla helak etmeyeceğim, kendileri dışında, çoğunu helak edecek bir düşman da musallat etmeyeceğim, hatta yeryüzünün her tarafında bulunanlar, onlar aleyhinde toplansalar da. Ama kendi aralarında birbirlerini helak edecekler."

Kaynak:  Müslim, Fiten 19, (2889); Tirmizi, Fiten 14, (2177); Ebu Davud, Fiten 1, (4252).

Konu:  Ölüm


5540-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir gün: "Halınız var mı?" diye sordular. "Bizde halı da nasıl olsun?" dedim. "Şurası muhakkak ki o da olacak!" buyurdular. Nitekim dediği gibi oldu. Gün geldi ben hanımıma (israf ve mekruh addettiğim için): "Şu halını benden bari uzak tut!" diye çıkıştığım vakit: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Sizlerin de halıları olacak!" dememiş miydi?" diye karşılık verdi."

Kaynak:  Buhari, Menakıb 25, Nikah 62; Müslim, Libas 39; Ebu Davud, Libas 45, (4145); Tirmizi, Edeb 26, (2775); Nesai, Nikah 83, (6, 136).

Konu:  Ölüm


5541-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Muhakkak ki, Allah bu ümmet için, her yüz senenin başında, kendisine dini tecdid edecek kimse(ler) gönderecektir."

Kaynak:  Ebu Davud, Melahim 1, (4391).

Konu:  Ölüm


5542-)  Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam aramızda doğrulup, o günden Kıyamet'e kadar olacak her şeyden bahsetti. Onu belleyen belledi ve unutan da unuttu. Şu arkadaşlarım da bunu bilirler. (Resûlullah'ın haber verdiği ve fakat) unutmuş olduğum o şeylerden biri vukua gelip görünce, öylesine canlı hatırlıyorum ki, tıpkı, kişinin gördüğü bir şahsın yüzünü, o şahıs kaybolunca hatırlamadığı halde bilahare karşılaşınca hemen tanıyıvermesi gibi."

Kaynak:  Buhari, Kader 4; Müslim, Fiten 23, (2891); Ebu Davud, Fiten 1, (4240).

Konu:  Ölüm


5548-)  Hilal İbnu Amr anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh'ı dinledim. Demişti ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Maveraunnehr'den bi adam çıkacak, ona el-Haris Harras (çiftçi) (el-Haris İbnu Harras) denecek. (Ordusunun) önünde Mansûr denen bir adam olacak. Bu zat Al-i Muhammed için (malıyla, hazineleriyle, silahıyla zemin) hazırlayacak, hilafeti mümkün kılacaktır. Tıpkı Kureyş'in Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a mümkün kıldığı gibi. Ona yardımcı olmak her müslümana vacib olmuştur -veya ona icabet etmesi vacip olmuştur" dedi-"

Kaynak:  Ebu Davud, Mehdi 1, (2452).

Konu:  Ölüm


5563-)  Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh'ın anlattığına göre, "Babası öldüğü zaman bir yahudiye otuz vask borç bıraktı. Hz. Cabir radıyallahu anh yahudiden, bu borcun ödenmesi için biraz müddet talep etti. Ancak yahudi, tehir kabul edmedi. Hz. Cabir, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, yahudi nezdinde şefaatçi olmasını talep etti. Resûlullah yahudiye, (bu otuz vasklık) borca bedel bir hurmalığın meyvesini alması için konuştu. Yahudi kabul etmedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam hurmalığa girdi, içerisinde yürüdü. Sonra Cabir'e: "Hurmayı kes, ona borcunu (tamamıyla) öde!" buyurdu. Cabir hurmayı kesti, yahudiye otuz vask borcunu ödedi. Geriye onyedi vask hurma da arttı. Cabir, durumu haber vermek üzere Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gitti. Aleyhissalatu vesselam ikindiyi kılıyordu. Namazı bitince fazlalığı haber verdi. "Bunun Ömer İbnu'l-Hattab'a haber ver!" buyurdular. Ben de gidip ona söyledim. Ömer: "Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam içinde yürüyünce hurmada bereket hasıl olacağını anlamıştım" dedi."

Kaynak:  Buhari, Büyü 51, İstikraz 8, 9, 18, Sulh 13, Vesaya 36, Menakıb 25, Megazi 18; Nesai, Vesaya 4, (6, 245, 246); Ebu Davud, Vesaya 17, (2884).

Konu:  Ölüm


5566-)  Yezid İbnu Ebi Ubeyd anlatıyor: "Ben, Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh'ın bacağında bir darbe izi gördüm. "Bu da ne?" diye sordum. Şu açıklamayı yaptı. "Bana Hayber günü isabet etmişti. Halk: "Seleme isabet aldı" diye bağırdı. Sonra Resûlullah'a götürüldüm. O yara üzerine üç kere nefes etti. Şu ana kadar hiç acı duymadım!"

Kaynak:  Ebu Davud, Tıbb 19, (3894).

Konu:  Ölüm


5575-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalatu vesselam(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."

Kaynak:  Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121); Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937); Nesai, Nikah 29, (6, 82).

Konu:  Ölüm


5577-)  Hz. Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Hafsa radıyallahu anha'yı boşamıştı, sonra geri döndü."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 38, (2283); Nesai, Talak 75, (6, 213).

Konu:  Ölüm


5580-)  Ümmü Habibe radıyallahu anha anlatıyor: "Kendisi, Ubeydillah İbnu Cahş'ın nikahı altında idi. Habeşistan'da kocası ölünce, Necaşi merhum, onu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a nikahlayıp dörtbin dirhem mehir verdi. Onu Şürahbil İbnu Hasene ile birlikte Aleyhissalatu vesselam'a gönderdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam kabul etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 29, (2107, 2108); Nesai, Nikah 66, (6, 119).

Konu:  Ölüm


5581-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hayber'e geldi. Allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine Safiyye Bintu Huyey İbnu Ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. Safiyye'nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. Kadın daha yeni evlenmişti. Aleyhissalatu vesselam, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. Oradan Safiyye ile birlikte çıktılar. Revha nem mevkiye geldiler. Aleyhissalatu vesselam orada gerdek yaptı. Sonra küçük bir yaygı içerisinde hays (denen hurma, yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. Sonra bana: "Etrafındakileri çağır!" buyurdu. Bu, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Safiyye için verdiği düğün yemeği idi. Sonra oradan Medine'ye hareket ettik. Resûlullah aleyhissalatu vesselam Safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. Sonra devesinin yanında çömelip dizini dayadı. Safiyye radıyallahû anha, dizine basarak deveye bindi."

Kaynak:  Buhari, salat 12, Esan 6, Salatu'l-Havf 6, Cihad 102, 130, Menakıb 27, Megazi 38; Müslim, Nikah 464, (1367); Ebu Davud, Harac ve'l-İmaret 21, (2996, 2997, 2298); Nesai, Nikah 79, (6, 131-134).

Konu:  Ölüm


5582-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Beni'l-Mustalik'ten Cüveyriye Bintu'l-Haris, Sabit İbnu Kays İbni Şemmas radıyallahu anh'ın hissesine düşmüştü (esaretten kurtulmak için mukatebe anlaşması yaptı). O, çok güzel bir kadındı, gözde onun için bir hisse vardı (gören göz haz duyardı). Mukatebe bedelini ödemede yardım talep etmek üzere Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldi. Hz. Aişe devamla der ki: "Cüveyriye kapıda durduğu vakit onu görünce durumu hoşuma gitmedi (Resûlullah'ın onu beğenip evlenmeye kalkacağından korktum). Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın da benim onda gördüğüm (güzelliği) göreceğini derhal anladım. "Ey Allah'ın Resûlü dedi. Ben Haris'in kızı Cüveyriye'yim. Durumum size meçhul değil. Ben Sabit İbnu Kays'ın hissesine düştüm. Fakat hürriyetime kavuşmak için onunla mukatebe yaptım. Size, mukatebe (bedelini ödemem)de yardım istemek üzere geldim. Resûlullah: "Sana ondan daha hayırlısını söylesem ne dersin?" buyurdular. Cüveyriye: "O nedir?" dedi. "Senin yerine mukatebe ücretini ödeyeyim ve seni zevce olarak alayım?" buyurdular. Cüveyriye de: "Kabul ediyorum!" dedi. (Bunun üzerine, Sabit İbnu Kays'a adam göndererek Cüveyriye'yi ondan talep etti. Sabit: "O senindir, Ey Allah'ın Resûlü! Annem babam sana feda olsun!" dedi. Aleyhissalatu vesselam mukatebe ücretini hemen ödedi. Cüveyriye ile evlendiğini işitince ellerindeki esirleri salıp azad ettiler ve: "Bunlar Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın artık akrabalarıdır (esir olarak tutulamazlar)!" dediler. Hz. Aişe devamla der ki: "Kavmine ondan daha hayırlı bir kadın görmedik; onun sebebiyle Beni Mustalik'ten yüz aile halkı azad olundu."

Kaynak:  Ebu Davud, Itk 2, (3931).

Konu:  Ölüm


5587-)  Ma'kıl İbnu Yesar radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelerek: "Ben (evlenmek üzere) asaletli ve güzel bir kadın buldum. Ancak kısırdır, çocuk doğurmuyor. Onunla evleneyim mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır evlenme!" buyurdular. Sonra adam ikinci sefer geldi, yine aynı cevabı aldı. Adam üçüncü sefer de gelince: "(Ey insanlar!) vedûd (çok seven) ve velûd (çok doğuran) olanla evlenin. Zira ben (Kıyamet günü) diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla övüneceğim" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 4, (2050); Nesai, Nikah 11, (6, 65-66).

Konu:  Ölüm


5590-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı için, haseb ve nesebi için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul."

Kaynak:  Buhari, Nikah 15; Müslim, Rada' 53, (1466); Ebu Davud, Nikah 2, (2047); Nesai, Nikah 13, (6, 68).

Konu:  Ölüm


5591-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Evlendiğim zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: "Nasıl biriyle evlendin (dulla mı bakire ile mi?) diye sordular. "Bir dul aldım!" dedim. "Niye bakire değil? O seninle sen de onunla mülatefe ederdiniz!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Nikah 10; Müslim, Rada' 54, (715); Ebu Davud, Nikah 3, (2048); Tirmizi, Nikah 4, 13 (1086, 1100); Nesai, Nikah 6, 10 (6, 61-65).

Konu:  Ölüm


5592-)  Yine Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki kadın, şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Biriniz bir kadında hoşuna giden bir husus görürse, hemen hanımına gelsin; zira bu, nefsinde uyananı giderir."

Kaynak:  Müslim, Nikah 9, (1403); Ebu Davud, Nikah 44, (2151); Tirmizi, Nikah 9, (1158).

Konu:  Talak


5593-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kişiyi, kardeşi bir kızı isteme sırasında o kıza talip olmaktan nehyetti. "Ne zaman isteyen vazgeçer veya kendine izin verirse o takdirde talib olabilir" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Nikah 45; Müslim, Nikah 49-56, (1412-1414); Muvatta, Nikah 1, (2, 523); Ebu Davud, Nikah 18, (2081); Nesai, Nikah 19, (6, 71); Tirmizi, Nikah 38, (1134).

Konu:  Talak


5594-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize hacet duasını öğretti. Şöyleydi: "Hamd Allah'a mahsustur. O'ndan yardım dileriz, O'ndan af talep ederiz, nefsimizin şerlerinden, amellerimizin kötülerinden O'na sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu saptıracak yoktur. Allah kimi de saptırmışsa, onu da hidayete erdirecek yoktur. Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim. Muhammed'in O'nun kulu ve resûlü olduğuna da şehadet ederim. Ey iman edenler, adını zikrederek birbirinize talepte bulunduğunuz Allah'tan ve aranızdaki akrabalık bağın(ı koparmak)tan korkun! Şurası muhakkak ki Allah üzerinizde murakıbtır" (Nisa 1). "Ey iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun. Sakın ha müslümanlar olmaktan başka şekilde ölmeyin" (Al-i İmran 102). "Ey iman edenler Allah'tan korkun ve sağlam bör söz söyleyin. Ta ki Allah sizin işlerinizi salaha çıkarsın ve günahlarınızı da affetsin. kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzab 70-71).

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 33, (2118); Tirmizi, Nikah 16, (1105); Nesai, Cum'a 24, (3, 105).

Konu:  Talak


5595-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İçerisinde teşehhüd bulunmayan bir dua, kesilmiş el gibidir."

Kaynak:  Tirmizi, Nikah 16, (1106); Ebu Davud, Edeb 22, (4841).

Konu:  Talak


5596-)  Beni Süleym'den bir adam anlatmıştır: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan Ümame Bintu Abdilmuttalib radıyallahu anha'yı istedim, onu bana teşehhüd okumadan nikahladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 30, (2120).

Konu:  Talak


5597-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir kadının talibi olunca, onun kendini evlenmeye davet eden yerini görmeye muktedirse, onu hemen yapsın."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 19, (2082).

Konu:  Talak


5603-)  Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir kadınla evlenir veya bir köle satın alırsa şöyle dua etsin: "Allahım, ben bunun hayırlı olmasını ve hayırlı bir yaratılış üzere olmasını diliyorum. Onun şerrinden ve şerli bir tabiat üzere olmasından sana sığınıyorum. Eğer bir deve satın alırsa, eliyle hörgücünün üstenden tutup aynı şeyi söylesin."

Kaynak:  Ebu Davud, Nikah 46, (2160).

Konu:  Ölüm

<<İlk <Önceki 20 21 22 23 24 25 [26] 27 28 Sonraki> Son>>

 


İletişim