İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Sohbet Konulu Hadisler


3286-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vessalam buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müsiümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.

Kaynak:  Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).

Konu:  Sohbet


3287-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: "Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek." Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: "Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).

Konu:  Sohbet


3288-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu: vesselam buyurdular ki: "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun."

Kaynak:  Buhari, Marda 4, Cihad 171, Nikah 71, Ahkam 23; Ebu Davud, Cenaiz 11, (3105).

Konu:  Sohbet


3289-)  Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Ebu Zerr! Maruf'dan (iyilik) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadarda olsa) ver.''

Kaynak:  Tirmizi, Et'ime 30, (1834).

Konu:  Sohbet


3290-)  Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Sakın yollara oturmayın!" buyurmuştu. "Ya Resulullah dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz. " "Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin!" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resülü, onun hakkı nedir?" diye sordular. "Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!" dedi." Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: "Yardım isteyen mazlüma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.''

Kaynak:  Buhari, İstizan 2, Mezalim 22 ; Müslim, Libas 114, (2121); Ebu Davud, Edeb 13, (4815).

Konu:  Sohbet


3291-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi kanuşmasınlar, bu, öbürünü üzer." Bu manada bir rivayet İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan gelmiştir. Hadisi Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi kaydetmişlerdir.

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 45; Müslim, Selam 36, (2183); Muvatta, Kelam 13, (2, 988, 989); Ebu Davud, Edeb 29, (4852).

Konu:  Sohbet


3292-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ashab'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalatu vesselam'ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 13, (2755).

Konu:  Sohbet


3293-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Birgün Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi, elinde de bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık. "Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!'' buyurdu.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 165, (5230).

Konu:  Sohbet


3294-)  Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: "Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e: "Otur, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim'' dedi.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 165, (5229); Tirmizi, Edeb 13, (2756).

Konu:  Sohbet


3295-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.'' Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), oraya oturmazdı."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 31, Cum'a 20; Müslim, Selam 27, (2177); Tirmizi, Edeb 9, (2750, 2751); Ebu Davud, Edeb 18, (4828).

Konu:  Sohbet


3296-)  Vehb İbnu Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurduIar ki: "Bir kimse ihtiyacı için çıkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir.''

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 10, (2752).

Konu:  Sohbet


3297-)  Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 16, (4825); Tirmizi, İsti'zan 29, (2753).

Konu:  Sohbet


3298-)  Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz." Tirmizi'nin rivayetinde: "İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz" şeklinde gelmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 24, (4844, 4845); Tirmizi, Edeb 11, (2753)

Konu:  Sohbet


3299-)  Ebu Sa'idi'l-Hurdi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 14, (4820).

Konu:  Sohbet


3300-)  Ebu Miclez anlatıyor: "Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radıyallahu anh) dedi ki: "Halkanın ortasına oturan, Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın diliyle lanetlenmiştir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 17, (4826); Tirmizi, Edeb 12, (2754).

Konu:  Sohbet


3301-)  Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: "Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?'' buyurdu.''

Kaynak:  Müslim, Salat 119, (430); Ebu Davud, Edeb 16, (4823).

Konu:  Sohbet


3302-)  Amr İbnu 'ş-Şerid, babasından (radıyaIlahu anh) anlatıyor: "Ben oturduğum sırada, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: "Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun?'' dediler.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 26, (4848).

Konu:  Sohbet


3303-)  Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece Ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 30, (4854).

Konu:  Sohbet


3304-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 15, (4821).

Konu:  Sohbet


3305-)  Kays, babasından naklediyor: "(Bir seferinde mescide) gelmişti ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah aleyhissalatu vessalam, kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.''

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 15, (4822).

Konu:  Sohbet


3306-)  Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın."

Kaynak:  Buhari, Büyü 38; Zebaih 31; Müslim, Birr 146, (2628).

Konu:  Sohbet


3307-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 37, (4869).

Konu:  Sohbet


3308-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni, bir ihtiyacı için göndermişti. Bu yüzden anneme dönmekte geciktim. Eve gelince annem: "Niçin geciktin?" diye hesaba çekti. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), dedim, beni bir iş için göndermişti.'' "Ne işiydi o?'' diye annem sordu. "O sırdır söyleyemem!'' deyince, annem: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın sırrını sakın kimseye açmayasın!" dedi.''

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 46; Müslim, Fedailu's- Sahabe 145, (2482), Metin Müslim'e aittir.

Konu:  Sohbet


3309-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefsim yed-i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!"

Kaynak:  Müslim, İman 93, (54); Ebu Davud, Edeb 142, (5193); Tirmizi, İsti'zan 1, (2589).

Konu:  Sohbet


3310-)  Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler."

Kaynak:  Buhari, Edeb 27; Müslim, Birr 66, (2586).

Konu:  Sohbet


3311-)  Mikdam İbnu Madikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 122, (5124); Tirmizi, Zühd 54, (2393).

Konu:  Sohbet


3312-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki): "Ey Allah'ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum." "Pekiyi kendisine haber verdin mi?" diye Aleyhissalatu vesselam sordu. "Hayır!" deyince, "Ona haber ver!" dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: "Seni Allah için seviyorum!" dedi. Adam da: "Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!" diye mukabelede bulundu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 122, (5125).

Konu:  Sohbet


3313-)  Yezid İbnu Nu'ame ed-Dabi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur."

Kaynak:  Tirmizi, Zühd 54, (2394).

Konu:  Sohbet


3314-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 60, (1998).

Konu:  Sohbet


3315-)  Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah Teala hazretleri Kıyamet günü şöyle diyecek: "Benim celalim adına sevişenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim!"

Kaynak:  Müslim, Birr 37, (2566); Muvatta, Şi'r 13, (2952).

Konu:  Sohbet


3316-)  Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri buyuruyor ki: "Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile onlara gıbta ederler."

Kaynak:  Tirmizi, Zühd 53, (2391).

Konu:  Sohbet


3317-)  Ebu İdris el-Havlani, Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh'den naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim içiin birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur."

Kaynak:  Muvatta, Şi'r 16, (2, 953, 954).

Konu:  Sohbet


3318-)  Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir."

Kaynak:  Ebu Davud, Sünnet 3, (4599).

Konu:  Sohbet


3319-)  Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler." Orada bulunanlar sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!" "Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: "Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler" (Yunus 62).

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 78, (3527).

Konu:  Sohbet


3320-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi Hz. Cebrail aleyhisselam'a: "Allah falanı seviyor, onu sen de sev!" diye seslenir. Onu Cebrail de sever. Sonra o, sema ehline: "Allah falanı seviyor, onu siz de sevin!" diye nida eder, derken bütün sema ehli de onu sevmeye başlar. Sonra onun için arz (halkı arasına hüsn-ü kabul) konur." Hadisin Müslim'deki rivayetinde şu ziyade var: "Allah Celle Celaluhu, bir kula da buğzetti mi Cebrail aleyhisselam'a: "Ben falancaya buğzettim sen de buğzet!" diye seslenir. Ona Cebrail de buğzetmeye başlar. Sonra Cibril sema ehline nida eder: "Allah Celle Celaluhu falan kimseye buğzetti, siz de buğzedin!" Sonra yeryüzüne onun için buğz vaz'edilir."

Kaynak:  Buhari, Tevhid 33, Edeb 41; Müslim, Birr 157, Muvatta, Si'r 15; Tirmizi, Tefsir, Meryem (3160).

Konu:  Sohbet


3321-)  Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü! dedim. Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse, (sonu ne olacak)?" "Ey Ebu Zerr, buyurdu, sen sevdiğinle berabersin!"

Kaynak:  

Konu:  Sohbet


3322-)  Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Kişi sevdiğiyle beraberdir" denmiştir.

Kaynak:  Buhari, Edeb 96; Müslim, Birr 165, (2640); Ebu Davud, Edeb 122, (5126); Tirmizi, Zühd 50, (2388).

Konu:  Sohbet


3323-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar."

Kaynak:  Buhari, Enbiya 2; Müslim, Birr 159, (2638); Ebu Davud, Edeb 19, (4834).

Konu:  Sohbet


3324-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter." Rezin bir rivayette şunu ilave etti: "Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sırat'ta sabit kılar."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 46, (4893); Tirmizi, Hudud 3, (1426); Buhari, Mezalim 3, İkrah 7; Müslim, Birr 58, (2580).

Konu:  Sohbet


3325-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz."

Kaynak:  Müslim, Zikr 38, (2699); Ebu Davud, Edeb 68, (4946); Tirmizi, Hudud 3, (1425), Birr 19, (1931); Kıraat 3, (2946).

Konu:  Sohbet


3326-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: "Resûlullah buyurdular ki: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!" Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah'ın Resulü?" "Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kerdeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onra bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 17, 18, (1927, 1928, 1930); Müslim, İman 95, (55).

Konu:  Sohbet


3327-)  Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'e: "Sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!" dediği ulaştı mı?" diye sordum. Şu cevabı verdi: "Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı." Ebu Davud'un rivayetinde: "Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı" şeklindedir.

Kaynak:  Buhari, Edeb 67, Kefalet 2, İ'tisam 16; Müslim, Fedailu's-Sahabe 204, (2529); Ebu Davud, Feraiz 17, (2926).

Konu:  Sohbet


3328-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et." "Mazlumsa yardım ederim, zalime nasıl yerdim ederim?" diye sorulmuştu. "Onu zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır" buyurdu."

Kaynak:  Buhari, Mezalim 4, İkrah 7; Tirmizi, Fiten 68, (2256).

Konu:  Sohbet


3329-)  Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, Kıyamet günü allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 20, (1932).

Konu:  Sohbet


3330-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve: "Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!" derdi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 37, salat 88, Mezalim 5; Müslim, Birr 145, (2627); Ebu Davud, Edeb 126, (5131); Tirmizi, İlim 14, (2674); Nesai, Zekat 65, (5, 78).

Konu:  Sohbet


3331-)  Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şu hususlar da Allah'ı büyüklemenin birer şubesidir: -Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak. -İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak. -Adil olan iktidar sahibine ikram."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 23, (4843).

Konu:  Sohbet


3332-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 75, (2023).

Konu:  Sohbet


3333-)  Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir." Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "...Ma'rufu emretmeyen, münkerden nehyetmeyen (de bizden değildir)."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 15, (1920).

Konu:  Sohbet


3334-)  Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, "Kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir. Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun" buyurmuştu."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 23, (4842).

Konu:  Sohbet


3335-)  Rıb'i İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: "Girebilir miyim?" diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: "Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: "Esselamün aleyküm, girebilir miyim?" demesini söyle!" buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): "Esselamü aleyküm, girebilir miyim?" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da adama izin verdi, o da girdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 137, (5177, 5178, 5179).

Konu:  Sohbet


3336-)  Kays İbnu Sa'd İbni Ubade radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: "Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O: "Bırak, bize çokça selam okusun!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: "Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: "Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve: "Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyordum" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp: "Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!" diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana: "Ey Kays, Resulullah'a refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: "Benimle sen de bin!" dedi, ben imtina edince: "Ya binersin, ya dönersin!" buyurdular. Ben de geri döndüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 138, (5185).

Konu:  Sohbet


3337-)  Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: "Gir!" buyurdu. Ben: "Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?" dedim. "Tam olarak gir!" dedi. Ben de girdim." (Ravi) der ki: "Tam olarak mı gireyim?" diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 92, (5000, 5001); Buhari, Cizye 15; İbnu Mace, Fiten 25, (4042).

Konu:  Sohbet


3338-)  Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: "Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!" derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 138, (5186).

Konu:  Sohbet


3339-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh bana anlatmıştı: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi."

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 3, (2692).

Konu:  Sohbet


3340-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Göz içeri girdi mi artık izin yok." Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: "İzin istemek görme sebebiyledir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 136, (5173).

Konu:  Sohbet


3341-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur)."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 140, (5189-5190).

Konu:  Sohbet


3342-)  Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordu: "Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?" "Evet, iste." "Ama ben evde onunla beraber kalıyorum." "Annenin yanına girerken izin iste!" "Ama ben ona hizmet ediyorum." "Annenden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?" "Hayır!" "Öyleyse ondan izin iste!"

Kaynak:  Muvatta, İsti'zan 1, (2, 963).

Konu:  Sohbet


3343-)  İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: "Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek."

Kaynak:  Müslim, Selam 16, (2169).

Konu:  Sohbet


3344-)  Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Kapıyı çaldım. "Kim o?" buyurdular. "Benim!" dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: "Ben! Ben!" diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 17; Müslim, Adab 38, (2155); Ebu Davud, Edeb 139, (5187); Tirmizi, İsti'zan 18, (2713).

Konu:  Sohbet


3345-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim."

Kaynak:  Buhari, Diyat 23, 15, İsti'zan 11; Müslim, Adab 42, (2157); Ebu Davud, Edeb 136, (5171); Tirmizi, İsti'zan 17, (2709); Nesai, Kasame 44, (7, 60).

Konu:  Sohbet


3346-)  Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Bir bedevi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde biir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah "Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!" buyurdular."

Kaynak:  Nesai, Kasame 44, (8, 60).

Konu:  Sohbet


3347-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)"

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 15, (2707); Ebu Davud, Edeb 150, (5208).

Konu:  Sohbet


3348-)  Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: "Safvan İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi. İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana: "Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!" buyurdu. Ben de öyle yaptım."

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 18, (2711); Ebu Davud, Edeb 137, (5176).

Konu:  Sohbet


3349-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: "Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!"

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 10, (2699).

Konu:  Sohbet


3350-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah'a: "İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?" diye sorulmuştu. "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen" diye cevap verdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 142, (5194).

Konu:  Sohbet


3351-)  Hz. Enes radıyallahu anh'in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. "RResûlullah aleyhissalatu vesselam böyle yapardı!"

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 14; Müslim, selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, İsti'zan 8, (2697).

Konu:  Sohbet


3352-)  Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi." Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Eliyle selamladı" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 148, (5204); Tirmizi, İsti'zan 9, (2698); Buhari, İsti'zan 15.

Konu:  Sohbet


3353-)  Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh'den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: "Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 152, (5210).

Konu:  Sohbet


3354-)  Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 144, (5197); Tirmizi, İsti'zan 6, (2695).

Konu:  Sohbet


3355-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 4, 5, 6; Müslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, İsti'zan 4, (2704, 2705).

Konu:  Sohbet


3356-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam'ı kendi sureti üzere ve boyunu da altmış zira olarak yaratınca: "Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyyetinin selamı olacaktır" dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip): "Esselamü aleyküm!" diye selam verdi. Melekler: "Es-selamü aleyke verahmetullahi" dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 1, Enbiya 1; Müslim, Cennet 28, (2841).

Konu:  Sohbet


3357-)  İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve: "Esselamu aleyküm!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "On (sevap kazandı!)" dediler. Sonra birisi daha geldi. "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!" dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam: "Yirmi!" dediler. Sonra biri daha geldi ve: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu" dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer: "Otuz!" buyurdular.

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 143, (5195); Tirmizi, İsti'zan 2, (2690).

Konu:  Sohbet


3358-)  Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır: "Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu." Resûlullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve: "Kırk (sevap)" deyip ilave etti: "Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 143, (5196).

Konu:  Sohbet


3359-)  Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Aleyke's-selam ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'ın Resulü!)" dedim. Bana hemen müdahale etti: "Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, "Esselamu aleyke" de! Sana mukabele eden de, "Ve aleykesselam!" der."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 28, (4048), Edeb 151, (5209); Tirmizi, İsti'zan 28, (2722, 2723).

Konu:  Sohbet


3360-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yahudiler size selam verince onlardan biri, "es-samu aleyküm" der, sen de ona, "Aleyke!" de."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 229; İstitabe 4; Müslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud, Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603).

Konu:  Sohbet


3361-)  Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu sözünü nakletmiştir: "Ehl-i Kitap size selam verince onlara "Ve aleyküm" diye cevap verin."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 22; Müslim, Selam 6, (2163); Ebu Davud, Edeb 149, (5207); Tirmizi, Tefsir, Mücadele, (3296).

Konu:  Sohbet


3362-)  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın."

Kaynak:  Müslim, Selam 13, (2167); Tirmizi, İsti'zan 12, (2701); Ebu Davud, Edeb 149, (5205).

Konu:  Sohbet


3363-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalatu vesselam, selamına mukabelede bulunmadı." Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: "Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: "Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım."

Kaynak:  Müslim, Hayz 115, (370), Ebu Davud, Taharet 8, 124, (16, 330, 331); Tirmizi, Taharet 67, (90); Nesai, Taharet 33, (1, 36).

Konu:  Sohbet


3364-)  Katade rahimehullah anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'a sordum: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı arasında müsafaha var mıydı?" Bana: "Evet!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 27; Tirmizi, İsti'zan 31, (2730).

Konu:  Sohbet


3365-)  Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir."

Kaynak:  Ebu Davud, edeb 153, (5211, 5212); Tirmizi, İsti'zan 31, (2729).

Konu:  Sohbet


3366-)  Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir diğer rivayette şöyle buyurulmuştur: "(Musafaha etmek üzere mü'min kardeşin) elinden tutulması selamlaşma cümlesindendir."

Kaynak:  Tirmizi, İsti'zan 31, (2731).

Konu:  Sohbet


3367-)  Ata el-Horasani anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Musafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin."

Kaynak:  Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 16, (2, 908).

Konu:  Sohbet


3368-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani "yerhamukallah!" dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca: "Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi!" cevabını verdi."

Kaynak:  Buhari, Edeb 127; Müslim, Zühd 53, (2991); Ebu Davud, Edeb 102, (5039); Tirmizi, Edeb 4, (2743).

Konu:  Sohbet


3369-)  Müslim'in Ebû Musa'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: "Biriniz hapşırır ve hamdederse, ona teşmitte bulunun, Allah'a hamdetmezse teşmitte bulunmayın."

Kaynak:  Müslim

Konu:  Sohbet


3370-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 100, (5036); Tirmizi, Edeb 5, (2745); İbnu Mace, Edeb 20, (3714).

Konu:  Sohbet


3371-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir."

Kaynak:  Buhari, Edeb 125, 128, Bed'ül-Halk 11; Müslim, Zühd 56, (2994); Ebu Davud, Edeb 97, (5028); Tirmizi, Salat 273, (370), Edeb 7, (2747, 2748).

Konu:  Sohbet


3372-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 98, (5029); Tirmizi, Edeb 6, (2746).

Konu:  Sohbet


3373-)  Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukallah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: "Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin" derdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Edeb 101, (5038); Tirmizi, Edeb 3, (2740).

Konu:  Sohbet


3374-)  Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098); Tirmizi, Cenaiz 2, (969); İbnu Mace, Cenaiz 2, (1442).

Konu:  Sohbet


3375-)  Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır."

Kaynak:  Müslim, Birr 40, (2568); Tirmizi, Cenaiz 2, (967).

Konu:  Sohbet


3376-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 7, (3097).

Konu:  Sohbet


3377-)  Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: "Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 67, (2009).

Konu:  Sohbet


3378-)  Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 9, (3102).

Konu:  Sohbet


3379-)  Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor. "Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)ti."

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 18, (2, 45).

Konu:  Sohbet


3380-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder v yanında şu duayı yedi kere okursa, Allah ona bu hastalığından mutlaka şifa verir: Es'elullahe'l-azime Rabbe'l-Arşi'l-azimi en yeşfike. (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan senin için şifa taleb ediyorum.)"

Kaynak:  Ebu Davud, Cenaiz 12, (3106); Tirmizi, Tıbb 32, (2084).

Konu:  Sohbet


3381-)  Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder."

Kaynak:  Tirmizi, Tıbb 35, (2088).

Konu:  Sohbet


3382-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerden bir çocuk Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hizmet ediyordu. bir gün hastalandı. Resulullah onun ziyaretine geldi. Baş ucunda oturdu ve: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk yanında durmakta olan babasına baktı. Babası da: "Ebu'l-Kasım'a itaat et!" emretti. Çocuk derhal müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam oradan ayrıldığı vakit şöyle diyordu: "Onu benim vesilemle ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun."

Kaynak:  Buhari, Cenaiz 80, Marda 11; Ebu Davud, Cenaiz 5, (3095).

Konu:  Sohbet


3383-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir."

Kaynak:  Rezin ilavesidir. Buhari, İlm 39, Cihad 176, Cizye 6; Megazi 83, İ'tisam 26, Marda 17.

Konu:  Sohbet


3384-)  İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye geldiği zaman kendisini, Abdulmuttaliboğullarının çocukları karşıladılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam birini önüne, diğerini de arkasına bindirdi."

Kaynak:  Buhari, Umre 13, Libas 99, 100; Nesai, Menasik 121, (5, 212).

Konu:  Sohbet

[1] 2 Sonraki> Son>>

 


İletişim