İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru

Videolar


Alım-Satım Konulu Hadisler - Sayfa 2


292-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), celeb malın pazara gelmeden önce karşılanmasını yasakladı. Kim onu yolda karşılar ve satın alırsa, malın sahibi pazara gelince muhayyerdir (satıştan vazgeçebilir).

Kaynak:  Buhari, Büyû 71; Müslim, Büyû 17, (1519); Tirmizi, Büyû 12, (1221); Nesai, Büyû 18, (7, 257); Ebu Davud, Büyû 45, (3437). Kaydedilen metin, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud'daki metinlerin aynısıdır.

Konu:  Alım-Satım


293-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) şöyle haber verdi: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir satışta iki satışı yasakladı."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


294-)  Ebu Davud'da gelen rivayet şöyledir: "Bir satışta iki satış yapan kimseye en düşük olanı (helal)dır. Aksi halde ribadır."

Kaynak:  Ebu Davud, İcare 55, (3461), Muvatta, Büyû 72, (2, 663); Nesai, Büyû 73 (7, 395-396); Tirmizi, Büyû 18, (1231).

Konu:  Alım-Satım


295-)  İmam Malik (radıyallahu anh)'ten anlatıldığına göre ona şu durum ulaşmıştır: "Adamın biri diğer birisine: "Bana şu deveyi peşin parayla sat, ben de sana vade ile satayım" der. Adam bu tarz alış-veriş hakkında İbnu Ömer'e sorar. İbnu Ömer hoşlanmaz ve adamı bu işten nehyeder."

Kaynak:  Muvatta, Büyû 73, (2, 663).

Konu:  Alım-Satım


296-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in anlattığı üzere Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: "Birinizin satışı üzerine başkanız satış yapmasın."

Kaynak:  Buhari, Büyû 58, 64, 70, 71; Müslim, Nikah 49, (1412); Ebu Davud, Nikah 17, (2080); Tirmizi, Nikah 38 (1134), Büyû 57, (1292); Nesai, Büyû 17, 20, 21, (7, 258); İbnu Mace, Ticarat 13, (2171); Muvatta, Büyû 95, 96, (2, 683).

Konu:  Alım-Satım


297-)  Nesai'den gelen bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: "Kişi, kardeşi, satın alma işini kesinliğe kavuşturuncaya veya tamamen vazgeçinceye kadar araya girip alış-verişte bulunmasın."

Kaynak:  Nesai

Konu:  Alım-Satım


298-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şehirlinin köylü adına alış-veriş yapmasını, alıcı olmadığı halde alıcı imiş gibi görünüp yüksek fiyat vererek fiyat artırmayı, iki kimsenin başlattığı alış-veriş muamelesi kesinlik kazanıp tamamlanmadan bir başkasının aynı mal üzerinde alış-verişe girişmesini, bir kız istetilmiş iken ona talib olmayı, bir kadının, -kız kardeşinin kabındakini almak için- kocasına onu boşamasını taleb etmesini yasakladı." Bir başka rivayette: "...Kardeşinin satışı (kesinleşmeden araya girip fiyatını) artırmasın" şeklindedir. Bir başka rivayette: "...Kişi kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın."

Kaynak:  Buhari, Büyû 58, 70, 71, Şurut 8, 11; Müslim, Nikah 38, 39, 51, 52, (1408-1413), Büyû 9, 12, (1515); Tirmizi, Talak 14, (1190); Nesai, Nikah 20, (6, 71), Büyû 19, 21, (7, 258-259); Ebu Davud, Nikah 2, (2176), 18, (2080); Muvatta, Büyû 45, (2, 683).

Konu:  Alım-Satım


299-)  Ebu Davud'dan gelen bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Deve ve davarın sütünü memesinde bekletmeyin. Kim böyle (memede sütü bekletilmiş) bir hayvanı satın alırsa, sağdıktan sonra muhayyerdir: Memnun kalırsa hayvanı alıkor, memnun kalmazsa hayvanı iade eder ve (sağdığı süte karşılık olmak üzere) bir sa' hurma verir."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 48 (3493).

Konu:  Alım-Satım


300-)  İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Pazara gitmekte olan malı önceden karşılamayın. Hayvanların sütünü memelerinde (günlerce bekleterek) biriktirmeyin. Bir birinize karşı (müşteriyi kızıştırmak için alıcı olmadığınız halde, yüksek fiyat vererek) malın değerini artırmayın."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 41 (1268). Tirmizi hadisin sahih olduğunu belirtti.

Konu:  Alım-Satım


301-)  Abdullah İbnu Amri'bni'l-As (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Hem veresiye hem satış helal olmaz. Bir satışta iki şart da helal değildir. Zimmette olmayanın karı yoktur. Yanında bulunmayan malın satışı yoktur."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 70, (3503); Tirmizi, Büyû 19, (1234); Nesai, Büyû 60, 71, 72 (7, 288, 295); İbnu Mace, Ticarat 20, (2188). Tirmizi, hadisin sahih olduğunu söyledi.

Konu:  Alım-Satım


302-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) miktarı bilinmeyen kuru hurma yığınını, miktarı belli kuru hurma ile satmayı yasakladı.

Kaynak:  Müslim, Büyû 42, (1530); Nesai, Büyû 37, 38, (2, 269, 270).

Konu:  Alım-Satım


303-)  Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Yiyecek yığını, yiyecek yığını mukabilinde satılmaz. Yiyecek yığını, miktarı belli yiyecek mukabilinde satılmaz."

Kaynak:  Nesai

Konu:  Alım-Satım


304-)  Ebu Eyyûb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim, diyordu ki: "Kim çocuğuyla annesi arasını ayırırsa kıyamet günü Allah (celle celaluhu) sevdikleriyle onun arasını ayırır."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû, Cihad 133, (2696); İbnu Mace, Ticarat 46, (2249).

Konu:  Alım-Satım


305-)  Hz. Ali (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, "(Satış sebebiyle cariye bir) anne ile çocuğunun arasını ayırmıştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yasakladı ve satışı bozdu."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


306-)  Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana, kardeş iki köle hediye etti. Bunlardan birini sattım. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir ara sordu: "Köleler ne yapıyorlar?" Ben durumu söyledim. Bunun üzerine bana: "Satışı boz, satışı boz" buyurdu."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 52, (1284); İbnu Mace 46, (2249).

Konu:  Alım-Satım


307-)  İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ribayı (faizi) yiyene de, yedirene de lanet etti." Ebu Davud ve Tirmizi'nin rivayetlerinde şu ziyade vardır: "(Faiz muamelesine) şahitlik edenlere de bu muameleyi yazana da..."

Kaynak:  Müslim, Müsakat 25, (1579); Ebu Davud, Büyû 4, (3333); Tirmizi, Büyû 2, (1206); İbnu Mace, Ticarat 58, (2277).

Konu:  Alım-Satım


308-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda riba yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak." Bir rivayette "...tozu ulaşacak" denir.

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 3, (3331); Nesai, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mace, Ticarat 58, (2278).

Konu:  Alım-Satım


309-)  Amr İbnu'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i Veda Haccı sırasında dinledim, şöyle diyordu: "Haberiniz olsun, cahiliye devrindeki bütün ribalar kaldırılmıştır, ödenmeyecektir. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız. Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış olacaksınız. Haberiniz olsu cahiliye devrindeki bütün kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası da el-Haris İbnu Abdilmuttalib'in kan davasıdır. Bu kimse, Benû Leys'te süt anadaydı. Hüzeyl onu öldürmüştü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): Yarabbi tebliğ ettim mi? dedi. Cemaat: Evet tebliğ ettin dediler ve üç kere tekrarladılar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): Yarabbi Şahid ol! dedi ve üç kere tekrar etti." Hattabi der ki: "Ebu Davud, hadisi şu şekilde, yani "Haris İbnu Abdilmuttalib'in kan davası..." diye rivayet etmiştir. Halbuki diğer kitaplarda: Rebi'a İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib'in kan davası şeklinde rivayet edilmiştir.

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 5, (3334).

Konu:  Alım-Satım


310-)  Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Altın altınla peşin olmazsa ribadır. Buğday buğdayla peşin satılmazsa ribadır. Arpa arpayla peşin satılmazsa ribadır. Kuru hurma kuru hurmayla peşin satılmazsa ribadır." Yukarıdaki metin Sahiheyn'in metnidir. Buhari'nin bir rivayetinde, "verik (yani basılmış dirhem) verikle, altın altınla..." şeklinde gelmiştir.

Kaynak:  Buhari, Büyû 54, 74, 76; Müslim, Musakat 79, (1586); Ebu Davud, Büyû 12, (3348); İbnu Mace, Ticarat 50, (2160), (2259); Muvatta, Büyû 38, (2, 636-637); Tirmizi, Büyû 24 (1243); Nesai, Büyû 41, (7, 273).

Konu:  Alım-Satım


311-)  Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında bize bayağı hurma veriliyordu. Bu muhtelif cins kuru hurmanın bir karışımı idi. Bu bayağı hurmanın iki ölçeğini bir ölçek iyi hurma mukabilinde satıyorduk. Bu tarz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kulağına ulaşınca şöyle buyurdu: "İki ölçek hurmaya bir ölçek hurma, iki ölçek buğdaya bir ölçek buğday iki dirheme bir dirhem olmaz."

Kaynak:  Buhari, Büyû 21; Müslim, Müsakat 98, (1594, 1595, 1596); Tirmizi, Büyû 23, (1241); Nesai, Büyû 41, 50, (17, 271, 272, 273); Muvatta, 32, (2, 632).

Konu:  Alım-Satım


312-)  Bir rivayette de şöyle gelmiştir: "Hz. Bilal (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a (iyi cins bir hurma olan) berni hurması getirmişti. "Bu nereden?" diye sordu. Bilal (radıyallahu anh): Bizde adi hurma vardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yemisi için ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek satın aldık, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Eyvah! Bu ribanın ta kendisi, eyvah bu ribanın ta kendisi, sakın öyle yapma. Şayet iyi hurma satın almak istersen elindekini ayrıca sat. Sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al" dedi.

Kaynak:  Buhari, Vekalet 11; Müslim, Müsakat 96, (1594); Nesai, Büyû 41, (7, 271-272).Müslim, Müsakat 101, (1596).

Konu:  Alım-Satım


313-)  Sahiheyn'de yer alan bir rivayette şöyle gelmiştir. "Dinar dinarla, dirhem dirhemle başa baş misliyle değiştirilmelidir. Kim fazla verir veya fazla alırsa ribaya girmiş olur." Hadisi rivayet eden ravi der ki: "Ben dedim ki; "İbnu Abbas (radıyallahu anh) bunu söylemez. Ebu Said der ki: "İbnu Abbas (radıyallahu anh)'a sordum: Sen bunu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan mı işittin, Kitabullah'ta mı gördün? Bana şu cevabı verdi: "Bunun ikisini de söylemiyorum. Siz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı benden daha iyi tanırsınız. Ancak bana Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anh) haber verdi ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Sadece veresiye satışta riba vardır" buyurmuştur."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


314-)  Müslim'in bir diğer rivayeti şöyledir: "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla başbaşa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını taleb ederse ribaya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir." Yine Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde "...cinsleri farklı ise müstesna" denir.

Kaynak:  Müslim, Müsakat 82, (1584).

Konu:  Alım-Satım


315-)  Ubadetu'bnu Samit (radıyallahu anh)'ten gelen bir başka rivayette (şu ziyade) ifade edilmiştir: "...Bu çeşitler farklı olduğu takdirde peşin ise dilediğiniz gibi satın." Bu hadisi, Buhari hariç , Beş Kitap rivayet etmiştir.

Kaynak:  Müslim, Müsakat 81, (1587); Ebu Davud, Büyû 12, (3349-3350); Tirmizi, Büyû 23, (1240); Nesai, Büyû 43, 44, (7, 274, 275, 276, 277, 278); İbnu Mace, Ticarat 48, (2254).

Konu:  Alım-Satım


316-)  Ebu'l-Minhal anlatıyor: "Zeyd İbnu Erkam ve el-Bera İbnu Azib (radıyallahu anh)'e sarf'tan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum. İkisi de şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) altının gümüş mukabilinde veresiye satılmasını yasakladı."

Kaynak:  Buhari, Büyû 80, 8, Şirket 10, Menakıbu'l-Ensar 50; Müslim, Müsakat 87, (1589); Nesai, Büyû 49, (7, 280).

Konu:  Alım-Satım


317-)  Fadale İbnu Ubeyd (radıyallahu anh) buyuruyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Hayber'de bulunduğu sırada altın ve boncuklarla yapılmış bir gerdanlık getirildi. Bu satılık ganimet mallarındandı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) altınların boncuklardan ayrılmasını emretti. Derhal gerdanlığın altın kısmı ile boncuk kısmı birbirinden ayrıldı. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Altın, altına mukabil, tartısı tartısına satılsın" buyurdular.

Kaynak:  Buhari hariç Beş Kitap tahric etti. Müslim, Müsakat 89, (1591); Tirmizi, Büyû 32, (1255); Ebu Davud, Büyû 13, (3351-3353); Nesai, Büyû 48, (7-279).

Konu:  Alım-Satım


318-)  Müslim'de gelen diğer bir rivayette Haneş es-San'ani der ki: "Biz Fadale ile bir gazvede beraberdik. Derken bana ve arkadaşlarıma ganimetten bir gerdanlık isabet etti. Gerdanlık altın, gümüş ve kıymetli taşlardan yapılmıştı. Ben bunu satın almak isteyerek, Fadale'ye sordum. Bana şöyle cevap verdi: Bunun altınını ayır, bir kafeye koy. Kendi altınını da bir kefeye koy. Sonra sakın misli mislinden fazla birşey alma! Zira ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ederse sakın misli mislinden fazla bir şey almasın."

Kaynak:  Müslim

Konu:  Alım-Satım


319-)  Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), gümüşün gümüşe başa baş olmayan satışını yasakladı. Bize altın mukabilinde dilediğimiz şekilde gümüş ve gümüş mukabilinde dilediğimiz şekilde altın satın almayı emretti." Müslim'in ziyadesinde "...Bir adam "peşin mi?" diye sordu. Ebu Bekre: "Ben böyle işittim" cevabını verdi. Sahiheyn ve Nesai rivayet etmiştir.

Kaynak:  Buhari, Büyû 81, 77; Müslim, Müsakat, 88, (1590); Nesai, Büyû, 50 (7, 280-281).

Konu:  Alım-Satım


320-)  Yahya İbnu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'in fethi sırasında iki Sa'd'a (Sa'd İbnu Ebi Vakkas ve Sa'd İbnu Ubade), ganimet malından altın veya gümüş bir kabı satmalarını emretti. Onlar, her üç (birim)'i aynı dört (birim) mukabilinde, veya her dört (birim)'i üç (birim) ayın mukabilinde sattılar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Siz riba yaptınız, geri verin" emretti."

Kaynak:  İbnu Said

Konu:  Alım-Satım


321-)  Mücahid anlatıyor: "Ben İbnu Ömer (radıyallahu anh)'le beraberdim. Ona bir kuyumcu gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Ben altın işliyor ve bunu kendi ağırlığından fazla altınla satıyorum. Böylece ona harcadığım el emeği miktarında fiyatını artırıyorum" dedi. İbnu Ömer (radıyallahu anh) onu bu işten yasakladı. Kuyumcu aynı meseleyi tekrar tekrar söyledi. Her seferinde İbnu Ömer (radıyallahu anh) onu bu işten yasakladı ve son olarak da şunu söyledi: "Dinar dinarla, dirhem dirhemle satılır. Aralarında fazlalık olamaz. Bu, Peygamberimizin bize vasiyetidir, biz de size vasiyet ediyoruz (tebliğ edip duruyoruz)." Bu rivayet Muvatta'da tam olarak gelmiştir. Nesai ise sadece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sözünü kaydeder.

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


322-)  Ata İbnu Yesar anlatıyor: "Hz. Muaviye (radıyallahu anh) altın veya gümüşten mamul bir su kabını, ağırlığından daha fazla bir fiyatla satmıştı. Kendisine Ebu'd-Derda (radıyallahu anh): "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bu çeşit alış-verişi yasakladığını işittim. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunların satışı misline misil olmalı diye emretti" diye itiraz etti. Hz. Muaviye (radıyallahu anh): "Ben bunda bir beis görmüyorum" diye cevap verdi. Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) öfkelendi ve: "Muaviye'yi kınamada bana yardım edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den haber veriyorum o bana şahsi reyinden söz ediyor. Senin bulunduğun diyarda yaşamak bana haram olsun!" diye söylendi. Ebu'd-Derda bunun üzerine orayı terkederek Hz. Öbek (radıyallahu anh)'in yanına geldi. Durumu olduğu gibi ona anlattı. Hz. Ömer (radıyallahu anh) Hz. Muaviye (radıyallahu anh)'ye bir mektup yazarak bu çeşit satışı (altının altınla satılması), misli misline ve ağırlığına denk olarak yapmasını emretti."

Kaynak:  Muvatta, Büyû 33 (2, 634); Nesai, Büyû 47, (7, 279).

Konu:  Alım-Satım


323-)  Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Riba veresiyededir" buyurdu. Diğer bir rivayette: "Peşin alış-verişlerde (cinsler farklı ise fazlalık sebebiyle) riba olmaz" buyurulmuştur.

Kaynak:  Buhari, Büyû 40; Müslim, Büyû 102, (1596); Nesai, Büyû 50, (7, 281).

Konu:  Alım-Satım


324-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine gümüş alıyordum. Bazanda gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum. Bu durumu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzederek hükmünü sordum. "O andaki (aynı meclisteki) kıymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 24, (1242); Ebu Davud, Büy û 14, (3354-3355); Nesai, Büyû 50, (7, 281-282); İbnu Mace, Ticarat 51, (2262).

Konu:  Alım-Satım


325-)  Ebû Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "...O günün fiyatıyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranızda (henüz ödenmeyen) bir miktar olduğu halde birbirinizden ayrılmış olmayasınız."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 14, (3354, 3355).

Konu:  Alım-Satım


326-)  Ma'mer İbnu Abdillah İbni Nafi (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kölesine, bir sa' buğday vererek pazara yollar ve: "Bunu sat, parasıyla arpa satınal" der. Köle gider. Onu vererek bir Sa'dan bir miktar fazla arpa satın alır. Köle dönünce, Ma'mer (radıyallahu anh) ona "Niye böyle yaptın? Çabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zira ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, şöyle diyordu: "Yiyecek, yiyecekle misli misline denk olmalıdır." O zaman yiyeceğimiz arpa idi. Kendisine: "Ama bu arpa onun misli değildir" dendi ise de: "Ben arpanın buğdaya benzemesinden korkarım" cevabını verdi. "

Kaynak:  Müslim, Müsakat 93, (1592).

Konu:  Alım-Satım


327-)  İmam Malik'e ulaştığına göre, Süleyman İbnu Yesar demiştir ki: "Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın merkebinin yemi bitmişti. Kölesine: "Ailene ait buğdaydan bir miktar götür, ona mukabil arpa satın al, sakın mislinden fazla almayasın" dedi.

Kaynak:  Muvatta, Büyû 50, 52, (2, 645).

Konu:  Alım-Satım


328-)  Ebu Ayyaş'ın -ki ismi Zeyd'dir- anlattığına göre: "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh)'a, beyaz buğday mukabilinde kabuksuz arpa satın almanın hükmünü sorar. Sa'd (radıyallahu anh) kendisine "Hangisi daha kıymetli? diye sorar. Zeyd: "Beyaz buğday" der. Sa'd onu bu işten men eder ve der ki: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a kuru hurmayı taze hurma mukabilinde satın alma hakkında sorulduğu zaman işitmiştim. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu sorana: "Taze hurma kuruyunca ağırlığını kaybeder mi?" dedi. Adam "evet" cevabını verince, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onu bu işten men etmişti."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 14, (1225); Ebu Davud, Büyû 18, (3359); Muvatta, Büyû 22, (2, 624); Nesai, Büyû 36, (7, 269); İbnu Mace, Ticarat 53, (2264).

Konu:  Alım-Satım


329-)  Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), taze hurmayı kuru hurma ile veresiye satmayı yasakladı" denir."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 18, (3360).

Konu:  Alım-Satım


330-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir köle gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e hicret etmek üzere biat etti, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı."

Kaynak:  Müslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Büyû 17, (3358); Nesai Bey'a 66, (7, 292-293); İbnu Mace, Cihad 41.

Konu:  Alım-Satım


331-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre, "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir ordu hazırlamasını emretmiştir. Mevcut develer (askerlere) yetmedi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (devesi olamayanlar için, bilahere) hazine develerinden ödenmek üzere deve te'min etmesini emretti. (Böylece Abdullah) zekat yoluyla hazineye gelecek develerden iki adedi karşılığında bir deve temin ediyordu."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 16, (3357).

Konu:  Alım-Satım


332-)  Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, "Devesini yirmi küçük dev mukabilinde veresiye olarak satmıştır"

Kaynak:  Muvatta, Büyû 59, (2, 652).

Konu:  Alım-Satım


333-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, "Kendisi, satıcının zimmetinde bulunan bir binek devesini, Rebeze'de bulunan dört küçük deve mukabilinde satın almıştır."

Kaynak:  Buhari, bu hadisi bab başlığında (senetsiz olarak) kaydetmiştir. (Büyû 108); Muvatta, Büyû 60, (2, 652).

Konu:  Alım-Satım


334-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "İki hayvan, veresiye olarak bir hayvana mukabil satılamaz. Peşin satılırsa bunda bir beis yok."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


335-)  Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvanın hayvanla veresiye satışını yasaklamıştır."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 21, (1237); Ebu Davud, Büyû 15; Nesai, Büyû, 65, (7, 292); İbnu Mace, Ticarat 56, (2271). Tirmizi, hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.

Konu:  Alım-Satım


336-)  İbnu Şihab anlatıyor: "Said İbnu'l-Müseyyeb derdi ki: "Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvan satışını üç hususta yasakladı: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu'l-habele. Mezamin: Dişi devenin karnındaki yavru demektir. Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve dişiyi dölleyen) şey demektir. Habelu'l-habele: "Hamile develerin hamile kalması yani, dişi develerin karnındaki ceninin doğuracağı yavrunun satımı. İmam Malik, bu tabirleri, yukarıdaki gibi açıklamıştır. Ancak garib kelimeleri açıklayan lugatci vefakihler nezdinde, mezamin ve melakih kelimeleri aksi manaları ifade etmektedir.

Kaynak:  Muvatta, Büyû 63, (2, 654).

Konu:  Alım-Satım


337-)  İmam Malik'e ulaştığına göre, bir adam İbnu Ömer (radıyallahu anh)'e gelerek: "Ben birisine bir borç verdim. Bana, bunu daha üstün bir şekilde iadesini şart koştum" dedi ve hükmünü sordu. İbnu Ömer (radıyallahu anh): "Bu ribadır" diye cevap verdi ve şu açıklamada bulundu: "Borç verme işi üç şekilde cereyan eder. 1. Borç vardır, bunu vermekle sadece Allah'ın rızasını düşünürsün. Karşılığında sana rıza-yı ilahi vardır. 2. Borç vardır, bununla arkadaşını memnun etmek istersin. 3. Borç vardır, temiz bir malla pis bir şey almak için bu borcu verirsin. İşte bu ribadır." Adam: Öyleyse bana ne emredersiniz, ey Abu Abdirrahman? diye sordu. İbnu Ömer şu açıklamada bulundu: "Akdi yırtmanı tavsiye ederim. Borçlu, verdiğin miktarı aynen iade ederse alırsın. Verdiğinden daha az iade eder, sen de alırsan sevap kazanırsın. Eğer sana, daha iyi birşeyi gönül hoşluğu ile verirse, bu sana bir teşekkürdür, böylece teşekkürünü ifade ediyor demektir. Sana ayrıca, ona vade tanıdığın için sevap vardır."

Kaynak:  Muvatta, Büyû 92, (2, 681-682).

Konu:  Alım-Satım


338-)  Mücahid'in anlattığına göre, "İbnu Ömer (radıyallahu anh) bir miktar borç para aldı. Bunu sahibine daha iyi bir şekilde ödedi. Borç veren adam: "Bu verdiğimden efdaldir (fazladır) diyerek almak istemedi. İbnu Ömer adama: "Biliyorum, ancak için bu şekilde rahat edecek" dedi.

Kaynak:  Muvatta, Büyû 90, (2, 681).

Konu:  Alım-Satım


339-)  Salim (radıyallahu anh) anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anh)'e belli bir vade ile bir başkasında alacağı bulunan adam, parasını daha çabuk alabilmek için bir kısmından vaz geçecek olsa? diye sordular. İbnu Ömer bunu hoş görmedi ve bu davranışı yasakladı."

Kaynak:  Muvatta, Büyû 81, (2, 671).

Konu:  Alım-Satım


340-)  Ubeyd İbnu Ebi Salih anlatıyor: "Ben, bilahere ödenmek üzere Dar-ı Nahle ehline bez sattım. Bir müddet sonra Kûfe'ye gitmek istedim. Borçlular bana gelerek fiyattan biraz inmem halinde peşin ödeyeceklerini söylediler. Bunu Zeyd İbnu Sabit'e sordum. Bana: "Hayır, bu işi yapmana cevaz veremem, bunu (ribayı) ne senin yemeni, ne de (satın alanlara) yedirmeni emredemem" dedi.

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


341-)  Ümmü Yunus (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh)'ın Ümmü Velet'i (çocuk doğurmuş cariyesi), Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ya uğradı ve dedi ki: "Zeyd'in bir cariyesini el-Ata'ya sekiz yüz dirheme sattım. Sonra aynı cariyeyi ondan, ödeme zamanı dolmazdan önce altı yüz dirheme satın aldım. Ayrıca ben kendisine, bunu satacak olursan senden ben satın alacağım diye şart koşmuştum." Hz. Aişe (radıyallahu anha): "Şart koşman da uygunsuz, satın alman da uygunsuz olmuş. Zeyd İbnu Erkam'a söyle ki, bu iş sebebiyle tevbe etmezse, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte yaptığı cihadı iptal etmiştir" dedi. Kadın: "Zeyd na yaptı ki (böyle hükmediyorsun?)" diye sorunca Hz. Aişe cevap olarak şu ayeti okudu: "Kime Rabb'inden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir..." (Bakara, 275). Ashab'tan pek çoğu hayatta olduğu halde, kimse bu hükümden dolayı Hz. Aişe'yi reddetmedi."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


342-)  Zeyd İbnu Eslem anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın terketmeyenler için harb etmeye izin verdiği riba, cahiliye devrinde iki şekilde cereyan ederdi: 1. Bir kimsenin diğer bir kimsede, vadeli bir alacağı bulunurdu. Vade dolunca alacaklı: "Ödeyecek misin yoksa faizlesin mi?" derdi. Borçlu öderse öbürü alırdı. Ödemezse, ölçeklenen, tartılan, ekilen veya sayılan çeşitten ise alacak katlanırdı. 2. Yaşla ölçülen bir mal ise, daha üst mertebeye kaydırılır, vade de uzatılırdı. İslam gelince Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Allah'tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz" (Bakara 278-279).

Kaynak:  Bu rivayeti Rezin tahric etti.

Konu:  Alım-Satım


343-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi bozmakta) muhayyerdirler. Veya alış-veriş yapanlardan biri diğerine "muhayyersin" demişse yine muhayyerdir." Ravi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın belki de "Alış-veriş yapanlardan biri "muhayyerlik şartı üzere olsun demişse" şeklinde buyurmuş olacağında şüphe etmektedir."

Kaynak:  Buhari, Büyû 42, 43, 44, 46; Müslim, Büyû 45, 47, (1531); Tirmizi, Büyû 26, (1246); Ebu Davud, Büyû 53, (3454); Nesai, Büyû 9, (7, 248); Muvatta, Büyû 79, (2, 671); İbnu Mace, Ticarat 17, (2181).

Konu:  Alım-Satım


344-)  Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle buyurulmuştur: "İki kişi alış-verişte bulununca, onlar ayrılmadıkça, veya biri diğerini muhayyer bırakmadıkça her ikisi de muhayyerdir. Biri diğerini muhayyer bırakır da bu şartla alış-veriş yaparlarsa artık akit kesinleşmiştir. Alış-verişi yaptıktan sonra ayrılırlaer da ikisinden biri satıştan vazgeçmezse yine satış kesinleşmiştir."

Kaynak:  Buhari, Büyû 45; Müslim, Büyû 44, (1531).

Konu:  Alım-Satım


345-)  Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle buyurulmuştur: "Alış-veriş yapan herhangi iki kişi arasında , birbirlerinden ayrılmadıkça akit kesinleşmiş olmaz. Ancak muhayyerlik şartıyla yapılan satış müstesna!"

Kaynak:  Müslim, Büyû 46, (1531).

Konu:  Alım-Satım


346-)  Müslim'in bir diğer rivayetinde Nafi der ki: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) bir kimse ile alış-veriş yapınca bu satışın bozulmasını istemedi mi kalkar biraz yürür, sonra geri dönerdi."

Kaynak:  Müslim, Büyû 45, (1531).

Konu:  Alım-Satım


347-)  Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "İbnu Ömer, bir alış-verişi oturarak yapmış ise, akdin kesinleşmesi içiin ayağa kalkardı."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 26, (1245).

Konu:  Alım-Satım


348-)  Hakim İbnu Hizam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar birbirlerinden ayrılıncaya kadar muhayyerdirler. Eğer doğru söyler ve (her şeyi) beyan ederlerse bu alış-verişleri her ikisi hakkında da mübarek kılınır. Gerçeği gizlerler ve yalan söylerlerse, alış-verişlerinin bereketi kalmaz."

Kaynak:  Buhari, Büyû 19, 22, 42, 44, 46; Müslim, Büyû 47, (1532); Ebû Davud, Büyü 53, (3459); Tirmizi, Büyü 26, (1246); Nesai, Büyü 8, 57, 244).

Konu:  Alım-Satım


349-)  Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alış-veriş yapan iki taraf, birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler. Ancak, aralarında muhayyerlik anlaşması varsa bu müstesna. Bu durumda, "karşı taraf pişman olur da akdi bozar" korkusuyla birinin oradan ayrılması helal olmaz.

Kaynak:  Tirmizi, Büyü 26, (1247); Ebu Davud, Büyü 53, (3954); Nesai, Büyü 11, (7, 251-252).

Konu:  Alım-Satım


350-)  Ebu Davud'un Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) hazretlerinden kaydettiği bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alış veriş yapan her iki taraf da akitden memnun kalmadıkça ayrılmasınlar."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 53, (3458); Tirmizi, Büyü 27, (1248).

Konu:  Alım-Satım


351-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir bedeviyi, satıştan sonra muhayyer kıldı."

Kaynak:  Tirmizi, Büyû 27, (1249). Tirmizi bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

Konu:  Alım-Satım


352-)  İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar ihtilafa düşerlerse satanın sözü esas alınır. Müşteri muhayyer bırakılır."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 53, (3457).

Konu:  Alım-Satım


353-)  Ebu'l Vadi' anlatıyor: "Bir gazvede bulunduk. Bir yere indik. Bir arkadaşımız, bir köle karşılığında bir at sattı. O günün geri kalan kısmında ve geceleyin beraber kaldılar. Sabah olunca göç hazırlığı yapıldı. Adam kalkarak atını eğerlemeye gitti. Bu satıştan pişman olmuştu. Öbürüne gidip akdi bozmak istedi. Fakat diğeri kabul etmedi, atı vermeyi reddetti ve "Aramızda Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından Ebu Berze hakem olsun" dedi. Ona gelip, durumu anlattılar. Ebu Berze: "Aranızda Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüyle hükmetmeme razı mısınız? Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurmuştu ki: "Alım-satım yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler." Ben sizi ayrılmış göremiyorum."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


354-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) taksim edilmedikçe her (akar) malda şuf'a hakkı bulunduğuna hükmetti. Araya sınırlar konup, yollar tayin edilince şuf'a hakkı kalkar." Bu hadisi Beş Kitap da tahric etmiştir. Müslim'deki metin şöyledir: "Henüz taksim edilmemiş arazi, mesken, bahçe gibi (akar nevinden) her ortaklıkta şuf'a hakkı vardır. (Ortaklarından birinin) ortağına haber vermeden satması helal olmaz. Satmadan önce haber verir, ortağı satın alır veya terkeder. Ortağına haber vermeden satarsa, ortağı bu mala (aynı fiyat karşılığında) hak sahibi olur."

Kaynak:  Buhari, Şuf'a 1, Büyü 96, 97, Hiyel 14, Şirket 8-9; Müslim, Müsakat 134 (1608); Nesai, Büyü 108, 109 (7, 301); Ebu Davud, Büyü 73, (3513, 3514); Tirmizi, Ahkam 33, (1370).

Konu:  Alım-Satım


355-)  Ebu Davud ve Tirmizi'de gelen bir diğer rivayet şöyledir: "Komşu, komşusuna karşı şuf'a hakkına sahiptir. Aynı yoldan işliyorlarsa, komşu bulunmadığı takdirde, gıyabında satış yapmaz, bekler."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 75, (3518); Tirmizi, Ahkam 33, (1369); İbnu Mace, Şüf'a 2, (2494); Nesai, Büyü 80, (7, 301).

Konu:  Alım-Satım


356-)  Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde: "Evin komşusu eve bir başkasından daha çok hak sahibidir" buyrulmuştur.

Kaynak:  Tirmizi, Ahkam 31, (1368), 33, (1370).

Konu:  Alım-Satım


357-)  Tirmizi'nin ve Ebu Davud'un Semure'den yaptıkları bir rivayete göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: "Evin komşusu komşunun evine veya tarlaya daha ziyade hak sahibidir."

Kaynak:  Tirmizi, Ahkam 31, (1368); Ebû Davud, Büyü 75, (3518).

Konu:  Alım-Satım


358-)  Amr İbnu'ş-Şerid'den anlattığına göre, Ebu Rafi (radıyallahu anh)'nin şöyle söylediğini işitmiştir: "Komşu, yakın komşusuna karşı daha çok hak sahibidir."

Kaynak:  Buhari, Şüf'a 2, Hiyel 14, 15; Ebu Davud, Büyü 75, (3516); Nesai, Büyü 109, (7, 320).

Konu:  Alım-Satım


359-)  Şerid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'ın Resûlü tarlam var, kimsenin bunda ne ortaklığı ne de hissesi var, ancak komşum var" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Komşu, yakın olan eve daha ziyade hak sahibidir" buyurdu.

Kaynak:  Nesai, Büyü 109, (7, 320).

Konu:  Alım-Satım


360-)  Hz. Osman (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Bir araziye sınırlar konacak olursa artık onda şuf'a hakkı kalmaz, ne kuyunun suyunda şuf'a hakkı ne de hurma ağaçlarını telkih de (döllemede) şuf'a hakkı kalmaz."

Kaynak:  Muvatta, Şüf'a 4, (7, 320).

Konu:  Alım-Satım


361-)  İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye geldiğinde Medineliler, bir yıllık, iki yıllık hurma mahsulünü peşinen satarlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Hurmayı kim önceden satarsa ölçüsünü, tartısını belirterek, vadesini tayin ederek satsın" buyurdu. Bunu Beş Kitap tahric etmiştir. Buhari ve Ebu Davud'da gelen diğer rivayetlerde aynısı ifade edilmiş ve şöyle bir farklılığa yer verilmiştir: "...iki ve üç yıllık..."

Kaynak:  Buhari, Selem 1, 2, 7; Müslim, Müsakat 127, 128, (1604); Ebu Davud, Büyü 57, (3463); Tirmizi, Büyü 68, (1311); Nesai, Büyü 6, 3 (7, 290); İbnu Mace, Ticarat 59, (2280).

Konu:  Alım-Satım


362-)  Muhammed İbnu Ebi'l-Mücalid anlatıyor: "Abdullah İbnu Şeddad İbni'l-Had ve Ebu Bürde selef mevzuunda ihtilafa düştüler. Beni, İbnu Ebi Evfa (radıyallahu anh)'ya gönderdiler. Ben kendisine bu hususta sordum. Şu cevabı verdi: "Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) devirlerinde buğday, arpa , kuru üzüm ve kuru hurma hususlarında selef'te bulunurduk. Ben, ibnu Ebza'ya da sordum. O da buna benzer bir cevap verdi."

Kaynak:  Buhari, Selem 2, 3, 7; Ebu Davud, Büyû 57, (3464); Nesai, Büyü 62, (7, 290).

Konu:  Alım-Satım


363-)  Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Dedim ki: (siz selem akdini) yanında alacağınız malın aslını bulunduran kimse ile mi yapardınız?" Şu cevabı verdi: Biz selem yaptığımız kimseye o hususu sormazdık." Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "(Selem akdini) alacağımız mal elinde bulunmayan kimselerle yapardık."

Kaynak:  Buhari, Selem 3. Ebu Davud, Büyü 57, (3464).

Konu:  Alım-Satım


364-)  Ebu Said el-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dedi ki: "Kim bir yiyecek veya bir başka şeyde selem akdi yapmışsa, bu malı fiilen kabzetmedikçe bir başkasına satmasın."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 59, (3468).

Konu:  Alım-Satım


365-)  Ebu'l-Bahteri anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'e hurmada selem yapılır mı? diye sordum. Bana: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), meyvesi (yenmeye) salih oluncaya kadar hurmanın satılmasını yasakladı" cevabını verdi.

Kaynak:  Buhari, Selem 3, 4.

Konu:  Alım-Satım


366-)  İbnu Abbas'dan da böyle bir rivayet yapılmıştır. Rivayetinde der ki: "...Ondan yeninceye, tartılıncaya kadar. Ben "Tartılması da nedir?" diye sordum. Yanında bulunan bir zat: "Miktarı göz kararı ile kabaca takdir edilebilinceye kadar" diye açıkladı."

Kaynak:  Buhari, Selem 3, 4; Müslim, Büyü 55, (1537).

Konu:  Alım-Satım


367-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam selem yoluyla (yani parasını peşin alarak, çıkacak mahsülden verilmek üzere) bir ağacın hurmasını sattı. Fakat o yıl o ağaç hiç mahsül vermedi. Satıcı ile müşteri ihtilafa düşerek davalarını Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) satıcıya: "Onun parasını nasıl helal addedersin, parayı geri ver" dedi. Sonra şunu söyledi: "Hurma (yenmeye) salih oluncaya kadar onu selem yoluyla satmayın."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 58, (3467); İbnu Mace, Ticarat 61, (2284); Muvatta, Büyü 21, (2, 644); Buhari, Selem 2.

Konu:  Alım-Satım


368-)  İmam Malik, İbnu Ömer'in sözü olarak şunu tahric etmiştir: "Kişinin, bir başkasına selem yoluyla yiyecek satmasında bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyatı belirlenmiş, ödemenin zamanı tayin edilmiş olsun. Ancak (hasada) salahı ortaya çıkmayan ekinde veya (yenmeye) salahı ortaya çıkmayan hurmada selem olmaz."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 94, (2, 682); İbnu Ömer'in bu sözünü Buhari, bab başlığında senedsiz olarak kaydetmiştir. (Selem, 7).

Konu:  Alım-Satım


369-)  İmam Malik'e ulaştığına göre, "Bir adam, Hz. Ömer (radıyallahu anh)'a gelip başka bir memlekette ödemek şartıyla kendisiyle selem akdi yapan bir adamdan haber vererek bu akid hakkında sormuştur da Hz. Ömer (radıyallahu anh) hoşnutsuzluk izhar etmiş ve: "Pekala, devenin kirası nerede?" demiştir."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 91, (2, 681).

Konu:  Alım-Satım


370-)  Yine İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) şöyle demiştir: "Kim selem akdi yaparsa, sakın fazla alma şartı koşmasın. Bir avuç saman bile olsa bu fazlalık ribadır."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 94, (2, 682).

Konu:  Alım-Satım


371-)  İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Ma'mer İbnu Ebi Ma'mer -ki İbnu Abdillah da denir ve Benu Adiyy İbnu Ka'b'dan biridir- dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "İhtikar yapan hatakar olmuştur." Said İbnu'l-Müseyyeb'e: "Ama sen de ihtikar yapıyorsun" dendi de: "Bu hadisi rivayet eden Ma'mer de ihtikar yapıyordu" diye cevap verdi."

Kaynak:  Müslim, Müsakat 129, (1605); Ebu Davud, Büyü 49, (3447); Tirmizi, Büyü 40 (1267).

Konu:  Alım-Satım


372-)  İmam Malik diyor ki: "Bana ulaştığına göre Hz. Ömer (radıyallahu anh) şöyle demiştir: "Bizim çarşımızda ihtikar olamaz. Yanlarında fazla yiyecek maddesi bulunan bir kısım insanlar, bizim sahamıza Allah'ın rızkından inmiş olan bir rızka yönelip, onu bize karşı saklayamazlar. Ancak kim, yaz, kış demeden zahmetlere katlanarak mal getirmiş ise o Ömer'in misafiridir. Allah'ın istediği şekilde malını satsın, istediği şekilde de saklasın."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 56, (2, 651).

Konu:  Alım-Satım


373-)  İmam Malik'e ulaştığına göre, "Hz. Osman da ihtikar yapmayı yasaklamıştır.

Kaynak:  Muvatta, Büyü 58, (2, 651).

Konu:  Alım-Satım


374-)  İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh), pazara uğramıştı. Orada Hatib İbnu Ebi Belte'a'ya uğradı. Hatib'in (ucuz fiyatla) kuru üzüm sattığını görünce: "Ya fiyatı (diğerlerinin seviyesine yükseltirsin yahut pazarımızdan çeker gidersin" diye ihtar etti."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 57, (2, 651).

Konu:  Alım-Satım


375-)  Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, bizler için eşyalara fiyat tesbit ediver" diye müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayır fiyat koymayayım (rızka bolluk vermesi için) Allah'a dua edeyim" cevabını verdi. Arkadan bir başkası gelerek: (Ortalık pahalandı, eşyaların) fiyatını bize siz tesbit ediverin" diye talebde bulununca, bu sefer: "Hayır rızkı bollaştırıp, darlaştıran Allah'tır. Ben hiçbir kimseye zulmetmemiş olarak Allah'a kavuşmak istiyorum" cevabını verdi.

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 51, (3450).

Konu:  Alım-Satım


376-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Halk Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e müracaatla: "Ey Allah'ın Resûlü, fiyatlar yükseldi, bizim için fiyatları siz tesbit edin" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara şu cevabı verdi: "Fiyatları koyan Allah'tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O'dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz olduğu halde Allah'a kavuşmamı diliyorum."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 51, (3451); Tirmizi, Büyü 73, (1314). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir

Konu:  Alım-Satım


377-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Pahalanması için, kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o, Allah'tan yüz çevirmiştir, Allah da ondan yüz çevirmiştir." Bu hadisi Ahmed İbnu Hanbel Müsned'inde (2, 33) zikretmiştir. Mecmau'z-Zevaid'de bunun ayrıca Ebu Ya'la el-Mevsıli'nin ve Bezzar'ın Müsned'lerinde, Taberani'nin el-Mu'cemu'l-Evsat'ında tahric edildikleri belirtilir.

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


378-)  Hz. Muaz (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işittim: "İhtikar yapan kişi ne kötüdür. Allah fiyatları ucuzlatsa üzülür, pahalandırırsa sevinir."

Kaynak:  Bu rivayet mişkatu'l-Mesabih'de 2897 numarada Rezin'den olarak kaydedilmiş, Beyhaki'nin Şu'abu'l-İman'ından alındığı belirtilmiştir.

Konu:  Alım-Satım


379-)  Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu: "Şehirlerde yaşayanlar, Allah yolunda hapsedilmiş kimselerdir. Gıdalarında onlara ihtikar yapmayın, onlara fiyatları yükseltmeyin, zira kim onlara bir gıda maddesini kırk gün hapsetse, sonra da tamamını tasadduk etse yine de işlediği günahı affettiremez."

Kaynak:  Rezin'in ilavesidir. Münziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmiştir. (3, 27).

Konu:  Alım-Satım


380-)  Hz. Ebu Hüreyre ve Hz. Ma'kıl İbnu Yesar (radıyallahu anhüma)'ın anlattıklarına göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır: "Muhtekirler ve cana kıyanlar aynı derecede haşrolacaklar. Kim Müslümanların herhangi bir şeydeki fiyatına müdahale ederek pahalandırırsa, kıyamet gününde ateşin büyüğünde cezalandırılması Allah'a vacib olmuştur."

Kaynak:  Rezin'in ilavesidir. Münziri'nin et-Terğib ve't-Terhib'inde kaydedilmiştir. (3, 27).

Konu:  Alım-Satım


381-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) buyurdu ki: "Pazara mal celbeden rızıklanır, muhtekir mahrum bırakılır. Kim mü'minlerin bir gıdasını onlara karşı saklar, ihtikar yaparsa, Allah onu iflasa ve cüzzam hastalığına dûçar eder."

Kaynak:  İbnu Mace, Ticarat 6, (2153). Bu son beş rivayeti Rezin merhum tahric etmiştir.

Konu:  Alım-Satım


382-)  Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bir adam bir köle satın aldı. Köle, Allah'ın dilediği kadar (bir müddet) adamın yanında ikamet etti. Sonra adam kölede bir kusur tesbit etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek şikayette bulundu ve eski sahibine iade etti. Eski sahibi: "Ey Allah'ın Resûlü, (yanında kaldığı müddetçe) kölemi kullandı, ondan istifade etti" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Harac (menfaat), zamin (kefil) olana aittir" buyurdu.

Kaynak:  Ebu Davud, Büyû 71, (3508, 3509, 3510); Tirmizi, Büyü 53 (1285); Nesai, Büyü 15, (8, 254, 255); İbnu Mace, Ticarat 43, (2242-2243).

Konu:  Alım-Satım


383-)  Nesai'nin bir rivayeti şöyledir: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) menfaatin, zamin olana aid olduğuna hükmetti ve zamin olmayan kimsenin menfaat talebini yasakladı. Tirmizi hazretleri, "Menfaat, zamin olana aittir" sözünü şöyle açıkladı: "Burada zamin o kimsedir ki, bir köle satın alır, bir müddet onu hizmetlenir, sonra onda bir kusur tesbit eder ve bu sebeple köleyi satıcısına iade eder. Bu durumda, köleden hasıl olan menfaat müşteriye aittir. Zira köle, şayet helak olsaydı, müşterinin malı olarak helak olacaktı. Buna benzeyen bütün meselelerde menfaat, zamin olana aittir."

Kaynak:  Nesai

Konu:  Alım-Satım


384-)  Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kölenin müddeti üç gündür. Şayet müşteri, bir hastalığa rastlarsa, herhangi bir delil ibraz etmeden köleyi satana geri verir. Üç günden sonra hastalığa rastlarsa, bu hastalığın, satın aldığı zamana ait olduğu hususunda delil ibraz etmesi gerekir."

Kaynak:  Ebu Davud, Büyü 72, 3506.

Konu:  Alım-Satım


385-)  Ebu Seleme İbnu Abdirrahman İbni Avf anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Avf (radıyallahu anh), Asım İbnu Adiy'den bir cariye almıştı. Cariyenin evli olduğunu anladı ve derhal geri verdi."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 8 (2, 617).

Konu:  Alım-Satım


386-)  İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, "Kendisi, sekizyüz dirheme bir köle satar ve satarken "kusursuz" olduğunu söyler. Ancak, satın alan kimse bilahere: "Kölede bir hastalık var bana söylemedin" der. İhtilaf Hz. Osman (radıyallahu anh)'a götürülür. Adam: "Kölede hastalık olduğu halde, haber vermeksizin bana sattı" der. Abdullah (radıyallahu anh): "Ben onu 'kusursuz' olarak sattım" der. Hz. Osman (radıyallahu anh) sattığı zaman kölede kusur olduğunu bilmediğine dair yemin etmesine hükmetti. Abdullah yemin etmekten imtina ederek, köleyi geri aldı. Köle yanında sıhhate kavuştu. Sonra onu yeniden sattı ve bu sefer bin beş yüz dirhem aldı."

Kaynak:  Muvatta, Büyü 4, (2, 613).

Konu:  Alım-Satım


387-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işittim: "Kim döllemesi yapılmış bir hurmalık satarsa (bir başka rivayette satın alırsa) bunun meyvesi satana aittir. Satın alan kendisinin olacak diye şart koşmuşsa o haric (bu durumda meyve müşterinindir). Kim de bir köle satarsa, kölenin malı satanındır, burda da satın alan "benim olacak" diye şart koşmuşsa o hariç, bu takdirde kölenin malı varsa müşterinin olur."

Kaynak:  Buhari, Büyü 90, 92, Şürb 17, Şürüt 2; Müslim, Büyü 77, (1543); Muvatta, Büyü 9 (2, 617); Tirmizi, Büyü 25, (1244); Ebu Davud, İcare 44, (3433, 4434); Nesai, Büyü 75, (7, 296).

Konu:  Alım-Satım


388-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir din kardeşine yemiş satsan sonra da buna bir afet gelse, ondan bir şey alman sana helal olmaz. Kardeşinin malını hakkın olmadığı halde nasıl alırsın?" Bir başka rivayette: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) afetle gelen zararın hesaptan düşülmesini emretti" demiştir.

Kaynak:  Müslim, Müsakat 14, (1554); Ebu Davud, İcare 24, (3574), 60, (3470).

Konu:  Alım-Satım


6618-)  Mikdam İbnu Ma'dikerb ez-Zübeydi radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi elinin emeğiyle kazandığından daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin nefsine, ailesine, çocuğuna ve hizmetçisine harcadığı sadakadır."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım


6619-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Emin, dürüst, müslüman tacir, Kıyamet günü şehidlerle beraberdir."

Kaynak:  

Konu:  Alım-Satım

<<İlk <Önceki 1 [2] 3 Sonraki> Son>>

 


İletişim