İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Tirmizi Hadisleri - Sayfa 6


1127-)  Said İbnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim şöyle buyurdular: "Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdafaa sırasında öldürülürse o da şehiddir."

Kaynak:  Tirmizi, Diyat 22, (1418,1421); Ebu Davud, Sunnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); İbnu Mace, Hudud 21, (2580).

Konu:  Haraç


1131-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kavm, içinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttı ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmuştur." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu söyledikten sonra, delil olarak) şu ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrımız mı yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana böyle söylemeleri, sırf tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz münakaşacı bir millettir" (Zuhruf 58).

Kaynak:  Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); İbnu Mace,Mukaddime 7.

Konu:  Cidal Mîra


1132-)  Yine Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim haksız olduğu bir münakaşayı terkederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terkedene de cennetin ortasında bir ev kurulur."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); İbnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21).

Konu:  Cidal Mîra


1134-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade buğzettiği erkek, şiddetli düşmanlık yapan hasımdır."

Kaynak:  Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Müslim, İlm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248).

Konu:  Cidal Mîra


1135-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz kader hususunda münakaşa ederken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çıkageldi. Öylesine kızdı ki, öfkenin hasıl ettiği kızıllıktan, yüzünde sanki nar taneleri ortaya çıkmıştı. Bize şöyle çıkıştı: "Bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim. Bilin ki, sizden öncekileri, dini meselelerdeki münakaşalarını çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helak etmiştir." Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Kader hususunda münakaşa etmemeniz için yemin verdim. "

Kaynak:  Tirmizi, Kader 1, (2134); İbnu Mace, Mukaddime 10, (85).

Konu:  Cidal Mîra


1139-)  Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikamette arzın son hududuna kadar devam eder."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 14, (828).

Konu:  Hac


1141-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!"

Kaynak:  Buhari, Umre 1; Müslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); İbnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346).

Konu:  Hac


1142-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yı) kim elli defa tavaf ederse, günahlarından çıkar ve tıpkı annesinden doğduğu gündeki gibi olur."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 41, (866). Buradaki tavaftan maksad, şavtlar olmayıp, elli tam tavaftır.

Konu:  Hac


1145-)  Ebu Bekr İbnu Abdirrahman anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben haccetmek için hazırlık yapmıştım. Bana (bir mani) arız oldu ne yapayım?" "Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tıpkı hacc gibidir" buyurdu."

Kaynak:  Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Sıyam 6, (4,130); İbnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995).

Konu:  Hac


1146-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıl1arıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifa edin."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 1, (1493); İbnu Mace, Edahi 3, (3126). Rezin şunu ilave etmiştir: "Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır. "

Konu:  Hac


1147-)  Ebu Bekri's-Sıddik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmuştu. "Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Âl-i İmran (3001).

Konu:  Hac


1150-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz şöyle buyurdular: "Kim kendisini Beytullahi'1-haram'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuştur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kabe'yi haccetmesi gerekir" (Al-i İmran 97).

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 3, (812).

Konu:  Hac


1154-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan: "Umre vacib midir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Hayır! Ancak, umre yapmanız faziletli bir ameldir. "

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 88. (931).

Konu:  Hac


1155-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın: "Umre vacibtir" dediği rivayet olunmuştur.

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 88, (931).

Konu:  Hac


1162-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Medineliler Zülhuleyfe'de, Şamlılar Cuhfe'de, Necidliler Karn'da ihrama girer, telbiyeye başlar."

Kaynak:  Buhari, Hacc 8, 5, 10, İlm 52, İ'tisam 16; Müslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizi, Hacc 17, (831); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hacc 17,18, 21, (5,122-125).

Konu:  Hac


1170-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Meşrikliler için Akik'i mikat kıldı."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 9, (1740); Tirmizi, Hacc 17, (832).

Konu:  Hac


1171-)  İmam Malik: "Bana ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Ci'rane'de umre için ihrama girdi" demiştir.

Kaynak:  Muvatta, Hacc 27, (1, 331); Ebu Davud, Hacc 81, (1996); Tirmizi, Hacc 96, (935); Nesai, Hacc 104, (5, 199)

Konu:  Hac


1174-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) muhrimin giyeceği şeylerden sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Muhrim ne kamis (gömlek), ne sarık, ne bürnus. ne şalvar ne de vers veya zaferan bulaşmış bir giysi taşımaz. Ayağında da mest (ve benzeri ayakkabı) yoktur. Ancak nalın bulamazsa, mestlerin topuktan aşağı kısmını kesmelidir. " Buhari'de şu ziyade var: "İhramlı kadın yüzünü örtmez, eldiven de giymez."

Kaynak:  Buharı,Hacc 21, Cezau's-Sayd 13,15, İlm 53, Salat 9; Müslim, Hacc 1, (1177); Muvatta, Hacc 8, (1, 324-328); Tirmizi, Hacc 18, (833); Ebu Davud, Menasik 32, (1824, 1825,1826); Nesai, Hacc 28, (5,129).

Konu:  Hac


1177-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) hazretleri anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim izar bulamazsa şalvar giysin, kim de nalın bulamazsa mest giysin."

Kaynak:  Buhari, Libas 14, 37, Hacc 132, Cezau's-Sayd 15, 16; Müslim, Hacc 4,(1178); Tirmizi, Hacc 19, (834); Ebu Davud, Hacc 32, (1829); Nesai, Hacc 32, (5,132).

Konu:  Hac


1180-)  Ya'la: İbnu Umeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Ciirrane'de iken, umre için ihrama girmiş bir adam geldi. Adamın sakal ve saçları sarıya boyanmış, sırtında da za'feran lekeleri bulunan bir cübbe vardı. "Ey Allah'ın Resûlü, dedi, şu gördüğün vaziyette, umre için ihrama girdim!" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Şu cübbeyi çıkar, sarı boyayı da yıka!" diye emretti." Bu metin, Sahiheyn'deki metindir. Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Umrede iken, hacda yaptığını yap. "

Kaynak:  Buhari, Umre 10, Cezau's-Sayd 16, 17, Megazi 56, Fedailu'l,Kur'an 2; Müslim, Hacc 6, (1180); Muvatta, Hacc 18, (1, 328-329); Tirmizi,Hacc 20, (835, 836); Ebu Davud, Menasik 31, (1819-1822);Nesai, Hacc 43, (5,142-143).

Konu:  Hac


1185-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihrama gir(ece)ği zaman (ihramı için), keza ihramdan çıktığı zaman da Kabe'yi tavaftan önce hıll'i için, içinde misk bulunan sürünme maddesini şu iki elimle sürdüm."

Kaynak:  Buhari, Hacc 18, 143, Libas 73, 89, 91; Müslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvatta, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917); Ebu Davud, Menasik 11, (1745,1746); Nesai, Hacc, 41, (5,136-141).

Konu:  Hac


1186-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vessalam)'a, ihrama gir(ece)ği zaman (ihram için), keza ihramdan çıktığı zaman da Kabe'yi tavaftan önce hıll'i için, içinde misk bulunan sürünme maddesini şu iki elimle sürdüm." Bir rivayette şu ibare de var: "..Veda haccında zerire denilen koku ile. . ." Bir başka rivayette : ". . ihrama girmezden önce, sonra ihrama girerdi. " Bir diğer rivayette: "..bulabildiğim kokunun en iyisi ile başında ve sakalında koku maddesinin parıltısını görünceye kadar (sürerdim). " Bir diğer rivayette: "...Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlı iken (sürülen) koku maddesinin saç ayırımlarındaki parlaklığına (şu anda) bakıyor gibiyim. " Bir rivayette şu ziyade var: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) zeytinyağıyla yağlanırdı. Bunu İbrahim (Nehai)'ye zikretmiştim, bana: "Pekala, şu rivayeti ne yapacaksın: "Esved, Hz. Aişe (radıyallahu anha)' den onun şöyle söylediğini rivayet etti: "...(Sürülen koku maddesinin saç ayrımlarındaki parlaklığına bakıyor gibiyim." Bir rivayette de şu ziyade var: "..Bu, ihram(a girmezden önce süründüğü) koku idi. "

Kaynak:  Buhari, Hacc 18. 143, Libas 73, 89, 91; Müslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvvata, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917);Ebu Davud, Menasik 11, (1745, 1746); Nesai, Hacc, 41,(15, 136-141)

Konu:  Hac


1196-)  Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denir: "(İbnu Ömer) reyhanlanmamış bir yağla yağlanırdı." Yani kokulandırılmamış.

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 114, (962); İbnu Mace, Menasik 88, (3083).

Konu:  Hac


1199-)  Harice İbnu Zeyd, babası Zeyd (radıyallahu anh)'den naklediyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihrama girmek çin soyundu ve yıkandı."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 16, (830).

Konu:  Hac


1203-)  Yine İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlı iken hacamat oldu (kan aldırdı)." Buhari merhumun bir diğer rivayetinde: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)) oruçlu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diğer rivayetinde: "(Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)) ihramlı iken çektiği ağrı sebebiyle başından hacamat oldu" denir. Bir diğer rivayette: "Şakika denen (başının ön kısmındaki) bir ağrı sebebiye, Lahyu Cemel adında Mekke yolu üzerindeki bir su başında, başının ortasından hacamat oldu" denir.

Kaynak:  Buhari, Cezau's-Sayd 11, Tıbb 12,15; Müslim, Hacc 88., (1203); Ebu Davud, Menasik 36, (1835-1836); Tirmizi, Hacc 22, (839); Nesai, Hacc 92, (5, 193); İbnu Mace, Menasik 87, (3081).) Bu metin Sahiheyn'in metnidir.

Konu:  Hac


1206-)  Nübeyh İbnu vehb (rahimehullah) anlatıyor: "Ömer İbnu Ubeydillah İbni Ma'mer, ihramlı iken gözünden hastalandı. Bunun üzerine gözlerine sürme çekmek istedi. Ancak Eban İbnu Osman onu bundan men etti ve gözlerine sabır basmasını tavsiye etti. İlaveten: Hz. Osman (radıyallahu anh)'ın Resûlullah'ın böyle yaptığını rivayet ettiğini söyledi." Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "Eban hacc emiri idi."

Kaynak:  Müslim, Hacc 89, (1204); Ebu Davud, Menasik 37, (1838); Tirmizi, Hacc 106, (952); Nesai, Hacc 45, (5,143).

Konu:  Hac


1208-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Meymune validemizle (radıyallahu anha) ihramlı iken tezevvüc buyurdular." Buhari'nin bir rivayetinde şu ziyade var: "Umretü'l-kaza sırasında ihramsız olarak Meymüne ile gerdek yaptı. Meymüne Serefte vefat etti." Ebu Davud der ki: İbnu Müseyyeb demiştir ki: "ihramlı iken Resûlullah'ın Meymüne ile evlenmesi meselesinde İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) vehme düşmüştür." Nesai'ye ait bir başka rivayette: "İhramlı iken Resilullah (aleyhissalatu vesselam) evlendi" denir. Meymüne ile evlendiği zikredilmez.

Kaynak:  Buhari, Cezau's-Sayd 12, Meğazi 43, Nikah 30; Müslim, Nikah 46, (1410); Ebu Davud, Menasik 39, (1844,1845); Tirmizi, Hacc 24, (842); Nesai, Hacc 90, (1,191,192).

Konu:  Hac


1209-)  Ebu Rafi' (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramsız iken Meymüne (radıyallahu anha) ile evlendi. İhramsız olduğu halde onunla gerdek yaptı. İkisinin evlenmesinde aralarında ben elçilik yapmıştım."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 23, (841).

Konu:  Hac


1210-)  Meymüne (radıyallahu anha) anlatıyor: "Her ikimiz de Serefte ihramsız iken, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi." Müslim'de şöyle denmiştir: "Kendisi ihramsız olduğu halde O'nunla (Meymüne) evlendi, Ravi -ki Yezid İbnu'l-Esamm'dır- der ki: "Meymüne hem benim teyzemdi, hem de İbnu Abbas'ın teyzesi idi." Tirmizi'de şu ziyade vardır: "Meymüne (radıyallahu anha) ile gerdek yaptığında ihramsız idi. Meymüne Serefte öldü. Onu, Resûlullah'ın kendisiyle gerdek yaptığı çadırda defnettik.

Kaynak:  Müslim, Nikah 48, (1411); Ebu Davud, Menasik 39, (1843); Tirmizi, Hacc 24, (845).Bu metin Ebu Davud'dakidir.

Konu:  Hac


1212-)  Hz. Osman (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İhramlı ne evlenir, ne evlendirir, ne de dünür gönderir."

Kaynak:  Müslim, Nikah 41, (1409); Muvatta, Hacc 70, (1, 348, 349); Ebu Davud, Menasik 37, (1841); Tirmizi, Hacc 23, (840); Nesai, Hacc 91, (5,192).

Konu:  Hac


1215-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hudeybiye Sulhu yapıldığı sene, bir gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından bir grupla birlikte, Mekke yolu üzerinde bir yerde oturuyordum. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bizden ileride (konaklamış) idi. Ben hariç herkes ihramlıydı. Halk vahşi bir eşek gördü, ben o sırada meşguldüm, ayakkabımı tamir ediyordum. Gördüklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiliğimden görmüş olmamı istiyorlardı. Bir ara aralarında bir gülüşme oldu. Birden etrafıma bakındım (ve bu esnada) hayvanı gördüm. Hemen (Cerade adındaki) atıma gidip eğerledim ve bindim. (Acelemden) kamçıyı ve mızrağı unutmuştum. "Kamçı ve mızrağımı bana verin!" diye seslendim. "Hayır, dediler, vallahi bu işte sana yardımcı olmak istemeyiz." Öfkelendim. İnip onları aldım. Tekrar binip, eşeğe doğru hızla gittim, (yetişip) avladım. Beraberimde getirdim, ölmüştü. Arkadaşlarım etinden yediler. Ancak sonradan ihramlı iken yeyip yememe hususunda şekke düşüp (yediklerine pişman oldular). Yürüdük, ben bir parça ayırdım. Resûlullah'a kavuşunca, bu meseleyi sorduk. "Beraberinizde birşeyler kaldı mı?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parçayı uzattım, ihramlı olduğu halde, ondan yedi. Ve: "Bu bir taamdır. Onunla Allah size ikramda bulunmuştur!"dedi." Bunlarda gelen bir ziyade şöyledir: "(Resûlullah:) "O helaldir, yiyin (dedi)." Bir diğer rivayette: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara şunu söyledi: "Sizden biri (hayvanı yakalamak üzere) saldırmasını emretmedi veya ona hayvanı göstermedi mi?" Onlar: "Hayır!" diye cevap verince, (Resûlullah:) "Öyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diğer rivayette: "(Resûlullah): İşaret ettiniz veya yardım ettiniz veya saldırmasını sağladınız mı?" (diye sordu)."

Kaynak:  Buhari, Cezau s-Sayd 2; Müslim, Hacc 56, (1196); Muvatta, Hacc 76, (1, 350); Tirmizi, Hacc 25, (847); Ebu Davud, Menasik 41, (1852); Nesai, Hacc 78, (5,182); İbnu Mace, Menasik 93, (3093).

Konu:  Hac


1216-)  Sa'b İbnu Cessame (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kendisi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Ebva veya Vehdan'da (canlı) bir yaban eşeği hediye etmiştir. Ancak Resûlullah bunu kendisine iade etmiş, Sa'b'ın üzüldüğünü yüzünden anlayınca: "Bunu sana iade edişimizin sebebi ihramlı oluşumuzdur" demiştir.

Kaynak:  Buhari, Cezau's-Sayd 6, Hibe 5,17; Müslim, Hacc 50, (1193), Muvatta, Hacc 83, (1, 353); Tirmizi, Hacc 26, (849); Nesai, Hacc 79, (5,183-185); İbnu Mace, Menasik 92, (3090).

Konu:  Hac


1218-)  Hz.Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz ihramlı iken, bizzat avlamamış iseniz veya (sizin arzunuzla) sizin için avlanmamış ise kara av hayvanları(nın eti) size helaldir."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 41, (1851); Tirmizi, Hacc 25, (846); Nesai, Hacc 81, (5,187).

Konu:  Hac


1224-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz, hacc veya umre için Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte yola çıkmıştık. Yo1 esnasında bir çekirge sürüsüne rastladık. Kamçı ve yaylarımızla vurmaya başladık. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu yeyin, zira o deniz avından (sayılır)" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 42, (1853); Tirmizi, Hacc 27, (850).

Konu:  Hac


1230-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nifaslı ve hayızlı kadınlar mikata gelince gûslederek ihrama girerler ve Beytullah'a olan tavaf hariç bütün menasiki ifa ederler."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 10, (1744); Tirmizi,Hacc 100, (945).

Konu:  Hac


1236-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şunu söyledi: "Sizin Beyda'nız, hakkında Resûlullah'a iftira ettiğiniz şurasıdır. Ama, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadece mescidin -yani Zülhuleyfe mescidininyanında ihrama girip telbiye getirdi." Bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Şecere nam mevkide devesine bindiği zaman telbiye getirdi." Nesai'nin diğer bir rivayetinde denir ki: "İbnu Ömer'e: "Seni deven kaldırdığı zaman telbiye çeker gördüm" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Çünkü Resûlullah böyle yapmıştı."

Kaynak:  Buhari, Hacc 20; Müslim, Hacc 23, (1186); Muvatta, Hacc 30, (1, 332); Tirmizi, Hacc 8,(818); Ebu Davud, Hacc 21, (1771); Nesai, Hacc 56, (5,162-164); İbnu Mace, Menasik 14, (2916).

Konu:  Hac


1240-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mukim olanlar veya umre yapanlar, Hacer-i Esved'i istilam edinceye kadar telbiyeyi bırakmazlar." Hadis, Tirmizi'de şöyledir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), umrede iken, Hacer-i Esved'e istilam yapınca telbiyeyi bırakırdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 29, (1817), Tirmizi, Hacc 79, (919).

Konu:  Hac


1241-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı telbiye çekerken -bir rivayette mülebbiyen değil, mülebbiden demiştir- işittim şöyle diyordu: "Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyk la şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'nni'mete leke ve'l-mülk,la şerike leke." Bu kelimelere başka ilavede bulunmuyordu.

Kaynak:  Buhari, Hacc 26, Libas 89; Müslim, Hacc 19 (1184); Muvatta, Hacc 28, (1, 331-332); Tirmizi, Hacc 13, (825); Ebu Davud, Menasik 27, (1812); Nesai, Hacc, 54, (5,159-160).

Konu:  Hac


1245-)  Saib İbnu Hallad el-Ensaari (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şunu söylediler: "Cibril (aleyhisselam) bana gelip, ashabıma ve beraberimde olanlara telbiye -veya ihlal dedi- çekerken seslerini yükseltmelerini emretmemi emir buyurdu."

Kaynak:  Muvatta, Hace 34, (1, 334); Ebu Davud, Menasik 27, (1814); Tirmizi, Hacc 15, (829); Nesai, Hacc 55, (5,162); İbnu Mace, Menasik 16, (2922-2923).

Konu:  Hac


1254-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha)'den rivayete göre, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hacc-ı ifrad yapmıştır."

Kaynak:  Müslim, Hacc 122,(1211); Muvatta, Hacc 38, (1,335); Tirmizi, Hacc 10, (820); Ebu Davud, Menasik 23,(1777); Nesai, Hacc 48, (5,145).

Konu:  Hac


1258-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)"ı hacc ve umre her ikisi için de (ihrama girip) telbiye çekerken işittim." Bekr İbnu Abdillah el-Müzeni demiş ki: "Ben bunu Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'e söyledim. Bana: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadece hacc için telbiye getirdi" diye cevap verdi. Sonra tekrar Enes (radıyallahu anh)'le karşılaştım ve İbnu Ömer'in sözünü kendisine aktardım. Bana (kızarak): "Galiba bizi çocuk yerine koyuyorsunuz. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı: "Umre ve hacc için lebbeyk!" derken işittim"dedi."

Kaynak:  Buhari, Taksiru s-Salat 5, Hacc 24, 25, 27,117,119, Cihad 104,126; Müslim, Hacc 185,(1232); Ebu Davud, Hacc 24, (1795); Tirmizi, Hacc 11, (821); Nesai, Hace 49, (5, 150);İbnu Mace, Hacc 38, (2968, 2969).

Konu:  Hac


1261-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hacc ve umreyi birleştirip, her ikisi için de tek bir tavaf yaptı."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 226); İbnu Mace, Menasik 39, (2973).

Konu:  Hac


1262-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Hac ile umreyi birleştiren kimseye tek bir tavaf yeterlidir. İkisinin ihramından birlikte çıkar."

Kaynak:  Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1,3, 4, Megazi 35; Müslim, Hacc 181, (1230); Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 225-226); İbnu Mace, Menasik 39, (2975).

Konu:  Hac


1263-)  Tirmizi'de şöyle gelmiştir: "Kim hacc ve umre için ihrama girerse, her ikisinin de ihramından çıkıncaya kadar, tek tavaf, tek sa'y yeterlidir.

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 102, (948); İbnu Mace, Menasik 39, (2975).

Konu:  Hac


1265-)  Abdullah İbnu Şakik anlatıyor: "Hz. Osman (radıyallahu anh) hacc sırasında temettuda bulunmayı yasaklıyor, Hz. Ali de bunu emrediyordu. Hz. Osman, Hz. Ali (radıyallahu anhüma)'ye bir kelam söyledi. Hz. Ali (radıyallahu anh): "Sen de biliyorsun ki biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte haccederken temettu haccı yaptık" dedi. Hz. Osman da: "Evet, ama biz korkuyorduk" dedi." İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (radıyallahu anhüm ecmain) hacc-ı temettu yaptılar. Bunu ilk yasaklayan Hz. Muaviye (radıyallahu anh) oldu."

Kaynak:  Müslim, Hacc 158,(1223); Nesai, Hacc 50, (5,152). ;Tirmizi, Hacc 12, (822); Nesai, Hacc 50, (5,153,154).

Konu:  Hac


1266-)  Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) demiştir ki: "Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile hacc-ı temettu yaptığımız zaman bu adam -ki Muaviye'yi kasteder- Urş'ta -ki Urş'la cahiliye devrndeki Mekke evlerini kasteder- kafirdi."

Kaynak:  Müslim, Hacc 164, (1225); Muvatta, Hacc 60,(1, 344); Tirmizi, Hacc 12, (823); Nesai, Hacc 50, (5,152-153).

Konu:  Hac


1283-)  Müslim ve Tirmizi'de şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Umre, kıyamete kadar hacca dahil oldu:Yani, umre ameli, hacc-ı kıran yapmak isteyenin hacc ameline dahil oldu."

Kaynak:  Müslim, Hacc 203, (1241); Tirmizi, Hacc 89, (932).

Konu:  Hac


1288-)  Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yola çıktık. Bazılarımız umre niyetiyle ihrama girdi, bazılarımız hem hacc hem de umre niyetiyle ihrama girdi, bazılarımız da sadece hacc niyetiyle ihrama girdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da sadece hacc için ihrama girmişti. Umre için ihrama girenler, (Vemreyi yapınca) ihramdan çıktılar. Hacc için ihrama girenler veya hacc ve umre için ihrama girenler, yevm-i nahr'e (kurbanın birinci gününe) kadar ihramdan çkmadılar.

Kaynak:  Buhari, Umre 6, 8, 9, Hayz 1, 7, Hacc 3,33, 81, Edahi 3, 10; Müslim, Hacc 111-135, (1211-1212); Muvatta, Hacc 223-224, (1,410-412); Ebu Davud, Menasik 23, (1778-1783); Nesai, Hacc 77, (5, 177-178), Tirmizi, Hacc ,91, (934).

Konu:  Hac


1299-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabı (radıyallahu anhüm) Mekke'ye, Yesrib hummasından bitkin düşmüş bir halde geldiler. Müşrikler (şehirde menfi bir dedikodu yaparak): "Yarın buraya humma hastalığından dermanı kesilmiş ve ondan çok ızdırab çekmiş bir kavim gelecek"dediler ve (Müslümanlar'ın seyrine bakmak için) Hicr'in arkasına oturdular. (Onların hainliğinden vahyen haberdar olan) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), celadetlerini müşriklere göstermeleri için, Müslümanlar'a tavafın ilk üç şavtında remel yapmalarını, iki köşe arasında da adi yürüyüşle yürümelerini emretti. Bu hali gören müşrikler: "Bunlar mı hummanın bitkin düşürdüğünü zannettiğiniz insanlar, bunlar falan ve falandan daha sağlammış " dediler. İbnu Abbas (radıyallahu anh) der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı ashabına (radıyallahu anhüm) bütün şavtlarda remel yapmalarını emretmekten alıkoyan şey onlara duyduğu merhametti." Buhari, bu rivayette şu ziyadeyi kaydeder: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sulh antlaşması yaptığı sene (umre için) gelince müşriklere kuvvetlerini göstermeleri için "hızlı yürüyün!" diye emretti. Müşrikler bu sırada Kuaykıan dağı tarafına oturmuş (seyrediyor)lardı."

Kaynak:  Buhari,Hacc 55, Megazi 43; Müslim, Hacc 240, (1266); Tirmizi, Hacc 39, (863); Ebu Davud,Menasik 51, (1886,1889); Nesai,Hacc 155, (5, 230).

Konu:  Hac


1304-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi. Doğru Mescid-i Haram'a girdi ve Haceru'l-Esved'i istilam buyurdu. Sonra sağ kolu üzerinde ilerleyerek üç tur remel yaptı, dört tur da yürüdü. Sonra Makam-ı İbrahim'e geldi ve "Siz de İbrahim'in makamından bir namazgah edinin..." (Bakara 125) ayetini okudu. Ardından makam, Beytullah'la kendi arasında olacak şekilde iki rek'at namaz kıldı. Bu namazı bitirince tekrar Haceru'l-Esved'e geldi ve istilamda bulundu. Sonra Safa ve Merve'ye gitti. Zannedersem orada: "Şüphe yok ki Safa ve Merve Allah'ın şeairindendir" (Bakara 158) ayetini okudu."

Kaynak:  Müslim, Hacc 147, (1218), 235 (1263); Muvatta, Hacc 107, (4, 364); Tirmizi, Hacc 33, (856), 34, (857); Nesai, Hacc 149, (5, 228);İbnu Mace, Menasik 29, (2951).

Konu:  Hac


1310-)  Ya'la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir bürde ile ızdıba yapmış olarak tavaf etti." Hadisin Ebu Davud'daki vechinde "yeşil bir bürde" denir. -Abdurrahman İbnu Safvan (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, ashabı ile birlikte Kabe'den çıkarken gördüm. Beytullah'ı, kapısından Hatim'e kadar istilam ettiler ve Beytullah'ın üzerine yanaklarını koydular. Bu sırada Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ortalarında idi."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 50, (1983); Tirmizi, Hacc 36, (859). ;Ebu Davud, Menasik 55, (1898).

Konu:  Hac


1311-)  Abis İbnu Rebia (rahimehullah) anlatıyor: "Ben Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i Haceru'l-Esved'i öperken gördüm. Onu hem öptü, hem de: "Biliyorum ki sen bir taşsın, ne bir faydan ne de zararın vardır. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı seni öper görmeseydim, seni asla öpmezdim" dedi."

Kaynak:  Buhari, Hacc 50, 57, 60; Müslim Hacc, 248, 120; Muvatta, Hacc 36, (1367); Tirmizi, Hacc 37, (860); Ebu Davud, Menasik 47, (1873); Nesai, Hacc 147, (5, 227); İbnu Mace, Menasik, 27, (2943).

Konu:  Hac


1318-)  Ebü't-Tufeyl anlatıyor: "Ben Hz. İbnu Abbas ve Hz. Muaviye (radıyallahu anhüma) ile birlikte idim. Muaviye (radıyallahu anh) hazretleri her rükne uğradıkça istilamda bulunuyordu. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) kendisine: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadece Haceru'l-Esved ve rüknü'l-Yemani'den başka yeri istilam etmezdi" dedi. Hz. Muaviye şu cevabı verdi: "Beytullah'tan hiçbir şey ihmal edilmez." İbnu z-Zübeyr bütün rükünlere (köşelere) istilamda bulunurdu."

Kaynak:  Buhari, Hacc 59; Müslim, Hacc 247, (1269); Tirmizi, Hacc 35, (858).

Konu:  Hac


1322-)  Ubeyd İbnu Umeyr anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) iki rükne geldiği zaman (öpmek için) bunlar üzerine abanır, sıkışıklık yapardı. Kendisine: "Ey Ebu Abdirrahman, dedim, sen Resûlullah'ın diğer ashabının hiçbirinde görmediğim şekilde bu rükünlere abanıp sıkışıklık yapıyorsun (sebebi nedir)?" Bana şu cevabı verdi: "Ben böyle yapıyorsam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'tan şunu işittiğim içindir: "Bu iki rüknü meshetmek günahlara kefarettir." Keza Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'tan şunu da işittim: "Kim şu Beytullah'ı bir hafta boyu tavaf eder ve sayarsa bir köle azad etmek gibidir." Keza şunu da söylediğini işittim: "Kişi tavaf için bir ayağını koyup diğerini kaldırdıkça her adımı sebebiyle Allah onun bir hatasını siler ve bir sevap yazar."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 111, (959); Nesai, Hacc 134, (5, 221).

Konu:  Hac


1331-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), iki rek'atlik tavaf namazında iki İhlas süresini yani: Kul ya eyyuhe'l-kafirûn ve Kul hüvallahü ehad sürelerini okudu."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 43, (869).

Konu:  Hac


1332-)  Kesir İbnu Cemhan anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'i, sa'y mahallinde (mes'a) yürürken görüp kendisine: "Koşma mahallinde yürüyor musun?" dedim. Bana: "Koşsaydım, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı koşuyor görmüşüm demektir. Yürüdüysem Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yürür gördüm demektir. Şimdi ben yaşlı bir insanım."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 39, (864); Ebu Davud, Menasik 56, 1904); Nesai, Hacc 174, (5,241-242); İbnu Mace Hacc 43, (2988).

Konu:  Hac


1334-)  Yine Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı Mescid-i Haram'dan çıkıp Safa'ya yönelirken: "Allah'ın başladığı ile başlayalım" deyip (sa'ye) Safa' dan başladığnı gördüm." Rezin, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den naklen şu ilavede bulundu: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Safa'ya çıkınca oradan Beytullah'a baktı, ellerini kaldırıp dilediği şekilde Allah'ı zikretmeye koyuldu."

Kaynak:  Muvatta, Hacc 42, (5, 374); Tirmizi, Hacc 38, (862); Nesai, Hacc, 163 (5l235), 168 (5l237). Bu manada Müslim'de de gelmiştir: Hacc 147, (1218). Keza Ebu Davud'da Menasik 57, (1905); ibnu Mace, Menasik 84, (3074).

Konu:  Hac


1338-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beytullah etrafındaki tavaf, namaz gibidir. Ancak bunda konuşabilirsiniz. Öyle ise, kim tavaf sırasında konuşursa sadece hayır konuşsun."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 112, (960); Nesai, Hacc 136, (5, 222).

Konu:  Hac


1347-)  Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Abdümenafoğulları, sizden kim halkı idarede bir sorumluluk deruhte ederse, Beytullah'ı gündüz veya gece herhangi bir saatte ziyaret edip namaz kılanı sakın menetmesin."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 42, (868); Ebu Davud, Menasik 53, (1894); Nesai, Hacc 137, (5, 223); İbnu Mace, İkametu's-Salat 149, (1254).

Konu:  Hac


1349-)  İbnu Abbas ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), yevm-i nahrde (Kurban'ın birinci günü) tavafı geceye te'hir etti." Bir başka rivayette: "....Ziyaret tavafını" denmiştir. "...Beyt-i Atik'i tavaf etsinler" (Hacc 29) ayetiyle emredilen tavaf bu tavaftır.

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 83, (2000); Tirmizi, Hacc 80, (920); İbnız Mace, Menasik 77, (3059). Bu hadisi Buhari, ta'lik olarak kaydetmiştir (Hacc 129).

Konu:  Hac


1355-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevcelerinden Safiyye Bintu Huyey (radıyallahu anha) hayız oldu. Durum Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verilmişti. "O bizi burada hapis mi edecek!" dedi. Kendisine, Safıyye'nin tavaf-ı ifazayı yapmış olduğu söylenince: "Öyleyse hayır, (beklemenize gerek yok, yola çıkınız)" açıklamsında bulundu."

Kaynak:  Buhari, Hacc 129,145, Hayz 27; Müslim, Hacc, 382, (1211); Muvatta, Hacc 225-228, (1, 412-413); Nesai; Tirmizi, Hacc 99, (943); Ebu Davud, Menasik 85, (2003); Nesai, Hayz 23 (1,194); İbnu Mace, Menasik 83, (3072).

Konu:  Hac


1364-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beytullah'ı tavaf etmek, Safa ve Merve arasında sa'yetmek ve şeytan taşlamak Allah'ı zikretmek için emredilmiştir."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 51, (1888); Tirmizi, Hacc 64, (902).

Konu:  Hac


1386-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Kureyş ve onun dinine mensub olanlar, (cahiliye devrinde) Müzdelife'de vakfe yapıyorlardı ve kendilerine hums denilirdi. Diğer Araplar ise Arafat'da vakfe yapıyorlardı. İslam dini gelince, Cenab-ı Hakk, Peygamberine (aleyhissalatu vesselam), Arafat'a gidip orada vakfe yapmalarını, sonra da oradan topluca ayrılmalarını emretti. Şu ayet bu hususu beyan eder: "Sonra, insanların toplu olarak akın ettiği yerden siz de akın edin..."(Bakara 199).

Kaynak:  Buhari, Tefsir, Bakara 35, Hacc 91; Müslim, Hacc 152, (1219); Tirmizi, Hacc 53,(884); Ebu Davud, Menasik 58, (1910); Nesai, Hacc 202 (5, 255).

Konu:  Hac


1390-)  Amr İbnu Abdillah İbni Safuanin Yezid İbnu Şeyban el-Ezdi (radıyallahu anh)'den naklettiğine göre şöyle anlatmıştır: "Biz, vakfe mahallinde (Arafat'ta), Amr'ın imamdan uzak tuttuğu bir yerde vakfe yaparken, İbnu Mirba' el-Ensar yanımıza gelerek: "Ben Allah Resûlü (aleyhissalatu vesselam)'nün size gönderdiği elçiyim. Efendimiz hazretleri sizlere şu emri gönderdiler: "Meşairleriniz üzere olun. Zira sizler, babanız ibrahim'in mirası üzeresiniz."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 53, (883); Ebu Davud, Menasik 63, (1919); Nesai,Hacc 202, (5, 255); İbnu Mace, Menasik 55, (3011).

Konu:  Hac


1396-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah, terviye günü, Mina'da bize öğleyi, ikindiyi, akşamı, yatsıyı ve ertesi günü (Zilhicce'nin dokuzu) sabahı kıldırır, sonra Arafat'a hareket ederdi."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 50, 879).

Konu:  Hac


1398-)  Urve İbnu Mudarrıs et-Tai (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Müzdelife'de namazı kıldığı zaman geldim. "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, ben Tayy dağlarından geliyorum. Hayvanım da kendim de yorgunum ve bitkin düştük. Allah'a kasem olsun, ey Allah'ın Resûlü, gelirken geçtiğim her dağın başında mutlaka durdum. Benim için hacc imkanı var mı?" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu cevabı verdi: "Bizimle birlikte şu namazı burada kılıp, bizimle kalan, bundan önce de Arafat'da geceleyin veya gündüzleyin kalmış olan, artık haccını tamamlamış, haramlardan kurtulmuş olur."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 57, (891); Ebu Davud,Menasik 69, (1950); Nesai, Hacc 211, (5, 263); İbnu Mace, Menasik 57, (3016).

Konu:  Hac


1399-)  Abdurrahman İbnu Ya'mur ed-Dili (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Arafat'da iken, münadisine (dellalına) şöyle nida edip duyurmasını emretti: "Hacc Arafat'tır, kim Cem (Müzdelife) gecesi fecrin doğmasından önce (vakfeye) yetişirse, haccı idrak etmiş demektir. Eyyam-ı Mina üç gündür. Kim ilk iki günde acele davranırsa, herhangi bir günah terettüp etmediği gibi, te'hir edene de bir günah terettüp etmez."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 57, (889); Ebu Davud, Menasik 69, (1949);Nesai, Hacc 211, (5, 264); İbnu Mace, Menasik 37, (3015).

Konu:  Hac


1406-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Müzdelife gecesinde, ailesinden, erkenden taşlamaya gönderdiği zayıflar grubu arasında idim" demiştir.

Kaynak:  Buhari, Hacc 98;Müslim, Hacc 300, (1293); Tirmizi, Hacc 58, (892, 893); Ebu Davud, Menasik 66, (1939,1940); Nesai, Hacc 208, (5, 261, 271, 272); İbnu Mace, Menasik 62, (3025).

Konu:  Hac


1410-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Üsame (radıyallahu anh) Arafat'tan Müzdelife'ye kadar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın terkisinde idi. Sonra Müzdelife'den Mina'ya kadar da Fadl İbnu Abbas'ı terkisine aldı. Her ikisi de: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) büyük şeytanı (Cemretu'1-Akabe) taşlayıncaya kadar telbiyeyi bırakmadı" demiştir."

Kaynak:  Buhari, Hacc 86, Cihad 126; Müslim, Hacc 266, (1281); Tirmizi, Hacc 78, (918); Ebu Davud, Menasik 28, (1815); Nesai, Hacc 216, (5, 268), 229, (Buhari'de gösterilen bablarda rivayet mana yönüyle mevcuttur, lafzan değil).

Konu:  Hac


1415-)  Abdurrahman İbnu Zeyd anlatıyor: "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh), vadinin dibinden yedi çakıl atarak büyük şeytanı taşladı. Her taşı attıkça tekbir getriyordu. Bu sırada Beytullah sol tarafında, Mina da sağında olacak şekilde durmuştu. Kendisine: "İnsanlar, taşları yukarısından atıyorlar!" denince şu cevabı verdi: "Burası, kendinden başka ilah olmayan Zat'akasem olsun, Bakara süresinin üzerine indiği makamdır.

Kaynak:  Buhari, Hacc 135, 136, 137,138; Müslim, Hacc 305, (1296); Tirmizi, Hacc 64, (901); Ebu Davud, Menasik 78, (1974); Nesai. Hacc 226,(5,273).

Konu:  Hac


1416-)  Tirmizi ve Nesai'de şöyle denmiştir: "(İbnu Mes'ud) Akabe cemresine geldi. Vadinin dibinde durdu, kıbleye karşı yönelip, sağ kaşının üst hizasından yığına (taşları) atmaya başladı..."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 64, (901).

Konu:  Hac


1419-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yevm-i nahrde kuşluk vakti taş atarken gördüm. Ama bundan sonraki günlerde, güneşin zevalinden (öğle vaktinden) sonra taş attı."

Kaynak:  Müslim, Hacc 313, (1299); Tirmizi, Hacc 59, (894); Ebu Davud, Menasik 78, (1971j; Nesai, Hacc 221, (5, 270j. Bu hadisi Buhari, muallak olarak zikretmiştir, Hacc 134.)

Konu:  Hac


1422-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) taşları atacağı zaman yaya gider, yaya dönerdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Menasik 78, (1969); Tirmizi, Hacc 63, (900).

Konu:  Hac


1427-)  Hz. Enes (radıyallahu anh): "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cemretu'1-Akabe'ye geldi, taşlarını attı, sonra Mina'daki menziline (konakladığı yere) geldi ve kurbanını kesti. Sonra berbere: "Al!" dedi ve sağ yanını işaret etti. Sonra sol tarafını işaret etti, sonra (kesilen saçları) halka vermeye başladı." Bir rivayette şöyle denir: "Sağ yandan kesileni sağındakilere, sol yandan kesileni de Ümmü Süleym'e verdi."

Kaynak:  Buhari, Vudü 33; Müislim, Hacc 323, (1305); Tirmizi, Hacc 73, (912); Ebu Davud, Menasik 79, (1981).

Konu:  Hac


1429-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadının saçını traş etmesini yasakladı." Rezin'in ilavesinde: "...Haccda da, umrede de" ziyadesi vardır. Bu ziyadeden sonra (Rezin ilaveten şunu) der: "Onlara sadece teksir (kısaltma) gereklidir."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 75,(914).

Konu:  Hac


1430-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahım, traş olanlara rahmet et" diye dua etmişti. Yanındakiler: "Kısaltanlara da ey Allahın Resûlü!" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "Ey Allahım traş olanlara rahmet et!"diye duasını tekrar etti. Yanındakiler tekrar: "Kısaltanlara da Ey Allah'ın Resûlü!" dediler, bu sefer: "Kısaltanlara dal"buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Hacc 127; Müslim, Hacc 316, (1301);Muvatta, Hacc 184, (1, 395); Tirmizi, Hacc 74, (913); Ebu Davud, Menasik 79, (1979).

Konu:  Hac


1433-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccında Mina'da, halkın meselelerini kendisine sorması için durmuştu. Bir adam gelip: "(Ben kurbanın traştan önce olacağını) bilemedim ve kurbandan önce traş oldum?" dedi. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselam): "(Şimdi de kurbanını) kes, burada bir beis yok" cevabını verdi. Bir başkası daha gelip: "(Taşı kurbandan önce atmak gerektiğini) bilemedim ve taşlamayı yapmadan kurban kestim" dedi. Buna da: "Şimdi taşını at, bunda bir mahzur yok!" diye cevap verdi. O gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselàm)'a "Şunu önce, yaptık"; "Bunu sonra yaptık" şeklinde takdim te'hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine: "Yap bunda bir mahzur yoktur!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Hacc 131, İlm. 23, 46,Eyman 15; Müslim, Hacc 327, (1306); Muvatta, Hacc 242, (1, 421); Tirmizi, Hacc 76,(916); Ebu Davud, Menasik 80, (2014); İbnu Mace, Menasik 74, (3051).

Konu:  Hac


1443-)  Mihnef İbnu Süleym (radıyallahu anh) arlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim şöyle buyurmuştu: "Ey insanlar, her aile sahibine her sene bir kurbanlık, bir de atire borç olmuştur. Atire'nin ne olduğunu biliyor musunuz ? O, recebiye dediğiniz şeydir. "

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 18, (1518); Ebu Davud, Dahaya 1, (2788); Nesai, Akika 6, (7,167-168); İbnu Mace, Menasik 2, (3125).

Konu:  Hac


1447-)  İbnu Abbass (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir seferde iken Kurban Bayramı geldi. Kurban için, sığırda yedi kişi, devede on kişi ortak olduk."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 66, (905); Nesai, Dahaya (7, 222).

Konu:  Hac


1448-)  Huceyye İbnu Adiyy anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh): "Sığır yedi kişi adına kesilir" demişti. Kendisine: "Ya doğurmuşsa?" diye soruldu. "Öyleyse yavrusunu da beraber kes!" buyurdu. Kendisine: "Ya topalsa?" diye soruldu. "Kesim yerine ulaşabildiyse tamam" dedi. "Ya boynuzu kırıksa?" dendi. "Zarar etmez. Biz göz ve kulaklarının sağlamlığını kontrol etmekle emrolunduk!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 9, (1503).

Konu:  Hac


1450-)  Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bizden biri, kendisi ve ailesi halkı için tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de başkalarına yedirirlerdi). Sonra insanlar, övünmeye başladılar ve (kurbanlar) bir övünme vasıtası oldu."

Kaynak:  Muvatta, Dahaya 10, (2, 486); Tirmizi, Dahaya 10, (1505); İbnu Mace, Dahaya 10, (3147).

Konu:  Hac


1453-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), ayakta olduğu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti. Medine'de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban etti. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselam) keserken tekbir getiriyor, besmele çekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu."

Kaynak:  Buhari, Hacc 117, 119, Cihad 104,126; Müslim, Edahi 17, (1966); Tirmizi, Edahi 2, (1494); Ebu Davud, Edahi 4, (2793, 2794); Nesai, Dahaya 28-31, (7, 219-230); İbnu Mace, Edahi 1, (3120).

Konu:  Hac


1454-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) boynuzlu erkek bir koçu kurban etti. Koç siyahın içinde bakar, siyahın içinde yürür, siyahın içinde yerdi."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 4, (1496);Ebu Davud, Dahaya 4, (2796); Nesai,Dahaya 14, (7, 221); Müslim, Edahi 19, (1967).

Konu:  Hac


1455-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kurbanlığın en hayırlısı (boynuzlu) koçtur. Kefenin en hayırlısı da takımdır."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 18, (1517).

Konu:  Hac


1457-)  Haneş (rahimehullah) anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh)'yi gördüm, iki koç kesmişti. Dedi ki: "Biri kendim için, diğeri Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) için" Hz. Ali (radıyallahu anh) ilave etti: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)) böyle emretti -veya şöyle demişti: Böyle vasiyet etti- Ben (hayatta olduğum müddetçe ebediyyen terketmeyeceğim."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 1, (1495); Ebu Davud, Dahaya 2, (2790).

Konu:  Hac


1460-)  Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre:"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ashabı arasında taksim edilmek üzere bir miktar davar vermişti. Dağıtım yapılınca geriye bir oğlak arttı. Ukbe durumu Resûlullah (aleyhissa1atu vesselam)'a haber verince: "Onu da sen kurban et!" buyurdu." Bir rivayette (artık Ukbe'ye kalan) bir ceze'dir. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "(Sen de) onu kurban et!" demiştir.

Kaynak:  Buhari,Edahi 7, 2;Vekalet 1, Şirket 12; Müslim, Edahi 15, (1965); Tirmizi, Edahi 7, (1500); Nesai, Dahaya 13, (7, 218); İbnu Mace, Edahi 7, (3138).

Konu:  Hac


1462-)  Hz.Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, "Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delirımişi kurban yapmayın"diye emretti."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 6, (1498); Ebu Davud, Dahaya 6, (2804, 2805, 2806), Nesai,Edahi 10, (7, 217); 11,12, İbnu Mace, Edahi 8, (3142).

Konu:  Hac


1463-)  Ubeyd İbnu Firüz, Bera (radıyallahu anh)'dan naklen, Reslullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Kurbanlıklarda körlüğü belli olan kör, hastalığı açıkca belli olan hasta, (yürümeye mani olacak derecede) topallığı açık ola topal, iliği kurumuş zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz değildir. "

Kaynak:  Muvatta, Dahaya 1, (2,482); Tirmizi, Edahi, 5, (1497); Ebu Davud, Dahaya 6, (2802); Nesai, Dahaya 5,6, 7, (7,214, 215).

Konu:  Hac


1465-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Zülhuleyfe'de öğle namazını kıldı, sonra kurbanlık devesini getirip hörgücünün sağ yanına nişanı vurdu, kan akıttı (boynuna) iki tane nalın taktı. Sonra binek devesine atladı. Beyda düzlüğüne ulaşınca, hacca niyet ederek telbiye getirdi."

Kaynak:  Müslim, Hacc 205 (1243); Tirmizi, Hacc 67, (906); Ebu Davud, Menasik 15, (1752); Nesai, Hacc 63, (5,170172); İbnu Mace, Menasik 96, (3097).

Konu:  Hac


1466-)  Hz. Ayşe (radıyallahu anha)'nin bir rivayetine göre, "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kurban olarak davar sevketti ve koyunlara işaret taktı."

Kaynak:  Buhari Hacc 110, Edahi 15; Müslim, Hacc 359, (1321); Tirmizi, Hacc 70, (909); Ebu Davud, Menasik 15, (1755); Nesai, Hacc 69, (5,173,174); İbnu Mace; Menasik 95, (3096).

Konu:  Hac


1467-)  Veki' (rahimehullah): "Kurban olacak deveye nişan vurup, boynuna alamet takmak sünnettir" demişti. Ehl-i reyden birisi kendisine: "Nehai'den, bunun müsle (eziyet) olduğu rivayet edilmiştir" dedi.Veki 'kızarak: "Ben sana "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) devesine işaret vurdu, bu sünnettir" diyorum, sen bana: "Falandan rivayet edildi" diyorsun. Sen hapse tıkılıp şu sözünden vazgeçinceye kadar salınmamaya ne kadar layıksın!" der.

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 67, (906).

Konu:  Hac


1469-)  Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Bürde İbnu Niyar (radıyallahu anh) namazdan önce kurbanını kesmişti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Kurbanını yenile!" dedi. Ebu Bürde: "Ey Allah'ın Resûlü, benim sadece bir oğlağım var. Ancak nazarımda yıllanmış olandan daha kıymetlidir!" deyince: "Öbürünün yerine bunu kurban et. Ancak oğlak senden sonra, kimseye kurban için yeterli olmayacak!" dedi."

Kaynak:  Buhari, Edahi 1, 8,11,12, Iydeyn 3, 5, 8,10,17, 23; Müslim, Edahi 4, (1961); Tirmizi, Edahi 12, (1508); Ebû Davud, Dahaya 5, (2800); Nesai, Dahaya 17, (7, 222, 223).

Konu:  Hac


1473-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yevm-i nahr'de alacalı, boynuzlu ve iğdiş edilmiş iki koç kesti. Koçları kesmek üzere (yatırıp kıbleye) yöneltince: "Şüphesiz ki ben, bir muvahhid (Allah'ı bir tanıyıcı) olarak yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim" ve "Şüphesiz benim namazım da, menasikim de, hayatım da, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan, alemlerin Rabbi Allah'ındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim" (En'am 162) (ayetlerini okudu ve:) "Ey Rabbim (bu kurban bize) sendendir, senin rızan için (kesiyoruz) ve sana (ulaşacak)tır. Ey Rabbim, Muhammed ve ümmetinden bunu kabul buyur. Bismillahi vallahu ekber!" deyip, sonra koçu kesti."

Kaynak:  Ebu Davud, Dahaya 4, (2795); Tirmizi, Edahi 21, (1520); İbnu Mace, Edahi 1, (3121).

Konu:  Hac


1474-)  Yine Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le musallada hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık koçuna gelip kendi eliyle kesti. Keserken: "Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenlerin adınadır!" dedi."

Kaynak:  Tirmizi, Edahi 22, (1522).

Konu:  Hac


1480-)  Abis İbnu Rebia anlatıyor: "Hz.Aişe'ye: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kurbanların etlerinden üç günden fazla yenilmesini yasakladı mı?" diye sordum. "Evet, fakat bunu insanların (kıtlık çekip) acıktığı yılda yaptı. Böylece zenginlerin fakirleri doyurmasını arzu etmişti. Biz koyunun paçasını kaldırıp, on beş gece sonra yiyorduk" dedi. Ben: "Sizi buna mecbur eden şey ne idi!" deyince güldü ve: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'a kavuşuncaya kadar, Muhammed ailesi üç gün üst üste doyuncaya kadar katıkla ekmek yememiştir" dedi."

Kaynak:  Buhari, Et'ime 27, Edahi 16; Müslim,Edahi 28, (1971); Muvatta, Edahi 5; Tirmizi, Edahi 14, (1511); Ebu Davud, Edahi 10, (2812); Nesai, Edahi 37, (7, 235, 236).

Konu:  Hac


1482-)  Naciye el-Huzai (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hedy'ini Medine'den benimle gönderdi. Ben: "Bunlardan yolda helak olan çıkarsa ben ne yapacağım?" diye sordum. "Hemen kesersin, nalınını kanına batırırsın, sonra onunla insanlar arasından çekilirsin, yerler" dedi."

Kaynak:  Muvatta, Hacc 148, (1, 380); Tirmizi, Hacc 72, (910); Ebu Davud, Menasik 19, (1762); İbnu Mace, Menasik 101, (3105).

Konu:  Hac


1487-)  Hz. Aiş (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'de iken Kabe'ye kurban sunar, ben de kurbanının boynuna takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlıların sakındığı yasaklardan sakınmazdı."

Kaynak:  Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Müslim 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1, 340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759); Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5,171,178); İbnu Mace, Menasik 94, (3094).

Konu:  Hac


1495-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kurbanlığını (Mekke ile Medine arasında bir mevki olan) Kudeyd'de satın almıştı. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) de aynen öyle yaptı."

Kaynak:  Tirmizi, Hacc 68, (907).

Konu:  Hac


1496-)  Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) anlatıyor: "(Biz Hudeybiye'de iken), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yanıma geldi. O sırada ben tenceremin altını yakıyordum. Yüzümde de bitler kaynaşıyordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Başındaki şu böcekler seni rahàtsız etmiyor mu ?" diye sordu. Ben: "Evet! ediyor!" dedim.. Bana: "Öyleyse traş o1 ve üç gün oruç tut veya altı fakiri, her birine yarım sa' vermek suretiyle doyur veya bir kurban kes. (Bunlardan hangisini yaparsan olur)" dedi. Ancak bu saydıklarının önce hangisini zikretmişti bilmiyorum" diye cevap verdi. Tam o sırada şu ayet nazil oldu: "Artık içinizden kim hasta olur, yahud başından bir eziyeti bulunursa ona oruçtan, ya sadakadan, yahud da kurbandan biriyle fidye vacib olur..." (Bakara 196).

Kaynak:  Buhari, Muhsar 5, 6, 7, 8, Me-gazi 35, Tefsir, Bakara 32, Merda 16, Tıbb 16; Müslim, Hac 80, (1201); Muvatta, Hacc 337,. (1,417); Ebu Davud, Menasik 43, (1856-1861); Tirmizi, Hacc 107 (953); Nesai, Hacc 96, (5, 194,195); İbnu Mace, Menasik 91, (3079).

Konu:  Hac

<<İlk <Önceki 2 3 4 5 [6] 7 8 9 10 Sonraki> Son>>

 


İletişim