4070-) Seleme İbnu Sahr el-Beyazi radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, bir başkasında rastlanmayacak derecede kadın mevzuunda zaafı olan (ve şiddetli ihtiyaç duyan) bir kimseydim. Ramazan ayı girince (tahammül edemeyip oruçlu iken) hanıma temas ediveririm diye korktum. Ve Ramazan boyu devam edecek bir zıharda bulundum. Bir gece o bana hizmet ederken, onun bazı yerleri açıldı. Kendimi tutamayıp temasta bulundum. Sabah olunca yakınlarıma gidip durumu haber verdim. Ve: "Benimle Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelin (durumumu sorayım)" dedim." "Vallahi hayır! Gelmeyiz!" dediler. Resûlullah'a tek başıma gittim, durumu haber verdim. "Yani sen böyle mi yaptın ey seleme?" buyurdular. Ben: "Evet, ben öyle yaptım! Evet ben öyle yaptım. Ancak Allah'ın emri karşısında sabırlıyım, allah size her ne göstermişse onu bana hükmedin!" dedim. "Bir köle azad et!" emrettiler. Ben: "Sizi hak peygamber olarak gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şundan başka rakabem yok" deyip rakabeme elimle şaplattım." "Öyleyse peş peşe iki ay oruç tutacaksın!" buyurdular. Ben: "Ama ben bu günahı oruç yüzünden işledim, (dayanamam)!" dedim. "Öyleyse buyurdular, altmış fakire bir vask kuru hurma taksim et!" "Seni hak peygamber gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun (ben ve hanım, her) ikimiz aç ve yiyeceksiz olarak geceyi geçirdik" dedim. (Aleyhissalatu vesselam bu sözüm üzerine): "Beni Zureyk'in sadaka mallarına bakan memura git, o miktar (hurmay)ı sana versin, sen altmış fakire yedir. Geri kalan bakiyeyi de sen ve iyaliniz yeyin!" buyurdular. Ben kavmime döndüm. Onlara: "Sizden zorluk ve bed fikir gördüm. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'da ise genişlik ve güzel fikir buldum. Bana sadakanızdan verilmesini emretti!" dedim."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 17, (2213); Tirmizi, Talak 20, (1200), Tefsir, Mücadile 3295; İbnu Mace, talak 25, (2062).
Konu: Diğer
4078-) Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle dediğini işittim: "Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim talibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semavat ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar alim için istiğfar ederler. Alimin abid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, İlm 1, (3641); Tirmizi, İlm 19, (2683); İbnu Mace, Mukaddime 17, (223).
Konu: İlim
4080-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır."
Kaynak: Tirmizi, İlim 2, (2649); İbnu Mace, Mukaddime 17, (227).
Konu: İlim
4086-) İbn-i Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İlim üçtür. Bunlardan fazlası fazilettir. Muhkem ayet, kaim sünnet, adil taksim."
Kaynak: Ebu Davud, Feraiz 1, (2285); İbnu Mace, Mukaddime 8, (54).
Konu: İlim
4138-) Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim zû-rahm muhrem birisine malik olursa o hürdür."
Kaynak: Ebu Davud, Itk 7, (3949); Tirmizi, Ahkam 28, (1365); İbnu Mace, Itk 5, (2524).
Konu: Av Konusu
4139-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam 'a yardım talep etmek üzere bir adam gelip: "Ey Allah'ın Resulü! (Efendim) falana ait şu cariye var ya (onun yüzünden efendim bana sıkıntı veriyor)" dedi. Aleyhissalatu vesselam "Vah! Neyin var?" deyince adam: "Bela hasıl oldu. Köle (ben demek istiyor) efendinin cariyesine bakmıştı, efendi kıskançlıkla erkeklik uzvunu burdu (hadım etti)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Adamı bana getir!" emretti. Efendi çağırıldı ama getirilemedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse git, sen hürsün!" ferman buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resûlü! (Efendimin kölesi olmamda direnmesi halinde) kim bana yardımcı olacak?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sana yardımcı olmak bütün müslümanlara terettüp eder" cevabını verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Diyat 7, (4519); İbnu Mace, Diyat 29, (2680).
Konu: Av Konusu
4140-) Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Ümmü Seleme radıyallahu anha'nın kölesi idim. Bir gün bana: "Seni azad ediyorum, ancak yaşadığın müddetçe Resûlullah aleyhissalatu vesselam 'a hizmet etmeni şart koşuyorum" dedi. "Sen bu şartı koşmasan da başka bir şey yapacak değilim!" dedim. Beni azad etti ve bana bu şartı koştu."
Kaynak: Ebu Davud, Itk 3, (3932); İbnu Mace, Itk 6, (2526).
Konu: Av Konusu
4145-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim malı olan bir köle azad ederse, kölenin malı kendisinin olur, yeter ki efendisi bu hususta bir şart koşmamış olsun."
Kaynak: Ebu Davud, Itk 11, (3962); İbnu Mace, Itk 8, (2529).
Konu: Av Konusu
4150-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim kölesi ile yüz okiyye üzerinden mükatebe yapsa da, kölesi, bunun on okiyyesi hariç hepsini ödese, yine de köledir."
Kaynak: Ebu Davud, Itk 1, (3927); Tirmizi, Büyü' 35, (1260); İbnu Mace, Itk 3, (2519).
Konu: Av Konusu
4153-) Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize buyurdular ki: "Sizden birinin mükatebinin sizçe hala ödeyeceği borcu varsa da, ona karşı örtünsün."
Kaynak: Ebu Davud, Itk 1, (3928); Tirmizi, Büyü' 35, (1261); İbnu Mace, Itk 3, (2520).
Konu: Av Konusu
4223-) Sa'ib İbnu Yezid, -ismini söylemiş olduğu- bir adamdan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Uhud günü (üst üste giyilmiş) iki zırhdan (destek) gördü."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 75, (2590); İbnu Mace, Cihad 18, (2806).
Konu: Gazveler
4310-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki kadın vardı. Bunların beraberlerinde iki de çocukları vardı. Bir kurt gelerek bu çocuklardan birini kapıp kaçırdı. Kadın, arkadaşına: "Kurt senin çocuğunu kaçırdı!" dedi. Diğeri ise: "Hayır, senin çocuğunu alıp gitti!" dedi. Bunlar (ihtilafa düştüler) Hz. Davud aleyhisselam'a dava açtılar. Hz. Davud, büyük kadın lehine hükmetti. Küçük, hükme razı olmayınca, davayı Hz. Süleyman'a götürdüler. Hz. Süleyman aleyhisselam: "Bir bıçak getirin, çocuğu ikiye böleyim, size birer parça vereyim!" diye hükmetti. Küçük kadın: "Böyle yapma! Allah'ın rahmetine mazhar ol! Çocuk onundur!" dedi. Hz. Süleyman bu cevap üzerine çocuğun küçük kadına ait olduğuna hükmetti." Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hz. Süleyman Beytu'l-makdis'i bina ettiği zaman, Allah'tan kendisine üç imtiyaz vermesini istedi: - İlahi hükme müsadif olacak (uygun düşecek) hüküm (verme kapasitesi) taleb etti; bu ona verildi. - Kendisinden sonra kimseye verilmeyecek bir saltanat taleb etti; bu da ona verildi. - Mescidin inşaatını bitirdikten sonra, bu mescide sırf namaz kılmak için gelenlerin, oradan çıkarken, annelerinden doğdukları gündeki gibi bütün günahları affedilmiş olarak çıkmalarını yalvardı; bu duası da kabul edildi."
Kaynak: Buhari, Feraiz 30, Enbiya 40 (muallak olarak): Müslim, Akdiye 20, (1720); Nesai, Kudat 14, (8, 235). Nesai, Mesacid 6, (2, 34); İbnu Mace, İkametu's-Salat 196, (1408).
Konu: Bazı Peygamberlerin Faziletleri
4396-) Ya'la İbnu Mürre anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin "esbat" tan biridir."
Kaynak: Tirmizi, Menakıb, (3777); İbnu Mace, Mukaddime, (144).
Konu: Ashab-ı Kiram
4477-) Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rabbim bana, ümmetimden yetmişbin kişiyi hesab ve ceza olmaksızın cennete koymayı vaadetti. Her bin ile birlikte yetmişbin ve Rabbimin avucuyla üç avuç daha."
Kaynak: Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame 13, (2439); İbnu Mace, Zühd 34, (4286).
Konu: İslam
4626-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir hastaya veya bir din kardeşine Allah rızası için ziyarette bulunursa, bir münadi ona nida eder: "(Dünyada da ahirette de) iyi olasın (ahiret yolculuğun da) iyi olsun. (Bu davranışınla) cennette bir ev hazırladın!" der."
Kaynak: Tirmizi, Birr 64, (2009); İbnu Mace, (Cenaiz 2, (1443).
Konu: Bazı Amellerin Fazileti
4724-) Ebu Ümeyye eş-Şa'bani anlatıyor: "Ey Ebu Sa'lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin?" (Mealen): "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez.." (Maide 105). Bana şu cevabı verdi: "Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sormuştum. Demişti ki: "Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin(selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir."
Kaynak: Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizi, Tefsir, Maide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).
Konu: Fitne
4725-) Vakid İbnu Muhammed babasından, o da Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma'dan anlattığına göre demiştir ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (bir gün) parmaklarını kenetledi ve dedi ki: "Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen birkısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?" "Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. Buyurdular ki: "Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terkedersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terkedersin."
Kaynak: Buhari, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957).
Konu: Fitne
4726-) Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam seslendiler: "Ey Ebu Zerr! "Buyurun, Ey Allah'ın Resûlü, emrinizdeyim!" dedim. "İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" buyurdular. "Benim için Allah ve Resûlü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!" dedim. "Sabrı tavsiye ederim!" buyurdular -veya sabredersin! dediler- ve sonra bana tekrar seslendiler: "Ey Ebu Zerr!" "Buyurun ey Allah'ın Resûlü, sizi dinliyorum!" dedim. "Zeyt mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?" "Allah ve Resûlü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!" dedim. "Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!" dedi. Ben sordum: "Ey Allah'ın Resulü! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?" "Böyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!" buyurdular. "Bana ne emredersiniz!" dedim. "Evine çekil!" buyurdular. "Evime girilirse?" dedim. "Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Fiten 2, (4261); İbnu Mace, Fiten 10, (3958).
Konu: Fitne
4755-) Abdurrahman İbnu Abdi'l-ka'be anlatıyor: "Mescide girmiştim. Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma'yı gördüm: Ka'be'nin gölgesinde oturuyordu. Ka'be'nin gölgesinde birçok kimse ona müteveccih olarak oturmuştu. Ben de ona doğru oturdum. Şunu anlattı: "Bir seferde Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz çadırını tamir ediyor, kimimiz yerini düzlüyor, kimimiz hayvanlarını güdüyordu. Derken Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın münadisi seslendi: "es-Salatu cami'a: "Haydin namaza!" Resûlullah'a gittik, yanında toplandık. "Benden önce her peygamber, ümmeti için hayır bildiği şeyi onlara öğretmekle mükellef idi. Onlar için şer bildiği şeyden de onları inzar etmesi (korkutması) gerekli idi. Bilesiniz, şu ümmetinizin afiyeti önce gelenler hakkında kesin kılınmıştır. Sonrakiler belaya ve kötü addedeceğiniz birkısım hallere maruz kalacaklardır. Birbirini takip eden fitneler gelecek. Mü'min: "Bu fitne helakimdir" diyecek. Sonra bu kalkacak, başka bir fitne gelecek. "Helakim işte bundan, işte bundan" diyecek. Öyleyse, kim ateşten uzak kalmayı ve cennete girmeyi dilerse, Allah'a ve ahiret gününe inanır olduğu halde ölümü karşılasın. İnsanlara, onların kendisine nasıl muamele etmelerini dilerse öyle muamelede bulunsun. Kim bir imama biat edip, samimiyetle sadakat sözü vermiş ise, elinden geldikçe ona itaat etsin. Bir başkası gelip, önceki ile münazaaya girişecek olursan sonradan çıkanın boynunu uçurun." Ravi (Abdurrahman) der ki: "Abdullah İbnu Amr'a yanaştım ve: "Allah aşkına söyle. Bu anlattıklarını bizzat kendin Resûlullah aleyhissalam'dan işittin mi?" dedim. Sorum üzerine eliyle kulak ve kalbini tutarak: "Evet kulaklarım işitti, kalbim de belledi" dedi. Ben: "Ama, amcaoğlun Muaviye, bize mallarımızı aramızda batıl bir şekilde yememizi, birbirimizi öldürmemizi emrediyor. Halbuki Allah Teala hazretleri (mealen): "Ey iman edenler! Birbirinizin malını haram şekilde yemeyin; ancak karşılıklı rıza ile yaptığınız ticaret başkadır. Birbirinizi ve kendinizi öldürmeyin. Canlarınızı da boşu boşuna tehlikeye atmayın. Şüphesiz ki Allah size merhametlidir" (Nisa 29) buyuruyor" dedim. Biraz sustu sonra: "Allah'a itaatte ona itaat et, Allah'a isyanda ona isyan et!" dedi."
Kaynak: Müslim, İmaret 46, (1844); Nesai, Bey'at 25, (7, 153); Ebu Davud, Fiten 1, (4248); İbnu Mace, Fiten 9, (3956).
Konu: Fitne
4820-) Ubeydullah İbnu Mihsan el-Hutami radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur."
Kaynak: Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mace, Zühd 9, (4141).
Konu: Kanaat
4836-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, kendisini müstağni kılacak miktarda malı olduğu halde isterse, Kıyamet günü, istediği şey suratında bir tırmalama veya soyulma veya ısırma yarası olarak gelir!" Yanında bulunanlar: "Kişiyi müstağni kılan (miktar) nedir?" diye sordular. "Kırk dirhem altın veya o kıymette bir başka şey!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Zekat 23, (1626); Tirmizi, Zekat 22, (650); Nesai, Zekat 87, (5, 97); İbnu Mace, Zekat 26, (1840).
Konu: Kanaat
4839-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ensari bir zat gelip Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan birşeyler istemişti. "Evinde hiçbir şey yok mu?" buyurdular. Adam: "Evet, dedi. Bir çulumuz var. Bir kısmıyla örtünüp, bir kısmını da yaygı olarak yere seriyoruz! Bir de su içtiğimiz kabımız var." "Onları bana getir!" diye emrettiler. Adam gidip getirdi. Aleyhissalatu vesselam eşyaları eline alıp: "Şunları satın alacak yok mu?" buyurdular. Bir adam: "Ben bir dirheme satın alıyorum" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bir dirhemden fazla veren yok mu?" dedi ve iki üç sefer tekrarlayarak (açık artırmaya çıkardı). Orada bulunan bir adam: "Ben onlara iki dirhem veriyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam eşyaları ona sattı. İki dirhemi alıp Ensari'ye verdi ve: "Bunun biriyle ailen için yiyecek al, aline ver. Diğeriyle de bir balta al bana getir!" buyurdular. Adam gidip bir balta alıp getirdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ona eliyle bir saplık geçirdi. Sonra: "Git, odun eyle, sat ve onbeş gün bana gözükme!" buyurdu. Adam aynen böyle yaptı, sonra yanına geldi. Bu esnada on dirhem kazanmış, bunun bir kısmıyla giyecek, bir kısmıyla da yiyecek satın almıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bak, bu senin için, Kıyamet günü alnında dilenme lekesiyle gelmenden daha hayırlıdır!" buyurdu ve sözlerine şöyle devam etti: "Dilenmek, sersefil, fakra düşmüş veya rüsvay edici borca batmış veya elem verici kana bulaşmış insanlar dışında, kimseye caiz değildir."
Kaynak: Ebu Davud, Zekat 26, (1641); tirmizi, Büyü 10, (1218); İbnu Mace, Ticarat 25, (2198).
Konu: Kanaat
4857-) Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam beni Yemen'e kadı olarak gönderdi. O sıralarda henüz yaşım küçüktü, kazayı (hüküm vermeyi) bilmiyordum. (Beni takviye için): "(Sen tereddüt etme, git! Bu vazife için) Allah kalbine hidayet koyacak ve dilini de sabit kılacak. Yanına iki hasım geldiği vakit, birinciyi dinlediğin gibi, diğerini de dinlemeden sakın hüküm verme. Böyle yapman (daha isabetli) karar vermen için gereklidir!" buyurdular. Hz. Ali devamla der ki: "Ondan sonra hep kadılık yaptım. Henüz, bir kerecik olsun hükümde tereddüde düşmedim."
Kaynak: Ebu Davud, Akdiye 6, (3582); Tirmizi, Ahkam 5, (1331); İbnu Mace, Ahkam 1, (2310).
Konu: Dava
4874-) Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hain erkek ve haine kadının, zani erkek ve zaniye kadının, kardeşine kin taşıyan kimsenin şehadeti caiz değildir." Tirmizi'de Hz. Aişe'den yapılan bir rivayette, haine kelimesinden sonra şu ziyade vardır: "Hadd-i kazf'la celde tatbik edilenin, şehadette (yalanı) tecrübe edilmiş olanın, ev halkına hizmet edenin, kendisini nisbet ettiği mevla ve akrabaları hususlarında müttehem olan (gerçek nesebini gizleyen)in."
Kaynak: Ebu Davud, Akdiye 16, (3600, 3601); İbnu Mace, Ahkam 30, (2366). Tirmizi, Şehadat 1, (2299).
Konu: Dava
4875-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bedevinin, köylü aleyhindeki şehadeti caiz değildir."
Kaynak: Ebu Davud, Akdiye 17, (3602); İbnu Mace, Ahkam 30, (2367).
Konu: Dava
4876-) Eymen İbnu Hureym İbni Fatik anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Yalan şehadet Allah'a şirkle bir tutulmuştur!" buyurdular ve ayeti okudular. (Mealen): "...Putlara tapmak gibi bir pislikten ve yalan sözden de kaçının." (Hacc 30).
Kaynak: Tirmizi, Şehadat 3, (2300, 2301); Ebu Davud, Akdiye 15, (3599); İbnu Mace, Ahkam 32, (2372).
Konu: Dava
4884-) Sa'lebe İbnu Ebi Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Kureyş'ten bir adamın Beni Kureyza'da bir payı vardı. Suyun paylaştıkları Mehzûr ve Müzeynib vadisinin suyu hususunda ihtilafa düşerek Aleyhissalatu vesselam'a müracaat ettiler. Resûlullah aralarında: "Su hakkı topuklara kadardır. Üstteki, alttakine bundan fazlasına mani olamaz" diye hükmetti."
Kaynak: Muvatta, Akdiye 28, (2, 744); Ebu Davud, Akdiye 31, (3638); İbnu Mace, Rühûn 20, (2481).
Konu: Dava
4885-) Haram İbnu Sa'd İbni Muhaysa anlatıyor: "Bera İbnu Azib radıyallahu anh'a ait bir at, Ensar'dan bir zatın bahçesine girdi ve zarar meydana getirdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine: "Mal sahibinin, malını gündüzleyin; hayvan (mevaşi) sahibinin de hayvanını geceleyin muhafaza etmesine hükmetti."
Kaynak: Muvatta, Akdiye 37, (2, 747, 748); Ebu Davud, Büyû' 92, (3569, 3570); İbnu Mace, Ahkam 13, (2332).
Konu: Dava
4886-) Rafi' İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim başkasının tarlasına onların izni olmadan ekim yaparsa, ektiğinde hiçbir hakka sahip olamaz, ona sadece nafakası verilir."
Kaynak: Tirmizi, Ahkam 29, (1366); Ebu Davud, Büyû 33, (3403); İbnu Mace, Rühûn 13, (2466).
Konu: Dava
4938-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sahte doktorluk yapar ve kendisinden tedavi olunmazsa bu kimse (sebep olacağı neticeyi) tazmin eder."
Kaynak: Ebu Davud, Diyat 25, (4586); Nesai, Kasame 38, (8, 52-53); İbnu Mace, Tıbb 16, (3466).
Konu: Kısas
4944-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Öldürme tarzında insanların en ölçülüsü, iman sahipleridir."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 120, (2666); İbnu Mace, Diyat 30, (2681, 2682).
Konu: Kısas
5013-) Abdullah İbnu Büsr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Melhame ile Medine'nin fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccal çıkar."
Kaynak: Ebu Davud, Melahim 4, (4296); İbnu Mace, Fiten 35, (4093).
Konu: Kıyamet
5017-) Ka'b İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mü'minin ruhu, cennet ağacında beslenen bir kuş olur. Yeniden dirilme gününde Allah onu cesedine döndürünceye kadar orada beslenir."
Kaynak: Muvatta, Cenaiz 49, (1, 240); Nesai, Cenaiz 117, (4, 108); İbnu Mace, Zühd 32, (4271).
Konu: Kıyamet
5054-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir." Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: "Hz. Cabir radıyallahu anh dedi ki: "Kebair (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var!"
Kaynak: Tirmizi, Kıyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sünnet 23, (4739); İbnu Mace, zühd 37, (4310).
Konu: Kıyamet
5128-) Selman el-Farisi ve İbnu Abbas radıyallahu anhüm anlatıyorlar: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Helal, Allah Teala hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teala Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz."
Kaynak: Rezin tahric etmiştir. Tirmizi, Libas 6, (1726); İbnu Mace, Et'ime 60, (3367).
Konu: Kesb
5131-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Muhakkakk ki yediğinizin en temizi kendi kesbinizden olandır. Muhakkak ki evladlarınız da kendi kesbinizdendir."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 79; Tirmizi, Ahkam, 22, (1358); Nesai, Büyü' 1, (7, 249); İbnu Mace, Tiarat 1, (2137), 64, (2290).
Konu: Kesb
5155-) İbnu Muhayyısa el-Ensari, babasından anlattığına göre, "Babası Muhayyısa haccamın kiralanması hususunda izin istedi. Resûlullah onu menetti. Muhayyısa'nın haccam bir azadlısı vardı. Sorup izin istemeye ara vermedi. Sonunda Aleyhissalatu vesselam kendisine: "Onunla deveni ve köleni besle, (kendin yeme!)" buyurdular."
Kaynak: Muvatta, İsti'zan 28, (2, 970); Ebu Davud, Büyü 28, (3422); Tirmizi, Büyü 47, (1277); İbnu Mace, Ticarat 10, (2166).
Konu: Kesb
5159-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam kendisine on dinar borçlu olan bir alacaklısının peşine düştü ve: "Vallahi borcunu ödeyinceye veya bana bir kefil getirinceye kadar arkanı bırakmayacağım!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam o borcu üzerine aldı. Sonra adam, üzerine aldığı miktarı Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a getirdi. Aleyhissalatu vesselam adama: "Bu parayı nereden buldun?" diye sordu. Adam: "Madenden!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse bizim buna ihtiyacımız yok! Onda hayır da yok" buyurdu ve borcu ona bedel ödeyiverdi."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü 2, (3328); İbnu Mace, Sadakat 9, (2406).
Konu: Kesb
5203-) Ala İbn Abdirrahman babasından naklediyor: "Ebu Said radıyallahu anh'a izar hakkında sordum. Dedi ki: "Tam bilene düştün! Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle demişti: "Mü'minin izarı bacağın yarısına kadar uzanmalıdır. Burası ile topuklar arasında olmasının da bir günahı yok. Ama topuktan aşağı inen kısım ateştedir. Kim de, gururla izarını (yerde) sürürse Kıyamet günü Allah ona (rahmet) nazarı ile bakmaz." Ebu Davud'un rivayetinde "Kıyamet günü" ibaresi mevcut değildir.
Kaynak: Muvatta, Libas 12, (2, 914, 915); Ebu Davud, Libas 30, (4093); İbnu Mace, Libas 7, (3573).
Konu: Libas
5228-) Muhammed İbnu Yahya İbnu Hibban anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri bolluğa erince iş elbisesinden başka bir de cuma elbisesi edinirse üzerine (bir vebal) yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 219, (1078); İbnu Mace, İkametu's-Salat 82, (1095).
Konu: Libas
5249-) Ebu Osman en-Nehdi anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh, biz Utbe İbnu Ferkad ile Azerbaycan'da iken bize şöyle yazmıştı: "Ey Utbe, (bu mal) ne senin emeğin, ne babanın emeği ne de annenin emeğidir. Öyleyse mü'minleri, evlerinde, kendi evinde doyduğun şeyden doyur. Zevk için yemekten ve şirk ehlinin zinetinden, ipekli giymekten kaçın. Zira Resûlullah aleyhissalatu vesselam şu kadarı hariç ipekli giymekten yasakladı ve Resûlullah bize orta ve işaret parmağını kaldırarak birbirine bitiştirdi."
Kaynak: Buhari, Libas 25; Müslim, Libas 12, (2069); Ebu Davud, Libas 10, (4042); Nesai, Zinet 93, (8, 202); İbnu Mace, Libas 18, (3593).
Konu: Libas
5295-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: "Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 65, (4940); İbnu Mace, Edeb 44, (3765).
Konu: Oyun ve Eğlence
5331-) Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Bir kul, Allah rızası için mütevazi olur, alçalırsa Allah onu mutlaka yüceltir. Size bir hadis söyleyeceğim, onu iyi belleyin: "Dünya dört kişi içindir: "Bir kul vardır, Allah kendisine mal ve ilim vermiştir de kul, malı hususunda Allah'tan korkmakta, (mal ve ilmi kullanarak) sıla-ı rahm yapmakta, (mal ve ilimde) Allah'ın hakkı olduğunu bilmektedir; işte bu kimse en faziletli bir makamdadır. "Bir kul vardır. Allah ona ilim vermiştir, mal vermemiştir, ama iyi niyetlidir ve "Malım olsaydı onu falan kişi gibi (hayırda) harcardım" der. İşte bu kimse niyetindekini yapmış gibi sevaba nail olur, ikisi de eşit şekilde ücrete konar. "Bir kul vardır Allah ona mal vermiştir, fakat ilim vermemiştir. Malını cahilane harcar. Malı hususunda Rabbinden korkmaz. (Cimriliği, cahilliği sebebiyle) malıyla sıla-ı rahim yapmaz; malında Allah'ın da hakkı olduğunu hiç düşünmez. İşte bu kimse, mertebelerin en düşüğündedir. "Bir kul vardır, Allah ona ne ilim ne de mal vermiştir ama: "Eğer malım olsaydı onunla falan kimsenin yaptıklarını ben de yapardım" der. Bu da niyetiyle muamele görür. Niyet ettiği kimsenin vebalini aynen eIde eder."
Kaynak: Tirmizi, Zühd 17, (2326); İbnu Mace, Zühd 21, (4228).
Konu: Mevizeler
5333-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam dediler ki: "Allah Teala hazretleri şöyle buyurdular: "Ey ademoğlu! Kendini ibadetime ver, gönlünü zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam."
Kaynak: Tirmizi, Kıyamet 31, (2467); İbnu Mace, Zühd 2, (4107).
Konu: Mevizeler
5334-) Yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resûlü dedik, senin yanında iken kalplarimiz maneviyatta rikkate gelip inceliyor, dünyaya karşı alakamız kesiliyor ve ahireti sanki görmüş gibi oluyoruz. Yanınızdan ayrılınca ailemizle ünsiyet edip çocuklarımızı kokladık mı, önceki halimizi inkar ediyoruz, bunun sebebi nedir?" Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Eğer siz, ayrıldıktan sonra da yanımdaki halinizi devam ettirseydiniz, melekler, sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda sizinle müsafahada bulunurdu. Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi toptan yok eder, günah işleyip istiğfar edecek yeni bir mahlûk yaratır ve onları mağfiret ederdi."
Kaynak: Tirmizi, Cennet 2, (2528); İbnu Mace, Siyam 48, (1752).
Konu: Mevizeler
5371-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam muhtazar olduğu (ölüm anlarına geldiği) zaman, sık sık ızdıraplar bürümeye başladı. Kerimeleri Hz. Fatıma radıyallahu anha: "Vay babacığım, ne ızdırab çekiyor!" diye yakınmaya başladı. Aleyhissalatu vesselam: "Bugünden sonra baban ızdırab çekmeyecek!" buyur(arak onu teselli etmek iste)di. Aleyhissalatu vesselam ölünce, Hz. Fatıma: "Vay babacığım! Rabbi, duasına icabet etti! Vay babacığım, gideceği yer Firdevs cennetidir! Vay babacığım, ölümünü Cibril'e haber verdik" diye yas etti. Aleyhissalatu vesselam gömülünce de: "Ey Enes! Resûlullah aleyhissalatu vesselam üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl razı oldu?" diyerek ızdırabının azametini dile getirdi."
Kaynak: Buhari, Megazi 83; Nesai, Cenaiz 13, (4,13); İbnu Mace, Cenaiz 65, (1629).
Konu: Ölüm
5381-) Ma'kıl İbnu Yesar radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Ya-sin süresini okuyun."
Kaynak: Ebu Davud, Cenaiz 24, (3121); İbnu Mace, Cenaiz 4, (1448).
Konu: Ölüm
5391-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölmüş bulunan Osman İbnu Maz'ûn'u, gözlerinden yaşlar dökerek öptü."
Kaynak: Tirmizi, Cenaiz 14, (989); Ebu Davud, Cenaiz 40, (3163); İbnu Mace, Cenaiz 7, (1456).
Konu: Ölüm
5402-) Hz.Huzeyfe radıyallahu anh muhtazar (ölüme yakın) olunca: "Ben ölünce, kimse üzerime ezan okumasın, ben bunun, ölüm haberinin duyurulması olmasından korkarım. Zira ben, Aleyhissalatu vesselam'ın ölüm haberinden yasakladığını işittim. Öyleyse ben öldüm mü, üzerime namaz kılsınlar. Beni Rabbime (sessizce) taşısınlar" dedi."
Kaynak: Tirmizi, Cenaiz 12, (986); İbnu Mace, Cenaiz 14, (1476).
Konu: Ölüm
5502-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ehl-i Kitap saçlarını düz salınmaya bırakırlar, müşrikler de ayırırlardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ise, (vahiy yoluyla) emredilmediği hususlarda Ehl-i Kitaba uygun hareket etmekten hoşlanırdı. Bu sebeple saçını alnından serbest bıraktı. Bilahare (bütün müşrikler müslüman olduktan sonra) saçlarını (alnından) ayırdı."
Kaynak: Buhari, Libas 70, Menakıb 23, Fezailu'l-Ashab 52; Müslim, Fezail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccül 10, (4188); İbnu Mace, Libas 36, (3632).
Konu: Ölüm
5623-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bir genç kız Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Babam beni kendisinin oğluna nikahladı, ta ki benimle onun alçaklığını gidersin. Ama ben istemiyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam, babasına adam göndererek getirtti ve evlenme işini kıza bıraktı. Bunun üzerine kız: "Ey Allah'ın Resülü! Ben şimdi, babamın yaptığına izin verdim. Esasen, ben kadınlara bu meselede babalara (icbar) yetkisi olmadığını göstermek istedim!" dedi."
Kaynak: Nesai, Nikah 36, (6, 87); İbnu Mace, Nikah 12, (1874).
Konu: Ölüm
5666-) Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın müslüman oldu ve (yeni bir erkekle) evlendi. Bunun üzerine (eski) kocası Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey AIlah'ın Resulü! Ben de müslüman olmuştum. Hanımım müslüman olduğumu da biliyor" dedi. Aleyhissalatu vesselam, kadını ikinci kocasından ayırıp eski kocasına iade etti."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 23, (2239); İbnu Mace, Nikah 60 (2008).
Konu: Ölüm
5668-) Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (kızı) Zeyneb radıyallahu anha'yı kocası (Ebu'l-As'a) yeni bir nikah, yeni bir mehirle iade etti."
Kaynak: Tirmizi, Nikah 43, (1142); İbnu Mace, Nikah 60, (2010).
Konu: Ölüm
5682-) Esma Bintu Yezid İbnu's-Seken radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Çocuklarınızı gizlice öIdürmeyin. Çünkü gayl, biniciye atının üzerinde ulaşır ve atından aşağı atar" dediğini işittim."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 16, (3881); İbnu Mace, Nikah 61, (2012).
Konu: Ölüm
5693-) Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söydediğini işittim: "Kim Allah'a itaat etmeye nezrederse hemen itaat etsin. Kim de Allah'a isyan etmeye nezrederse, sakın isyan etmesin."
Kaynak: Buhari, Eyman 28; Muvatta, Nüzür 8, (2, 476); Ebu Davud, Eyman 22, (3289); Tirmizi, Nüzûr 2; (1526); Nesai, Eyman 28, (7,17); İbnu Mace, Kefarat 16, (2126).
Konu: Nezir
5720-) Ümmü Seleme ve Ebu Hureyre radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müsteşar mü'temendir."
Kaynak: Tirmizi, Edeb 57, (2823, 2824), Zühd 39, (2370); Ebu Davud, Edeb 123, (5128); İbnu Mace, Edeb 37, (3745).
Konu: Diğer
5753-) Bir rivayette: "Atiyye veya hibesinden dönen, kusmuğuna dönen köpek, gibidir" denmiştir."
Kaynak: Ebu Davud, Büyü' 83, (3539); Tirmizi, Büyü' 52, (1299); Nesai, Hibe 2, (6, 265); İbnu Mace, Hibe 2, (2377).
Konu: Hibe
5772-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh Hayber'de (ganimetten) bir arazi sahibi oldu. (Bunu tasadduk etmesini emreden bir rüyayı üst üste üç gün görmesi üzerine) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek." "Ey Allah'ın Resülü! Ben Hayber'de bir tarlaya sahip oldum. Şimdiye kadar yanımda böylesine değerli bir arazim hiç olmadı. Bu tarla için bana ne emir buyurursunuz?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Dilersen onun aslını (Allah için) hapset ve (gelirini) tasaddut et!" buyurdular. Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahu anh araziyi tasadduk etti ve aslının satılamayacağını ve satın alınamayacağını, varis olunamayacağını, hibe edilemeyeceğini söyledi. Ravi der ki: "Ömer bu araziyi fakirlere, akrabalara, kölelere, Allah yolunda harcamalara ve yolculara bağışladı. -Bir rivayette misafirlere de denmiştir.- Onun işlerini üzerine alanın ondan maruf üzere yemesinde veya bir dostuna yedirmesinde bir beis yoktur, yeter ki, malı kendine sermaye yapmasın."
Kaynak: Buhari, Şurüt 19, Vesaya 28, İman 33; Müslim, Vasiyyet 15, (1632); Ebu Davud, Vesaya 13, (2878); Tirmizi, Ahkam 36, (1375); Nesai, Ahbas 1, (6, 230); İbnu Mace, Sadakat 4, (2396).
Konu: Diğer
5776-) Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yeminde mübalağa edince: "Hayır! Ebu'l-Kasım'ın nefsini elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki..." derdi."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 12, (3264); İbnu Mace, Kefarat 1, (2090).
Konu: Yemin
5787-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şu minberimin yanında kim günaha sebep olan bir yemin ederse, hatta bu, yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa, mutlaka cehennemdeki yerini hazırlamış olur."
Kaynak: Muvatta, Akdiye 10, (2, 727);. Ebu Davud, Eyman 3, (3246); İbnu Mace, Ahkam 9, (2325).
Konu: Yemin
5788-) İbnu Ömer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim yemin eder ve "inşaallah!" derse istisna yapmış olur. Dilerse rücü eder, dilerse hanis olması mevzubahis olmadan terkeder."
Kaynak: Muvatta, Eyman 10, (2, 477); Ebu Davud, Eyman 11, (3261, 3262); Tirmizi, Eyman 7, (1531); Nesai, Eyman 18, 39, (7, 12, 25); İbnu Mace, Kefarat 6, (2105-2106).
Konu: Yemin
5795-) Süveyd İbnu Hanzala radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gitmek üzere yola çıkmıştık. Beraberimizde Vail İbnu Hucr radıyallahu anh da vardı. Yolda onu, bir düşmanı yakaladı. Herkesi yemin etmeye zorladılar. Ben, "o, kardeşimdir" diye yemin ettim. Bunun üzerine onu serbest bıraktılar. Resûlullah'a gelince olup biteni anlattım. "(Önümüzü kesen) grup herkesi yemine zorladı, ben de onun kardeşim olduğuna yemin ettim" dedim. "Doğru söylemişsin, müslüman müslümanın kardeşidir!" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Eyman 8, (3256); İbnu Mace, Kefarat 14, (2119).
Konu: Yemin
5801-) Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ashabına: "Şu kelimeleri kim benden) alıp onlarla amel edecek ve onlarla amel edecek olana öğretecek?" buyurdular. Ben hemen atılıp: "Ben! Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. Aleyhissalatu vesselam elimden tuttu ve beş şey saydı: - Haramlardan sakın, AIlah'ın en abid kulu ol! - Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! - Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. - Kendin için istediğini başkaları için de iste, müslüman ol! - Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür."
Kaynak: Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217).
Konu: Nefis
5817-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a soruldu: "Mü'minlerden hangisi efdal (enfaziletli)dir?" "Ahlakça en güzelleridir!" cevabını verdi. Tekrar soruldu: "Pekiyi, mü'minlerden hangisi en akıllıdır?" "Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır."
Kaynak: Rezin tahric etmiştir. İbnu Mace, Zühd 31, (4259).
Konu: Nefis
5951-) Ali İbnu Ebi Talib radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın son sözü: "Namaz! Namaz! Sağ ellerinizin sahip olduğu (köleler) hakkında Allah'tan korkun!" olmuştu."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 133, (5156); İbnu Mace, Vesaya 1, (2698).
Konu: Kuran ve Sünnet