İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Nesai Hadisleri - Sayfa 6


1996-)  İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İslam'da ne (zekatı) ayağa getirme, ne (zekat için uzağa gitme, ne de şiğar (mehre bedel nikahlama) vardır."

Kaynak:  Nesai, Nikah 60, (6,111).

Konu:  Zekat


1997-)  Amr İbnu Şuayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı. "Bunların zekatını verdin mi?" diye (Resûlullah aleyhissalatu vesselam) kadına sordu. Kadın: "Hayır!" diye cevap verdi. Resûlullah: "Kıyamet günü Allah'ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnun eder mi?" dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resûlullah'ın önüne bıraktı ve: "Bunlar Allah ve Resülüne aittir!" dedi."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai Zekat 19, (5,38); Tirmizi Zekat 12, (637).

Konu:  Zekat


2001-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden (zekat olarak) öşür (onda bir) alınır. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekat alınır."

Kaynak:  Müslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).

Konu:  Zekat


2002-)  Hz. Muaz (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana, sema(dan inen suyun) suladığı mahsülden tam öşür, aletle çıkarılan suyun suladığı mahsülden yarım öşür almamı emretti."

Kaynak:  Nesai, Zekat 25, (5, 42).

Konu:  Zekat


2003-)  Attab İbnu Üseyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize, hurmaya tahmin biçtiğimiz gibi, üzüme de tahmin biçmemizi ve zekatını kuru üzüm olarak almamızı emretti, tıpkı hurmanın zekatını kuru hurma olarak aldığımız gibi." "Hars" hazr, tahmin ve takdir demektir. Tirmizi, şöyle açıklamıştır: "Hars, bu işi anlayanın ağaca bakıp: "Bu üzümden şu kadar mahsül, bu hurmadan şu kadar hurma çıkar" demesidir. Bunun zekatı adamlara borç yazılır. Yahud takdirci bu mahsulün öşrüne bakar ve bunu sahiplerine borç olarak tesbit eder, sonra mal sahibi ile meyveyi başbaşa bırakır, onlar diledikleri tasarrufu yaparlar. Meyva olgunlaştı mı onlardan öşrünü alır."

Kaynak:  Tirmizi, Zekat 17, (644); Ebu Davud, Zekat 13, (1603); Nesai, Zekat 100, (5,109); İbnu Mace, Zekat 18, (1819).

Konu:  Zekat


2005-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(ın sebep olduğu mağduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Maden (in sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Defineye humus (beşte bir nisbetinde zekat) vardır."

Kaynak:  Buhari, Zekat 66, Şirb 3, Diyet 28, 39; Müslim, Hudüd 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, İmaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); İbnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).

Konu:  Zekat


2009-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslüman üzerine, atı ve kölesi için zekat mükellefiyeti yoktur."

Kaynak:  Buhari, Zekat 45, 46; Müslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).

Konu:  Zekat


2019-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka-i fıtrı müslümanlardan büyük-küçük, kadın-erkek, her bir hür ve köle üzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kıldı."

Kaynak:  Buhari, Zekat 70, 71, 73, 74, 76, 78; Müslim, Zekat 13, (984); Muvatta, Zekat 51, 53, 55, (1, 283); Tirmizi, Zekat, 35, (676); Ebu Davud, Zekat 19, (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Nesai, Zekat 30, 31, 32, 33, 34, 41, (5, 47); İbnu Mace Zekat 21, (1926).

Konu:  Zekat


2021-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz sadaka-i fıtrı bir sa' yiyecek veya bir sa' arpa veya bir sa' hurma veya bir sa' ekıt (denen yoğurt kurusu) veya bir sa' kuru üzümden çıkarırdık."

Kaynak:  Buhari, Zekat 72, 73, 75, 76; Müslim, Zekat 18, (985); Muvatta, Zekat 53, (1, 284); Tirmizi, Zekat 35, (673); Ebu Davud, Zekat 19, (1616, 1617, 1618); Nesai, Zekat 37, 38, 39, 42, 43, (5, 51); İbnu Mace, Zekat 21, (1829).

Konu:  Zekat


2024-)  Kays İbnu Sa'd İbnu Ubade anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), zekat emri gelmezden önce, bize sadaka-i fıtr'ı emretmişti. Zekat farz kılınınca, fıtır sadakasını ne emretti ne de nehyetti. Biz onu yerine getirmeye devam ettik..."

Kaynak:  Nesai, Zekat 35, (5, 49); İbnu Mace, Zekat 21, (1828).

Konu:  Zekat


2030-)  Abdullah İbnu Ebi Evfa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Babam ashabu'ş-şecereden idi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir kavm zekatlarını getirince şöyle dua buyururlardı: "Allah'ım Ebu Evfa'ya rahmet buyur" diye dua etti."

Kaynak:  Buhari, Zekat 64, Meğazi 35, Daavat 19, 33; Müslim Zekat 176, (1078); Ebu Davud, Zekat 6,(1590); Nesai Zekat 13, (5,31).

Konu:  Zekat


2033-)  Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkında sorardı. Eğer "hediye olduğu" söylenirse ondan yerdi, "sadaka olduğu" söylenirse yemeyip Ashabına, "Siz yiyin!" derdi."

Kaynak:  Buhari, Hibe 5; Müslim, Zekat 175, (1077); Tirmizi, Zekat 25, (656); Nesai, Zekat 98, (5, 107).

Konu:  Zekat


2034-)  (Peygamberimizin azadlısı) Ebu Rafi' (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Beni Mahzüm'dan bir adamı zekat toplamak üzere gönderdi. Adam bana: "Benimle sen de gel, zekattan sana da bir pay düşsün" dedi. Kendisine "Hele Resûlullah'a bir sorayım" cevabını verdim ve sordum. Efendimiz: "Bir kavmin azadlısı o kavimden sayılır, bize sadaka helal değildir" buyurdu." İbnu'l-Esir der ki: "Bütün mezheplerce meşhur olan görüşe göre, Beni Haşim ve Beni Muttalib'in azadlılarına zekat haram değildir. Bu meselede Şafi mezhebinde iki görüş mevcuttur: Birine göre, Beni Haşim ve Beni Muttalib'e zekatı haram kılan sebebin sona ermesi ve zekata bedel pay aldıkları humus hissesinin ortadan kalkmış olmasından dolayı zekat haram olmaz. Diğerine göre, bu hadis sebebiyle haramdır. Ortadaki bu ihtilafın -yani sadaka Beni Haşim ve Muttalib azadlılarına haram değil diyen görüşle haram olduğunu söyleyen bu hadisin te'lifine gelince: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bu sözü, Ebu Rafi'e, tenzihen ve kendilerine benzemeye ve sünnetine uymaya teşviken söylemiş olmalıdır (gerçek manada haram etmek ve kesin bir hükümle yasaklamak maksadıyla değil.)"

Kaynak:  Tirmizi, Zekat 25, (657); Ebu Davud, Zekat 29, (1650); Nesai, Zekat 97, (5,107). Hadisin metni Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnidir.

Konu:  Zekat


2035-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadaka, ne zengine ne de sakatlığı olmayan güçlüye helal değildir."

Kaynak:  Tirmizi, Zekat 23, (652); Ebu Davud, Zekat 23, (1634); Nesai, Zekat 90, (5, 99); İbnu Mace, Zekat 26, (1839).

Konu:  Zekat


2051-)  Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana zayıflarınızı arayın. Zira sizler, zayıflarınız sebebiyle yardıma ve rızka mazhar kılınıyorsunuz."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 77, (2594); Tirmizi, Cihad 24, (1702); Nesai, Cihad 43, (6, 45-46).

Konu:  Zühd-fakr


2062-)  Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arpa ekmeği ile kokusu değişmiş erimiş yağ getirmiştim. (Bir seferinde) şöyle söylediğini işittim: "Muhammed (s.a.s.) ailesinde, dokuz kadın bulunduğu bir zamanda, ne bir sa' hurma, ne de bir sa' hububat gecelememiştir."

Kaynak:  Buhari, Rehn 1, Büyü 14; Tirmizi, Büyü 7, (1215); Nesai, Büyü 50, (7, 288).

Konu:  Fakr


2068-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (İran Kisrasına göndermek için) bir mektub yazmıştı. Kendisine: "Onlar mühürlü olmayan mektubu okumazlar" denildi. Bunun üzerine gümüş bir mühür yaptırdı. Üzerine Muhammed Resûlullah cümlesini kazdırdı. Cemaate de: "Ben bir mühür yaptırdım. Üzerine Muhammed Resûlullah kazdırdım, kimse bunu yüzüğüne kazdırmasın" buyurdu." Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sağ (eli) ne gümüş bir yüzük taktı. Kaşı Habeşi idi. Karşı avucunun içine geliyordu."

Kaynak:  Buhari, Libas 46, 50, 51, 54, 55; Müslim, Mesacid 222, (640); Ebu Davud, Hatim 1-2, (4214-4217, 4221); Tirmizi, İsti'zan 25, (2719), Libas 14-17, (1739-1748); Nesai; İbnu Mace, Libas 39, (3639), 41, (3645).

Konu:  Zinet


2069-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine altından bir yüzük yaptırdı. Bunun üzerine halk da altın yüzükler yaptırdı. Bilahare aleyhissalatu vesselam minbere çıkıp oturdu, yüzüğü çıkardı ve: "Vallahi bunu ebediyen takmıyacağım!" dedi. Halk da yüzüklerini çıkarıp attılar." Bir rivayette şu ziyadeyi yaptı: "Yüzüğü sağ eline takmıştı. "Bir diğerinde de şu ziyade vardır: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) gümüşten bir mühür edindi, eline takmıştı. Sonra Hz. Ebu Bekir'in eline intikal etti, sonra Hz. Ömer'e, sonra da Hz. Osmana (radıyallahu anhüm)'a intikal etti. Eriş kuyusuna düşünceye kadar onun elinde kaldı. Üzerindeki yazı Muhammed Resûlullah idi."

Kaynak:  Buhari, Libas 45, 46, 50, 53, Eyman 6, İ'tisam 4; Müslim, Libas 53, 55, (2091); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 37, (2, 936); Ebu Davud, Hatem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libas 16, (1741); Nesai, Zinet 43, 53, (8,165,178); İbnu Mace, Libas 40, (3642-3644).

Konu:  Zinet


2070-)  Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına, parmağında demir yüzük bulunan bir adam uğramıştı. (Yüzüğü görünce): "Niye bazılarınızın üzerinde ateş ehlinin süsünü görüyorum!" buyurdu. Adam derhal onu çıkarıp attı. Sonra parmağında sarı renkli (pirinç) yüzük taşıyor olduğu halde geldi. Bu sefer. "Niye sende putların kokusunu hissediyorum?" dedi Bilahare adam altın yüzük takmış olarak geldi`? Bu sefer de: "Sende niye cennet ehlinin süsünü görüyorum?" dedi. Bunun üzerine adam: "Öyleyse yüzüğüm neden olsun?" diye sordu. "Gümüşten dedi, ancak ağırlığı bir miskale ulaşmasın."

Kaynak:  Tirmizi, Libas 43, (1786); Ebu Davud, Hatem 4, (4223); Nesai, Zänet 47, (8,172).

Konu:  Zinet


2073-)  Said İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Hz. Ömer, Süheyb (radıyallahu anhüma)'e: "Niye parmağında altın yüzük görüyorum?" dedi. Beriki: "Onu senden daha hayırlı olan da gördü, ama ayıplamadı" deyince, Hz. Ömer: "O da kimmiş?" dedi. Süheyb: "Resûlullah!" cevabını verdi."

Kaynak:  Nesai, Zinet 42, (8,164,165).

Konu:  Zinet


2074-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yüzüğümü şu parmağa koymamı yasakladı -ve eliyle orta ve ondan sonra gelen (şehadet) parmağına işaret etti- buyurdu."

Kaynak:  Müslim, Libas 64, (2078); Tirmizi, Libas 44, (1787); Nesai, Zinet 53, (8, 177); Ebu Davud, Hatem 4, (4225).

Konu:  Zinet


2075-)  Yine Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah yüzüğünü sağ eline takardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Hatim 5, (4226); Nesai, Zinet 49, (8,175).

Konu:  Zinet


2078-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) helaya girdiği zaman yüzüğünü çıkarırdı." Rezin şu ilavede bulunmuştur: "Yüzük Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sol elinde idi.")

Kaynak:  Tirmizi, Libas 16, (1746); Nesai, Zinet 54, (8, 178).

Konu:  Zinet


2079-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordu: "İki altın bilezik hakkında ne dersiniz, (takayım mı?)" "Ateşten iki bileziktir, (takmayın!)" deyip cevap verdi. Kadın devamla: "Pekala altın gerdanlığa (ne dersiniz?)" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan yine: "Ateşten bir gerdanlık!" cevabını aldı. O, yine sordu: "Bir çift altın küpeye ne dersiniz?" "Ateşten bir çift küpe!" Kadında bir çift altın bilezik vardı. Onları çıkarıp attı ve: "(Ey Allah'ın Resülü), kadın kocası için süslenmezse, onun yanında kıymeti düşer" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Sizden birine, gümüş küpeler takınmasından, bunları za'feran veya abir ile sarartmasından kimse engel olmaz!" cevabını verdi."

Kaynak:  Nesai, Zinet 39, (8,159).

Konu:  Zinet


2080-)  Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına Fatıma Bintu Hübeyre, elinde altından iri yüzükler (Feth) olduğu halde gelmişti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kadının ellerine vurmaya başladı. Fatıma da hemen (oradan sıvışıp) Resûlullah'ın kerimeleri Fatımatu'z-Zehra (radıyallahu anha)'nın yanına girdi. Ona Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kendisine olan davranışını anlattı. Bunun üzerine Hz. Fatıma (radıyallahu anha) boynundaki altın zinciri çıkarıp: "Bunu bana Hasan'ın babası Hz. Ali (radıyallahu anhüma) hediye etti" dedi. Zincir daha elinde iken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarına girdi ve şunu söyledi: "Ey Fatıma! Halkın: "Resûlullah'ın kızının elinde ateşten bir zincir var!" demesi seni memnun eder mi?" dedi ve böyle diyerek oturmadan geri dönüp gitti. Bunun üzerine Fatıma (radıyallahu anha) zinciri çarşıya gönderip sattırdı, parasıyla bir köle satın aldı ve onu azad etti. Bu olanlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatılınca: "Fatımayı ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun!" buyurdular."

Kaynak:  Nesai, Zinet 39, (8,158).

Konu:  Zinet


2081-)  Huzeyfe'nin kız kardeşi (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey kadınlar cemaati! Süs eşyanız gümüşten olmalıdır. Sizden hangi kadın altınla süslenir ve onu izhar eder (yabancıya gösterirse), mutlaka onunla azaba maruz kalır."

Kaynak:  Ebu Davud. Hatem 8. (4237); Nesai. Zinet 39, (8.156.157).

Konu:  Zinet


2082-)  Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ehline takı ve ipeği yasakladı ve: "Eğer sizler cennet takılarını ve cennetin ipeğini seviyorsanız, bunları dünyada takınıp giymeyin" buyurdu." Nesai'nin İbnu Ömer'den yaptığı bir diğer rivayette: "Resulullah, altın takınmayı, mukatta yani az bir parça olmak kaydıyla tecviz etti" denilmiştir. Mukatta: Az bir şey demektir, kulağın üst kısmına takılan küçük halka, kadın yüzüğü gibi. İsraf, kibir ve zekat vermekten kaçınmak gibi durumları mekruh addetmiştir.

Kaynak:  Nesai, Zinet 39, (8,156).

Konu:  Zinet


2084-)  Arfece İbnu Es'ad (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cahiliye devrinde cereyan eden Külab savaşında burnum isabet almış, bu sebeple gümüşten bir burun taktırmıştım. Bilahare kokmaya başladı. (Durumu kendisine açınca), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bana altından bir burun yaptırmamı söyledi."

Kaynak:  Ebu Davud, Hatem 7, (4232, 4233, 4234); Tirmizi Libas 31, (1770); Nesai, Zinet 41, (8, 163, 164).

Konu:  Zinet


2085-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) bildiriyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselàm)'ın kılıncının kabzasının üst kısmı (kabia) gümüştendi. Nesai nin Enes'ten bir rivayetinde, "Resûlullah'ın kılıncının pabuç kısmı gümüştü, kabzasının baş kısmı (kabia) da gümüştü. Bunlar arasında gümüş halkalar vardı" denmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 71, (2583, 2584, 2585); Tirmizi, Cihad 16 (1691); Nesai, Zinet 121, (8, 219).

Konu:  Zinet


2086-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yahudiler ve hıristiyanlar (saçlarını) boyamazlar. Siz onlara muhalefet edin." Bu hadis Tirmizi'de "(Saçınızdaki) aklıkların rengini değiştirin, yahudilere benzemeyin!" şeklinde gelmiştir.

Kaynak:  Buhari, Libas 67, Enbiya 50; Müslim, Libas 80, (2103); Ebu Davud, Tereccül 18, (4203); Nesai, Zinet 14, (8,137); Tirmizi, Libas 20, (1752).

Konu:  Zinet


2088-)  Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den rivayete göre, sakalını sufra denen sarı boya ile boyar ve derdi ki: "Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı gördüm, sakalını bununla boyamıştı, en çok sevdiği boya da bu idi. Bununla elbisesini boyadığı da olurdu." Buhari ve Müslim'de, Hz. Enes'ten gelen bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah hiç saçını boyamadı. Çünkü ondaki beyazlar çok azdı. Başındaki akları saymak istesem sayabilirdim. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) (saçlarını) kına ve ketem ile boyarlardı."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 18, (4064), Tereccül 19, (4210); Nesai, Zinet 17, (8,140). Buhari, Libas 66, Menakıb 23; Müslim, Fedail 100-105, (2341); Ebu Davud, Tereccül 18, (4209); Nesai, Zinet 17, (8,140, 141).

Konu:  Zinet


2089-)  Kerime Bintu Hümam anlatıyor: "Bir kadın, Hz. Aişe'ye kına yakma hususunda sormuştu, şu cevabı aldı: "Bunda bir beis yok (kına yakılabilir). Ancak ben bundan hoşlanmam. Çünkü sevdiğim (aleyhissalatu vessellam), onun kokusunu sevmezdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Tereccül 4, (4164); Nesai, Zinet 19, (3,142).

Konu:  Zinet


2090-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bir kadın, perde gerisinden Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a eliyle bir mektup uzattı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) elini derhal geri çekip: "Ne bileyim, bu el kadın eli midir, erkek eli midir?" buyurdu. Kadıncağız: "Kadın elidir!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin" buyurdu. Bununla kına yakmayı kastetmişti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tereccül 4, (4166); Nesai, Zinet 18, (8,142).

Konu:  Zinet


2093-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), erkeğin za'feran sürmesini yasakladı."

Kaynak:  Buhari, Libas 33; Müslim, Libas 77, (2101); Ebu Davud, Tereccül 7, (4179); Tirmizi, Edeb 51, (2816); Nesai, Zinet 74, (8,189).

Konu:  Zinet


2095-)  Ya'la İbnu Mürre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) halük sürünmüş bir adam görmüştü. ki: "Git bunu yıka, sonra gene yıka, sonra bir daha (za'feran sürünmeye) dönme!" dedi."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 51, (2817); Nesai, Zinet 34, (8,152,153).

Konu:  Zinet


2097-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü dedim, benim omuzlarıma kadar dökülen (gür) saçlarım var, tarayıp tanzim edeyim mi?" "Evet dedi, ona ikramda bulun." Ravi der ki: "Ebu Katade, "Evet, ona ikramda bulun!" sözü sebebiyle, günde iki sefer (bakım yapar ve) saçlarını yağlardı."

Kaynak:  Muvatta, Şa'ar 6, (2, 949); Nesai, Zinet 60, (9183).

Konu:  Zinet


2100-)  Abdullah İbnu Mugaffel (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) saç bakımını gün aşırı yapmayı emredip, fazlasını yasakladı."

Kaynak:  Ebu Davud, Tereccül 1, C4159); Tirmizi, Libas 22, (1756); Nesai, Zinet 7, (8,131,132).

Konu:  Zinet


2101-)  Nafi' (rahimehullah) İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in şu sözünü nakleder: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kaza'ı (yani çocuğun başının bir kısmını traş etmek) yasakladı" deyince, "Kaza' nedir?" diye sordular. Şöyle açıkladı: "Kişi çocuğun başını traş eder, ancak şurada burada bazı yerleri kesmez, olduğu gibi bırakır." Ravi, bunu söylerken alnına ve başının iki yanına işaret etti."

Kaynak:  Buhari, Libas 72; Müslim, Libas 113 (2120); Ebu Davud, Tereccül 14, (4193, 4194); Nesai, Zinet 5, (8,130); İbnu Mace, Libas 38, (3637).

Konu:  Zinet


2102-)  Abdullah İbnu Ca'fer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ca'fer (radıyallahu anh)'in ölüm haberi gelince, Cafer ailesini üç gün (matem yapmaya) terketti. Sonra yanlarına gelerek: "Kardeşimin üzerine artık bugünden sonra ağlamayın!" dedi ve: "Bana kardeşimin oğullarını toplayın!" emretti. Biz yanına getirildik, tıpkı civcivler gibiydik. "Bana bir berber çağırın!" dedi. (Gelince) berbere emretti, o da başlarımızı traş etti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tereccül 13, (4192); Nesai, Zinet 58, (8,182).

Konu:  Zinet


2103-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadınların başlarını traş etmelerini yasakladı."

Kaynak:  Nesai, Zinet 4, (8,130); Tirmizi, Hacc 74, (914).

Konu:  Zinet


2104-)  Hz. Esma (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Kızım çiçek hastalığına yakalandı ve saçları döküldü. Ben onu evlendirdim, iğreti saç takayım mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Allah takana da taktırana da lanet etmiştir?" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Libas 83, 85; Müslim, Libas 115, (2122); Nesai, Zinet 71, (8,187,188).

Konu:  Zinet


2105-)  Humeyd İbnu Abdirrahman İbnu Avf tarafından rivayet edilen ve Kütüb-i Sitte'nin herbirinde yer alan bir rivayet de şöyle: "Hz. Muaviye (radıyallahu anh) hacc yaptı. O zaman minbere çıkarak halka bir hutbe irad etti. (Hutbe sırasında), koruma polisinin elinde bulunan bir tutam saçı alarak şunları söyledi: "Ey Medineliler! Alimleriniz nerede? Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, bu çeşit şeyleri yasaklamış ve şöyle demişti: "İsrailoğullarının kadınları ne zamanki bunu taktılar helak oldular."

Kaynak:  Buhari, Libas 83, Enbiya 50; Müslim, Libas 122, (2127); Muvatta, Şa'ar 2, Ebüı Davud, Tereccül 5, (4167); Tirmizi, Edeb 32, (2782); Nesai, Zinet 21, (8,144-147), 68, 69, (8,186, 187); İbnu Mace, Nikah (1987).

Konu:  Zinet


2106-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Ehl-i Kitap, saçlarını alınlarına döküyorlardı, müşrikler de ayırıyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (vahiyle) emir gelmeyen hususlarda Ehl-i Kitab'a muvafakatı severdi. Saçını alnı üzerinde o da serbest bıraktı. Sonra (ortadan) ayırarak (sağ ve sola) taradı."

Kaynak:  Buhari, Libas 70; Müslim, Fedail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccül 10, (4188); Nesai, Zinet 62, (8,164).

Konu:  Zinet


2107-)  Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Saçtaki akları yolmayın. Zira bir kimse müslüman iken tek bir kıl bile ağarmış olsa, bu Kıyamet günü onun için mutlaka bir nur olur." Bir rivayette şöyle denmiştir: "Allah ona bu sebeble sevap yazdı, onun sebebiyle ondan günah affetti."

Kaynak:  Ebu Davud, Tereccül 17, (4202); Tirmizi, Edeb 56, (2822); Nesai, Zinet 13, (8, 136); İbnu Mace, Edeb 25, (3721); Müslim, Fedail 100, (2341). Hadisin metni Ebu Davud'dan alınmadır.)

Konu:  Zinet


2108-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bıyıkları kazıyın, sakalları serbest bırakın." Sahiheyn'in bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Şu ameller fıtrattandır: Kasık traşı, tırnakların kesilmesi, bıyıkların kesilmesi." Bir diğer rivayette: "Müşriklere muhalefet edin, sakallarınızı uzatın, bıyıklarınızı kesin" denir.

Kaynak:  Buhari, Libas 64, 65; Müslim, Taharet 53, (259); Muvatta, Şa'ar 1, (2, 947); Ebu Davud, Tereccül 16, (4199); Tirmizi, Edeb 18, (2764); Nesai, Taharet 15, (1,16).

Konu:  Zinet


2109-)  Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bıyığından kim almazsa bizden değildir."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 16, (2762); Nesai, Taharet 13, (1,15).

Konu:  Zinet


2112-)  Hz. Enes (radıyrallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana, (dünyanızdan) koku ue kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazda kılındı."

Kaynak:  Nesai, İşretu'n-Nisa 1, (7, 61).

Konu:  Zinet


2114-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime tib ikram edilirse onu reddetmesin. Çünkü, o güzel koku verir ve taşıması da kolaydır."

Kaynak:  Müslim, Elfaz 20, (22 3); Ebu Davud, Tereccül 6, (4172); Nesai, Zinet 76, (8,189).

Konu:  Zinet


2117-)  Nafi' merhum anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) buhur yaktığı zaman saf öd ve kafürla karışık öd kullanır ve şunu söylerdi: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da böyle yapardı."

Kaynak:  Müslim, Elfaz 21, (2254); Nesai, Zinet 38, (8,156).

Konu:  Zinet


2118-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erkeğin tib'i (sürünıne maddesi) kou neşreder, rengi olmaz. Kadının tib'i ise rengi olur, kokusu olmaz."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 31, (2788); Nesai, Zinet 32, (8,151).

Konu:  Zinet


2119-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) şunu demiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) misk ve anber gibi, renksiz koku maddeleri sürünürdü ve derdi ki: "Sürünme maddelerinin en iyisi misktir."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 16, (991); Nesai, Zinet 31, (8, 151, 152); Ebu Davud, Cenaiz 37, (3158).

Konu:  Zinet


2120-)  Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her göz zanidir. Şurası muhakkak ki, kadın koku sürünür, sonra da (erkek) cemaate uğrarsa o da zaniyedir."

Kaynak:  Tirmizi, Edeb 35, (2787); Ebu Davud, Tereccül 7, (4174, 4175); Nesai, Zinet 35, (8,153).

Konu:  Zinet


2121-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kendisine buhur değen kadın sakın bizimle yatsı namazına katılmasın.

Kaynak:  Müslim, Salat 143, (444); Ebu Davud, Tereccül 7, (4175); Nesai, Zinet 87, (8, 154).

Konu:  Zinet


2122-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fıtrat beştir: Sünnet olmak, etek traşı olmak, bıyığı kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altını yolmak."

Kaynak:  Buhari, Libas 63, 64, İsti'zan 51; Müslim, taharet 39, (257); Muvatta, Sıfatu'n Nebiyy 3, (2, 921); Tirmizi, Edeb 14, (2757), Ebu Davud Tereccül 16, (4198); Nesai, Taharet 10,11, (1,14,15).

Konu:  Zinet


2123-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkama, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikasu'l-ma yani istinca yapmak."

Kaynak:  Müslim, 56 (261); Ebu Davud, Taharet 29, (53); Tirmizi, Edeb 14, (2758); Nesai, Zinet 1, (8,126,127).

Konu:  Zinet


2124-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini, koltuk altının yolunup, eteğin traş edilmesini kırk gün aşmayacak şekilde vakitledi."

Kaynak:  Müslim, Taharet 51, (258); Ebu Davud, Tereccül 16, (4200); Tirmizi, Edeb 15, (2759); Nesai, Taharet 13, 14, (1, 15, 16).

Konu:  Zinet


2129-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "İğreti saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da AIIah lanet etsin!"

Kaynak:  Buhari, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesai, Zinet 25, (8,148).

Konu:  Zinet


2131-)  Ebü'l-Husayn el-Heysem İbnu Şefi anlatıyor: "Ben ve künyesi Ebu Amir olan Meafirli bir arkadaşım İliya (da denen Kudüs)'da namaz kılmak üzere beraberce yola çıktık. Onlara kıssa anlatan büyükleri, Ezd kabilesine mensup Ebu Reyhane künyesini taşıyan bir Sahabi idi. Ebü'l-Hüsayn der ki: "Arkadaşım benden önce mescide vardı. Sonra da ben geldim ve yanına oturdum. Bana: "Ebu Reyhane'nin anlattığına yetiştin mi?" dedi. "Hayır!" diye cevap verince: "Ben onun anlattığını dinledim, diyordu ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) on şeyi yasakladı: Dişleri törpüleyip inceltmek, dövme yapmak, (erkeklerin saç ve sakallarındaki akları, kadınların yüzlerindeki tüyleri) yolması, kadının kadınla, erkeğin erkekle aynı örtü altında arada bir mania olmadan yatması, erkeğin Acemler gibi elbisesinin alt kısmına ipek şerit ilave etmesi, yine Acemler gibi omuzlarına alem olarak (dört parmak genişliğinden fazla) ipek koyması, yağmacılık yapması; saltanat sahibi olmayanın (Acemlerin ziyyi (süsü) durumunda olan) kaplan (derisinin) üzerine oturması ve yüzük takması."

Kaynak:  Ebu Davud, Libas 11, (4049); Nesai, Zinet 20, (8, 143); İbnu Mace, Libas 47, (3655).

Konu:  Zinet


2132-)  İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) on şeyi sevmezdi: Sarı yani halük, yaşlılıkla ortaya çıkan akların rengini değiştirme, izarın (kibirle) yerde sürünmesi, altın yüzük takmak, teberrüc (kadınların zinetlerini yersiz olarak göstermesi), zar atmak, Muavvizeteyn'den başka bir şey okuyarak rukye yapmak, akdü't-temaim (muska bağlamak), suyu (meniyi) mahallinden başka yere atmak, çocuğu ifsad etmek. Resûlullah, bunları) haram kılmaksızın mekruh sayardı."

Kaynak:  Ebu Davud, 3, (4222); Nesai, Zinet 17, (8,141).

Konu:  Zinet


2133-)  Hz. AIi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bana altın yüzük takmayı, kıssi elbise giymeyi, rükü ve secdede Kur'an okumayı, sarıya boyanmış elbise giymeyi yasakladı." Tirmizi ve Nesai'nin rivayetlerinde şu ziyade var: "...kızıl meysereyi ve el-ciayı da yasakladı." Cia, Mısır'da arpadan veya buğdaydan yapılan bir şaraptır." Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Ali: "Bunları size de yasakladı demiyorum" der.

Kaynak:  Müslim, Libas 31, (2078); Muvatta, 28, (1, 80); Ebu Davud, Libas 11, (4044, 4045, 4046, 4050), Hatim 4, (4225); Tirmizi, Salat 195, (264); Nesai, 97, (2,188), Zinet 43, 44, 45, 96, 122, (8,165,169, 203, 219).

Konu:  Zinet


2134-)  Hz. Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah bize yedi şeyi yasakladı: Altın yüzükler altın ve gümüş kaplar, ipekli eyer yaygıları, ipekli kıssi kumaşlar, istibrak denen kalın ipekli kumaşlar, ibrişim kumaşlar ve ipek kumaşlar."

Kaynak:  Buhari, İsti'zan 8, Cenaiz 2, Mezalim 5, Nikah 71, Eşribe 28, Marza 4, Libas 28, 36, 45, Edeb 124, Eyman 9; Müslim 3, (2066); Tirmizi, Edeb 45, (2810); Nesai, Zinet 92, (8, 201).

Konu:  Zinet


2140-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu resimleri yapanlar var ya, -bir rivayette: "Şu resimlerin sahipleri var ya! Kıyamet günü azab olunacaklar. Onlara: "Şu yaptıklarınızı diriltin" denir."

Kaynak:  Buhari, Libas 89, Tevhid 56, Müslim, Libas 103, (2018); Nesai, Zinet 114:, (8, 215).

Konu:  Zinet


2141-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden dönmüştü. (O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Resûlullah perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti. "Ey Aişe! buyurdular, bil ki, Kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklid edenlerdir." Hz. Aişe rivayetine devamla dedi ki: "Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptık."

Kaynak:  Buhari, Libas 91, 95; Müslim, Libas 87, (2105); Muvatta, İsti'zan 8, (2, 966, 967); Nesai, Zinet 112, 113, (8, 213); İbnu Mace, Libas 45, (3653).

Konu:  Zinet


2142-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın anlattığına göre: "Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamım, şu resimleri yaptım. Bana bu hususta fetva ver!" dedi. İbnu Abbas adama: "Bana yaklaş!" emretti, adam yaklaşınca: "Bana daha da yaklaş!" dedi. Adam yaklaştı. İbnu Abbas elini başının üzerine koydu ve: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim. Şöyle diyordu: "Bütün tasvirciler ateştedir. Allah ressamın yaptığı her bir resim için bir nefis koyar ve bu ona cehennemde azab verir." İbnu Abbas devamla adama dedi ki: "İlla da resim yapacaksan ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap."

Kaynak:  Buhari, Büyü 104; Müslim, Libas 99, (2110); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 214).

Konu:  Zinet


2144-)  Ebû Talha el-Ensari (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler, içerisinde köpek ve timsaller bulunan eve girmezler.

Kaynak:  Buhari, Libas 92, 88, Bedü'l-Halk 6, 14, Megazi 11; Müslim, Libas 102, (2606); Ebu Davud, Libas 48, (4155); Tirmizi, Edeb 44, (2805); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 213); İbnu Mace, Libas 44, (3649).

Konu:  Sehavet ve Kerem


2146-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cibril (aleyhisselam) geldi ve: "Dün sana gelmiştim (ama yanına girmedim)." Girmeyişimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardı, kapının üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin başlarının koparılmasını emret ki ağaç şekline dönsün. Örtüden ayak altına atılacak iki minder yapılmasını, köpeğin de dışarı çıkarılmasını söyle!" Bu söylenenler yapıldı."

Kaynak:  Müslim, Libas 102 (2112); Ebu Davud, Libas 48, (4158); Tirmizi, Edeb 44, (2807); Nesai, Zinet 113, (8, 216). Bu rivayet Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnine mutabıktır.

Konu:  Sehavet ve Kerem


2147-)  Hz Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular k‹: "İçerisinde resim, cünüb ve köpek bulunan eve (rahmet) melekleri girmez."

Kaynak:  Ebu Davud, Taharet 90, (227); Libas 48, (4152); Nesai, Taharet 168, (1,141), Sayd 11, (7,185).

Konu:  Sehavet ve Kerem


2153-)  Ukbe İbnu'l-Haris (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindi namazı kıldırmış idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarıp evine girdi. Halk onun bu telaşesinde hayrete düşmüştü. Ancak geri dönmesi gecikmedi. Gelince, (halkın merakını yüzlerinden anlayan Hz. Peygamber şu açıklamayı yaptı): "Yanımda kalan birkısım altın vardı (namazda) onu hatırladım. Beni alıkoyacağından korktum ve hemen gidip dağıttım."

Kaynak:  Buhari, Ezan 155, Amel fi's-Salat 18, Zekat 20, İsti'zan 36; Nesai, 104 (3, 84).

Konu:  Yolculuk


2184-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu üç şeyde armağan vardır: Deve yarışı veya at yarışı veya ok yarışı."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 67, (2574); Tirmizi, Cihad 22, (1700); Nesai, Hayl 14, (6, 226, 227).

Konu:  Müsabaka


2187-)  Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), antrenmanlı atı el-Hafya'dan Seniyyetu'l-Veda'ya kadar koşturdu. Antrenmanlı olmayanı da Seniyyetü'l-Veda'dan Beni Zürayk Mescidi'ne kadar koşturdu."

Kaynak:  Buhari, Salat 41, Cihad 56, 57, 58, İ'tisam 16, Müslim. İmaret 95, (1870); Muvatta, Cihad 45, (2, 467, 468); Ebu Davud, Cihad 67, (2575), Tirmizi, Cihad 22, (1699); Nesai, Hayl 13, (6, 226).

Konu:  Müsabaka


2189-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Adba adında bir devesi vardır. Bu bütün yarışları kazanırdı. Bir gün binek devesi üzerinde bir bedevi geldi ve yarışta Adba'yı geçti. Bu durum Ashab'ın ağrına gitti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), üzüntülerini yüzlerinden okuyunca şu açıklamayı yaptı: "Yeryüzünde, yükselttiği herşeyi arkadan alçaltmak Allah üzerine bir haktır."

Kaynak:  Buhari, Cihad 59, Rikak 38; Ebu Davud, Edeb 9, (4802); Nesai, Hayl 14, (6, 227).

Konu:  Müsabaka


2191-)  Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar: 1- Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın. 2- Atan. 3- Atana ulaştıran."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 24, (2513); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 11, (1637); Nesai, Cihad 26, (6, 28), Sayl 8, (6, 222, 223).

Konu:  Müsabaka


2194-)  Ebu Vehb el-Cüşemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size alnı sakar, ayakları sekili kahverengi atı veya alnı sakar ayakları sekili kızıl atı veya alnı sakar, ayakları sekili siyah atı tavsiye ederim." Ebu Vehb'e: "Kızılın tafdil edilişinin sebebi nedir?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Çünkü, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir seriyye göndermişti. Zafer haberini ilk getiren kızıl atın sahibi idi." Nesai'de şu ziyade vardır: "(Allah yolunda) at besleyin, alınlarından ve arkalarından okşayın. Boyunlarına takı bağlayın fakat kiriş bağlamayın." "Kiriş bağlamayın" ibaresi şunu ifade eder: Araplar cahiliye devrinde nazar değmnesine karşı atlarına kiriş bağlarlardı. Bu hadisle Resûlullah bu işin, Allah'ın kaderinden hiçbirşeyi geri çeviremeyeceğini onlara bildirmiş oldu. Mamafih bu ibarenin: "Atın üzerinde, cahiliye devrindeki gibi intikam almaya kalkmayın" manasını taşıdığı da söylenmiştir. (Zira evtar, "vitr" kelimesinin de cem'idir. Vitr, intikam demektir."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 44, (2544); Nesai, Hayl 3, (6, 218, 219).

Konu:  Müsabaka


2197-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şikal attan hoşlanmazdı. Bu, atın ön sağ ve arka sol ayağında veya ön sol, arka sağ ayağında (çaprazlama) seki bulunmasıdır. Ancak şikal için şöyle diyen de olmuştur: "Atın üç ayağının sekili, birinin sekisiz olmasıdır veya üçünün sekisiz, birinin sekili olmasıdır, şikal sadece arka ayakta olur. Şu da söylenmiştir: "Şikal, beyazlı alaca ihtilafının çaprazlama olmasıdır."

Kaynak:  Müslim, İmaret 102, (1875); Ebu Davud, Cihad 46, (2547); Tirmizi, Cihad 21, (1698); Nesai, Hayl 4, (6, 219).

Konu:  Müsabaka


2198-)  Urve İbnu'l-Ca'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Atın alnına hayır bağlanmıştır: "Bu hayır), sevap ve ganimettir. Bu hal kıyamete kadar bakidir."

Kaynak:  Buhari, Cihad, 43, 44, Humus 8; Müslim, İmaret 98, (1873); Tirmizi, Cihad 19, (1694); Nesai, Hayl 7, (6, 222).

Konu:  Müsabaka


2200-)  Hz. Cerir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı atın alnındaki tüyleri parmaklarıyla bükerken gördüm. Büküyor ve şöyle diyordu: "Atın alnına Kıyamet gününe kadar hayır bağlanmıştır. Bu hayır sevap ve ganimettir."

Kaynak:  Müslim, İmaret 97, (1872); Nesai, Hayl 7, (6, 221).

Konu:  Müsabaka


2202-)  Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hiçbir Arabi at yoktur ki, her seher vaktinde şu kelimelerle dua etmesine izin verilmesin: "Ya Rabbi, Beni insanoğlundan dilediğine temlik ettin, beni onun malı kıldın. Öyleyse beni, ona onun en sevgili malı, en sevgili ehli kıl" veya "Beni ona, onun en sevgili malından ve ehlinden biri kıl."

Kaynak:  Nesai, Hayl 9, (6, 223).

Konu:  Müsabaka


2205-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir katır hediye edilmişti, ona bindi. Ben kendisine: "Eşekleri atlara aşırtsak da bunun gibi katırlar elde etsek olmaz mı?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Bunu (şeriatın bu meseledeki hükmünü) bilmeyenler yapar."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 59, (2565); Nesai, Hayl 10, (6, 224).

Konu:  Müsabaka


2206-)  Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zira, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helak etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın)."

Kaynak:  Buhari, İ'tisam 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizi, İlm 17, (2681); Nesai, Hacc 1, (5,110).

Konu:  Sual


2212-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim birşey asarsa, o astığı şeye havale edilir."

Kaynak:  Nesai, Tahrim 19, (7,112).

Konu:  Sihir ve Kehanet


2215-)  Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü. Sonunda Cebrail aleyhisselam gelerek: "Seni yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğümünü falanca kuyuya attı" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Ali (radıyallahu anh)'yi (bu maksadla oraya) gönderdi. Ali (radıyallahu anh) düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Aleyhissalatu vesselam, bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu, o yahudiye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi."

Kaynak:  Nesai, Tahrim 20, (7,112-113).

Konu:  Sihir ve Kehanet


2216-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a zemzemden sundum, ayakta olduğu halde içti." Bir rivayette: "Resûlullah Beytullah'ın yanında iken su istedi, ben ona bir kova getirdim" denmiştir. Bir diğer rivayette şu ziyade gelmiştir: "İkrime o gün (Resûlullah'ın) deve üzerinde olduğu hususunda yemin etti."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 16, Hacc 76; Müslim, Eşribe 120, (2027); Tirmizi, Eşribe 12, (1883); Nesai, Hacc 165, (5, 237).

Konu:  İçecekler


2217-)  Tirmizi ve Nesai'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zemzemi ayakta içti."

Kaynak:  Tirmizi, Nesai

Konu:  İçecekler


2227-)  Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz su içerken su kabına nefes etmesin."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 25, Vudü 18, 19; Müslim, Taharet 64, (267); Eşribe 121, (267); Tirmizi, Eşribe 16, (1890); Nesai, Taharet 42, (1, 43, 44).

Konu:  İçecekler


2236-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ümmü Süleym'in bir bardağı vardı. (Bu bardakla ilgili olarak) derdi ki: "Ben bu bardakla Resûlullah'a her çeşit meşrubatı sunmuşum: "Su, bal (şerbeti), süt, şıra".

Kaynak:  Nesai, Eşribe 58, (8, 335).

Konu:  İçecekler


2237-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarhoşluk veren her içki haramdır."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2238-)  Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bal şerbetinden sunulmuştu: "Sarhoşluk veren her içki haramdır!" diye cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2239-)  Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette (Resûlullah'a açıklaması şöyledir): "Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (hüp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır." Tirmizi de gelen bir diğer rivayette "tek yudumu haramdır" diye gelmiştir.

Kaynak:  Buhari, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, (2001); Muvatta, Eşribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Eşribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Eşribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Eşribe 23, 8, (298).

Konu:  İçecekler


2240-)  Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'a "Ey Allah'ın Resülü, dedim, Yemen'de yapmakta olduğumuz şu iki şarap hakkında bize fetva ver: Bit'; bu baldandır, şiddetleninceye kadar nebiz yapılır. İkincisi mizr'dir, bu mısırdan ve arpadan yapılır, bu da şiddetleninceye kadar nebiz yapılır." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Ben her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum" buyurdular."

Kaynak:  Buhari, Megazi 60, Cihad 164, Edeb 80, Ahkam 22, Müslim, Cihad 7, (1733), Eşribe 70; Ebu Davud, Eşribe 5, (3684); Nesai, Eşribe 23, 24, (8, 298, 299).

Konu:  İçecekler


2241-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a içeceklerden sormuştu. Efendimiz: "Kaynayan sarhoş edicilerin hepsinden az da olsa çok da olsa kaçın" cevabını verdi."

Kaynak:  Nesai, Eşribe 24, (8, 300), 48, (8, 324).

Konu:  İçecekler


2243-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhoş edici hamrdır. Ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde, ölürse, ahirette şarab içemez."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, (2003); Muvatta, Eşribe 11, (2, 846); Ebu Davud, Eşribe 5, (3679); Tirmizi, Eşribe 1, (1862); Nesai, Eşribe 22, 46, (8, 296, 297, 318).

Konu:  İçecekler


2244-)  Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Ömer (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın minberinde şu açıklamayı yaptı: "Emma ba'd, Ey insanlar! Hamr'ın haram olduğu hükmü inmiştir. Bilesiniz ki hamr (günümüzde ve çevremizde) beş şeyden yapılmaktadır: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, aklı örten (her) şeydir."

Kaynak:  Buhari, Eşribe 2, 5; Teysir, Maide 10; Müslim, Tefsir 32, (3032); Nesai, Eşribe 20, (8, 295); Ebu Davud, Eşribe 1, (3669); Tirmizi, Eşribe 8, (1873).

Konu:  İçecekler


2245-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Allah, sarhoş ediciyi içen kimseye tinetu'l-habal içirmeye ahdetmiştir." "Tinetu'l-Habal nedir?" diye sorulunca: "Cehennemliklerin (vücudlarından, çıkan) terleridir!" diye cevap verdi.

Kaynak:  Müslim, Eşribe 72, (2002); Nesai, Eşribe 49, (8, 327).

Konu:  İçecekler


2247-)  Ebu Müsa (radıyallahu anh) demiştir ki: "Bana göre, ha hamr içmişim, ha Allah'ı bırakarak şu sütuna tapmışım, ikisi de birdir."

Kaynak:  Nesai, Eşribe 42, (8, 314).

Konu:  İçecekler


2248-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hamr aynı ile haram edilmiştir, (bu sebeple) azı da haramdır, çoğu da; keza her içkiden hasıl olan sarhoşluk da (haramdır)."

Kaynak:  Nesai, Eşribe 48, (8, 320, 321).

Konu:  İçecekler


2250-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hamr şu iki ağaçtandır: Hurma ve asma."

Kaynak:  Müslim, Eşribe 13, (1985); Tirmizi, Eşribe 8, (1876); Ebu Davud, Eşribe 4, (3678); Nesai, Eşribe 19, (8, 294).

Konu:  İçecekler


2254-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): "Kim Allah'ın haram kıldığını haram kılmaktan hoşlanırsa nebiz'i haram kılsın" dedi." Bir rivayette, Kays İbnu vehb ona: "Benim bir küpcüğüm var, içerisine şıra koyuyor, şıra kaynayıp durulunca içiyorum" dedi. (İbnu Abbas) cevaben: "Bu söylediğin şey ne zamandan beri içeceğini teşkil etmekte?" diye sordu. Kays: "Yirmi yıldan beri" deyince, İbnu Abbas: "Öyleyse uzun zamandır, damarların su ihtiyacını pislikten gördü" dedi."

Kaynak:  Nesai, Eşribe 48, (8, 322-323).

Konu:  İçecekler


2255-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oruç tutuyordu. Orucunu açacağı vakti kolladım. Kabaktan mamul bir kap içerisinde yaptığım nebizi getirdim. Nebiz kaynayıp kabarıyordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu şu duvara çal. Zira artık bu, Allah'a ve ahirete inanmayanların içkisidir" buyurdu."

Kaynak:  Ebu Davud, Erşibe 12, (3716); Nesai, Eşribe 25, (8, 301).

Konu:  İçecekler


2256-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a içerisinde nebiz bulunan bir kadeh getirdi. Efendimiz bu sırada (Haceru'l-Esved) rüknünün yanında idi. Bardağı ona sundu. Efendimiz, ağzına kadar götürdü. Ancak nebizin (keskinleşip ekşiliğinin) şiddetlendiğini gördü ve bardağı sahibine geri çevirdi. (Cemaatten) bir adam: "Bu haram mıdır ey Allah'ın Resülü?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Bana adamı çağırın!" dedi. Ondan bardağı tekrar aldı. Sonra su istedi sudan bardağa döküp, tekrar ağzına götürdü (yine keskin bularak alnını buruşturup) kaşların çattı. Tekrar yine su istedi ve nebize döktü. Sonra da: "Bu kaplar, size keskinleşir ve kaynamaya başlayacak olursa, içindekinin sertliğini su ile kırın!" buyurdu."

Kaynak:  Nesai, eşribe 82, (8, 323, 324). İmam Nesai, hadisi tahric ettikten sonra: "Bu hadis meşhur değildir (fukahaca pek bilinmiyor), biz bununla ihticac (edip amel) etmeyiz" demiştir.

Konu:  İçecekler

<<İlk <Önceki 2 3 4 5 [6] 7 8 9 10 Sonraki> Son>>

 


İletişim