1557-) Zeyd İbnu Eslem (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dinini değiştirenin boynunu vurun." İmam Malik, bu hadisi Muvaffa'da Akdiye 15, (2, 736)kaydeder ve hadis hakkında şu açıklamayı sunar: "Bu hadisin manası şudur: "Her kim İslam'dan çıkarak zındıklık ve benzeri bir dine girecek olursa, kendisine galebe çalındığı takdirde öldürülür. Öyle birine tevbe teklif edilmez. Zira gerçekten tevbe edip etmediği bilinemez. Çünkü bunlar (galebeden önce) küfürlerini gizleyip, Müslüman olduklarını ilan ediyorlardı. Ben, böylelerinin küfrü, delille sübut bulduğu takdirde tevbe etmeye çağırılmalarını uygun bulmam, (tevbe etse de kabul edilmemeli)." Devamla der ki: "Bizim nezdimizde, esas olan şudur: "Bir kimse irtidad ederse tevbeye çağırılır, (kendisine galebe çalınmazdan önce) tevbe ederse (hayatı bağışlanır), aksi takdirde öldürülür." İmam Malik devamla der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın:"Dinini terkedeni öldürün" hadisinin manası: "Kim İslam'dan çıkıp bir başka dine geçerse" demektir. "İslam'dan başka bir dinden çıkarak bir diğer dine geçerse..." demek değildir. Sözgelimi Yahudiliği terkederek Hıristiyanlığa veya Mecusiliğe geçen kastedilmemiştir. Binaenaleyh ehl-i zimmeden herhangi biri böyle bir din değiştirmesi yapacak olsa ne tevbeye çağırılır, ne de öldürülür."
Kaynak: Muvaffa'da Akdiye 15, (2, 736)
Konu: Hudud
1558-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Abdullah İbnu Sa'd İbni Ebi s-Sarh Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e katiplik yapıyordu. Şeytan ayağını kaydırdı; adam irtidad ederek kafırlere sığındı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti. Ancak, Hz. Osman (radıyallahu anh) onu himayesi altına aldı. Resûlullah da bu himayeyi tanıdı." Bu hadis Tefsir bölümünde, Nahl süresinin tefsiri sırasında Nesai rivayeti olarak daha uzun bir hadiste geçmiştir.
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 1, (4358); Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7,107).
Konu: Hudud
1559-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına gelip: Ey Allah'ın Resûlü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz" dediler. Bu sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifàde ettiler. Resûlullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi. Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslam'dan irtidad ettiler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'ın çobanını da öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ulaştı. Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti. "
Kaynak: Buhari, Muharibin 16,17,18, Megazi 36, Tefsir, Maide 5; Müslim, Kasame 9, (1671); Tirmizi, Taharet 55, (72), Et'ime 38, (1846); Ebu Davud, Hudud 3, (4364-4371); Nesai, Tahrimu'd-Dem 7, (7, 93-98); İbnu Mace, Hudud 20, (2578).
Konu: Hudud
1560-) Ebu'z-Zinad (merhum) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) develerini çalanların (el ve ayaklarını) kestiği, gözlerini de ateşle oyduğu zaman, Allah zülcelal hazretleri, Hz. Peygamber'i itab etti ve mesele üzerine şu ayeti inzal buyurdu: "Allah ve Resûlü'ne harp açanların cezası..:" (Maide 33).
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 3, (4370); Nesai, Tahrimu'd-Dem 7, (7,100).
Konu: Hudud
1561-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teala hazretleri Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm ayeti de vardı! Biz bu ayeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) zina yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkara sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalalete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinaları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb–t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teala' nın kitabına ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardım."
Kaynak: Buhari, Hudud 31, 30, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 21, İ'tisam 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizi, Hudud 7, (1431); Ebu Davud, Hudud 23, (4418).
Konu: Hudud
1562-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'inde: "Kadınlarınızdan fuhşu irtikab edenlere karşı içinizden dört şahid getirin. Eğer şehadet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar. kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilattan menedin)" buyurdu. (Nisa 15). Cenab-ı Hakk, bu ayette (zina meselesinde) önce kadını zikrettikten sonra, erkeği kadınla birlikte ele alarak şöyle demiştir: "Sizler-den fuhşu irtikab edenlerin her ikisini de (kınayarak) eziyete koşun. Eğer tevbe edip (nefislerini) ıslah ederlerse artık onlara (eziyetten) vazgeçin. çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden, en çok esirgeyendir" (Nisa 16). Cenab-ı Hakk bu ayeti, celde ayetiyle neshederek şöyle buyurdu: "Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer deynek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara, Allah'ın dinini tatbik hususunda, acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir zümre de bunların azabına (bu cezalarına) şahid olsun" (Nur 2). Sonra Nur sûresinde recm ayeti nazil oldu. Önceki (celdeyi emreden) vahiy bekar (zani) içindi. Sonra recm ayeti tilavetten kaldırıldı, ancak hükmü baki kaldı." Bu rivayetin "...yüzer deynek vurun"ibaresine kadar olan kısım Ebu Davud'a aittir, mütebakisini Rezin ilave etmiştir.
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 23, (4413).
Konu: Hudud
1563-) Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Sa'd İbnu Ubade (radıyallahu anh): "Ey Allah'ın Resûlü, ne buyurursunuz, zevcemi bir erkekle yakalarsam dört şahid getirmek için bekleyecek miyim?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "-Evet bekleyeceksin!" dedi." Müslim ve Ebû Davud'un bir diğer rivayetinde: "Bir adam, karısının yanında bir yabancı yakalasa onu öldürebilir mi ne dersiniz?" diye sorar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayır!" deyince, Sa'd: "Bilakis evet! Seni hak dinle şereflendiren Allah'a yemin ederim, fırsatı yakalarsam ondan önce kılıncımı işletirim" der. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Efendinizin ne söylediğine bakın!" buyurur.
Kaynak: Müslim, Lian 14, (1498); Muvatta,Hudud 7, (2,823); Ebu Davud, Diyat 12, (4532, 4533).
Konu: Hudud
1564-) Ebu Hüreyre ve Zeyd İbnu Halid (radıyallahu anhüma) şunu anlattılar: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a muhsan olmayan cariye zina yaparsa ne gerekir? diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "- Cariye zina yaparsa ona celde uygulayın, yine zina yaparsa yine celde uygulayın, yine zina yaparsa yine celde uygulayın ve sonra onu (kıldan mamul adi) bir ipe mukabil de olsa satın gitsin." Bir rivayette: "(Efendisi) ona celde tatbik etsin, bir de ayıplamasın" denmiştir.
Kaynak: Buhari, Büyû 66,110,17; Müslim, Hudud 30, (1703);Muvatta, Hudud 14, (826); Tirmizi, Hudud 13, (1440);Ebu Davud, Hudud 33, (4469, 4470, 4471).
Konu: Hudud
1565-) Ebu Abdirrahman es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz.Ali (radıyallahu anh) hutbede şöyle buyurdu: "Ey insanlar, kölelerinize -ister muhsan olsunlar, ister olmasınlar- haddleri tatbik edin. Zira, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bir cariyesi zina yapmıştı, ona celde tatbik etmemi emretti. (Dövmek üzere) yanına geldim. Yeni nifas olmuştu. Döversem öldürürüm diye korktum. Durumu Resûlullah'a arzettim. Bana: " İyi yapmışsın, iyileşinceye kadar ona dokunma" dedi."
Kaynak: Müslim, Hudud 34, (1075); Tirmizi, Hudud 13, (1441); Ebu Davud, Hudud 34, (4473).
Konu: Hudud
1566-) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hür kimseye terettüp eden haddin bölünebilen çeşidinin yarısını köleye hükmetti. Sözgelimi zina yapan bakirenin haddi, iftira (gazf) haddi ve şürbü'l-hamr (içki) haddi böyledir. (Bunlar bölünebilen haddlerdir, köleye hep yarısı tatbik edilir).
Kaynak: Rezin ilavesidir.
Konu: Hudud
1567-) İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) hazretlerinden rivayete göre: Cariyelerinden birine hadd tatbik etmiş, bu maksadla ayaklarına ve bacaklarına vurmaya başlamıştı. Bunu gören Salim (rahimehullah) kendisine: "- (Sen niye böyle yapıyorsun?) Cenab-ı Hakk'ın "Bunlara Allah'ın dinini tatbik hususunda acıyacağınız tutmasın..:" (Nur 2) sözü nerede kaldı?" der. Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) de: "- Beni ona şefkatli davranıyor mu buldun? Her halde Cenab-ı Hakk onu öldürmemi emretmedi" cevabını verir.
Kaynak: Rezin ilavesidir.
Konu: Hudud
1568-) Vail İbnu Hucr İbni Rebia (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sağlığında, namaz kılmak maksadıyla bir kadın evinden çıkmıştı. Yolda ona bir erkek rastladı. Kadına çullanıp ihtiyacını giderdi. Kadın bağırdı, adam ise sıvıştı gitti. (Çığlığı üzerine) kadına bir erkek uğramıştı. Ona başından geçeni anlatıp, bir adam bana böyle böyle yaptı dedi. Sonra, bir grup muhacire rastladı, başından geçeni onlara da anlatıp: "Bir adam bana böyle yaptı!" dedi. Hep beraber yürüyüp, kadının kendisine tecavüz ettiği kimseyi yakalayıp kadına getirdiler. Kadın: "- Evet bu odur?" dedi. Sonra adamı Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanına götürdüler. Resûlullah adamın recmedilmesini emrettiği sırada, kadına tecavüz etmiş olan kimse kalkıp: "- Ey Allah'ın Resûlü, suçlu benim!" diye itirafta bulundu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadına: " Git. Allah günahlarını affetti" dedi. Zan altında kalmış olan kimseye de güzel sözler söyleyip (gönlünü aldı). Mütecavizin recmedilmesini emretti ve recmedildi. Sonra Resûlullah şunu söyledi: " Bu adam öyle bir tevbe ile tevbe etti ki, böyle bir tevbeyi Medine ahalisi yapsaydı kabul edilirdi." Tirmizi, şu ziyadede bulunmuştur: "Vail (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kadına mehir takdir edip etmediğini zikretmedi."
Kaynak: Tirmizi, Hudud 22, (1452); Ebû Davud, Hudud 7, (4379).
Konu: Hudud
1569-) İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz. Ömer'e, zina yapmış olan deli bir kadın getirildi. (Recm edilip edilemeyeceği hususunda) halkla istişare ederek recmedilmesine hükmetti. Kadına Hz. Ali (radıyallahu anh) uğradı. (Hazırlığı görünce): "- Bunun hali nedir?" diye sordu. Kendisine: "Falanca kabileden deli bir kadındır, zina yapmıştır. Hz. Ömer (radıyallahu anh), recmedilmesine hükmetmiştir" dediler. Hz. Ali (radıyallahu anh): "- Kadını geri götürün!" dedi, sonra Hz. Ömer'e uğrayıp: "- Ey mü'minlerin emiri! Bilirsin ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) : "Kalem üç kişiden kaldırılmıştır (artık onlar yaptıklarından sorum1u değildirler): Büluğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, şifa buluncaya kadar bunamıştan." Bu biçare kadın falanca kabilenin bunağıdır. Ona tecavüz eden, muhakkak ki akli noksanlığı sırasında tecevüz etmiştir" dedi."
Kaynak: Ebu Davud Hudud 16. (4399.4400. 4401. 4402).
Konu: Hudud
1570-) Habib İbnu Salim (rahimehullah) anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Huneyn denen bir adam karısının cariyesine temasta bulundu. Hadise, Küfe emiri Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anh)'e götürüldü. "- Ben, dedi, hakkınızda, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüyle hükmedeceğim: Eğer zevcen, cariyeyi sana helal ederse, yüz deynek yiyeceksin, helal etmezse recmedileceksin.." Sonra (tahkik etti) karısının cariyeyi adama helal ettiğini görünce, emir yüz deynek vurdu."
Kaynak: Tirmizi, Hudud 21, (1451); Ebu Davud, Hudud 28, (4458, 4459); Nesai, Nikah 70, (6,124); İbnu Mlace, Hudud 8, (2551).
Konu: Hudud
1571-) Seleme İbnu Muhabbak (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), hanımının cariyesine temas eden bir adam hakkında şöyle hükmetti: "Eğer, adam cariyeyi zorladı ise, cariye hürdür, adam, cariyenin efendisine (yani karısına) mislini borçlanmıştır, cariye rıza göstermişse, cariye adamın olur, cariyenin efendisine, onun bir mislini borçlanır."
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 28, (4460, 4461); Nesai, Nikah 70, (1,124); İbnu Mace, Hudud 8, (2553).
Konu: Hudud
1572-) Bera İbnu'l-Azib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dayım Ebu Bürde İbnu Niyar -beraberinde bir bayrak olduğu halde- bana uğradı. Kendisine nereye gideceğini sordum. "- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bana babasının hanımıyla evlenen bir adamın kellesini getirmemi (ve malına da el koymamı) emretti, Ona gidiyorum" diye Cevap verdi."
Kaynak: Tirmizi, Ahkam 25, (1362); Ebu Davud, Hudud:27, (4456, 4457); Nesai, Nikah 58, (6,109-110); İbnu Mace, Hudud 35, (2607).
Konu: Hudud
1573-) Hz. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle emretti: "Kim, nikahı haram olan bir akrabasına cinsi temasta bulunursa -veya şöyle demişti; kim haram yakını ile evlenirse- onu öldürün."
Kaynak:
Konu: Hudud
1574-) Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ümmü veledine temas etmekle itham edilmişti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ali (radıyallahu anh)'ye : "Git boynunu vur!" diye emretti. Hz. Ali, adama geldiği vakit, onu bir kuyunun içinde (yıkanıp) serinliyor buldu. "Çık dışarı!" diyerek elinden tutup kuyunun dışına çıkardı. Hz. Ali, adamın mecbub (burulmuş) ve tenasül organından mahrum olduğunu gördü. Artık ona dokunmayıp, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e haber verdi. Resûlullah, onu, davranışı sebebiyle takdir etti." Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Şahid, gaibin görmediğini görür" buyurdu".
Kaynak: Müslim, Tevbe 59, (2771).
Konu: Hudud
1575-) Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek ismini de verdiği bir kadınla zina yaptığını itiraf etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadına adam göndererek meseleyi sordurdu. Kadın, zina ettiğini inkar etti. Bunun üzerine, adama hadd celdesi tatbik etti, kadına dokunmadı."
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 31, (4466).
Konu: Hudud
1576-) İbnu Abbas hazretleri (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Bekr İbnu Leys kabilesinden bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, bir kadınla (itiraf ederek) dört kere zina yaptığını söyledi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona yüz sopa vurulmasına hükmetti. Zira adam bekardı. Sonra, kadın aleyhine beyyine sordu. Kadın: "- Ey Allah'ın Resûlü! Vallahi yalan söylüyor" dedi. bunun üzerine, Resûlullah, adamı iftira (kazf) haddine, yani seksen sopaya mahkum etti."
Kaynak: Ebu Davud, Hudud 31, (4467).
Konu: Hudud