İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru
Hadisler Ana Sayfasına Geri Dön

Tirmizi Hadisleri - Sayfa 33


1635-)  İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "İki kişiye karşı hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder."

Kaynak:  Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevlıid 45; Müslim, Mûsafrin 266 (815); Tirmizi, Bir 24, (1937).

Konu:  Hased


1638-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs".

Kaynak:  (Buhari, Rikak 5; Müslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zühd 28. (2340), : İbnu Mace, Zühd 27, (4234).

Konu:  Hırs


1639-)  Ka'b İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin ma1 ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir." Manası şudur: Kişinin mal ve şeref için gösterdiği hırs veya bu iki şeye olan sevgisi dine fesad ve zarar getirir, tıpkı aç iki kurdun hiçbir engelleme olmadan sürüye salındığı zaman hasıl edecekleri zarar gibi…

Kaynak:  Tirmizi, Zühd, 43, (2377).

Konu:  Hırs


1640-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."

Kaynak:  Buhari, Rikak 10; Müslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zühd 27, (2338).

Konu:  Hırs


1641-)  İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'tan hakkııyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resûlü, elhamdülillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Arıcak O, şu açıklamayı yaptı.: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batnı ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla haya etmiş olur. "

Kaynak:  Tirmizi, Kıyamet 25, (2460).

Konu:  Haya


1644-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiğn şeyi güzelleştirir."

Kaynak:  Tirmizi, Bir 47, (1975);İbnu Mace, Zühd 17, (4185).

Konu:  Haya


1646-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca en kamil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır."

Kaynak:  Tirmizi, Rad 11, (1162); Ebu Davud, Sünnet 16, (4682).

Konu:  Huy


1647-)  Hz. Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kıyamet günü, mü'minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teala hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış) sahiplerine buğzeder." Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle dennıiştir: "Güzel ahlak sahibi, ahlakı sayesinde, namaz ve oruç sahibinin dereceisine ulaşır."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799);

Konu:  Huy


1648-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bazıları): "Ey Allah'ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi."

Kaynak:  Tirmizi, Birr '77, (2019).

Konu:  Huy


1649-)  Nevvas İbnu Sem'an (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a iyilik (birr) ve günah hakkında sordum. Bana şu cevabı verdi: "İyilik (birr), güzel ahlaktır. Günah da içini rahatsız eden ve başkasının muttali olmasından korktuğun şeydir."

Kaynak:  Müslim, Birr 15, (2553); Tirmizi, Zühd 52, (2390).

Konu:  Huy


1650-)  Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim akşam karanlığında yol alırsa hedefine varır. Haberiniz olsun Allah ın malı pahalıdır, haberiniz olsun Allah'ın malı cennettir."

Kaynak:  Tirmizi, Kıyamet 19, (2452).

Konu:  Korku


1651-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu: "Kendini nasıl buluyorsun?" "Ey Allah'ın Resûlü, Allah'tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da şu açıklamayı yaptı: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar."

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 11, (983); İbnu Mace, Zühd 31, (4261).

Konu:  Korku


1653-)  Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz."

Kaynak:  Ebu Zerr (radıyallahu anh) ilave etti:"Keşke sökülen bir ağaç olsaydım." Tirmizi, Zühd 9, (2313); İbnu Mace, Zühd 19, (4190).

Konu:  Korku


1654-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kafir Allah'ın rahmetini bilse idi, cennetten ümidini kesmezdi. "

Kaynak:  Rezin ilavesidir. Hadis'i Müslim tahric etmiştir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmiştir: Da'avat 108, (3536).

Konu:  Korku


1656-)  İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Mescidde, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın huzuruna girmiştim. (O sırada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara: "Ey Beni Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen: "Bize müjde verdin. Öyle ise (beytü'l-malden) iki kere bağış yap!" diye talepde bulundular. Onların bu cevabı karşısında Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'ın huzuruna (Hayber'in fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'ari) girmişti. Onlara: "Ey Yemenliler! Beni Temim'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar: "Kabul ettik ey Allah'ın Resûlü!" dediler ve arkadan ilave ettiler: "Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), mahlükatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı: "Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı."

Kaynak:  Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakıb, 3946.

Konu:  Âlem


1657-)  Ebu Rezin el-Ukeyli (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" Bana şu cevabı verdi: "el-Ama'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı." Ahmed İbnu Hanbel dedi ki: "Yezid şunu söyledi: el-Ama, yani "Allah'la birlikte başka bir şey yoktu" demektir."

Kaynak:  Tirmizi, Tefsir, Hud (3108).

Konu:  Âlem


1661-)  Hz.Abbas İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Batha nam mevkide, aralarında Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın da bulunduğu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut geçti. Herkes ona baktı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunun ismi nedir bileniniz var mı?" diye sordu. "Evet bu buluttur!" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Buna müzn de denir" dedi. Oradakiler: "Evet müzn de denir" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) : "Anan da denir" buyurdu. Ashab da: "Evet anan da denir" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?" diye sordu. "Hayır, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladılar. "Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş üç senedir. Onun üstündeki sema(nın uzaklığı da) böyledir." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilave etti: "Yedinci semanın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keçi (süretinde melek) var. Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki sema arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisirıde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var. Allah, bütün bunların fevkindedir." Bir rivayette şu açıklama yer alır: "Bu hadisi Camiu'1-Usül sahibi, Kütüb-i Sitte'ye dahil kitaplardan hiçbirine nisbet etmemiştir." Katade ve Abdullah'dan yapılan bir rivayet şöyle: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ashalbıyla birlikte otururken bir kısım bulutlar geçmişti: "Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu, el-anan (denen buluttur), bu arzımızın sakasıdır. Allah Teala bunu kendisine hiç ibadet etmeyen bir kavme göndererek (su ihtiyaçlarını görür)" dedi. Bir müddet sonra devamla: "Bu sema nedir biliyor musunuz? Dürülmüş bir dalga, korunmuş bir tavandır. Bunun üstünde diğer bir sema vardır" dedi ve böylece üst üste yedi semanın olduğunu söyledi. Sonra konuşmasına devamla: "İkisi arasında ne (kadar uzaklık) var biliyor musuzıuz?" diye sorduktan sonra "Beş yüz yıl!" dedi. Sonra tekrar: "Bunun gerisinde ne olduğunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var. Suyun gerisinde Arş var. Allah, Arş'ın fevkindedir. Ademoğlunun ef'alinden hiçbiri O'na gizli kalmaz" buyurdu. Sonra tekrar: "Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altında bir diğer arz var, ikisi arasında beş yüz yıl var. Böylece yedi arzın varlığını birer birer saydı" hadisi zikretti."

Kaynak:  Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebû Davud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mave, Mukaddime 13, (193).

Konu:  Âlem


1665-)  Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Güneş batarken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte mescidde idim. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş nereye gidiyor?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resûlü daha iyi bilirler!" dedim. "Arş'ın altına secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: "Geldiğin yere dön!" denir. Böylece battığı yerden doğar. Bu durumu Cenab-ı Hakk'ın şu sözü haber vermektedir. (Mealen): "Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir. Bu aziz ve alim olan Allah'ın takdiridir"(Yasin 38).

Kaynak:  Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İman 250, (159); Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, (4225).

Konu:  Âlem


1667-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Yahudiler, gök gürültüsünün ne olduğunu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den sordular: "Bulutlara müvekkel olan melektir. Beraberinde ateşten kamçılar var. Bununla bulutları Allah'ın dilediği yere sevkeder"diye cevap verdi. Onlar tekrar sordular: "Ya şu işitilen ses, o nedir?" "Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir sevkdir" dedi. Yahudiler: "Doğru söyledin. Şimdi de İsrail'in Yakub (aleyhisselam)kendisine haram kıldığı şey nedir onu söyle?" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) : "Hz. Yakub (ırku'n-nesa denen) uyluk mafsalından başlayıp dize, topuğa kadar inen. bir ağrıdan muzdarib idi. Deve eti ve sütü dışında kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne içecek) münasip bir şey yoktu. Bu sebeple o da bunları haram etti" dedi. Yahudiler: "Doğru söyledin" dediler."

Kaynak:  Tirmizi, Tefsir Ra,d, (3116).

Konu:  Âlem


1668-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine şikayet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kısmım diğer kısmımı yiyor. " Bunun üzerine ona iki nefes, izin verdi: Bir nefes, kışta, bir nefes de yazda. İşte bu (yaz nefesi), en şiddetli şekilde hissettiğiniz hararettir. Öbürü de (kışta) en şiddetli bulduğunuz soğuktur."

Kaynak:  Buhari, Bed'ül-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbnu Mace, Zühd 38, (4319); Muvatta, Yükûtu's-Salat 27, (1,15).

Konu:  Âlem

<<İlk <Önceki 29 30 31 32 [33] 34 35 36 37 Sonraki> Son>>

 


İletişim