659-) Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh) anlatıyor: Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala, zalime biraz fırsat tanır, amma bir de yakaladı mı artık paçayı kurtaramaz." Sonra da şu ayeti okudular: "Allah kasabaların zalim halkını yakalayınca böyle yakalar, yakalaması da şiddetli ve elimdir" (Hid, 102). Tirmizi, rivayetinde: "Fırsat tanır (yümli) değil, "mühlet tanır" (yümhil) olması muhtemeldir" demiştir.
Kaynak: Buhari, Tefsir, Hud 5; Müslim, Birr 61, (2583); Tirmizi, Tefsir, Hud, (3109); İbnu Mace, Fiten 22, (4018).
Konu: Tefsir
666-) el-Bera İbnu'l-Azib (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslüman, kabirde suale maruz kalınca: "Allah'tan başka ilah bulunmadığı ve Muhammed'in O'nun kulu olduğuna şehadet eder". Bunun delili şu ayettir: "Allah inananları dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerine tutar; zalimleri de saptırır..." (İbrahim, 27).
Kaynak: Buhari, Cenaiz 87, Tefsir, İbrahim 2; Müslim, Sıfatu'l-Cenne, 13, (2871); Tirmizi, Tefsir, İbrahim (3119); Ebu Davud, Sünne 27, (4750); Nesai, Cenaiz 114, (4, 101); İbnu Mace, Zühd 32, (4269).
Konu: Tefsir
688-) Saffan İbnu Assal (radıyallahu anh) anlatıyor: "İki Yahudi konuşuyorlardı, biri arkadaşına: "Gel seninle şu Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gidelim ve birşeyler soralım" dedi. Arkadaşı: "Ona peygamber deme" diye müdahale edip ekledi: "Şayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettiğini duyacak olursa sevincinden gözleri dört olur." Beraberce gidip Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a imtihan niyetiyle dokuz açık ayetten soru sordular. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara "Allah'a hiç bir şeyi ortak kılmayın, hırsızlık yapmayın, zina fazihasını işlemeyin. Allah7ın haram kıldığı cana kıymayın, masum kişiyi öldürtmek içinsultana gammazlamayın, sihir yapmayın, faiz yemeyin, günahsız kadına zina iftirası atmayın, savaş sırasında cepheyi koyup kaçmayın, ey Yahudiler, bilhassa sizin için söylüyorum, cumartesi günü yasağını ihlal etmeyin" dedi. Saffan der ki: "Bu cevap üzerine Yahudiler, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın el ve ayaklarını öptüler ve: "Şehadet ederiz ki, sen peygambersin" dediler. Saffan diyor ki: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Öyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Davud (aleyhisselam), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uyduğumuz takdirde Yahudilerin bizi öldürmesinden korkuyoruz" cevabını verdiler."
Kaynak: Tirmizi, İsti'zan 33, (2734), Tefsir, Benû İsrail (3143); Nesai, Tahrim 18, (7, 111); İbnu Mace, Edeb 16, (3705).
Konu: Tefsir
696-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (Zülkarneyn'in inşa ettiği) sed hakkında buyurdular ki: "(Ye'cüc ve Me'cüc) onu hergün oyuyorlar. Tam delecekleri sırada başlarında bulunan reis: "Bırakın artık, delme işini yarın yaparsınız" der. (Onlar bırakıp gidince) Allah, seddi, daha sağlam olacak şekilde eski haline iade eder. Böylece günler geçer, kendilerine takdir edilen müddet dolar ve onların insanlara musallat olmalarını Allah'ın arzu ettiği vakit gelir. O zaman başlarındaki reis: "Haydi dönün, yarın inşaallah bunu deleceksiniz" der -ve ilk defa inşaallah tabirini kullanır-." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) devamla der ki: "Dönüp giderler. Ertesi gün geldikleri vakit seddi ne halde bırakmışlarsa öyle bulurlar ve (o günkü çalışma sonunda) derler. Açılan delikten insanların üzerine boşanırlar. (Önlerine çıkan) suları içip kuruturlar. İnsanlar onlardan korkup kaçar. Ye'cüc ve Mecüc göğe bir ok atar. Bu ok kana bulanmış olarak kendilerine geri döner. Şöyle derler: "Arzda olanları ezim ezim ezdik, semada olanları da alçaltıp alt ettik." Allah onları enselerinden yakalayacak bir kurt gönderir. Bu kurt onları toptan helak edip, herbirini parçalanmış halde yere serer." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sözünü şöyle tamamladı: "Muhammed'in nefsini elinde tutan Zat'a kasem olsun, yeryüzündeki bütün hayvanlar, onların etinden yiyerek canlanır, sütlenir ve semirir."
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3151); İbnu Mace, Fiten 33, (4080).
Konu: Tefsir
804-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Kureyş müşrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kader mevzuunda tartışmak için geldiler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu (mealen): "O gün onlar yüzlri üstünde sürüklenirler. (Onlara) tadın cehennemin dokunuşunu" (denilir). Şüphesiz ki biz, herşeyi bir takdir ile yarattık" (Kamer, 48-49).
Kaynak: Müslim, Kader 19, (2656); Tirmizi, Kader 19, (2158) Tefsir, Kamer, (3286); İbnu Mace, Mukaddime 10, (83).
Konu: Tefsir
815-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adır ki, bütün sesleri işitir. Israrcı (mücadeleci) kadın Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i evinin yanında buldu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a birşeyler söylüyordu. Azna ne söylediğini işitmiyordum. Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim) Zevci hakkında seninle direşip duran (nihayet halinden) Allah'a şikayet etmekte olan (kadın)ın sözünü umulduğu veçhile Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zaten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyla işitici, kemaliyle görücüdür" (Mücadele 1).
Kaynak: Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); İbnu Mace, Talak 25, (2063).
Konu: Tefsir
849-) Hz. Enes (radıyallahu anh), Müddessir suresinin 56. ayetinde geçen, "O kendisinden korkulmaya daha layık, bağışlamaya daha ehildir" ifadesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle tefsir ettiğini belirtir: "Cenàb-ı Hakk (burada) buyuruyor ki: "Ben korkulmaya layığım, kim benden korkarsa kendine bir başka ilah edinmesin, onu affetmeye de ben ehilim, (bir başkası affedemez)".
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Müddessir, (3325); İbnu Mace, Zühd 35, (4299).
Konu: Tefsir
857-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, aynı günahı işlemeye devam ederse, kalpteki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. İşte bu durum Cenab-ı Hakk'ın: "Bilakis, onların irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandırmıştır" (Mutaffifın 14) mealindeki ayette zikrettiği pasdır."
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Mutaffıfın (3331); İbnu Mace, Zühd 29, (4244).
Konu: Tefsir
870-) Ebû Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugün rüyamda) gösterildi, (şu anda hangisi olduğunu unuttum). O gecenin sabahında kendimi su ve toprak içinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yağmur başladı. Zaten mescid çardak şeklindeydi (üstü ağaç dallarıyla örtülü idi). Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın burnu (alnı) üzerinde ve burun yumuşaklarında su ve toprak bulaşığını gördüm. O gün Ramazan'ın yirmi birinci sabahıydı."
Kaynak: Buhari, Leyletü'l-Kadr 1, 13; Müslim, Sıyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) Veya Ramazan 3; İbnu Mace Savm, 56, (1766); Muvatta, İ'tikaf 9 (1, 319).
Konu: Tefsir
879-) Hz. Zübeyr (radıyallahu anh)'in anlattığına göre Tekasür suresinde geçen: "Andolsun o gün elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba çekileceksiniz" (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e şöyle demiştir: "Ey Allah'ın Resülü! (yeyip içtiğimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba çekileceğiz?" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu cevabı verir: "O, mutlaka olacak!"
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Tekasür, (3354); İbnu Mace, Zühd, 12 (4158).
Konu: Tefsir
886-) Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gün) ashabına: "Sizden biri bir gecede Kur'an-ı Kerim'in üçtebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu. " Buna hangimiz güç yetirebilir?" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): " Allahu Ahad, Allahu's-Samed (İhlas süresi) Kur'an'ın üçtebiridir" buyurdu.
Kaynak: Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1; Müslim, Müsafırin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai, İftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat 353, (1961); İbnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789).
Konu: Tefsir
904-) Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu: "Kur'an-ı Kerim'i sesinizle güzelleştirin." Derim ki: Buhari, bu rivayeti Sahih'inin sonunda bab başlığında (tercümede) kaydetmiştir (Tevhid 52). "Kur'an'ın sesle tezyininden maksad, kıraat sırasında sesin yükseltilmesidir (Doğruyu Allah bilir).
Kaynak: Ebu Davud, Salat 355, (1468); Nesai,Salat 83, (2,179,180); İbnu Mace, İkamet 176, (1342).
Konu: Kuran ve Sünnet
908-) Ümmü Hani (radıyallahu anha) anlatıyor: "Ben evimin damında otururken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kıraatini işitirdim."
Kaynak: Nesai, İftihah 81, (2,179); İbnu Mace, İkamet 179, (1349).
Konu: Kuran ve Sünnet
929-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder."
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 103, (3531); İbnu Mace, Zühd 30, (4253).
Konu: Tevbe
931-) Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir rahib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanının olup olmadığını sordu. Rahib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanı olup olmadığını sordu. Alim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti: " Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. " Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekar olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler. Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar." Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü salih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
Kaynak: Buhari, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mace, Diyat 2, (2621).
Konu: Tevbe
933-) Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakardır. Ancak hatakarların en hayırlısı tevbekar olanlarıdır."
Kaynak: Tirmizi, Kıyamet 50, (2501); İbnu Mace, Zühd 30, (4251).
Konu: Tevbe
949-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek şu rüyayı anlattı: "Bu gece rüyamda buluta benzer bir şey gördüm, ondan yağ ve bal yağıyordu. İnsanlar da ellerini açıp bu yağmurdan almaya çalışıyorlardı. Azıcık alan da vardı, çokça alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip gördüm. Siz o ipe yapışıp çıktınız. Sizden sonra birisi ona tutunup o da çıktı. Sonra bir diğeri yükseldi, sonra bir diğeri daha ipe tutundu, ama ip koptu. Ancak onun için ipi eklediler, o da yükseldi." Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) atılarak: "- Ey Allah'ın Resûlü, Annem babam sana kurban olsun, müsaade buyursanız ben yorayım!" dedi. Resûlullah da: " Pekala, yor!" dedi. Hz. Ebu Bekir şunları söyledi: "- O bulutumsu gölgelik, İslam bulutudur. Ondan yağan bal ve yağ Kur'andır. Kur'an'ın (bal gibi) halaveti ve (yağ gibi) yumuşaklığıdır. İnsanların bundan avuç avuç almaları Kur'an'dan kiminin çok, kiminin az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, senin getirdiğin hakikattir. Sen buna yapışmışsın, Allah o sebeple seni yüceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapışacak ve onunla yücelecek, ondan sonra biri daha ona yapışıp o da yücelecek. Ondan sonra biri daha yapışır, fakat ip kopar, ancak onun için ip ulanır o da yapışıp yükselir. Ey Allah'ın Rasûlü, annem babam sana feda olsun, doğru te'vil edip etmediğimi haber ver ! " Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu cevabı verdi: " Bazı te'vilinde isabet ettin, bazı te'vilinde de hata ettin." "- Öyleyse, Allah'a kasem olsun, hatalarımı söyleyeceksin!" " Hayır, dedi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yemin verme!"
Kaynak: Buhari, Ta'bir 11, 47; Müslim, Rü'ya 17, (2269); Tirmizi, Rü'ya 10, (2294); Ebu Davud, Sünnet 9, (4632); İbnu Mace, Rü'ya 10, (3918).
Konu: Rüya
954-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Bir kimse, iflas edenin yanında malını aynen bulmuş ise, bu mala o, herkesten daha ziyade hak sahibidir."
Kaynak: Buhari, İstikraz 14; Müslim, Müsakat 22, ( 559); Muvatta, Büyü 42, (2, 678); Tirmizi, Büyü 36, (1262); Ebu Davud, Büyü 76, (3519-3520, 3522); Nesai, Büyü 95, (7, 311); İbnu Mace, Ahkam 26, (2358, 2359).
Konu: Diğer
955-) Ebu Said el-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında, bir adamın satın aldığı meyveyi afat vurdu. Bu yüzden adamın borcu arttı ve if1as etti. (Kendisine dava arzedilince) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) halka: "Kardeşinize mal tasadduk (ederek yardım) edin" dedi. Bunun üzerine, halk ona tasaddukta bulundu, ama toplanan, borcunu ödemeye kafı gelmedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz, bu sefer alacaklılara: "Bulduklarınızı alın, size bundan başka bir şey yok" buyurdu.
Kaynak: Müslim, Müsakat 18, (1556); Tirmizi, Zekat 24, (655); Ebu Davud, Büyü' 60, (3469); Nesai, Büyu'30 (7, 265), 96, (7, 312); İbnu Mace, Ahkam 25, (2356).
Konu: Diğer
962-) Hz. Osman (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim şöyle diyordu: "Allah yolunda bir günlük ribat, diğer menzillerde (Allah yolunda geçirilen) bir günden daha hayırlıdır."
Kaynak: Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 26; ( 1667, 1664, 1665); Buhari, Cihad 73; Müslim, İmaret 163; İbnu Mace, Cihad 7, Nesai, Cihad 39, 6, 39).
Konu: Cihad
965-) Hz. Enes (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır."
Kaynak: Buhari, Cihad 5, 6, 73, Rikak 2, 51; Müslim, İmaret 112- 115, (1880); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 17, (1648, 1649, 1651); Nesai, Cihad 11, 12,(6,15); İbnu Mace, Cihad 2,(2755-2757).
Konu: Cihad
966-) Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ila-yı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur."
Kaynak: Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai,Cihad 25, (6, 26); İbnu Mace, Cihad 15, (2792).
Konu: Cihad
971-) Ebu Said (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "- Ey Allah'ın Resûlü! İnsanların en efdali kimdir?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: " Allah yolunda malıyla canıyla cihad eden mü'min kişi!" "- Sonra kim? diye tekrar soruldu. Bu sefer: " Tenhalardan bir tenhaya Allah korkusuyla çekilip, insanları şerrinden bırakan kimsedir" diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Cihad 2, Rikak 34; Müslim, İmaret 122, 123, 127, (1888); Ebu Davud, Cihad 5, (2485); Tirmizi, Fedauilu'l- Cihad 24, (1660); Nesai, Zekat 74, (5, 83), Cihad 7, (6,11); İbnu Mace, Fiten 13, (3978).
Konu: Cihad
977-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah buyurdu ki: "Kafır ile onu öldüren ebediyyen cehennemde bir araya gelmezler, keza bir kulun karnında, Allah yolunda (yutulmuş olan) tozla cehennem ateşi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler."
Kaynak: Müslim, İmaret 130, 131, (1891); Ebu Davud, Cihad 11, (2495); Nesai, Cihad 8, (6,12-14); İbnu Mace, Cihad 9.
Konu: Cihad
979-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah iki kişi hakkında güler: Bunlardan biri diğerini öldürmüş olduğu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan diğeri, Allah yolunda cihad eder ve şehid olur. Allah katile mağfiretini ulaştırır, o da Müslüman olur, sonra Allah yolunda cihada katılır ve şehid olur (Böylece her ikisi de Cennette buluşurlar)."
Kaynak: Buhari, Cihad 28; Müslim, İmaret 128,129, (1890); Muvatta, Cihad 28, (2, 460); Nesai, Cihad 37, (2, 38); İbnu Mace, Mukaddime 13, (191).
Konu: Cihad
997-) Sehl İbnu Huneyf (radıyallahu anh) anlatıyor:, "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu."
Kaynak: Müslim, Cihad 156, 157, (1908, 1909); Ebu Davud,Salat 361, (1520); Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 19, (1653); Nesai-Gihad 36, (6, 36); İbnu Mace, Cihad 15, (2797).
Konu: Cihad
1016-) Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e, şecaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi,dostu) için veya gösteriş için mukatele eden kimseler hakkında sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dır? dendi. Resûlullah: "Kim, Allah'ın kelamı yücelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadır" diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Cihad 15, Hums 10, İlm 35, Tevhid 28; Müslim, İmaret 149,(1904); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 16, (1646); Ebu Davud, Cihad 26, (2517); Nesai, Cihad 21; İbnu Mace, Cihad 13, (2783).
Konu: Cihad
1019-) Abdurrahman İbnu Ebi Ukbe, babasından naklediyor. Babası İran asıllı bir azadlı idi. Der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Uhud Savaşı'na katıldım. Müşriklerden bir adama darbeyi indirdim ve: "Al, bu sana benden, ben İranlı bir köleden!" dedim. (Sözlerimi işitmiş bulunan) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana doğru baktı ve: "Niye, ben Ensari bir köleyim demedin? Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu o kavimden sayılır" dedi.
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 121, 5/23; İbnu Mace, Cihad 13, (2784).Bu hadisin son cümlesi yani, ibaresi diğer kitaplarda da yer alır. Buhari, Feraiz 24, Tirmizi, Menakıb 85, (3897); Nesai, Zekat 96, (5,106); Müslim, Zekat 133, (1059).
Konu: Cihad
1024-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın katıldığı gazvelerden birinde öldürülmüş bir kadın bulundu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunun üzerine kadınları ve çocukları öldürmeyi yasakladı."
Kaynak: Buhari, Cihad 147,148; Müslim, Gihad 24, (1744); Muvatta 3, (2, 447); Tirmizi, Gihad 19, (1569); Ebu Davud, Gihad 34, (1667); İbnu Mace, 30, (2841).
Konu: Cihad
1042-) Abdullah İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aeyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada çıkıp gazve yapan selamete erip ganimetle dönen her ordu ve her seriyye ahirette elde edeceği mükafaatın üçte ikisine dünyada kavuşmuş olur. Hiçbir ganimet elde edemeyen, korku geçiren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ücrete erer. "
Kaynak: Müslim İmaret 153, (1906); Ebu Davud; Cihad 13, (2785); Nesai,15, (6,17,18); İbnu Mace, Cihad 13,(2785).
Konu: Cihad
1048-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "En hayırlı arkadaş (grubu) dört kişiliktir. En hayırlı askeri birlik dört yüz kişiliktir. En hayırlı ordu dört bin kişidir. On iki bin kişi, sayıca az diye mağlub edilemez."
Kaynak: Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); İbnu Mace, Cihad 25, (2827).
Konu: Cihad
1081-) Umeyr Mevla Abi'l-Lahm (radıyallahu anh) anlatıyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katıldım. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a benden bahsettiler ve benim köle olduğumu söylediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da bana kılıç kuşatmalarını emretti. Bana kılıç kuşatıldı. (Açıcak yaşça küçük olmam ve boyumun kısalığı sebebiyle) kılıcı yerde sürüyordum. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana ev eşyası verilmesini emretti. Delileri tedavi için okuduğum bir rukyeyi (afsunlama duası) (kontrol ettirmek için) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzettim. Bir kısmını atıp, diğer bir kısmını muhafaza etmemi emretti."
Kaynak: Tirmizi, Siyer 9, (1557); Ebu Davud, Cihad, (2730).İbnu Mace, Cihad 37, (2855).
Konu: Cihad
1093-) Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferde idi, müşriklerden bir casus gelip, ashabının yanında bir müddet oturup konuştu. Sonra sıvışıp gitti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "(O bir casustur, arayıp bulun ve öldürün!" diye emretti. Ben (erken) bulup öldürdüm. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) selebini bana bağışladı."
Kaynak: Buhari, Cihad 173; Müslim, Cihad 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2653); İbnu Mace, Cihad 29, (2836).
Konu: Cihad
1105-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber mahsulünden her sene zevcelerine yüz vask veriyordu. Bunun seksen vaskı hurma, yirmi vaskı arpa idi. Hz. Ömer (radıyallahu anh) halife olunca, Hayber'den Yahudileri çıkardığı zaman orayı taksim etti ve Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevcelerini muhayyer bıraktı. Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden olduğu şekilde belli miktardaki vaskı verecekti. Bazıları arazi ve suyu tercih etti -ki Hz. Aişe ve Hafsa (radıyallahu anhüma) bu gruptandı- bir kısmı da kendilerine hurma verilmesini tercih etti."
Kaynak: Buhari, Hars 8, 9, 11, İcare 22, Şirket 11, Şurut 5, Meğazi 40; Müslim, Musakat 1,(1551); Ebu Davud, Harac 24, (3008); İbnu Mace, Rühün 14, (2467).
Konu: Cihad
1110-) Yine Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ağırlıklarının başını bekleyen Kerkere denen bir zat vardı, derken vefat etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "O cehennemdedir!" buyurdu. Bu söz üzerine adamı görmeye gittiler. üzerinde, ganimetten çalınmış bir aba buldular."
Kaynak: Buhari, Cihad 190; İbnu Mace, Cihad 34, (2849).
Konu: Cihad
1111-) Zeyd İbnu Halid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hayber Savaşı sırasında Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından biri öldürülmüştü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verildi. "Arkadaşınız üzerine namaz kılnız!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sözü üzerine, halkın çehresi değişmiş, (bir soğukluk çökmüştü). Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) açıkladı: "Arkadaşımız Allah için cihad sırasında ganimetten çalmıştı !" Bunun üzerine, maktülün eşyasını karıştırdık. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi çalmış olduğunu gördük."
Kaynak: Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710), Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); İbnu Mace, Cihad 34, (2848).
Konu: Cihad
1117-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) buyurmuştur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmiş olan her mal, taksim edildiği şekil üzeredir. İslam döneminde yapılan taksimat, İslam'ın taksim esasına göredir."
Kaynak: Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); İbnu Mace, Rühün 21, (2485).
Konu: Cihad
1119-) Nafi; İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'den anlatıyor: "İbnu Ömer'in bir kölesi kaçarak Rum diyarına geçti. Bilahare, Halid İbnu'l-Velid (radıyallahu anh) Rumlara galebe çaldı. (Esirler arasında, kaçan bu köle de vardı) Halid köleyi İbnu Ömer'e iade etti. Onun kaybolan bir atı vardı. (Askerler) onu da ele geçirdiler. Halid atı da İbnu Ömer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzı Buhari'nin rivayetine uygundur.) Bir rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamanında kaçan bir at mevzubahistir." Muvatta'nın bir rivayetinde, düşman tarafından ganimet edildikten sonra ele geçirilen bir köle ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden önce eski sahibine iade edilebilirler. Ebu Davud, köleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettiğini belirtir.
Kaynak: Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); İbnu Mace, Cihad 15, (2748).
Konu: Cihad
1127-) Said İbnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim şöyle buyurdular: "Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdafaa sırasında öldürülürse o da şehiddir."
Kaynak: Tirmizi, Diyat 22, (1418,1421); Ebu Davud, Sunnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); İbnu Mace, Hudud 21, (2580).
Konu: Haraç
1131-) Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kavm, içinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttı ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmuştur." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu söyledikten sonra, delil olarak) şu ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrımız mı yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana böyle söylemeleri, sırf tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz münakaşacı bir millettir" (Zuhruf 58).
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); İbnu Mace,Mukaddime 7.
Konu: Cidal Mîra
1132-) Yine Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim haksız olduğu bir münakaşayı terkederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terkedene de cennetin ortasında bir ev kurulur."
Kaynak: Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); İbnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21).
Konu: Cidal Mîra
1135-) Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz kader hususunda münakaşa ederken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çıkageldi. Öylesine kızdı ki, öfkenin hasıl ettiği kızıllıktan, yüzünde sanki nar taneleri ortaya çıkmıştı. Bize şöyle çıkıştı: "Bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim. Bilin ki, sizden öncekileri, dini meselelerdeki münakaşalarını çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helak etmiştir." Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Kader hususunda münakaşa etmemeniz için yemin verdim. "
Kaynak: Tirmizi, Kader 1, (2134); İbnu Mace, Mukaddime 10, (85).
Konu: Cidal Mîra
1140-) İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasını birleştirin. Zira bunlar günahı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler."
Kaynak: Nesai, Menasik 6, (5,115); İbnu Mace, Menasik 3, (2886).
Konu: Hac
1141-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!"
Kaynak: Buhari, Umre 1; Müslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); İbnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346).
Konu: Hac
1143-) Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrama girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet kendisine vazcib olur." -Ravi, Resûlullah'ın hangisini dediği hususunda şekke düştü "
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 9, (1741), İbnu Mace, Menasik 49, (3001-3002).
Konu: Hac
1145-) Ebu Bekr İbnu Abdirrahman anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben haccetmek için hazırlık yapmıştım. Bana (bir mani) arız oldu ne yapayım?" "Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tıpkı hacc gibidir" buyurdu."
Kaynak: Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Sıyam 6, (4,130); İbnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995).
Konu: Hac
1146-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıl1arıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifa edin."
Kaynak: Tirmizi, Edahi 1, (1493); İbnu Mace, Edahi 3, (3126). Rezin şunu ilave etmiştir: "Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır. "
Konu: Hac
1148-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Küçüğün, büyüğün, zyıfın, kadının cihadı hacc ve umredir."
Kaynak: Nesai, Hacc 4, (5,114); İbnu Mace, Menasik 8, (2902).
Konu: Hac
1151-) İbrzu Abbas (radıyallahu anhüma) hazretleri anlatıyor: "Akra' İbnu'1-Habis (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hacc her sene midir, ömürde bir kere midir?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmış olur!" diye cevap verdi."
Kaynak: Ebu Davud, Hacc 1, (1721); Nesai, Hacc 1, (5,111); İbnu Mace, Menasik 2, (2886).
Konu: Hac
1196-) Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denir: "(İbnu Ömer) reyhanlanmamış bir yağla yağlanırdı." Yani kokulandırılmamış.
Kaynak: Tirmizi, Hacc 114, (962); İbnu Mace, Menasik 88, (3083).
Konu: Hac
1198-) Abdullah İbnu Huneyn anlatıyor: "İbnu Abbas ile Misver İbnu Mahreme (radıyallahu anhüma) Ebva'da ihtilaf ettiler. İbnu Abbas: "Muhrim başını yıkar" dedi. Misver ise: "Hayır, yıkayamaz!" dedi. İbnu Abbas, beni Ebu Eyyüb el-Ensari (radıyallahu anh)'ye gönderdi. Ben onu iki direk arasına gerilmiş bir perde gerisinde yıkanıyor buldum. Kendisine selam verdim. "Kim o?" dedi. "Abdullah İbnu Huneyn'im. Beni, size İbnu Abbas gönderdi. Sizden, ihramlı iken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın başını nasıl yıkadığını soruyor" dedim. Bunun üzerine Ebu Eyyüb (radıyallahu anh) elini perde (ipinin) üzerine koyup aşağı doğru bastı ve başı göründü. Üzerine su döken birisine: "Dök!" dedi. O da döktü. Ebu Eyyub (radıyallahu anh) başını elleriyle ileri geri ovalayıp: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı böyle yapar gördüm" dedi." Muvatta dışındaki rivayetlerde şu ziyade mevcuttur: "Misver, İbnu Abbas'a şunu söyledi: "Seninle bir daha münakaşa etmiyeceğim (ne dersen kabülüm)."
Kaynak: Buhari, Cezais-Sayd 14; Müslim, Hacc 91, (1205); Muvatta, Hacc 4, (1, 323); Ebu Davud, Menaeik 38, (1840); Nesai, Hacc 27, (5,128-129); İbnu Mace, Menaaik 22, (2934).
Konu: Hac
1201-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yıkandığı su ile saçlarını (dağılmayacak şekilde) tarayıp nizama soktu."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 12,(1747, 1748) Nesai, Hacc 40, (5, 136); Buhari, Hacc 19; Müslim 21, (1184); İbnu Mace, Menasik 72, (3047).
Konu: Hac
1203-) Yine İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlı iken hacamat oldu (kan aldırdı)." Buhari merhumun bir diğer rivayetinde: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)) oruçlu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diğer rivayetinde: "(Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)) ihramlı iken çektiği ağrı sebebiyle başından hacamat oldu" denir. Bir diğer rivayette: "Şakika denen (başının ön kısmındaki) bir ağrı sebebiye, Lahyu Cemel adında Mekke yolu üzerindeki bir su başında, başının ortasından hacamat oldu" denir.
Kaynak: Buhari, Cezau's-Sayd 11, Tıbb 12,15; Müslim, Hacc 88., (1203); Ebu Davud, Menasik 36, (1835-1836); Tirmizi, Hacc 22, (839); Nesai, Hacc 92, (5, 193); İbnu Mace, Menasik 87, (3081).) Bu metin Sahiheyn'in metnidir.
Konu: Hac
1215-) Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hudeybiye Sulhu yapıldığı sene, bir gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından bir grupla birlikte, Mekke yolu üzerinde bir yerde oturuyordum. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bizden ileride (konaklamış) idi. Ben hariç herkes ihramlıydı. Halk vahşi bir eşek gördü, ben o sırada meşguldüm, ayakkabımı tamir ediyordum. Gördüklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiliğimden görmüş olmamı istiyorlardı. Bir ara aralarında bir gülüşme oldu. Birden etrafıma bakındım (ve bu esnada) hayvanı gördüm. Hemen (Cerade adındaki) atıma gidip eğerledim ve bindim. (Acelemden) kamçıyı ve mızrağı unutmuştum. "Kamçı ve mızrağımı bana verin!" diye seslendim. "Hayır, dediler, vallahi bu işte sana yardımcı olmak istemeyiz." Öfkelendim. İnip onları aldım. Tekrar binip, eşeğe doğru hızla gittim, (yetişip) avladım. Beraberimde getirdim, ölmüştü. Arkadaşlarım etinden yediler. Ancak sonradan ihramlı iken yeyip yememe hususunda şekke düşüp (yediklerine pişman oldular). Yürüdük, ben bir parça ayırdım. Resûlullah'a kavuşunca, bu meseleyi sorduk. "Beraberinizde birşeyler kaldı mı?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parçayı uzattım, ihramlı olduğu halde, ondan yedi. Ve: "Bu bir taamdır. Onunla Allah size ikramda bulunmuştur!"dedi." Bunlarda gelen bir ziyade şöyledir: "(Resûlullah:) "O helaldir, yiyin (dedi)." Bir diğer rivayette: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara şunu söyledi: "Sizden biri (hayvanı yakalamak üzere) saldırmasını emretmedi veya ona hayvanı göstermedi mi?" Onlar: "Hayır!" diye cevap verince, (Resûlullah:) "Öyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diğer rivayette: "(Resûlullah): İşaret ettiniz veya yardım ettiniz veya saldırmasını sağladınız mı?" (diye sordu)."
Kaynak: Buhari, Cezau s-Sayd 2; Müslim, Hacc 56, (1196); Muvatta, Hacc 76, (1, 350); Tirmizi, Hacc 25, (847); Ebu Davud, Menasik 41, (1852); Nesai, Hacc 78, (5,182); İbnu Mace, Menasik 93, (3093).
Konu: Hac
1216-) Sa'b İbnu Cessame (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kendisi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Ebva veya Vehdan'da (canlı) bir yaban eşeği hediye etmiştir. Ancak Resûlullah bunu kendisine iade etmiş, Sa'b'ın üzüldüğünü yüzünden anlayınca: "Bunu sana iade edişimizin sebebi ihramlı oluşumuzdur" demiştir.
Kaynak: Buhari, Cezau's-Sayd 6, Hibe 5,17; Müslim, Hacc 50, (1193), Muvatta, Hacc 83, (1, 353); Tirmizi, Hacc 26, (849); Nesai, Hacc 79, (5,183-185); İbnu Mace, Menasik 92, (3090).
Konu: Hac
1227-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Esma Bintu Umeys, Muhammed İbnu Ebi Bekir'in doğumu sebebiyle Şecere nam nevkide nifas olmuştu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz.Ebu Bekir (radı-yallahu anh)'i görüp, kadına yıkanıp ihrama girmesini emretmesini söyledi."
Kaynak: Müslim, Hacc 109, (1209); Ebu Davud, Menasik 35, (1834); İbnu Mace, Menasik 12, (2911).
Konu: Hac
1233-) Esma Bintu Ebi Bekr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hacc yapmak üzere Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte çıktık. Arc nam mevkiye kadar geldik. Orada Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) konakladı, biz de konakladık. Hz. Aişe (radıyallahu anha) Resûllullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına oturdu. Ben de babam Ebu Bekir'in yanına oturdum. Resûlullah'ın binek devesi ile, Hz.Ebu Bekir'in binek develeri tekdi ve o da Ebu Bekir'e ait bir köle ile birlikte (yolda) idi. Ebu Bekir (radıyallahu anh) oturup, kölenin gelmesini beklemeye başladı. Köle geldi ama beraberinde deve yoktu. Hz.Ebu Bekir (radıyallahu anh): "- Deven nerde?" diye sordu. Köle: "- Sabahleyin onu kaybettim!" dedi. Ebu Bekir (radıyallahu anh): "- Tek bir deveyi kayıp mı ettin!" deyip köleye vurmaya başladı. Resûlullah bu sırada gülüyor ve şöyle diyordu: " Şu ihramlıya bakın neler de yapıyor!"(İbnu Ebi Rizme der ki: Resûlullah: "Şu ihramlıya bakın neler de yapıyor?" deyip gülüyor, (başka bir Şey söylemiyordu)."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 30, (1818); İbnu Mace, Menasik 21, (2933).
Konu: Hac
1236-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şunu söyledi: "Sizin Beyda'nız, hakkında Resûlullah'a iftira ettiğiniz şurasıdır. Ama, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadece mescidin -yani Zülhuleyfe mescidininyanında ihrama girip telbiye getirdi." Bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Şecere nam mevkide devesine bindiği zaman telbiye getirdi." Nesai'nin diğer bir rivayetinde denir ki: "İbnu Ömer'e: "Seni deven kaldırdığı zaman telbiye çeker gördüm" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Çünkü Resûlullah böyle yapmıştı."
Kaynak: Buhari, Hacc 20; Müslim, Hacc 23, (1186); Muvatta, Hacc 30, (1, 332); Tirmizi, Hacc 8,(818); Ebu Davud, Hacc 21, (1771); Nesai, Hacc 56, (5,162-164); İbnu Mace, Menasik 14, (2916).
Konu: Hac
1245-) Saib İbnu Hallad el-Ensaari (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şunu söylediler: "Cibril (aleyhisselam) bana gelip, ashabıma ve beraberimde olanlara telbiye -veya ihlal dedi- çekerken seslerini yükseltmelerini emretmemi emir buyurdu."
Kaynak: Muvatta, Hace 34, (1, 334); Ebu Davud, Menasik 27, (1814); Tirmizi, Hacc 15, (829); Nesai, Hacc 55, (5,162); İbnu Mace, Menasik 16, (2922-2923).
Konu: Hac
1258-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)"ı hacc ve umre her ikisi için de (ihrama girip) telbiye çekerken işittim." Bekr İbnu Abdillah el-Müzeni demiş ki: "Ben bunu Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'e söyledim. Bana: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadece hacc için telbiye getirdi" diye cevap verdi. Sonra tekrar Enes (radıyallahu anh)'le karşılaştım ve İbnu Ömer'in sözünü kendisine aktardım. Bana (kızarak): "Galiba bizi çocuk yerine koyuyorsunuz. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı: "Umre ve hacc için lebbeyk!" derken işittim"dedi."
Kaynak: Buhari, Taksiru s-Salat 5, Hacc 24, 25, 27,117,119, Cihad 104,126; Müslim, Hacc 185,(1232); Ebu Davud, Hacc 24, (1795); Tirmizi, Hacc 11, (821); Nesai, Hace 49, (5, 150);İbnu Mace, Hacc 38, (2968, 2969).
Konu: Hac
1259-) Ebu Vail (radıyallahu anh) anlatıyor: "es-Subeyy İbnu Ma'bed dedi ki: "Ben Hıristiyan bir bedevi idim. Sonradan Müslüman oldum. Kabilemden Hüzeym İbnu Sürmüle adında bir kimseye gelerek: "Hey adamım, ben cihad hususunda hırslıyım. Hacc ve umre yapmayı da üzerime vecibe buldum. Ben bu ikisini nasıl birleştirebilirim?"diye sordum. Bana: "İkisini birleştir ve kolayına gelen bir kurban kes" dedi. Ben de ikisine birden (niyet edip) ihrama girdim. (Küfe'ye bir merhale mesafedeki) Uzeybe nam mevkiye geldiğim zaman Selman İbnu Rebia ve Zeyd İbnu Sühan ile karşılaştım. Ben hacc ve umre her ikisi için ihramdaydım. Biri diğerine benim hakkımda: "Bu adam devesi kadar da bilgili değil" dedi. Bunu işitince tepeme dağ yıkıldı zannettim. Doğru Ömer İbnu'1-Hattab (radıyallahu anh)'agittim. Ben, hac ve umre her ikisi için de ihramımı devam ettirerek, hikayemi anlattım. Hz. Ömer bana: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sünnetine irşad edilmişsin" dedi."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 24, (1799); Nesai- Hacc 49, (5, 146, 147); İbnu Mace,Menasik 38, (2970).
Konu: Hac
1261-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hacc ve umreyi birleştirip, her ikisi için de tek bir tavaf yaptı."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 226); İbnu Mace, Menasik 39, (2973).
Konu: Hac
1262-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Hac ile umreyi birleştiren kimseye tek bir tavaf yeterlidir. İkisinin ihramından birlikte çıkar."
Kaynak: Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1,3, 4, Megazi 35; Müslim, Hacc 181, (1230); Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 225-226); İbnu Mace, Menasik 39, (2975).
Konu: Hac
1263-) Tirmizi'de şöyle gelmiştir: "Kim hacc ve umre için ihrama girerse, her ikisinin de ihramından çıkıncaya kadar, tek tavaf, tek sa'y yeterlidir.
Kaynak: Tirmizi, Hacc 102, (948); İbnu Mace, Menasik 39, (2975).
Konu: Hac
1269-) Ebu Zer (radıyallahu anh) demiştir ki: "Haccda mut'a sadece Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in ashabına hastır."
Kaynak: Müslim Hacc 189, (1224); Ebu Davud, Menasik 25, (1808); Nesai, Hacc 77, (5, 179-180); İbnu Mace, Hacc 42, (2984).
Konu: Hac
1270-) Ebu Davud'daki rivayette şöyle denmektedir: "Ebu Zer (radıyallahu anh), hacca niyetle ihram giyip sonradan bunu umreye çevirenler hakkında şöyle diyordu: "Bu, sadece Hz. Peygamber'le haccedenlere has bir ruhsattı."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 25, (1807); İbnu Mace, (Hacc 42, (2985).
Konu: Hac
1304-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi. Doğru Mescid-i Haram'a girdi ve Haceru'l-Esved'i istilam buyurdu. Sonra sağ kolu üzerinde ilerleyerek üç tur remel yaptı, dört tur da yürüdü. Sonra Makam-ı İbrahim'e geldi ve "Siz de İbrahim'in makamından bir namazgah edinin..." (Bakara 125) ayetini okudu. Ardından makam, Beytullah'la kendi arasında olacak şekilde iki rek'at namaz kıldı. Bu namazı bitirince tekrar Haceru'l-Esved'e geldi ve istilamda bulundu. Sonra Safa ve Merve'ye gitti. Zannedersem orada: "Şüphe yok ki Safa ve Merve Allah'ın şeairindendir" (Bakara 158) ayetini okudu."
Kaynak: Müslim, Hacc 147, (1218), 235 (1263); Muvatta, Hacc 107, (4, 364); Tirmizi, Hacc 33, (856), 34, (857); Nesai, Hacc 149, (5, 228);İbnu Mace, Menasik 29, (2951).
Konu: Hac
1311-) Abis İbnu Rebia (rahimehullah) anlatıyor: "Ben Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i Haceru'l-Esved'i öperken gördüm. Onu hem öptü, hem de: "Biliyorum ki sen bir taşsın, ne bir faydan ne de zararın vardır. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı seni öper görmeseydim, seni asla öpmezdim" dedi."
Kaynak: Buhari, Hacc 50, 57, 60; Müslim Hacc, 248, 120; Muvatta, Hacc 36, (1367); Tirmizi, Hacc 37, (860); Ebu Davud, Menasik 47, (1873); Nesai, Hacc 147, (5, 227); İbnu Mace, Menasik, 27, (2943).
Konu: Hac
1332-) Kesir İbnu Cemhan anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'i, sa'y mahallinde (mes'a) yürürken görüp kendisine: "Koşma mahallinde yürüyor musun?" dedim. Bana: "Koşsaydım, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı koşuyor görmüşüm demektir. Yürüdüysem Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yürür gördüm demektir. Şimdi ben yaşlı bir insanım."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 39, (864); Ebu Davud, Menasik 56, 1904); Nesai, Hacc 174, (5,241-242); İbnu Mace Hacc 43, (2988).
Konu: Hac
1334-) Yine Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı Mescid-i Haram'dan çıkıp Safa'ya yönelirken: "Allah'ın başladığı ile başlayalım" deyip (sa'ye) Safa' dan başladığnı gördüm." Rezin, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den naklen şu ilavede bulundu: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Safa'ya çıkınca oradan Beytullah'a baktı, ellerini kaldırıp dilediği şekilde Allah'ı zikretmeye koyuldu."
Kaynak: Muvatta, Hacc 42, (5, 374); Tirmizi, Hacc 38, (862); Nesai, Hacc, 163 (5l235), 168 (5l237). Bu manada Müslim'de de gelmiştir: Hacc 147, (1218). Keza Ebu Davud'da Menasik 57, (1905); ibnu Mace, Menasik 84, (3074).
Konu: Hac
1336-) Safiyye Bintu Şeybe anlatıyor: "Bir kadın dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselaın)'ı, Safa ve Merve tepeleri arasındaki vadinin dibinde "Vadi ancak koşularak katedilir" diyerek yürürken gördüm."
Kaynak: Neai, Hacc 177, (5, 242); İbnu Mace, Menasik 43, (2987).
Konu: Hac
1340-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Veda haccında bir deve üzerinde tavaf yaptı. Rükn'e bir bastonla istilam buyurdu." Bir rivayette: "Rükn'e her gelişinde, ona elindeki bir şeyle isaret buyurdu" denmiştir.
Kaynak: Buhari, Hacc 58, 61, 62, 74, Salat 24, Müslim, Hacc 253, (1272);Ebu Davud, Menasik 49, (1877); Nesai, Hacc 15, (5, 233); Tirnıizi, Hacc 40, (865); İbnu Mace, Menasik 28, (2948).
Konu: Hac
1344-) Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a hasta olduğumu söyledim. Bana: " Öyleyse, insanların gerisinden, bir hayvan üzerinde tavaf et" dedi. Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'ın yan tarafında namaz kılarken tavaf ettim. O namazda "Ve't-Tür ve Kitabi'n-Mestur" süresini okuyordu."
Kaynak: Buhari, Hacc 74, 64, 71, Salat 78; Müslim, Hacc 258, (1276); Muvatta, Hacc 40, (1, 371); Ebu Davud, Menasik 49, (1882); Nesai, Hac 138, (5, 223); İbnu Mace, Menasik 34, (2961).
Konu: Hac
1347-) Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Abdümenafoğulları, sizden kim halkı idarede bir sorumluluk deruhte ederse, Beytullah'ı gündüz veya gece herhangi bir saatte ziyaret edip namaz kılanı sakın menetmesin."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 42, (868); Ebu Davud, Menasik 53, (1894); Nesai, Hacc 137, (5, 223); İbnu Mace, İkametu's-Salat 149, (1254).
Konu: Hac
1351-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Halk (haccın bitmesiyle) her tarafa dağılıyordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Sakın kimse, son vardığı yer Beytullah olmadıkça bir yere gitmesin" buyurdu."
Kaynak: Müslim, Hacc 379, (1327); Ebu Davud, Menasik 84, (2002); İbnu Mace, Menasik 82, (3070).
Konu: Hac
1355-) Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevcelerinden Safiyye Bintu Huyey (radıyallahu anha) hayız oldu. Durum Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verilmişti. "O bizi burada hapis mi edecek!" dedi. Kendisine, Safıyye'nin tavaf-ı ifazayı yapmış olduğu söylenince: "Öyleyse hayır, (beklemenize gerek yok, yola çıkınız)" açıklamsında bulundu."
Kaynak: Buhari, Hacc 129,145, Hayz 27; Müslim, Hacc, 382, (1211); Muvatta, Hacc 225-228, (1, 412-413); Nesai; Tirmizi, Hacc 99, (943); Ebu Davud, Menasik 85, (2003); Nesai, Hayz 23 (1,194); İbnu Mace, Menasik 83, (3072).
Konu: Hac
1359-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ne Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ne de Ashab-ı Kiram (radıyallahu anhüm)'ı Safa ile Merve arasında birden fazla tavafda bulunmadı, bu da ilk defa yaptıkları tavaf idi."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 54, (1895); Nesai, Hacc 182, (5, 244); Müslim, Hacc 140, (1215) İbnu Mace, Menasik (2972).
Konu: Hac
1368-) Hz.Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Safa tepesinde durduğu zaman üç kere tekbir getirip sonra: Allah'tan başka ilah yoktur. O tekdir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir, O herşeye kadirdir" derdi. Ve bunu üç sefer tekrar eder, dua okurdu. Aynı şeyi Merve tepesinde de yapardı."
Kaynak: Muvatta, Hacc 127, (1, 372); Müslim, Hacc 147, (1218); Ebu Davud, Menasik 57, (1908); İbnu Mace, Menasik 84, (3074).
Konu: Hac
1371-) Tirmizi'de şöyle denir: "...Yapmamış olmayı temenni ettim. Zira, kendimden sonra ümmetimi yormuş olmaktan korkuyorum."
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 95, (2029); Tirnıizi, Hacc 45, (873); İbnu Mace, Menasik 79,(3063).
Konu: Hac
1390-) Amr İbnu Abdillah İbni Safuanin Yezid İbnu Şeyban el-Ezdi (radıyallahu anh)'den naklettiğine göre şöyle anlatmıştır: "Biz, vakfe mahallinde (Arafat'ta), Amr'ın imamdan uzak tuttuğu bir yerde vakfe yaparken, İbnu Mirba' el-Ensar yanımıza gelerek: "Ben Allah Resûlü (aleyhissalatu vesselam)'nün size gönderdiği elçiyim. Efendimiz hazretleri sizlere şu emri gönderdiler: "Meşairleriniz üzere olun. Zira sizler, babanız ibrahim'in mirası üzeresiniz."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 53, (883); Ebu Davud, Menasik 63, (1919); Nesai,Hacc 202, (5, 255); İbnu Mace, Menasik 55, (3011).
Konu: Hac
1398-) Urve İbnu Mudarrıs et-Tai (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Müzdelife'de namazı kıldığı zaman geldim. "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, ben Tayy dağlarından geliyorum. Hayvanım da kendim de yorgunum ve bitkin düştük. Allah'a kasem olsun, ey Allah'ın Resûlü, gelirken geçtiğim her dağın başında mutlaka durdum. Benim için hacc imkanı var mı?" Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu cevabı verdi: "Bizimle birlikte şu namazı burada kılıp, bizimle kalan, bundan önce de Arafat'da geceleyin veya gündüzleyin kalmış olan, artık haccını tamamlamış, haramlardan kurtulmuş olur."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 57, (891); Ebu Davud,Menasik 69, (1950); Nesai, Hacc 211, (5, 263); İbnu Mace, Menasik 57, (3016).
Konu: Hac
1399-) Abdurrahman İbnu Ya'mur ed-Dili (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Arafat'da iken, münadisine (dellalına) şöyle nida edip duyurmasını emretti: "Hacc Arafat'tır, kim Cem (Müzdelife) gecesi fecrin doğmasından önce (vakfeye) yetişirse, haccı idrak etmiş demektir. Eyyam-ı Mina üç gündür. Kim ilk iki günde acele davranırsa, herhangi bir günah terettüp etmediği gibi, te'hir edene de bir günah terettüp etmez."
Kaynak: Tirmizi, Hacc 57, (889); Ebu Davud, Menasik 69, (1949);Nesai, Hacc 211, (5, 264); İbnu Mace, Menasik 37, (3015).
Konu: Hac
1406-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Müzdelife gecesinde, ailesinden, erkenden taşlamaya gönderdiği zayıflar grubu arasında idim" demiştir.
Kaynak: Buhari, Hacc 98;Müslim, Hacc 300, (1293); Tirmizi, Hacc 58, (892, 893); Ebu Davud, Menasik 66, (1939,1940); Nesai, Hacc 208, (5, 261, 271, 272); İbnu Mace, Menasik 62, (3025).
Konu: Hac
1433-) Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccında Mina'da, halkın meselelerini kendisine sorması için durmuştu. Bir adam gelip: "(Ben kurbanın traştan önce olacağını) bilemedim ve kurbandan önce traş oldum?" dedi. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselam): "(Şimdi de kurbanını) kes, burada bir beis yok" cevabını verdi. Bir başkası daha gelip: "(Taşı kurbandan önce atmak gerektiğini) bilemedim ve taşlamayı yapmadan kurban kestim" dedi. Buna da: "Şimdi taşını at, bunda bir mahzur yok!" diye cevap verdi. O gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselàm)'a "Şunu önce, yaptık"; "Bunu sonra yaptık" şeklinde takdim te'hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine: "Yap bunda bir mahzur yoktur!" diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Hacc 131, İlm. 23, 46,Eyman 15; Müslim, Hacc 327, (1306); Muvatta, Hacc 242, (1, 421); Tirmizi, Hacc 76,(916); Ebu Davud, Menasik 80, (2014); İbnu Mace, Menasik 74, (3051).
Konu: Hac
1437-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: "Bir kimse cemretü'1-Akabe'ye taşını attı mı kendisine -kadın dışında- haram olan her şey helal olur." Onun bu sözü üzerine: "Ya koku? (o da mı helal olur?)" diye soruldu. Dedi ki: "Gerçekten ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı misk sürünürken gördüm. Yoksa o koku değil miydi?"
Kaynak: Nesai, Hacc,231, (5, 277); İbnu Mace, Menasik 70, (3041).
Konu: Hac
1440-) Hz. Hafsa (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zevcelerine, Veda haccı senesinde ihramdan çıkmalarını emretti. Ben: "Siz niye ihramdan çıkmıyorsunuz?" diye sordum. "Ben başımı telbid ettim, kurbanlığımı hazırladım, kurbanlığımı kesmeden ihramdan çıkamam"diye cevap verdi."
Kaynak: Buhari, Hacc 34, 107, 126,Megazi 77, Libas 89; Müslim,Hacc 186, (1229); Muvatta, Hacc 180 (1, 394); Ebu Davud,Menasik 24, (1806); Nesai, Hacc 40, (5,136) 67, (5,172); İbnu Mace, Menasik 72, (3046).
Konu: Hac
1443-) Mihnef İbnu Süleym (radıyallahu anh) arlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim şöyle buyurmuştu: "Ey insanlar, her aile sahibine her sene bir kurbanlık, bir de atire borç olmuştur. Atire'nin ne olduğunu biliyor musunuz ? O, recebiye dediğiniz şeydir. "
Kaynak: Tirmizi, Edahi 18, (1518); Ebu Davud, Dahaya 1, (2788); Nesai, Akika 6, (7,167-168); İbnu Mace, Menasik 2, (3125).
Konu: Hac
1450-) Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bizden biri, kendisi ve ailesi halkı için tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de başkalarına yedirirlerdi). Sonra insanlar, övünmeye başladılar ve (kurbanlar) bir övünme vasıtası oldu."
Kaynak: Muvatta, Dahaya 10, (2, 486); Tirmizi, Dahaya 10, (1505); İbnu Mace, Dahaya 10, (3147).
Konu: Hac
1453-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), ayakta olduğu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti. Medine'de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban etti. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselam) keserken tekbir getiriyor, besmele çekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu."
Kaynak: Buhari, Hacc 117, 119, Cihad 104,126; Müslim, Edahi 17, (1966); Tirmizi, Edahi 2, (1494); Ebu Davud, Edahi 4, (2793, 2794); Nesai, Dahaya 28-31, (7, 219-230); İbnu Mace, Edahi 1, (3120).
Konu: Hac
1460-) Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre:"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ashabı arasında taksim edilmek üzere bir miktar davar vermişti. Dağıtım yapılınca geriye bir oğlak arttı. Ukbe durumu Resûlullah (aleyhissa1atu vesselam)'a haber verince: "Onu da sen kurban et!" buyurdu." Bir rivayette (artık Ukbe'ye kalan) bir ceze'dir. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "(Sen de) onu kurban et!" demiştir.
Kaynak: Buhari,Edahi 7, 2;Vekalet 1, Şirket 12; Müslim, Edahi 15, (1965); Tirmizi, Edahi 7, (1500); Nesai, Dahaya 13, (7, 218); İbnu Mace, Edahi 7, (3138).
Konu: Hac
1461-) Asım İbnu Küleyb babasından, o da Mücaşi' es-Sülemi (radıyallahu anh)'den haber veriyor. Onun rivayeti üzere: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Koyunun kuzusu, keçiden ikinci yaşına basanın gördüğü vazifeyi görür" buyurmuştur.
Kaynak: Ebu Davud, Dahaya 5, (2799); Nesai, Dahaya 13, (7,219); İbnu Mace, Edahi 7, (3140).
Konu: Hac
1462-) Hz.Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, "Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delirımişi kurban yapmayın"diye emretti."
Kaynak: Tirmizi, Edahi 6, (1498); Ebu Davud, Dahaya 6, (2804, 2805, 2806), Nesai,Edahi 10, (7, 217); 11,12, İbnu Mace, Edahi 8, (3142).
Konu: Hac
1465-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Zülhuleyfe'de öğle namazını kıldı, sonra kurbanlık devesini getirip hörgücünün sağ yanına nişanı vurdu, kan akıttı (boynuna) iki tane nalın taktı. Sonra binek devesine atladı. Beyda düzlüğüne ulaşınca, hacca niyet ederek telbiye getirdi."
Kaynak: Müslim, Hacc 205 (1243); Tirmizi, Hacc 67, (906); Ebu Davud, Menasik 15, (1752); Nesai, Hacc 63, (5,170172); İbnu Mace, Menasik 96, (3097).
Konu: Hac
1466-) Hz. Ayşe (radıyallahu anha)'nin bir rivayetine göre, "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kurban olarak davar sevketti ve koyunlara işaret taktı."
Kaynak: Buhari Hacc 110, Edahi 15; Müslim, Hacc 359, (1321); Tirmizi, Hacc 70, (909); Ebu Davud, Menasik 15, (1755); Nesai, Hacc 69, (5,173,174); İbnu Mace; Menasik 95, (3096).
Konu: Hac
1473-) Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yevm-i nahr'de alacalı, boynuzlu ve iğdiş edilmiş iki koç kesti. Koçları kesmek üzere (yatırıp kıbleye) yöneltince: "Şüphesiz ki ben, bir muvahhid (Allah'ı bir tanıyıcı) olarak yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim" ve "Şüphesiz benim namazım da, menasikim de, hayatım da, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan, alemlerin Rabbi Allah'ındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim" (En'am 162) (ayetlerini okudu ve:) "Ey Rabbim (bu kurban bize) sendendir, senin rızan için (kesiyoruz) ve sana (ulaşacak)tır. Ey Rabbim, Muhammed ve ümmetinden bunu kabul buyur. Bismillahi vallahu ekber!" deyip, sonra koçu kesti."
Kaynak: Ebu Davud, Dahaya 4, (2795); Tirmizi, Edahi 21, (1520); İbnu Mace, Edahi 1, (3121).
Konu: Hac
1481-) Nübeyşe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biz sizleri, kurbanların etinden üç günden fazla yemenizi, birçoğunuza kurban eti ulaşsın diye yasaklamıştık. Şimdi, Allah Teala bolluk verdi. Artık yiyin, biriktirin ve ücret isteyin. Haberiniz olsun, bu bayram günleri yemek, içmek ve zikir günleridir."
Kaynak: Ebu Davud, Edahi 10, (2813); İbnu Mace, Edahi 16 (3160).
Konu: Hac
1482-) Naciye el-Huzai (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hedy'ini Medine'den benimle gönderdi. Ben: "Bunlardan yolda helak olan çıkarsa ben ne yapacağım?" diye sordum. "Hemen kesersin, nalınını kanına batırırsın, sonra onunla insanlar arasından çekilirsin, yerler" dedi."
Kaynak: Muvatta, Hacc 148, (1, 380); Tirmizi, Hacc 72, (910); Ebu Davud, Menasik 19, (1762); İbnu Mace, Menasik 101, (3105).
Konu: Hac
1485-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir deve sevkeden birisini görmüştü ki: "Binsene ona!" dedi. Adam: "O kurbanlıktır!" dediyse de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) emrini tekrarladı: "Bin ona!" Adam tekrar: "O kurbanlıktır" diye haykırdı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bin ona" diye tekrarladı ve ikinci veya üçüncü seferde: "Yazıklar olsun sana!" diye ilavede bulundu. Buhari'nin bir rivayetinde, Ebu Hüreyre'den naklen şu ziyade vardı: "(Ravi) der ki: "Ben o adamı, deveye binmiş Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber yürürken gördüm, devenin boynunda nalın takılı idi."
Kaynak: Buhari, Hacc 103, 112, Vesaya 12, Edeb 95, Müslim, Hacc 371, (1322); Muvatta, Hacc 139, (1, 337); Ebu Davud, Menasik 18, (1760); Nesai, Hacc 74, (5,176); İbnu Mace, Menasik 100, (3103).
Konu: Hac
1487-) Hz. Aiş (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'de iken Kabe'ye kurban sunar, ben de kurbanının boynuna takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlıların sakındığı yasaklardan sakınmazdı."
Kaynak: Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Müslim 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1, 340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759); Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5,171,178); İbnu Mace, Menasik 94, (3094).
Konu: Hac