2552-) Ebu Mes'üd el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 148, (855); Tirmizi, Salat 196, (265); Nesai, İftitah 88, (2,183); İbnu Mace, İkamet 21, 22, (891-898).
Konu: Namaz
2585-) Bir diğer rivayette şöyle demiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın, -ve eliyle burnunu işaret etti- eller, diz kapakları, ayakların etrafları. Ne elbiseleri ne de saçı (secde sırasında) toplamayız."
Kaynak: Buhari, Ezan 133, 134, 137; Müslim, Salat 227-231 (490); Ebu Davud, Salat 155, (889, 890); Tirmizi, Salat 203, (273); Nesai, İftitah 130, (2, 208); İbnu Mace, İkamet 19, (883-885). İkinci rivayet Sahiheyn rivayetidir.
Konu: Namaz
2642-) Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti yoktur."
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 48, (101,102); İbnu Mace, Taharet 41, (399); Tirmizi, Taharet 20, 25.
Konu: Namaz
2652-) Behz İbnu Hakim (radıyallahu anh) anlatıyor: "(Bir gün Hz. Peygamber'e sorarak) dedim ki: "Ey Allah'ın Resülü! Hangi avretimizi açıp, hangi avretimizi örtelim?" "Zevcen ve sağ elinin sahip oldukIarı dışında herkese karşı avretini koru!" cevabını verdi. Ben tekrar: "Ey Allah'ın Resülü, erkekle olursa?" dedim, "Gücün yeterse avretini kimseye gösterme!" dedi. "Kişi tek başına olursa?" dedim. "Kendisine karşı haya edilmeye Allah daha layıktır" dedi."
Kaynak: Ebu Davud, Hamam 3, (4017); Tirmizi, Edeb 22, ,(2770), 39, (2795); İbnu Mace, Nikah 28, (1920).
Konu: Namaz
2670-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz çok sıcak günlerde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte namaz kılardık. Biriniz alnını sıcak sebebiyle yere koyamayacak olsa, giysisini serer onun üzerine secde ederdi.
Kaynak: Buhari, Amel fis-Salat 9, Salat 23, Mevat 11; Müslim, Mesacid 191, (620); Ebu Davud, Salat 93, (660); Tirmizi, Salat 411, (584); Nesai, İftitah 144, (2, 216); İbnu Mace, İkametu's-Salat 64, (1033).
Konu: Namaz
2679-) İbrahim İbnu Yezid et-Teymi (rahimehullah) anlatıyor: "Babamdan mescidin avlusunun kenarında Kur'an öğreniyordum. Bu sırada secde ayeti okumuşsam babam hemen secdeye kapanıyordu. Kendisine: "Babacığım yolda niye secde ediyorsun?" diye sordum... Dedi ki: "Ben Ebu Zerr (radıyallahu anh)'in şöyle söylediğini işittim: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a yeryüzünde inşa edilen ilk mescidin hangisi olduğunu sordum: "Mescid-i Haram" olduğunu söyledi. Ben: "Sonra hangisi?" dedim, "Mescid-i Aksa!" diye cevap verdi. Ben: "İkisi arasında kaç yıl fark var?" dedim. "Kırk yıl!" dedi ve ilave etti: "Arz sana (baştan ayağa) bir mesciddir, öyleyse nerede namaz vaktine ulaşırsan namazını (orada) kıl, çünkü fazilet ondadır (namaz vaktinin girdiği ilk andadır)"
Kaynak: Buhari, Enbiya 8, 40; Müslim, Mesacid 2, (520); Nesai, Mesacid 3, (2, 32); İbnu Mace, İkamet, Mesacid 7, (753).
Konu: Namaz
2709-) Kesir İbnu Kesir İbn-i Ebi Veda'a, an bazı ehlihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatmıştır ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı Beni Sehm kapısını takip eden yerde, önünden halk gelip geçerken namaz kılar görmüştür. Bu sırada Resulullah 'la Ka'be arasında bir sütre de mevcut değildir.''
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 89, (2016) ; Nesai, Kıble 9, (2, 67) İbnu Mace, Menasik 33, (2958).
Konu: Namaz
2718-) Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kişi, önüne semer kaşı kadar bir şey bırakmadan namaz kılarsa; (önünden geçtiği takdirde) siyah köpek, kadın, eşek namazını bozar. . . '' Ebu Zerr 'e dendi ki : "Siyahın kırmızıdan, beyazdan farkı nedir? '' Şu cevabı verdi: "Ey kardeşimin oğlu! Sen bana, benim Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorduğum şeyi sordun. Efendimiz: " Siyah köpek şeytandır'' buyurmuştu. ''
Kaynak: Müslim, Salat 265, (510) ; Ebu Davud, Salat 110, (702) ; Tirmizi, Salat 253, (338) ; Nesai, Kıble 7, (2,63) ;İbnu Mace, İkametu's-Salt 38, (952).
Konu: Namaz
2719-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bayram günü (namaz) için çıkınca bir harbe alınmasını emrederdi. Harbe, (namaz sırasında) aleyhissalatu vesselam 'ın önüne konur, O da halk arkasında olduğu halde harbeye doğru namaz kılardı. Efendimiz sefer sırasında da böyle yapardı. Bu sünnete ittibaen ümera da harbe kullanır oldu."
Kaynak: Buhari, Salat 92, 90; Müslim, Salat 245 (501); Ebu Davud, Salat 102, (687) ; Nesai, Kıble 4, (2, 62); İbnu Mace, İkametu's-Salat 164, (1304, 1305).
Konu: Namaz
2728-) Abdullah İbnu'l-Erkan (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre: "... Halka imamlık yapıyordu. (Bir seferinde) ikamet getirilmişti. Bir adamın elinden tutup öne sürdü ve: "Resulullah (aeyhissalatu vesselam) 'ın: "Namaz başlarken birinizin hela ihtiyacı gelirse, önce helaya gitsin! ''dediğini işittim dedi,''
Kaynak: Muvatta, Kasru's-Salat 49; (1,159); Eb Davud, Taharet 43, (88); Tirmizì, Taharet 108, (142), Nesai, İmaet 51, (2, 110, 111);İbnu Mace, İkametu s-Salat 114, (616).
Konu: Namaz
2729-) Abdullah İbnu Malik İbnu Büheyne (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazının ilk iki rekatini tamamlamıştı (oturması gerektiği halde oturmadan) kalktı. Namazı bitirince iki (ziyade) secde daha yaptı, ondan sonra selam verdi. ''
Kaynak: Buhari, Sehv 1, 5 ;Müslim, Mesacid 85, (570) ; Muvatta, Salat 65, ( 1, 96) ; Ebu Davud, Salat 200, (1034,1035); Tirmizi, Salat 288, (391); Nesai, Sehv 21, (3,19, 20), 28, (3, 34), İftitah 196, (2, 244) ; İbnu Mace, İkamet 131, ( 1206).
Konu: Namaz
2731-) Ebu Sa'idi 'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz namazında, iki mi kıldım, üç'mü kıldım diye şekke düşerse, şekki atsın, yakin kesbettiği hususu esas alsın,sonra da selam vermezden önce iki secdede bulunsun. Eğer (bu kıldığı ile) beş rekat kılmışsa namazını onunla (sehiv secdesiyle) çift yapmış olur. Dördü tam kılmış idiyse, o iki secdesi, şeytanın burnunu sürtme olur."
Kaynak: Müslim,Mesacid 88, (571);Muvatta, Salat 62,(1, 95); Ebu Davud, Salat 197, (1024,1026, l027, l029); Tirmizi, Salat 291., (396); Nesai, Sehv 24, (3, 27); İbnu Mace, İkamet 132, (1210); 133, (1212).
Konu: Namaz
2742-) Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana Kur'an dan onbeş secde ayeti okuttu. Bunlardan üçü Mufassal surelerdedir. Hacc sûresinde de iki secde ayeti var."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 328, ( 1401):İbnu Mace, İkamet 71, (1057).
Konu: Namaz
2751-) Hz. Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sürûlu bir hadiseyle veya sürûr veren bir hadiseyle karşılaşınca Allah'a şükretmek üzere secde ederdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 174, (2774); Tirmizi, Siyer 25, (1578); İbnu Mace, İkamet 192, (1394).
Konu: Namaz
2753-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı evinde ve çarşıda (iş yerinde) kıldığı namazından yirmibeş kat fazladır. Şöyle ki, abdest alınca güzel bir abdest alır, sonra mescide gider, evinden çıkarken sadece mescid gayesiyle çıkmıştır. Bu sırada attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir günahı affedilir. Namazı kıldı mı, namazgahında olduğu müddetçe melekler ona rahmet okumaya devam ederler ve şöyle derler: "Ey Rabbimiz buna rahmet et, merhamet buyur." "Sizden herkes, namaz beklediği müddetçe namaz kılıyor gibidir."
Kaynak: Buhari, Ezan 30, Cum'a 2; Müslim, Salat 272 (649); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizi, Salat 245, (330); İbnu Mace, Mesacid 16, (788).
Konu: Namaz
2787-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleylhissalatu vesselam) ile birlikte (birgece) namaz kıldım. Soluna duruvermiştim, perçemimden tutarak sağına koydu."
Kaynak: Buhari, Ezan 57, Amel fi 's-Salat 1, Tefsir, Al-i İmran 17-20;Müslim,Salatu'1-Müsafirin 181, (763) ; Muvatta, Salatu'l-Leyl 11;Ebu Davud, Salat 70, (610, 611 );Tirmizi, Salat 171;Nesai, İmamet 45, (2, 104) ; İbnu Mace, İkametu's-Salat 44, (973).
Konu: Namaz
2823-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cum'a günü cenabet guslü ile gusül yapar, sonra cum'aya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur.Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim beşinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nail) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur, zikri dinlerler."
Kaynak: (Buhari, Cum'a4,19; Müslim, Cum'a 10, (850); Muvatta, Cum'a 1, (1,101); Ebu Davud, Taharet 129, (351); Tirmizi, Salat 358, (499); Nesai, Cum'a 14, (3, 99); İbnu Mace, İkamet 82, (1092).
Konu: Namaz
2825-) Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, malayani söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır.'' Ebu Davud der ki: "Mekhûl'e "gassele" ve "igtesele" den sorulmuştu şu cevabı verdi: "Bundan maksad başını ve bedenini yıkamaktır.'' Sa'id İbnu Abdilaziz de aynı şeyi söyledi. "Hanımıyla cinsi münasebette bulunarak onu da yıkanmaya muhtaç kıldı demektir. Böyle yapmak, namaza çıkınca, gözlerin korunmasında en elverişli vasıtadır." "İgtisele" ise cimadan sonraki yıkanmadır. "Bekkere" ilk vaktinde namaza gitmektir. "İbtekere" hutbenin başına yetişmektir.
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 129 (345, 346); Tirmizi, Salat 356, (496); Nesai, Cum'a 12, (3, 97); İbnu Mace, İkamet 80, (1027); Buhari, Cum'a 6.
Konu: Namaz
2836-) Semüre İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Cum'a namazını özürsüz olarak kim terkedecek olursa bir dinar para tasadduk etsin, (bu kadar) bulamazsa, yarım dinar tasadduk etsin. ''
Kaynak: Ebu Davud, Salat 211, ( 1053-1054) ; Nesai, Keffaret 3, (3, 89) ; İbnu Mace, İkamet 93, (112 8).
Konu: Namaz
2906-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : "Sünnette gelen oniki rek 'ate kim devam ederse Allah ona cennette bir ev bina eder: Bu oniki rek'atin: - Dördü öğleden önce,. - İkisi öğleden sonra, - İkisi akşamdan sonra, - İkisi yatsıdan sonra, - İkisi de sabahtan önce.''
Kaynak: Tirmizi, Salat 206, (414); Nesai, Kıyamu'l- Leyl 66, (3, 260); İbnu Mace; İkamet 100, (1142).
Konu: Namaz
2932-) Hz. Ebu Eyyub(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Öğlenin farzından önce tek bir selamla kılınan dört rek'at nafile var ya bunların önünde sema kapıları açılır.''
Kaynak: Ebu Davud, Salat 296, ( 1270) ; İbnu Mace, İkamet 105, (1157).
Konu: Namaz
2960-) Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Vitir her müslüman üzerine bir haktır (vazifedir). Kim beş ile vitir kılmayı severse yapsın. Kim de üç ile vitir kılmak isterse yapsın. Kim tek rek'atla vitr kılmayı dilerse kılsın."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 338, (1422); Nesai, Salatu'l-Leyl 40,(3,238, 239) İbnu Mace, İkamet, 123, (1190).
Konu: Namaz
2969-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gece ve gündüz namazları ikişer ikişerdir."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 302, (1295); Tirmizi, Cum'a 418, (597); Nesai, Kıyamu'l-Leyl 26, (3, 227); İbnu Mace, İkamet 172, ( 1322).
Konu: Namaz
3017-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu gününüzde iki bayram bir araya geldi. Dileyene (bayram ) cum'a için de yeterlidir. Biz her ikisini birleştiriyoruz."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 217, (1074); İbnu Mace, İkamet 166, (1311).
Konu: Namaz
3022-) Hz. Ali (radıyallahu anh) demiştir ki: "Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce birşeyler yemen sünnettendir.''
Kaynak: Tirmizi, Salat 382; (530); İbnu Mace, İkamet 161, (1296).
Konu: Namaz
3032-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim üzerine namaz kılıncaya kadar cenaazede hazır bulunursa kendisi için bir kirat sevab vardır. Kim de cenaze gömülünceye kadar hazır bulunursa iki kiratlık sevab vardır. Bir kirat'ın miktarı Uhud dağı kadardır."
Kaynak: Buhari, Cenaiz 59; Müslim, Cenaiz 57, (946); Ebu Davud, Cenaiz 45; (3168); Nesai, Cenaiz 54, 59, (4, 54-55, 76, 77); Tirmizi, Cenaiz 49, (1040); İbnu Mace, Cenaiz 34, (1539).
Konu: Namaz
3039-) Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölü üzerine namaz kıldınız mı ona ihlasla dua edin."
Kaynak: Ebu Davud, Cenaiz 60, (3199); İbnu Mace, Cenaiz 23, (1497).
Konu: Namaz
3044-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çocuk (doğumunda) ağlamadan ölürse üzerine namaz kılınmaz, varis olmaz, ona da varis olunmaz."
Kaynak: Tirmizi, Cenaiz 43, (1032); İbnu Mace, Cenaiz 26, (1508).
Konu: Namaz
3066-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam) bize, Kur'àn'dan -bir süre öğrettiği gibi her işte istiharede bulunmamızı öğretirdi. Derdi ki: "Biriniz bir işi yapmaya arzu duyduğu zaman, farzlar dışında iki rek'at namaz kılsın, sonra şu duayı okusun: "Allahım, senden hayır taleb ediyorum, zira sen bilirsin. Senden hayrı yapmaya kudret taleb ediyorum, zira sen vermeye kadirsin, Rabbim yüce fazlını da taleb ediyorum. Sen herşeye kadirsin, ben acizim. Sen bilirsin, ben cahilim. Sen gayıbları bilirsin. Allahım, eğer biliyorsan ki bu işi bana dinim, bayatım ve sonum için -veya hal-i hazırda ve ileride demişti- hayırlıdır, bunu bana takdir et ve yapmamı kolay kıl. Sonra da onu hakkımda mübarek kıl. Eğer bu işin, bana dinim, hayatım ve akibetim için -veya hal-i hazırda ve ileride dedi- zararlıdır; onu benden çevir, beni de ondan çevir. Hayır ne ise bana onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!" Hz. Cabir dedi ki: "Bu duadan sonra yapacağı işi zikrederdi.''
Kaynak: Buhari, Da'avat 48; Teheccüd 25, Tevhid 10; Ebu Davud, Salat 366, (1538); Tirmizi, Salat 394, (480); Nesai, Nikah 27, (6, 80, 81); İbnu Mace, İkamet, 188, (1383).
Konu: Namaz
3067-) Abdullah İbnu Ebi Evfa (radıyallatıu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin Allah'a veya herhangi bir insana ihtiyacı hasıl olursa önce abdest alsın, abdesti de güzel yapsın, sonra iki rek'at namaz kılsın, sonra Allah Teala Hazretlerine senada bulunsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a salat okusun, sonra şu duayı okusun: "Halim, kerim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Arş-ı Azam'ın Rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd alemlerin Rabbine aittir. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbabı (hakkımda yaratmanı) taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyor, her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selamet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Hangi amelden razı isen onu ver, ey rahim olan, bana en ziyade rahmet gösteren Rabbim!''
Kaynak: Tirmizi, Salat 348, (479); İbnu Mace, İkamet 189, (1384).
Konu: Namaz
3068-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) ve Ebu Rafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Abbas İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh)'e dediler ki: "Ey Abbas, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapmayayım mı?" Sana bağışta bulunmayayım mı? Sana ikram etmeyeyim mi? Sana on haslet(in hatırlatmasını) yapmayayım mı? Eğer sen bunu yaparsan, Allah senin bütün günahlarını önceki-sonraki, eskisi-yenisi, hataen yapılanı-kasden yapılanı, küçüğünü-büyüğünü, gizlisini-alenisini yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: Dört rek'at namaz kılarsın, her bir rek'atte, Fatiha suresi ve bir sure okursun. Birinci rek'atte kıraati tamamladın mı, ayakta olduğun halde onbeş kere "Subhanallahi velhamdülillahi ve lailahe illallahu vallahu ekber" diyeceksin. Sonra rüku yapıp, rükuda iken aynı kelimeleri on kere söyleyeceksin, sonra başını rükudan kaldıracaksın, aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra secde edip, secdede iken onları onar kere söyleyeceksin. Sonra başını secdeden kaldıracaksın, onları onar kere söyleyeceksin. Sonra tekrar secde edip aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra başını kaldırır, bunları on kere daha söylersin. Böylece her bir rek'atte bunları yetmişbeş defa söylemiş olursun. Aynı şeyleri dört rek'atte yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere yap, haftada yapamazsan her ayda bir kere yap. Ayda olmazsa yılda bir kere yap. Yılda da yapamazsan hiç olsun ömründe bir kere yap."
Kaynak: Ebu Davud, Salat 303, (1297,1299); Tirmizi, Salat 350, (482); İbnu Mace; İkamet 190, (1386, 1387).
Konu: Namaz
3083-) Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: "Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın).''
Kaynak: Buhari, Savm 2, 9, Libas 78; Müslim, Sıyam 164 (1151); Muvatta, Sıyam 58, (1, 310); Ebu Davud, Savm 25 (2363); Tirmizi, Savm 55, (764); Nesai, Sıyam 41, (2, 160-161); İbnu Mace, Sıyam 1, (1638), Edeb 58, (3823).
Konu: Oruç
3087-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun seyabından hiçbir eksilme olmaz.''
Kaynak: Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746).
Konu: Oruç
3094-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Bir Bedevi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben hilali -yani ramazan hilalini- gördüm!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet getirir misin?" dedi. Adam buna da, "evet!" diye cevap verince, Efendimiz: "Ey Bilal! dedi, halka yarın oruç tutmalarını ilan et!"
Kaynak: Ebu Davud, Sıyam 14, (2340, 2341); Tirmizi, Savm 7, (691); Nesai, Savm 8, (4, 132); İbnu Mace, Sıyam 6, (1652).
Konu: Oruç
3107-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin."
Kaynak: Ebu Davud, Savm 32, (2380); Tirmizi, Savm 25, (720); İbnu Mace, Savm 16, (1676).
Konu: Oruç
3113-) Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Şöyle buyurdulaı: "Hacamat ettiren de, hacamat eden de orucunu açmıştır."
Kaynak: Tirmizi, Savm 60, (774); Ebu Davud, Savm 28, (2367); İbnu Mace, Savm 18, (1679, 1680, 1681).
Konu: Oruç
3135-) Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulüllah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Arafat günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına kefaret olacağına Allah'ın rahmetinden ümidim var."
Kaynak: Tirmizi, Savm 46, (749); İbnu Mace, Sıyam 40, (1730); Müslim, Sıyam 196, (1162).
Konu: Oruç
3136-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam pazartesi ve perşembe günlerinde oruç(la sevap) arardı."
Kaynak: Tirmizi, Savm 44, (745); Nesai, Savm 70, (4, 202, 203); İbnu Mace, Sıyam 42, (1739).
Konu: Oruç
3147-) Sıla İbnu Züfer anlatıyor: "Biz, Şabandan mı, Ramazandan mı olduğu şüphe edilen günde Ammar (radıyallahu anh)'ın yanında idik. Bize kızartılmış bir koyun getirildi. Cemaatten biri: "Ben oruçluyum'' diyerek geri çekildi. Ammar: "Kim bugün oruç tutarsa, muhakkak olarak Ebu'I Kasım aleyhissalatu vesselam'a isyan etmiştir" dedi".
Kaynak: Ebu Davud, Savm, 10, (2334); Tirmizi, Savm 3, (686); Nesai, Savm 37, (4, 153); İbnu Mace, Sıyam 3, (1645).
Konu: Oruç
3154-) Abdullah İbnu Büsr es-Sülemi, kızkardeşi es-Samma (radıyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cumartesi günü oruç tutmayın, ancak Allah'ın size farzettiği şeyde o gün oruç tutarsınız. Biriniz yiyecek nev'inden bir şey bulamaz da sadece üzüm (asması) kabuğu veya bir ağaç çöpü bulacak olsa onu ağzında çiğnesin (ve yine de cumartesi günü oruçlu olmasın).''
Kaynak: Ebu Davud, Savm 51, (2421); Tirmizi, Savm 43, (744); İbnu Mace, Sıyam 38, (1726); Ebu Davud hadisin mensuh olduğunu söylemiştir. Tirmizi de hasen demiştir.
Konu: Oruç
3175-) Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz yemeğe davet: edilince, oruçlu ise: "Ben oruçluyum" desin."
Kaynak: Müslim, Sıyam 159, (1150); Ebu Davud, Savm 76, (2461); Tirmizi, Savm 64, (780; 781); İbnu Mace, Sıyam 47, (1750).
Konu: Oruç
3186-) Abudullah İbnu Ka'b İbni Malikoğullarından ismi Enes İbnu Malik olan bir adamdan anlatıldığına göre, demiştir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, yolcudan namazın yarısını kaldırdı, oruca da yeme hususunda ruhsat tanıdı. Ayrıca çocuk emziren ve hamile kadınlara, çocukları hususunda endişe ettikleri takdirde, orucu yeme ruhsatı tanıdı."
Kaynak: Ebu Davud, Savm 43, (2408); Tirmizi, Savm 21, (715); Nesai, Savm 51, (4, 180-182), 62, (4,190); İbnu Mace, Sıyam 12, (1668).
Konu: Oruç
3221-) Yahya İbnu Vessab, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır."
Kaynak: Tirmizi, Kıyamet 56, (2509); İbnu Mace, Fiten 23, (4032).
Konu: Sabır
3224-) Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman onu sağ eliyle alır -ki O'nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahman'ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir boduğu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı büyütür)."
Kaynak: Buhari, Zekat 8; Müslim, Zekat 63, (1014); Muvatta, Sadakat 1, (2, 995); Tirmizi, Zekat 28, (661); Nesai, Zekat 48, (5, 57); İbnu Mace, 28, (1842).
Konu: Sadaka ve Nafaka
3266-) Selman İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fakirlere yapılan tasadduk bir sadakadır, ama zi-rahm'a (yani akrabaya) yapılan ikidir: Biri sıla-i rahim, diğeri sadaka."
Kaynak: Nesai, Zekat 82, (5, 92); Tirmizi, Zekat 26, (658); İbnu Mace, Zekat 28, (1844).
Konu: Diğer
3281-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: "Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu. "Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 16, (4679). Bu, Sahiheyn'de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır. Müslim, İman 132, (79); Buhari Hayz 6; İbnu Mace, Fiten 19, (4003).
Konu: Diğer
3337-) Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: "Gir!" buyurdu. Ben: "Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?" dedim. "Tam olarak gir!" dedi. Ben de girdim." (Ravi) der ki: "Tam olarak mı gireyim?" diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 92, (5000, 5001); Buhari, Cizye 15; İbnu Mace, Fiten 25, (4042).
Konu: Sohbet
3370-) Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur."
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 100, (5036); Tirmizi, Edeb 5, (2745); İbnu Mace, Edeb 20, (3714).
Konu: Sohbet
3374-) Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır."
Kaynak: Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098); Tirmizi, Cenaiz 2, (969); İbnu Mace, Cenaiz 2, (1442).
Konu: Sohbet
3397-) Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizaya, husümete girerse Allah da onunla husumete girer.''
Kaynak: Ebu Davud, Akdiye 31, (3635); Tirmizi, Birr 27, (1941); İbnu Mace, Ahkam 17, (2342).
Konu: Sohbet
3423-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh, el-Cabiye'de bize hitaben: "Ey insanlar, dedi. Ben, (şu hutbeyi okumak üzere) aranızda kalkıyorum, tıpkı, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın da bizim aramızda kalktığı gibi. (O kalkıp) şöyle demişti: "Size Ashabımı, sonra da onların peşinden gelecekleri (sonra da bunların peşinden gelecekleri) tavsiye ediyorum. Daha sonra (gelenler arasında) yalan, öylesine yayılacak ki, kişi, kendisinden yemin taleb edilmediği halde yemin edecek, şahidliği istenmediği halde şehadette bulunacak. Haberiniz olsun, bir erkek bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıkdan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir."
Kaynak: İbnu Mace, Ahkam 27, (2363); Tirmizi, Fiten 7, (2166).
Konu: Sohbet
3438-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın anlattığına göre ona, kocası ölen bir kadından soruldu, kocası ona mehir tesbit etmemiş, henüz kendisiyle gerdek de yapmamış. Kadına şu cevabı verdi: "Kadın mehrin tamamını alır (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras'a da iştirak eder. Ma'kıl İbnu Sinan söz alarak dedi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, Berva' Bintu Vaşık için bunun misli bir hüküm vermişti." Bu açıklamaya İbnu Mes'ud sevindi."
Kaynak: Ebu Davud, Nikah 32, (2114); Tirmizi, Nikah 44, (1145); İbnu Mace, Nikah 18, (1891); Nsai, Nikah 68, (6, 121).
Konu: Mehr
3466-) İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam, kendisine on dinar borcu olan kimsenin peşini bırakmadı. Ve hatta dedi ki: "Sen bunu bana ödeyinceye veya bir kefil gösterinceye kadar peşini bırakmıyacağım." Resûlullah aleyhissalatu vesselam o borcu üzerine aldı. Bunun üzerine adam, münasip olmayan bir tarzda Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a parayı getirdi. Resûlullah, borcu adam adına ödeyiverdi ve şunu söyledi: "Kefil, borçludur."
Kaynak: Rezin tahric etmiştir. Ebu Davud, Büyü' 2, (3328); İbnu Mace, Sadakat 9, (2406).
Konu: Borç
3469-) İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı dinledim. Kendisine çöl bir arazide bulunan bir sudan ve ona uğrayan hayvan ve vahşilerden soruluyordu. Şöyle cevap verdi: "Eğer su iki kulle miktarında olursa pislik taşımaz!"
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 33, (63, 64, 65); Tirmizi, Taharet 50, (67); Nesai, Miyah 3, (1, 175); İbnu Mace, Taharet 75, (517, 518).
Konu: Temizlik
3474-) İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden biri bir tekne içerisinden su alarak yıkanmıştı. Aynı teknede yıkanmak veya abdest almak üzere Aleyhissalatu vesselam geldi. Zevcesi: "Ben cünübtüm!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Su cünüb olmaz!" buyurdular."
Kaynak: Tirmizi, Taharet 48, (65); Ebu Davud, Taharet 35, (68); İbnu Mace, Taharet 33, (370, 371).
Konu: Temizlik
3537-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Osman radıyallahu anh'ı işittim. Diyordu ki: "Resûlullah'a biatta kullandığım sağ elle, müslüman olduğum o günden beri zekerime hiç değmedim.'' Bu söz, "O, sağ eliyle hiç istincada bulunmamıştır'' şeklinde tefsir edilmiştir.
Kaynak: Rezin tahriç etmiştir. İbnu Mace, Taharet 15, (311).
Konu: Taharet
3542-) Cebir radıyallahu anh anlatıyor: Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte idim. Helaya gitti ve kaza-yı hacette bulundu sonra: "Ey Cabir suyu getir!" diye ferman etti. Ben de suyu götürdüm, eliyle istinca etti. Sonra elini yere sürttü."
Kaynak: Nesai, Taharet 43, (1, 45); İbnu Mace, Taharet 29, (358).
Konu: Taharet
3545-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevletti. Hz. Ömer de arkasında, elinde su kabı olduğu halde durdu. Resûlullah onu görünce: "Bu da ne, ey Ömer?'' buyurdular. Hz. Ömer: "Sudur yıkanırsın!'' dedi. Resûlullah: "Ben her bevledişimde abdest almakla emrolunmadım, bunu yapacak olsam bu, (ümmete vacib) bir sünnet olur" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 22, (42); İbnu Mace, Taharet 20, (327).
Konu: Taharet
3635-) Sehl İbnu Hüneyf radıyallahu anh anlatıyor: "Ben mezi akıntısından epey bir sıkıntıda idim. Bu yüzden sık sık gusül yapıyordum. Sonunda Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bu husustan sordum. Bana: "Meziden dolayı sana abdest kafidir!" buyurdular. "Ey Allah'ın Resülü! elbiseye değen meziden ne yapmalıyım?'' dedim. "Bir avuç su alıp, bunu, mezinin değdiğini zannettiğin yerlere serpmen sana yeterlidir!" cevabını verdi.''
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 83, (210); Tirmizi, Taharet 84, (115); İbnu Mace, Taharet 70, (506).
Konu: Abdest
3641-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadınlarından birini öptü, sonra dönüp namaza gitti, abdest tazelemedi. Urve rahimehullah der ki: "Kendisine: "Bu, sizden başka bir hanımı olmamalı!" dedim, Hz. Aişe gülmekle cevap verdi.''
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 69, ( 178, 179,180); Tirmizi, Taharet 63, (86); Nesai, Taharet 121, (1,104); İbnu Mace, Tahşet 69, (502).
Konu: Abdest
3663-) İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz, yollarda ayağa bulaşan pislik sebebiyle abdest tazelemezdik."
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 81, (204); İbnu Mace, İkamet 67, (1041).
Konu: Abdest
3682-) Şüreyh İbnu Hani anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ya mest üzerine meshetmekten sormaya geldim. Bana: "Sana Ebu Talib'in oğlu (Hz. Ali) (radıyallahu anh)'yi tavsiye ederim, git ona sor. Zira o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte seyahatlerde bulunmuştur!" dedi. Bunnun üzerine gidip ona sordum. Şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (mesh müddetini) yolcu için üç gün üç gece tuttu, mukim için de bir gün bir gece tuttu.''
Kaynak: Müslim, Taharet 85, (276); Nesai, Taharet 99, (1, 84); İbnu Mace, Taharet 86, (552).
Konu: Abdest
3683-) Saffan İbnu Assal (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yolcu olduğumuz zaman, bize mestlerimizi üç gün üç gece, cenabet hali dışında küçük ve büyük abdest bozma, ve uyku sebebiyle çıkarmamamızı emrederdi."
Kaynak: Tirmizi, Taharet 71, (96), Da'avat 102, (3529, 3530); Nesai, Taharet 98, (1, 83, 84); İbnu Mace, Taharet 86, (554).
Konu: Abdest
3686-) Huzeyme İbnu Sabit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mest üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç gündür. Mukim için bir gün bir gecedir!" (Bir başka rivayette şu ziyade gelmiştir): "Biz bu müddetin uzatılmasını taleb etseydik, bize mutlaka uzatırdı.''
Kaynak: Ebu Davud, Taharet 60, (157); Tirmizi, Taharet 71, (95); İbnu Mace, Taharet 86, (553).
Konu: Abdest
3701-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında bir adam yaralanmış, sonra da ihtilam olmuştu. Kendisine yıkanması emredildi. Adam yıkandı ve öldü. Onun haberi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulaşmıştı. (Öfke ile) şunları söyledi: "Onu öldürmüşler, Allah da onların canını alsın! Madem bilmiyorlardı, niye sormadılar? Bilgisizliğin şifası sualdir. Ona, teyemmüm yeterliydi. Yarasına bir bez sarılmalı ve üzerinden meshedilmeli, sonra da bedeninin geri kalan kısmı yıkanmalıydı.''
Kaynak: Ebu Dvud, Taharet 127, (337); İbnu Mace, Taharet 93, (572).
Konu: Teyemmüm
3707-) İmam Malik'in Hz. Aişe'den kaydettiği bir rivayette: "Hitan, hitanı geçince gusül vacib olur, ben ve Resulullah böyle yaptık ve yıkandık '' denmiştir.
Kaynak: Buhari, Gusl 28; Müslim, Hayz 87, (348); Muvatta, Taharet 71, (1, 45, 46); Ebu Davud, Taharet 84, (216); Nesai, Taharet 129, (1, 110, 111); İbnu Mace, Taharet 111, (610).
Konu: Gusül Abdesti
3770-) Ubeydullah İbnu's-Sebbak rahimehullah'tan gelen bir rivayette, Resûlullah aleyhissalatu vesselam cumalardan birinde şöyle buyurmuştur: "Ey müslümanlar! Bu öyle bir gündür ki, Allah Teala Hazretleri onu (sizlere) bayram kılmıştır, öyleyse yıkanın. Kimin yanında bir tiyb (sürünme maddesi) varsa ondan sürünmesinde bir zarar yoktur. Size misvakı da tavsiye ediyorum."
Kaynak: Muvatta, Taharet 113, (1, 65 - 66); İbnu Mace, İkametu's-Salat 83, (1098). (İbnu Mace'de rivayet mevsuldur).
Konu: Gusül Abdesti
3776-) Yahya İbnu Said rahimehullah anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Sizler, günlük iş takımınızdan hariç bir de cuma takımınız olsa ne kaybedersiniz?"
Kaynak: Muvatta, Cuma 17, (1, 110); Ebu Davud, Salat 219, (1078); İbnu Mace, İkametu's-Salat 83, (1095).
Konu: Gusül Abdesti
3796-) Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "kim hayızlının fercine veya bir kadının dübürüne (arka uzvuna) temas ederse veya kahine uğrarsa Muhammed'e indirilenden teberri etmiş (yüz çevirmiş) olur."
Kaynak: Tirmizi, Taharet 102, (135); İbnu Mace, Taharet 122, (639).
Konu: Hayız
3807-) Bir rivayette şöyle denmiştir: "Kişi hanımına kanama halinde temasta bulunmuşsa bir dinar, kanın kesilme halinde temas etmişse yarım dinar tasadduk eder."
Kaynak: Tirmizi, Taharet 103, (136, 137); Ebu Davud, Taharet 106, (264, 265, 266); Nesai, Taharet 182, (1, 153); İbnu Mace, Taharet 123, (640).
Konu: Hayız
3843-) Vahşi İbnu Harb an ebihi an ceddihi Vahşi İbnu Harb el-Habeşi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır."
Kaynak: Ebu Davud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mace, Et'ime 17, (3286).
Konu: Yiyecekler
3849-) Abdullah İbnu İkraş İbnu Züeyb babasından naklediyor: "Kavmim Beni Mürre İbnu Abid, benimle mallarının sadakasını Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gönderdi. Medine'ye gelince O'nu aleyhissalatu vesselam Muhacir ve Ensar'ın arasında oturmuş buldum. Elimden tutup beni Ümmü Seleme radıyallahu anha'nın evine götürdü. Varınca: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Bize, içerisinde bolca serid ve (kuşbaşı) et parçaları olan bir tepsi getirildi. Ondan yemek için yanaştık. Ben elimle kabın her tarafını yokladım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam önünden yedi. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve: "Ey İkraş! bir yerden ye. Çünkü (kabın içindeki yemek) tek bir yemektir. (Her taraf birdir)" buyurdu. Sonra bize, içerisinde taze ve kuru çeşitli hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer önümden yemeye balşadım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Bana da: "Ey İkraş! Dilediğin yerinden (alıp) ye. Çünkü (tabağın içendekilerin hepsi) aynı çeşit değil" buyurdu. Sonra bize su getirildi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elini yıkadı elinin ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını meshette ve: "Ey İkraş! Bu, ateşte pişenden (yenince alınması gereken) abdesttir" buyurdu."
Kaynak: Tirmizi, Et'ime 41, (1849); İbnu Mace, Et'ime 11, (3274).
Konu: Yiyecekler
3854-) Ebu Cuhayfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem."
Kaynak: Buhari, Et'ime 13; Tirmizi, Et'ime 28, (1831): Ebu Davud, Et'ime 17, (3769); İbnu Mace, Et'ime 6, (3262).
Konu: Yiyecekler
3866-) İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Bir zat) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında öğürmüştü, ona: "Öğürtünü bizden uzak tut. Zira, dünyada insanların en çok doymuş olanları, Kıyamet günü en çok aç kalacak olanlardır" buyurdular."
Kaynak: Tirmizi, Kıyamet 38, (2480); İbnu Mace, Et'ime 50, (3350).
Konu: Yiyecekler
3867-) Mikdam İbnu Ma'dikerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın)."
Kaynak: Tirmizi, Zühd 47, (2381); İbnu Mace, Et'ime 50, (3349).
Konu: Yiyecekler
3870-) Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."
Kaynak: Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).
Konu: Yiyecekler
3871-) Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cüzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da: "Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye!" buyurdu." Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhüma da yaptılar ve aynı şeyleri söylediler."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 24, (3925); Tirmizi, Et'ime 19, (1818); İbnu Mace, Tıbb 44, (3542).
Konu: Yiyecekler
3872-) Şerid İbnu Süveyd radıyallahu anh anlatıyor: "Sakif hey'eti arasında bir de cüzzamlı vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona bir haber göndererek: "Biz seninle bey'atımızı yaptık, sen hemen geri dön!" buyurdular."
Kaynak: Müslim, Selam 126, (2231); İbnu Mace, Tıbb 44, (3544).
Konu: Yiyecekler
3885-) Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a çekirgeden sorulmuştu: "Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular."
Kaynak: Ebu Davud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mace, Sayd 9, (3219).
Konu: Yiyecekler
3886-) Rezin rahimehullah Hz. Cabir radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam çekirgelere beddua etti ve dedi ki: "Allah'ım! Çekirgeleri helak et, büyüklerini öldür, küçüklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını geçimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin." (Orada bulunan) bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! Çekirgelere nasıl böyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah'ın ordularından bir ordudur" dedi. Aleyhissalatu vesselam da cevaben: "Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır" buyurdular."
Kaynak: Tirmizi, Et'ime 23, (1824); İbnu Mace, Sayd 9, (3221).
Konu: Yiyecekler
3903-) Rafi İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben (küçükken) Ensar'ın hurmalarını taşlıyordum. Beni yakalayıp Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a götürdüler. "Ey Rafi' niye başkasının hurmalarını taşlıyorsun?" dedi. "Açlık sebebiyle ey Allah'ın Resûlü!" dedim. "Taşlama, kendiliğinden (dibine) düşeni ye!" (deyip) başımı okşadı ve: "Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandırsın!" buyurdu."
Kaynak: Tirmizi, Büyü 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); İbnu Mace, Ticarat 67, (2299).
Konu: Yiyecekler
3904-) Abbad İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun üzerine Medine bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam mal sahibine: "Cahilken öğretmedin, açken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri üzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); İbnu Mace, Ticarat 67, (2298).
Konu: Yiyecekler
3905-) Ebu Sa'lebe el-Huşeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam vahşi hayvanlardan kesici diş (köpek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı." Müslim, Ebu Davud ve Nesai, İbnu Abbas'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pençe sahibi kuşu da..."
Kaynak: Buhari, Zebaih, 29; Müslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).
Konu: Yiyecekler
3919-) Ebu Davud, Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şunu kaydeder: "Annem, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la evleneceğim zaman beni şişmanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalık yedirinceye kadar arzu ettiği diğer şeylerden (ilaçlardan) hiçbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) güzel bir şişmanlık kazandım."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 20, (3903); İbnu Mace, Et yeme 37, (3324).
Konu: Yiyecekler
3920-) Büsr es-Sülemi'nin iki oğlu radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi."
Kaynak: Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); İbnu Mace, Et yeme 43, (3334).
Konu: Yiyecekler
3924-) Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir et parçası getirilmişti. Kendisine bunun bud kısmı sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan ısırarak yedi."
Kaynak: Tirmizi, Et yeme 34, (1838); İbnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buhari, Enbiya 3, Tefsir, İsra 5; Müslim, İman 327.
Konu: Yiyecekler
3925-) İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Koyunun ön budu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hoşuna giderdi. (Bir defasında) ön buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu görüşündeydi."
Kaynak: Ebu Davud, Et yeme 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hıbe 28; Müslim, Selam 45, (2190); İbnu Mace, Tıb 45, (3546).
Konu: Yiyecekler
3950-) Ebu Hüreyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmaktadır: "Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir." Ebu Davud ve Tirmizi'de şu ziyade var: "Tek bir hastalığın ilacı yoktur" dedi. Kendisine: "O hangi hastalıktır?" diye soruldu da: "İhtiyarlık!" cevabını verdi."
Kaynak: Buhari, Tıbb 1, Ebu Davud, Tıbb 1, (3855); Tirmizi, Tıbb 2, (2039); İbnu Mace, Tıbb 1, (3436).
Konu: Tıp
3952-) Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir içirir."
Kaynak: Tirmizi, Tıb 4, (2041); İbnu Mace, Tıbb 4, (3444).
Konu: Tıp
3955-) Muğire İbnu Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim vücudunu dağlatır veya rukye yaptırırsa tevekkülü terketmiş olur."
Kaynak: Tirmizi, Tıbb 14, (2056); İbnu Mace, Tıbb 23, (3489).
Konu: Tıp
3966-) Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir sürmedanı vardı. Her gece şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çekerdi."
Kaynak: Tirmizi, Libas 23, (1757); Tıbb 9, (2049); Nesai, Zinet 28, (8, 150); İbnu Mace, Tıbb 25, (3497); Ebu Davud, Libas 16, (4061).
Konu: Tıp
3975-) Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, zatülcenb hastalığının tedavisinde zeytinyağı ve vers'i methederdi." Katade derdi ki: "Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafından içirilirdi." Bir rivayette: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zatülcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyağı ile tedavi olmamızı emrederdi" denmiştir.
Kaynak: Tirmizi, Tıbb 25, (2079, 2080); İbnu Mace, Tıbb 17, (3467).
Konu: Tıp
3979-) Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Uhud savaşı sırasında yaralanınca, Hz. Fatıma radıyallahu anha, mübarek yüzlerinden kanı yıkamaya başladılar. Ali de Fatıma radıyallahu anhüma'ya su döküyordu. Fatıma radıyallahu anha suyun kanı gittikçe artırdığını görünce bir parça hasır aldı. Onu yakıp iyice kül haline gelince yaraya bastı. Böylece kan da durdu."
Kaynak: Buhari, Cihad 80, 85, 163, Vudû 72, Megazi, 24, Nikah 123, Tıbb 27; Müslim, Cihad 101, (1790); Tirmizi, Tıbb 34 (2086); İbnu Mace, Tıbb 15 (3464).
Konu: Tıp
3983-) Ebu Keşbe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: "Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!" buyururdu."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 4, (3859); İbnu Mace, Tıbb 21, (3484).
Konu: Tıp
3984-) Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasındaki damardan hacamat olurdu."
Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 4, (3860); Tirmizi, Tıbb 12, (2052); İbnu Mace, Tıbb 21, (3483).
Konu: Tıp
3999-) Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cinlerden ve insanın göz (değmes)inden (çeşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti."
Kaynak: Tirmizi, Tıbb 16, (2059); İbnu Mace, Tıbb 33, (3511).
Konu: Muskalar
4040-) Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cariyenin talakı iki talaktır, iddeti de -bir nüshada; "kurû'u da"- iki hayız müddetidir."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 6, (2189); Tirmizi, Talak 7, (1182); İbnu Mace, Talak 30, (2080).
Konu: Talak
4053-) Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hangi kadın, (çok ciddi) bir gerek yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, cennetin kokusu kendisine haramdır."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 18, (2226); Tirmizi, Talak 11, (1187); İbnu Mace, Talak 21, (2055).
Konu: Talak
4055-) İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre kendisine, hanımını boşayıp sonra da onunla cima yapan, kadını ne boşadığı ne de rücû ettiği hususunda işhadda (beyanda) bulunmayan bir adam, durumunu sormuş, onun da cevabı şu olmuştur: "Sen hanımını sünni olmayan talakla boşamışsın, sünni olmayan tarzda geri dönmüşsün. Boşadığına da, döndüğüne de işhadda bulun ve (şahidleme işini) bir daha terketme."
Kaynak: Ebu Davud, Talak 5, (2186); İbnu Mace, Talak 5, (2025).
Konu: Talak