İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru
Hadisler Ana Sayfasına Geri Dön

Cihad Konulu Hadisler - Sayfa 5


1042-)  Abdullah İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aeyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada çıkıp gazve yapan selamete erip ganimetle dönen her ordu ve her seriyye ahirette elde edeceği mükafaatın üçte ikisine dünyada kavuşmuş olur. Hiçbir ganimet elde edemeyen, korku geçiren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ücrete erer. "

Kaynak:  Müslim İmaret 153, (1906); Ebu Davud; Cihad 13, (2785); Nesai,15, (6,17,18); İbnu Mace, Cihad 13,(2785).

Konu:  Cihad


1043-)  Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz bir gazvede Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik, bir ara şöyle buyurdular: "Medine'de kalan öyleleri var ki, kateddiğiniz her mesafe ve geçtiğiniz her vadide ayrıca sizinle berabermiş gibi sevabınıza eksiksiz ortak oluyorlar. Bunlar, (cihada katılmayı canu gönülden arzulayıp da) özürleri sebebiyle orada kalanlardır." Bu rivayeti Buhari ve Ebu Davud, Hz. Enes (radıyallahu anh)'ten tahric etmişlerdir.

Kaynak:  Müslim, İmaret 159, (1911).

Konu:  Cihad


1044-)  Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim şöyle diyordu: "Zincirlere bağlı olarak cennete sevkedilen bir zümrenin haline Rabbimiz taccüb (hayret) etti." Ebu Davud: "Harp esiri yakalanır, zincire vurulur sonra da Müslüman olur" diyerek açıklamıştır.

Kaynak:  Buharı, Cihad 144; Ebu Davud, Cihad 124, (2677).

Konu:  Cihad


1045-)  Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) hazretlerinin anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: "İmam bir perdedir, onunla birlikte (düşmana karşı) savaş yapılır."

Kaynak:  Buhari, Cihad,109, Ahkam 1; Müslim, İmaret 43, 1841), Ebu Davud, Cihad 163, (2757); Nesai, Büyû 30, (7,155).

Konu:  Cihad


1046-)  Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Eslem kabilesinden bir genç: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben gazveye katılmak istiyorum, ancak gazve için gerekli techizatı temin edecek malım yok!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Öyleyse falancaya git. O hazırlık yapmıştı ama hastalandı (gelemeyecek)" dedi. Genç o adama gidip: "- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sana selamı var, cihad için hazırladığın techizatı bana vermeni söyledi" dedi. Adam, ismen çağırarak hanımına: "- Hanım! cihad için hazırladığım teçhizatı şu gence ver, onlardan hiçbir şeyi alıkoyup esirgeme, Allah'a kasem olsun, esirgemeden her ne verirsen hakkında mübarek kılınır" dedi."

Kaynak:  Müslim, İmaret 134, (1894); Ebu Davud, Cihad 177, (2780).

Konu:  Cihad


1047-)  Semure İbnu Cündeb (radıyallahu anh) (bir gün) dedi ki:"Emma ba'd, bilesiniz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) atlarımıza "Allah'ın atları" diye isim verdi. Bize, korktuğmuz zaman cemaat olmamızı, savaştığımız zaman da sabırlı ve sakin olmamızı emrederdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 54, (2560).

Konu:  Cihad


1048-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "En hayırlı arkadaş (grubu) dört kişiliktir. En hayırlı askeri birlik dört yüz kişiliktir. En hayırlı ordu dört bin kişidir. On iki bin kişi, sayıca az diye mağlub edilemez."

Kaynak:  Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); İbnu Mace, Cihad 25, (2827).

Konu:  Cihad


1049-)  Ebu Talha (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir kavme galebe çalınca, (evler arasındaki) boş bir arsada üç gece ikamet ederdi."

Kaynak:  Buhari, Cihad 185, Megazi 7; Müslim, Cennet 78, (2875); Tirmizi, Siyer 3, (1551); Ebu Davüd, Cihad 131, (2695).

Konu:  Cihad


1050-)  İmran İbnu'l-Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Sakif, Beni Ukayl'in müttefiki idi. Sakifliler, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından iki kişiyi esir ettiler. Buna mukabil Müslümanlar da Beni Ukayl'dan bir kişiyi esir ettiler, adamla birlikte Adba adlı deveyi de ele geçirdiler. Adam bağlı halde iken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yanına geldi. Adam: "- Ey Muhammed!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): " Ne istiyorsun?" diye sordu: "- Beni niye yakaladınız, hacıları geçene (yani Adba'ya) niye el koydunuz?" dedi: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) meseleyi büyütmek için: "Seni müttefiklerin olan Sakifin cinayetinden dolayı yakaladım!" cevabını verdi, sonra oradan ayrılıp gitti. Adam tekrar seslenerek: "- Ey Muhammed! Ey Muhammed" dedi. Resûlulah (aleyhissalatu vesselam) merhametli ve nezaketli idi. Adama dönerek: " Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "- Ben Müslümanım!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "- Sen bunu, daha önce, kendi umuruna malik iken söylemiş olsaydın, tamamiyle kurtulurdun" dedi ve adamdan uzaklaştı. Adam tekrar: "- Ey Muhammed, ey Muhammed!" diye bağırdı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) geri gelerek: "- Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "- Açım, doyur beni, susadım, su ver bana!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "- Hacetin bu mu?" dedi. Adam öbür iki kişiye mukabil fıdye yapıldı." Ravi İmran sözüne şöyle devam etti: "Ensar'dan bir kadın esir edildi.Adba dahi ele geçirildi. Kadın bağa vurulmuştu. Halk develerini evlerinin önünde dinlendiriyorlardı. Bir akşam bu kadın ipten boşanarak develerin yanına geldi. Kadın deveye yaklaştı mı deve böğürüyordu. O da birini bırakıp öbürüne yaklaşıyordu. Sonunda Adba'ya yaklaştı. Bu böğürmedi. Ravi der ki: "Bu pişkin bir deve idi" -bir rivayette: "O terbiyeden geçmiş bir deve idi" denmiştir. Ebu Davud'da: "Uysal bir deve" denmiştir. Kadın devenin arkasına bindi, hayvanı sürüp yola revan oldu. Kadının kaçtığını hissettiler, arayıp taradılar, ama bulamadılar.Kadın, Allah kendisine kurtulma nasib ederse, deveyi Allah için kurban etmeyi adadı. Medine'ye gelince, halk onun kurtulduğunu görünce: "Adba, Resûlullah (aleyhisssalatu vesselam)'ın devesi!" diye bağrıştı. Kadın: "- Ben nezretmişim. Allah beni kurtarırsa onu kurban edeceğim diye!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip bu durumu haber verdiler. O: "- Sübhanallah! Hayvancağıza ne kötü mühafaat vermiş: Allah onu bunun üzerinde kurtarırsa o tutup bunu kesecek ha! Olacak şey mi? Hayır! Günah olan bir nezre uyulmaz, şahsen sahip olmadığı bir şey üzerine yaptığı nezre de uymaz!" dedi."

Kaynak:  Müslim, Nüzür 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316).

Konu:  Cihad


1051-)  İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Müşrikler, bir müşrikin cesedini parayla satın almak istediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunun para ile satılmasına karşı çıktı."

Kaynak:  Tirmizi, Cihad 35,(1715).

Konu:  Cihad


1052-)  Osman İbnu Ebi Hazim, babası vasıtasıyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Taif'e karşı gazveye çıkmıştı. Sahr bunu işitir işitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek üzere bir grup atlıyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı fetih yapmadan geri dönmüş buldu. Sahr, o gün Allah'a yemin ederek: "Şu Kasr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüne boyun eğmedikçe kuşatmayı kaldırmayacağım" dedi ve oradan ayrılmadı. Nihayet içeridekiler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüne boyun eğdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a şöyle yazarak durumu bildirdi: "Emmaba'd: Ey Allah'ın Resulu! Sakif senin hükmüne boyun eğmiştir. Ben, onları süvariler arasında getiriyorum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) için: "Rabbim, şu kahramana atlarını, adamlarını mübarek kıl!" diye on kere dua etti. Derken halktan bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına geldi. Muğire İbnu Su'be söz alıp: "Ey Allah'ın Resulu! Sahr, halamı yakaladı. Halbuki halam Müslümanların girdiği şeye (imana) girmişti" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) onları çağırıp: "- Ey Sahr, bir kavm Müslüman oldu mu, artık kanlarını da mallarını da korumuş olurlar. Muğire'ye halasını iade et!" dedi. O da kadını ona iade etti. Sahr, Beni Süleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi. Beni Süleym, İslam'dan kaçarak bu suyu terketmişti. Sahr: "Ey Allah'ın Resulu, beni ve kavmimi oraya yerleştir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerleştirdi: Sonra Süleymiler Müslüman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini söylediler. Sahr, buna imtina edince Süleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a başvurdular: "- Ey Allah'ın Resulu, biz Müslüman olduk, suyumuzu iade etmesi için Sahr'a geldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sahr'ı çagırttı. Gelince: " Ey Sahr, bir kavm Müslüman olunca mallarını ve kanlarını korurlar, bunlara sularını geri ver!'' diye emretti. Sahr: "- Başüstüne ey Allah'ın Resulu!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yüzünün bu sırada suyu Sahr'dan geri almaktan duyduğu haya sebebiyle genç kızın yüzü gibi kızardığını gördüm."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 36, (3067).

Konu:  Cihad


1053-)  Zeyd İbnu Abdillah anlatıyor: "Biz Basra'da Mirbed denen yerde idik. Saçları dagınık, bir adam geldi, elinde kırmızı renkli bir deri parçasi vardı. Kendisine: "- Köylüsün galiba." dedik. "- Evet!" dedi. "- Elindeki şu deri parçasını bize ver (de ne var bir bakalım)!" dedik. Hemen alıp içindekini okuduk. Şu yazılı idi: "Allah'ın Resulu Muhammed'den Beni Züheyr İbnu Kays . Siz, şayet Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet eder, namaz kılar, zekat verir, ganimetten beşte biri, Peygamberin hissesini ve safiyy payı'nı eda ederseniz, sizler Allah ve Resulü'nün emanıyla emniyette olursunuz. Biz: "Bu mektubu size kim yazdı?" diye sorduk. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)!" dedi.

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7,134).

Konu:  Cihad


1054-)  Amir İbnu Sehr (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (peygamber olarak ortaya) çıktığı zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip şu adam hakkında araştırıp bize haber getirebilir misin? Şayet bizim adımıza memnun kalırsan biz de onu kabul ederiz, şayet beğenmediğin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. Ben de: "Pekala!" dedim. Yola çıkıp Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanına kadar geldim. (Gördüm, inceledim ve) memnun kaldım. Kavmim de Müslüman oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Umeyr Zi Merran'a şu mektubu yazdı." Ravi devamla der ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Malik İbnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamına (elçi olarak) yolladı. Akk Zu Hayvan Müslüman oldu." Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a git, koyun ve malın için kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine şu eman mektubunu yazdı: "Bismillahirrahmanirrahim, Allah'ın Resulu Muhammed'den Akk Zu Hayvan'a: "Eğer arazisinde, malında, kölesinde (İslam'a) sadık kalırsa, kendisine eman vardır, Allah'ın ve Allah'ın Resulu Muhammed'in garantisi vardır. Bu emanı Halid İbnu Said İbni'l-As yazdı."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 27, (3027).

Konu:  Cihad


1055-)  Ka'b İbn Malik (radiyallahu anh) anlatıyor: "Ka'b İbnu'l-Esref, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın aleyhine hicviyeler düzüyor ve bunlarla Kureyş kafirlerini, ona karşı tahrik ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye hicretle geldiği zaman, şehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kısmı Müslüman, bir kısmı putlara tapan müşrik, bir kısmı da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabına rahatsızlık veriyorlardı. Cenab-ı Hakk, Resulü'ne (aleyhissalatu vesselam) sabır ve af emrediyordu. Allah şu ayeti onlar hakkında inzal buyurmuş idi. (mealen): "Hiç şüphesiz, sizden önce kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinizde sebat edilecek işlerdendir" (Al-i Imran 186). Ka'b İbnu'l-Esref, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ceza vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd İbnu Mu'az (radiyallahu anh)'a, onu öldürecek birini yollamasını emretti. Onu Muhammed İbnu Mesleme (radiyallahu anh) öldürdü. Ka'b öldürülünce, Yahudiler ve müşrikler çok korktular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara Ka'bu'l-Esrefin geçmişte söylediklerini hatırlattı. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (serirlerin uyarak sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlarla kendisi ve bütün Müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 22, (3000).

Konu:  Cihad


1056-)  İbnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlılarla iki bin takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Sefer ayında, yarısını da Recep ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Müslümanlar, bunları, Yemen'de ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Müslümanlar da Hiristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 30, (3041).

Konu:  Cihad


1057-)  Ziyad İbnu Hudeyr anlatıyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Eğer sağ kalırsam, Beni Taglib Hristiyanlarının eli kılınç tutanlarını öldürüp, çocuklarını esir edeceğim. Çünkü Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın onlarla yaptığı antlaşmayı elimle bizzat yazdım: "çocuklarını Hristiyanlaştırmayacakları" şartı vardı. "

Kaynak:  Ebu Davud, Harac (30, 40).

Konu:  Cihad


1058-)  İrbaz İbnu Sarıye es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Hayber Kalesi'ne indik. Beraberinde başka birçok Müslüman da vardı. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mütekebbir birisi idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "- Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız mı var?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sözlere öfkelenerek emretti: "Ey İbnu Avf merkebine bin ve şöyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mü'minlere helaldır, namaz kılmak üzere toplanın!" Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp sunları söyledi: " Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup, Allah'ın sadece şu Kur' an'da yazdıklarını mı haram ettiğini sanıyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'ın yasaklarını) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayırlar) emrettim, birçok şeylerden sizleri yasakladım; bunlar, Kur'an ın bir misli kadar ve belki de daha çoktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitab'ın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınları dövmenizi, borçlarını (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştır."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 33, (3050).

Konu:  Cihad


1059-)  Cüheyneli bir adam anlatmıştır: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: " Sizler muhtemelen bir kavimle savaşıp onlara galebe çalacaksınız. Onlar mallarıyla kendilerini ve çocuklarını size karşı koruyacaklar. " Said (İbnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli şartlarla sulh yaparlar." (Bu cümleden sonra Musedded ve Said İbnu Mansur şu ifadede) ittifak ederler: "..Artık onlardan (sulh sırasında belirlenenden) başka bir şey alamazsınız, zira bu size yakışmaz."

Kaynak:  Ebu Davud, Harac 33, (3051).

Konu:  Cihad


1060-)  Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Müslümanlar arasında, haramı helal, helali de haram etmedikçe sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Müslümanlar haramı helal, helali de haram etmedikçe kabul etmiş bulundukları şartlara uyarlar."

Kaynak:  Ebu Davud,Akdiye 12, (3394); Tirmizi, Ahikam 17, (1352).

Konu:  Cihad


1061-)  İbnu'l-Museyyeb anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber Yahudilerine şunu söyledi: "Mahsulat, sizinle bizim aramızda olmak şartıyla sizi Allah'ın bıraktığı müddetçe yerinizde bırakıyorum. " Resulllah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah İbnu Revaha (radiyallahu anh)'yi gönderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Yahudiler arasında, mahsulun miktarını tahmin ve takdir işini o yapmış, neticede, onlara: "İsterseniz siz alın, isterseniz bana kalsın"demişti. Yahudiler mahsülün kendilerine kalmasını tercih ettiler."

Kaynak:  Muvatta, Musakat I, (2, 703).

Konu:  Cihad

<<İlk <Önceki 1 2 3 4 [5] 6 7 8 9 Sonraki> Son>>

 


Diğer Sitelerimiz



İletişim