İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Ebu Davud Hadisleri - Sayfa 25


5187-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah, Kıyamet günü, büyüklenerek elbisesini sürüyenin yüzüne bakmayacaktır." Bir diğer rivayette: "Elbisesini çalımla sürüyene bakmayacaktır" denmiştir.

Kaynak:  Buhari, Libas 1, 2, 5, Fezailu'l-Ashab 5, Edeb 55; Müslim, Libas 42, (2085); Muvatta, Libas 11; (2, 914);.Tirmizi, Libas 8, (1730); Nesai, Zinet 102, (8, 206); Ebu Davud, Libas 28, (4085).

Konu:  Kibir


5188-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim namazda izarını (gömleğini) çalımla yere değecek kadar uzatırsa, Allah onun ne günahını affeder, ne de onu kötü amellere karşı korur."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 83, (637).

Konu:  Kibir


5190-)  Cabir İbnu Atik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kıskançlıktan bir nevi var ki Allah sever; bir kısmı da var ki Allah onu sevmez. Allah'ın sevdiği kıskançlık, kişinin (mehariminden haram kılınmış bir fiil görmesi ile) şüphe halinde duyduğu kıskançlıktır. Allah'ın sevmediği kıskançlık, şüphe olmadan kıskançlık duymasıdır. Aynı şekilde birkısım gurur vardır ki Allah hoşlanmaz, birkısmı da var, Allah hoşlanır. Allah Teala'nın sevdiği gurur, kişinin savaş sırasında ve sadaka verme esnasında nefsine güvenerek duyduğu gururdur. Allah'ın buğzedip sevmediği gurur ise, taşkınlık ve övünme sırasında duyduğu gururdur."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 114, (2659); Nesai, Zekat 66, (5, 78).

Konu:  Kibir


5193-)  Ubeyd İbnu Umeyr babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir adam kebairden sormuştu, şöyle cevap verdiler: "Onlar dokuzdur!" buyurdular ve saydılar: "Şirk, sihir, insan öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, anne ve babaya haksızlık, kıbleniz olan Beytu'l-Haram (da masiyet işlemey)i sağlığınız veya ölümünüzde helal addetmek."

Kaynak:  Ebu Davud, Vesaya 10, (2875); Nesai, Tahrim 3, (7, 89).

Konu:  Diğer


5194-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Allah nezdinde en büyük günah hangisidir?" "Seni yaratmış olan Allah'a eş koşmandır!" buyurdular. "Sonra hangisidir?" dedim. "Seninle birlikte yiyecek diye, evladını öldürmendir!" buyurdular. Ben yine: "Sonra hangisidir?" dedim. "Komşunun helalliği ile zina etmendir!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Tefsir, Bakara 3, Furkan 3, Edeb 20, Muharibin 20, Diyat 1, Tevhid 40, 46; Müslim, İman 141, (3181, 3182), Tefsir, Furkan; Nesai, Tahrim 4, (7, 89, 90); Ebu Davud, Talak 50, (2310).

Konu:  Diğer


5195-)  İbnu Amr İbni'I-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulûllah aleyhissalatu vesselam: "Kişinin anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır!" buyurmuşlardı. Orada bulunanlar: "Hiç kişi anne ve babasına söver mi?" dediler. "Evet! Kişi, bir başkasının babasına söver, o da babasına söver; annesine söver, o da bunun annesine söver!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Edeb 4; Müslim, İman 146, (90); Tirmizi, Birr 4, (1903); Ebu Davud, Edeb 129, (5141).

Konu:  Diğer


5196-)  Muhammed İbnu Rükane, babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bizimle müşrikler arasındaki fark, kalansuveler üzerindeki sarıklardır."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 24, (4078); Tirmizi, Libas 47, (1785).

Konu:  Libas


5197-)  Ebu'l-Müleyh babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Sarık sarın da hilminiz ziyadeleşsin!" buyurdular." Ravi devamla der ki: "Hz. Ali radıyallahu anh da: "Sarıklar Arapların taçlarıdır" buyurdular.

Kaynak:  Hadis, Teysir'de Ebu Davud'a nisbet edilmiş ise de, onda mevcut değildir. Camiu's-Sağir'de mevcuttur (1, 555).

Konu:  Libas


5199-)  Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana bir sarık sardı, onu önümden ve arkamdan birkaç parmak sarkıttı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 24, (4079).

Konu:  Libas


5200-)  Amr İbnu Hureys radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı gördüm, üzerinde siyah bir sarık vardı. İki ucunu omuzları arasından sarkıtmıştı."

Kaynak:  Müslim, Hacc 453, (1359); Ebu Davud; Libas 24, (4077); Nesai, Zinet 109, (8, 211).

Konu:  Libas


5202-)  Esma Bintu Yezid İbni's-Seken radıyallahu anha anIatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın gömleğinin kolu bileğe kadardı."

Kaynak:  Tirmizi, Libas 28, (1765); Ebu Davud, Libas 3, (4027).

Konu:  Libas


5203-)  Ala İbn Abdirrahman babasından naklediyor: "Ebu Said radıyallahu anh'a izar hakkında sordum. Dedi ki: "Tam bilene düştün! Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle demişti: "Mü'minin izarı bacağın yarısına kadar uzanmalıdır. Burası ile topuklar arasında olmasının da bir günahı yok. Ama topuktan aşağı inen kısım ateştedir. Kim de, gururla izarını (yerde) sürürse Kıyamet günü Allah ona (rahmet) nazarı ile bakmaz." Ebu Davud'un rivayetinde "Kıyamet günü" ibaresi mevcut değildir.

Kaynak:  Muvatta, Libas 12, (2, 914, 915); Ebu Davud, Libas 30, (4093); İbnu Mace, Libas 7, (3573).

Konu:  Libas


5204-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam izar hakkında ne söylemişse o, kamis hakkında da muteberdir."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 30, (4095).

Konu:  Libas


5205-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Allah, elbisesini kibirle sürüyene bakmaz" buyurmuştur. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh: "Ey Allah'ın Resülü! İzarım salık durumda, dikkat etmezsem sürünüyor" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sen, bunu kibirle yapanlardan değilsin!" cevabını verdi."

Kaynak:  Buhari, Libas 5, 1, 2, Fezailu Ashab 5, Edeb 55; Müslim, Libas 45, (2085); Ebu Davud, Libas 28, (4085); Nesai, Zinet 102, 105, (8, 206).

Konu:  Libas


5206-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kim elbisesini gururla yerde sürürse, Kıyamet günü Allah ona (rahmet nazarıyla) bakmaz!" buyurmuştu. Ümmü Seleme atılarak: "Öyleyse kadınlar zeyllerini ne yapacaklar?" diye sordu. "Bir karış salarlar!" buyurdu. Ümmü Seleme: "Bu taktirde ayakları açılır!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse bir zira salsınlar, bunu daha da artırmasınlar! buyurdular."

Kaynak:  Tirmizi, Libas 9, (1731,); Nesai, Zinet 106, (8, 209); Ebu Davud, Libas 40, (4119).

Konu:  Libas


5207-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı bir örtü ile ihtiba etmiş gördüm. Örtünün saçağı ayaklarının üzerine dökülmüştü."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 23, (4075).

Konu:  Libas


5208-)  Yine Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, samma sarınmasını ve tek bir giysi içerisinde ihtiba oturuşunu yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 25, (4081); Tirmizi, Edeb 20, (2768); Nesai, Zinet 18, (8, 210).

Konu:  Libas


5209-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, şu iki çeşit giyinmekten men etti: "Samma sarınması ki bu, üzerinde bir başka giysi olmadığı halde giysisini omuzuna koyup bir yarısını açık bırakması ve namazda iki elini de sarmasıdır. Diğer giyinme de, fercini örtecek kadar olmayan tek giysisi içinde ihtiba tarzında oturmasıdır."

Kaynak:  Buhari, Libas 20, 21, Büyü' 62, 63, Salat 10, Mevakit 30, 31, Savm 67; Müslim, Büyü' 2, (1511); Muvatta, Büyü 76, (2, 666); Ebu Davud, Libas 25, (4080); Tirmizi, Libas 24, (1758); Nesai, Büyü' 23, 25 (7, 259-260).

Konu:  Libas


5210-)  Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu (mealdeki) kavl-i şerifleri indiği zaman, "Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle. Evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar.. " (Ahzab 59) Ensar kadınları başlarında (siyah) örtüden kargalar taşıyor oldukları halde dışarı çıkarlardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 32, (4101).

Konu:  Libas


5211-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Esma Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhüma, üzerinde ince bir elbise olduğu halde Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzuruna girmişti. Aleyhissalatu vesselam, ondan yönünü ters istikamete çevirdi ve: "Ey Esma! Kadın hayız yaşına girdi mi ondan sadece şunun ve şunun dışında hiçbir yerinin görünmesi caiz değildir!" dedi ve yüzü ile ellerine işaret etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 34, (4104).

Konu:  Libas


5212-)  Dihye el-Kelbi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a (Mısır'dan), (beyaz renkli ve ince olan) kubati kumaşlar getirilmişti. Bana ondan bir kupon verdi ve: "Bunu ikiye böl, bir parçayı kendine kamis yap, diğerini hanımına ver. Bununla kendine bürgü yapsın!" buyurdular. (Ayrılmak üzere Dıhye) geri dönünce: "Hanımına söyle, bunun altına bir astar koysun da bedenini vasfetmesin!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 39, (4116).

Konu:  Libas


5216-)  Bir rivayette de: "Sakın kimse tek ayakkabı ile yürümesin, ya ikisini de çıkarsın, yahut ikisini de giyinsin" buyrulmuştur.

Kaynak:  Buhari, Libas 39; Müslim, Libas 68, (2097); Muvatta, Libas 14, 15, (2, 916); Ebu Davud, Libas 44, (4139); Tirmizi, Libas 37, (1780).

Konu:  Libas


5217-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ayakkabı giymede, başını taramada, temizlikte ve bütün işlerinde sağdan başlamayı severdi."

Kaynak:  Buhari, Salat 47, Vudü 31, Et'ime 5, Libas 38, 77; Müslim, Taharet 67, (268); Ebu Davud, Libas 44, (4140); Tirmizi, Salat 428, (608); Nesai, Taharet 90, (1, 78).

Konu:  Libas


5218-)  Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Enes radıyallahu anhüma anlatıyorlar: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kişinin ayakta giyinmesini yasakladı."

Kaynak:  Tirmizi, Libas 35, (1776, 1777). Bu hadisi Ebu Davud Hz. Cabir radıyallahu anh'tan rivayet etti : Libas 44, (4135).

Konu:  Libas


5219-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma diyor ki: "Kişi oturduğu zaman, ayakkabılarını çıkarıp (sol) yanına koyması sünnettir."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 44, (4138), Salat 89, (648).

Konu:  Libas


5220-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, katıldığımız bir gazvede buyurdular ki: "Ayakkabıları çoğaltın. Çünkü kişi ayakkabı giydiği müddetçe binmeye devam eder."

Kaynak:  Müslim, Libas 66, (2096); Ebu Davud, Libas 44, (4133).

Konu:  Libas


5222-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'in ayakkabısında parmak arasına geçen atkısı vardı."

Kaynak:  Buhari, Libas 41, Ebu Davud, Libas 44, (4134); Tirmizi, Libas 33, (1773, 1774); Nesai, Zinet 117, (8, 217).

Konu:  Libas


5223-)  İbnu Ebi Müleyke anlatıyor: "Hz. Aişe radıyallahu anha'ya: "Kadın (erkeğe mahsus) ayakkabı giyer mi?" diye sorulmuştu: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadınlardan erkekleşenlere lanet etti!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 31, (4099).

Konu:  Libas


5224-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadın elbisesini giyen erkeğe ve erkek elbisesini giyen kadına lanet etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 31, (4098).

Konu:  Libas


5226-)  Hz. İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim şöhret elbisesi giyerse, Allah ona zillet elbisesi giydirir." Bir rivayette de şöyle denmiştir: "...Kıyamet günü Allah ona onun aynısını giydirir, sonra içinde ateşi tutuşturur."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 5, (4029, 4030).

Konu:  Libas


5228-)  Muhammed İbnu Yahya İbnu Hibban anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri bolluğa erince iş elbisesinden başka bir de cuma elbisesi edinirse üzerine (bir vebal) yoktur."

Kaynak:  Ebu Davud, Salat 219, (1078); İbnu Mace, İkametu's-Salat 82, (1095).

Konu:  Libas


5231-)  ÜmmÜ Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en ziyade sevdiği elbise kamis idi."

Kaynak:  Ebu Davud; Libas 3, (4025); Tirmizi, Libas 28, (1762, 1763).

Konu:  Libas


5232-)  Süveyd İbnu Kays anlatıyor: "Ben ve Mahrefetu'I-Abdi, Hecer'den bez alıp, Mekke'ye getirdik. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (yanımıza) gelip bizimle bir şalvar pazarlık etti ve satın aldı. Fiyatını bize tartıp ödedi. Tartan kimseye de: "Tart (ve ibreyi lehine) kaydır!" emretti."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü' 7, (3336); Tirmizi, Büyü' 66, (1305); Nesai, Büyü' 54, (7, 284).

Konu:  Libas


5233-)  Misver İbnu Mahreme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (ashabına) birkısım kaftanlar taksim etti, fakat (babam) Mahreme'ye hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine babam: "Haydi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gidelim!" dedi ve beraber gittik. Bana: "Gir de Aleyhissalatu vesselam'i bana çağır!" dedi. Ben de çağırdım. Resûlullah, üzerinde dağıttığı kaftanlardan biri olduğu halde dışarı çıktı ve "Bunu senin için sakladık!" buyurdu. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam babama baktı ve: "Mahreme razı oldu!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Farzu'l-Humus 11, Libas 12; Müslim, Zekat 129, (1058); Ebu Davud, Libas 4, (4028); Tirmizi, Edeb 53, (2819); Nesai, Zinet 100, (7, 205).

Konu:  Libas


5234-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam en çok, hıbere (denen Yemen'de mamul, çubuklu) kumaştan giyinmemizi severdi."

Kaynak:  Buhari, Libas 18; Müslim, Libas 32, (2079); Ebu Davud, Libas 15, (4060); Tirmizi, Libas 45, (1788); Nesai, Zinet 95 (8, 203).

Konu:  Libas


5235-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Harüriyye (denen Hariciler) çıktığı zaman Hz. Ali radıyallahu anh'ın yanına geldim. Bana: "Şu adamlara bir uğra!" dedi. Ben de mevcut Yemen hullelerinin en güzelini giydim." Ebu Zümeyl der ki: "İbnu Abbas radıyallahu anhüma yakışıklı ve gür sesli biriydi." İbnu Abbas der ki: "Harurilerin yanına vardım. Bana: "Hoş geldin ey İbnu Abbas! Bu takımın da ne?" dediler. Ben: "Beni ayıplıyor musunuz? Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam üzerinde mümkün olan en güzel elbiseyi gördüm!" dedim."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 8, (4037).

Konu:  Libas


5238-)  Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en ziyade sevdiği elbise kamis idi."

Kaynak:  Ebu Davud; Libas 3, (4025); Tirmizi, Libas 28, (1762, 1763).

Konu:  Libas


5239-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Elbiselerden beyaz olanları giyin. Çünkü onlar en hayırlı giyeceklerinizdir. Ölülerinizi de beyazla kefenleyin."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 18, (994); Ebu Davud, Tıbb 14, (3878).

Konu:  Libas


5240-)  Hilal İbnu Amir babasından naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı Mina'da halka hitap ederken gördüm. Sırtında kırmızı bir bürde vardı ve katırının üzerinde idi. Hz. Ali radıyallahu anh da önüne durmuş, Aleyhissalatu vesselam'ın söylediklerini tekrarlıyordu."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 21, (4073).

Konu:  Libas


5241-)  Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam orta boylu idi. Ben onu kızıl bir hulle içerisinde gördüm. Ben Aleyhissalatu vesselam'dan daha güzel bir şeyi hiç görmedim."

Kaynak:  Buhari, Libas 35, Menakıb 23; Müslim, Fezail 91, (2337); Ebu Davud, Libas 21, (4072); Tirmizi, Libas 4, (1724); Nesai, Zinet 94, (8, 203).

Konu:  Libas


5242-)  İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüm anlatıyor: "Üzerinde kırmızı renkli iki giyecek bulunan bir adam geldi ve Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a selam verdi. Ama Aleyhissalatu vesselam adamın selamını almadı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 20, (4069); Tirmizi, Edeb 45, (2808).

Konu:  Libas


5243-)  Beni Esedden bir kadın anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah aleyhissatatu vesselam'ın zevcelerinden Zeyneb'in yanında idim ve kızıl toprakla onun elbiselerini boyuyorduk. Biz bu işle meşgulken Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıkageldi. Ancak kızıl toprağı görünce geri döndü. Zeynep bu hali görünce, Aleyhissalatu vesselam'ın bunu mekruh addettiğini anladı ve derhal elbiselerini yıkadı ve bütün kırmızılığı örttü. Aleyhissalatu vesselam geri döndü ve aniden geldi. (Boyadan) hiçbir şey görmeyince içeri girdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 20, (4071).

Konu:  Libas


5244-)  İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben erguvan (koyu kızıl) renkli şeyin üzerine binmem. Ne sarıya boyanmışı, ne de (eteşinin ucuna, yakasına, yenine) ipekli geçirilmiş gömleği giymem. Bilesiniz erkeğin sürünme maddesi kokuludur, renksizdir. Bilesiniz kadının sürünme maddesi renklidir kokusuzdur."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas, 11, (4048); Tirmizi, Edeb 30, (2789).

Konu:  Libas


5245-)  İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam üzerimde sarıya boyanmış iki giysi görmüştü. Derhal: "Bunu giymeni annen mi sana emretti?" diye sordu. Ben: "Bunları yıkayayım mı, ey Allah'ın Resulü" dedim. "Hatta yak onları!" buyurdular." Bir rivayette: "Bu, kafirlerin kıyafetidir, sakın bunları giyme!" buyurdular" denmiştir.

Kaynak:  Müslim, Libas 27, (2077); Ebu Davud, Libas 20, (4066, 4067, 4068); Nesai, Zinet 96, (8, 203, 204).

Konu:  Libas


5246-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kasiy (yol yol ipek bulunan keten) kumaşla sarıya boyanmış kumaşı yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 11, (4044); Tirmizi, Libas 5, (1725); Müslim Libas 29, (2078).

Konu:  Libas


5247-)  Ebu Remse radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'in üzerinde iki yeşil giysi gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 19, (4065); Tirmizi, Edeb 48, (2813); Nesai, Zinet 97, (8, 204), Iydeyn 16, (3,185).

Konu:  Libas


5249-)  Ebu Osman en-Nehdi anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh, biz Utbe İbnu Ferkad ile Azerbaycan'da iken bize şöyle yazmıştı: "Ey Utbe, (bu mal) ne senin emeğin, ne babanın emeği ne de annenin emeğidir. Öyleyse mü'minleri, evlerinde, kendi evinde doyduğun şeyden doyur. Zevk için yemekten ve şirk ehlinin zinetinden, ipekli giymekten kaçın. Zira Resûlullah aleyhissalatu vesselam şu kadarı hariç ipekli giymekten yasakladı ve Resûlullah bize orta ve işaret parmağını kaldırarak birbirine bitiştirdi."

Kaynak:  Buhari, Libas 25; Müslim, Libas 12, (2069); Ebu Davud, Libas 10, (4042); Nesai, Zinet 93, (8, 202); İbnu Mace, Libas 18, (3593).

Konu:  Libas


5250-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir miktar ipek alıp sağ avucuna koydu, bir miktar da altın alıp sol eline koydu, sonra da: "Şu iki şey ümmetimin erkek kısmına haramdır!" buyurdu." Tirmizi ve Nesai de Ebu Musa'dan gelen diğer bir rivayette: "Ümmetimin erkeklerine, ipek elbise ve altın haram kılındı, kadınlarına helal kılınndı" buyrulmuştur.

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 14 (4057); Nesai, Zinet 40, (8, 160).

Konu:  Libas


5253-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Babam) Ömer radıyallahu anh satılmakta olan atlas bir elbise gördü. Onu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a getirip: "Ey Allah'ın Resülü! Bunu satın al da bayramlarda ve taşradan gelen heyetlerin karşılanması sırasında tecemmülen giyin!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bu, (ahirette) nasibi olmayanların giysisidir" buyurdular. Sonra Hz. Ömer, Allah'ın dilediği kadar kaldı. Aleyhissalatu vesselam ona atlastan mamul bir cübbe gönderdi. Ömer gelerek: "Ey Allah'ın Resülü! Siz(ipek hakkında): "Bu, (ahirette) nasibi olmayanların giyeceğidir" demiştiniz. Sonra bana bunu gönderdiniz, (hikmeti nedir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam, buna karşılık: "Bunu, sana bizzat giyesin diye göndermedim. Bilakis, satasın ve parasıyla ihtiyaçlarını göresin diye göndermiştim" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Libas 30, Cum'a 7, lydeyn 1, Büyü' 40, Hibe 27, 29, Cihad 177, Edeb 9, 66; Müslim, Libas 6, (2068); Muvatta, Libas 18, (2, 917, 918); Ebu Davud 10, (4040, 4041); Nesai, Zinet 84, 86, 87, (8, 196-198).

Konu:  Libas


5254-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana siyera (denen yol yol sarı kalemli dokunmuş ipek) kumaştan bir takım elbise giydirdi. Sonra ben onu giyip çıktım. (Resûlullah bunu üzerimde görünce bana kızmıştı), öfkesini yüzünde görüyordum. Hemen dönüp, onu hanımlarım arasında başörtüsü yapmaları için taksim ettim."

Kaynak:  Buhari, Libas 30, Hibe 27, Nafakat 11; Müslim, Libas 19, (2071); Ebu Davud, Libas 10, (4043); Nesai, Zinet 85, (8,197).

Konu:  Libas


5256-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam saf ipekten yapılmış elbiseyi yasakladı. Ama alem olarak konan ve kumaşın direzisinde kullanılan ipeğe yasak yoktur."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 12, (4055).

Konu:  Libas


5258-)  Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a (hacc sırasında) bitten şikayet ettiler. Aleyhissalatu vesselam onlara katıldıkları gazveleri sırasında ipek gömlekler giymeye ruhsat tanıdı."

Kaynak:  Buhari, Libas 29, Cihad 91; Müslim Libas 25, (2076); Tirmizi, Libas 2, (1722); Ebu Davud, Libas 13, (4056); Nesai, Zinet 93, (8, 202).

Konu:  Libas


5260-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam siyah bir bürde (hırka) yaptım, bunu giydi. İçinde terlediği zaman ondan yün kokusu hissetti. Bunun üzerine o hırkayı çıkarıp attı. Aleyhissalatu vesselam güzel kokudan hoşlanırdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 22, (4074).

Konu:  Libas


5261-)  Ebu Bürde İbnu Ebi Müsa el-Eş'ari anlatıyor: "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın yanına girdim. Bana yamalı bir giysi ve kaba bir izar çıkardı ve "Resûlullah aleyhissalatu vesselam şu iki (parça)nın içinde vefat etti!" dedi."

Kaynak:  Buhari, Humus 5, Libas 19; Müslim, Libas 35, (2080); Ebu Davud, Libas 8, (4036); Tirmizi, Libas 10, (1733).

Konu:  Libas


5262-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir sabah üzerinde, siyah kıldan yapılmış desenli bir giysi olduğu halde çıktı."

Kaynak:  Müslim, Libas 36, (2081); Ebu Davud, Libas 6, (4032); Tirmizi, Edeb 49, (2814).

Konu:  Libas


5264-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'in minderi deridendi ve içi hurma lifiyle dolu idi."

Kaynak:  Buhari, Rikak 17; Müslim, Libas 38, (2082); Ebu Davud, Libas 45, (4146, 4147); Tirmizi, Libas 27, (1762).

Konu:  Libas


5265-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a (evde bulunması gereken) yataklar zikredilmişti. Şöyle buyurdular: "Kişinin kendisi için bir yatak, kadın için bir yatak, misafir için bir yatak lazımdır. Dördüncü yatak şeytanadır."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 45, (4142); Nesai, Nikah 82, (6, 135); Müslim, Libas 41, (2084).

Konu:  Libas


5266-)  Hz. Cabir İbnu Semûre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir yastığa solu üzerine yaslandığını gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 45, (4143); Tirmizi, Edeb 23, (2771).

Konu:  Libas


5267-)  Ebu'I-Melih, babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam vahşi hayvanların derilerinden yaygı yapılmasını nehyetti."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 43, (4132); Tirmizi, Libas 32, (1771); Nesai, Fere' 12, (7,176).

Konu:  Libas


5268-)  Utbe İbnu Abdi's-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan beni giydirmesini talep ettim. Bunun üzerine bana iki parça hayşe (adi keten) bezi giydirdi. Kendimi, bununla arkadaşlarım arasında en iyi giyinmiş gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 6, (4032).

Konu:  Libas


5269-)  Yezid Mevla'l-Münbais anlatıyor: "Zeyd İbnu Halid radıyallahu anh'ı işittim. Diyordu ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a altın veya gümüş buluntu hakkında sorulmuştu. "Kesesini ve bağını belle, sonra onu bir yıl ilan et. (Sahibini) bilemezsen, onu harca. O yanında bir emanet olsun. Günün birinde arayanı gelecek olursa, ona ödersin" buyurdu. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam'a kaybolmuş develerden soruldu. "Kaybolan develerden sana ne? Onları (kendi haline) bırak. Zira sahibi onu buluncaya kadar, ayağında çarığı, sırtında su tulumu vardır. Suya gider, ottan yer" buyurdular. Bu sefer (kaybolmuş) davardan soruldu: "Onları alın. Zira onlar ya senindir, ya (kaybeden) kardeşinindir, ya da kurdundur" buyurdular.

Kaynak:  Buhari, İlm 28, Şürb 12, Lukata 2, 3, 4,11, Talak 22, Edeb 75; Müslim, Lukata 1, (1722); Muvatta, Akdiye 46, (2, 757); Ebu Davud, Lukata 1, (1704, 1705, 1706, 1707,1708); Tirmizi, Ahkam 35, (1372, 1373).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5270-)  Amr İbnu şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a (dalında) asılı meyve hakkında sorulmuştu: "İhtiyaç sahibi, sepetine almaksızın ağzıyla ulaşırsa, kendine bir vebal gelmez. Ancak kim de, eteğinde (birşeyler) alarak oradan çıkarsa, aldığının iki kat değeriyle borçlanır. Ayrıca (tazir nevinden) ceza da yer. Kim de yığın yapıldıktan sonra meyveden çalarsa ve bunun değeri miğfer fiyatını bulursa, eli kesilir" buyurdu. Sonra kendisine lukata (buluntu)dan sorulmuştu: "İşlek yolda bulunmuş olanla, insanların çokça yaşadığı meskun karyede bulunmuş olanı bir yıl boyu ilan et. Eğer sahibi gelirse hemen ver. Eğer gelmezse artık o senin olmuştur. Harabede bulunmuş ise, bununla, maden için humus (beşte bir) vergisi vardır" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Lukata 1, (1710, 1711, 1712, 1713); Nesai, Kat'u's-Sarik 11, (8, 84-85).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5271-)  Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Ali İbnu Ebi Talib radıyallahu anh, (bir gün), Hz. Fatıma radıyallahu anha'nın yanına girmiş idi. O sırada Hz. Hasan ve Hüseyin ağlamakta idiler. "Niye ağlıyorsunuz?" diye sordu. Hz. Fatıma: "Acıktılar!" dedi. Hz. Ali (bir yiyecek temin etmek üzere) çıktı. Derken yolda bir dinar para buldu. Dönüp Hz. Fatıma'ya gelerek haber verdi. O da: "Falan yahudiye git, bununla un satın al!" dedi. Ali radıyallahu anh ona vardı ve un aldı. Yahudi ona: "Sen, kendini Allah elçisi zanneden şu zatın damadı mısın?" dedi. Hz. Ali'nin "evet"i üzerine: "Dinarını al, un da senin olsun!" dedi. Ali oradan ayrılıp, Fatıma radıyallahu anha'ya unu ve dinarı getirdi, durumu da anlattı. Hz. Fatıma: "Şimdi de şu falan kasaba git, bize bir dirhemlik et al!" dedi. Hz. Ali gidip, dinarı bir dirhemlik et mukabilinde rehin bıraktı. Eti Hz. Fatıma'ya getirdi. O hamur yaptı, (tencereye) koydu, ekmek pişirdi. Babasına haber gönderdi. Resûlullah yanlarına gelince, Hz. Fatıma: "Ey Allah'ın Resûlü! (şu yemeğin) hikayesini size anlatayım da eğer helalse yiyelim, bizimle siz de yiyin. Bunun mahiyeti şöyle şöyledir..." diye antattı. Aleyhissalatu vesselam: "Allah'ın adıyla yiyin!" buyurdular ve hep beraber ekmekten yediler. Onlar daha yerlerinde iken, bir köle gelip, Allah ve İslam adına dinar bulan var mı?" diye sormaya başladı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu çağırıp (dinarı hakkında) sordu. Köle: "Çarşıda benden düştü!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ali! Haydi kasaba git. Ona: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam sana "Dinarı bana göndersin, dirhemini ben ödeyeceğim!" diyor de!" emretti. Kasap dinarı gönderdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu köleye verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Lukata 1, (1714).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5272-)  İyaz İbnu Hımar radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir buluntu ele geçirirse, buna adalet sahibi birini şahid kılsın, ne filanı terkederek buluntuyu gizlesin, ne de (bir başka yere yollayarak) nazardan kaçırsın. Sahibini buldumu hemen ona versin. Sahibini bulamazsa (bilsin ki) bu mal Allah'ın malıdır, Allah onu dilediğine verir."

Kaynak:  Ebu Davud, Lukata 1, ( 1709).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5273-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam değnek, kamçı, ip ve benzeri şeylerde ruhsat tanıdı. Bunları bulan kimse (ilan etmeksizin) onlardan faydalanabilir."

Kaynak:  Ebu Davud, Lukata 1, (1717).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5274-)  Amiru'ş-Şa'bi rahimehullah der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, sahibinin beslemekten aciz kalarak bırakıverdiği bir hayvan bulur da, onu alıp ihya edecek olursa o onun olur."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü' 77, (3524, 3525).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5275-)  Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Enes radıyallahu anhüma anlatıyorlar: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yolda giderken bir hurma tanesine rastlamıştı. "Eğer sadakadan (düşmüş) olacağından korkmasaydım bunu yerdim!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Büyü' 4, Lukata 6; Müslim, Zekat 165, (1071); Ebu Davud, Zekat 29, (1651).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5276-)  Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacının lukatasını nehyetti."

Kaynak:  Müslim, Lukata 11, (1724); Ebu Davud, Lukata 1, (1719).

Konu:  Buluntular (Lukata)


5278-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Allah Teala hazretlerinin (Tebük seferinden geri kalmaları sebebiyle) tevbelerini kabul edip affettiği üç kişiden biri olan Hilal İbnu Ümeyye radıyallahu anh geldi. (Anlattığına göre) tarlasından evine yatsı vaktinde dönmüştü. Hanımının yanında bir adam buldu. Manzarayı gözleriyle görmüş, kulaklarıyla işitmişti. Sabah oluncaya kadar adamı ürkütüp telaşlandırmadı. Sabah olunca doğru Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gitti. "Ey Allah'ın Resûlü dedi, ben aileme geceleyin dönmüştüm, yanlarında bir adam buldum. Üstelik gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim." Resûlullah aleyhissalatu vesselam getirdiği bu haberden hoşlanmadı, adama karşı sert davrandı. Bunun üzerine: "Kendi hanımlarına zina isnad eden, ancak, kendisinden başka şahidi bulunmayan kimse ise, doğru söylediğine dair Allah adına yemin ederek dört defa şahitlik eder. Beşinci şahitliğinde ise, eğer yalan söylüyorsa Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını ister. Kadının Allah adına yemin ederek kocasının yalan söylediğine dair dört def'a şahidlik etmesi ve beşinci şahitliğinde, eğer kocası doğru söylüyorsa Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını istemesi, onun hakkındaki cezayı kaldırır" (Nur 6-9) mealindeki ayet nazil oldu. Vahiy hali Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın üzerinden kalkınca: "Ey Hilal, müjde! Allah senin için bir kurtuluş ve kurtuluş yolu gösterdi" buyurdular. Hilal: "Ben Rabbim Teala hazretlerinden bunu ümid ediyordum!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kadına adam gönderin gelsin!" emretti. Kadın geldi. Ayet-i kerimeyi Resûlullah ona okudu. İkisine de meselenin ciddiyetini hatırlattı ve ahiret azabının dünyadaki azabtan daha şiddetli olacağını haber verdi. Bunun üzerine Hilal: "Vallahi kadın hakkında doğruyu söyledim!" dedi. Kadın da: "Hayır yalan söyledin!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Aranızda lanetleşin" emretti. Hilal'e: "Şehadet getir!" dendi. O da doğru söylediğine dair dört kere Allah'a şehadet etti. Beşinci sefer olunca kendisine: "Ey Hilal, Allah'tan kork, zira dünya azabı ahiret azabından pek hafiftir, senin bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktadır!" dendi. O yine: "Allah'a yemin olsun, ona iftira ediyorum diye bana celde yapılmadığı gibi, Allah da onun sebebiyle bana azab vermeyecektir!" dedi ve "Eğer yalancı ise, Allah'ın laneti üzerine olsun!" diye beşinci kere şehadette bulundu. Sonra kadına: "Şehadet getir!" dendi. Kadın da: "Hilal yalancıdır diye dört kere Allah'a şehadette bulundu. Beşinci şehadete sıra gelince, kadına: "Allah'tan kork, zira dünyadaki azab ahiret azabından hafiftir. Bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktır!" dendi. Kadıncağız bir müddet durakladı. Sonra: "Kavmimi, geri kalan zamanlarda rezil rüsvay edemem!" dedi ve beşinci defa: "Hilal doğru söyledi ise Allah'ın gadabı üzerime olsun!" diye şehadette bulundu. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam aralarını ayırdı. Kadının çocuğuna babasının adıyla çağrılmamasına, kadına zina isnad edilmemesine, çocuğa da veled-i zina denmemesine, kim kadına veya çocuğa böyle bir isnadda bulunacak olursa, hadd-i kazfe maruz kalacağına hükmetti. Keza bunlar ne boşanma ne de ölüm sebebiyle ayrılmadıkları için Hilal üzerinde, ne kadın için mesken ne de çocuk için nafaka mesuliyeti olmadığına hükmetti. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer kadın kızılımsı, kabaları etsiz, sivri omuzlu, iki kabası sivri, bacakları ince bir çocuk dünyaya getirirse, bu çocuk Hilal'dendir. Eğer esmer, kısa saçlı, iri yapılı, iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk dünyaya getirirse bu çocuk, zina nisbet edilen şahsa aittir" buyurdular. Gerçekten kadın esmer renkli, kısa saçlı, iri yapılı, iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk doğurdu. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer (şehadetlerle yapılan) yeminler olmasaydı benimle o kadın arasında mesele olacaktı" buyurdular. İkrime der ki: "Kadının çocuğu bundan sonra Mudar üzerine emir oldu, Tesmiye'de babasına nisbet edilmezdi." Hadisi Ebu Davud bu metnin aynısıyla rivayet etti. Kütüb-i Sitte, İbnu Ömer'den bu manada rivayette bulundular.

Kaynak:  Buhari, Talak 28, Şehadat 21, Tefsir, Nur 3; Ebu Davud, Talak 27, (2254, 2255, 2256); Tirmizi, Tefsir, Nur, (3178).

Konu:  Lian


5282-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Utbe İbnu Ebi Vakkas, kardeşi Sa'd'a: "Zema'a'nın cariyesinden doğan oğlan bendendir, onu sahiplen" diye vasiyet etmişti. Fetih yılında, onu Sa'd yakalayıp: "Bu, kardeşimin oğludur, kardeşim onu bana vasiyet etmişti!" dedi. Abd İbnu Zema'a da: "O, benim kardeşimdir ve babamın cariyesinin oğludur, onun yatağında doğmuştur!" dedi. Problemin halli için Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a koştular. Sa'd radıyallahu anh: "Ey Allah'ın Resülü! Bu kardeşimin oğludur. Kardeşim onun hakkında bana vasiyette bulundu. Hele onun benzerliğine de bakın!" dedi. Abd: "O benim kardeşimdir ve babamın cariyesinin oğludur. Babamın yatağında doğdu!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ondaki benzerliğe baktı. Utbe'ye açık bir benzerlik gördü. Sonra: "Bu sana aittir ey Abd İbnu Zema'a. Çocuk yataga aittir, zani için de mahrumiyet vardır" buyurdu. Sonra da Sevde Bintu Zem'a'ya: "Bun(u kardeşin bilme, ihtiyat et, ona karşı) tesettür et!" emretti. Bu emri, onun Utbe'ye olan benzerliği sebebiyle vermişti. O, kadını, Allah'a kavuşuncaya kadar göremedi. Sevde, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcesi idi."

Kaynak:  Buhari, Vesaya 4, Büyü' 3, 100, Husûmat 6, Itk 8, Feraiz 18, 28, Hudüd 23, Ahkam 29; Müslim, Rada' 36, (1457); Muvatta, Akdiye 20, (2, 739); Ebu Davud, Talak 34, (2273); Nesai, Talak 48, 49, (6, 180, 181).

Konu:  Lian


5283-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Benim siyah bir çocuğum dünyaya geldi" dedi. Adam, ta'riz yoluyla çocuğu nefyetmeyi teklif ediyordu. Aleyhissalatu vesselam, onun nefyedilmesine ruhsat vermedi. "Senin bir deven var mı?" dedi. Adam: "Evet" deyince: "Bunların renkleri nasıldır?" diye sordu. Adam: "Kırmızı!" dedi.Resûlullah tekrar sordu: "Bunlar arasında boz renkli var mı" "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Peki bu nereden (geldi)?" dedi. Adam: "Belki de bir damar çekmiştir" deyince, Aleyhissalatu vesselam da: "Senin oğlun da bir damara çekmiştir!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Talak 26, Hudud 41; Müslim, Li'an 20, (1500); Ebu Davud, Talak 28, (2260, 2261, 2262); Tirmizi, Vela ve Hibe 4, (2129); Nesai, Talak 46, (6, 178, 179).

Konu:  Lian


5284-)  Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam kalkarak: "Ey Allah'ın Resülü! Falan benim çocuğumdur. Cahiliye devrinde ben annesiyle zina yapmıştım!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam şu cevapta bulundu: "İslam'da (neseb) iddiası yok. Cahiliye işi bitti artık. Çocuk yatağa aittir, zaniye de mahrumiyet vardır!"

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 34, (2274).

Konu:  Lian


5285-)  Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Reslullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) yanıma mesrur olarak girdi, yüzünün çizgileri parlıyordu. "Hani, Mücezziz el-Müdlici var ya, az önce, Zeyd İbnu Harise ve Üsame İbnu Zeyd'e baktı da: "Şu ayaklar var ya (aralarında öyle benziyorlar ki) sanki birbirlerinden hasıllar" dedi" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Ashab 17, Menakıb 23, Feraiz 31; Müslim, Rada' 38, (1459); Ebu Davud, Talak 31, (2267, 2268); Tirmizi, Vela ve'l-Hibe 5, (2130); Nesai, Talak 51, (6, 184).

Konu:  Lian


5287-)  Ebu Osman en-Nehdi anlatıyor: "Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh'ı dinledim. Demişti ki : " "Resûlullah aleyhissalatu selam buyurdular ki: "İslam'da bir kimse asıl babası varken bir başkasının babası olduğunu söylerse ve bu iddiasını da o kimsenin babası olmadığını bilerek yaparsa, cennet ona haramdır."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 29, Megazi 56; Müslim İman 114, (63); Ebu Davud, Edeb 119, (5113).

Konu:  Lian


5288-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam müla'ane (lanetleşerek boşanma) ayeti indiği zaman şöyle buyurdular: "Hangi kadın, bir kavme, onlardan olmayanı dahil edecek olursa, hiç bir hususta Allah'la irtibatı kalmamıştır. Artık Allah onu asla cennete koymayacaktır. Hangi erkek de göre göre evladını inkar ederse, Allah Kıyamet günü onunla kendi arasına perde koyar ve herifi öncekilerin ve sonrakilerin önünde rezil rüsvay eder."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 29, (2263); Nesai, Talak 47, (6,179).

Konu:  Lian


5289-)  Amr İbnu, Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, varisler tarafından babaya nisbeti talep edilip de, (hayatında inkar etmediği için) babanın ölümünden sonra nesebe dahil edilen bu çocuğun o babanın cima yaptığı gün mülkünde bulunan cariyeden doğmuş olması halinde, varislere ilhak edilmesine; ancak çocuğa, bu ilhaktan önce taksim edilen mirastan herhangi bir payın geçmeyeceğine; fakat taksim edilmeyen mirastan pay alacağına; çocuğun kendisine nisbet edildiği baba, şayet ölmezden önce çocuğun kendisinden olduğunu inkar etmişse, bu çocuğun o babaya ilhak edilemeyeceğine; eğer çocuk mülkünde olmayan bir cariyeden veya kendisiyle zina yaptığı bir hür kadından ise, bu çocuğun da o babaya ilhak edilmeyeceğine ve o babaya varis olamayacağına, -hatta çocuk kendisine nisbet edilen şahsın bizzat kendisi, onun hür veya köle kadından edindiği veled-i zinası olduğunu itiraf etse bile- o çocuğun varis olamayacağına hükmetti."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 30, (2265, 2266).

Konu:  Lian


5290-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İslam'da cariye ile zina yoktur. Kim cahiliyede cariye ile zina yapmış ise, (bundan hasıl olan çocuk) asabesine (efendisine = cariyenin efendisine) dahil olur. Kim, meşru nikahdan olmayan bir çocuğun kendine ait olduğunu iddia ederse, ona varis olamaz, kendisine de varis olunamaz."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 30, (2264).

Konu:  Lian


5291-)  Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Yemen'den bir zat Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Üç kişi Hz. Ali'ye gelip, tek bir tuhur zamanı içerisinde cimada bulundukları bir kadından doğan bir çocuk hakkındaki ihtilaflarını arzettiler. Hz. Ali ikisine: "Çocuk şu üçüncüye mübarek olsun!" dedi. Bunun üzerine diğer ikisi feveran ettiler (olmaz böyle hüküm diye çıkıştılar). Hz. Ali bunun üzerine: "Siz, ihtilaflı ortaklarsınız. Ben aranızda kur'a çekeceğim. Kime çıkarsa çocuk onundur. Diğer iki arkadaşına da bir diyetin üçte ikisini ödeyecektir!" dedi ve aralarında kur'a çekti ve çocuk kime çıktı ise ona verdi. (Adamın bu anlattıklarına) Resûlullah aleyhissalatu vesselam, azı dişleri -veya kesici dişleri- görülünceye kadar güldü."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 32, (2270); Nesai, Talak 50, (6, 182, 184).

Konu:  Lian


5292-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimse kendini azad edenlerin izni olmadan bir kavmi veli ittihaz ederse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların) laneti üzerine olsun. Allah ondan ne bir farz ne de bir nafile kabul eder."

Kaynak:  Müslim, Itk 19, (1508); Ebu Davud, Edeb 119, (5114).

Konu:  Lian


5293-)  Abdulhamid İbnu Cafer anlatıyor: "Babamın dedem Rafi' İbnu Sinan radıyallahu anh'tan anlattığına göre dedem Rafi' müslüman olmuş, fakat hanımı müslüman olmamakta direnmiş ve (iş ayrılma noktasına gelince) kadın, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek:) "Kızım benimdir, sütten de kesilmiştir" demiştir. Rafi'de: "Kızım benimdir" demiştir. (Resûlullah, Rafi'e: "Sen bir köşeye otur!)" kadına da: "Sen de bir köşeye otur!" der. Çocuğu da ikisinin arasına oturtur. Sonra kadına ve erkeğe: "Çocuğu kendinize çağırın!" buyurur. Çağırırlar. Çocuk annesine meyleder. Aleyhissalatu vesselam: "Allahım ona doğruyu göster!" diye dua eder. Bunun üzerine kız babasına yönelir. Baba böylece çocuğu alır."

Kaynak:  Ebu Davud, Talak 26, (2244); Nesai, Talak 52, (6, 185).

Konu:  Lian


5295-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: "Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 65, (4940); İbnu Mace, Edeb 44, (3765).

Konu:  Oyun ve Eğlence


5296-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (dövüştürmek için) hayvanların arasını kızıştırmayı yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 56, (2562); Tirmizi, Cihad 30, (1708, 1709).

Konu:  Oyun ve Eğlence


5301-)  Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur"

Kaynak:  Müslim, Şi'r 10, (2260); Ebu Davud, Edeb 64, (4939).

Konu:  Oyun ve Eğlence


5303-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama Aleyhissalatu vesselam onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik."

Kaynak:  Buhari, Edeb 81; Müslim, Fedailu's-Sahabe 81, (2440); Ebu Davud, Edeb 62, (4931, 4932).

Konu:  Oyun ve Eğlence


5307-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Medine'ye (hicretle) geldiği zaman, onun gelişinden sevinç izharı olarak, Habeşliler harbeleriyle oynadılar."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 59, (4923).

Konu:  Oyun ve Eğlence


5309-)  Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Laneti çok yapanlar Kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar."

Kaynak:  Müslim, Birr 85, (2598); Ebu Davud, Edeb 53, (4907).

Konu:  Lanetleme


5310-)  Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizi, Birr 48, (1977).

Konu:  Lanetleme


5313-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sövüşen iki kişinin söyledikleri(nin vebali), mazlum olan tecavüzde bulunmadıkça başlayana aittir."

Kaynak:  Müslim, Birr 68, (2587); Ebu Davud, Edeb 47, (4894); Tirmizi, Birr 51, (1982).

Konu:  Lanetleme


5314-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor; "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle dedi: "Ademoğlu, dehre söverek beni üzüyor. Halbuki ben dehrim. Emir benim elimde. Gece ve gündüzü ben çeviririm."

Kaynak:  Buhari, Edeb 101, Tefsir, Casiye 1, Tevhid 5; Müslim, Elfaz 2, (2246); Muvatta, Kelam 3, (2, 984); Ebu Davud, Edeb 181, (5274).

Konu:  Lanetleme


5315-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüm anlatıyor: "Bir kişinin ridasını rüzgar savurmuştu, tutup rüzgara lanet etti. Resûlullah aleyhissalatu vesselam müdahale buyurdu: "Sakın rüzgara lanette bulunmayın. O memurdur, (Allah'ın emriyle) iş görmektedir. Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 53, (4908); Tirmizi, Birr 48, (1979).

Konu:  Lanetleme


5316-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bu rüzgar, Allah'ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah'tan rüzgarın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah'a sığının."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 113, (5097).

Konu:  Lanetleme


5317-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölülere sövmeyin. Çünkü onlar (sağken hayırdan ve şerden) gönderdiklerine kavuştular."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 97, Rikak 42; Ebu Davud, Edeb 50, (4899); Nesai, Cenaiz 51, 52, (4, 52, 53).

Konu:  Lanetleme


5319-)  Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölülerinizin iyiliklerini zikredin, kötülüklerini zikretmeyin."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 50, (4900); Tirmizi, Cenaiz 34, (1019).

Konu:  Lanetleme


5320-)  İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir seferdeydi. Ensardan bir kadın devesinin üzerinde giderken yüksek sesle devesine lanet okudu. Bunu işiten Aleyhissalatu vesselam: "Devenin üzerindeki eşyaları alın ve deveyi salıverin, zira artık o lanetlenmiştir" buyurdular." İmran radıyallahu anh der ki: "Sanki ben deveyi insanlar arasında yürürken görür gibiyim, kimse ona dokunmuyordu."

Kaynak:  Müslim, Birr 80, (2595); Ebu Davud, Cihad 55, (2561).

Konu:  Lanetleme


5321-)  Zeyd İbnu Halid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Horoza sövmeyin! Zira o, namaz için uyandırıyor."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 115, (5101).

Konu:  Lanetleme


5343-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, meyve ve ekinden çıkacak olan bütün mahsulün yarısı karşılığında Hayber'i (yahudilere) verdi. Her sene zevcelerine, yüz vask veriyordu. Seksen vask kuru hurma, yirmi vask arpa. Hz. Ömer radıyallahu anh başa geçince, Hayber'i taksim etti ve Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerini kendilerine arazi ve suyu ikta etmek veya her yıl almakta oldukları vaskları tazmin etme arasında muhayyer bıraktı. Onlar bu teklifi benimsemede farklı kararlara vardılar. Birkısmı arazi ve suyu tercih etti, birkısmı da vaskları tercih etti. Hz. Aişe ve Hz. Hafsa radıyallahu anhüma arazi ve suyu tercih edenlerdendi."

Kaynak:  Buhari, Müzara'a 8, 9, 11, İcare 22, Şirket 11, Şurüt 5, Megazi 40; Müslim, Musakat 2, (1551); Ebu Davud, Büyü' 35; Tirmizi, Ahkam 41, (1383); Nesai, Müzara'a 46, (7, 53).

Konu:  Muzâraa


5349-)  Rafi' İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: "Yanıma Züheyr geldi ve bana: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize faydalı olan bir şeyi yasakladı" dedi. Ben: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam her ne söyledi ise, mutlaka haktır!" dedim. "Muhakala'yı (tarla kiralamasını) nasıl yaptığımızı sordu. Ben de: "Biz onu, dörtte bir ve kuru hurma ve arpadan vasklarla ücretlendiriyoruz" dedim, bunun üzerine (Aleyhissalatu vesselam): "Öyle yapmayın! Araziyi ya kendiniz ekin veya ektirin veya (kimseye vermeyip) sahip olun!" buyurdular." Rafi der ki: "Ben de: "(Başüstüne!) dinlemek ve itaat etmek (borcumuzdur!)" dedim."

Kaynak:  Buhari, Muzara'a 18, 19; Müslim, Büyü' 114, (1548); Ebu Davud, Büyü' 32, (3394); Nesai, Müzara'a 45, (7, 44, 49).

Konu:  Muzâraa


5350-)  Yine Rafi radıyallahu anh anlatıyor: "Biz ensardan tarlası en çok olan kimseydik ve biz, şu tarla bize, şu tarla onlara (ekenlere) olmak üzere kiraya verirdik. Bazan şu tarla mahsul verirdi, şu tarla vermezdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi bundan yasakladı. Fakat gümüş (mukabili kiralamay)a gelince onu yasaklamadı."

Kaynak:  Buhari, Müzara'a 6, 12, 18, Şurût 7; Müslim, Büyü' 106, (1547); Muvatta, Kirau'l-Arz 1, (2, 713); Tirmizi, Ahkam 42, (1384); Ebu Davud, Büyü' 31, 32, (3392, 3393, 3395, 3397, 3398, 3399, 4000, 3401, 3402); Nesai, Müzara'a 45, 7, (33-50).

Konu:  Muzâraa


5353-)  Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam muhabereyi yasakladı. Muhabere, tarlayı yarı, üçte bir veya dörtte bir karşılığında almaktır."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü' 34, (3407).

Konu:  Muzâraa

<<İlk <Önceki 20 21 22 23 24 [25] 26 27 28 Sonraki> Son>>

 


İletişim