İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Buhari Hadisleri - Sayfa 16


4563-)  Yine Sahiheyn'in bir rivayetinde anlatıldığına göre, Resûlullah aleyhissalatu vesselam (Medine'nin dışına doğru) yürüdü. Önünde Uhud görünmüştü: "Bu dağ var ya, o bizi çok seviyor, biz de onu seviyoruz" buyurdular. Medine'ye yönelince de: "Ey Allahım! Hz. İbrahim Mekke'yi haram kıldığı gibi, ben de (Medine'yi) iki dağı arasıyla haram kılıyorum. Allahım, (Medine halkını) müdd ve sa'larınla mübarek kıl" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 6; Müslim, Hacc 462, (1365).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4564-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan Kur'an-ı Ker'im ve bir de şu sahifede olandan başka bir şey yazmadık.. (Bu sahifede bulunana gelince,) Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurmuştu ki: "Medine Ayr dağı ile Sevr dağı arasında kalan hudud içerisinde haramdır. Kim orada bir bid'atte bulunur veya bid'atçiyi himaye ederse, Allah, melekler ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. allah onun ne farz, ne nafile hiçbir hayrını kabul etmesin. Müslümanların garantisinde ihanet ederse, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların laneti üzerine olsun. Onun (Kıyamet günü) ne farz ve ne nafile hiçbir hayrı kabul edilmez." Ebu Davud'da şu ziyade var: "Otu yolunmaz, av hayvanı ürkütülmez, yitik malı, onu ilan edecek olan alabilir. Hiç kimseye kıtal maksadıyla orada silah taşımak caiz olmaz. Oradan ağaç kesilmez. Kişi devesini otlatabilir."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 1, Cizye 10, 17, Feraiz 21, İ'tisam 5; Müslim, Hacc 467, (1370); Ebu Davud, Menasik 99, (2034, 2035), Tirmizi, Vela ve'l-Hibe 3, (2128). Bu rivayetin metni Sahiheyn'e uygundur.

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4566-)  Süfyan İbnu Ebi Züheyr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yemen fethedilecek. Bir grup insan, Medine'den oraya aileleri ve kendilerine tabi olanlarla gidecekler. Halbuki bilselerdi, Medine onlar için hayırlıydı. Şam da fethedilecek. Bir kavim Medine'den aileleri ve kendilerine tabi olanlarla oraya göç edecekler. Bilselerdi Medine onlar için hayırlı idi. Irak da fetholacak. Bir grup kimse ailesi ve kendilerine tabi olanlarla Medine'den oraya taşınacaklar. Halbuki bilselerdi Medine onlar için hayırlı idi."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 5; Müslim, Hacc 497, (1388); Muvatta, el-Cami' 7, (2, 887, 888).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4567-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben karyeleri yiyen bir karye(ye hicret)le emrolundum. Buna Yesrib diyorlar. Burası Medine'dir. Medine, tıpkı körüğün curufu ayırması gibi insanları(n kötüsünü) defedip ayırır."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 2; Müslim, Hacc 488, (1382); Muvatta, el-Cami' 4, (1, 886).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4569-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Medine'ye geldiği vakit Ebu Bekr ve Bilal radıyallahu anhüma hastalandılar. Ben yanlarına gittim: "Ey babacığım, dedim. Kendini nasıl hissediyorsun? Ey Bilal sen nasılsın?" diye sordum. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh hummaya yakalanınca: "Her insana "sabahın hayırlı olsun" denmiştir. Halbuki ölüm ona ayakkabısının bağından daha yakındır" derdi. Hz. Bilal radıyallahu anh da humma nöbetinden çıkınca sesini yükseltir ve (Mekke'ye hasretini ifade eden şu beyitleri) terennüm ederdi: "Bilmem ki! Mekke vadisinde etrafımı izhir ve celil otları sarmış olarak bir gece daha geçirebilecek miyim? Mecenne suyuna ulaşacağım bir gün daha gelecek mi? (Mekke'nin) Şame ve Tafil dağları bana bir kere daha görünecek mi?" (Sonra Bilal şöyle beddua etti: "Allahım, bizi yurdumuzdan çıkarıp bu cebalı diyara süren Şeybe İbnu Rebi'a, Utbe İbnu Rebi'a ve Ümeyye İbnu Halef'e lanet et!) Hz. Aişe der ki: "(Ben gidip, bunlardaki Mekke hasretini) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a haber verdim. O, şöyle dua buyurdu: "Allahım bize Medine'yi sevdir. Tıpkı Mekke'yi sevdiğimiz gibi, hatta fazlasıyla! Allahım onun havasını şıhhatli kıl. Onun müddünü, sa'ını hakkımızda mübarek eyle. Onun hummasını al, Cuhfe'ye koy!"

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 11, Menakıbu'l-Ensar 46, Marda 8, 22, 43; Müslim, Hacc 480, (1376); Muvatta, Cami' 14, (2, 890, 891).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4570-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle dua buyurdular: "Allahım! Mekke'ye verdiğin bereketi iki katıyla Medine'ye de ver!"

Kaynak:  Buhari, Büyü' 53, Kefaret 5, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 465, (1368); Muvatta, Cami' 1, (2, 884, 885).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4572-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Medine'ye geçit veren dağ gediklerinde (birbiriyle kenetlenmiş) melekler var. (Her gedikte (kınından çekilmiş) kılıçlarıyla bekleyen iki meleğin) korumaları sebebiyle) Medine'ye ne veba ve ne de Deccal giremez." Müslim'in rivayetinde şu ziyade var: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mesih Deccl, doğu tarafından gelir. Kasdı Medine'dir. Uhud'un arka tarafına iner. Derken (Medine'yi bekleyen) melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 9, Tıbb 30, Fiten 27; Müslim, Hacc 485, 486, (1379, 1380); Muvatta, Cami' 16, (2, 892); Tirmizi, Fiten 51, (2244).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4573-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mekke ve Medine hariç Deccal'ın çiğnemeyeceği memleket yoktur. Mekke ve Medine'ye geçit veren yolların herbirinde saf tutmuş melekler var, buraları korurlar. (Deccal) es-Sebbiha nam mevkie iner. Sonra Medine ahalisini üç sarsıntı ile sarsar. Bunun üzerine (şehirde bulunan) bütün kafir ve münafıklar (şehri terkederek Deccal'e) gelirler."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 9; Müslim, Fiten 123, (2943).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4574-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim havuzumun üzerindedir."

Kaynak:  Buhari, Fazlu's-Salat 5, Fezailu'l-Medine 11, Rikak 53, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 502 (1392); Muvatta, Kıble 10, (1, 197).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4577-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Medine'yi, taşıdığı yüce hayra rağmen terkedecekler. Onu rızık arayanlar yani kuşlar ve kurtlar istila edecek. Oraya (en son gelecek) iki çoban bu maksadla Müzeyne'den çıkıp koyunlarını azarlayacaklar. Fakat Medine'yi vahşi hayvanlarla dolmuş bulacaklar. Seniyyetü'l-Veda'ya ulaştıkları vakit yüzüstü düşe(rek ölecek)ler."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 5, Müslim, Hacc 499, (1389); Muvatta, Cami 8, (2, 888).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4578-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İman Medine'ye çekilecek, tıpkı yılanın deliğine çekilmesi gibi."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 6; Müslim, İman 233, (147).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4580-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir seferden dönünce, Medine'nin duvarlarına bakar, develerini hızlandırırdı. Eğer bir bineğin üzerinde ise, onu tahrik ederdi. Bu davranışı Medine'ye sevgisinden ileri gelirdi."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 10, Umre 17; Tirmizi, Da'avat 44, (3437).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4582-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam her cumartesi günü Kuba mescidini binekli ve yaya olarak ziyaret ederdi ve içinde iki rek'at namaz kılardı."

Kaynak:  Buhari, Fazlu's-Salat 3, 4, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 516, (1399); Muvatta, Salat fi's-Sefer 71, (1, 167); Nesai, Mesacid 9, (2, 37); Ebu Davud, Menasik 99, (2040).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4584-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Uhud öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever."

Kaynak:  Buhari, Cihad 71, 74, Enbiya 8, 27, Et'ime 28, Da'avat 36, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 504, (1393); Muvatta, Cami' 10, (2, 889); Tirmizi, Menakıb, (3918).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4585-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Zü'l-huleyfe'de, vadinin içinde istirahatgahında iken yanına gelip kendisine: "Sen mübarek Batha'dasın!" diyen olmuş. Musa İbnu Ukbe der ki: "Salim rahimehullah, Abdullah'ın devesini ıhdırdığı mescidin yanına bizim de devemizi ıhdırırdı. Abdullah İbnu Ömer orada Resûlullah'ın istirahat ettiği yeri araştırmak gayesiyle devesini ıhtırırdı. Orası, vadinin dibindeki mescidin aşağısında, mescidle kıble arasında orta bir yerdir."

Kaynak:  Buhari, Hacc 16, Hars 15, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 434, (1346); Nesai, Hacc 24, (5, 126, 127).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4586-)  İbnu Abbas Hz. Ömer radıyallahu anhüm ecmain'den naklen anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Akik vadisinde olduğu sırada şöyle söylediğini işittim: "Bana Rabbimden bir elçi geldi ve "Bu vadide namaz kıl ve "Hacc için de umre(ye niyet ediyorum) de!" emretti."

Kaynak:  Buhari, Hacc 16, Hars 15, İ'tisam 16; Ebu Davud, Menasik 24, (1800).

Konu:  Bazı Mekanların Fazileti


4593-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Size Yemenliler geldi. Onlar, ince ruhlu ve yufka yürekli insanlardır. İman Yemenlidir, hikmet de Yemenlidir. Küfrün başı şark cihetindedir. Böbürlenme ve kibirlenme deve besleyenlerdedir. Sükûnet ve vakar koyun (besleyenler)dedir."

Kaynak:  Buhari, Menakıb 1, Megazi 74, Bed'ü'l-Halk 14; Müslim, İman 84, (52); Tirmizi, Fiten 61, (2244).

Konu:  Diğer


4605-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gece ve gündüzde birkısım melekler nöbetleşe aranızda bulunurlar. Bunlar sabah namazı ile ikindi namazında toplanırlar. Sonra sizi geceleyin takip eden melekler (hesabınızı vermek üzere huzu-u ilahiye) yükselir. Sizi çok iyi bilen Allah, bu meleklere sorar: "Kullarımı nasıl bıraktınız?" "Biz onları namaz kılıyorlarken bıraktık, biz onlara namaz kılarlarken vardık!" derler."

Kaynak:  Buhari, Mevakitu's-Salat 16, Bed'ü'l-Halk 6, Tevhid 23, 33; Müslim, Mesacid 210, (632); Muvatta, Kasru's-Salat 82, (1, 170); Nesai, Salat 21, (1, 240, 241).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4613-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cemaatle kılanan namaz münferid kılınan namazdan yirmiyedi derece üstündür." -"Yirmibeş derece" diye de rivayet edildi.-"

Kaynak:  Buhari, Ezan 30, 31; Müslim, Mesacid 249, (650); Muvatta, Cema'a 1; Tirmizi, Salat 161, (215); Nesai, İmamet 42. (2. 103).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4619-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmibeş kat daha sevablıdır. Çünkü, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece ve sadece namazdır. Her adım atışında bir derece yükseltilir, günahından da bini dökülür. Namazını kılınca, namazgahında kıldığı müddetçe melekler ona mağfiret duasında bulunur ve: "Allahım ona mağfiret et, Allahım ona rahmet et, Allahım onun tevbesini kabul et" derler. Bu kimseye, orada eza vermedikçe, hadeste bulunmadıkça böyle devam eder." Ebu Hureyre radıyallahu anh'a: "Hadeste bulunması ne demek?" diye sorulmuştu: "Sesli veya sessiz yel bırakmadıkça!" diye açıkladı. "Sizden biri, namazı beklediği müddetçe namazdadır."

Kaynak:  Buhari, Ezan 30, Salat 87, Büyü 49; Müslim, Mesacid 246, (649); Muvatta, Taharet 33, (1, 33); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizi, Salat 423, (603).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4622-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Beni Selime yurtlarını bırakarak Mescid-i Nebeviye yakın bir yere gelip yerleşmek istediler. (Durumdan haberdar olan) Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "(Yürüdüğünüz zamanki) adımların sevabını hesaba katmıyor musunuz?" dedi. Bunun üzerine yerlerinde kaldılar."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 11, Ezan 33.

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4629-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (ayni veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü güzü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."

Kaynak:  Buhari, Rikak 38.

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4636-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım."

Kaynak:  Buhari, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikr 2, (2675), Tevbe 1, (2675).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4645-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yedi kişi var, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler: -Adil imam, -Allah'a ibadet içinde yetişen genç, -Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse, -Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için biraraya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi, -Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde; "Ben Allah'tan korkarım" de(yip icabet etmey)en kimse, -Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse."

Kaynak:  Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim 91, (1031); Muvatta 14, (952, 953); Tirmizi, Zühd 53, (2392); Nesai, Kudat 2, (8, 222, 223).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4648-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Allah Teala hazretleri meleklerine şöyle emreder: "Kulum kötü bir amel yapmak isteyince, onu yapmadıkça yazmayın. Yapınca, onu aleyhine bir günah olarak yazın. Eğer benim rızamı düşünerek terketti ise bunu onun lehine bir sevap yazın. Kulum iyi bir iş yapmak arzu edince, yapmasa bile onu, lehine bir sevap yazın. Eğer onu yaparsa, en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar ona sevap yazın."

Kaynak:  Buhari, Tevhid 35; Müslim, İman 203, 205, (128, 129); Tirmizi, Tefsir, En'am (3075).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4657-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir müslüman bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların mahsülatından bir kuş veya insan veya hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur."

Kaynak:  Buhari, Hars 1, Edeb 27; Müslim, Müsakat 12, (1553); Tirmizi, Ahkam 40,. (1382).

Konu:  Bazı Amellerin Fazileti


4658-)  Ebu Hureyre ve Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre, Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur."

Kaynak:  Buhari, Marda 1; Müslim, Birr 52, (2573); Tirmizi, Cenaiz 1, (966).

Konu:  Hastalık ve Musibetler


4667-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kul, salih amel işlerken araya bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa, Allah ona sıhhati yerinde ve mukim iken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar."

Kaynak:  Buhari, Cihad 134; Ebu Davud, Cenaiz 2, (3091).

Konu:  Hastalık ve Musibetler


4668-)  Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Kadınlar Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! Sizden (istifade hususunda) erkekler bize galip çıktı (yeterince sizi dinleyemiyoruz). Bize müstakil bir gün ayırsanız!" Resûlullah aleyhissalatu vesselam bunun üzerine onlara bir gün verdi. O günde onlara vaaz u nasihat etti, bazı emirlerde bulundu. Onlara söyledikleri arasında şu da vardı: "Sizden kim, kendinden önce üç çocuğunu gönderirse, onlar mutlaka kendisine ateşe karşı bir perde olur!" Bir kadın sormuştu: "Ey Allah'ın Resûlü! Ya iki çocuğu ölmüşse? "İki de olsa!" buyurmuşlardı."

Kaynak:  Buhari, İlm 36, Cenaiz 6, İ'tisam 9; Müslim, Birr 152, (2633).

Konu:  Hastalık ve Musibetler


4669-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mü'minlerden birinin üç çocuğu ölür ve ona da ateş değerse, bu çok hafif bir alev yalamasıdır."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 6, Eyman 9; Müslim, Birr 150-154, (2632-2635); Muvatta, Cenaiz 38, (1, 235);Tirmizi, Cenaiz 64, (1060); Nesai, Cenaiz 25, (4, 25).

Konu:  Hastalık ve Musibetler


4671-)  Ubade İbnu's-Samit radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz!" Hz. Aişe radıyallahu anha: "Biz ölmekten hoşlanmayız" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Kasdımız bu değil. Lakin, mü'mine ölüm gelince, Allah'ın rızası ve ikramıyla müjdelenir. Ona, önünde (ölümden sonra kendisini bekleyen) şeyden daha sevgili birşey yoktur. Böylece O, Allah'a kavuşmayı sever, Allah da ona kavuşmayı sever. Kafir ise, ölüm kendisine gelince Allah'ın azabı ve cezasıyla müjdelenir. Bu sebeple ona önünde (kendini bekleyenlerden) daha menfur bir şey yoktur. Bu sebeple Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."

Kaynak:  Buhari, Rikak 41; Müslim, Zikr 14, (2683); Tirmizi, Cenaiz 67, (1066); Nesai, Cenaiz 10, (4, 10).

Konu:  Hastalık ve Musibetler


4672-)  Üsame İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: "Müslüman kimse kafir kimseye varis olamaz; kafir de müslümana varis olamaz."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 26; Müslim, Feraiz 1, (1614); Muvatta, Feraiz 10, (2, 519); Ebu Davud, Feraiz 10, (2909); Tirmizi, Feraiz 15, (2108).

Konu:  Miras


4674-)  Hz. Üsame radıyallahu anh'ın anlattığına göre (haccı sırasında (Aleyhissalatu vesselam'a) denmiştir ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Yarın nereye ineceksin. Mekke'deki evine mi?" "Akil bize ev-bark bıraktı mı ki?" buyurdular. Akil ile Talip, Ebu Talib'e varis olmuşlardı. Ne Ali ne de Cafer radıyallahu anhüma ona varis olamamışlardı. Çünkü bu ikisi müslüman idiler. Akil ve Talib ise kafirdiler."

Kaynak:  Buhari, Hacc 44, Cihad 180, Megazi 48; Müslim, Hacc 439, (1351); Ebu Davud, Feraiz 10, (2910).

Konu:  Miras


4679-)  İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre: Ehl-i Küfe, kendisine yazarak dede hakkında sormuşlardı. O da şu cevabı vermişti: "Hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Ben bu ümmet içerisinde birini kendime halil seçseydim, onu seçerdim" dediği kimse, yani Ebu Bekr, dedeyi (miras meselesinde) baba yerine koymuştu."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Ashab 5.

Konu:  Miras


4683-)  Esved İbnu'l-Yezid anlatıyor: "Bize (Yemen'e), Muaz radıyallahu anh, muallim ve emir olarak geldi. Ona, bir kızla bir kızkardeş bırakarak ölen kimse(nin veraset durumu) hakkında sorduk. O, kız için yarım, kızkardeşi için de yarıma hükmetti. O sırada Aleyhissalatu vesselam sağdı."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 6, 12; Ebu Davud, Feraiz 4, (2893).

Konu:  Miras


4684-)  Hüzeyl İbnu Şurahbil anlatıyor: "Ebu Musa radıyallahu anh'a "Ölenin bir kızıyla kızkardeşinin oğlu ve (ana-baba bir) kızkardeşinin miras payından soruldu. Dedi ki: "Kız için yarı, (anne-baba bir) kızkardeş için de yarı. (İbni Mes'ud'a gidin, ondan da sorun. O da benim söylediğime muvafakat edecektir!) (Ebu Musa, fetvasında oğlan kardeşin kızına mirastan pay vermemişti.) Bunun üzerine doğru İbnu Mes'ud'a sorulmaya gidildi ve Ebu Musa'nın söylediği de kendisine haber verildi. İbnu Mes'ud radıyallahu anh dedi ki: "(Eğer ben onun fetvasına uyarsam) dalalete düşmüş olurum ve hidayetten ayrılanlara katılırım!" Sonra ilave etti: "Onlar hakkında, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın verdiği hükümle hükmedeceğim: "Kız için yarı, oğulun kızı için, -üçte ikiyi tamamlamak üzere- altıda bir, geri kalan da kızkardeş içiindir!" Ebu Musa'ya İbnu Mes'ud'un sözü haber verildi. Bunun üzerine: "Bu derin alim aranızda olduğu müddetçe (mişkillerinizi) bana sormaya gelmeyin" dedi."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 7, 12; Ebu Davud, Feraiz 4, (2890); Tirmizi, Feraiz 4, (2094).

Konu:  Miras


4686-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölü olarak düşürülen bir cenin için köle veya cariye bir gurreye hükmetti. Sonra lehine bir gurreye hükmedilen kadın ölmüştü. Aleyhissalatu vesselam, kadının mirasının oğullarına ve kocasına kalacağına, diyetinin de asabesine kalacağına hükmetti.

Kaynak:  Buhari, Feraiz 11, Tıbb 46, Diyat 25; Müslim, Kasame 35, (1681); Tirmizi, Diyat 15, (1410), Feraiz 19, (2112).

Konu:  Miras


4695-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendilerindendir." Nesai'de şu ibare de gelmiştir: "Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendi nefislerindendir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 121, (5122); Nesai, Zekat 96, (5, 106); Buhari, Feraiz 24.

Konu:  Miras


4699-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Cahiliye devrinde ölen babanın) malı oğluna kalırdı. Vasiyet de valideyn için yapılırdı. Allah Teala hazretleri bundan dilediği kısmı neshedip erkeğin hissesini kadının hissesinin iki misli kıldı, ebeveynden herbiri için (eğer çocuk varsa) altıda bir, üçte bir kıldı. Kadına (çocuk varsa) dörtte bir kıldı. Zevc'e, (çocuk yoksa) yarı, (çocuk varsa) dörtte bir miras payı kıldı."

Kaynak:  Buhari, Vesaya 6, Tefsir, Nisa 5, Feraiz 10.

Konu:  Miras


4700-)  Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh anlatıyor: "Oğulların çocukları, kendileriyle ölü arasında başka bir erkek çocuk olmadığı takdirde, ölenin çocuğu menzilesindedir: Oğlanların erkek çocukları, ölenin erkek çocukları gibidir. Oğulların kız çocukları da ölenin kız çocuğu gibidirler. Oğulların çocukları, oğullar gibi miras alırlar. Oğullar kendilerinden aşağıdakilerin mirasına mani oldukları gibi, oğulların oğulları da kendilerinden aşağıdakilerin miras almasına mani olurlar. Oğulun çocuğu, oğulla birlikte miras alamaz. Ölen kimse, bir kızla, bir oğulun oğlunu bıraksa, kız yarı alır, geri kalanı da oğulun oğlu alır. Zira Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Miras paylarını (Kur'an'da zikredilen) hak sahiplerine verin. Geri kalan, (baba tarafından) en yakın erkeğe aittir."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 7.

Konu:  Miras


4701-)  Hz. Ali radıyallahu anh'tan biri anne bir erkek kardeş, diğeri koca olan iki amca çocuğu hakkında sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Koca için yarı anne bir erkek kardeş için altıda bir, geri kalan da aralarında ikiye bölünür."

Kaynak:  (Rezin tahric etmiştir.) Buhari'de muallak olarak gelmiştir. Feraiz 15.

Konu:  Miras


4707-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben mü'minlere, kendi nefislerinden evlayım. Öyleyse kim üzerinde borcu olduğu halde ölür, bunu ödeyecek mal bırakmazsa, onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakarak ölürse bu mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal bırakmışsa, buna, kim olursa olsun asabesi varis olur."

Kaynak:  Buhari, Feraiz 4, 15, 25, Kefalet 5, İstikraz 11, Tefsir, Ahzab 1, Nafakat 15, Müslim, Feraiz 16, (1619); Tirmizi, Feraiz 1, (2091), Cenaiz 69, (1070); Ebu Davud, Harac 15, (2955).

Konu:  Miras


4713-)  Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Lakit (buluntu) hürdür. (Ölünce) malı da beytülmale aittir. Saibe de böyledir (hürdür)" buyurdu."

Kaynak:  Rezin tahric etmiştir. (Hadisi Buhari muallak olarak kaydetmiştir: Feraiz 19.

Konu:  Miras


4714-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Hz. Fatıma radıyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'tan, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bıraktığı maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona şu cevabı verdi. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır" buyurmuştu." Hz. Fatıma bu cevaba öfkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e küstü, ölünceye kadar da konuşmadı. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra altı ay kadar hayatta kalmış (ve rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu.) Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh bunu yaptı: Medine'deki sadakasını Hz. Ali ve Abbas radıyallahu anhüma'ya verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasını) kendi elinde tuttu ve: "Bu iki arazi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın karşısına çıkan hakları ve hadiseleri içindi. (Şimdi) bu iki arazinin işi, Resûlullah'tan sonra devlet işini eline alan halifenin tasarrufuna kalmıştır" dedi." Ravi devam eder: "Bu iki yer, bugüne kadar aynı minval üzere devam etmiştir."

Kaynak:  Müslim, Cihad 52, (1759); Ebu Davud, Harac 18, (1968, 2969); Nesai, Kasmu'l-Fey' 1, (7, 132); Buhari, Feraiz 4, -Buhari muhtasar olarak almıştır-.

Konu:  Miras


4716-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımları, Resûlullah vefat ettiği zaman Hz. Osman'ı, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anhüma'ya gönderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır!" demedi mi (nasıl miras talep edebilirsiniz?)" dedim (ve onları bu niyetten vazgeçirdim.)"

Kaynak:  Buhari, Feraiz 3; Müslim, Cihad 51, (1758); Muvatta, Kelam 27, (2, 993); Ebu Davud, Harac 19, (2976, 2977).

Konu:  Miras


4717-)  Amr İbnu'l-Haris el-Huzai radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (öldüğü vakit geride) ne diner, ne dirhem, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silahı ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti."

Kaynak:  Buhari, Vesasa 1, Cihad 61, 86, Humus 3, Megazi 83; Nesai, Ahbas 1 (6, 229).

Konu:  Miras


4723-)  Asım el-Ahvel anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın su bardağını Enes İbnu Malik radıyallahu anh'ın yanında gördüm; bardak çatlamıştı. Enes onu gümüş (halkalar) ile bağlayıp tutturmuştu." Asım ilaveten dedi ki: "O nudar ağacından yapılmış geniş, (güzel) bir bardaktı." Ma'mer der ki: "Nudar, Necid'de yetişen bir ağaç çeşididir." Enes der ki: "Ben bu bardakla, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sayamayacağım kadar çok su verdim!" Muhammed İbnu Sirin rahimehullah der ki: "Ben bu bardağı gördüm. Onun demirden bir halkası vardı. Enes onun yerine gümüşten veya altından bir halka koymak istemişti. Ebu Talha kendisine: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yapmış olduğu bir şeyi değiştirme!" dedi. O da bundan vazgeçti. Enes radıyallahu anh der ki: "Ben bu kadehimle Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a her çeşit meşrubat içirdim: Bal, nebiz, su ve süt!"

Kaynak:  Buhari, Eşribe 30, Humus 5, (Hadis bu veçhiyle Buhari'de mevcut olmayıp Ahmed İbnu Hanbel'in Müsned'inde gelmiştir: ( 247).

Konu:  Miras


4725-)  Vakid İbnu Muhammed babasından, o da Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma'dan anlattığına göre demiştir ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (bir gün) parmaklarını kenetledi ve dedi ki: "Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen birkısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?" "Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. Buyurdular ki: "Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terkedersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terkedersin."

Kaynak:  Buhari, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957).

Konu:  Fitne


4728-)  Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişinin en hayırlı malının, peşine takılıp dağ geçitlerini ve yağmur düşen yerleri takip edeceği koyunu olacağı zaman yakındır. Böylece dinini fitnelerden kaçırmış olur."

Kaynak:  Buhari, İman 12, Bed'ü'l-Halk 14, Menakıb 25, Rikak 34, Fiten 14; Muvatta, İsti'zan 16, (2, 970); Ebu Davud, Fiten 4, (4267); Nesai, İman 30, (8, 123, 124).

Konu:  Fitne


4732-)  Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh'ın yanında idik. Bize: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın fitne hakkındaki hadisini kim hafızasında tutuyor?" dedi. Ben atılıp: "Ben biliyorum!" dedim. "Sen iyi cür'etlisin, nasılmış söyle bakalım!" dedim. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim. Demişti ki: "Kişinin fitnesi ehlinde, malında, çocuğunda, nefsinde ve komşusundadır. Oruç, namaz, sadaka, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker bu fitneye kefaret olur!" Ömer radıyallahu anh atılıp: "Ben bu fitneyi kastetmemiştim. Ben öncelikle denizin dalgaları gibi dalgalanacak (bütün cemiyeti sarsacak) fitneyi kastetmiştim!" dedi. Bunun üzerine ben: "Ey mü'minlerin emiri! O fitne ile sizin ne alakanız var! Sizinle onun arasında kapalı bir kapı mevcut!" dedim. "Bu kapı kırılacak mı, açılacak mı?" dedi. "Hayır açılmayacak, bilakis kırılacak!" dedim. Hz. Ömer (hayıflanarak): "(Eyvah!) Öyleyse ebediyen kapanmayacak!" buyurdu." Ravi der ki: "Biz Huzeyfe radıyallahu anh'a sorduk: "Ömer bu kapının kim olduğunu biliyor muydu?" "Evet dedi. Yarından önce bu gecenin olacağını bildiği katiyette onu biliyordu. Ben size hadis rivayet ettim; boş söz (ve efsane) anlatmadım." Huzeyfe radıyallahu anh'a soruldu: "O kapı kimdir?" "Ömer radıyallahu anh'tır!" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Mevakitu's-Salat 4, Zekat 23, Savm 3, Menakıb 25, Fiten 17, Müslim, Fiten 17, (144), Tirmizi, Fiten 71, (2259).

Konu:  Fitne


4747-)  Üsame İbnu zeyd radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Medine'nin Ütüm denen (eski ve yüksek) binalarından birine yaklaşmıştı: "Benim gördüklerimi sizler de görüyor musunuz?" buyurdular. Yanındakiler: "Hayır" deyince, açıkladı: "Ben, şu evlerinizin arasında birkısım fitnelerin yerlerini görüyorum, tıpkı yağmur yerleri gibi."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Medine 8, Mezalim 25, Menakıb 25, Fiten 4; Müslim, Fiten 9, (2885).

Konu:  Fitne


4753-)  Ebu Malik veya Ebu Amir el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir. Birkısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler. Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek. (Fakir) bir adam da, bir ihtiyacı için yanlarına gelecek. Onlar adama: "Bize yarın gel! derler. Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak birkısmını helak eder. Geri kalanları da mesh ederek Kıyamete kadar maymun ve hınzırlara çevirir."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 6.

Konu:  Fitne


4754-)  Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a halk hayırdan sorardı. Ben ise, bana da ulaşabilir korkusuyla, hep şerden sorardım. (Yine bir gün:) "Ey Allah'ın Resûlü! Biz Cahiliye devrinde şer içerisinde idik. Allah bize bu hayrı verdi. Bu hayırdan sonra tekrar şer var mı?" diye sordum. "Evet var!" buyurdular. Ben tekrar: "Pekiyi bu şerden sonra hayır var mı?" dedim. "Evet, var! Fakat onda duman da var" buyurdular. Ben: "duman da ne?" dedim. "Bir kavim var. Sünnetimden başka bir sünnet edinir; hidayetimden başka bir hidayet arar. Bazı işlerini iyi (ma'rûf) bulursun, bazı işlerini kötü (münker) bulursun" buyurdular. Ben tekrar: "Bu hayırdan sonra başka bir şer kaldı mı?" diye sordum. "Evet! buyurdular. Cehennem kapısına çağıran davetçiler var. Kim onlara icabet ederek o kapıya doğru giderse, onlar bunu ateşe atarlar" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben (o güne) ulaşırsam, bana ne emredersiniz?" dedim. "Müslümanların cemaatine ve imamlarına uy, onlardan ayrılma. (İmam sırtına (zulmen) vursa, malını (haksızlıkla) alsa da onu dinle ve itaat et!)" buyurdular. "O zaman ne cemaat ne de imam yoksa?" dedim. "O takdirde bütün fırkaları terket (kaç)! Öyle ki, bir ağacın köküne dişlerinle tutunmuş bile olsan, ölüm sana gelinceye kadar o vaziyette kal" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Fiten 11, Menakıb 25; Müslim, İmaret 51, (1847); Ebu Davud, Fiten 1, (4244, 4245, 4246, 4247).

Konu:  Fitne


4762-)  Ebu Musa ve İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bize karşı silah taşırsa bizden değildir."

Kaynak:  Buhari, Fiten 7; Müslim, İman 163, (100); Tirmizi, Hudûd 26, (1459).

Konu:  Fitne


4769-)  Buhari'nin bir diğer rivayetinde denir ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İman Yemenlidir. Fitne şu tarafta, şeytanın boynuzunun doğduğu yerdedir."

Kaynak:  Buhari

Konu:  Fitne


4770-)  Müslim'in rivayetinde şöyledir: "İman Yemenlidir. Küfür de şark cihetindedir. Sükûnet koyun besleyenlerin yanındadır. Övünmek ve çalım satmak feddadların, yani at besleyip çadırda kalanların yanındadır."

Kaynak:  Buhari, Bed'ü'l-Halk 15, Menakıb 1, Megazi 74; Müslim, İman 85, (52); Muvatta, İsti'zan 15, (2, 920).

Konu:  Fitne


4771-)  Ahnef İbnu Kays radıyallahu anh anlatıyor: "Şu adamı kastederek (evden) çıkmıştım. Yolda Ebu Bekre radıyallahu anh'a rastladım. "Ey Ahnef nereye gidiyorsun?" dedi. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın amcaoğluna yardım etmeyi arzu ediyorum!" dedim. "Dön! dedi. Zira ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "İki müslüman kılıçlarıyla birbirlerinin üzerine yürürlerse öldüren de ölen de ateştedir!" (Bu söz üzerine Resûl-i Ekrem'e): "Ey Allah'ın Resûlü! Katili anladık ama maktûl niye ateşte?" diye sorulmuştu. "Çünkü o da kardeşini öldürme hırsı taşıyordu!" cevabını verdi. -Bir başka rivayette ise: "O da kardeşini öldürmek istemişti" demiştir.-"

Kaynak:  Buhari, Diyat 2, Fiten 10; Müslim Fiten 14, (2888); Ebu Davud, Fiten 5, (4268); Nesai, Tahrim 29, (7, 125).

Konu:  Fitne


4772-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse kardeşine silahla işarette bulunmasın. Zira, o bilemez, belki de şeytan elinde bir fesatta bulunur da ateşten bir çukura düşer."

Kaynak:  Buhari, Fiten 7; Müslim, Birr 126, (2617); Tirmizi, Fiten 4, (2163).

Konu:  Fitne


4773-)  Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslümana sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür."

Kaynak:  Buhari, Fiten 8, İman 36, Edeb 44; Müslim, İman 116, (64); Tirmizi, İman 15, (2636); Nesai, Tahrim 27, (7, 132).

Konu:  Fitne


4774-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak (dinden) dönmeyin." Nesai, İbnu Mes'ud'dan yaptığı bir rivayette şu ziyadeye yer verir: "Kişi ne babasının ne de kardeşinin cinayetinden sorumlu tutulmaz."

Kaynak:  Tirmizi, Fiten 28, (2194); Buhari, Fiten 8, Diyat 2; Ebu Davud, Sünnet 16, (4686); Müslim, İan 66, (119); Nesai, Tahrim 28, (7, 127).

Konu:  Fitne


4776-)  Abdullah İbnu Ziyad anlatıyor: "Hz. Talha, Zübeyr ve Hz. Aişe radıyallahu anhüm Basra'ya yürüyünce, Hz. Ali, Ammar İbnu Yasir ve Hasan'ı (radıyallahu anhüm) gönderdi. Bu ikisi Küfe'ye yanımıza geldiler ve minbere çıktılar. Hz. Hasan radıyallahu anh minberin yukarısında idi. Ammar radıyallahu anh da ondan aşağıda idi. Biz onların etrafında toplandık. Ammar'ın şöyle konuştuğunu işittim: "Aişe, Basra'ya yürüdü. Muhakkak ki o, dünyada da ahirette de Peygamber aleyhissalatu vesselam'ın zevcesidir. Ancak Allah sizi imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz, yoksa ona (Hz. Aişe'ye) mi?"

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17.

Konu:  Fitne


4777-)  Şakik İbnu Abdillah anlatıyor: "Ben, Ebu Musa el-Eş'ari, Ebu Mes'ud el-Ensari ve Ammar radıyallahu anhüm ile oturuyordum. Ebu Mes'ud, Ammar'a: "Senin arkadaşlarından herkese dilediğim takdirde bir kulp takabilirim. Ama sen hariçsin. Senin hakkında bir şey söyleyemem. Senin, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a arkadaş olduğum günden beri, ikinizin şu işteki ağırlığınızdan başka bir kusurunuzu görmüş değilim!" Ebu Mes'ud -zengin birisiydi- şu karşılıkta bulundu: "Ey oğlum! İki hulle (takım) getir. Birini Ebu Musa'ya ver, diğerini de Ammar'a!" Ve ilave etti: "Bunların içinde ikiniz cumaya gidin."

Kaynak:  Buhari, Fiten 18, Fezailu'l-Ashab 30.

Konu:  Fitne


4781-)  Süveyd İbnu Gafle radıyallahu anh anlatıyor: "Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ben size Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan bir hadis söyleyince, Allah'a yemin olsun Aleyhissalatu vesselam'ın söylemediği bir şeyi söylemektense gökten atılmayı tercih ederim. Ancak benimle sizin aranızda cereyan eden şeyler hakkında konuşunca, bilesiniz harp hiledir. Zira ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Ahir zamanda yaşça küçük, akılca kıt birtakım gençler çıkacak. Yaratılmışın en hayırlısının sözünü söylerler, Kur'an'ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar. Onlara nerede rastlarsanız onları gebertin. Zira, onları öldürene, Kıyamet günü, Allah'ın vereceği ücret var."

Kaynak:  Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakıb 25, İstitabe 6; Müslim, Zekat 154, (1066); Ebu Davud, Sünnet 31, (4767); Nesai, Tahrim 26, (7, 119).

Konu:  Fitne


4782-)  Ebu Said ve Enes radıyallahu anhüma anlatıyorlar: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimde ihtilaf ve ayrılıklar meydana gelecek, (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur'an'ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avu delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatın en şeriridir. Onları öldürene ve onlar tarafından öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat kitaptan zerre kadar nasipleri yoktur." Yanında bulunan Ashab: "Ey Allah'ın Resûlü dediler. Onların alameti nedir?" diye sordular da: "Tıraş olmak!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 31, (4765).Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmiştir. Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakıb 25, Edeb 95, İstitabe 6;Müslim, Zekat 143-148, (1064); Muvatta, Kur'an 10;Nesai, Zekat 79, (5, 87), Tahrim 26, (7, 119).

Konu:  Fitne


4784-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Huneyn dönüşünde bir adam yanına geldi. Bu sırada Hz. Bilal'in eteğinde gümüş (para) vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bundan avuç avuç alıp insanlara dağıtıyordu. Gelen adam: "Ey Muhammed! Adil ol!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (öfkeli olarak): "Yazık sana! Ben de adil olmazsam kim adil olabilir? Eğer adil olmazsam zarara ve hüsrana düşerim!" buyurdular. Hz. Ömer atılıp: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana müsaade buyurun şu münafığın kellesini uçurayım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Halkın "Muhammed arkadaşlarını öldürüyor" diye dedikodu yapmasından Allah'a sığınırım. Bu ve arkadaşları Kur'an okurlar (ama okudukları) hançerelerini aşağı geçmez. Dinden, okun avı delip geçtiği gibi çıkıp giderler!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Humus 16; Müslim, Zekat 142, (1063). Metin Müslim'inkidir.

Konu:  Fitne


4785-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Hafsa radıyallahu anha'nın yanına girdim ve: "(Ali ile Muaviye radıyallahu anhüma'nın Sıffin'deki hadiseleri sebebiyle halka gelenleri görüyorsun. (Şimdi Harameyn ve başka yerde hayatta kalan sahabeleri toplayıp fikirlerini almak istiyorlar.) Bu hilafet ve emirlik meselesinde bana hiçbir hak tanımadılar (bu sebeple gitmek istemiyorum, ne dersin?)" dedim. "Katıl. Çünkü onlar seni bekliyorlar. Onlardan geri durmanı, onların bir muhalefet saymalarından korkarım!" dedi ve Abdullah, oraya gidinceye kadar Hafsa onu bırakmadı. (Hakemlerin hüküm vermesinden sonra) Hz. Muaviye bir hutbe irad etti ve (Abdullah'la babası Ömer'i kastederek) dedi ki: "Kim bu hilafet meselesi hakkında bizimle konuşmak isterse kendini bize göstersin (meydana çıksın). Şurası muhakkak ki biz, halifeliğe ondan da babasından da ehakkız." Habib İbnu Mesleme der ki: "Abdullah'a: "Ona cevap vermedin mi?" dedim. Abdullah cevaben: "Bu işe senden daha ehak olan, İslam adına sana ve babana karşı (Uhud'da, Hendek'te) mücadele vermiş olan Ali radıyallahu anh'tır!" demek istedim. Fakat, herkesin arasına tefrika sokup, kan akıtacak ve istemediğim bir manaya çekilecek bir kelime sarfetmekten korktum. Allah'ın sabredene) cennette hazırladığı mükafaatları da hatırlayarak (Muaviye'ye karşılık vermedim) demiştir. Habib İbnu Mesleme: "Bu tavrı takdir ederek: "Sen bir fitneden (inayet-i ilahi ile) korunmuş ve (ciddi) bir felaketten muhafaza edilmişsin!" dedm" der."

Kaynak:  Buhari, Megazi 29.

Konu:  Fitne


4786-)  İbnu'l-Müseyyeb radıyallahu anh anlatıyor: "İlk fitne yani Hz. Osman radıyallahu anh'ın şehid edilmesi vukua geldiği zaman Ashab-ı Bedr'den kimseyi hayatta bırakmadı. Sonra ikinci fitne yani Harra hadisesi vukua geldi. Bu da Hudeybiye ashabından kimseyi hayatta bırakmadı. Sonra üçüncüsü vukua geldi. O da insanlar arasında akıl ve kuvvet (sahabe) bırakmadı."

Kaynak:  Buhari, Megazi 11.

Konu:  Fitne


4788-)  Zübeyr İbnu Adiy rahimehullah anlatıyor: "Hz. Enes İbnu Malik radıyallahu anh'ın yanına girdik. Haccac'ın bize yaptıklarını şikayet ettik. "Sabredin, buyurdu. Zira öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, gidenden daha kötü olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Resûlunüz aleyhissalatu vesselam'dan işittim."

Kaynak:  Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35, (2207).

Konu:  Fitne


4791-)  Sa'id İbnu Amr İbni Said İbni'l-As anlatıyor: "Ceddim bana dedi ki: "Ben Ebu Hureyre radıyallahu anh ile beraber Medine mescidinde oturuyordum. Yanımızda Mervan da vardı. Bir ara Ebu Hureyre radıyallahu anh: "Ben, sadık ve masduk olan Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle buyurduklarını işittim: "Ümmetimin helak olması, Kureyş'e mensup (aklı kıt) bir grup çocukcağızların elleriyledir!" Mervan: "Allah onlara lanet etsin!" dedi. Ebu Hureyre der ki: "Eğer ben dileseydim falan falan diye onları teker teker ismen sayardım." Said rahimehullah dedi ki: "Ben, Beni Mervan iktidar olduğu zaman dedemle birlikte Şam'a gittim. Orada onları genç oğlanlar olarak görünce: "Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın kastetttiği bunlar olmasın!" ded. Ben de: "Sen daha iyi bilirsin!" dedim."

Kaynak:  Buhari, Fiten 3, Menakıb 25.

Konu:  Fitne


4792-)  Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Bana İslam telaffuz eden kaç kişi olduğunu sayıverin" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resûlü! Bizim sayımız altı-yediyüze ulaşmış olduğu halde, hakkımızda korku mu taşıyorsunuz?" dedik. "Siz bilemezsiniz, (çokluğunuza rağmen) imtihan olunabilirsiniz!" . Gerçekten öyle (belaya maruz kalıp) imtihan olunduk ki, içimizden namazını gizlice kılanlar oldu."

Kaynak:  Buhari, Cihad 181; Müslim, İman 235, (149).

Konu:  Fitne


4793-)  Sahiheyn'de yine Huzeyfe radıyallahu anh'tan gelen bir rivayet şöyledir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Kıyamet günü, havz-ı kevserime birkısım gruplar da gelecekler ki, onlar oradan uzaklaştırılacaklar. Ben: "Onlar benim ashabımdır!" diyeceğim. Fakat, "Sen, onların arkandan neler işlediklerini bilmiyorsun!" denilecek."

Kaynak:  Buhari, Rikak 53; Müslim, Fezail 32, (2297).

Konu:  Fitne


4794-)  Müseyyeb İbnu Rafi' anlatıyor: "Bera İbnu Azib radıyallahu anhüma'ya rastladım. Kendisine: "Sana ne mutlu! Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la sohbet şerefine erdin. O'na (Hudeybiye'de) ağaç altında biat ettin!" demiştim. Bana şu cevapta bulundu: "Ey kardeşimoğlu! Biz ondan sonra ne bid'alar işledik sen bilmezsin."

Kaynak:  Buhari, Megazi, 35.

Konu:  Fitne


4798-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken yanımıza Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıkageldi ve oturdu. Biz de etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere birşeyler çizmeye başladı. Sonra: "Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat: "Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?" "Çalışın, buyurdular. Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekavet ehli olanlar da şekavet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!" Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).

Kaynak:  Buhari, Tefsir, Leyl, Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Müslim, Kader 6, (2647); Ebu Davud, Sünnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl, (3341).

Konu:  Kader


4800-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Sadık ve Masdûk olan Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar müddette "mudga" olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zata yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir ziralık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer." Rezin şu ziyadede bulundu: "(Resûlullah) şunu da buyurdular: "Nutfe düştü mü, kırk gün rahimde uçar. Sonra kırk günde alaka olur. Sonra kırkgünde mudga olur. Bir nefis olarak yaratılma safhasına gelince, Allah onu tasfir edecek (şekillendirecek) bir melek gönderir. Melek iki parmağının arasında toprak olduğu halde gelir. Onu mudgaya karıştırır. Sonra onu yoğurur, sonra da emredildiği üzere onu tasvir eder."

Kaynak:  Buhari, Kader 1, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Müslim, Kader 1, (2643); Ebu Davud, Sünnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138).

Konu:  Kader


4809-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan müşriklerin çocukları hakkında sorulmuştu. "Allah onları yarattığı zaman ne yapacaklarını iyi biliyordu!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Kader 3, Cenaiz 93; Müslim, Kader 28, (2660); Ebu Davud, Sünnet 18, (4711); Nesai, Cenaiz 60, (4, 59).

Konu:  Kader


4810-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hz. Adem ve Musa aleyhimasselam münakaşa ettiler. Musa, Adem'e: "İşlediğin günahla insanları cennetten çıkaran ve onları şekavete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!" dedi. Adem de Musa'ya: "Sen, Allah'ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah'ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!" diye cevap verdi." Resûlullah devamla dedi ki: "Hz. Adem Musa'yı ilzam etti!"

Kaynak:  Buhari, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Ta-ha 1, 3, Tevhid 37; Müslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Davud, Sünnet 17, (4701); Tirmizi, Kader 2, (2135).

Konu:  Kader


4823-)  Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Ensar radıyallahu anhüm'den bazı kimseler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan bir şeyler talep ettiler. Aleyhissalatu vesselam da istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, o istediklerini yine verdi. Yanında mevcut olan şey bitmişti; şöyle buyurdular: "Yanımda bir mal olsa, bunu sizden ayrı olarak (kendim için) biriktirecek değilim. Kim iffetli davranır (istemezse), Allah onu iffetli kılar. Kim istiğna gösterirse Allah da onu gani kılar. Kim sabırlı davranırsa Allah ona sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır." Rezin rahimehullah şu ziyadede bulunmuştur: "İslam'a girip, yeterli miktarla rızıklandırılan ve verdiği bu miktara Allah'ın kanaat etmeyi nasip ettiği kimse kurtuluşa ermiştir."

Kaynak:  Buhari, Zekat 50, Rikak 20; Müslim, Zekat 124, (1053); Muvatta, Sadaka 7, (2, 997); Ebu Davud, Zekat 28, (1644); Tirmizi, Birr 77, (2025); Nesai, Zekat 85, (5, 95).

Konu:  Kanaat


4826-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır."

Kaynak:  Buhari, Rikak 15; Müslim, Zekat 120, (1051); Tirmizi, Zühd 40, (2374).

Konu:  Kanaat


4827-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Hakiki) fakir, kapı kapı dolaşırken verilen bir iki lokmanın veya bir iki hurmanın geri çevirdiği kimse değildir. Fakat gerçek fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan ve halini anlayıp kendisine tasaddukta bulunacak biri çıkmayan, (buna rağmen) kalkıp halktan birşey istemeyen kimsedir."

Kaynak:  Buhari, Zekat 53, Tefsir, Bakara 48; Müslim, Zekat 102, (1039); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 7, (2, 923); Ebu Davud, Zekat 23, (1631, 1632); Nesai, Zekat 76, (5, 85).

Konu:  Kanaat


4828-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir." Rezin bir rivayette şu ziyadede bulundu: "Avn İbnu Abdillah İbnu Utbe rahimehullah dedi ki: "Ben zenginlerle düşüp kalkıyordum. O zaman benden daha heveslisi yoktu. Bir binek görsem benimkinden daha iyi görürdüm; bir elbiseye baksam, benimkinden daha iyi olduğuna hükmederdim. Ne zaman ki bu hadisi işittim, fakirlerle düşüp kalktım ve rahata erdim."

Kaynak:  Buhari; Rikak 30; Müslim, Zühd 8, (2963); Tirmizi, Kıyamet 59, (2515).

Konu:  Kanaat


4829-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri dilenmeye devam ettiği takdirde yüzünde bir parça et kalmamış halde Allah'a kavuşur."

Kaynak:  Buhari, Zekat 52; Müslim, Zekat 103, (1040); Nesai, Zekat 83, (5, 94).

Konu:  Kanaat


4832-)  Hz. Zübeyr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişinin iplerini alıp dağa gitmesi, oradan sırtında bir deste odun getirip satması, onun için, insanlara gidip dilenmesinden daha hayırlıdır. İnsanlar istediğini verseler de vermeseler de."

Kaynak:  Buhari, Zekat 50, Büyü' 15.

Konu:  Kanaat


4845-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Babası) Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh dedi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (zaman zaman) bana ihsanda bulunuyordu. (Her seferinde ben): "(Ey Allah'ın Resûlü!) bunu, buna benden daha muhtaç olan birine verseniz!" diyordum. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da: "Al bunu! Bu maldan, sen istemediğin ve gelmesini bekler durumda olmadığın halde gelen birşey olursa onu al ve temellük et (yani kendi malın kıl, malın olduktan sonra) dilersen ye, dilersen sadaka olarak bağışla. (Bu vasıfta) olmayan mala nefsini bağlama!" buyurdular." (Hadisi İbnu Ömer'den rivayet eden) Salim der ki: "Bu (hadis) sebebiyle Abdullah, kimseden bir şey istemezdi, (kendiliğinden) gelen bir şey olursa onu da reddetmezdi."

Kaynak:  Buhari, Ahkam 17, Zekat 51; Müslim, Zekat 110, (1045); Nesai, Zekat 94, (5, 105).

Konu:  Kanaat


4846-)  Amr İbnu Tağlib anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir mal -veya bir şey- getirilmişti. Hemen onu taksim edip dağıttı. (Ancak, bunu yaparken) bir kısmına verdi, birkısmınna vermedi. Kendilerine verilmemiş olan kimselerin, sonradan hakkında dedikodu yaptıkları kulağına geldi. Bunun üzerine, (uygun bir fırsatta, halka hitap etmek üzere doğruldu). Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: "Sadede gelince; vallahi ben, birine verip diğerine vermediğim olur (bu doğrudur, ancak) vermediğim, nazarımda, verdiğimden daha çok sevgiye mazhardır. Ben birkısım insanlara, kalplerinde gördüğüm sabırsızlık ve hırs sebebiyle veririm; bir kısmını da, Allah Teala'nın kalplerine koymuş bulunduğu zenginlik ve hayra havale eder (ve onlara bir şey vermem). "Vallahi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın (hakkımda telaffuz buyurduğu) bu kelamına bedel kırmızı develerim olsaydı bu kadar sevinmezdim."

Kaynak:  Buhari, Cum'a 29, Humus 19, Tevhid 49.

Konu:  Kanaat


4853-)  Amr İbnu'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hakim içtihad eder ve isabet ederse kendisine iki ücret (sevap) verilir. Eğer içtihad eder ve hata ederse ona bir ücret vardır."

Kaynak:  Buhari, İ'tisam 21; Müslim, Akdiye 15, (1716); Ebu Davud, Akdiye 2, (3574); Tirmizi, Ahkam 2, (1326); Nesai, Kaza 3, (8, 224).

Konu:  Dava


4859-)  Ebu Bekre radıyallahu anh'ın anlattığına göre, Sicistan'da kadılık yapan oğlu Abdullah'a şöyle yazmıştır: "İki kişi arasında, öfkeli olduğun zaman hüküm verme. Zira, ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Kimse, öfkeli iken, iki kişi arasında hüküm vermesin."

Kaynak:  Buhari, Ahkam 13; Müslim, Akdiye 16, (1717); Tirmizi, Ahkam 7, (1334); Ebu Davud, Akdiye 9, (3589); Nesai, Kudat 17, (8, 337, 238).

Konu:  Dava


4861-)  Hz. Ömer, Hz. Ali ve diğer bir kısım Ashab radıyallahu anhüm demişlerdir ki: "Kadı ve hakim mescidde hüküm verebilir. Şayet bir haddle ilgili hüküm vermişlerse, bunun icrası mescidin dışında yapılır."

Kaynak:  Buhari, bab başlığı olarak kaydetmiştir. Ahkam 19.

Konu:  Dava


4867-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "İki kadın bir odada deri dikiyorlardı. Bunlardan biri avucuna biz batırılmış olarak dışarı çıktı. Bunu diğerinin yaptığını iddia etti. Dava İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya götürüldü. İbnu Abbas dedi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuşlardı: "Eğer insanlara sırf iddialarıyla, (delil olmadan) talep ettikleri verilseydi, insanlar başkalarının kan ve mallarını istemeye kalkarlardı. Ancak iddia sahibine beyyine gerekmektedir. İddiayı inkar edene de yemin gerekmektedir. (Bu kadına) Allah'ı (yalan yere yemin etmenin günahını) hatırlatın. Ona şu ayeti okuyun: "Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir pahaya değişenler, işte bunlar için ahirette hiçbir nasib yoktur" (Al-i İmran 77). Kadına bu hatırlatıldı. Bunun üzerine kadın suçunu itiraf etti."

Kaynak:  Buhari, Tefsir, Al-i İmran 3, Rükün 6; Müslim, Akdiye 2, (1711); Ebu Davud, Akdiye 23, (3619); Tirmizi, Ahkam 13, (1343); Nesai, Kudat 35, (8, 248).

Konu:  Dava


4869-)  Abdullah İbnu Ubeydillah İbni Ebi Müleyke anlatıyor: "Beni Süheyb radıyallahu anh, Mervan nezdinde, iki ev ve bir odanın kendilerine ait olduğunu, bunları (babaları) Süheyb'e Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın verdiğini iddia ettiler. Mervan: "Söylediğiniz şeye şahidiniz var mı?" dedi. Onlar: "İbnu Ömer!" dediler. Mervan, İbnu Ömer'i çağırdı. O, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Süheyb radıyallahu anh'a iki ev ve bir oda verdiğini söyledi. Mervan sadece onun şehadediyle onlar lehine hükmetti."

Kaynak:  Buhari, Hibe 30.

Konu:  Dava


4871-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir mal hususunda ihtilaf eden, fakat beyyineleri olmayan) bir kavme yemin teklif etti. (İki taraf da) birden yemin etmeye koştu. Bunun üzerine (önce) yemin (edecek tarafın tesbiti için) kur'a çekilmesini emretti."

Kaynak:  Buhari, Şehadat 24; Ebu Davud, Akdiye 22, (3616, 3617, 3618).

Konu:  Dava


4879-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma şöyle hitap etmiştir: "Ey müslümanlar! Peygamberiniz aleyhissalatu vesselam'a indirilen kitap, Allah'ın en yeni kitabı ve içine hiçbir şey karışmamış olduğu halde, onu okuyup durduğunuz halde, nasıl olur da Ehl-i Kitab'a (şer'i) birşey sormaktasınız? Halbuki Allah Teala Hazretleri, Ehl-i Kitab'ın Allah'ın kitabını değiştirip elleriyle yeni bir kitap yazdıklarını, sonra da az bir menfaatı satın almak için: "Bu, Allah katındandır" dediklerini haber vermektedir. Bilesiniz, size gelen ilim, onlara soru sormanızı men etmektedir. Hayır! Vallahi onlardan bir kişinin bile size inen kitaptan sizlere bir şey sorduğunu görmüyoruz."

Kaynak:  Buhari, İ'tisam 25, Şehadat 29, Tevhid 42.

Konu:  Dava


4883-)  İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ensar'dan bir erkek, hurma ağaçlarını suladıkları Harre'nin su arkı yüzünden Zübeyr radıyallahu anh'la ihtilafa düşüp Resûlullah'ın huzurunda murafa'a oldular. Resûlullah (ihtilaflarını dinledikten sonra) Zübeyr'e: "Ey Zübeyr (önce) sen sula, suyu sonra da komşuna sal!" buyurdular. Ensari bu hükme kızdı ve: "Böyle hükmetmen, o senin halaoğlun olmasındandır!" dedi. Resûlullah bu söze çok kızdı, yüzü renk renk oldu ve: "Ey Zübeyr! Önce sen sula, sonra duvara ulaşıncaya kadar da suyu tut!" dedi. Zübeyr dedi ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki şu ayet bu hadise ile ilgili olarak indi. (Mealen): "Hayır öyle değil! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında kimi oraya kimi buraya çektikleri (kavga ettikleri) şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisa 65).

Kaynak:  Buhari, Şirb 6, 7, 8, Sulh 12, Tefsir, Nisa 12; Müslim, Fezail 129, (2357); Ebu Davud, Adiye 31, (3637); Tirmizi, Ahkam 26, (1363); Nesai, Kudat 26, (8, 245).

Konu:  Dava


4888-)  Said İbnu'l-As radıyallahu anh hazretleri İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan naklen anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mü'min, haram kana bulaşmadıkça dininde genişlik içindedir." Said İbnu'l-As der ki: "İbnu Ömer radıyallahu anhüm (Resûlullah'ın sözünden sonra şunu) söylediler: "Kişi, nefsini bulaştırdığı takdirde, kurtuluşu olmayan çok ciddi amellerden biri, haksız yere haram kan dökmesidir."

Kaynak:  Buhari, Diyat 1.

Konu:  Katil


4893-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yeryüzünde haksız yere öldürülen bir insan yoktur ki katilin günahından bir misli Hz. Adem'in ilk oğluna (Kabil'e) gitmemiş olsun. Çünkü o, haksız öldürme yolunu ilk açandır."

Kaynak:  Buhari, Diyat 2, Enbiya 1, İ'tisam 15; Müslim, Kasame 27, (1677); Tirmizi, İlm 14, (2675); Nesai, Tahrim 1, (7, 82).

Konu:  Katil


4895-)  Mikdad İbnu'l-Esved radıyallahu anh'ın anlattığına göre şöyle demiştir: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben küffardan bir adama rastlasam ve aramızda mukatele çıksa. O kılıcıyla vurup elimin birini kesip atsa. Sonra adam (sıkışıp) bana karşı bir ağaca sığınsa ve: "Allah için müslüman oldum!" dese, bu sözünden sonra ben onu öldürebilir miyim?" Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Sakın onu öldürme" buyurdu. Ben ısrar ettim: "Ama ey Allah'ın Resûlü! O benim bir elimi kesti ve sonra müslüman olduğunu söyledi" dedim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Sakın onu öldürme, eğer öldürürsen, o adam, sen onu öldürmezden önceki senin makamındadır ve sen de, onun söylediği kelimeyi söylemezden önceki durumunda olursun!" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Diyat 1, Megazi 11; Müslim, İman 155, (95); Ebu Davud, Cihad 104, (2644).

Konu:  Katil


4897-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah'ın Resûlü bulunduğuma şehadet eden kimsenin kanı, üç hal dışında helal değildir: -Zina yapan dul. -Cana can kısas. -Dinden çıkıp cematten ayrılan."

Kaynak:  Buhari, Diyat 6; Müslim, Kasame 25, (1676); Ebu Davud, Hudûd 1, (4352); Tirmizi, Diyat 10, (1402); Nesai, Tahrim 5, (7, 90, 91), Kasame 5, (8, 13).

Konu:  Katil


4901-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedi olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedi olarak ondan içer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedi olarak o demiri karnına saplar."

Kaynak:  Buhari, Tıbb 56; Müslim, İman 175, (109); Tirmizi, Tıbb 7, (2044, 2045); Nesai, Cenaiz 68, (4, 66, 67); Ebu Davud, Tıbb 11, (3872).

Konu:  Katil


4902-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hayber gazvesinde hazır bulunduk. Müslüman olduğunu söyleyen bir adam için, Efendimiz: "Bu, ateş ehlindendir!" buyurdular. Savaş başlayınca çok şiddetli şekilde savaştı ve yara aldı. Ashabtan bazısı: "Ey Allah'ın Resûlü dedi, az önce ateş ehlinden dediğiniz kimse, çok şiddetli şekilde kahramanca savaştı ve de öldü!" dediler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, yine: "Cehenneme (gitmiştir)" buyurdular. Bu cevap üzerine müslümanlardan bazıları nerdeyse şüpheye düşecekti. Askerler bu halde iken, Aleyhissalatu vesselam'a: "O asker henüz ölmemiş, ancak ağır şekilde yaralanmış!" dediler. Gece olunca, adam yaraya dayanamadı. Kılıncının keskin tarafını alıp üzerine yüklendi ve intihar etti. Durum Aleyhissalatu vesselam'a haber verildi. Bunun üzerine: "Allahuekber!" buyurdular ve devam ettiler: "Şehadet ederim ki, ben Allah'ın kulu ve Resûlüyüm!" Sonra Hz. Bilal radıyallahu anh'a halk içinde şöyle ilan etmesini emrettiler: "Cennete sadece müslüman nefisler girecek. Şurası muhakkak ki, (İslam'ın lehine olan ameller kişinin imanına delil değildir), Allah bu dini, facir bir kimse ile de güçlendirir."

Kaynak:  Buhari, Cihad 182, Megazi 38, Kader 5; Müslim, İman 178, (111).

Konu:  Katil


4904-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hayvanlardan beş tanesi vardır ki bunların herbiri fasıktır (zararlıdır). Harem bölgesinde olsun, Hill (denen Harem dışı) bölgesinde olsun bunlar öldürülür: Karga, çaylak, akrep, sıçan, kelb-i akûr (yırtıcılar)." Müslim'in bir rivayetinde Hz. Aişe şöyle demiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam beş fasığın Hill'de ve Harem'de öldürülmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan kaydettiği bir rivayetinde, karga yerine "yılan" demiştir.

Kaynak:  Buhari, Bed'u'l-Halk 16, Ceza'u's-Sayd 7; Müslim, Hacc 66-67, (1198); Muvatta, Hacc 90, (1, 357); Tirmizi, Hacc 21, (837); Nesai, Hacc 113, (5, 208).

Konu:  Katil

<<İlk <Önceki 12 13 14 15 [16] 17 18 19 20 Sonraki> Son>>

 


İletişim