2121-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kendisine buhur değen kadın sakın bizimle yatsı namazına katılmasın.
Kaynak: Müslim, Salat 143, (444); Ebu Davud, Tereccül 7, (4175); Nesai, Zinet 87, (8, 154).
Konu: Zinet
2122-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fıtrat beştir: Sünnet olmak, etek traşı olmak, bıyığı kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altını yolmak."
Kaynak: Buhari, Libas 63, 64, İsti'zan 51; Müslim, taharet 39, (257); Muvatta, Sıfatu'n Nebiyy 3, (2, 921); Tirmizi, Edeb 14, (2757), Ebu Davud Tereccül 16, (4198); Nesai, Taharet 10,11, (1,14,15).
Konu: Zinet
2123-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkama, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikasu'l-ma yani istinca yapmak."
Kaynak: Müslim, 56 (261); Ebu Davud, Taharet 29, (53); Tirmizi, Edeb 14, (2758); Nesai, Zinet 1, (8,126,127).
Konu: Zinet
2124-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini, koltuk altının yolunup, eteğin traş edilmesini kırk gün aşmayacak şekilde vakitledi."
Kaynak: Müslim, Taharet 51, (258); Ebu Davud, Tereccül 16, (4200); Tirmizi, Edeb 15, (2759); Nesai, Taharet 13, 14, (1, 15, 16).
Konu: Zinet
2128-) Ümmü Atiyye (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bir kadın Medine'de kızları sünnet ederdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (kadını çağırtarak) kendisine: "Derin kesme. Zira derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için de daha makbüldür" diye talimat verdi." "Kızları sünnet ederken üstten kes, derin kesme, bu şekilde kesilmesi yüze daha çok parlaklık, kocaya daha çok haz verir."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 179, (5271). Rezin'in rivayetinde Resûlullah şöyle buyurur:
Konu: Zinet
2130-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) dedi ki: "İğreti saç takan, taktıran; kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Tereccül 5, (4170).
Konu: Zinet
2131-) Ebü'l-Husayn el-Heysem İbnu Şefi anlatıyor: "Ben ve künyesi Ebu Amir olan Meafirli bir arkadaşım İliya (da denen Kudüs)'da namaz kılmak üzere beraberce yola çıktık. Onlara kıssa anlatan büyükleri, Ezd kabilesine mensup Ebu Reyhane künyesini taşıyan bir Sahabi idi. Ebü'l-Hüsayn der ki: "Arkadaşım benden önce mescide vardı. Sonra da ben geldim ve yanına oturdum. Bana: "Ebu Reyhane'nin anlattığına yetiştin mi?" dedi. "Hayır!" diye cevap verince: "Ben onun anlattığını dinledim, diyordu ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) on şeyi yasakladı: Dişleri törpüleyip inceltmek, dövme yapmak, (erkeklerin saç ve sakallarındaki akları, kadınların yüzlerindeki tüyleri) yolması, kadının kadınla, erkeğin erkekle aynı örtü altında arada bir mania olmadan yatması, erkeğin Acemler gibi elbisesinin alt kısmına ipek şerit ilave etmesi, yine Acemler gibi omuzlarına alem olarak (dört parmak genişliğinden fazla) ipek koyması, yağmacılık yapması; saltanat sahibi olmayanın (Acemlerin ziyyi (süsü) durumunda olan) kaplan (derisinin) üzerine oturması ve yüzük takması."
Kaynak: Ebu Davud, Libas 11, (4049); Nesai, Zinet 20, (8, 143); İbnu Mace, Libas 47, (3655).
Konu: Zinet
2132-) İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) on şeyi sevmezdi: Sarı yani halük, yaşlılıkla ortaya çıkan akların rengini değiştirme, izarın (kibirle) yerde sürünmesi, altın yüzük takmak, teberrüc (kadınların zinetlerini yersiz olarak göstermesi), zar atmak, Muavvizeteyn'den başka bir şey okuyarak rukye yapmak, akdü't-temaim (muska bağlamak), suyu (meniyi) mahallinden başka yere atmak, çocuğu ifsad etmek. Resûlullah, bunları) haram kılmaksızın mekruh sayardı."
Kaynak: Ebu Davud, 3, (4222); Nesai, Zinet 17, (8,141).
Konu: Zinet
2133-) Hz. AIi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bana altın yüzük takmayı, kıssi elbise giymeyi, rükü ve secdede Kur'an okumayı, sarıya boyanmış elbise giymeyi yasakladı." Tirmizi ve Nesai'nin rivayetlerinde şu ziyade var: "...kızıl meysereyi ve el-ciayı da yasakladı." Cia, Mısır'da arpadan veya buğdaydan yapılan bir şaraptır." Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Ali: "Bunları size de yasakladı demiyorum" der.
Kaynak: Müslim, Libas 31, (2078); Muvatta, 28, (1, 80); Ebu Davud, Libas 11, (4044, 4045, 4046, 4050), Hatim 4, (4225); Tirmizi, Salat 195, (264); Nesai, 97, (2,188), Zinet 43, 44, 45, 96, 122, (8,165,169, 203, 219).
Konu: Zinet
2135-) İmran İbnu Hüsayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erguvanın üzerine oturmam, sarıya boyanmış olan elbiseyi, ipekten kenar çekilmiş elbiseyi giymem." Ravi Hüsayn burada rivayeti keserek gömleğinin cebine işaret etti (ve anlatmaya devam ederek) Resûlullah'ın geri kalan sözlerini tamamladı: "Haberiniz olsun erkeğin tibi (sürünme maddesi) kokuludur, rengi yoktur; kadınların tibi renklidir, kokusu yoktur." Ravilerden biri demiştir ki: "Bu yasak kadının dışarı çıkma durumuyla ilgilidir. (Evinde) kocanın yanında olduğu takdirde istediği kokuyu sürünür."
Kaynak: Ebu Davud, Libas 11, (4048).
Konu: Zinet
2137-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir adam gördü, saçları darmadağınıktı. "Bu adam saçlarını düzeltip tertibe sokacak bir şeyi bulamadı mı?" diye memnuniyetsizlik izhar etti. Derken, o sırada bir diğer adam gördü, bunun da üstü başı kirliydi. Bunun hakkında da: "Şu adam elbisesini yıkayacak bir şey bulamıyor mu?" diye söylendi."
Kaynak: Ebu Davud, Libas 17, (4062).
Konu: Zinet
2138-) Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bineklerimizin üzerinde bazı torbalar gördü, torbalarda kırmızı yün hatları vardı. "Bu kızıllığın size galebe çaldığını görüyorum" dedi. Resûlullah'ın bu sözü üzerine yerlerimizden fırlayıp kalktık, öyle ki develerimizden bir kısmı (telaşımızdan) ürktü. Keseleri aldık, onlardaki kızıl yünleri söküp attık."
Kaynak: Ebu Davud, Libas 20, (4070).
Konu: Zinet
2139-) Abbad İbnu Temim anlatıyor: "Ebu Beşir el-Ensari (radıyallahu anh) kendisine bildirmiştir ki, Ebu Beşir bir seferde Resüllullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdi. Efendimiz, o sırada tellalına emrederek şu hususu ilan ettirdi: "Hiçbir devenin boynunda kirişten mamul bir gerdanlık veya (herhangi) bir gerdanlık kalmasın, mutlaka kesilsin!" Malik: "Zannederim bu yasak, nazar değmesine (karşı develerin boynuna asılan şeyler) için verilmiş olmalı demiştir."
Kaynak: Buhari, Cihad 139; Müslim, Libas 105, (2115); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 39, (2, 937); Ebu Davud, Cihad 49, (5552).
Konu: Zinet
2144-) Ebû Talha el-Ensari (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler, içerisinde köpek ve timsaller bulunan eve girmezler.
Kaynak: Buhari, Libas 92, 88, Bedü'l-Halk 6, 14, Megazi 11; Müslim, Libas 102, (2606); Ebu Davud, Libas 48, (4155); Tirmizi, Edeb 44, (2805); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 213); İbnu Mace, Libas 44, (3649).
Konu: Sehavet ve Kerem
2145-) Sefine (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı hazırladığı bir yemeğe davet etti. Efendimiz gelip, içeri girmek üzere elini kapının kirişleri üzerine koyunca, evin bir köşesine gerilmiş bir kıram görmüştü ki hemen geri döndü. (Resûlullah'a geri dönüşünün) sebebi sorulunca: "Bir peygambere tezyin edilip süslenmiş bir eve girmek uygun olmaz" cevabını verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Et'ime 8, (3755); İbnu Mace, Et'ime 56, (3360).
Konu: Sehavet ve Kerem
2146-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cibril (aleyhisselam) geldi ve: "Dün sana gelmiştim (ama yanına girmedim)." Girmeyişimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardı, kapının üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin başlarının koparılmasını emret ki ağaç şekline dönsün. Örtüden ayak altına atılacak iki minder yapılmasını, köpeğin de dışarı çıkarılmasını söyle!" Bu söylenenler yapıldı."
Kaynak: Müslim, Libas 102 (2112); Ebu Davud, Libas 48, (4158); Tirmizi, Edeb 44, (2807); Nesai, Zinet 113, (8, 216). Bu rivayet Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnine mutabıktır.
Konu: Sehavet ve Kerem
2147-) Hz Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular k‹: "İçerisinde resim, cünüb ve köpek bulunan eve (rahmet) melekleri girmez."
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 90, (227); Libas 48, (4152); Nesai, Taharet 168, (1,141), Sayd 11, (7,185).
Konu: Sehavet ve Kerem
2155-) Kab İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hep perşembe günleri yola çıkardı. Perşembe dışında yola çıktığı nadirdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 84, (2605); Buhari, Cihad 103.
Konu: Yolculuk
2156-) Sahr İbnu Vedaa el-Gamidi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl." Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 85 (2606); Tirmizi, Büyü 6, (1212).
Konu: Yolculuk
2159-) Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) tarikinden naklediyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir atlı bir şeytandır, iki atlı iki şeytandır, üç atlı bir gruptur."
Kaynak: Muvatta, İsti'zan 25, (2, 978); Ebu Davud, Cihad 86, (2607); Tirmizi, Cihad 4, (1674).
Konu: Arkadaş
2160-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emir (başkan) yapsınlar."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 87, (2609).
Konu: Arkadaş
2161-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Münbit yerde sefer yaptığınız zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Çorak yerde sefer yaptığınız zaman da orada yürümeyi hızlandırın, ilikleri kurumasın. Mola verdiğiniz zaman yoldan sakının çünkü orası geceleyin haşeratın sığınağıdır." Ebu Davud'da "hissesini verin" dendikten sonra "mutad mola yerlerini (konaklamadan yürüyüp) geçmeyin" ibaresini ilave etmiştir.
Kaynak: Müslim, İmaret 178, (1926); Tirmizi, Edeb 75, (2862); Ebu Davud, Cihad 63, (2529).
Konu: Yolculuk
2164-) Ebu Salebe el-Huşeni (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sırasında konaklayınca yanında bulunan halk vadilere ve dağ geçitlerine dağılırdı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Vadilere ve geçit1ere dağılmanız şeytan işidir" diye ikaz etti. Bundan sonra herhangi bir yere inilince birbirlerine yakın şekilde yerleşirlerdi. Öyle ki, "Üzerlerine bir yaygı atılsa hepsini örter" denirdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 97, (2628).
Konu: Yolculuk
2165-) Sehl İbnu Muaz el-Cüheni, babası (Sehl)'den naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sırasında bir yerde konaklamıştı. Askerler konakladıkları yerleri birbirine pek yakın tutarak darlığa sebep oldular ve yolu da kestiler. Bunun üzerine bir dellal çıkararak halka şunu ilan ettirdi: "Konak yerini daraltıp yolu kesenin cihadı yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 97, (2629, 2630).
Konu: Yolculuk
2166-) Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin yanında fazla hayvan varsa, onu hayvanı olmayana versin. Kimin de fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin." Resûlullah, bazı mal çeşitlerini bu suretle saymaya devam etti. Öyle ki, bizden hiç kimsenin (yol sırasında) herhangi bir fazlalıkta hakkı olmadığı düşünvesine vardık."
Kaynak: Müslim, Lukata 18, (1728); Ebu Davud, Zekat 32, (1663).
Konu: Arkadaş
2168-) Yine Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yürüme sırasında geride kalır, (kafileye kavuşturmak için) zayıf hayvanı sürer, üzerindekini terkisine alır ve onlara dua ederdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 103, (2639).
Konu: Arkadaş
2169-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helal değildir."
Kaynak: Buhari, Taksiru's-Salat 4; Müslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, İsti'zan 37, (2, 979); Ebu Davud, Menasik 2, (1723-1725); Tirmizi, Rada 15, (1170).
Konu: Kadınlar
2171-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "MeIekIer, içinde köpek ve çan bulunan kafileye arkadaşlık etmezler." Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Çan şeytanın mizmarları (çalgıları)dır." Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "MeIekIer, içerisinde kaplan derisi bulunan kafileye refakat etmez" buyurmuştur.
Kaynak: Müslim, Libas 103, (2113, 2114); Ebu Davud, Cihad (2555, 2556); Tirmizi, Cihad 25, (1703).
Konu: Yolculuk
2173-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir."
Kaynak: Buhari, Nikah 120, Umre 16; Müslim, İmaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) İsti'zan 19, (2713).
Konu: Yolculuk
2176-) Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir gazveden -veya bir seferden- döndüğü vakit Medine'ye gece ulaşacak olsa girmez, sabahı beklerdi. Sabahtan önce ulaşacak olsa yine girmez, sabah vaktini beklerdi. Derdi ki: "Biraz mühlet tanıyın da kokusunu sürünmemiş olan taransın, kocası gurbette olan usturasını kullansın."
Kaynak: Buhari, Nikah 120, Umre 16; Müslim, İmaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) İsti'zan 19, (2713).
Konu: Yolculuk
2178-) Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hacc veya umre veya Allah yolunda cihad maksadları dışında gemiye binme. Zira denizin altında ateş, ateşin altında da deniz vardır."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 9, (2489).
Konu: Yolculuk
2180-) Saib İbnu Yezid (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Tebük Gazvesi dönüşünde, biz çocuklarla birlikte, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı karşılamak üzere Seniyyetü'l Veda'ya gittik."
Kaynak: Buhari, Cihad 196, Megazi 82; Tirmizi, 38, (1718); Ebu Davud, Cihad 176, (2779).
Konu: Yolculuk
2182-) Şa'bi merhum anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Cafer İbnu Ebi Talib'i karşıladı, kucakladı ve gözlerinin arasından öptü."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 157, (5220).
Konu: Yolculuk
2183-) İbnu Ömer ve Ka'b İbnu Malik (radiyallahu anhum) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden dönünce önce mescide uğrardı. Orada iki rekat namaz kılar, ondan sonra evine dönerdi." Nafi: "İbnu Ömer de Öyle yapardı" demiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 178, (2781, 2782).
Konu: Namaz
2184-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu üç şeyde armağan vardır: Deve yarışı veya at yarışı veya ok yarışı."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 67, (2574); Tirmizi, Cihad 22, (1700); Nesai, Hayl 14, (6, 226, 227).
Konu: Müsabaka
2185-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) atı antremana tabi tutar, (sonra da) onunla yarışa katılırdı."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 67, (2577).
Konu: Müsabaka
2186-) Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) atlar arasında yarışma yaptırdı. Hedefte, beş yaşına basanları tafdil etti."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 67, (2576).
Konu: Müsabaka
2187-) Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), antrenmanlı atı el-Hafya'dan Seniyyetu'l-Veda'ya kadar koşturdu. Antrenmanlı olmayanı da Seniyyetü'l-Veda'dan Beni Zürayk Mescidi'ne kadar koşturdu."
Kaynak: Buhari, Salat 41, Cihad 56, 57, 58, İ'tisam 16, Müslim. İmaret 95, (1870); Muvatta, Cihad 45, (2, 467, 468); Ebu Davud, Cihad 67, (2575), Tirmizi, Cihad 22, (1699); Nesai, Hayl 13, (6, 226).
Konu: Müsabaka
2188-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, iki at arasına, geçeceğinden emin olunmayan bir üçüncü at dahil ederse, bu kumar olmaz. Kim de geçeceğinden emin olunan atı dahil ederse bu kumar olur."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 69, (2579).
Konu: Müsabaka
2189-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Adba adında bir devesi vardır. Bu bütün yarışları kazanırdı. Bir gün binek devesi üzerinde bir bedevi geldi ve yarışta Adba'yı geçti. Bu durum Ashab'ın ağrına gitti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), üzüntülerini yüzlerinden okuyunca şu açıklamayı yaptı: "Yeryüzünde, yükselttiği herşeyi arkadan alçaltmak Allah üzerine bir haktır."
Kaynak: Buhari, Cihad 59, Rikak 38; Ebu Davud, Edeb 9, (4802); Nesai, Hayl 14, (6, 227).
Konu: Müsabaka
2191-) Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar: 1- Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın. 2- Atan. 3- Atana ulaştıran."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 24, (2513); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 11, (1637); Nesai, Cihad 26, (6, 28), Sayl 8, (6, 222, 223).
Konu: Müsabaka
2192-) Bir rivayette ise şöyle buyurulmuştur: "(Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar: Yapan, yeterki hayır maksadıyla yapsın, atan) ve oku atana veren (münebbil). Atın, binin. Sizin (ok) atmanızı, ben binmenizde daha çok seviyorum. Her eğlence batıldır. Eğlenceleriniz içinde sadece şu üç şey (mübahtır), övgüye değer: Kişinin atını te'dib etmesi, hanımıyla mulatafede bulunması, yayla ok atıp, atılan okları toplaması. Bunlar Hakk'tandır. Kim öğrendikten sonra atışı, nefretle terkederse bilsin ki, bir nimeti terketmiştir -veya şöyle dedi-: "Bu nimete karşı nankörlük etmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 24, (2513).
Konu: Müsabaka
2194-) Ebu Vehb el-Cüşemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size alnı sakar, ayakları sekili kahverengi atı veya alnı sakar ayakları sekili kızıl atı veya alnı sakar, ayakları sekili siyah atı tavsiye ederim." Ebu Vehb'e: "Kızılın tafdil edilişinin sebebi nedir?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Çünkü, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir seriyye göndermişti. Zafer haberini ilk getiren kızıl atın sahibi idi." Nesai'de şu ziyade vardır: "(Allah yolunda) at besleyin, alınlarından ve arkalarından okşayın. Boyunlarına takı bağlayın fakat kiriş bağlamayın." "Kiriş bağlamayın" ibaresi şunu ifade eder: Araplar cahiliye devrinde nazar değmnesine karşı atlarına kiriş bağlarlardı. Bu hadisle Resûlullah bu işin, Allah'ın kaderinden hiçbirşeyi geri çeviremeyeceğini onlara bildirmiş oldu. Mamafih bu ibarenin: "Atın üzerinde, cahiliye devrindeki gibi intikam almaya kalkmayın" manasını taşıdığı da söylenmiştir. (Zira evtar, "vitr" kelimesinin de cem'idir. Vitr, intikam demektir."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 44, (2544); Nesai, Hayl 3, (6, 218, 219).
Konu: Müsabaka
2196-) Hz. İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Atın bereketi kızıllığındadır" buyurdu."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 44, (2545); Tirmizi, Cihad 20, (2454).
Konu: Müsabaka
2197-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şikal attan hoşlanmazdı. Bu, atın ön sağ ve arka sol ayağında veya ön sol, arka sağ ayağında (çaprazlama) seki bulunmasıdır. Ancak şikal için şöyle diyen de olmuştur: "Atın üç ayağının sekili, birinin sekisiz olmasıdır veya üçünün sekisiz, birinin sekili olmasıdır, şikal sadece arka ayakta olur. Şu da söylenmiştir: "Şikal, beyazlı alaca ihtilafının çaprazlama olmasıdır."
Kaynak: Müslim, İmaret 102, (1875); Ebu Davud, Cihad 46, (2547); Tirmizi, Cihad 21, (1698); Nesai, Hayl 4, (6, 219).
Konu: Müsabaka
2199-) Utbe İbnu Abdillah es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhisssalatu vesselam) buyurdular ki: "Atın alnındaki tüyleri kesmeyin (boynunun üstündeki) yeleleri de kesmeyin, kuyruğundaki tüyleri de. Çünkü kuyruğu sinekleri vs. kovalar, yeleleri onu ısıtan elbisesidir, alnı ise orada hayır bağlıdır."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 43, (2542).
Konu: Müsabaka
2203-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) dişi ata feres derdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 45, (2546).
Konu: Müsabaka
2205-) Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir katır hediye edilmişti, ona bindi. Ben kendisine: "Eşekleri atlara aşırtsak da bunun gibi katırlar elde etsek olmaz mı?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Bunu (şeriatın bu meseledeki hükmünü) bilmeyenler yapar."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 59, (2565); Nesai, Hayl 10, (6, 224).
Konu: Müsabaka
2207-) Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslümanlar içinde, müslümanlara karşı en büyük cürüm işleyen kimse odur ki, haram kılınmamış olan bir şey hakkında soru sorar da bu suali sebebiyle o şey haram kılınıverir."
Kaynak: Buhari, İ'tisam 3; Müslim, Fedail 132, (2358); Ebu Davud, Sünnet 7, (4610).
Konu: Sual
2208-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhisssalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar sizlere ilimden sormaya devam ederken şunu demeye kadar gelirler: "Anladık, AIIah herşeyin yaratıcısıdır, pekiyi AIIah'ın yaratıcısı kimdir?" Ebu Hüreyre, bir adamın elini tutarak ilave etti: "Allah ve Resülü doğru söyledi. Bana bunu iki kişi sordu; bu, üçüncüsüdür."
Kaynak: Buhari, Bed'ü-l-Halk 11; Müslim, İman 232, (135); Ebu Davud, Sünnet 19, (4721, 4722).
Konu: Sual
2209-) Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde şöyle der: "Bunu söyledikleri zaman siz: "Allah birdir, Allah sameddir (ne bir yaratıcıya ne de bir başka şeye muhtaç değildir), doğurmadı, doğurulmadı da. O'nun bir dengi de yoktur" deyin, sonra solunuza üç kere tükürüp istiaze ile şeytandan Allah'a sığının."
Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 19, (4722).
Konu: Sual
2220-) Hz. Enes (radıyallahu anh): "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta içmeyi yasakladı" demişti. Kendisine: "Ya yemek? (Bu husustaki hüküm nedir)" diye soruldu. "Bu daha şiddetle yasaktır!" dedi veya şöyle dedi. "Bu daha şerli, daha kötü!"
Kaynak: Müslim, Eşribe 113. (2024); Tirmizi, Eşribe 11, (1880); Ebu Davud, Eşribe 13, (3717).
Konu: İçecekler
2223-) Ensardan bir zat olan İsa İbnu Abdillah, babasından naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Uhud günü bir su kabı istedi. (Kap gelince): "Kabın ağzını dışa kıvır!" dedi, ben de kıvırdım. Sonra kabın ağzından su içti."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 15, (3721).
Konu: İçecekler
2224-) Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) su kaplarının ağzından içmek için ağızlarının dışa kıvrılmalarını yasakladı."
Kaynak: Buhari, Eşribe 23, Müslim, Eşribe 111, (2Q23); Ebu Davud, Eşribe 15, (3720); Tirmizi, Eşribe 17, (1891).
Konu: İçecekler
2226-) Hz. Enes'ten Nesai dışındaki imamların rivayetine göre: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), suyu üç solukta içerdi." Müslim ve Tirmizi'nin rivayetlerinde şu ziyade var: "Resûlullah (üç solukta içer, böyle içmenin) daha doyurucu, (hastalıklara karşı) daha koruyucu ve daha afiyetli olduğunu söylerdi."
Kaynak: Buhari, Eşribe 26; Müslim, Eşribe 121, (2028); Tirmizi, Eşribe 13, (1885); Ebu Davud, Eşribe 19, (3727).
Konu: İçecekler
2228-) Ebü'l-Müsenna el-Cüheni anlatıyor: "Ebu Said (radıyallahu anh) Mervan'ın yanına girmiştir. Mervan ona: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kaplara solumayı yasakladığını işittin mi?" diye sordu. Ebu Said (radıyallahu anh): "Evet!" dedi ve anlattı: "Adamın birisi: "ben bir nefeste su içince bir türlü suya kanamıyorum (ne tavsiye edersiniz)?" diye sormuştu. Aleyhissalatu vesselam efendimiz: "Kabı ağzından ayır, nefes al (sonra içmeye devam et)!" buyurdu. Adam: "Kapta çer-çöp görürsem?" diye sordu. Efendimiz: "0 takdirde suyu dök!" diye emretti."
Kaynak: Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 12, (2, 925); Tirmizi, Eşribe 15, (1888); Ebu Davud, Eşribe 16, (3722); İbnu Mace, Eşribe 23, (3427).
Konu: İçecekler
2229-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bardak süt getirilmişti. İçerisine su katıldı. Önce kendisi içti. Solunda Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) vardı, sağında da bir bedevi. Sütten artan kısmı bedeviye verdi ve: "(Öncelik hakkı) sağındır, sonra da onun sağı(ndan devam etsin)!" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Hibe 4, Eşribe 14, 18; Müslim, Eşribe 124, (2029); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 17, (2, 926); Tirmizi, Eşribe 19, (1894); Ebu Davud, Eşribe 19, (3726).
Konu: İçecekler
2231-) İbnu Ebi Evfa ve Ebu Katade (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir cemaate içecek dağıtan, en son içer."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 19, (3725); Tirmizi, Eşribe 20, ( 1859). Hadisi Ebu Davud İbnu Ebi Efa'dan Tirmizi de Ebu Katade 'den rivayet etmiştir.
Konu: İçecekler
2232-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kapların ağızlarını örtün, dağarcık (ve tulukların) ağzını bağlayın." Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade var: "Zira yılda bir gece vardır ki onda veba yağar. Şayet ağzı açık kaba veya bağsız dağarcığa rastlarsa bu vebadan ona mutlaka iner." el-Leys dedi ki: "Bizim yanımızdaki acemler bundan kanun-u evvel ayında sakınırlar."
Kaynak: Buhari, Eşribe 22, Bed'ü'l-Halk 11,14, İsti'zan 49, 50; Müslim, Eşribe 96-99, (2012-2014); Ebu Davud, Eşribe 22, (3731-3734).
Konu: İçecekler
2233-) Yine Buhari ve Müslim'de gelen bir rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) su istedi. Bir adam: "Ya Resûlullah sana nebiz (şıra) sunmayalım mı?" diye sordu. Efendimiz. "Evet, sun!" buyurdu." Ravi der ki: "Adam hızla çıktı ve içinde nebiz (şıra) olan bir bardakla geri döndü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ağzını kapamadın mı, hatta üzerine gereceğin bir çöple bile olsa?" dedi ve nebizi içti." Müslim'de Ebu Humeyd'den gelen bir rivayette şöyle buyurulmuştur: "Biz, geceleyin dağarcıkları bağlamakla emrolunduk. Kapıların da geceleyin örtülmesiyle emrolunduk."
Kaynak: Hadisin kaynağı önceki hadisin bablarıdır. Rivayet Ebu Davud'da da gelmiştir. Eşribe 22, (3734).
Konu: İçecekler
2234-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a es-Sükya kuyularından tatlı su getirilirdi." Kuteybe der ki: "O (es-Sükya) Medine ile Mekke arasında iki günlük mesafe bulunan bir göze idi."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 22, (3735).
Konu: İçecekler
2235-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Ensar'dan bir zatın bahçesine girdi. Bu sırada adam, bahçeye su çevirmekte idi. Resüllulah (aleyhissalatu vesselam): "Yanınızda şenne (eskimiş tuluk) içerisinde akşamdan kalma suyunuz varsa (ver de içelim), yoksa, akan sudan ağzımızla içeriz" buyurdu. Adam: "Evet yanımda soğuk su var!" deyip, kulübeye giderek bir bardağa su koydu, sonra da üzerine bir keçiden süt sağdı. Efendimiz ondan içti."
Kaynak: Buhari, Eşribe 14, 20; Ebu Davud, Eşribe 18, (3724).
Konu: İçecekler
2237-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarhoşluk veren her içki haramdır."
Kaynak: Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).
Konu: İçecekler
2238-) Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bal şerbetinden sunulmuştu: "Sarhoşluk veren her içki haramdır!" diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).
Konu: İçecekler
2239-) Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette (Resûlullah'a açıklaması şöyledir): "Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (hüp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır." Tirmizi de gelen bir diğer rivayette "tek yudumu haramdır" diye gelmiştir.
Kaynak: Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).
Konu: İçecekler
2240-) Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'a "Ey Allah'ın Resülü, dedim, Yemen'de yapmakta olduğumuz şu iki şarap hakkında bize fetva ver: Bit'; bu baldandır, şiddetleninceye kadar nebiz yapılır. İkincisi mizr'dir, bu mısırdan ve arpadan yapılır, bu da şiddetleninceye kadar nebiz yapılır." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ben her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum" buyurdular."
Kaynak: Buhari, Megazi 60, Cihad 164, Edeb 80, Ahkam 22, Müslim, Cihad 7, (1733), Eşribe 70; Ebu Davud, Eşribe 5, (3684); Nesai, Eşribe 23, 24, (8, 298, 299).
Konu: İçecekler
2242-) Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hamr'dan, kumardan, davuldan, mısır şarabından yasakladı ve dedi ki: "Her sarhoş edici haramdır."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 5, (3685).
Konu: İçecekler
2243-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhoş edici hamrdır. Ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde, ölürse, ahirette şarab içemez."
Kaynak: Buhari, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, (2003); Muvatta, Eşribe 11, (2, 846); Ebu Davud, Eşribe 5, (3679); Tirmizi, Eşribe 1, (1862); Nesai, Eşribe 22, 46, (8, 296, 297, 318).
Konu: İçecekler
2244-) Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Ömer (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın minberinde şu açıklamayı yaptı: "Emma ba'd, Ey insanlar! Hamr'ın haram olduğu hükmü inmiştir. Bilesiniz ki hamr (günümüzde ve çevremizde) beş şeyden yapılmaktadır: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, aklı örten (her) şeydir."
Kaynak: Buhari, Eşribe 2, 5; Teysir, Maide 10; Müslim, Tefsir 32, (3032); Nesai, Eşribe 20, (8, 295); Ebu Davud, Eşribe 1, (3669); Tirmizi, Eşribe 8, (1873).
Konu: İçecekler
2249-) en-Nüman İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Üzümden hamr yapılır, hurmadan hamr yapılır, baldan hamr yapılır, buğdaydan hamr yapılır, arpadan hamr yapılır. Ben sizi bütün sarhoş edicilerden yasaklıyorum."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 4, (3676); Tirmizi, Eşribe 8, (1873).
Konu: İçecekler
2250-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hamr şu iki ağaçtandır: Hurma ve asma."
Kaynak: Müslim, Eşribe 13, (1985); Tirmizi, Eşribe 8, (1876); Ebu Davud, Eşribe 4, (3678); Nesai, Eşribe 19, (8, 294).
Konu: İçecekler
2253-) Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma) babasından naklen anlatıyor: "Bedir savaşı ganimetinden hisseme düşen yaşlı bir devem vardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da humus'dan (o gün) bana yaşlı bir deve daha verdi. Develerim, Ensar'dan bir zatın hücresinde ıhmış dururken (yanlarına) geldim. Bir de ne göreyim, develerimin hörgüçleri kesilmiş, böğürleri oyulmuş, ciğerleri de sökülmüştü. Bu manzarayı görünce kendimi tutamayıp, ağladım. "Bunu kim yaptı?" diye sordum. "Hamza yaptı. Şu anda, falanca evde, Ensardan birinin içki meclisindedir. Şarkıcı cariye ona şarkı okumuş, şarkısında şunları söylemişti" dediler: "Ey Hamza! şişman yaşlı develere dikkat et, Onlar avluda bağlıdırlar, Bıçağı onların sinesine vur, Pirzola veya benzerini çabuk yap!" Bu şarkı üzerinde Hamza (radıyallahu anh) fırlayıp, kılıcı kapıp develerin hörgüçlerini kesmiş, karınlarını yarmış, ciğerlerini sökmüş." Hz. Ali (radıyallahu anh) devamla şunları söyledi: "Ben hemen gidip Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın huzuruna çıktım. Yanında Zeyd İbnu Harise vardı. Beni görünce, başımdan geçenleri yüzümden okudu. "Neyin var?" diye sordu. Ben: "Ey Allah'ın Resülü! Bugünkü gibi (dehşetli bir manzara) görmedim. Hamza iki deveme saldırıp hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini yarmış. Hemencecik şurada, bir içki meclisinde!" dedim. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ridasını istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasına düştük. Hamza'nın bulunduğu eve kadar geldi. İzin istedi, buyur ettiler. Girince bir içki meclisiyle karşılaştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) fiilinden dolayı Hamza'yı ayıplamaya başladı. Hamza sarhoştu, gözleri kızarmıştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a baktı, sonra nazar edip aşağıdan dizlerine kadar süzdü, tekrar ayağından başlayıp beline kadar süzdü, sonra tekrar bakışlarıyla süzerek yüzüne kadar geldi ve: "Siz benim babamın kölelerinden başka bir şey misiniz?" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun sarhoş olduğunu anladı. Hemen izinin üstüne geri döndü, çıkıp gitti. Peşinden biz de çıktık. Bu vak'a hamr'ın haram edilmesinden önce idi."
Kaynak: Buhari, Hums 1, Büyü 28, Şirb 13, Meğazi 11, Libas 7; Müslim, Eşribe 2, (1979); Ebu Davud, Harac 20, (2986). Bu kaynakların hiçbirinde şiir tam olarak mevcut değildir, birinci beytin sadece yarısı mevcuttur.
Konu: İçecekler
2255-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oruç tutuyordu. Orucunu açacağı vakti kolladım. Kabaktan mamul bir kap içerisinde yaptığım nebizi getirdim. Nebiz kaynayıp kabarıyordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu şu duvara çal. Zira artık bu, Allah'a ve ahirete inanmayanların içkisidir" buyurdu."
Kaynak: Ebu Davud, Erşibe 12, (3716); Nesai, Eşribe 25, (8, 301).
Konu: İçecekler
2257-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) için sabahleyin tuluk içerisine nebiz kurardık, efendimiz onu akşamleyin içerdi, akşamdan kurardık sabahleyin içerdi." Hz. Aişe devamla der ki: "Biz su kabını, biri sabah, biri akşam olmak üzere günde iki kere yıkardık."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 10, (3711, 3712); Tirmizi, Eşribe 7, (1872); Nesai, Eşribe 48, (8, 320).
Konu: İçecekler
2258-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) için kuru üzümden şıra kurulunca, o gün, ertesi gün ve daha sonraki gün yani üçüncü günün akşamına kadar onu içerdi. Sonra, kalanının hizmetçilere içirilmesini veya dökülmesini emrederdi."
Kaynak: Müslim, Eşribe 79, (2004); Ebu Davud, Eşribe 10, (3713); Nesai, Eşribe 56, (8, 333).
Konu: İçecekler
2259-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kuru üzümle hurmanın, taze hurma ile hurmanın karıştırılmalarını yasakladı ve dedi ki: "Kuru üzümle hurmayı, koruk hurma ile olgun hurmayı karıştırarak birlikte nebiz kurmayın."
Kaynak: Buhari, Eşribe 11, Müslim, Eşribe 16, (1286); Ebu Davud, Eşribe 8, (3703); Tirmizi, Eşribe 9, (1877); Nesai, Eşribe 8, (8, 290).
Konu: İçecekler
2260-) Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çağala hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayın. Olgun hurma ile kuru üzümden de beraber nebiz yapmayın. Herbirinden ayrı ayrı nebiz yapın."
Kaynak: Müslim, Eşribe 25, (1988); Muvatta, Eşribe 7, (2, 844); Ebu Davud, Eşribe 8, (3704); Nesai, Eşribe 6, (8, 289); Buhari, Eşribe 11.
Konu: İçecekler
2262-) Cabir İbnu Zeyd ve İkrime (radıyallahu anhüma)'den rivayete göre, her ikisi de olgun hurmadan tek başına (da olsa yapılan nebizi) mekruh addediyorlardı ve bu hükmü İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'tan alıyorlardı. İbnu Abbas "Nebizin, Abdülkays'a yasaklanan müzza olmasından korkuyorum" derdi. Ben, Katade'ye: "Müzza nedir?" diye sordum da bana "Hantem (sırlı seramik) ve müzeffet (ziftlenmiş) denen kaplarda kurulmuş nebiz" diye cevap verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 9, (3709).
Konu: İçecekler
2263-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) için kuru üzümden nebiz kurardık, içerisine de hurma atardık."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 8, (3707).
Konu: İçecekler
2264-) Bir diğer rivayette şöyle demiştir: "Ben bir avuç kuru üzüm, bir avuç da hurma alıyor, bunları bir kaba koyuyor, parmaklarımla ovup sonra da (elde edilen şırayı) Resûlullah'a içiriyordum."
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 8, (3708).
Konu: İçecekler
2268-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), çömlekte, kabak ve ziftli kaplarda yapılan nebizi(n içilmesini) yasakladı."
Kaynak: Müslim, Eşribe 48, (1997); Muvatta, Eşribe 5, (2, 843); Ebu Davud, Eşribe 7, (3690, 3691); Tirmizi, Eşribe 4, (1868, 1869); Nesai, Eşribe 28, 33, 36, (8, 303, 306, 308).
Konu: İçecekler
2270-) Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben size kapları yasaklamış, sadece deri kaplardan (nebiz) içmenizi söylemiştim. Artık her kaptan içebilirsiniz, yeter ki, sarhoş edici içmeyin."
Kaynak: Müslim, Eşribe 64, 65, 66; Ebu Davud, Eşribe 7, (3698); Tirmizi, Eşribe 6, (1870); Nesai, Eşribe 40, 48.
Konu: İçecekler
2274-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zülcelal hazretleri buyurdu ki: "Biri diğerine ihanet etmediği müddetçe iki ortağın üçüncüsü ben olurum. Biri arkadaşına ihanet etti mi ben aralarından çekilirim." Rezin şunu ilave etmiştir: "... Şeytan gelir."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü 27, (3383).
Konu: Diğer
2275-) İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Ammar ve Sa'd, üçümüz Bedir'de nasibimize düşecek ganimette ortak olduk. Derken Sa'd, iki esirle geldi, Ammar ve ben ise hiçbirşey getiremedik."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü 30, (3388); Nesai, Büyü 109, (7, 319).
Konu: Diğer
2277-) Saib İbnu Ebi's-Saib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldim. Beni O'na zikredip hakkımda medh u senada bulun(arak tanıt)maya başladılar. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Ben onu sizden iyi tanırım!" buyurdu. Ben (hemen atılıp): "Annem, babam sana kurban olsun dedim, doğru söyledin, zira sen benim ticaret ortağım idin, sen ne iyi ortaktın, ne itham görmüştüm, ne de münakaşa yapmıştık!"
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 20, (4836); İbnu Mace, Ticarat 63, (2287).
Konu: Diğer
2278-) Übey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şiirde hikmet vardır"
Kaynak: Buhari, Edeb 90; Ebu Davud, Edeb 95, (5010); Tirmizi, Edeb 69, (2847); İbnu Mace, Edeb 41, (3755).
Konu: Şiir
2279-) Ebu Davud'da İbnu Abbas (radıyalahu anhüma)'dan yapılan bir rivayet şöyledir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bedevi geldi. (Dikkat çekici bir üslubla) konuşmaya başladı. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): "Şurası muhakkak ki beyanda sihir vardır, şurası da muhakkak ki şiirde de hikmetler vardır" buyurdu."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 95, (5011); Tirmizi, Edeb 63, (2848).
Konu: Şiir
2280-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır." el-Hudri den Müslim'in kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yürümekte iken karşısına şiir inşad eden bir şair çıktı. Efendimiz: "Şeytanı tutun" veya "Şeytanı yakalayın" diye emretti.
Kaynak: Buhari, Edeb, 92; Müslim, Şiir 7, (2257); Ebu Davud, Edeb 95, (5009); Tirmizi, Edeb 71, (2855).
Konu: Şiir
2281-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şair Hassan İbnu Sabit (radıyallahu anh) için mescide hususi bir minber koymuştu. Hassan, orada kurulup mufahara yapar veya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı hasımlarına karşı müdafaa ederdi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah (c.c.) Hassan'ı, Resûlullah'ı müdafaa ettiği veya onun adına mufahara yaptığı müddetçe Rühu'l-Kudüs'le takviye etmektedir" derdi."
Kaynak: Buhari, Edeb 91; Ebu Davud, Edeb 95, (5015); Tirmizi, Edeb 70, (2849).
Konu: Şiir
2295-) Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resülü, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!" dedi, Resûlullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam yine sükut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: "Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?" buyurdu. O: "Evet ey Allah'ın Resülü!" dedi. Efendimiz: "Sonra da bizimle namaz kıldın mı?" diye sordu. Adam: "Evet ey Allah'ın Resülü!" deyince, Efendimiz: "Öyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti" buyurdu."
Kaynak: Buhari, Hudüd 27, Müslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765); Ebu Davud, Hudüd 9, (4381).
Konu: Namaz
2298-) Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: "Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teala hazretleri şöyle der: "Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 272, (1203); Nesai, Ezan 26, (2, 20).
Konu: Namaz
2300-) Hz. Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 312, (1319); Nesai, Mevakit 46, (1, 289).
Konu: Namaz
2301-) Abdullah İbnu Selman, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından birisinden naklediyor: "Hayberin fethedildiğii gün bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, bugün ben öyle bir kar ettim ki böyle bir karı şu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamıştır" dedi. Efendimiz: "Bak hele! Neler de kazandın?" diye sordu. Adam: "Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kar ettim dedi. Aleyhissalatu vesselam efendimiz: "Sana karların en hayırlısını haber vereyim mi?" diye sordu. Adam: "O nedir, ey Allah'ın Resülü?" dedi. Efendimiz açıkladı: "(Farz) namazdan sonra, kılacağın iki rekattir."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 180, (2785).
Konu: Namaz
2303-) Rebi'a İbnu Ka'b el-Eslemi anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana: "Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Ben: "Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedim. Bana: "Veya bundan başka birşey?" dedi. Ben: "Hayır, sadece bunu istiyorum!" dedim. "Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol!" buyurdu."
Kaynak: Müslim, Salat 226, (489); Ebu Davud, Salat 312, (1320).
Konu: Namaz
2307-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dört, seferde iki, korku halinde de dört rek'at olarak farz kılmıştır."
Kaynak: Müslim, Salat 5, (687); Ebu Davud, Salat 287, (1247); Nesai, Taksir 1, (3,118,119).
Konu: Namaz
2308-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu."
Kaynak: Buhari, Salat 1, Taksiru's-Salat 5, Menakıbu'l-Ensar 47; Müslim, Salatu'-Müsafari.n 2, (685); Muvatta, Kasru's-Salat 8, (1,146; Ebu Davud, Salat 270, (1198); Nesai, Salat 3, (1, 225).
Konu: Namaz
2310-) Abdullah İbnu Fudale, babası (Fudale'den) naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana öğrettikleri arasında: "Beş vakit namaza devam edin!" emri de vardı. Ben: "Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana (bunların yerine geçecek) cami (kapsamlı) bir şey emret, öyle ki onu yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!" dedim. Bunun üzerine: "Öyleyse Asreyn'e devam et!" buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: "Asreyn nedir?" diye sordum. "Güneş doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz" buyurdu."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 9, (428).
Konu: Namaz
2311-) Sebretü' bnu Ma'bed (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün." Tirmizi'nin rivayetinde "Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün" şeklindedir.
Kaynak: Ebu Davud, Salat 26, (494); Tirmizi, Salat 299, (407).
Konu: Namaz
2312-) Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onları dövün, yataklarını da ayırın."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 25, (495, 496).
Konu: Namaz